silah - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

silah



"silah" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 36 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
silah gun i.
silah weapon i.
General
silah weapon i.
silah arm i.
silah armor i.
silah armament i.
silah gun i.
silah hardware i.
silah arms i.
silah armour i.
silah gear i.
Colloquial
silah chunk i.
silah cannon i.
Military
silah arm i.
silah gun i.
silah armament i.
silah weapon i.
Slang
silah biscuit (rap slang) i.
silah whistle (rap slang) i.
silah bone crusher i.
silah iron (rap slang) i.
silah piece i.
silah burner i.
silah piece (rap slang) i.
silah gat (rap slang) i.
silah toaster (rap slang) i.
silah steel (rap slang) i.
silah blicky i.
silah jammy i.
silah iron i.
silah shooting iron [old-fashioned] i.
silah equalizer i.
silah wep (weapon) i.
silah strap i.
British Slang
silah tool i.
silah strap i.

"silah" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
silah deposu arsenal i.
General
atma (kurşun/top/belirli bir el silah) firing i.
ağır silah heavy weapon i.
hazne (silah) chamber i.
ateşli silah gun i.
ateşli silah firearm i.
konvansiyonel silah conventional weapon i.
silah kaçakçılığı gunrunning i.
çatmak (silah) stack i.
ev yapımı silah zip gun i.
nükleer silah yapan kişi weaponeer i.
silah rampası gun deck i.
sivri uçlu silah (kılıç, bıçak vb) edged weapon i.
silah sistemi weapons system i.
geri tepme (ateşli silah) flareback i.
geri tepme (silah) recoil i.
çatılmış bir grup (silah) stack i.
horoz (silah) striker i.
dipçikli silah shoulder weapon i.
gerçek silah very pistol i.
silah ve teçhizat işleri warwork i.
silah kaçakçılığı arms smuggling i.
silah bölmesi blister i.
silah platformu weapons platform i.
silah ateşi gunfire i.
silah kültürü gun culture i.
silah arkadaşları brothers in arms i.
silah odası gun room i.
kesintisiz ateş eden silah repeater i.
silah atışı gunshot i.
nükleer silah nuke i.
silah sistemleri weapon systems i.
silah satıcısı arms dealer i.
gez (silah) notch i.
silah yapımcısı armorer i.
silah emniyeti gunlock i.
silah fabrikası armoury i.
çoklu silah kontrol panel multiple weapon control panel i.
namlusu yivsiz silah smoothbore i.
dipçikli silah shoulder arm i.
silah temin etme weaponing i.
silah arkadaşı fellow soldier i.
mekanize silah mechanized gun i.
silah kaçakçısı gunrunner i.
ruhsatlı silah registered gun i.
silah transferi arms transfers i.
çekme (silah) draw i.
silah ve cephane armament i.
silah çakmağı lock i.
silah sistemi weapon system i.
silah sesi shot i.
namlusu yivsiz (silah) smoothbore i.
silah arkadaşı comrade in arms i.
silah olarak kullanılan bıçak shiv i.
ağır ateşli silah siperi terreplein i.
bir çeşit silah gisarme i.
silah fıçısı gunbarrel i.
eski ayaklı bir silah harquebus i.
silah incelemesi hoplology i.
uzun namlulu bir ateşli silah hackbut i.
yasa dışı silah transferi illegal arms transfers i.
silah sistemleri weapons systems i.
silah endüstrisi weapons industry i.
silah sektörü arms sector i.
silah sektörü weapons sector i.
silah dükkanı gun shop i.
silah aramak icin elle yapılan arama pat-down search i.
orduda silah taşımayan erler non-combatants i.
silah ruhsatı gun license i.
ateşli silah ruhsatı gun license i.
ateşli silah ruhsatı firearms license i.
kesici silah edged weapon i.
ana silah main gun i.
susturucu (silah) muffler i.
susturucu (silah) silencer i.
susturuculu silah gun with silencer i.
ayak bileğinde silah kılıfı olan adam a man with an ankle holster i.
gerçek silah real gun i.
psişik bir silah a psychic weapon i.
ölümcül bir silah a deadly weapon i.
silah taşıma gun-toting i.
silah taşıma carrying a gun i.
silah mağazası gun store i.
silah dükkanı gun store i.
silah bırakma laying down arms i.
silah bırakma disarmament i.
silah güvertesi gun deck i.
silah ustası gunsmith i.
silah ustası gun master i.
silah ustası master gunsmith i.
silah fabrikası armory i.
silah yapımcısı armourer i.
uzun namlulu eski bir tür silah arquebus i.
silah deposu armoury i.
silah talimi arms drill i.
silah tüccarı arms dealer i.
silah deposu armory i.
boğucu kimyasal silah asphyxiant i.
silah deposu arsenal i.
silah bırakma capitulation i.
silah bırakma ceasefire i.
nükleer silah kullanılmayan savaş conventional warfare i.
caydırıcı silah determent i.
caydırıcı silah deterrent i.
silah üretimi arms production i.
silah bırakma armistice i.
orduda silah taşımayan erler noncombatants i.
nükleer silah/füze kumanda çantası black box i.
nükleer silah/füze kumanda çantası nuclear football i.
nükleer silah/füze kumanda çantası the president's emergency satchel i.
nükleer silah/füze kumanda çantası atomic football i.
hassas silah precision weapon i.
dolu silah loaded gun i.
silah üzerindeki nişan gözü sighter i.
belde taşınan silah side arm i.
kişinin belinde taşığını silah side arm i.
kişinin belinde taşığını silah sidearm i.
belde taşınan silah sidearm i.
gezegen yok eden (nükleer silah vb) planet buster i.
günümüzde maorilerin törenlerde kullandıkları değnek şeklinde oymalı bir silah taiaha i.
silah taşıma ruhsatı carry permit i.
silah olarak kullanılan küçük ahşap topuz casse-tete i.
topuz (silah) mace i.
(silah/atış) geri tepme kick i.
sivri uçlu silah chib i.
silah sesi temsili blam i.
avustralyalı aborijinlerin kullandığı sivri uçlu ağır bir silah türü leeangle i.
silah horozunun tetik tulumbası tarafından serbest bırakılması let-off i.
(silah, makine, alet) kullanım management i.
uzun namlulu taşınabilir ateşli bir silah hackbuss i.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel i.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel-de-fer i.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel de fer i.
(silah veya aleti) elle tutup kullanan kimse wielder i.
uzun namlulu ateşli bir silah haquebut i.
uç kısmı metalden yapılmış ağır sopa formunda silah maul i.
silah arkadaşı brother-in-arms i.
silah arkadaşı buddy i.
silah olarak atılan şey missive i.
gemide silah platformu gallery i.
ateşli silah dolduran loader i.
kimyasal silah patlatan patlayıcı yükü burster i.
kuru sıkı silah prop gun i.
makineli silah chopper [obsolete] i.
çete üyesinin taşıdığı silah chopper i.
silah sesi clap [obsolete] i.
eski ahlak ilkelerinde vekillere verilen ahşap bir silah dagger of lath i.
(silah, füze) menzil danger [obsolete] i.
nükleer silah gönderme teknolojisi delivery system i.
(gemide, uçakta) silah ateşleme açıklığı gun port i.
silah dumanı gun smoke i.
silah tetiği gun trigger i.
silah ateşleme zamanı gunfire i.
silah tamircisi gunman [us] i.
silah ateşleme gunnery i.
silah kullanma eğitimi verilen yer gunnery i.
silah ateşleme gunning i.
(gemide, uçakta) silah ateşleme açıklığı gunport i.
silah harbisi gunstick i.
tehlikeli silah dangerous weapon i.
dış kenarı keskinleştirilmiş çelikten yapılmış, atılarak kullanılan halka şeklinde bir silah discus [rare] [dated] i.
deliği belirli bir inç boyutundaki silah incher i.
ilkel silah primitive weapon i.
eskiden silah olarak kullanılan çift taraflı, büyük bir bıçak couteau i.
demirden yapılmış silah iron i.
silah yığını pile i.
yetersiz silah popgun i.
dandik silah popgun i.
silah çakmak kilidinde yer alan küçük boşluk pan i.
küçük silah peashooter i.
etkisiz silah peashooter i.
taş ve demir parçaları fırlatmaya yarayan bir silah çeşidi pederero [obsolete] i.
silah atışı pellet i.
silah zoru pistol point i.
pivot veya döner araca monte edilen silah pivot gun i.
silah bıraktırma disarmament i.
bir kimsenin yasal silah taşıma hakkına sahip olmadığının haberci tarafından bildirilmesi disclaimer i.
silah taşıma hakkına ilişkin bir iddianın reddi disclaimer i.
çakmaklı silah firelock i.
ateşlemeye hazır silah pozisyonu present i.
silah zoru ile yapılan birleşim shotgun wedding i.
koltuk altı silah kılıfı shoulder holster i.
dövüş sanatlarında kullanılan bir silah türü shuriken i.
kesici silah kullanan kimse slasher i.
sivri uçlu silah saplama stab i.
sivri uçlu silah saldırısı stab i.
(silah olarak kullanılan) ahşap sopa stick i.
silah istifçisi stocker i.
silah stokçusu stocker i.
silah depolayan kimse stocker i.
süper silah supergun i.
topa benzer bir silah türü supergun i.
otomatik silah automatic i.
(silah) geri tepme blowback i.
(silah) iç çap calibre i.
silah gücü firepower i.
silah sesleri gunfire i.
silah sesi gunshot i.
mükerrer atışlı silah repeater i.
bir el silah atmak fire a shot f.
silah altına almak recruit f.
ilk silah atan olmak fire the first shot f.
silah atmak shoot f.
silah altına almak call to arms f.
silah bırakmak take away weapons f.
karşılıklı olarak birer el silah atmak exchange shots f.
atmak (bir el silah) fire f.
doldurmak (silah) load f.
ateş almamak (silah) misfire f.
taşımak (silah) wear f.
falya deliğini tıkamak (silah) spike f.
ateş almak (silah) fire f.
silah çekmek pull out f.
doğrultmak (silah) present f.
ateşleme durumuna getirmek için kaldırmak (silah vb) level f.
ateşlemek (silah vb'ni) fire f.
ateş almak (silah) (a gun) go off f.
çekmek (silah) draw f.
silah çekmek draw f.
silah doğrultmak point a gun f.
taşımak (silah) pack f.
silah çatmak pile arms f.
silah atmak fire f.
taramak (silah) rake f.
doldurmak (silah) ram f.
silah altına almak mobilize f.
doğrultmak (silah) train f.
geri tepmek (silah) recoil f.
geri tepmek (silah) kick f.
silah sesi işitmek hear a shot f.
silah çekmek pull a gun on f.
üzerine silah doğrultmak aim a gun towards f.
üzerine silah doğrultmak point a gun at f.
silah altına almak call up f.
silah bulundurmak have a weapon on f.
silah bulundurmak possess gun f.
silah bulundurmak have a gun on one's possession f.
silah tehdidiyle cinsel ilişkiye girmek obtain sexual intercourse by threat f.
silah taşımak carry gun f.
silah doğrultmak point gun f.
silah doldurmak load a gun f.
silah sıkmak fire a gun f.
silah taşımak carry a gun f.
silah ateşlemek fire a gun f.
çevirmek (silah/kamera/projektör vb'ni) train on f.
silah yöneltmek aim a weapon f.
(silah vb) boşaltmak unload f.
birisine silah doğrultmak point a gun on someone f.
silah kaçakçılığı yapmak smuggle weapons f.
silah kaçakçılığı yapmak smuggle arms f.
silah kaçırmak smuggle weapons f.
silah kaçırmak smuggle arms f.
silah kaçakçılığı yapmak be engaged in arms smuggling f.
silah kaçakçılığını engellemek prevent weapons smuggling f.
üç el silah sesi duymak hear three gunshots f.
iki el silah sesi duymak hear two gunshots f.
birisine silah doğrultmak aim a gun at someone f.
uçakta silah taşımak carry gun on plane f.
silah birden ateş almak a gun to go off f.
nükleer silah denemesi yapmak test atomic weapons f.
nükleer silah denemesi yapmak test nuclear weapons f.
nükleer silah denemek test atomic weapons f.
nükleer silah denemek test nuclear weapons f.
birinin kafasına silah dayamak hold a gun against one's head f.
katilin üzerinde bir silah bulmak find a gun on the murderer f.
silah sesleri duymak hear gunshots f.
silah sesi duymak hear a gunshot f.
silah haline getirmek weaponize f.
zanlının üzerinde silah aramak search the suspect for weapons f.
silah kaçakçılığını engellemek prevent arms smuggling f.
silah bırakmak cease fire f.
silah bıraktırmak disarm f.
silah altına almak mobilise f.
uranyumu silah derecesinde zenginleştirmek enrich weapons-grade uranium f.
nükleer silah yığınağı yapmak nuclearize f.
nükleer silah yığınağı yapmak nuclearize f.
silah başına çağırmak alarm f.
köreltmek (köşeli veya sivri uçlu silah vb.) rebate f.
geri tepmek (silah) recule [obsolete] f.
silah çekip ateşlemek shoot from the hip f.
silah çekmek pull f.
kuşanmak (kılıç/silah) belt f.
silah doğrultmak bend [obsolete] f.
saygı göstergesi olarak silah indirmek vail f.
boyun eğme göstergesi olarak silah indirmek vail f.
(silah olarak) daha etkili hale getirmek weaponize f.
(silah olarak) daha etkili hale getirmek weaponise f.
çatışmada yeni bir silah kullanmak blood f.
silah zoruyla soymak highjack f.
silah zoruyla çalmak highjack f.
silah zoruyla soymak hijack f.
silah zoruyla çalmak hijack f.
yönlendirmek veya kontrol etmek için tutmak (dizgin, silah) hold [obsolete] f.
(silah kullanarak) soymak için zorla durdurmak hold up f.
(silah kullanarak) soymak için yolunu kesmek hold up f.
(silah) ateş almamak misgive [scotland] f.
silah ve av hayvanlarıyla izini sürmek hunt f.
(silah, tabanca) geri tepmek reflect [obsolete] f.
(içten yanmalı motor veya silah) içten yanmak pop f.
(silah) saplamak flesh f.
(tüfek) silah doğrultmak present f.
(baca veya silah namlusu) tıkamak foul f.
(baca veya silah namlusu) kapatmak foul f.
(silah, füze) bir şeyin içinden göndermek put f.
(silah, füze) içeri itmek put f.
(silah veya alet) kullanmak sownd f.
(silah) teklemek misfire f.
tam kurulu (silah) at full cock s.
tam kurulu silah at full cock s.
silah altında under arms s.
silah çınlaması ile yankılanan armisonant [obsolete] s.
denenmemiş (silah) maiden s.
dolu (silah) loaded s.
kullanımdan kalkmış (makine, silah) obsolescent s.
(hayvan) silah sesinden korkan gun-shy s.
suç işlemek amacıyla silah taşıyıp kullanan gun-toting s.
(silah ile) tehdit içeren shotgun s.
(silah ile) baskı yapan shotgun s.
(silah ile) zorlayan shotgun s.
silah zoruyla at gunpoint zf.
ağır ateş (silah) altında in hails of buckshot. under heavy gunfire zf.
silah tehdidi altında at gun point zf.
silah zoruyla at pistol point zf.
silah başına arms! ünl.
makineli silah sesini ifade eden bir ünleme pew ünl.
silah donanımı armement i.
Phrasals
silah zoruyla soymak hold up f.
birine bir şey (silah vb) doğrultmak level something at someone f.
birine silah doğrultmak draw down f.
birine silah çekmek draw down f.
silah doğrultarak soymak stick up f.
silah sıkmak fire off f.
arka arkaya silah ateşlemek fire off f.
arka arkaya silah sıkmak fire off f.
birini silah atışıyla/uçak gösterisiyle veya geçidiyle selamlamak salute someone with something f.
birini silah atışıyla/uçak gösterisiyle veya geçidiyle onurlandırmak salute someone with something f.
birini silah atışıyla/uçak gösterisiyle veya geçidiyle karşılamak salute someone with something f.
Phrases
silah başına çağırmak call to arms f.
silah başına çağırmak call to battle f.
silah tehdidiyle at gunpoint expr.
Colloquial
silah ya da yasadışı maddeleri aramak için yapılan üst araması body shake i.
emanet (silah anlamında) chunk i.
gizli silah secret weapon i.
ölümcül silah lethal weapon i.
silah arkadaşı brother in arms i.
silah kültürü gun culture i.
silah replikası quaker gun i.
tahtadan silah quaker gun i.
yalancı silah quaker gun i.
silah ve cephane heat i.
gizli silah the ace in (one's) hand i.
gizli silah the ace in your hand [uk] i.
üzerinde silah/suç aleti bulundurma going equipped [uk] i.
yanında/üzerinde silah/suç aleti taşıma going equipped [uk] i.
kolay elde edilen ucuz ve küçük kalibreli silah saturday-night special i.
birine silah çekmek put a gun on someone f.
birine silah çekmek pull a gun on someone f.
silah kullanmayı bilmek know how to use a gun f.
yüzüne silah doğrultmak stick a gun in someone’s face f.
silah taşımak pack heat f.
(üzerinde silah/bıçak olmama anlamında) temiz clean s.
cebinde muz, silah, salatalık mı taşıyorsun yoksa beni gördüğüne çok mu sevindin is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr.
Idioms
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay a stick to beat someone or something with i.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay stick to beat (someone or something) with i.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay a rod to beat somebody with i.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay a stick to beat somebody with i.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay stick to beat (someone or something) with i.
karşıdakine karşı silah olarak kullanılan olay a stick with which to beat someone [brit] i.
ağır silah a big noise i.
ağır silah a big gun i.
kolayca elde edilen ve gizlenebilen ucuz silah saturday night special i.
deniz topu ya da benzeri silah gunner's daughter [obsolete] i.
tehlikeli şey (silah, sert içki) widow-maker i.
karşıdakine silah olarak kullanılan olay a rod to beat somebody with i.
karşıdakine silah olarak kullanılan olay a stick to beat somebody with i.
en büyük/güçlü silah big gun i.
en etkili silah big gun i.
polis ateşinin savunma için açıldığının bir kanıtı olarak gösterilen ruhsatsız/kayıtsız silah throwdown gun [us] i.
(silah) tetik yarım çekilmişken patlamak go off half-cocked f.
silah doğrultmak bring (something) to bear f.
birisine silah doğrultmak take a bead on someone f.
birisine silah doğrultmak draw a bead on someone f.
kafasına silah dayamak hold a gun to somebody's head f.
kafasına silah dayamak put a gun to somebody's head f.
silah bırakmak lay down one's arms f.
silah bırakmak lay down arms f.
silah zoruyla yaptırmak hold a gun to someone's head f.
(birine/bir şeye) namlu/silah doğrultmak draw a bead on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) namlu/silah doğrultmak get a bead on (someone or something) f.
eline silah almak fill (one's) hand f.
silah çekmek fill (one's) hand f.
birine/bir şeye karşı silah doğrultmak direct something against someone or something f.
batının en hızlı silah çeken adamı olmak be fast on the draw f.
batının en hızlı silah çeken adamı olmak be quick on the draw f.
nükleer silah kullanmak go nuclear f.
son çare olarak nükleer silah kullanmak go nuclear f.
(birinin) kafasına silah dayamak have a gun to (one's) head f.
(birine) silah zoruyla bir şey yaptırmaya çalışmak have a gun to (one's) head f.
kafasına silah dayalı olmak have a gun to your head f.
(birinin) kafasına silah dayamak hold a pistol to (one's) head f.
(birine) silah zoruyla bir şey yaptırmaya çalışmak hold a pistol to (one's) head f.
(birinin) kafasına silah dayamak put a pistol to (one's) head f.
(birine) silah zoruyla bir şey yaptırmaya çalışmak put a pistol to (one's) head f.
(birine/bir şeye) silah doğrultmak take a bead on (someone or something) f.
hızlı silah çekmek be quick on the draw f.
silah sahibi olmak bear arms f.
(bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek bring something to bear (on something) f.
(bir şeye) silah çekmek bring something to bear (on something) f.
silah doğrultmak bring (something) to bear f.
silah çekmek bring (something) to bear f.
(silah) hedef almak bring to bear f.
birine/bir şeye silah doğrultmak draw a bead on someone/something f.
birine/bir şeye silah çekmek draw a bead on someone/something f.
birine/bir şeye silah doğrultmak take a bead on someone/something [us] f.
birine/bir şeye silah çekmek take a bead on someone/something [us] f.
silah zoruyla yaptırmak hold a gun to (one's) head f.
silah zoruyla yaptırmak hold a gun to head f.
birinin kafasına silah dayamak hold/put a gun to somebody's head f.
birine (bir şeyi) silah zoruyla yaptırmak hold/put a gun to somebody's head f.
silah doğrultmak look down the barrel f.
silah çekmek pull a gun f.
(birine) silah çekmek pull a gun on (one) f.
üzerine silah doğrultulmuş olmak stare down the barrel of a gun f.
üzerine silah doğrultulmuş olmak stare down the barrel of one's gun f.
silah taşıyan packing a gun s.
üzerinde silah olan packing a gun s.
cebinde silah olan/taşıyan packing a gun s.
hızlı silah çeken quick on the trigger expr.
hızlı silah çeken quick on the draw expr.
silah doğrultmuş bir şekilde at gunpoint expr.
silah kullanmadan without a shot being fired expr.
hiç silah ateşlemeden without a shot being fired expr.
silah tehdidiyle at gun point expr.
silah zoruyla at gun point expr.
Speaking
bir silah sesi duydum ve hepimiz aşağıya indik i heard a gunshot and all of us went down expr.
onun üzerinde silah yok he's unarmed expr.
silah dolu the gun is loaded expr.
silah kullanmasını bilmiyorum I don't know how to use a gun expr.
silah kullanmayı bilen var mı? does anybody know how to use a gun? expr.
üstünde silah var mı? do you have a weapon on you? expr.
vatandaşlarının silah taşımasına izin vermemek not allow its citizens to carry handguns expr.
silah sıkıldı shots fired expr.
Trade/Economic
silah ihracatı arms export i.
silah endüstrisi weapon industry i.
silah ithalatı arms import i.
silah hariç her şey everything but arms i.
Law
ateşli silah yaralanmasına bağlı ölüm death by wounding by firearms i.
gizli silah taşıma ruhsatı concealed handgun permit i.
kanun dışı silah transferi illegal arms transfers i.
ölümcül silah deadly weapon i.
ölümcül silah dangerous weapon i.
öldürücü silah lethal weapon i.
öldürücü silah deadly weapon i.
ruhsatsız silah bulundurma possession of unregistered firearm i.
silah kaçakçılığı gunrunning i.
silah kaçakçılığı weapons smuggling i.
silah kaçakçılığı trafficking of arms i.
silah kaçakçılığı yapma gunrunning i.
silah kaçakçılığı arms trafficking i.
silah ve eczayı nariyeye ait kabahatler misdemeanors involving weapons and caustic chemicals i.
silah taşıma yetkisi authority to bear arms i.
silah taşıma carrying weapon i.
suç işlendiğinde/işlendiği sırada ateşli silah taşıma/bulundurma possession of firearm during the commission of a crime i.
tehlikeli silah dangerous weapon i.
tehlikeli silah deadly weapon i.
(özellikle cezaevi ziyaretlerinde) ziyaretçilerin üzerinde silah/bıçak veya uyuşturucu gibi girişi yasak objelerin aranması body cavity search i.
(özellikle cezaevi ziyaretlerinde) ziyaretçilerin üzerinde silah/bıçak veya uyuşturucu gibi girişi yasak objelerin aranması cavity search i.
silah satışını kısıtlayan düzenleme gun control i.
halka açık yerlerde silah taşıma open carry i.
silah bulundurmak ve taşımak keep and bear arms f.
silah yöneltmek draw a gun f.
silah taşımak bear arms f.
silah kaçakçılığını engellemek prevent weapons smuggling f.
silah taşımak carry arms f.
silah çekmek draw a gun f.
üzerinde silah bulundurmak carry a gun f.
silah altında under arms s.
Politics
silah bırakan kimse capitulant i.
silah bırakan capitulator i.
bm silah denetçileri un weapons inspectors i.
kuvvetli bir devletin güçsüz bir devleti silah kullanmadan nüfuzu altına alması peaceful penetration i.
nato konvansiyonel silah kontrolü üst düzey görev gücü nato high-level task force on conventional arms control i.
nükleer silah geliştirme girişimi bid for nuclear weapons i.
silah yardımı arms aid i.
silah politikası arms policy i.
silah ambargosu arms embargo i.
silah denetçileri weapons inspectors i.
silah denetçisi weapons inspector i.
silah tedariki arms supply i.
silah kaçakçılığı arms trafficking i.
silah ticareti arms trade i.
silah satışı arms sale i.
tehlikeli silah offensive weapon i.
tarafsız ülkelerin savaş halindeki ülkelerin herhangi birisine yasak olan silah ve cephane gibi eşyaları taşıması contraband of war i.
yayılma (silah vb) proliferation i.
ya silah ya gıda modeli guns versus butter model i.
tek taraflı silah bırakmayı savunan kimse unilateralist i.
belirli coğrafi alanlarda veya ülkelerde kullanımına karşı çıkarak nükleer silah kullanma yetkisinin sınırlandırılması withhold (nuclear) i.
tehlikeli silah doomsday weapon i.
uçak ya da başka bir taşıtı silah zoruyla kaçırmak hijack f.