Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bir olmak
"bir olmak"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir olmak
equal
f.
2
Genel
bir olmak
be equal to
f.
3
Genel
bir olmak
coincide
f.
4
Genel
bir olmak
coalesce
f.
"bir olmak"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
(bir şeyin) öncesinde olmak
forerun
f.
General
2
Genel
bir tabakanın on sekiz yaprak olmak üzere katlanmasından meydana gelen forma veya kitap
eighteenmo
i.
3
Genel
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf
mouthpiece
i.
4
Genel
ünlü olmak dışında kaydedeğer herhangi bir meziyeti olmayan ünlü
professional celebrity
i.
5
Genel
çevre için bir tehdit olmak
pose a threat to the environment
i.
6
Genel
bir işletmeye destek olmak için organize olup o işletmede para harcayan insanlar
cash mob
i.
7
Genel
başka bir şeyle bitişik durumda olmak
lap
i.
8
Genel
(ellerinde kan olmak ifadesindeki anlamıyla) bir kimseyi öldürme veya yaralama suçu veya sorumluluğu
blood
i.
9
Genel
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem
median plane
i.
10
Genel
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem
mesial plane
i.
11
Genel
içerde iki yolcu, dışarıda sürücü ve uşak olmak üzere toplamda dört kişi taşıyan, üstü açılabilir dört tekerlekli hafif bir at arabası
gladstone
i.
12
Genel
bir şey başka bir şeye bağlı olmak
be conditioned by
f.
13
Genel
bir şey için göz kulak olmak
keep an eye out for
f.
14
Genel
bir şeyden umutlu olmak
be optimistic about something
f.
15
Genel
hayatında özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's life
f.
16
Genel
uzmanlık alanı (belirli bir şey) olmak
specialize in
f.
17
Genel
malı olmak (bir şey birinin)
belong to
f.
18
Genel
nüfuzu olmak (bir kurumda vb)
have a means of gaining advantage with
f.
19
Genel
bir şey artık geçmişe ait bir şey olmak
be a thing of the past
f.
20
Genel
meşgul olmak (belirli bir yere ait işlerle)
tend
f.
21
Genel
bir şeyden yoksun olmak
be devoid of something
f.
22
Genel
büyük bir kayba sebep olmak
take a heavy toll
f.
23
Genel
çok iyi bir şey olmak
be quite something
f.
24
Genel
bol miktarda sahip olmak (bir şeye)
swim
f.
25
Genel
görülecek bir hesabı olmak
have a bone to pick with somebody
f.
26
Genel
toplantı halinde olmak (resmi bir meclis/kurul vb)
sit
f.
27
Genel
ile bir hizada olmak
be in line with
f.
28
Genel
en çok başarı kazanan biri olmak (bir konuda)
run away with
f.
29
Genel
çok zor bir durumda olmak
be in a bad way
f.
30
Genel
başka bir işi olmak
have other fish to fry
f.
31
Genel
belirli bir ağırlıkta olmak
weigh
f.
32
Genel
taraftar olmak (bir görüşe)
subscribe to
f.
33
Genel
benzeri olmak (başka birinin/başka bir şeyin)
correspond to
f.
34
Genel
merkezi bir yerde olmak
be centrally located
f.
35
Genel
bir cezayla karşı karşıya olmak
be in the doghouse
f.
36
Genel
fazla yük olmak (bir yapıdaki eleman)
put too much stress on
f.
37
Genel
bir şeyin aleyhinde olmak
be opposed to something
f.
38
Genel
belirli bir iş için yeterince insan olmak
man
f.
39
Genel
belirli bir derecede olmak (ısı vb)
stand at
f.
40
Genel
bir gömlek üstün olmak
be a cut above
f.
41
Genel
bir şeyi yapmada kararlı olmak
be decisive in
f.
42
Genel
büyük bir üzüntü içinde olmak
grieve
f.
43
Genel
bir kimseye borçlu olmak
be in someone's debt
f.
44
Genel
birinin belirli bir miktarda eksiği olmak
be ... shy
f.
45
Genel
olmak (şiir/tekerleme vb'nin sözleri/müziğin nağmesi belirli bir biçimde)
go
f.
46
Genel
faal bir sosyal hayatı olmak
be in the swim
f.
47
Genel
olmak (hayat/işler herhangi bir durumda)
go
f.
48
Genel
bir şey için birine borçlu olmak
have someone to thank for
f.
49
Genel
uygun olmak (bir yere/çevreye/gruba vb'ne)
fit in
f.
50
Genel
mülkiyet hakkı olmak (bir yerde)
have title to
f.
51
Genel
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde)
settle
f.
52
Genel
bir yalancının karakterine uygun olmak
lairier
f.
53
Genel
bir işe fena halde bulaşmış olmak
be in something up to one's eyes
f.
54
Genel
kıymeti (belirli bir miktar) olmak
be worth
f.
55
Genel
bir şeyden umutlu olmak
feel hopeful about something
f.
56
Genel
bir eli yağda bir eli balda olmak
be in clover
f.
57
Genel
özel ilgi alanı (belirli bir şey) olmak
specialize in
f.
58
Genel
bir işin beyni olmak
mastermind
f.
59
Genel
yıkık dökük bir halde olmak
be in ruins
f.
60
Genel
gayrimeşru bir ilişki içinde olmak
carry on with
f.
61
Genel
çok zor bir durumda olmak
be in desperate straits
f.
62
Genel
canlı bir örneği olmak
personify
f.
63
Genel
önemli bir yeri olmak
loom large in
f.
64
Genel
bir şeyin delili olmak
be a witness to
f.
65
Genel
bir konuda başarılı olmak
succeed at
f.
66
Genel
bir şeye yatkın olmak
be prone to something
f.
67
Genel
bir şeye karşı olmak
be opposed to something
f.
68
Genel
beklenmedik bir anda olmak
crop up
f.
69
Genel
nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
have the last word in
f.
70
Genel
ta kendisi olmak (somut bir şeyin)
personify
f.
71
Genel
bir grubun içinde olmak
rank
f.
72
Genel
bir şeyin önemli bir öğesi olmak
be a part and parcel of
f.
73
Genel
hoş olmayan bir şeyle dolu olmak
bristle with
f.
74
Genel
bir şeyde biriyle ortak olmak
go in with someone on
f.
75
Genel
toplamı belirli bir miktar olmak
amount to
f.
76
Genel
olmak (belirli bir şekilde)
get on
f.
77
Genel
bir şey kılığına girmiş olmak
be something in disguise
f.
78
Genel
fiyatı (belirli bir miktar) olmak
cost
f.
79
Genel
kokusu olmak (belirli bir şeyin)
smell of
f.
80
Genel
bir yere doğru gidecek olmak
be destined for
f.
81
Genel
bir şeye sebep olmak
touch something off
f.
82
Genel
bir şeyden sorumlu olmak
be answerable for something
f.
83
Genel
olmak (belirli bir durumda)
stand
f.
84
Genel
bir işte parmağı olmak
have a hand in
f.
85
Genel
birinin elde edemeyeceği bir şey olmak
be beyond someone's grasp
f.
86
Genel
biri için olumlu bir puan olmak
speak well for
f.
87
Genel
daha iyi bir pozisyona tayin olmak
be promoted
f.
88
Genel
görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
be on the table
f.
89
Genel
bir şeyden umutlu olmak
feel hopeful about
f.
90
Genel
dolu olmak (bir şeyle)
swim
f.
91
Genel
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki)
transplant
f.
92
Genel
bir tahtası eksik olmak
have a screw loose
f.
93
Genel
düzensiz bir şekilde etrafa dağılmış olmak
straggle
f.
94
Genel
tipik bir örneği olmak
typify
f.
95
Genel
yabancı olmak (bir yer birine)
be a stranger to
f.
96
Genel
zor bir durumda olmak
be up a gum tree
f.
97
Genel
bir şey birinin lehinde olmak
tell in someone's favor
f.
98
Genel
tartıldığında belirli bir ağırlıkta olmak
weigh in at
f.
99
Genel
programa göre belirli bir zamanda olmak
be scheduled
f.
100
Genel
parası olmak (bir şey için)
afford
f.
101
Genel
bir şeyin meraklısı olmak
go in for
f.
102
Genel
belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak
take someone by storm
f.
103
Genel
bir konuda çok usta olmak
be a past master at
f.
104
Genel
bağlantılı olmak (belirli bir seferle)
connect with
f.
105
Genel
aklı bir karış havada olmak
have one's head in the clouds
f.
106
Genel
çok olmak (bir yerde)
abound in
f.
107
Genel
hakim olmak (bir yere)
dominate
f.
108
Genel
çok zor bir durumda olmak
be in dire straits
f.
109
Genel
bir numara olmak (müzik listelerinde)
hit the top
f.
110
Genel
ile bir arada olmak
rub elbows with
f.
111
Genel
birinde bir şey belirli bir miktarda eksik olmak
be short
f.
112
Genel
seçimde yenerek makamına sahip olmak (eski bir milletvekilini)
unseat
f.
113
Genel
çıkmış olmak (bir yerden)
be free of
f.
114
Genel
bir şeyle görevli olmak
be entrusted with something
f.
115
Genel
kendini bir şey zannetmesine sebep olmak
go to one's head
f.
116
Genel
kötü bir şeyi geçirmek üzere olmak
be in for
f.
117
Genel
sıkışık bir durumda olmak
be pressed
f.
118
Genel
adet olmak (bir davranış vb)
become a habit
f.
119
Genel
bir konuda tembel olmak
be lazy about
f.
120
Genel
aleyhinde oy kullanarak bir şeye engel olmak
vote something down
f.
121
Genel
savunucusu olmak (bir fikirin)
stand for
f.
122
Genel
bir işte uzun süre başarılı olmak
have a good run for one's money
f.
123
Genel
bir arada var olmak
coexist
f.
124
Genel
tarifeye göre belirli bir zamanda olmak
be scheduled
f.
125
Genel
bol olmak (bir yerde)
abound in
f.
126
Genel
çok arzuladığı bir şeyi arzulamaz olmak
get something out of one's system
f.
127
Genel
bir işin ustası olmak
be skilled in
f.
128
Genel
yüksek bir konuma sahip olmak
high up
f.
129
Genel
bir şeyle meşgul olmak
be about something
f.
130
Genel
bir yerde torpili olmak
have an in
f.
131
Genel
birinin hiç bilmediği bir şey olmak
be beyond one's ken
f.
132
Genel
bir kimsenin izinde olmak
follow in someone's footsteps
f.
133
Genel
bir şeyin kanıtı olmak
be a witness to
f.
134
Genel
biri için olumsuz bir puan olmak
speak ill for
f.
135
Genel
dayanıklı olmak (bir şeye karşı)
stand up to
f.
136
Genel
çok zor bir durumda olmak
be at bay
f.
137
Genel
olağanüstü bir şey olmak
be quite something
f.
138
Genel
sade bir hayatı olmak
rusticate
f.
139
Genel
bir şey birinin aleyhinde olmak
tell against
f.
140
Genel
yeri belirli bir yer olmak
go
f.
141
Genel
iki dirhem bir çekirdek olmak
be dressed up fit to kill
f.
142
Genel
hafif bir tadı olmak (belirli bir şeyin bir yiyecekte veya içecekte)
smack of
f.
143
Genel
bir arada olmak
coexist
f.
144
Genel
bir amaç peşinde olmak
be out to
f.
145
Genel
faal bir sosyal hayatı olmak
be in the swim of things
f.
146
Genel
adamı olmak (bir kurumda vb)
have pull with
f.
147
Genel
bir şeyin suçlusu olmak
have oneself to thank for
f.
148
Genel
değersiz bir şey olmak
not to be worth a shit
f.
149
Genel
çok başarılı olmak (belirli bir konuda)
shine
f.
150
Genel
olmak (bir yerde)
stand
f.
151
Genel
çok olmak (bir yerde)
abound with
f.
152
Genel
bir şeyden yoksun olmak
be deprived of something
f.
153
Genel
bol olmak (bir yerde)
abound with
f.
154
Genel
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak
be worth
f.
155
Genel
hakim olmak (bir yere)
command
f.
156
Genel
ortalaması (belirli bir miktar) olmak
be average out at
f.
157
Genel
geçici bir sessizlik olmak (konuşmada)
lull
f.
158
Genel
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb)
work out
f.
159
Genel
bir adım önde olmak
be one step ahead
f.
160
Genel
başkasına göre avantajlı bir durumda olmak
have an advantage over someone
f.
161
Genel
bir şeye alamet olmak
augur
f.
162
Genel
yasadışı bir işin içinde olmak
be in something up to one's eyes
f.
163
Genel
bir şey yapmak itiyadında olmak
be given to
f.
164
Genel
birinden aşağı bir rütbede olmak
rank below
f.
165
Genel
bir yalancının karakterine uygun olmak
lairiest
f.
166
Genel
bir şeyin verdiği heyecanla dolu olmak
be flushed with
f.
167
Genel
eski bir tarihten geliyor olmak
date
f.
168
Genel
bir işin veya görevin yürütülmesinden sorumlu olmak
charge with
f.
169
Genel
değeri (belirli bir miktar) olmak
be worth
f.
170
Genel
nazik bir durumda olmak
hang in the balance
f.
171
Genel
tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin)
be on the table
f.
172
Genel
teslim olmak (sakınılması gereken bir şeye)
indulge
f.
173
Genel
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak
be in transit
f.
174
Genel
adamı olmak (bir şeyin)
suit
f.
175
Genel
aşağılık bir şey olmak
not to be worth a shit
f.
176
Genel
bir konuda bayağı tecrübeli olmak
be an old hand at
f.
177
Genel
bir gömlek üstün olmak
have an edge on
f.
178
Genel
birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak
be within someone's grasp
f.
179
Genel
kötü bir şeye mahkum olmak
be doomed to
f.
180
Genel
bir işaret olmak (iyi/kötü)
augur
f.
181
Genel
bir şey için deli olmak
go gaga over
f.
182
Genel
tüm dikkatini bir şeye vermiş olmak
be absorbed in
f.
183
Genel
bir şeyi yapmaya mecbur olmak
be obliged to do something
f.
184
Genel
birinin tenezzül etmeyeceği bir şey olmak
be beneath someone
f.
185
Genel
(bir kurumda vb) bağlantısı olmak
have pull with
f.
186
Genel
bir şeyin aslında var olmak
be inherent in something
f.
187
Genel
bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak
be enshrined in
f.
188
Genel
olmak (belirli bir şekilde)
get along
f.
189
Genel
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's heart
f.
190
Genel
olmak (belirli bir sayıda)
number
f.
191
Genel
ile kaplı olmak (kalınca bir tabaka)
be encrusted with
f.
192
Genel
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak
be in transit
f.
193
Genel
emin olmak (bir şey hakkında)
tell
f.
194
Genel
son söz birinin olmak (bir tartışmanın/ağız kavgasının sonunda)
have the last word
f.
195
Genel
çok yüklü olmak (belirli bir şeyle)
be weighed down with
f.
196
Genel
olmak (yarışma sonunda belirli bir sırada)
come in
f.
197
Genel
arkasında olmak (bir işin)
take up
f.
198
Genel
(kötü bir şeyi) geçirmek üzere olmak
be in for
f.
199
Genel
(kötü bir şey) geçirmek üzere olmak
be in for it
f.
200
Genel
itibarı yerle bir olmak
fall from grace
f.
201
Genel
bir şeye aç olmak
raven
f.
202
Genel
gözü (bir şeyin) üzerinde olmak
have one's eyes on
f.
203
Genel
bir şeyde önemli bir rolü olmak
feature
f.
204
Genel
gözü (bir şeyin) üstünde olmak
keep an eye on
f.
205
Genel
zihni bir şeyle meşgul olmak
be preoccupied with
f.
206
Genel
boyunda olmak (bir şeyin)
stand
f.
207
Genel
bir şeyin delisi olmak
be nuts about
f.
208
Genel
(bir şeye başlamaya) hazır olmak
be pumped (up)
f.
209
Genel
konuk olmak (bir tv programına vb)
appear as a guest on a tv show
f.
210
Genel
konuk olmak (bir tv programına vb)
be a guest on a tv show
f.
211
Genel
bir anlamı olmak
add up
f.
212
Genel
(bir dilde) akıcı olmak
be fluent in
f.
213
Genel
parlak bir geleceği olmak
have a promising future
f.
214
Genel
bir şeyden emin olmak
be positive about
f.
215
Genel
bir şeyden emin olmak
be positive of
f.
216
Genel
-de önemli bir rolü olmak
feature in
f.
217
Genel
(bir şeyin) önemli bir öğesi olmak
feature in
f.
218
Genel
bir özelliği olmak
be a feature of
f.
219
Genel
bir konuda hevesli olmak
take an eager interest in
f.
220
Genel
bir konuda çok ilgili olmak
take an eager interest in
f.
221
Genel
mizaç olarak değişken bir karaktere sahip olmak
mercurialise
f.
222
Genel
mizaç olarak değişken bir karaktere sahip olmak
mercurialize
f.
223
Genel
nerdeyse (bir şey yapıyor olmak)
come closer
f.
224
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have a penetrative appearance
f.
225
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have an influential complexion
f.
226
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have an impressive appearance
f.
227
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have an outward appearance
f.
228
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have a powerful complexion
f.
229
Genel
çekici bir görünüme sahip olmak
have an attractive appearance
f.
230
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have a penetrative view
f.
231
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have an attractive view
f.
232
Genel
etkili bir görünüme sahip olmak
have an attractive appearance
f.
233
Genel
bir şey yapma ayrıcalığı olmak
have the prerogative of doing something
f.
234
Genel
(bir işin) kurdu olmak
be an old hand at something
f.
235
Genel
zor bir zamanda metin olmak
stand the gaff
f.
236
Genel
bir işi olmak
have (got) something on
f.
237
Genel
bir şeyde başarılı olmak
be good at
f.
238
Genel
bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones
f.
239
Genel
(bir) servete mal olmak
cost an arm and a leg
f.
240
Genel
(bir) servete mal olmak
cost a fortune
f.
241
Genel
özel bir yeri olmak
have a special place
f.
242
Genel
içi dışı bir olmak
wear one's heart on one's sleeve
f.
243
Genel
içi dışı bir olmak
wear one's heart upon one's sleeve
f.
244
Genel
-in yeri (belirli bir yerde) olmak
belong
f.
245
Genel
aklı bir karış havada olmak
be head-in-the-clouds
f.
246
Genel
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak
total
f.
247
Genel
bir konuda bilgili olmak
be well-versed in
f.
248
Genel
bir şeyde uzman olmak
be well-versed in
f.
249
Genel
ile bir ilgisi olmak
have to do with
f.
250
Genel
belli bir tadı olmak
taste
f.
251
Genel
kolay bir hedef olmak
be susceptible to
f.
252
Genel
önemli bir öğesi olmak
feature
f.
253
Genel
bir adım önde olmak
be a step ahead
f.
254
Genel
bir adım önde olmak
stay one step ahead
f.
255
Genel
bir anlamı olmak
make sense
f.
256
Genel
(kötü bir şeye) açık veya maruz olmak
be vulnerable to
f.
257
Genel
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak
have knowledge of a thing
f.
258
Genel
çok iyi bir pozisyonda olmak
fly high
f.
259
Genel
bir planı olmak
have a plan
f.
260
Genel
bir alt kademede olmak
be in the lower position
f.
261
Genel
derin bir nefes olmak
breathe again
f.
262
Genel
önemli bir yere sahip olmak
have an important place
f.
263
Genel
önemli bir yere sahip olmak
have an important position
f.
264
Genel
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important place
f.
265
Genel
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important position
f.
266
Genel
tam bir kopyası olmak
bear a striking resemblance to
f.
267
Genel
bir yanlıştan sorumlu olmak
be responsible for a mistake
f.
268
Genel
çok yararlı bir etkisi olmak
have a very beneficial effect
f.
269
Genel
açısından önde gelen bir ülke olmak
be a leading country for
f.
270
Genel
iyi bir espri anlayışına sahip olmak
have a good sense humor
f.
271
Genel
anlatacak bir hikayesi olmak
have a tale to tell
f.
272
Genel
anlatacak bir hikayesi olmak
have a story to tell
f.
273
Genel
büyük bir yıkıma neden olmak
cause widespread devastation
f.
274
Genel
kötü bir üne sahip olmak
have a bad reputation
f.
275
Genel
kötü bir ünü olmak
have a bad reputation
f.
276
Genel
teknolojinin bir adım ilerisinde olmak
be one step ahead of technology
f.
277
Genel
iyi bir espri anlayışına sahip olmak
have a good sense of humor
f.
278
Genel
iyi bir espri yeteneğine sahip olmak
have a good sense of humour
f.
279
Genel
iyi bir espri yeteneğine sahip olmak
have a good sense of humor
f.
280
Genel
iyi bir espri anlayışına sahip olmak
have a good sense of humour
f.
281
Genel
bir şeyden rahatsız olmak
get annoyed of
f.
282
Genel
bir şeyden azade olmak
be safe from
f.
283
Genel
iyi bir şöhrete sahip olmak
enjoy a good reputation
f.
284
Genel
iyi bir şöhret sahibi olmak
enjoy a good reputation
f.
285
Genel
dünyada bir ilk olmak
be a first in the world
f.
286
Genel
bir şeyle meşgul olmak
occupy oneself
f.
287
Genel
bir avuç toprak olmak
pass away
f.
288
Genel
bir avuç toprak olmak
die
f.
289
Genel
bir göreve talip olmak
apply for a situation
f.
290
Genel
bir şeyden mesul olmak
answer for
f.
291
Genel
bir şeyden sorumlu olmak
answer for
f.
292
Genel
biri kendi çapında bir ... olmak
be something of a
f.
293
Genel
gibi bir şey olmak
be something of a
f.
294
Genel
gibi bir şey olmak
be somewhat of a
f.
295
Genel
biri kendi çapında bir ... olmak
be somewhat of a
f.
296
Genel
bir dile tam anlamıyla hakim olmak
have a full command of a language
f.
297
Genel
daha bir güzel olmak
become even more beautiful
f.
298
Genel
bir şeyde iddialı olmak
be assertive about something
f.
299
Genel
bir parçası olmak
be part of something
f.
300
Genel
bir ilk olmak
be the first
f.
301
Genel
bir ilk olmak
be a first
f.
302
Genel
derin bir üzüntü içinde olmak
be deeply in sorrow
f.
303
Genel
ciddi bir rahatsızlığı olmak
have a serious disorder
f.
304
Genel
üzerinde olumsuz bir etkisi olmak
have a negative effect on
f.
305
Genel
(bir şey) hakkında endişeli olmak
be nervous about
f.
306
Genel
kötü bir üne sahip olmak
have a notoriety
f.
307
Genel
bir adım önde olmak
be one step ahead of
f.
308
Genel
bir şeyi yapmaya vakıf olmak
have a good command of something
f.
309
Genel
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak
know very little about something
f.
310
Genel
(bir şeyi yapmaya) cesareti olmak
make so bold as to do something
f.
311
Genel
(bir şeyi yapmaya) cesareti olmak
be so bold as to do something
f.
312
Genel
(bir şeyi yapacak) son kişi olmak
be the last person (to do something)
f.
313
Genel
bir göstergesi/kanıtı/belirtisi olmak
be a testament to
f.
314
Genel
bir şey ile meşgul olmak
busy oneself with someone or something
f.
315
Genel
bir sorunu olmak
have an issue
f.
316
Genel
evrensel bir anlamı olmak
have an universal meaning
f.
317
Genel
bir işten sorumlu olmak
be in charge of a business
f.
318
Genel
bir değeri/önemi olmak
count for something
f.
319
Genel
bir şeyi yapmaya kararlı olmak
be intent on doing something
f.
320
Genel
(bir konuda/alanda) birsiyle eşit olmak
be equal someone in something
f.
321
Genel
kıvrak bir zekası olmak
have an agile mind
f.
322
Genel
bir sürü borcu olmak
owe a lot of money
f.
323
Genel
bir şeyde iyi olmak
be good at something
f.
324
Genel
biriyle bir randevusu olmak
have an appointment with someone
f.
325
Genel
bir adım önünde olmak
be one step ahead of
f.
326
Genel
büyük bir stres altında olmak
be under a lot of stress
f.
327
Genel
bir otopsiye tanık olmak
witness an autopsy
f.
328
Genel
bir cinayete tanık olmak
witness a murder
f.
329
Genel
(bir şeyde) birisiyle eşit olmak
be equal someone in something
f.
330
Genel
iyi bir koca olmak
make a good husband
f.
331
Genel
arasında bir şey olmak
have a thing going with someone
f.
332
Genel
aralarında bir şey olmak
have a thing going with someone
f.
333
Genel
ayrı bir mutluluk olmak
be more than happy
f.
334
Genel
bir saatten az zamanı olmak/kalmak
have less than an hour
f.
335
Genel
bir konuda ısrarcı ve itici olmak
be pushy and obnoxious on something
f.
336
Genel
tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
have all the makings of a first-class scandal
f.
337
Genel
bir şeyden bihaber olmak
have no awareness of something
f.
338
Genel
biriyle bir ilişkisi olmak
date somebody
f.
339
Genel
biriyle bir ilişkisi olmak
see somebody
f.
340
Genel
çok güzel bir çift olmak
make such a beautiful couple
f.
341
Genel
(kocasına) harika bir eş olmak
make a great wife
f.
342
Genel
evinde bulunmayan bir tanıdığın evine göz kulak olmak
house-sit
f.
343
Genel
evinde bulunmayan bir tanıdığın evine göz kulak olmak
housesit
f.
344
Genel
(bir şeyin) üstünde kötü yan etkisi olmak
have adverse side effects of (something)
f.
345
Genel
bir kuru temizleme dükkanı olmak
have a dry cleaner
f.
346
Genel
bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left side of something
f.
347
Genel
bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left-hand side of something
f.
348
Genel
çizgi romandan fırlamış gibi bir hali olmak
come straight out of a comic book
f.
349
Genel
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak
lead someone to do something
f.
350
Genel
neredeyse/yaklaşık (bir şeyle) aynı/benzer olmak
come close
f.
351
Genel
(bir şeyi) neredeyse yapacak olmak
come close
f.
352
Genel
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak
know very little about something
f.
353
Genel
bir şeye alerjisi olmak
be allergic to something
f.
354
Genel
bir çocuğun zekasına sahip olmak
have a child's mind
f.
355
Genel
bir çocuğun zekasına sahip olmak
get a child's mind
f.
356
Genel
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
have the intellect of a 3 year old
f.
357
Genel
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
have the intellect of a 3 year old
f.
358
Genel
üç yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
have the intelligence of a three year old child
f.
359
Genel
3 yaşında bir çocuğun zekasına sahip olmak
have the intelligence of a three year old child
f.
360
Genel
kendine özgü bir gülümsemesi olmak
have a distinctive smile
f.
361
Genel
kendine özgü bir gülümsemesi olmak
have a unique smile
f.
362
Genel
güçlü bir sembolü/simgesi olmak/haline gelmek
become the potent symbol of
f.
363
Genel
bir göstergesi/kanıtı/belirtisi olmak
be a sign for
f.
364
Genel
bir göstergesi/kanıtı/belirtisi olmak
be a sign to
f.
365
Genel
bir hemşireyle ilişkisi olmak
have an affair with a nurse
f.
366
Genel
bir beceriye yatkın olmak
have a facility with
f.
367
Genel
bir sanatçı olarak nadir bir yeteneğe sahip olmak
have a rare talent as an artist
f.
368
Genel
bir sanatçı olarak nadir bulunan bir yeteneğe sahip olmak
have a rare talent as an artist
f.
369
Genel
bir iş için biçilmiş kaftan olmak
be uniquely suited to
f.
370
Genel
bir şeye vesile olmak
lead or contribute to (a result)
f.
371
Genel
bir şeye neden olmak/davetiye çıkarmak
cause
f.
372
Genel
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder
f.
373
Genel
bir şeyde kötü olmak
be bad at something
f.
374
Genel
bir konuda (henüz) karar vermemiş olmak
reserve judgment
f.
375
Genel
bir şeyle eş anlamlı olmak
be synonymous with
f.
376
Genel
önemli bir yeri olmak
have an important role
f.
377
Genel
mutlu bir evlilikleri olmak
be happily married
f.
378
Genel
bir konuda (henüz) karar vermemiş/kararsız olmak
reserve one's judgment
f.
379
Genel
sürekli/devamlı bir işi olmak
have regular job
f.
380
Genel
düzenli bir işi olmak
have a regular job
f.
381
Genel
düzenli bir işi olmak
have regular job
f.
382
Genel
sürekli/devamlı bir işi olmak
have a regular job
f.
383
Genel
büyük bir egosu olmak
have a big ego
f.
384
Genel
tam tersi bir duruma sahip olmak
have a reverse situation
f.
385
Genel
tam tersi bir durumu olmak
have a reverse situation
f.
386
Genel
kanıtlanmış bir başarı geçmişi olmak
have a proven track record of accomplishment
f.
387
Genel
bir şeyin kötü kalitesinin işareti olmak
be a sign of the bad quality of something
f.
388
Genel
bir şeyin kötü kalitesinin işareti olmak
be a comment on something
f.
389
Genel
bir tanığı olmak
have a witness
f.
390
Genel
bir şey bakımından zengin olmak
be rich in something
f.
391
Genel
emin olmak (bir şey hakkında)
be sure of/about
f.
392
Genel
bir işin uzmanı olmak
be an expert of something
f.
393
Genel
bir işin erbabı olmak
be an expert of something
f.
394
Genel
bir şey yapmaya alışık olmak
be used to doing something
f.
395
Genel
(bir şey hakkında) açık/net olmak
be clear on something
f.
396
Genel
bir şeye yabancı olmak
be a stranger to
f.
397
Genel
bir şeyde başarısız olmak
fail at something
f.
398
Genel
iki dirhem bir çekirdek olmak
deck oneself out
f.
399
Genel
(bir işle) meşgul olmak
engross
f.
400
Genel
(bir işle) meşgul olmak
engage
f.
401
Genel
bir şeylerin bir parçası olmak
be a part of something
f.
402
Genel
(bir şeye) ilgisi olmak
have an interest in
f.
403
Genel
ayrı bir mutlu olmak
be more than happy
f.
404
Genel
düzenin bir parçası olmak
be becoming a slave to routine
f.
405
Genel
bayağı bir geride olmak
be pretty far behind
f.
406
Genel
iyi bir ekip olmak
make a great team
f.
407
Genel
bir alanda uzman olmak
be an expert on a field
f.
408
Genel
bir şeyde uzman olmak
be an expert on a field
f.
409
Genel
harika bir moda anlayışı/zevki olmak
have great fashion sense
f.
410
Genel
(bir konuda) hevesli/istekli olmak
be enthusiastic about
f.
411
Genel
bir şeyin üzerinde/tepesinde olmak
stay on top of
f.
412
Genel
kendinden emin bir havası olmak
have an air of confidence
f.
413
Genel
(birine) manevi bir değeri olmak
have a sentimental value (to)
f.
414
Genel
(birine) manevi bir değeri olmak
have a sentimental value
f.
415
Genel
üzerinde büyük bir etkisi olmak
have a big influence on
f.
416
Genel
bir şeyde mükemmel olmak
be excellent at
f.
417
Genel
(bir müsabakada) seyirci olmak
spectate
f.
418
Genel
çözümün bir parçası olmak
be a part of solution
f.
419
Genel
ortak bir yana sahip olmak
have in common
f.
420
Genel
bir şey hakkında fikir sahibi olmak
get an idea of something
f.
421
Genel
bir şey hakkında fikir sahibi olmak
get an idea on something
f.
422
Genel
korkunç bir baş ağrısı olmak
have a terrible headache
f.
423
Genel
katı bir şekilde karşı olmak
be strictly against
f.
424
Genel
bir şeye ilgisi olmak
be into something
f.
425
Genel
bir arayış içinde olmak
be on a quest
f.
426
Genel
bir şeyin veya bir kimsenin büyük bir hayranı olmak
be a big fan of something/someone
f.
427
Genel
bir işte yetkin/o işe uygun olmak
be qualified
f.
428
Genel
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak
have a decisive advantage over someone
f.
429
Genel
bir şeyde doğuştan yetenekli olmak
be gifted at something
f.
430
Genel
bir şeyin sonunda veya iki tarafında da olmak
bookend
f.
431
Genel
bir takımın parçası olmak
be a part of a team
f.
432
Genel
(bir sözleşmeye) devam etmede başarısız olmak (abd)
ankle
f.
433
Genel
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak
buddy up
f.
434
Genel
bir şey için birine sinirli olmak
be angry with someone for something
f.
435
Genel
bir sanatçıya/ünlüye/kişiye/karaktere hayran olmak
stan
f.
436
Genel
bir şeyde cömert olmak
be generous with something
f.
437
Genel
(filmde/dizide) küçük bir rolü olmak
cameo
f.
438
Genel
bir anlaşmaya taraf olmak
accede
f.
439
Genel
düz bir yüzeye sahip olmak
tabulate
f.
440
Genel
bir dereceye kadar etkili olmak
carry weight
f.
441
Genel
bir bütün olmak
be a one
f.
442
Genel
(bir şeyin) yeniden bir parçası olmak
reengage
f.
443
Genel
(bir şeyin) yeniden bir parçası olmak
re-engage
f.
444
Genel
kibar bir mizacı olmak
refine
f.
445
Genel
belirli bir tabiata veya niteliklere sahip olmak
naturize [obsolete]
f.
446
Genel
bir fikre, düşünceye sahip olmak
entertain
f.
447
Genel
bir makam için aday olmak
run for an office
f.
448
Genel
(bir şey ile) dolu olmak
abound with
f.
449
Genel
(bir yerde) mevcut olmak
have place
f.
450
Genel
içinden çıkılmaz bir durumda olmak
be at a stand
f.
451
Genel
bir şeyde harika olmak
be excellent at something
f.
452
Genel
bir şeyde harika olmak
be brilliant at something
f.
453
Genel
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak
become a fan of (someone or something)
f.
454
Genel
bir şey ile dolu olmak
be littered with
f.
455
Genel
(biri/bir şey için) mezar olmak
entomb
f.
456
Genel
bir şeyle kutsanmış olmak
be blessed with
f.
457
Genel
belli bir açıda eğimli olmak
tilt at
f.
458
Genel
bir yerden izole olmak
remain isolated from somewhere
f.
459
Genel
(bir şeyi) kesintisiz kullanım hakkına sahip olmak
enjoy
f.
460
Genel
bir çıkmazdan çıkmaya yardımcı olmak
bail
f.
461
Genel
(bir şeyin) kolayca yok olmasına neden olmak
erase
f.
462
Genel
(bir sıkıntıya) hazır olmak
man
f.
463
Genel
belirli bir ortalama vuruş yüzdesine sahip olmak
bat
f.
464
Genel
bir mülkün sahibi olmak
usucapt
f.
465
Genel
belli bir yönde olmak
lie
f.
466
Genel
bir şeyin sonucu olmak
be due
f.
467
Genel
bir şeye meyilli olmak
be given
f.
468
Genel
bir şeyin üstünde boncukların oluşmasına neden olmak
bead
f.
469
Genel
bir grubun üyesi olmak
belong
f.
470
Genel
bir kişiye veya gruba bağlı olmak
belong
f.
471
Genel
sihirli bir şekilde sebep olmak
magic
f.
472
Genel
belirli bir ölçüde olmak
measure
f.
473
Genel
belirli bir ebatta olmak
measure
f.
474
Genel
(bir şeyiyle) meşhur olmak
be famous for its
f.
475
Genel
keskin bir tadı olmak
bite
f.
476
Genel
kişisel dini bir beyana şahit olmak
witness
f.
477
Genel
(bir şey) üzerinde güçlü ve hoş bir etkiye sahip olmak
whow
f.
478
Genel
(çiçek) sıcak ve hoş bir renkte olmak
blush
f.
479
Genel
istenen bir özelliğe sahip olmak
boast
f.
480
Genel
(bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak
hang up
f.
481
Genel
(bir yerin) müdavimi olmak
hant [dialect]
f.
482
Genel
çözmesi zor bir durumda olmak
hard put
f.
483
Genel
bir şeyin ölçüsü olmak
measure
f.
484
Genel
(bir şeyle) meşgul olmak
mell [uk] (with)
f.
485
Genel
(bir şeyle) alakadar olmak
mell [uk] (with)
f.
486
Genel
işyerinde beraber yemek yenen bir gruba ait olmak
mess
f.
487
Genel
işyerinde beraber yemek yenilen bir gruba ait olmak
mess
f.
488
Genel
küresel bir bakış açısıyla değerlendirilmesine neden olmak
world
f.
489
Genel
kötü bir şey olmak
worth
f.
490
Genel
(bir şeyden) haberdar olmak
be aware of (something)
f.
491
Genel
(bir şeyin) farkında olmak
be aware of (something)
f.
492
Genel
(bir şey) hakkında bilgisi olmak
be aware of (something)
f.
493
Genel
(bir şey) bilgisi dahilinde olmak
be aware of (something)
f.
494
Genel
(bir şeye) vakıf olmak
be aware of (something)
f.
495
Genel
(bir şeyin) bilincinde olmak
be aware of (something)
f.
496
Genel
(bir şeyin veya olayın) ilk ve sonu olmak
bookend
f.
497
Genel
(bir şeyi) deneyimlemeye haiz olmak
have
f.
498
Genel
bir durumda veya bir yer olmasına neden olmak
have
f.
499
Genel
(bir şeyin) göstergesi olmak
herald
f.
500
Genel
(bir şeyin) hatırlatıcısı olmak
mind
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir olmak
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy