Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
nodular densities
up on
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Verlauf
Sätze
Bedeutungen von dem Begriff
"up on"
im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
General
1
General
up on
adj.
haberdar
2
General
up on
adj.
güncel durumu bilen
3
General
up on
adj.
son gelişmeler ile ilgili bilgi sahibi
4
General
up on
adj.
yenilikleri takip eden
Bedeutungen, die der Begriff
"up on"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
General
1
General
catch up on
v.
yakalamak
We must
catch up on
America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı
yakalamalı
ya da geçmeliyiz.
More Sentences
2
General
sneak up on
v.
gizlice yaklaşmak
I didn't
sneak up on
her.
Ona
gizlice yaklaşmadım.
More Sentences
3
General
catch up on
v.
tamamlamak
Tom is
catching up on
paperwork.
Tom evrak işlerini
tamamlıyor.
More Sentences
4
General
catch up on
v.
yetişmek
The past is
catching up on
us.
Geçmiş bize
yetişiyor.
More Sentences
Phrasals
5
Phrasals
give up on
v.
vazgeçmek
However, I will not
give up on
that particular point.
Ancak ben bu noktadan
vazgeçmeyeceğim.
More Sentences
6
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) geliştirmek
If you are going to go to America, you should
brush up
your English.
Eğer Amerika'ya gideceksen, İngilizceni
geliştirmelisin.
More Sentences
7
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
The killers
stole up on
him.
Katiller ona
sinsice yaklaştı.
More Sentences
8
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
I
hung up
on Tom.
Ben Tom'a
kafayı taktım.
More Sentences
Colloquial
9
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
Tom was
hung up
on Mary.
Tom Mary'ye
kafayı taktı.
More Sentences
General
10
General
easing up on foreign investment
n.
yabancı ülkelerdeki yatırımlarda kolaylık
11
General
fix up on
v.
anlaşmak
12
General
take someone up on his offer
v.
birinin teklifini kabul etmek
13
General
tighten up on
v.
sertleştirmek
14
General
gang up on
v.
karşı cephe oluşturmak (birine)
15
General
fix up on
v.
kararlaştırmak
16
General
stock up on
v.
oldukça çok miktarda satın almak
17
General
wake up on the wrong side of bed
v.
ters tarafından kalkmak
18
General
bone up on
v.
çok çalışmak
19
General
hang up on someone
v.
telefonu suratına kapatmak
20
General
catch up on
v.
ihmal edilmiş bir işi yapmak
21
General
catch up on
v.
(arada olup biteni) öğrenmek
22
General
bone up on a subject
v.
kısa zamanda bir konuyu çalışıp öğrenmek
23
General
check up on
v.
göz atmak
24
General
hang up on someone
v.
telefonu yüzüne kapatmak
25
General
bone up on
v.
ineklemek
26
General
be hung up on
v.
tutturmak
27
General
brush up on
v.
bilgiyi tazelemek
28
General
gang up on
v.
toplanıp karşı saldırmaya hazırlanmak
29
General
step up on
v.
çıkmak
30
General
turn thumbs up on
v.
kabul etmek
31
General
double up on
v.
paylaşmak
32
General
set someone up on a throne
v.
birini bir tahta geçirmek
33
General
put on make up
v.
makyaj yapmak
34
General
catch up on
v.
biriken işleri yapmak
35
General
catch up on
v.
ertelenmiş bir işi yapmak
36
General
check up on
v.
gözden geçirmek
37
General
check up on
v.
kontrol etmek
38
General
tighten up on
v.
kanunu daha etkili bir hale getirmek
39
General
double up on
v.
bölüşmek
40
General
set up on open market
v.
pazar kurmak
41
General
take someone up on her offer
v.
birinin teklifini kabul etmek
42
General
get up on the wrong side of the bed
v.
ters tarafından kalkmak
43
General
take up on
v.
birinin önerisini kabul etmek
44
General
get caught up on
v.
bitirilmemiş işleri tamamlamak
45
General
set something up on fire
v.
ateşe vermek
46
General
set something up on fire
v.
yangın çıkarmak
47
General
catch up on
v.
zaman açığını gidermek
48
General
catch up on
v.
arayı kapatmak
49
General
check up on
v.
araştırmak
50
General
check up on
v.
soruşturmak
51
General
creep up on
v.
-e hissettirmeden yaklaşmak
52
General
put on make-up
v.
makyaj yapmak
53
General
put on make-up
v.
boyanmak
54
General
gen up on
v.
anlamak
55
General
gang up on
v.
çeteleşmek
56
General
gang up on
v.
örgüt kurmak
57
General
gen up on
v.
kavramak
58
General
gang up on
v.
teşkilatlanmak
59
General
gen up on
v.
hakkındaki her şeyi öğrenmek
60
General
gang up on
v.
örgütlenmek
61
General
gen up on
v.
hakkındaki her şeyi bilmek
62
General
check up on
v.
doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmak
63
General
be up on
v.
haberdar olmak
64
General
come up short on money
v.
parası çıkışmamak
65
General
come up short on money
v.
parası yetmemek
66
General
read up on
v.
araştırma yapmak
67
General
be stacked up on top of each other
v.
üst üste olmak
68
General
log many nautical miles up on its last voyage
v.
(gemi) son yolculuğunda çok mesafe/deniz mili katetmek
69
General
end up on a desert island
v.
ıssız adaya düşmek
70
General
pick (it) up on the first ring
v.
ilk çaldırışta telefona bakmak
71
General
pick (it) up on the first ring
v.
ilk çaldırışta telefonu açmak
72
General
pick (it) up on the first ring
v.
ilk çaldırışta telefona cevap vermek
73
General
give up seat to elderly on bus
v.
otobüste yaşlılara yer vermek
74
General
come up on the screen
v.
(telefon vb) ekranda çıkmak
75
General
ask someone on the bus to give (up) their seat for
v.
otobüste yer istemek
76
General
one up on
adj.
bir adım önde
77
General
dependent (up)on
adj.
yerine göre
78
General
contingent (up)on
adj.
yerine göre
79
General
dependant (up)on
adj.
yerine göre
80
General
on the up grade
adv.
iyileşmekte
81
General
well up on the list
adv.
listenin başlarında
82
General
depending (up)on
prep.
yerine göre
83
General
bring that up again and we'll vote on it
interj.
konuyu tekrar aç ve oylayalım
Phrasals
84
Phrasals
read up on
v.
okuyup inceleyerek öğrenmek
85
Phrasals
read up on
v.
kitaplardan bilgi edinmek
86
Phrasals
pick up on
v.
anlamak
87
Phrasals
pick up on
v.
idrak etmek
88
Phrasals
pick up on
v.
takdir etmek
89
Phrasals
pick up on
v.
farkına varmak
90
Phrasals
pick up on
v.
benimsemek
91
Phrasals
pick up on
v.
kullanmaya başlamak
92
Phrasals
throw up on someone
v.
birinin üzerine kusmak
93
Phrasals
gang up on
v.
birine karşı birleşmek
94
Phrasals
stock up on something
v.
bir şeyi stoklamak
95
Phrasals
throw up on someone
v.
birinin üstüne kusmak
96
Phrasals
steal up on someone
v.
birine sessizce/sinsice yaklaşmak
97
Phrasals
line up on something
v.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
98
Phrasals
step up on
v.
bir şeyin üstüne çıkmak
99
Phrasals
clean up on
v.
bozguna uğratmak
100
Phrasals
creep up on
v.
çaktırmadan yanaşmak
101
Phrasals
tank up on something
v.
çok/tıka basa içmek
102
Phrasals
creep up on
v.
hissettirmeden yakınlaşmak
103
Phrasals
study up on someone or something
v.
hakkında bilgi toplamak
104
Phrasals
clean up on
v.
hezimete uğratmak
105
Phrasals
creep up on
v.
farkına varmadan gelmek
106
Phrasals
creep up on
v.
farkına varmadan yaklaşmak
107
Phrasals
clean up on
v.
kar sağlamak
108
Phrasals
slip up on
v.
sessizce/gizlice/sinsice yanaşmak
109
Phrasals
creep up on
v.
sürünerek yaklaşmak
110
Phrasals
slack up on something
v.
serbest bırakmak/gevşetmek
111
Phrasals
clean up on
v.
para kazanmak
112
Phrasals
creep up on
v.
sezdirmeden sokulmak
113
Phrasals
creep up on
v.
sessizce yaklaşmak
114
Phrasals
hang up on someone
v.
telefonu yüzüne kapamak
115
Phrasals
hang up on someone
v.
telefonu yüze kapamak
116
Phrasals
slip up on
v.
(bir şeyi gözden kaçırarak/dalgınlıkla) hata/yanlış yapmak
117
Phrasals
push up on
v.
yukarı doğru kaldırmak
118
Phrasals
read up on something
v.
(kütüphanede/okuyarak) bir şey hakkında bilgi toplamak
119
Phrasals
give up on
v.
yüzüstü bırakmak
120
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) sorumlu tutmak
121
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) mesul tutmak
122
Phrasals
whip up on
v.
yenmek
123
Phrasals
whip up on
v.
üstün gelmek
124
Phrasals
whip up on
v.
geride bırakmak
125
Phrasals
load up on (something)
v.
kendini (bir şeyle) doyurmak
126
Phrasals
load up on (something)
v.
bol miktarda (bir şey) yemek/içmek
127
Phrasals
load up on (something)
v.
tıka basa (bir şey) yemek/içmek
128
Phrasals
load up on (something)
v.
doyana kadar (bir şey) yemek/içmek
129
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yükseltmek
130
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
131
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
132
Phrasals
rub up on
v.
-e sürünmek
133
Phrasals
rub up on
v.
'-e sürtünmek
134
Phrasals
rub up on
v.
'-e sürünüp/sürtünüp durmak
135
Phrasals
rub up on
v.
-i tekrar hatırlamak
136
Phrasals
rub up on
v.
ile ilgili hafızasını tazelemek/canlandırmak
137
Phrasals
rub up on
v.
'-e tekrar ısınmak
138
Phrasals
rub up on
v.
ile ilgili bilgisini tazelemek
139
Phrasals
rub up on
v.
'-in üzerinden geçmek
140
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyi) yakından takip etmek
141
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyden) haberdar olmak
142
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şey) hakkındaki son gelişmelerle ilgili bilgi sahibi olmak
143
Phrasals
beat up on someone
v.
birini hırpalamak
144
Phrasals
beat up on someone
v.
birine vurmak
145
Phrasals
beat up on someone
v.
birini dövmek
146
Phrasals
beat up on someone
v.
birini yumruklamak
147
Phrasals
beat up on someone
v.
birine girişmek
148
Phrasals
beat up on someone
v.
birini pataklamak
149
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışmak
150
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışarak hazırlanmak
151
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeyi) iyice öğrenmek
152
Phrasals
bring up on
v.
bir alışkanlıkla yetiştirmek
153
Phrasals
bring up on
v.
belli bir şekilde yetiştirmek
154
Phrasals
bring up on
v.
ile büyütmek/beslemek
155
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) tazelemek
156
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) yenilemek
157
Phrasals
catch someone up on (someone or something)
v.
birine (birinde/bir şeyden) haber vermek
158
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) öğrenmek
159
Phrasals
catch up on (something)
v.
gündemi yakalamak
160
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak
161
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak
162
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ertelenmiş bir işi) yapmak
163
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) telafi etmek
164
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
165
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
166
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek
167
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) durumunu kontrol etmek
168
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak
169
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak
170
Phrasals
check up on (someone)
v.
(birini) kontrol edip durmak
171
Phrasals
check up on (someone)
v.
(birini) zırt pırt kontrol etmek
172
Phrasals
check up on (someone)
v.
(birini) zırt pırt denetlemek
173
Phrasals
check up on (someone)
v.
(birine) gelip gelip bakmak
174
Phrasals
check up on (someone)
v.
(birinin) tepesine dikilmek
175
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) denetlemek
176
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
177
Phrasals
clean up on (something)
v.
(bir şeyden) parsayı toplamak
178
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan yanaşmak
179
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) hissettirmeden yakınlaşmak
180
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
181
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sezdirmeden sokulmak
182
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
183
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yavaşça sokulmak
184
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice sokulmak
185
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) yavaş yavaş/hissettirmeden üstüne çökmek
186
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak
187
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak
188
Phrasals
ease up (on someone)
v.
(bir şeyi) azaltmak
189
Phrasals
ease up (on someone)
v.
(bir şeyin) sıklığını/yoğunluğunu düşürmek
190
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
191
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) yamamak
192
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) kakalamak
193
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) üstüne atıp başından savmak
194
Phrasals
follow up (on someone)
v.
birinin yaptığı işi takip/kontrol etmek
195
Phrasals
follow up on something
v.
araştırmak
196
Phrasals
follow up on something
v.
göz atmak
197
Phrasals
follow up on something
v.
incelemek
198
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi takip/kontrol etmek
199
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi izlemek
200
Phrasals
follow up on (something)
v.
(birinden bir şey) hakkında bilgi almak
201
Phrasals
follow up on (something)
v.
biriyle irtibata geçip (bir şeyin) gidişatı/durumu hakkında bilgi almak
202
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak
203
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyi) takip/kontrol etmek
204
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyin) gidişatını takip/kontrol etmek
205
Phrasals
gang up (on someone)
v.
(birine karşı) birlik olmak
206
Phrasals
gang up (on someone)
v.
birlik olup (birine) saldırmak
207
Phrasals
gang up (on someone)
v.
hep birlikte (birinin) üstüne gitmek
208
Phrasals
gang up on (one)
v.
(birine karşı) birlik olmak
209
Phrasals
gang up on (one)
v.
birlik olup (birine) saldırmak
210
Phrasals
gang up on (one)
v.
hep birlikte (birinin) üstüne gitmek
211
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) bilgilendirmek
212
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birine bir şey) hakkında bilgi vermek
213
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) eğitmek
214
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) bilgilenmek
215
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) kendini eğitmek
216
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir şeye) çalışmak
217
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) vazgeçmek
218
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudunu kesmek
219
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) bırakmak
220
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudu/ümidi kesmek
221
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) inancını kaybetmek
222
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şey dayatmak
223
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine zorla bir şey kabul ettirmek
224
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şeyi empoze etmek
225
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye bir şey) olsun diye dua etmek
226
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) çağırmak
227
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine fazla düşmemek/varmamak
228
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
229
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
230
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
231
Phrasals
let up on
v.
üzerine fazla düşmemek/varmamak
232
Phrasals
let up on
v.
'-e karşı daha hoşgörülü olmak
233
Phrasals
let up on
v.
'-e karşı daha az acımasız olmak
234
Phrasals
let up on
v.
'-e müsamaha göstermek
235
Phrasals
line up on
v.
-in üzerinde sıralanmak
236
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde sıraya girmek
237
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde dizilmek
238
Phrasals
line up on
v.
boyunca sıralanmak/dizilmek
239
Phrasals
line up on
v.
-in üzerinde sıralamak
240
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde sıraya sokmak
241
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerinde dizmek
242
Phrasals
line up on
v.
boyunca sıralamak/dizmek
243
Phrasals
line up on
v.
-in üzerine sıralamak
244
Phrasals
line up on
v.
'-in üzerine dizmek
245
Phrasals
sneak up on someone
v.
birisine sinsice yaklaşmak
246
Phrasals
sneak up on someone
v.
birisine sessizce yaklaşmak
247
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeye) iğneyle tutturmak/asmak
248
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iğnelemek/asmak
249
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
250
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iliştirmek
251
Phrasals
pin up on
v.
-e iğneyle tutturmak/asmak
252
Phrasals
pin up on
v.
'-in üstüne iğnelemek/asmak
253
Phrasals
pin up on
v.
'-in üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
254
Phrasals
pin up on
v.
'-in üstüne iliştirmek
255
Phrasals
press (something) (up)on (one)
v.
(birine bir şeyi) ısrarla/zorla vermeye çalışmak
256
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okumak
257
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyarak bilgi edinmek
258
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında araştırma yapmak
259
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyup inceleyerek öğrenmek
260
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında kitaplardan bilgi edinmek
261
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) gelmek
262
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) ulaşmak
263
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
264
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
gizlice (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
265
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
koşup (birine/bir şeye) saldırmak
266
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
267
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
268
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak
269
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(rakibiyle/rakibine karşı) arayı açmak
270
Phrasals
slack up (on someone)
v.
(birini) rahat bırakmak
271
Phrasals
slack up (on someone)
v.
(birini) eleştirmeyi bırakmak
272
Phrasals
slack up (on someone)
v.
(birine) baskı yapmayı bırakmak
273
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
274
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak
275
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak
276
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) sinsice yanına sokulmak
277
Phrasals
slip up on (someone)
v.
(biri) farkına varmadan oluvermek
278
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) yanlışlık yapmak
279
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) kaydırma yapmak
280
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) hata yapmak
281
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak
282
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak
283
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden gelip çatmak
284
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak
285
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
286
Phrasals
steal up on (someone)
v.
(birine) fark ettirmeden olmak
287
Phrasals
steal up on (someone)
v.
(birine) fark ettirmeden gelip çatmak
288
Phrasals
steal up on (someone)
v.
(biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek
289
Phrasals
study up on
v.
hakkında bilgi toplamak
290
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) çok çalışmak
291
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) ineklemek
292
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) yoğun çalışmak
293
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) sıkı çalışmak
294
Phrasals
take (one) up on (something)
v.
(birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
295
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birini/bir şeyi) seven
296
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) düşkün
297
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) saplantılı
298
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutkun
Phrases
299
Phrases
in case end up on a desert island
expr.
ıssız adaya düşersen
300
Phrases
never give up on your dream
expr.
hayalinden asla vazgeçme
Colloquial
301
Colloquial
leg up on
n.
-e karşı avantaj
302
Colloquial
leg up on
n.
'-e karşı üstünlük
303
Colloquial
leg up on (one)
n.
(birine) karşı avantaj
304
Colloquial
leg up on (one)
n.
(birine) karşı üstünlük
305
Colloquial
throw up on someone
v.
birisinin üzerine kusmak
306
Colloquial
show up on the dot
v.
tam zamanında ulaşmak
307
Colloquial
show up on the dot
v.
tam vaktinde gelmek
308
Colloquial
show up on the dot
v.
tam zamanında varmak
309
Colloquial
show up on the dot
v.
tam vaktinde varmak
310
Colloquial
be all up on someone
v.
üzerine atlamak
311
Colloquial
be one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
312
Colloquial
be one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
313
Colloquial
be one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
314
Colloquial
be one up on somebody
v.
birinden önde olmak
315
Colloquial
get one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
316
Colloquial
get one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
317
Colloquial
get one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
318
Colloquial
get one up on somebody
v.
birinden önde olmak
319
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
320
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
321
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
322
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden önde olmak
323
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
324
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
325
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
326
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
327
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
328
Colloquial
be on the up and up
v.
dürüst ve saygılı olmak
329
Colloquial
catch up on sleep
v.
uykusunu alabilmek
330
Colloquial
be one up on someone
v.
birinden üstün olmak
331
Colloquial
be one up on someone
v.
birinden bir adım önde olmak
332
Colloquial
be one up on someone
v.
birinden avantajlı durumda olmak
333
Colloquial
be one up on someone
v.
birinden önde olmak
334
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) bozmak
335
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) becerememek
336
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
337
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle aşırı enerjik olmuş
338
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı aşırı heyecanlı
339
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji dolmuş
340
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı yerinde duramayan
341
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji patlaması yaşayan
342
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) abayı yakmış
343
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutulmuş
344
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) takılıp kalmış
345
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şeyden) kafayı bulmuş
346
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şey) nedeniyle kafası güzel/sarhoş
347
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece dürüst
348
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece saygılı
349
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece düzgün/doğru
350
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
apaçık
351
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
yasal
352
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
meşru
353
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
içten
354
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
samimi
355
Colloquial
on the up and up
expr.
giderek gelişen
356
Colloquial
on the up and up
expr.
gelişme kaydeden
357
Colloquial
on the up and up
expr.
giderek başarılı olan
358
Colloquial
on the up and up
expr.
başarısı artan
359
Colloquial
on the up and up
expr.
yükselişte
360
Colloquial
on the way up
expr.
yükselmekte
361
Colloquial
on the way up
expr.
basamakları tırmanmakta
362
Colloquial
on the way up
expr.
hiyerarşide yükselmekte
363
Colloquial
on the way up
expr.
pozisyonunu yükseltmekte
364
Colloquial
on the way up
expr.
kariyerinde ilerlemekte/yükselmekte
365
Colloquial
on the way up
expr.
konumunu yükseltmekte
366
Colloquial
one up (on someone)
expr.
(birinden) üstün
367
Colloquial
one up (on someone)
expr.
(birinden) bir adım önde
368
Colloquial
one up (on someone)
expr.
(birinden) avantajlı durumda
369
Colloquial
one up (on someone)
expr.
(birinden) önde
370
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeye) aşina
371
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyi) bilen
372
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyle) ilgili bilgi sahibi
Idioms
373
Idioms
be up on (something)
v.
son bilgileri almak/edinmek
374
Idioms
be up on (something)
v.
son gelişmeleri almak/edinmek
375
Idioms
be up on (something)
v.
güncellemek
376
Idioms
be up on (something)
v.
gelişmeleri bilmek/takip etmek
377
Idioms
be up on (something)
v.
haberdar olmak
378
Idioms
be up on
v.
son bilgileri almak/edinmek
379
Idioms
be up on
v.
son gelişmeleri almak/edinmek
380
Idioms
be up on
v.
güncellemek
381
Idioms
be up on
v.
gelişmeleri bilmek/takip etmek
382
Idioms
be up on
v.
haberdar olmak
383
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
384
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
385
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
386
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
387
Idioms
bring someone up on something
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
388
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
389
Idioms
bring (one) up on charges
v.
(birine) dava açmak
390
Idioms
bring (one) up on charges
v.
(birini bir şeyle) suçlamak
391
Idioms
bring (one) up on charges
v.
(birine) dava açmak
392
Idioms
bring (one) up on charges
v.
(birini) mahkemeye vermek
393
Idioms
bring (one) up on charges
v.
(birini) hakim önüne çıkarmak
394
Idioms
check up on
v.
analiz etmek
395
Idioms
pick up on something
v.
anlamak
396
Idioms
check up on
v.
araştırmak
397
Idioms
dig some dirt up on someone
v.
birisinin olumsuz taraflarını ifşa etmek
398
Idioms
hung up on somebody
v.
birine abayı (fena) yakmış olmak
399
Idioms
pick up on something
v.
bir konuya değinmek
400
Idioms
turn the heat up on someone
v.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak
401
Idioms
turn the heat up on someone
v.
birine baskı yapmak
402
Idioms
be well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak
403
Idioms
bring someone up-to-date on
v.
birisini son gelişmelerle ilgili bilgilendirmek
404
Idioms
turn up the heat on someone
v.
birine baskı yapmak
405
Idioms
turn up the heat on someone
v.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak
406
Idioms
dig some dirt up on someone
v.
birisinin olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
407
Idioms
let up on somebody
v.
birinin üzerine fazla düşmemek/varmamak
408
Idioms
hung up on somebody
v.
birine kafayı takmış olmak
409
Idioms
dig some dirt up on someone
v.
birisinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
410
Idioms
be on the up-and-up
v.
başarılı olmak
411
Idioms
pick up on something
v.
çabucak anlamak
412
Idioms
check up on
v.
denetlemek
413
Idioms
pick up on something
v.
hemen kavramak
414
Idioms
be on the up-and-up
v.
gelişme kaydetmek
415
Idioms
be jacked up on something
v.
heyecana kapılmak
416
Idioms
pick up on something
v.
fark etmek
417
Idioms
be jacked up on something
v.
enerji dolu olmak
418
Idioms
turn thumbs up on something
v.
olumlu bulmak
419
Idioms
hung up on somebody
v.
kafayı biriyle bozmuş olmak
420
Idioms
be up on all the trends
v.
modayı sıkı sıkıya takip etmek
421
Idioms
check what's up/going on/happening
v.
ne olup bittiğine bakmak
422
Idioms
pick up on something
v.
önceki (daha önce konuşulan) konuya geri dönmek
423
Idioms
get up on one's hind legs
v.
sinirlenmek
424
Idioms
get up on one's hind legs
v.
sinirlenmeye başlamak
425
Idioms
check up on
v.
sorguya çekmek
426
Idioms
check up on
v.
sorgulamak
427
Idioms
end up back on the street
v.
tekrar sokaklara düşmek
428
Idioms
hang up on somebody
v.
telefonu birinin yüzüne kapatmak
429
Idioms
hang up on somebody
v.
telefonu birinin suratına kapatmak
430
Idioms
get up on one's hind legs
v.
(at) huysuzlanmak
431
Idioms
clean up on something
v.
(bir şeyden) çok para kazanmak
432
Idioms
bone up on something
v.
(bir sınava) çalışmak
433
Idioms
have a leg up on somebody
v.
(birine göre) daha avantajlı olmak
434
Idioms
fatten up on (something)
v.
(bir şey) yiyerek kilo almak
435
Idioms
get a leg up on (someone)
v.
(birine) karşı avantajlı durumda olmak
436
Idioms
get a leg up on (someone)
v.
(birine) karşı avantaj kazanmak
437
Idioms
get a leg up on (someone)
v.
bir adım önde olmak
438
Idioms
get a leg up on (someone)
v.
bir adım öne geçmek
439
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
440
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
441
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
442
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
443
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
444
Idioms
get up on its hind legs
v.
arka ayaklarının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
445
Idioms
get up on its hind legs
v.
arka ayaklarının üstünde durmak (dört bacaklı bir hayvan)
446
Idioms
get up on its hind legs
v.
iki bacağının üstünde durmak (dört bacaklı bir havyan)
447
Idioms
get up on its hind legs
v.
iki bacağının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
448
Idioms
make the hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birinin) tüylerini diken diken etmek
449
Idioms
make the hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birinin) tüylerini ürpertmek
450
Idioms
make the hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birini) dehşete düşürmek
451
Idioms
make the hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birini) korkutmak
452
Idioms
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birinin) tüylerini diken diken etmek
453
Idioms
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birinin) tüylerini ürpertmek
454
Idioms
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birini) dehşete düşürmek
455
Idioms
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
v.
(birini) korkutmak
456
Idioms
stand up on (one's) hind legs
v.
ayağa kalkmak
457
Idioms
stand up on (one's) hind legs
v.
konuşma yapmak için ayağa kalkmak
458
Idioms
stand up on (one's) hind legs
v.
yerinden kalkmak
459
Idioms
serve up on a plate
v.
altın tepside sunmak
460
Idioms
serve up on a plate
v.
birinin bir şeyi fazla çaba harcamadan kolaylıkla elde etmesini sağlamak
461
Idioms
serve up on a plate
v.
kolayca vermek
462
Idioms
be not well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak
463
Idioms
be on the up and up
v.
yükselişte olmak
464
Idioms
be on the up and up
v.
iyiye gitmek
465
Idioms
be on the up and up
v.
giderek daha başarılı olmak
466
Idioms
be up on somebody
v.
birinden üstün olmak
467
Idioms
be up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
468
Idioms
be up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
469
Idioms
be up on somebody
v.
birinden önde olmak
470
Idioms
have one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
471
Idioms
have one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
472
Idioms
have one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
473
Idioms
have one up on somebody
v.
birinden önde olmak
474
Idioms
get one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
475
Idioms
get one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
476
Idioms
get one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
477
Idioms
get one up on somebody
v.
birinden önde olmak
478
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
479
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
480
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
481
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
482
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
483
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
484
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz taraflarını ifşa etmek
485
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) foyasını ortaya/meydana çıkarmak
486
Idioms
get up on hind legs
v.
sinirlenmek
487
Idioms
get up on hind legs
v.
sinirlenmeye başlamak
488
Idioms
get up on hind legs
v.
(at) huysuzlanmak
489
Idioms
get up on hind legs
v.
arka ayaklarının üstüne kalkmak (dört bacaklı bir hayvan)
490
Idioms
get up on hind legs
v.
arka ayaklarının üstünde durmak (dört bacaklı bir hayvan)
491
Idioms
get up on hind legs
v.
şaha kalkmak
492
Idioms
get up on the wrong side of bed
v.
ters tarafından kalkmak
493
Idioms
get up on the wrong side of bed
v.
tersinden kalkmak
494
Idioms
get up on the wrong side of bed
v.
solundan kalkmak
495
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) bırakmak
496
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) yarıda bırakmak
497
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyden) vazgeçmek
498
Idioms
have got a leg up on (someone)
v.
(birine göre) daha avantajlı olmak
499
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
500
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of up on
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy