Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
mess
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"mess"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 81 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
mess
i.
karışıklık
2
Yaygın Kullanım
mess
i.
karmakarışıklık
3
Yaygın Kullanım
mess
i.
dağınıklık
General
4
Genel
mess
i.
düzensizlik
5
Genel
mess
i.
kirli
6
Genel
mess
i.
karışık durum
7
Genel
mess
i.
karışık şey
8
Genel
mess
i.
pislik
9
Genel
mess
i.
asker sofrası
10
Genel
mess
i.
kirlilik
11
Genel
mess
i.
karavana
12
Genel
mess
i.
çorba
13
Genel
mess
i.
güç durum
14
Genel
mess
i.
karmakarışıklık
15
Genel
mess
i.
pasaklı
16
Genel
mess
i.
bozukluk
17
Genel
mess
i.
yemekhane
18
Genel
mess
i.
keşmekeş
19
Genel
mess
i.
çok sayıda olan şey
20
Genel
mess
i.
büyük miktar
21
Genel
mess
i.
büyük ölçü
22
Genel
mess
i.
büyük oran
23
Genel
mess
i.
(yumuşak veya lapa benzeri) hazırlanmış yiyecek
24
Genel
mess
i.
birlikte pişirilen veya yenen malzemelerden oluşan karışım
25
Genel
mess
i.
bir tabak veya öğün için yeterli sayıda veya miktarda (belirli bir yiyecek)
26
Genel
mess
i.
yakalanan av veya balık
27
Genel
mess
i.
ziyafetlerde konukların ayrıldığı küçük gruplar
28
Genel
mess
i.
yemeklerini hep birlikte yiyen personel grubu
29
Genel
mess
i.
personel grubunca yenen yemek
30
Genel
mess
i.
dışkı
31
Genel
mess
i.
kaka
32
Genel
mess
i.
(orduda) yemekhane
33
Genel
mess
i.
darmadağınık olma
34
Genel
mess
f.
kirletmek
35
Genel
mess
f.
karışmak
36
Genel
mess
f.
altüst etmek
37
Genel
mess
f.
pisletmek
38
Genel
mess
f.
bozmak
39
Genel
mess
f.
karışık yemek
40
Genel
mess
f.
karıştırmak
41
Genel
mess
f.
yemek yenecek gruba atamak
42
Genel
mess
f.
karman çorman etmek
43
Genel
mess
f.
berbat etmek
44
Genel
mess
f.
yüzüne gözüne bulaştırmak
45
Genel
mess
f.
belirli bir personel grubuyla yemek yemek
46
Genel
mess
f.
işyerinde beraber yemek yenen bir gruba ait olmak
47
Genel
mess
f.
ortalığı batırmak
48
Genel
mess
f.
sıçratmak
49
Genel
mess
f.
amaçsızca hareket etmek
50
Genel
mess
f.
kurcalamak
51
Genel
mess
f.
oyalanmak
52
Genel
mess
f.
işyerinde beraber yemek yenilen bir gruba ait olmak
53
Genel
mess
f.
darmadağın etmek
54
Genel
mess
f.
pislemek
55
Genel
mess
f.
(askerler) birlikte yemek yemek
56
Genel
mess
s.
intizamsız
57
Genel
mess
s.
darmaduman
Colloquial
58
Konuşma Dili
mess
i.
askeri yemekhane
59
Konuşma Dili
mess
i.
askeri kantin
60
Konuşma Dili
mess
i.
karmaşa
61
Konuşma Dili
mess
i.
kötü durumda olan kimse
62
Konuşma Dili
mess
i.
kötü durumdaki şey
63
Konuşma Dili
mess
i.
aşırı derecede mutsuz, kafası karışmış veya duygusal olarak dengesiz kimse
64
Konuşma Dili
mess
i.
(duygusal açıdan veya yorgunluktan) bunalmış kimse
65
Konuşma Dili
mess
f.
bulaşmak
Automotive
66
Otomotiv
mess
i.
bela
67
Otomotiv
mess
i.
zor durum
Marine
68
Denizcilik
mess
i.
manga
69
Denizcilik
mess
f.
yemek vermek
Religious
70
Dini
mess
i.
isa'nın kendini insanlık için kurban edişinin kanını ve bedenini temsil eden ekmek ve şarapla anılması sırasında okunan dualar ve yapılan törenler silsilesi
71
Dini
mess
i.
komünyon
72
Dini
mess
i.
ekmek ve şarap ayini
73
Dini
mess
i.
özel bir amaçla ekmek ve şarap ayini yapma
74
Dini
mess
i.
ekmek ve şarap ayinine benzeyen veya öykünen dini tören
75
Dini
mess
i.
kilise ayinin belirli bölümlerinde yer alan müzikal düzenleme
Military
76
Askeri
mess
i.
askeri gazino
77
Askeri
mess
i.
yemekhane
78
Askeri
mess
f.
yemek yemek
Archaic
79
Eski Kullanım
mess
i.
bir öğün için sofraya konan yemek
80
Eski Kullanım
mess
i.
yemek
Slang
81
Argo
mess
i.
herze
"mess"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 439 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
mess around
f.
oyalanmak
2
Yaygın Kullanım
mess with
f.
dalaşmak
3
Yaygın Kullanım
mess with
f.
bulaşmak
General
4
Genel
mess hall
i.
yemek salonu
5
Genel
a complete mess
i.
yangın yerine dönmüş
6
Genel
mess-deck
i.
manga
7
Genel
mess-tin
i.
karavana
8
Genel
mess hall
i.
zabitan odası
9
Genel
officer´s mess
i.
zabitan odası
10
Genel
mess [dialeect]
i.
inekten tek seferde sağılan süt
11
Genel
mess [dialeect]
i.
miktar
12
Genel
mess [dialeect]
i.
sayı
13
Genel
mess of pottage
i.
daha değerli olanı feda ederek elde edilen maddi kazanç
14
Genel
mess-up
i.
karışmış şey
15
Genel
mess-up
i.
ters giden şey
16
Genel
mess-up
i.
berbat olmuş şey
17
Genel
mess something about
f.
karıştırmak
18
Genel
mess up
f.
işi berbat etmek
19
Genel
turn into an unresolved mess
f.
yılan hikayesine döndürmek
20
Genel
turn into a mess
f.
arapsaçına dönmek
21
Genel
mess up
f.
ırgat pazarına döndürmek
22
Genel
mess things up
f.
berbat etmek
23
Genel
mess up
f.
sıçmak
24
Genel
mess up
f.
darmadağın etmek
25
Genel
mess together
f.
karavanadan yemek
26
Genel
mess up
f.
alan talan etmek
27
Genel
mess something up
f.
bir yeri dağıtmak
28
Genel
mess (something) up
f.
ağzına sıçmak
29
Genel
make a mess of
f.
yüzüne gözüne bulaştırmak
30
Genel
make a mess of
f.
çorbaya döndürmek
31
Genel
mess up
f.
karıştırmak
32
Genel
mess up
f.
altüst etmek
33
Genel
mess up
f.
işleri berbat etmek
34
Genel
turn into a mess
f.
allak bullak olmak
35
Genel
be a complete mess
f.
yangın yerine dönmek
36
Genel
mess around
f.
dalgasına bakmak
37
Genel
mess up
f.
karmakarışık etmek
38
Genel
mess with
f.
uğraşmak
39
Genel
make a mess of
f.
başını gözünü yarmak
40
Genel
mess with
f.
birine takılmak (şaka)
41
Genel
mess up
f.
ortalığı dağıtmak
42
Genel
mess one's clothes
f.
altına kaçırmak
43
Genel
mess with
f.
alay etmek
44
Genel
make a mess of
f.
dağıtmak
45
Genel
make a mess
f.
allak bullak etmek
46
Genel
mess up
f.
berbat etmek
47
Genel
make a mess of
f.
paçavrasını çıkarmak
48
Genel
mess around with women
f.
fındık kırmak
49
Genel
be in a mess
f.
karmakarışık olmak
50
Genel
mess something up
f.
bir şeyi bozmak
51
Genel
make a mess of
f.
berbat etmek
52
Genel
become a mess
f.
çorbaya dönmek
53
Genel
mess with
f.
bulaşmak
54
Genel
mess around with
f.
uğraşmak
55
Genel
be in a mess
f.
altüst olmak
56
Genel
mess with
f.
karışmak
57
Genel
mess with
f.
müdahale etmek (başkasının işine)
58
Genel
turn into an unresolved mess
f.
yılan hikayesine dönmek
59
Genel
make a mess of
f.
pisletmek
60
Genel
mess up
f.
becermek
61
Genel
mess up
f.
ahıra çevirmek
62
Genel
make a mess of
f.
allak bullak etmek
63
Genel
mess up
f.
yüzüne gözüne bulaştırmak
64
Genel
mess (something) up
f.
içine etmek
65
Genel
mess up
f.
bozmak
66
Genel
mess up
f.
kirletmek
67
Genel
make a mess of
f.
paçavraya çevirmek
68
Genel
make a mess of
f.
çorba etmek
69
Genel
mess with
f.
oynamak
70
Genel
mess around with
f.
düşüp kalmak
71
Genel
mess about with
f.
düşüp kalmak
72
Genel
mess about
f.
oyalanmak
73
Genel
clear up the mess
f.
pisliği temizlemek
74
Genel
clear up the mess
f.
karışıklığı temizlemek
75
Genel
house is (such) a mess
f.
evi bok götürmek
76
Genel
mess up
f.
mahvetmek
77
Genel
make a mess
f.
ortalığı batırmak
78
Genel
turn into a mess
f.
berbat bir hal almak
79
Genel
be a mess
f.
berbat bir hal almak
80
Genel
become a mess
f.
berbat bir hal almak
81
Genel
mess (up)
f.
berbat etmek
82
Genel
mess (up)
f.
bozmak
83
Genel
mess (up)
f.
engellemek
84
Genel
mess (up)
f.
sert davranmak
85
Genel
mess (up)
f.
hırpalamak
86
Genel
mess deck
s.
yemek salonlarının yerleştirildiği güverte
87
Genel
in a mess
zf.
karmakarışık
88
Genel
in a mess
zf.
çorba gibi
89
Genel
in a terrible mess
zf.
korkunç bir karmaşa içinde
Phrasals
90
Öbek Fiiller
mess around with someone
f.
biriyle uğraşmak
91
Öbek Fiiller
mess someone over
f.
birine kötü davranmak/zarar vermek/kötülük etmek
92
Öbek Fiiller
mess with
f.
dalaşmak
93
Öbek Fiiller
mess in
f.
işgüzarlık ederek araya girmek
94
Öbek Fiiller
mess in
f.
burnunu sokmak
95
Öbek Fiiller
mess about (with)
f.
işgüzarlık ederek araya girmek
96
Öbek Fiiller
mess about (with)
f.
burnunu sokmak
97
Öbek Fiiller
mess about
f.
eşini aldatmak
98
Öbek Fiiller
mess around
f.
dalga geçmek
99
Öbek Fiiller
mess around
f.
şaka yapmak
100
Öbek Fiiller
mess around
f.
günübirlik cinsel ilişkiler yaşamak
101
Öbek Fiiller
mess around
f.
müdahale etmek
102
Öbek Fiiller
mess around
f.
izinsiz ve davetsiz girmek
103
Öbek Fiiller
mess around
f.
birlikte vakit geçirmek
104
Öbek Fiiller
mess around
f.
kur yapmak
105
Öbek Fiiller
mess around
f.
asılmak
106
Öbek Fiiller
mess around
f.
sert davranmak
107
Öbek Fiiller
mess around
f.
hırpalamak
108
Öbek Fiiller
mess up
f.
rahatsız ederek veya dikkatini dağıtarak (birinin) hata yapmasına neden olmak
109
Öbek Fiiller
mess up
f.
zarar vermek
110
Öbek Fiiller
mess up
f.
hasara uğratmak
111
Öbek Fiiller
mess up
f.
incitmek
112
Öbek Fiiller
mess up
f.
zedelemek (uzvu)
113
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) oyalanmak
114
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) takılmak
115
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) vakit harcamak
116
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) aylaklık etmek
117
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) vakit öldürmek
118
Öbek Fiiller
mess about with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) boşa vakit geçirmek
119
Öbek Fiiller
mess about with (something)
f.
(bir şeyi) kurcalamak
120
Öbek Fiiller
mess about with (something)
f.
(bir şeyi) test etmek
Colloquial
121
Konuşma Dili
benjamin's mess
i.
benjamin'in payı
122
Konuşma Dili
benjamin's mess
i.
en büyük pay
123
Konuşma Dili
benjamin's mess
i.
çok büyük bir pay
124
Konuşma Dili
mess hall
i.
askeri yemekhane
125
Konuşma Dili
mess deck
i.
askeri yemekhane
126
Konuşma Dili
mess hall
i.
askeri kantin
127
Konuşma Dili
mess deck
i.
askeri kantin
128
Konuşma Dili
what a mess
i.
bu ne dağınıklık
129
Konuşma Dili
a thorough mess
i.
tam bir baş belası
130
Konuşma Dili
a thorough mess
i.
kötünün kötüsü
131
Konuşma Dili
hell of a mess
i.
bombok bir durum
132
Konuşma Dili
hell of a mess
i.
fena bir karmaşa/karışıklık
133
Konuşma Dili
mess up
f.
berbat etmek
134
Konuşma Dili
mess up
f.
bozmak
135
Konuşma Dili
mess up
f.
içine etmek
136
Konuşma Dili
mess about
f.
oynayıp durmak
137
Konuşma Dili
mess up
f.
perişan etmek
138
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birinin) aklını karıştırmak
139
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birinin) kafasını karıştırmak
140
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birinin) aklıyla oynamak
141
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birinin) aklıyla alay etmek
142
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birini) çileden çıkarmak
143
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birini) bıktırmak/usandırmak
144
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birini) kızdırmak/sinirlendirmek
145
Konuşma Dili
mess with (one's) head
f.
(birini) huzursuz etmek
146
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birinin aklını karıştırmak
147
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birinin kafasını karıştırmak
148
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birinin aklıyla oynamak
149
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birinin aklıyla alay etmek
150
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birini çileden çıkarmak
151
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birini bıktırmak/usandırmak
152
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birini kızdırmak/sinirlendirmek
153
Konuşma Dili
mess with someone's head
f.
birini huzursuz etmek
154
Konuşma Dili
mess about
f.
kurcalamak
155
Konuşma Dili
mess about
f.
boşa zaman harcamak
156
Konuşma Dili
mess about
f.
aylaklık etmek
157
Konuşma Dili
mess about
f.
matrak geçmek
158
Konuşma Dili
mess about
f.
takılmak
159
Konuşma Dili
mess about
f.
muziplik yapmak
160
Konuşma Dili
mess about
f.
birine oyun oynamak
161
Konuşma Dili
mess about
f.
işletmek
162
Konuşma Dili
mess about
f.
şaka yapmak
163
Konuşma Dili
mess about
f.
kandırmak
164
Konuşma Dili
mess about
f.
dağıtmak
165
Konuşma Dili
mess about
f.
karıştırmak
166
Konuşma Dili
mess about
f.
düzenini bozmak
167
Konuşma Dili
mess around with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) vakit harcamak
168
Konuşma Dili
mess around with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) vakit öldürmek
169
Konuşma Dili
mess around with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) aylaklık etmek
170
Konuşma Dili
mess around with (something)
f.
(bir şeyle) boşa vakit geçirmek
171
Konuşma Dili
mess around with (something)
f.
(bir şeyle) oyalanmak
172
Konuşma Dili
mess around with (something)
f.
(bir şeyle) oynamak
173
Konuşma Dili
mess around with (something)
f.
(bir şeyi) kurcalamak
174
Konuşma Dili
mess around with (something)
f.
(bir şeyi) karıştırmak
175
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birinin) orasını burasını ellemek
176
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) oynaşmak
177
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) cilveleşmek
178
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) takılmak
179
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) sekse dayalı bir ilişkisi olmak
180
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) günlük takılmak
181
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birinin) zamanını boşa harcamak
182
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birinin) zamanını almak
183
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) zaman harcamak
184
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) vakit öldürmek
185
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) aylaklık etmek
186
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(biriyle) matrak geçmek
187
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birine) takılmak
188
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birine) muziplik yapmak
189
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birine) oyun oynamak
190
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birini) işletmek
191
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birine) şaka yapmak
192
Konuşma Dili
mess around (with someone)
f.
(birini) kandırmak
193
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birinin) orasını burasını ellemek
194
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) oynaşmak
195
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) cilveleşmek
196
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) takılmak
197
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) sekse dayalı bir ilişkisi olmak
198
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) günlük takılmak
199
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birinin) zamanını boşa harcamak
200
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birinin) zamanını almak
201
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) zaman harcamak
202
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) vakit öldürmek
203
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) aylaklık etmek
204
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(biriyle) matrak geçmek
205
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birine) takılmak
206
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birine) muziplik yapmak
207
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birine) oyun oynamak
208
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birini) işletmek
209
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birine) şaka yapmak
210
Konuşma Dili
mess about (with someone)
f.
(birini) kandırmak
211
Konuşma Dili
mess around (with something)
f.
(bir şeyle) boşa vakit geçirmek
212
Konuşma Dili
mess around (with something)
f.
(bir şeyle) oyalanmak
213
Konuşma Dili
mess around (with something)
f.
(bir şeyle) oynamak
214
Konuşma Dili
mess about (with something)
f.
(bir şeyle) boşa vakit geçirmek
215
Konuşma Dili
mess about (with something)
f.
(bir şeyle) oyalanmak
216
Konuşma Dili
mess about (with something)
f.
(bir şeyle) oynamak
217
Konuşma Dili
get out of a mess
f.
bir sıkıntıdan kurtulmak/çıkmak
218
Konuşma Dili
get out of a mess
f.
bir beladan kurtulmak
219
Konuşma Dili
get out of a mess
f.
bir dertten kurtulmak
220
Konuşma Dili
get out of a mess
f.
bir derdin/belanın içinden çıkmak
221
Konuşma Dili
get out of a mess
f.
bir derdin/belanın içinden sıyrılmak
222
Konuşma Dili
mess face up
f.
suratını darmadağın etmek
223
Konuşma Dili
mess face up
f.
suratını dağıtmak
224
Konuşma Dili
mess face up
f.
ağzını burnunu kırmak
225
Konuşma Dili
mess someone up
f.
birini dövmek
226
Konuşma Dili
mess someone up
f.
birini pataklamak
227
Konuşma Dili
mess someone up
f.
birini hırpalamak
228
Konuşma Dili
mess someone up
f.
birini (döverek) benzetmek
229
Konuşma Dili
mess with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) çatışmak
230
Konuşma Dili
mess with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) takışmak
231
Konuşma Dili
mess with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) ters düşmek
232
Konuşma Dili
mess with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) sürtüşmek
233
Konuşma Dili
mess with (something)
f.
(bir şeyi) karıştırmak
234
Konuşma Dili
mess with (something)
f.
(bir şeyi) kurcalamak
235
Konuşma Dili
mess with (something)
f.
(bir şeyle) oynamak
236
Konuşma Dili
mess with (something)
f.
(bir şeyle) izinsiz oynamak
237
Konuşma Dili
mess with (something)
f.
(bir şeyi) izinsiz kurcalamak
238
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(biriyle) uğraşmak
239
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(birine) takılmak
240
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(birine) şaka yapmak
241
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(biriyle) eğlenmek
242
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(biriyle) dalga geçmek
243
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(birinin) aklını karıştırmak
244
Konuşma Dili
mess with (someone)
f.
(birini) ambale etmek
245
Konuşma Dili
mess with a bull you get the horns
expr.
boğaya bulaşırsan boynuzu yersin
246
Konuşma Dili
what a mess!
expr.
buranın hali ne?
247
Konuşma Dili
a mess of (something)
expr.
bir dolu/sürü
248
Konuşma Dili
in a mess
expr.
düzensiz
249
Konuşma Dili
in a mess
expr.
darmadağınık
250
Konuşma Dili
in a mess
expr.
karman çorman
251
Konuşma Dili
in a mess
expr.
karışık
252
Konuşma Dili
mess of
expr.
bir dolu
253
Konuşma Dili
mess of
expr.
bir sürü
254
Konuşma Dili
mess of
expr.
(bir şey) yığını
255
Konuşma Dili
mess of
expr.
bir yığın
256
Konuşma Dili
mess of (something)
expr.
(bir şey) yığını
257
Konuşma Dili
mess of (something)
expr.
bir yığın (bir şey)
258
Konuşma Dili
no one can mess with my dude and me
expr.
kankama ve bana hiç kimse karışamaz
259
Konuşma Dili
no one can mess with my buddy and me
expr.
kankama ve bana hiç kimse karışamaz
260
Konuşma Dili
no one can mess with me and my dude
expr.
bana ve kankama hiç kimse karışamaz
261
Konuşma Dili
no one can mess with me and my buddy
expr.
bana ve kankama hiç kimse karışamaz
Idioms
262
Deyim
a hot mess [us]
i.
çorba gibi durum
263
Deyim
a hot mess [us]
i.
karman çorman
264
Deyim
a hot mess [us]
i.
tam bir karmaşa
265
Deyim
a hot mess [us]
i.
dağılmış halde
266
Deyim
a hot mess [us]
i.
çöp gibi
267
Deyim
a hot mess [us]
i.
pasaklı
268
Deyim
a benjamin's mess
i.
benjamin'in payı
269
Deyim
a benjamin's mess
i.
en büyük pay
270
Deyim
a benjamin's mess
i.
çok büyük bir pay
271
Deyim
a benjamin's mess
i.
en büyük parça
272
Deyim
a benjamin's mess
i.
en büyük dilim
273
Deyim
a hot mess [us]
i.
yakası paçası dağınık kimse
274
Deyim
a hot mess [us]
i.
saçı başı birbirine girmiş kimse
275
Deyim
a hot mess [us]
i.
perişan halde kimse
276
Deyim
a mess of pottage [old-fashioned]
i.
üç kuruş
277
Deyim
a mess of pottage [old-fashioned]
i.
çer çöp
278
Deyim
a mess of pottage [old-fashioned]
i.
değersiz şey
279
Deyim
a mess of pottage [old-fashioned]
i.
üç kuruşluk şey
280
Deyim
a mess of pottage [old-fashioned]
i.
kısa sürede değerini kaybedecek şey
281
Deyim
sell (one's) birthright for a mess of pottage
f.
kısa vadeli kazançlar için önemli hak ve değerlerden vazgeçmek
282
Deyim
sell (one's) birthright for a mess of pottage
f.
bir kase çorba için doğum hakkını satmak
283
Deyim
mess about with
f.
bir şeyi kurcalamak
284
Deyim
mess about with
f.
bir şeyle uğraşmak/oynamak
285
Deyim
mess about with
f.
denemek/test etmek
286
Deyim
mess about with
f.
oyalanmak
287
Deyim
mess about with
f.
kaytarmak
288
Deyim
mess about with
f.
yan çizmek
289
Deyim
mess about with
f.
savsaklamak
290
Deyim
mess about with
f.
ense yapmak
291
Deyim
mess about with
f.
biriyle dalga geçmek/uğraşmak
292
Deyim
mess about with
f.
(şaka yollu) birine takılmak
293
Deyim
mess about with
f.
düşüp kalkmak/oynaşmak/takılmak
294
Deyim
mess around
f.
ağırdan almak
295
Deyim
get something into a mess
f.
arap saçına çevirmek
296
Deyim
mess someone's face up
f.
birinin suratını darmadağın etmek
297
Deyim
mess around with somebody
f.
başkasıyla takılmak/yatmak
298
Deyim
get into a mess
f.
başına dert açmak
299
Deyim
get something into a mess
f.
bir şeyin içine etmek
300
Deyim
get into a mess
f.
başı derde girmek
301
Deyim
mess up
f.
berbat etmek
302
Deyim
get into a mess
f.
başı belaya girmek
303
Deyim
get something into a mess
f.
berbat etmek
304
Deyim
mess around with somebody
f.
biriyle dalga geçmek
305
Deyim
mess someone's face up
f.
birinin suratını dağıtmak
306
Deyim
mess up
f.
çorba etmek
307
Deyim
mess with
f.
dalaşmak
308
Deyim
make a mess of
f.
çorba etmek
309
Deyim
make a mess of
f.
eline yüzüne bulaştırmak
310
Deyim
mess up
f.
eline yüzüne bulaştırmak
311
Deyim
mess up
f.
içine etmek
312
Deyim
get something into a mess
f.
içinden çıkılmaz hale sokmak
313
Deyim
mess-up
f.
içine sıçmak
314
Deyim
mess-up
f.
içine etmek
315
Deyim
make a mess
f.
ortalığı batırmak
316
Deyim
make a mess of
f.
karman çorman etmek
317
Deyim
get something into a mess
f.
karman çorman/düzensiz/başa çıkılamaz hale getirmek
318
Deyim
get out of a mess
f.
sıkıntıdan/sorundan/karmaşadan kurtulmak
319
Deyim
mess-up
f.
piç etmek
320
Deyim
make a mess of something
f.
-i berbat etmek
321
Deyim
make a mess of
f.
yüzüne gözüne bulaştırmak
322
Deyim
mess something up
f.
-i berbat etmek
323
Deyim
lose the number of (one's) mess [obsolete]
f.
ölmek
324
Deyim
lose the number of (one's) mess [obsolete]
f.
öldürülmek
325
Deyim
make a mess of something
f.
bir şeyi/işi yüzüne gözüne bulaştırmak
326
Deyim
make a mess of something
f.
bir şeyi/işi karman çorman etmek
327
Deyim
make a mess of something
f.
bir şeyi/işi eline yüzüne bulaştırmak
328
Deyim
make a mess of something
f.
bir şeyi/işi bozmak
329
Deyim
make a mess of something
f.
bir şeyi/işi berbat etmek
330
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) allak bullak etmek
331
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) dağıtmak
332
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) çorbaya döndürmek
333
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) çorba etmek
334
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) karman çorman etmek
335
Deyim
make a mess (out) of (something)
f.
(bir şeyi) darmadağın etmek
336
Deyim
make a mess of something/of doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
337
Deyim
make a mess of something/of doing something
f.
bir şeyi/bir şey yapmayı eline yüzüne bulaştırmak
338
Deyim
mess (one's) face up
f.
(birinin) suratını dağıtmak
339
Deyim
mess (one's) face up
f.
(birinin) suratını darmadağın etmek
340
Deyim
mess (one's) face up
f.
(birinin) ağzını burnunu kırmak
341
Deyim
sell (something) for a mess of pottage
f.
(bir şeyi) üç kuruş için satmak
342
Deyim
sell (something) for a mess of pottage
f.
(bir şeyi) bir kase çorba için satmak
343
Deyim
sell (something) for a mess of pottage
f.
(bir şeyi) değersiz bir şey karşılığında satmak
344
Deyim
sell (something) for a mess of pottage
f.
(bir şeyden) hiç uğruna vazgeçmek
345
Deyim
whole mess of someone or something
expr.
bir sürü
346
Deyim
mess with a bull you get the horns
expr.
çirkefe bulaşma üstüne sıçrar
347
Deyim
whole mess of someone or something
expr.
sürüsüne bereket
348
Deyim
for a mess of pottage
expr.
üç kuruş için/çer çöp için
349
Deyim
mess with the bull and you get the horns
expr.
boğaya bulaşırsan boynuzu yersin
350
Deyim
mess with the bull and you get the horns
expr.
çirkefe bulaşma üstüne sıçrar
Speaking
351
Konuşma
don't mess this up
expr.
bunu berbat etmeyin
352
Konuşma
you look a mess
expr.
berbat görünüyorsun
353
Konuşma
don't mess with me
expr.
benimle uğraşma
354
Konuşma
you look like a mess
expr.
berbat görünüyorsun
355
Konuşma
who did this mess?
expr.
bu karışıklığı kim yaptı?
356
Konuşma
who did this mess?
expr.
bu karışıklığa kim neden oldu?
357
Konuşma
don't mess with me
expr.
bana bulaşma
358
Konuşma
who caused this mess?
expr.
bu karışıklığa kim neden oldu?
359
Konuşma
who is responsible for this mess?
expr.
bu karışıklığın sorumlusu kim?
360
Konuşma
sorry for the mess
expr.
dağınıklık için kusuruma bakmayın
361
Konuşma
excuse the mess
expr.
dağınıklık için beni affedin
362
Konuşma
sorry for the mess
expr.
dağınıklığımın kusuruna bakmayın
363
Konuşma
excuse the mess
expr.
dağınıklık için özür dilerim
364
Konuşma
excuse me for the mess
expr.
dağınıklık için özür dilerim
365
Konuşma
excuse me for the mess
expr.
dağınıklık için beni affedin
366
Konuşma
I'm such a mess
expr.
darmadağın haldeyim
367
Konuşma
I'm sorry about the mess
expr.
dağınıklık için özür dilerim
368
Konuşma
sorry for the mess
expr.
dağınıklık için kusura bakmayın
369
Konuşma
how do we get out of this mess
expr.
gel de işin içinden çık
370
Konuşma
how do I get out of this mess
expr.
gel de işin içinden çık
371
Konuşma
house is (such) a mess
expr.
evi bok götürüyor
372
Konuşma
don’t mess with my business
expr.
işime burnunu sokma
373
Konuşma
if you mess with one person you will have the whole family after you
expr.
içlerinden birine dalaşırsan tüm aile peşine düşer
374
Konuşma
don't mess up your room
expr.
odanı dağıtma
375
Konuşma
what a mess
expr.
ne karmaşa
376
Konuşma
sorry for the mess
expr.
ortalık dağınık kusura bakmayın
377
Konuşma
don't mess up my room
expr.
odamı dağıtma
378
Konuşma
don't mess your hair up
expr.
saçın bozulmasın
Technical
379
Teknik
mess kit
i.
sefertası
Gastronomy
380
Mutfak
eton mess
i.
çilekli ve kremalı bir ingiliz tatlısı
381
Mutfak
mess beef
i.
çeşitli şekillerde kesilmiş 80 pound'luk parçalara ayrılmış ve tuzlanmış sığır eti
Military
382
Askeri
military mess
i.
askeri gazino
383
Askeri
unit mess
i.
birlik yemekhanesi
384
Askeri
unit mess
i.
birlik tabldotu
385
Askeri
crew mess
i.
erat salonu
386
Askeri
officers' mess
i.
gazino
387
Askeri
mess officer
i.
iaşe subayı
388
Askeri
mess sergeant
i.
karavana çavuşu
389
Askeri
mess call
i.
karavana borusu
390
Askeri
chief’s mess
i.
kıdemli astsubay salonu
391
Askeri
transient field ration mess
i.
misafir personel sahra tabldotu
392
Askeri
mess attendant
i.
mutfak görevlisi
393
Askeri
mess orderly
i.
mutfak görevlisi
394
Askeri
field ration mess
i.
sahra rasyon mutfağı
395
Askeri
field mess
i.
sahra yemekhanesi
396
Askeri
mess kit
i.
sefertası
397
Askeri
mess gear
i.
sefer tası
398
Askeri
mess tin
i.
sefer tası
399
Askeri
mess kit
i.
sefer tası
400
Askeri
officers' mess
i.
subay yemekhanesi
401
Askeri
open mess
i.
subay gazinosu
402
Askeri
officer's mess
i.
subay tabldotu
403
Askeri
mess council
i.
tabldot heyeti
404
Askeri
mess dress
i.
tören kıyafeti
405
Askeri
mess account
i.
tabldot hesabı
406
Askeri
mess dinner
i.
veda yemeği
407
Askeri
mess kit
i.
yemek takımı
408
Askeri
mess gear
i.
yemek takımı
409
Askeri
officer's mess
i.
yemekhane
410
Askeri
mess tent
i.
yemek çadırı
411
Askeri
mess call
i.
yemek borusu
412
Askeri
mess tent
i.
yemekhane çadırı
413
Askeri
mess hall
i.
yemekhane
414
Askeri
mess jacket
i.
ziyafet ceketi
415
Askeri
mess jacket
i.
sosyal etkinliklerde veya hizmet sırasında giyilen, belin hemen altında biten ve önü açık şekilde yelekle veya kuşakla giyilen yarı resmi kuyruksuz bir erkek ceketi
416
Askeri
mess jacket
i.
subayların resmi gece etkinliklerinde giydiği kruvaze ceket
417
Askeri
mess kit [uk]
i.
gece etkinliklerinde giyilen resmi subay kıyafeti
Slang
418
Argo
a hell of a mess
i.
bombok bir durum
419
Argo
a mell of a hess (a hell of a mess)
i.
bombok bir durum
420
Argo
mess (something) up
f.
piç etmek
421
Argo
mess around
f.
boş yapmak
422
Argo
mess around
f.
amaçsızca takılmak
423
Argo
mess up
f.
berbat etmek
424
Argo
mess something up
f.
bir şeyin içine etmek
425
Argo
mess around
f.
dalgasına bakmak
426
Argo
mess up
f.
eline yüzüne bulaştırmak
427
Argo
mess around
f.
goy goy yapmak
428
Argo
mess up
f.
içine etmek
429
Argo
mess up
f.
mundar etmek
430
Argo
mess up
f.
(kavga ile) benzetmek
431
Argo
mess up
f.
pataklamak
432
Argo
mess up
f.
hırpalamak
433
Argo
mess up
f.
serseme çevirmek
434
Argo
mess up
f.
psikolojik olarak yıkmak
435
Argo
mess up
f.
ruhsal durumunu alt üst etmek
436
Argo
don't mess with me
expr.
bana bulaşma
437
Argo
don't mess with her
expr.
ona bulaşma
438
Argo
don't mess with him
expr.
ona bulaşma
439
Argo
don't mess with me
expr.
bana kelime oyunu yapma
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of mess
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy