zemine - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

zemine



"zemine" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
zemine to ground expr.

"zemine" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 93 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bitki yapraklarında birikip zemine damlayan yağmur suyu throughfall i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clopping i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clip-clop i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clumping i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clunking i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clop i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clippety-clop i.
sağlam zemine dayanan olay strong case i.
altı ila üç fit boyutunda çıtalı bir zemine sahip küçük kümes night ark i.
yeni zelanda yerlilerinin genelde alçak zemine kurdukları köy kainga i.
donuk zemine yapılan şekillerle dekore edilmiş cam matted glass i.
havanın zemine bitişik olmayıp altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir bölgesi midair i.
havanın zemine bitişik olmayan veya altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir noktası veya bölgesi mid-air i.
zemine yayılma humicubation [obsolete] i.
zemine çakılan kazık paal [caribbean] i.
zemine paralel yüksek platform parallel i.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan mücevher scaraboid i.
zemine sabitlemek fix on the ground f.
zemine saplanmak stick in the ground f.
maltı zemine yaymak couch malt f.
(bir aracı) zemine indirmek land f.
(rotasız bir şekilde) zemine yakın uçmak mosquito f.
(zemine, toprağa) kanallar açmak gulley f.
makul açıklamalarla sağlam zemine oturtmak salve [obsolete] f.
(ok) düşerken zemine saplanıp kalmak snake f.
zemine sabitlenmiş fixed on the ground s.
zemine yakın terre à terre s.
ayaklar zemine yakın olacak şekilde dans eden terre à terre s.
zemine yakın duran ground s.
zemine ait ground s.
zemine gömülü inground s.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevhere ait scaraboid s.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevheri oluşturan scaraboid s.
Phrasals
bir şeyi yere/zemine çakmak run something into something f.
bir şeyi yere/zemine sokmak run something into something f.
duvara, zemine ortalamak center on (something) f.
buzlu veya kayalık zemine kazma vurmak break up f.
Colloquial
sağlam zemine oturtulmamış on dangerous ground s.
sağlam zemine oturtulmamış on shaky ground s.
Idioms
(çapa) zemine saplanmak hold bottom f.
bir şeyi yere/zemine çakmak run something into the ground f.
bir şeyi yere/zemine sokmak run something into the ground f.
bir şeyi yere/zemine çakmak drive something into the ground f.
bir şeyi yere/zemine sokmak drive something into the ground f.
Technical
sert bir zemine düşürülme dropping on a hard surface i.
tülün düz bir zemine ya da duvara sürülerek ve yayarak düzgün bir şekilde oturtulması/yapıştırılması marouflage i.
zemine gömülü türbin encased turbine i.
zemine tül oturtma/yapıştırma marouflage i.
zemine monte edilmiş terminal cihaz floor-mounted terminal device i.
lazer ışınının ve bu ışının tampon bölgesinin zemine veya hedef bölgeye aktarılan projeksiyonu laser footprint i.
inşaat makinelerine temel oluşturmak için yumuşak zemine altlık veya kalas döşeyen kimse pitman i.
zemine paralel yarılımı olan acrotomous s.
zemine uygulanan soil-applied s.
Computer
gündelik nesnelerin içine yerleştirilmiş veya zemine serpiştirilmiş küçük otonom cihazların oluşturduğu ağ sensor network i.
gündelik nesnelerin içine yerleştirilmiş veya zemine serpiştirilmiş küçük otonom cihazların oluşturduğu ağ smart dust i.
Architecture
(binada) zemine yatay dizili taş sırası cubile i.
çevreleyen zemine göre daha altta kalan bahçe sunken garden i.
Construction
ağır bir binayı desteklemesi için yumuşak zemine yerleştirilen büyük betonarme levha mat i.
güçlendirme amacıyla yumuşak zemine dökülen beton tabakası blinding i.
temel yapmak veya dere yatağını aşınmadan korumak için suya veya yumuşak zemine yığılan moloz rip-rap i.
rutubetin yükselmesini önlemek için tuğla duvarın zemine yakın kısmındaki yatay geçirimsiz malzeme katmanı damp course i.
rutubetin yükselmesini önlemek için tuğla duvarın zemine yakın kısmındaki yatay geçirimsiz malzeme katmanı dampcourse i.
zemine tespit edilmiş floor-mounted s.
zemine monte floor-mounted s.
Automotive
zemine monte vites kolunun tabanını kaplamak için kullanılan kısım boot i.
zemine saplanmış bogged down s.
Aeronautic
zemine yakın downstairs zf.
zemine doğru downstairs zf.
Marine
bir geminin sığ suda zemine saplanması aground i.
yumuşak zemine oturan geniş tabanlı yapı structure with wide footing on soft ground i.
çapanın zemine bağlanan kısmı fluke i.
Mining
eğimli zemine yatay yönde ilerleyen tünel veya sürüklenme crut i.
zemine paralel dilinimli acrotomous s.
Medical
ayak kemerinin çökmesiyle tabanın tamamen zemine temas etmesi flat feet i.
Botanic
avustralya'ya özgü, uzun sürünücü gövdeleri ile zemine tutunan ve kum bağlayıcı olarak kullanılan bir çim mat grass i.
avustralya'ya özgü, uzun sürünücü gövdeleri ile zemine tutunan ve kum bağlayıcı olarak kullanılan bir çim spiny rolling grass i.
avustralya'ya özgü, uzun sürünücü gövdeleri ile zemine tutunan ve kum bağlayıcı olarak kullanılan bir çim spinifex hirsutus i.
kayın ağacının sonbaharda zemine düşen yemişleri beech mast i.
zemine yayılmış humifuse s.
Archaeology
zemine yapışık olmayan heykel sculpture in the round i.
Sport
topu sert veya çukur alandan yeşil zemine atma (golf) recovery i.
(balede) ayakların havada buluştuktan sonra yerde zemine oturduğu bir sıçrama figürü assemble i.
(futbolda) yere düşen top zemine değer değmez şut atan oyuncu dropkicker i.
ayağı haricinde vücudunun bir yeri zemine temas eden (boksör) down s.
Football
koşarken ve eller zemine yakınken topu havada yakalama shoestring catch i.
yere düşen top zemine ulaşır ulaşmaz şut çekerek gol atmak drop f.
yere düşen top zemine değer değmez şut atmak dropkick f.
yere düşen top zemine değer değmez şut atmak drop-kick f.
Baseball
koşarken ve eller zemine yakınken yapılan yakalayış shoestring catch i.
Music
yalnızca uzatılan ayak ucunun zemine değdiği bir dans hareketi point i.
(dans ederken) parmak uçlarıyla zemine vurmak toe f.
Engineering
yönlendirilebilir tekerleğin değme noktası ile döner pim ekseninden zemine çizilen çizgi arasındaki mesafe trail i.
Ornithology
zemine yuva yapan kuş ground-nesting bird i.