mess - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

mess

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"mess" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 81 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
mess i. karışıklık
mess i. karmakarışıklık
mess i. dağınıklık
General
mess i. düzensizlik
mess i. kirli
mess i. karışık durum
mess i. karışık şey
mess i. pislik
mess i. asker sofrası
mess i. kirlilik
mess i. karavana
mess i. çorba
mess i. güç durum
mess i. karmakarışıklık
mess i. pasaklı
mess i. bozukluk
mess i. yemekhane
mess i. keşmekeş
mess i. çok sayıda olan şey
mess i. büyük miktar
mess i. büyük ölçü
mess i. büyük oran
mess i. (yumuşak veya lapa benzeri) hazırlanmış yiyecek
mess i. birlikte pişirilen veya yenen malzemelerden oluşan karışım
mess i. bir tabak veya öğün için yeterli sayıda veya miktarda (belirli bir yiyecek)
mess i. yakalanan av veya balık
mess i. ziyafetlerde konukların ayrıldığı küçük gruplar
mess i. yemeklerini hep birlikte yiyen personel grubu
mess i. personel grubunca yenen yemek
mess i. dışkı
mess i. kaka
mess i. (orduda) yemekhane
mess i. darmadağınık olma
mess f. kirletmek
mess f. karışmak
mess f. altüst etmek
mess f. pisletmek
mess f. bozmak
mess f. karışık yemek
mess f. karıştırmak
mess f. yemek yenecek gruba atamak
mess f. karman çorman etmek
mess f. berbat etmek
mess f. yüzüne gözüne bulaştırmak
mess f. belirli bir personel grubuyla yemek yemek
mess f. işyerinde beraber yemek yenen bir gruba ait olmak
mess f. ortalığı batırmak
mess f. sıçratmak
mess f. amaçsızca hareket etmek
mess f. kurcalamak
mess f. oyalanmak
mess f. işyerinde beraber yemek yenilen bir gruba ait olmak
mess f. darmadağın etmek
mess f. pislemek
mess f. (askerler) birlikte yemek yemek
mess s. intizamsız
mess s. darmaduman
Colloquial
mess i. askeri yemekhane
mess i. askeri kantin
mess i. karmaşa
mess i. kötü durumda olan kimse
mess i. kötü durumdaki şey
mess i. aşırı derecede mutsuz, kafası karışmış veya duygusal olarak dengesiz kimse
mess i. (duygusal açıdan veya yorgunluktan) bunalmış kimse
mess f. bulaşmak
Automotive
mess i. bela
mess i. zor durum
Marine
mess i. manga
mess f. yemek vermek
Religious
mess i. isa'nın kendini insanlık için kurban edişinin kanını ve bedenini temsil eden ekmek ve şarapla anılması sırasında okunan dualar ve yapılan törenler silsilesi
mess i. komünyon
mess i. ekmek ve şarap ayini
mess i. özel bir amaçla ekmek ve şarap ayini yapma
mess i. ekmek ve şarap ayinine benzeyen veya öykünen dini tören
mess i. kilise ayinin belirli bölümlerinde yer alan müzikal düzenleme
Military
mess i. askeri gazino
mess i. yemekhane
mess f. yemek yemek
Archaic
mess i. bir öğün için sofraya konan yemek
mess i. yemek
Slang
mess i. herze

"mess" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 439 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
mess around f. oyalanmak
mess with f. dalaşmak
mess with f. bulaşmak
General
mess hall i. yemek salonu
a complete mess i. yangın yerine dönmüş
mess-deck i. manga
mess-tin i. karavana
mess hall i. zabitan odası
officer´s mess i. zabitan odası
mess [dialeect] i. inekten tek seferde sağılan süt
mess [dialeect] i. miktar
mess [dialeect] i. sayı
mess of pottage i. daha değerli olanı feda ederek elde edilen maddi kazanç
mess-up i. karışmış şey
mess-up i. ters giden şey
mess-up i. berbat olmuş şey
mess something about f. karıştırmak
mess up f. işi berbat etmek
turn into an unresolved mess f. yılan hikayesine döndürmek
turn into a mess f. arapsaçına dönmek
mess up f. ırgat pazarına döndürmek
mess things up f. berbat etmek
mess up f. sıçmak
mess up f. darmadağın etmek
mess together f. karavanadan yemek
mess up f. alan talan etmek
mess something up f. bir yeri dağıtmak
mess (something) up f. ağzına sıçmak
make a mess of f. yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of f. çorbaya döndürmek
mess up f. karıştırmak
mess up f. altüst etmek
mess up f. işleri berbat etmek
turn into a mess f. allak bullak olmak
be a complete mess f. yangın yerine dönmek
mess around f. dalgasına bakmak
mess up f. karmakarışık etmek
mess with f. uğraşmak
make a mess of f. başını gözünü yarmak
mess with f. birine takılmak (şaka)
mess up f. ortalığı dağıtmak
mess one's clothes f. altına kaçırmak
mess with f. alay etmek
make a mess of f. dağıtmak
make a mess f. allak bullak etmek
mess up f. berbat etmek
make a mess of f. paçavrasını çıkarmak
mess around with women f. fındık kırmak
be in a mess f. karmakarışık olmak
mess something up f. bir şeyi bozmak
make a mess of f. berbat etmek
become a mess f. çorbaya dönmek
mess with f. bulaşmak
mess around with f. uğraşmak
be in a mess f. altüst olmak
mess with f. karışmak
mess with f. müdahale etmek (başkasının işine)
turn into an unresolved mess f. yılan hikayesine dönmek
make a mess of f. pisletmek
mess up f. becermek
mess up f. ahıra çevirmek
make a mess of f. allak bullak etmek
mess up f. yüzüne gözüne bulaştırmak
mess (something) up f. içine etmek
mess up f. bozmak
mess up f. kirletmek
make a mess of f. paçavraya çevirmek
make a mess of f. çorba etmek
mess with f. oynamak
mess around with f. düşüp kalmak
mess about with f. düşüp kalmak
mess about f. oyalanmak
clear up the mess f. pisliği temizlemek
clear up the mess f. karışıklığı temizlemek
house is (such) a mess f. evi bok götürmek
mess up f. mahvetmek
make a mess f. ortalığı batırmak
turn into a mess f. berbat bir hal almak
be a mess f. berbat bir hal almak
become a mess f. berbat bir hal almak
mess (up) f. berbat etmek
mess (up) f. bozmak
mess (up) f. engellemek
mess (up) f. sert davranmak
mess (up) f. hırpalamak
mess deck s. yemek salonlarının yerleştirildiği güverte
in a mess zf. karmakarışık
in a mess zf. çorba gibi
in a terrible mess zf. korkunç bir karmaşa içinde
Phrasals
mess around with someone f. biriyle uğraşmak
mess someone over f. birine kötü davranmak/zarar vermek/kötülük etmek
mess with f. dalaşmak
mess in f. işgüzarlık ederek araya girmek
mess in f. burnunu sokmak
mess about (with) f. işgüzarlık ederek araya girmek
mess about (with) f. burnunu sokmak
mess about f. eşini aldatmak
mess around f. dalga geçmek
mess around f. şaka yapmak
mess around f. günübirlik cinsel ilişkiler yaşamak
mess around f. müdahale etmek
mess around f. izinsiz ve davetsiz girmek
mess around f. birlikte vakit geçirmek
mess around f. kur yapmak
mess around f. asılmak
mess around f. sert davranmak
mess around f. hırpalamak
mess up f. rahatsız ederek veya dikkatini dağıtarak (birinin) hata yapmasına neden olmak
mess up f. zarar vermek
mess up f. hasara uğratmak
mess up f. incitmek
mess up f. zedelemek (uzvu)
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) oyalanmak
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) takılmak
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit harcamak
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aylaklık etmek
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit öldürmek
mess about with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) boşa vakit geçirmek
mess about with (something) f. (bir şeyi) kurcalamak
mess about with (something) f. (bir şeyi) test etmek
Colloquial
benjamin's mess i. benjamin'in payı
benjamin's mess i. en büyük pay
benjamin's mess i. çok büyük bir pay
mess hall i. askeri yemekhane
mess deck i. askeri yemekhane
mess hall i. askeri kantin
mess deck i. askeri kantin
what a mess i. bu ne dağınıklık
a thorough mess i. tam bir baş belası
a thorough mess i. kötünün kötüsü
hell of a mess i. bombok bir durum
hell of a mess i. fena bir karmaşa/karışıklık
mess up f. berbat etmek
mess up f. bozmak
mess up f. içine etmek
mess about f. oynayıp durmak
mess up f. perişan etmek
mess with (one's) head f. (birinin) aklını karıştırmak
mess with (one's) head f. (birinin) kafasını karıştırmak
mess with (one's) head f. (birinin) aklıyla oynamak
mess with (one's) head f. (birinin) aklıyla alay etmek
mess with (one's) head f. (birini) çileden çıkarmak
mess with (one's) head f. (birini) bıktırmak/usandırmak
mess with (one's) head f. (birini) kızdırmak/sinirlendirmek
mess with (one's) head f. (birini) huzursuz etmek
mess with someone's head f. birinin aklını karıştırmak
mess with someone's head f. birinin kafasını karıştırmak
mess with someone's head f. birinin aklıyla oynamak
mess with someone's head f. birinin aklıyla alay etmek
mess with someone's head f. birini çileden çıkarmak
mess with someone's head f. birini bıktırmak/usandırmak
mess with someone's head f. birini kızdırmak/sinirlendirmek
mess with someone's head f. birini huzursuz etmek
mess about f. kurcalamak
mess about f. boşa zaman harcamak
mess about f. aylaklık etmek
mess about f. matrak geçmek
mess about f. takılmak
mess about f. muziplik yapmak
mess about f. birine oyun oynamak
mess about f. işletmek
mess about f. şaka yapmak
mess about f. kandırmak
mess about f. dağıtmak
mess about f. karıştırmak
mess about f. düzenini bozmak
mess around with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit harcamak
mess around with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit öldürmek
mess around with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aylaklık etmek
mess around with (something) f. (bir şeyle) boşa vakit geçirmek
mess around with (something) f. (bir şeyle) oyalanmak
mess around with (something) f. (bir şeyle) oynamak
mess around with (something) f. (bir şeyi) kurcalamak
mess around with (something) f. (bir şeyi) karıştırmak
mess around (with someone) f. (birinin) orasını burasını ellemek
mess around (with someone) f. (biriyle) oynaşmak
mess around (with someone) f. (biriyle) cilveleşmek
mess around (with someone) f. (biriyle) takılmak
mess around (with someone) f. (biriyle) sekse dayalı bir ilişkisi olmak
mess around (with someone) f. (biriyle) günlük takılmak
mess around (with someone) f. (birinin) zamanını boşa harcamak
mess around (with someone) f. (birinin) zamanını almak
mess around (with someone) f. (biriyle) zaman harcamak
mess around (with someone) f. (biriyle) vakit öldürmek
mess around (with someone) f. (biriyle) aylaklık etmek
mess around (with someone) f. (biriyle) matrak geçmek
mess around (with someone) f. (birine) takılmak
mess around (with someone) f. (birine) muziplik yapmak
mess around (with someone) f. (birine) oyun oynamak
mess around (with someone) f. (birini) işletmek
mess around (with someone) f. (birine) şaka yapmak
mess around (with someone) f. (birini) kandırmak
mess about (with someone) f. (birinin) orasını burasını ellemek
mess about (with someone) f. (biriyle) oynaşmak
mess about (with someone) f. (biriyle) cilveleşmek
mess about (with someone) f. (biriyle) takılmak
mess about (with someone) f. (biriyle) sekse dayalı bir ilişkisi olmak
mess about (with someone) f. (biriyle) günlük takılmak
mess about (with someone) f. (birinin) zamanını boşa harcamak
mess about (with someone) f. (birinin) zamanını almak
mess about (with someone) f. (biriyle) zaman harcamak
mess about (with someone) f. (biriyle) vakit öldürmek
mess about (with someone) f. (biriyle) aylaklık etmek
mess about (with someone) f. (biriyle) matrak geçmek
mess about (with someone) f. (birine) takılmak
mess about (with someone) f. (birine) muziplik yapmak
mess about (with someone) f. (birine) oyun oynamak
mess about (with someone) f. (birini) işletmek
mess about (with someone) f. (birine) şaka yapmak
mess about (with someone) f. (birini) kandırmak
mess around (with something) f. (bir şeyle) boşa vakit geçirmek
mess around (with something) f. (bir şeyle) oyalanmak
mess around (with something) f. (bir şeyle) oynamak
mess about (with something) f. (bir şeyle) boşa vakit geçirmek
mess about (with something) f. (bir şeyle) oyalanmak
mess about (with something) f. (bir şeyle) oynamak
get out of a mess f. bir sıkıntıdan kurtulmak/çıkmak
get out of a mess f. bir beladan kurtulmak
get out of a mess f. bir dertten kurtulmak
get out of a mess f. bir derdin/belanın içinden çıkmak
get out of a mess f. bir derdin/belanın içinden sıyrılmak
mess face up f. suratını darmadağın etmek
mess face up f. suratını dağıtmak
mess face up f. ağzını burnunu kırmak
mess someone up f. birini dövmek
mess someone up f. birini pataklamak
mess someone up f. birini hırpalamak
mess someone up f. birini (döverek) benzetmek
mess with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) çatışmak
mess with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) takışmak
mess with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ters düşmek
mess with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sürtüşmek
mess with (something) f. (bir şeyi) karıştırmak
mess with (something) f. (bir şeyi) kurcalamak
mess with (something) f. (bir şeyle) oynamak
mess with (something) f. (bir şeyle) izinsiz oynamak
mess with (something) f. (bir şeyi) izinsiz kurcalamak
mess with (someone) f. (biriyle) uğraşmak
mess with (someone) f. (birine) takılmak
mess with (someone) f. (birine) şaka yapmak
mess with (someone) f. (biriyle) eğlenmek
mess with (someone) f. (biriyle) dalga geçmek
mess with (someone) f. (birinin) aklını karıştırmak
mess with (someone) f. (birini) ambale etmek
mess with a bull you get the horns expr. boğaya bulaşırsan boynuzu yersin
what a mess! expr. buranın hali ne?
a mess of (something) expr. bir dolu/sürü
in a mess expr. düzensiz
in a mess expr. darmadağınık
in a mess expr. karman çorman
in a mess expr. karışık
mess of expr. bir dolu
mess of expr. bir sürü
mess of expr. (bir şey) yığını
mess of expr. bir yığın
mess of (something) expr. (bir şey) yığını
mess of (something) expr. bir yığın (bir şey)
no one can mess with my dude and me expr. kankama ve bana hiç kimse karışamaz
no one can mess with my buddy and me expr. kankama ve bana hiç kimse karışamaz
no one can mess with me and my dude expr. bana ve kankama hiç kimse karışamaz
no one can mess with me and my buddy expr. bana ve kankama hiç kimse karışamaz
Idioms
a hot mess [us] i. çorba gibi durum
a hot mess [us] i. karman çorman
a hot mess [us] i. tam bir karmaşa
a hot mess [us] i. dağılmış halde
a hot mess [us] i. çöp gibi
a hot mess [us] i. pasaklı
a benjamin's mess i. benjamin'in payı
a benjamin's mess i. en büyük pay
a benjamin's mess i. çok büyük bir pay
a benjamin's mess i. en büyük parça
a benjamin's mess i. en büyük dilim
a hot mess [us] i. yakası paçası dağınık kimse
a hot mess [us] i. saçı başı birbirine girmiş kimse
a hot mess [us] i. perişan halde kimse
a mess of pottage [old-fashioned] i. üç kuruş
a mess of pottage [old-fashioned] i. çer çöp
a mess of pottage [old-fashioned] i. değersiz şey
a mess of pottage [old-fashioned] i. üç kuruşluk şey
a mess of pottage [old-fashioned] i. kısa sürede değerini kaybedecek şey
sell (one's) birthright for a mess of pottage f. kısa vadeli kazançlar için önemli hak ve değerlerden vazgeçmek
sell (one's) birthright for a mess of pottage f. bir kase çorba için doğum hakkını satmak
mess about with f. bir şeyi kurcalamak
mess about with f. bir şeyle uğraşmak/oynamak
mess about with f. denemek/test etmek
mess about with f. oyalanmak
mess about with f. kaytarmak
mess about with f. yan çizmek
mess about with f. savsaklamak
mess about with f. ense yapmak
mess about with f. biriyle dalga geçmek/uğraşmak
mess about with f. (şaka yollu) birine takılmak
mess about with f. düşüp kalkmak/oynaşmak/takılmak
mess around f. ağırdan almak
get something into a mess f. arap saçına çevirmek
mess someone's face up f. birinin suratını darmadağın etmek
mess around with somebody f. başkasıyla takılmak/yatmak
get into a mess f. başına dert açmak
get something into a mess f. bir şeyin içine etmek
get into a mess f. başı derde girmek
mess up f. berbat etmek
get into a mess f. başı belaya girmek
get something into a mess f. berbat etmek
mess around with somebody f. biriyle dalga geçmek
mess someone's face up f. birinin suratını dağıtmak
mess up f. çorba etmek
mess with f. dalaşmak
make a mess of f. çorba etmek
make a mess of f. eline yüzüne bulaştırmak
mess up f. eline yüzüne bulaştırmak
mess up f. içine etmek
get something into a mess f. içinden çıkılmaz hale sokmak
mess-up f. içine sıçmak
mess-up f. içine etmek
make a mess f. ortalığı batırmak
make a mess of f. karman çorman etmek
get something into a mess f. karman çorman/düzensiz/başa çıkılamaz hale getirmek
get out of a mess f. sıkıntıdan/sorundan/karmaşadan kurtulmak
mess-up f. piç etmek
make a mess of something f. -i berbat etmek
make a mess of f. yüzüne gözüne bulaştırmak
mess something up f. -i berbat etmek
lose the number of (one's) mess [obsolete] f. ölmek
lose the number of (one's) mess [obsolete] f. öldürülmek
make a mess of something f. bir şeyi/işi yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of something f. bir şeyi/işi karman çorman etmek
make a mess of something f. bir şeyi/işi eline yüzüne bulaştırmak
make a mess of something f. bir şeyi/işi bozmak
make a mess of something f. bir şeyi/işi berbat etmek
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) allak bullak etmek
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) dağıtmak
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) çorbaya döndürmek
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) çorba etmek
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) karman çorman etmek
make a mess (out) of (something) f. (bir şeyi) darmadağın etmek
make a mess of something/of doing something f. bir şeyi/bir şey yapmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
make a mess of something/of doing something f. bir şeyi/bir şey yapmayı eline yüzüne bulaştırmak
mess (one's) face up f. (birinin) suratını dağıtmak
mess (one's) face up f. (birinin) suratını darmadağın etmek
mess (one's) face up f. (birinin) ağzını burnunu kırmak
sell (something) for a mess of pottage f. (bir şeyi) üç kuruş için satmak
sell (something) for a mess of pottage f. (bir şeyi) bir kase çorba için satmak
sell (something) for a mess of pottage f. (bir şeyi) değersiz bir şey karşılığında satmak
sell (something) for a mess of pottage f. (bir şeyden) hiç uğruna vazgeçmek
whole mess of someone or something expr. bir sürü
mess with a bull you get the horns expr. çirkefe bulaşma üstüne sıçrar
whole mess of someone or something expr. sürüsüne bereket
for a mess of pottage expr. üç kuruş için/çer çöp için
mess with the bull and you get the horns expr. boğaya bulaşırsan boynuzu yersin
mess with the bull and you get the horns expr. çirkefe bulaşma üstüne sıçrar
Speaking
don't mess this up expr. bunu berbat etmeyin
you look a mess expr. berbat görünüyorsun
don't mess with me expr. benimle uğraşma
you look like a mess expr. berbat görünüyorsun
who did this mess? expr. bu karışıklığı kim yaptı?
who did this mess? expr. bu karışıklığa kim neden oldu?
don't mess with me expr. bana bulaşma
who caused this mess? expr. bu karışıklığa kim neden oldu?
who is responsible for this mess? expr. bu karışıklığın sorumlusu kim?
sorry for the mess expr. dağınıklık için kusuruma bakmayın
excuse the mess expr. dağınıklık için beni affedin
sorry for the mess expr. dağınıklığımın kusuruna bakmayın
excuse the mess expr. dağınıklık için özür dilerim
excuse me for the mess expr. dağınıklık için özür dilerim
excuse me for the mess expr. dağınıklık için beni affedin
I'm such a mess expr. darmadağın haldeyim
I'm sorry about the mess expr. dağınıklık için özür dilerim
sorry for the mess expr. dağınıklık için kusura bakmayın
how do we get out of this mess expr. gel de işin içinden çık
how do I get out of this mess expr. gel de işin içinden çık
house is (such) a mess expr. evi bok götürüyor
don’t mess with my business expr. işime burnunu sokma
if you mess with one person you will have the whole family after you expr. içlerinden birine dalaşırsan tüm aile peşine düşer
don't mess up your room expr. odanı dağıtma
what a mess expr. ne karmaşa
sorry for the mess expr. ortalık dağınık kusura bakmayın
don't mess up my room expr. odamı dağıtma
don't mess your hair up expr. saçın bozulmasın
Technical
mess kit i. sefertası
Gastronomy
eton mess i. çilekli ve kremalı bir ingiliz tatlısı
mess beef i. çeşitli şekillerde kesilmiş 80 pound'luk parçalara ayrılmış ve tuzlanmış sığır eti
Military
military mess i. askeri gazino
unit mess i. birlik yemekhanesi
unit mess i. birlik tabldotu
crew mess i. erat salonu
officers' mess i. gazino
mess officer i. iaşe subayı
mess sergeant i. karavana çavuşu
mess call i. karavana borusu
chief’s mess i. kıdemli astsubay salonu
transient field ration mess i. misafir personel sahra tabldotu
mess attendant i. mutfak görevlisi
mess orderly i. mutfak görevlisi
field ration mess i. sahra rasyon mutfağı
field mess i. sahra yemekhanesi
mess kit i. sefertası
mess gear i. sefer tası
mess tin i. sefer tası
mess kit i. sefer tası
officers' mess i. subay yemekhanesi
open mess i. subay gazinosu
officer's mess i. subay tabldotu
mess council i. tabldot heyeti
mess dress i. tören kıyafeti
mess account i. tabldot hesabı
mess dinner i. veda yemeği
mess kit i. yemek takımı
mess gear i. yemek takımı
officer's mess i. yemekhane
mess tent i. yemek çadırı
mess call i. yemek borusu
mess tent i. yemekhane çadırı
mess hall i. yemekhane
mess jacket i. ziyafet ceketi
mess jacket i. sosyal etkinliklerde veya hizmet sırasında giyilen, belin hemen altında biten ve önü açık şekilde yelekle veya kuşakla giyilen yarı resmi kuyruksuz bir erkek ceketi
mess jacket i. subayların resmi gece etkinliklerinde giydiği kruvaze ceket
mess kit [uk] i. gece etkinliklerinde giyilen resmi subay kıyafeti
Slang
a hell of a mess i. bombok bir durum
a mell of a hess (a hell of a mess) i. bombok bir durum
mess (something) up f. piç etmek
mess around f. boş yapmak
mess around f. amaçsızca takılmak
mess up f. berbat etmek
mess something up f. bir şeyin içine etmek
mess around f. dalgasına bakmak
mess up f. eline yüzüne bulaştırmak
mess around f. goy goy yapmak
mess up f. içine etmek
mess up f. mundar etmek
mess up f. (kavga ile) benzetmek
mess up f. pataklamak
mess up f. hırpalamak
mess up f. serseme çevirmek
mess up f. psikolojik olarak yıkmak
mess up f. ruhsal durumunu alt üst etmek
don't mess with me expr. bana bulaşma
don't mess with her expr. ona bulaşma
don't mess with him expr. ona bulaşma
don't mess with me expr. bana kelime oyunu yapma