up on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

up on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"up on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
General
up on s. haberdar
up on s. güncel durumu bilen
up on s. son gelişmeler ile ilgili bilgi sahibi
up on s. yenilikleri takip eden

"up on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
easing up on foreign investment i. yabancı ülkelerdeki yatırımlarda kolaylık
fix up on f. anlaşmak
take someone up on his offer f. birinin teklifini kabul etmek
tighten up on f. sertleştirmek
gang up on f. karşı cephe oluşturmak (birine)
fix up on f. kararlaştırmak
stock up on f. oldukça çok miktarda satın almak
wake up on the wrong side of bed f. ters tarafından kalkmak
catch up on f. yakalamak
bone up on f. çok çalışmak
hang up on someone f. telefonu suratına kapatmak
sneak up on f. gizlice yaklaşmak
catch up on f. ihmal edilmiş bir işi yapmak
catch up on f. (arada olup biteni) öğrenmek
bone up on a subject f. kısa zamanda bir konuyu çalışıp öğrenmek
check up on f. göz atmak
hang up on someone f. telefonu yüzüne kapatmak
bone up on f. ineklemek
be hung up on f. tutturmak
brush up on f. bilgiyi tazelemek
gang up on f. toplanıp karşı saldırmaya hazırlanmak
step up on f. çıkmak
turn thumbs up on f. kabul etmek
catch up on f. tamamlamak
double up on f. paylaşmak
set someone up on a throne f. birini bir tahta geçirmek
catch up on f. yetişmek
put on make up f. makyaj yapmak
catch up on f. biriken işleri yapmak
catch up on f. ertelenmiş bir işi yapmak
check up on f. gözden geçirmek
check up on f. kontrol etmek
tighten up on f. kanunu daha etkili bir hale getirmek
double up on f. bölüşmek
set up on open market f. pazar kurmak
take someone up on her offer f. birinin teklifini kabul etmek
get up on the wrong side of the bed f. ters tarafından kalkmak
take up on f. birinin önerisini kabul etmek
get caught up on f. bitirilmemiş işleri tamamlamak
set something up on fire f. ateşe vermek
set something up on fire f. yangın çıkarmak
catch up on f. zaman açığını gidermek
catch up on f. arayı kapatmak
check up on f. araştırmak
check up on f. soruşturmak
creep up on f. -e hissettirmeden yaklaşmak
put on make-up f. makyaj yapmak
put on make-up f. boyanmak
gen up on f. anlamak
gang up on f. çeteleşmek
gang up on f. örgüt kurmak
gen up on f. kavramak
gang up on f. teşkilatlanmak
gen up on f. hakkındaki her şeyi öğrenmek
gang up on f. örgütlenmek
gen up on f. hakkındaki her şeyi bilmek
check up on f. doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak
be up on f. haberdar olmak
come up short on money f. parası çıkışmamak
come up short on money f. parası yetmemek
read up on f. araştırma yapmak
be stacked up on top of each other f. üst üste olmak
log many nautical miles up on its last voyage f. (gemi) son yolculuğunda çok mesafe/deniz mili katetmek
end up on a desert island f. ıssız adaya düşmek
pick (it) up on the first ring f. ilk çaldırışta telefona bakmak
pick (it) up on the first ring f. ilk çaldırışta telefonu açmak
pick (it) up on the first ring f. ilk çaldırışta telefona cevap vermek
give up seat to elderly on bus f. otobüste yaşlılara yer vermek
come up on the screen f. (telefon vb) ekranda çıkmak
ask someone on the bus to give (up) their seat for f. otobüste yer istemek
one up on s. bir adım önde
dependent (up)on s. yerine göre
contingent (up)on s. yerine göre
dependant (up)on s. yerine göre
on the up grade zf. iyileşmekte
well up on the list zf. listenin başlarında
depending (up)on ed. yerine göre
bring that up again and we'll vote on it ünl. konuyu tekrar aç ve oylayalım
Phrasals
read up on f. okuyup inceleyerek öğrenmek
read up on f. kitaplardan bilgi edinmek
pick up on f. anlamak
pick up on f. idrak etmek
pick up on f. takdir etmek
pick up on f. farkına varmak
pick up on f. benimsemek
pick up on f. kullanmaya başlamak
throw up on someone f. birinin üzerine kusmak
gang up on f. birine karşı birleşmek
stock up on something f. bir şeyi stoklamak
throw up on someone f. birinin üstüne kusmak
steal up on someone f. birine sessizce/sinsice yaklaşmak
line up on something f. bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
step up on f. bir şeyin üstüne çıkmak
clean up on f. bozguna uğratmak
creep up on f. çaktırmadan yanaşmak
tank up on something f. çok/tıka basa içmek
creep up on f. hissettirmeden yakınlaşmak
study up on someone or something f. hakkında bilgi toplamak
clean up on f. hezimete uğratmak
creep up on f. farkına varmadan gelmek
creep up on f. farkına varmadan yaklaşmak
clean up on f. kar sağlamak
slip up on f. sessizce/gizlice/sinsice yanaşmak
creep up on f. sürünerek yaklaşmak
slack up on something f. serbest bırakmak/gevşetmek
clean up on f. para kazanmak
creep up on f. sezdirmeden sokulmak
creep up on f. sessizce yaklaşmak
hang up on someone f. telefonu yüzüne kapamak
hang up on someone f. telefonu yüze kapamak
slip up on f. (bir şeyi gözden kaçırarak/dalgınlıkla) hata/yanlış yapmak
push up on f. yukarı doğru kaldırmak
read up on something f. (kütüphanede/okuyarak) bir şey hakkında bilgi toplamak
give up on f. vazgeçmek
give up on f. yüzüstü bırakmak
pull (one) up on (something) f. (birini bir şeyden) sorumlu tutmak
pull (one) up on (something) f. (birini bir şeyden) mesul tutmak
whip up on f. yenmek
whip up on f. üstün gelmek
whip up on f. geride bırakmak
load up on (something) f. kendini (bir şeyle) doyurmak
load up on (something) f. bol miktarda (bir şey) yemek/içmek
load up on (something) f. tıka basa (bir şey) yemek/içmek
load up on (something) f. doyana kadar (bir şey) yemek/içmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yükseltmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
rub up on f. -e sürünmek
rub up on f. '-e sürtünmek
rub up on f. '-e sürünüp/sürtünüp durmak
rub up on f. -i tekrar hatırlamak
rub up on f. ile ilgili hafızasını tazelemek/canlandırmak
rub up on f. '-e tekrar ısınmak
rub up on f. ile ilgili bilgisini tazelemek
rub up on f. '-in üzerinden geçmek
stay up on (something f. (bir şeyi) yakından takip etmek
stay up on (something f. (bir şeyden) haberdar olmak
stay up on (something f. (bir şey) hakkındaki son gelişmelerle ilgili bilgi sahibi olmak
beat up on someone f. birini hırpalamak
beat up on someone f. birine vurmak
beat up on someone f. birini dövmek
beat up on someone f. birini yumruklamak
beat up on someone f. birine girişmek
beat up on someone f. birini pataklamak
bone up (on something) f. (bir şeye) çalışmak
bone up (on something) f. (bir şeye) çalışarak hazırlanmak
bone up (on something) f. (bir şeyi) iyice öğrenmek
bring up on f. bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring up on f. belli bir şekilde yetiştirmek
bring up on f. ile büyütmek/beslemek
brush up (on something) f. (bilgisini) tazelemek
brush up (on something) f. (bilgisini) yenilemek
brush up (on something) f. (bilgisini) geliştirmek
catch someone up on (someone or something) f. birine (birinde/bir şeyden) haber vermek
catch up on (something) f. (bir şeyi) öğrenmek
catch up on (something) f. gündemi yakalamak
catch up on (something) f. (bir şeyle) ilgili arayı kapatmak
catch up on (something) f. (ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up on (something) f. (ertelenmiş bir işi) yapmak
catch up on (something) f. (bir şeyi) telafi etmek
check up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) kontrol etmek
check up on (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
check up on (someone or something) f. (biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek
check up on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) durumunu kontrol etmek
check up on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak
check up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak
check up on (someone) f. (birini) kontrol edip durmak
check up on (someone) f. (birini) zırt pırt kontrol etmek
check up on (someone) f. (birini) zırt pırt denetlemek
check up on (someone) f. (birine) gelip gelip bakmak
check up on (someone) f. (birinin) tepesine dikilmek
check up (on someone or something) f. (birini/bir şeyi) denetlemek
check up (on someone or something) f. (birini/bir şeyi) kontrol etmek
clean up on (something) f. (bir şeyden) parsayı toplamak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) çaktırmadan yanaşmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) hissettirmeden yakınlaşmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sezdirmeden sokulmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) yavaşça sokulmak
creep up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sinsice sokulmak
creep up on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yavaş yavaş/hissettirmeden üstüne çökmek
ease up (on someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak
ease up (on someone or something) f. (birini/bir şeyi) salmak/bırakmak
ease up (on someone) f. (bir şeyi) azaltmak
ease up (on someone) f. (bir şeyin) sıklığını/yoğunluğunu düşürmek
foist (someone something) (up)on (one) f. (birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
foist (someone something) (up)on (one) f. (birini/bir şeyi birine) yamamak
foist (someone something) (up)on (one) f. (birini/bir şeyi birine) kakalamak
foist (someone something) (up)on (one) f. (birini/bir şeyi birinin) üstüne atıp başından savmak
follow up (on someone) f. birinin yaptığı işi takip/kontrol etmek
follow up on something f. araştırmak
follow up on something f. göz atmak
follow up on something f. incelemek
follow up on something f. bir şeyi takip/kontrol etmek
follow up on something f. bir şeyi izlemek
follow up on (something) f. (birinden bir şey) hakkında bilgi almak
follow up on (something) f. biriyle irtibata geçip (bir şeyin) gidişatı/durumu hakkında bilgi almak
follow up on (something) f. (bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak
follow up on (something) f. (bir şeyi) takip/kontrol etmek
follow up on (something) f. (bir şeyin) gidişatını takip/kontrol etmek
gang up (on someone) f. (birine karşı) birlik olmak
gang up (on someone) f. birlik olup (birine) saldırmak
gang up (on someone) f. hep birlikte (birinin) üstüne gitmek
gang up on (one) f. (birine karşı) birlik olmak
gang up on (one) f. birlik olup (birine) saldırmak
gang up on (one) f. hep birlikte (birinin) üstüne gitmek
gen (someone) up on (something) [uk] f. (birini bir konuda) bilgilendirmek
gen (someone) up on (something) [uk] f. (birine bir şey) hakkında bilgi vermek
gen (someone) up on (something) [uk] f. (birini bir konuda) eğitmek
gen up on (something) f. (bir konuda) bilgilenmek
gen up on (something) f. (bir konuda) kendini eğitmek
gen up on (something) f. (bir şeye) çalışmak
give up (on someone or something) f. (birinden/bir şeyden) vazgeçmek
give up (on someone or something) f. (birinden/bir şeyden) umudunu kesmek
give up (on someone or something) f. (birini/bir şeyi) bırakmak
give up on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) umudu/ümidi kesmek
give up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) inancını kaybetmek
impose something (up)on someone f. birine bir şey dayatmak
impose something (up)on someone f. birine zorla bir şey kabul ettirmek
impose something (up)on someone f. birine bir şeyi empoze etmek
invoke (something) (up)on (someone or something) f. (birine/bir şeye bir şey) olsun diye dua etmek
invoke (something) (up)on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) çağırmak
let up (on someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine fazla düşmemek/varmamak
let up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
let up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
let up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) müsamaha göstermek
let up on f. üzerine fazla düşmemek/varmamak
let up on f. '-e karşı daha hoşgörülü olmak
let up on f. '-e karşı daha az acımasız olmak
let up on f. '-e müsamaha göstermek
line up on f. -in üzerinde sıralanmak
line up on f. '-in üzerinde sıraya girmek
line up on f. '-in üzerinde dizilmek
line up on f. boyunca sıralanmak/dizilmek
line up on f. -in üzerinde sıralamak
line up on f. '-in üzerinde sıraya sokmak
line up on f. '-in üzerinde dizmek
line up on f. boyunca sıralamak/dizmek
line up on f. -in üzerine sıralamak
line up on f. '-in üzerine dizmek
sneak up on someone f. birisine sinsice yaklaşmak
sneak up on someone f. birisine sessizce yaklaşmak
pin (something) up on (something) f. (bir şeyi bir şeye) iğneyle tutturmak/asmak
pin (something) up on (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne iğnelemek/asmak
pin (something) up on (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
pin (something) up on (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne iliştirmek
pin up on f. -e iğneyle tutturmak/asmak
pin up on f. '-in üstüne iğnelemek/asmak
pin up on f. '-in üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
pin up on f. '-in üstüne iliştirmek
press (something) (up)on (one) f. (birine bir şeyi) ısrarla/zorla vermeye çalışmak
read up on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında okumak
read up on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında okuyarak bilgi edinmek
read up on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında araştırma yapmak
read up on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında okuyup inceleyerek öğrenmek
read up on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında kitaplardan bilgi edinmek
roll up on (someone or something) f. (tekerlekli bir araçla) gelmek
roll up on (someone or something) f. (tekerlekli bir araçla) ulaşmak
roll up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
roll up on (someone or something) f. gizlice (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
run up on (someone or something) f. koşup (birine/bir şeye) saldırmak
run up on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
run up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
run up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak
run up on (someone or something) f. (rakibiyle/rakibine karşı) arayı açmak
slack up (on someone) f. (birini) rahat bırakmak
slack up (on someone) f. (birini) eleştirmeyi bırakmak
slack up (on someone) f. (birine) baskı yapmayı bırakmak
slip up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
slip up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak
slip up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak
slip up on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) sinsice yanına sokulmak
slip up on (someone) f. (biri) farkına varmadan oluvermek
slip up on (something) f. (bir şeyde) yanlışlık yapmak
slip up on (something) f. (bir şeyde) kaydırma yapmak
slip up on (something) f. (bir şeyde) hata yapmak
sneak up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak
sneak up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak
sneak up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) fark ettirmeden gelip çatmak
sneak up (on someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak
steal up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
steal up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
steal up on (someone) f. (birine) fark ettirmeden olmak
steal up on (someone) f. (birine) fark ettirmeden gelip çatmak
steal up on (someone) f. (biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek
study up on f. hakkında bilgi toplamak
swot up (on something) f. (bir şeye) çok çalışmak
swot up (on something) f. (bir şeye) ineklemek
swot up (on something) f. (bir şeye) yoğun çalışmak
swot up (on something) f. (bir şeye) sıkı çalışmak
take (one) up on (something) f. (birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) kafayı takmış
hung up (on someone or something) s. (birini/bir şeyi) seven
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) düşkün
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) saplantılı
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) tutkun
Phrases
in case end up on a desert island expr. ıssız adaya düşersen
never give up on your dream expr. hayalinden asla vazgeçme
Colloquial
leg up on i. -e karşı avantaj
leg up on i. '-e karşı üstünlük
leg up on (one) i. (birine) karşı avantaj
leg up on (one) i. (birine) karşı üstünlük
throw up on someone f. birisinin üzerine kusmak
show up on the dot f. tam zamanında ulaşmak
show up on the dot f. tam vaktinde gelmek
show up on the dot f. tam zamanında varmak
show up on the dot f. tam vaktinde varmak
be all up on someone f. üzerine atlamak
be one up on somebody f. birinden üstün olmak
be one up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
be one up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
be one up on somebody f. birinden önde olmak
get one up on somebody f. birinden üstün olmak
get one up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
get one up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
get one up on somebody f. birinden önde olmak
have one up on somebody f. birinden üstün olmak
have one up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
have one up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
have one up on somebody f. birinden önde olmak
have one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
have one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
have one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
have one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
have one up on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
be on the up and up f. dürüst ve saygılı olmak
catch up on sleep f. uykusunu alabilmek
be one up on someone f. birinden üstün olmak
be one up on someone f. birinden bir adım önde olmak
be one up on someone f. birinden avantajlı durumda olmak
be one up on someone f. birinden önde olmak
goof up (on something) f. (bir şeyi) bozmak
goof up (on something) f. (bir şeyi) becerememek
goof up (on something) f. (bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
jacked up on (something) s. bir şeyle aşırı enerjik olmuş
jacked up on (something) s. bir şeyden dolayı aşırı heyecanlı
jacked up on (something) s. bir şeyle enerji dolmuş
jacked up on (something) s. bir şeyden dolayı yerinde duramayan
jacked up on (something) s. bir şeyle enerji patlaması yaşayan
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) abayı yakmış
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) tutulmuş
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) takılıp kalmış
hung up (on someone or something) s. (birine/bir şeye) kafayı takmış
hepped up on (something) s. (bir şeyden) kafayı bulmuş
hepped up on (something) s. (bir şey) nedeniyle kafası güzel/sarhoş
on the up and up [us] expr. son derece dürüst
on the up and up [us] expr. son derece saygılı
on the up and up [us] expr. son derece düzgün/doğru
on the up and up [us] expr. apaçık
on the up and up [us] expr. yasal
on the up and up [us] expr. meşru
on the up and up [us] expr. içten
on the up and up [us] expr. samimi
on the up and up expr. giderek gelişen
on the up and up expr. gelişme kaydeden
on the up and up expr. giderek başarılı olan
on the up and up expr. başarısı artan
on the up and up expr. yükselişte
on the way up expr. yükselmekte
on the way up expr. basamakları tırmanmakta
on the way up expr. hiyerarşide yükselmekte
on the way up expr. pozisyonunu yükseltmekte
on the way up expr. kariyerinde ilerlemekte/yükselmekte
on the way up expr. konumunu yükseltmekte
one up (on someone) expr. (birinden) üstün
one up (on someone) expr. (birinden) bir adım önde
one up (on someone) expr. (birinden) avantajlı durumda
one up (on someone) expr. (birinden) önde
up on (something) expr. (bir şeye) aşina
up on (something) expr. (bir şeyi) bilen
up on (something) expr. (bir şeyle) ilgili bilgi sahibi
Idioms
be up on (something) f. son bilgileri almak/edinmek
be up on (something) f. son gelişmeleri almak/edinmek
be up on (something) f. güncellemek
be up on (something) f. gelişmeleri bilmek/takip etmek
be up on (something) f. haberdar olmak
be up on f. son bilgileri almak/edinmek
be up on f. son gelişmeleri almak/edinmek
be up on f. güncellemek
be up on f. gelişmeleri bilmek/takip etmek
be up on f. haberdar olmak
bring (one) up on (something) f. çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring (one) up on (something) f. bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
bring (one) up on (something) f. çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
bring someone up on something f. çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring someone up on something f. bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
bring someone up on something f. çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
bring (one) up on charges f. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges f. (birini bir şeyle) suçlamak
bring (one) up on charges f. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges f. (birini) mahkemeye vermek
bring (one) up on charges f. (birini) hakim önüne çıkarmak
check up on f. analiz etmek
pick up on something f. anlamak
check up on f. araştırmak
dig some dirt up on someone f. birisinin olumsuz taraflarını ifşa etmek
hung up on somebody f. birine abayı (fena) yakmış olmak
pick up on something f. bir konuya değinmek
turn the heat up on someone f. birinin üzerindeki baskıyı artırmak
turn the heat up on someone f. birine baskı yapmak
be well up on something f. bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak
bring someone up-to-date on f. birisini son gelişmelerle ilgili bilgilendirmek
turn up the heat on someone f. birine baskı yapmak
turn up the heat on someone f. birinin üzerindeki baskıyı artırmak
dig some dirt up on someone f. birisinin olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
let up on somebody f. birinin üzerine fazla düşmemek/varmamak
hung up on somebody f. birine kafayı takmış olmak
dig some dirt up on someone f. birisinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
be on the up-and-up f. başarılı olmak
pick up on something f. çabucak anlamak
check up on f. denetlemek
pick up on something f. hemen kavramak
be on the up-and-up f. gelişme kaydetmek
be jacked up on something f. heyecana kapılmak
pick up on something f. fark etmek
be jacked up on something f. enerji dolu olmak
turn thumbs up on something f. olumlu bulmak
hung up on somebody f. kafayı biriyle bozmuş olmak
be up on all the trends f. modayı sıkı sıkıya takip etmek
check what's up/going on/happening f. ne olup bittiğine bakmak
pick up on something f. önceki (daha önce konuşulan) konuya geri dönmek
get up on one's hind legs f. sinirlenmek
get up on one's hind legs f. sinirlenmeye başlamak
check up on f. sorguya çekmek
check up on f. sorgulamak
end up back on the street f. tekrar sokaklara düşmek
hang up on somebody f. telefonu birinin yüzüne kapatmak
hang up on somebody f. telefonu birinin suratına kapatmak
get up on one's hind legs f. (at) huysuzlanmak
clean up on something f. (bir şeyden) çok para kazanmak
bone up on something f. (bir sınava) çalışmak
have a leg up on somebody f. (birine göre) daha avantajlı olmak
fatten up on (something) f. (bir şey) yiyerek kilo almak
get a leg up on (someone) f. (birine) karşı avantajlı durumda olmak
get a leg up on (someone) f. (birine) karşı avantaj kazanmak
get a leg up on (someone) f. bir adım önde olmak
get a leg up on (someone) f. bir adım öne geçmek
get one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
get one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
get one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
get one up on (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
get one up on (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
get up on its hind legs f. arka ayaklarının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
get up on its hind legs f. arka ayaklarının üstünde durmak (dört bacaklı bir hayvan)
get up on its hind legs f. iki bacağının üstünde durmak (dört bacaklı bir havyan)
get up on its hind legs f. iki bacağının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
make the hair stand up on the back of (one's) neck f. (birinin) tüylerini diken diken etmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck f. (birinin) tüylerini ürpertmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck f. (birini) dehşete düşürmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck f. (birini) korkutmak
make one's hair stand up on the back of (one's) neck f. (birinin) tüylerini diken diken etmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck f. (birinin) tüylerini ürpertmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck f. (birini) dehşete düşürmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck f. (birini) korkutmak
stand up on (one's) hind legs f. ayağa kalkmak
stand up on (one's) hind legs f. konuşma yapmak için ayağa kalkmak
stand up on (one's) hind legs f. yerinden kalkmak
serve up on a plate f. altın tepside sunmak
serve up on a plate f. birinin bir şeyi fazla çaba harcamadan kolaylıkla elde etmesini sağlamak
serve up on a plate f. kolayca vermek
be not well up on something f. bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak
be on the up and up f. yükselişte olmak
be on the up and up f. iyiye gitmek
be on the up and up f. giderek daha başarılı olmak
be up on somebody f. birinden üstün olmak
be up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
be up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
be up on somebody f. birinden önde olmak
have one up on somebody f. birinden üstün olmak
have one up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
have one up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
have one up on somebody f. birinden önde olmak
get one up on somebody f. birinden üstün olmak
get one up on somebody f. birinden bir adım önde olmak
get one up on somebody f. birinden avantajlı durumda olmak
get one up on somebody f. birinden önde olmak
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
dig up dirt on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
dig up dirt on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
dig up dirt on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) olumsuz taraflarını ifşa etmek
dig up dirt on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) foyasını ortaya/meydana çıkarmak
get up on hind legs f. sinirlenmek
get up on hind legs f. sinirlenmeye başlamak
get up on hind legs f. (at) huysuzlanmak
get up on hind legs f. arka ayaklarının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
get up on hind legs f. arka ayaklarının üstünde durmak (dört bacaklı bir hayvan)
get up on hind legs f. şaha kalkmak
get up on the wrong side of bed f. ters tarafından kalkmak
get up on the wrong side of bed f. tersinden kalkmak
get up on the wrong side of bed f. solundan kalkmak
give up on (something) f. (bir şeyi) bırakmak
give up on (something) f. (bir şeyi) yarıda bırakmak
give up on (something) f. (bir şeyden) vazgeçmek
have got a leg up on (someone) f. (birine göre) daha avantajlı olmak
place (someone or something) (up) on a pedestal f. (birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
place (someone or something) (up) on a pedestal f. (birini/bir şeyi) baş tacı etmek