balık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

balık



Bedeutungen von dem Begriff "balık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
balık fish n.
General
balık finfish n.
balık fishing gear n.
balık hagfish n.
balık fish n.
balık curry n.
balık finny adj.
Marine Biology
balık slip n.
Astrology
balık pisces n.

Bedeutungen, die der Begriff "balık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
balık yağı fish oil n.
balık tutma fishing n.
büyük balık sürüsü shoal n.
balık yumurtası roe n.
balık eti fish meat n.
General
balık sepeti creel n.
yavru balık fingerling n.
akciğerli balık lungfish n.
balık bifteği fish steak n.
balık yetiştirme havuzu aquafarm n.
balık köftesi fish ball n.
balık avı fishing n.
bir tür balık ağı gill nets n.
balık avlamada kullanılan üç çatallı zıpkın leister n.
beyaz balık whitefish n.
balık avlama mevsimi fishing season n.
balık bilimi ichthyology n.
yavru balık avcılığı fry fishing n.
balık ve yumurtalı pilav kedgeree n.
tropik dev balık manta n.
sciaenidae familyasından davul sesi çıkaran bir çeşit balık drumfish n.
balık havuzu piscina n.
kırmızı balık amberfish n.
sahte balık yemi hazırlayan flytier n.
balık akını run n.
yassı balık flatfish n.
yumurta (balık) spawn n.
kızarmış balık fish fry n.
balık adam diver n.
balık rezervi fish stock n.
balık avcılığı fishing n.
balık çiftliği fish farm n.
balık oltası fishing line n.
balık pazarı fish market n.
benekli geniş balık jewfish n.
bir tür balık dollarfish n.
tuzlu balık salt fish n.
boynuzlu balık hornpout n.
yunusbalığı türünden balık dolphin n.
balık yetiştiriciliği aquaculture n.
kırmızı balık goldfish n.
balık yumurtası spawn n.
balık yumurtası caviar n.
avlanınca direnen balık game fish n.
oltayla balık avlama angling n.
mezgit türünden bir balık pout n.
balık köftesi fish cake n.
kıç (balık, kuş) vent n.
morina benzeri bir tür balık pollack n.
balık gözü fish eye n.
balık sürüsü run n.
balık suyu fish broth n.
balık avlama kamışı fishing rod n.
balık oltası fishhook n.
balık üretme fish breeding n.
balık spermi milt n.
balık iğnesi fishhook n.
yabani yavru balık wild fry n.
olta ile balık tutan kimse angler n.
tuzlama balık salt fish n.
füme balık lox n.
acı balık bitterling n.
yavru balık seed fish n.
balık kartalı osprey n.
kadın balık satıcısı fishwife n.
balık bifteği fish filet n.
balık eti buxom n.
balık kılçığı fishbone n.
çapak (balık) bream n.
balık pulu fish scale n.
balık pulu scale n.
iki kanatlı uçan balık two wing flying fish n.
balık yetiştiriciliği pisciculture n.
yavru balık fry n.
balık ağı gill net n.
balık yumurtası hard roe n.
filistin balık tanrısı dagon n.
balık/kurbağa yumurtası spawn n.
çekilen balık miktarı haul n.
balık kokusu fish odor n.
balık yağı blubber n.
balık pulu flake n.
balık çorbası fish soup n.
balık üretme istasyonu hatchery n.
balık yumurtası fish eggs n.
balık avlama angling n.
yosun kaplı balık mossback n.
balık yetiştiricisi fish farmer n.
tutulan balık miktarı take n.
şaraplı balık yahnisi matelote n.
yavru balık fish fry n.
balık ailesi fish family n.
balık ve patates cipsi fish and chips n.
amazon bataklıklarında yaşayan yılanbalığı şeklinde bir balık tür lepidosiren n.
balık ağı fishnet n.
balık yatağı fishery n.
balık mızrağı hand spear n.
balık türlüsü chowder n.
sürü (balık/balina vb için) school n.
balık işleme tesisleri fish handling facilities n.
balık avlama bölgesi piscary n.
balık leşi fish carcass n.
balık tarlası fishery n.
balık ağı fishing net n.
londra balık pazarı billingsgate n.
bir tür balık ağı trammel n.
taraklı balık ağı trawl n.
dikenli balık stickleback n.
balık işleme fish hardling n.
balık avcısı fish hunter n.
ufak balık (yem olarak kullanılabilen) minnow n.
balık eti flesh of fish n.
soğuk balık cold fish n.
balık baştan kokar corruption starts at the top n.
uçan balık fishfly n.
izmaritgillerden eti beğenilen balık coral n.
balık yemi fishing worm n.
balık sırtı herringbone n.
kanat (balık) fin n.
balık ruhsatı fishing permit n.
balık konservesi tinned fish n.
kalkana benzer yassı balık halibut n.
yassı balık fluke n.
kurutulmuş tuzsuz balık stockfish n.
pul (balık/sürüngen vb'nde) scale n.
balık şeklinde şapka fish hat n.
canlı balık tutan tekne smack n.
balık ürünleri fishery products n.
oltayla balık tutan kimse angler n.
balık avlama alanı fishing zone n.
balık tavası fried fish n.
omurgalı balık familyasına ait balık cinsi selachian n.
büyük bir ağ ile yakalanmış olan balık seined n.
avrupa'da yaşayan bir balık türü shanny n.
balık tutkalı isinglass n.
zoka (balık avı) jerkbait n.
kalkan türü bir balık birt n.
uzun balık oltası trotline n.
uyuşturan balık numbfish n.
balık bilimci ichthyographer n.
balık hafızası fish memory n.
balık çeşitleri fish types n.
balık kavanozu fishbowl n.
küçük balık akvaryumu fishbowl n.
balık hali fish market n.
balık hali wholesale market hall n.
birinci sınıf balık restoranı first class fish restaurant n.
balık etli full-figured woman n.
balık boylama fish-grading n.
batı atlantikte yaşayan grunt türüne ait birkaç balık çeşidi sailor's-choice n.
balık satıcısı fishmonger n.
balık eti fish n.
balık menisi milt n.
balık üreticisi pisciculturist n.
balık ağı trammel net n.
balık avlama alanı piscary n.
balık avlama piscary n.
balık avlama hakkı piscary n.
balık avlama fishery n.
balık avı malzemesi fishing gear n.
balık avı malzemesi fishing tackle n.
balık avı malzemesi fishing rig n.
balık avlama malzemesi fishing gear n.
balık avlama malzemesi fishing tackle n.
balık avlama malzemesi fishing rig n.
balık avı rizikosu fishing risk n.
buzda balık avı ice fishing n.
balık bıçağı fish knife n.
küçük balık small fish n.
küçük balık little fish n.
balık üretme çiftliği hatchery n.
balık pulumsu kabuk scale n.
balık zıpkını fishgig n.
balık konservesi canned fish n.
balık hafıza memory like a fish n.
balık sürüsü school n.
hasırdan balık tutma oltası/sepeti kipe n.
dipte yaşayan balık bottom fish n.
balık sürüsü school of fish n.
yemlik balık feeder fish n.
(yem olarak kullanılan) et veya balık parçaları chum n.
yavru balık tiddler n.
balık yavrusu tiddler n.
balık avı araç gereçlerinin satıldığı dükkan tackle store n.
olta ile balık tutma angling n.
yem olarak kullanılan balık parçası chum n.
uyuşturan balık crampfish n.
mızrak ile balık yakalama spearfishing n.
balık kokusu fish smell n.
balık restoranı fish restaurant n.
balık restoranı seafood restaurant n.
balık lokantası fish restaurant n.
balık lokantası seafood restaurant n.
balık sürüsü a school of fish n.
balık adam aquanaut n.
çiğ balık raw fish n.
balık bakımı fish care n.
balık unu fishmeal n.
zıpkınla balık vurma spearfishing n.
zıpkınla balık avlama spearfishing n.
yağlı balık oily fish n.
balık derisi fish skin n.
balık pulu temizleme fırçası fish scaler n.
balık oltası veya olta takımı angle n.
balık tutma oltası fishing rod n.
balık oltası fishing rod n.
tropik doğu pasifik denizinde yaşayan yenilebilir bir balık türü cabrilla n.
kuyruğunu suyun yüzünde tutarak sığ suda beslenen balık tailer n.
uzun saplı geniş balık yakalama filesi tailer n.
balık ve ıstakoz saklanan kutu car n.
özellikle cornwall'da balık taşımak için kullanılan kulplu tahta sepet caul [dialect] n.
(balık tutmak için) ağ kullanan kimse netter n.
küçük oltayla yapılan balık avı trowl [dialect] n.
balık sürüsü school of fish n.
balıkçının yasal sınırılar içinde yakalayabileceği en büyük balık keeper n.
olta yemi olarak kullanılan küçük bir balık baitfish n.
balık havuzu viver [obsolete] n.
balık kovası junket n.
balık tuzağı leap [dialect] [uk] n.
balık ağı leap [dialect] [uk] n.
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne marine museum n.
balık veya peynir kurutmak için kullanılan ızgara hack n.
balık besleme alanı meadow n.
et veya balık gibi kurutulmuş çeşitli besinlerin öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
küçük ve yuvarlak porsiyonlar halinde servis edilen balık, et veya etli börek medallions n.
yakalanan av veya balık mess n.
çok küçük balık midge n.
balık taşıma sepeti hask [obsolete] n.
nehirde balık tutma çerçevesi hatch n.
başı yukarıda ve vücudu dik balık figürü hauriant n.
kalp şeklinde balık ağı heart n.
zoka ile balık avlayan kimse moocher [dialect] n.
kamıştan yapılan ve kargı ile balık avlamak için yem dizilmiş halat bağlı sal ligger [dialect] [uk] n.
hava ile kurutulmuş tuzsuz balık lubfish [obsolete] n.
susuz tuzsuz salamura balık lubfish [obsolete] n.
(londra'da) bilingsgate balık pazarı esnafı bummaree [uk] n.
somongillere ait balık game fish n.
avlanması yasak olmayan balık game fish n.
balık tutma barajı garth n.
balık tutma bendi garth n.
denize kıyısı olmayan kentlere sahil bölgelerinden balık getiren kimse ripper [obsolete] n.
kurşun (balık avlamak için) sinker n.
balık ve patates kızartması satan yer chip shop [uk] n.
yemi hafifçe suya bırakarak balık tutan kimse dapper n.
tahılla balık tutma graining n.
eskiden gübre olarak kullanılan işlenmiş balık veya balina kalıntısı guano n.
balık kabukları gubbings [uk] n.
balık artığı gubbings [uk] n.
gaonid bir balık cinsi gyrolepis n.
balık şekilli putlara tapma ichthyolatry n.
balık falı ichthyomancy n.
balık yiyen kimse ichthyophagist n.
balık yiyerek yaşayan kimse ichthyophagist n.
balık hazırlama ekibinin bir üyesi idler n.
balık temizleyici kimse idler n.
küçük balık offal n.
değersiz balık offal n.
satılamayan balık offal n.
balık etlilik chubbedness n.
balık besleme fishkeeping n.
lonchocarpus cinsi bitkilerden elde edilen balık zehri babasco n.
balık fanusu fishbowl n.
abd'nin atlantik kıyılarında yaşayan siyah benekli küçük işkine benzeri bir balık goody n.
et tüketmeyen ancak balık tüketen kişi pescatarian n.
et tüketmeyen ancak balık tüketen kişi pescetarian n.
balık sepeti crail n.
(balık) tutulan miktar ya da ağırlık draught n.
balık temizleyen kimse dresser n.
uzun çubuklar halinde kurutulan balık tutkalı pipe n.
(balık veya av kuşu gibi) normalde evcil olmayan bazı hayvanları yetiştiren kimse culturist n.
balık tutma piscation n.
balık havuzu piscine n.
balık kasesi fish bowl n.
taze balık yakalanıp pişirilen piknik fish fry n.
balık dükkanı fish shop n.
balık süzgeci fish strainer n.
balık kevgiri fish strainer n.
balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan fish-and-chip shop [uk] n.
balık gibi bakma fisheye n.
balık kuyruğuna benzer şey fishtail n.
balık etlilik fleshiness n.
ara sıra et veya balık tüketen vejetaryen kimse flexitarian n.
uzun balık oltası outline n.
balık etli kimse pudsy n.
hasır balık sepeti scull [scotland] n.
balık sürüsü sculle n.
(hanedan armalarında) perdeli ayakları ve balık kuyruğu bulunan bir aslan şeklinde tasvir edilen yaratık sea lion n.
nadiren tavuk, balık ve kırmızı et tüketen kimse semivegetarian n.
(shetland ve orkney adaları'nda) et ve balık kurutmada kullanılan bir taş istifi skeo n.
balık yağı spick [obsolete] n.
yapay balık havuzu stew [uk] n.
balık göleti stewpond [uk] n.
balık ağı genişletme çubuğu stretcher n.
balık ağı açma aparatı stretcher n.
(mecazen) küçük balık minnow n.
yakalanan balık miktarı catch n.
akın etmek (balık) run v.
sürü halinde yüzmek (balık) school v.
temizlemek (tavuk/balık vb'ni) dress v.
olta ile balık tutmak angle v.
oltayı suda sürükleyerek balık tutmak troll v.
suyun yüzüne çıkmak (balık/denizaltı) surface v.
oltayla balık tutmak troll v.
suda oltayı çekerek balık tutmak troll v.
ağla balık avlamak fish with nets v.
oltayla balık avlamak angle v.
zıpkın ile balık yakalamak gig v.
oltayla balık avlamak trawl v.
balık yakalamak catch fish v.
balık tutmak angle v.
balık/kurbağa yumurtlamak spawn v.
ağla balık tutmak trawl v.
tutup karaya çıkarmak (balık) land v.
kılçıklarını ayıklamak (balık) bone v.
balık tutmak catch fish v.
olta ile (balık) tutmak hook v.
ağ ile balık tutmak haul v.
zoka ile balık avlamak spoon v.
yumurtlamak (balık) spawn v.
balık avlamak fish v.
olta iğnesi ile balık avlamak fish with a hook v.
balık tutmak fish v.
elle balık avlamak fish with barehanded v.
elle balık yakalamak guddle v.
balık temizlemek clean the fish v.
balık yetiştirmek farm fish v.
balık yetiştirmek breed fish v.
balık yetiştirmek keep fish v.
balık yetiştirmek grow fish v.
balık yetiştirmek raise fish v.
yumurtlamak (balık vb) spawn v.
yalancı yemle balık avlamak jig v.
ağla (balık vb) yakalamak mesh v.
balık yumurtalarını döllemek milt v.
balık istifi dizilmek pack together like sardines v.
balık yemek eat fish v.
balık ayıklamak clean the fish v.
balık yakalamak catch a fish v.
balık tutmak catch a fish v.
trol ile balık tutmak trawl v.
oltayla balık tutmak troul [obsolete] v.
küçük oltayla balık avlamak trowl [dialect] v.
oltayla balık tutmak hang v.
oltayla balık avlamak whip v.
(balık veya peyniri) kurutma ızgarasına koymak hack v.
(balık) tuzlayıp tütsülemek blote v.
(balık) hızla zıplamak boil v.
elle balık tutmak handfish v.
elle balık tutmaya çalışmak handfish v.
zoka ile balık avlamak mouch [uk] v.
üzerine yem tutturulmuş iple balık tutmak line v.
(balık, tütün) istiflemek bulk (down) v.
(donmuş balık) depodayken ve nakliyat sırasında su kaybını önlemek için buz tabakası ile kaplamak glaze v.
(balık) parçalara ayırmak chine v.
yem olarak çekirge kullanarak balık tutmak grasshopper v.
elle balık yakalamak gump [scotland] v.
fazla balık avlamak overcatch v.
çok sayıda balık tutmak overcatch v.
balık avlamak dibble v.
zıpkınla balık tutmak iron v.
(balık) yüzgeçle havayı kesmek feather v.
balık gibi atlamak porpoise v.
balık gibi dalmak porpoise v.
(balık) su üzerinden yüzgeçlerini göstermek fin v.
(balık) yüzgeçleri ile suyu yarmak fin v.
balık vermek fishify v.
balık tedarik etmek fishify v.
balık eklemek fishify v.
ağ ile balık tutmak seine v.
(balık oltasını) birden çekmek skitter v.
(balık) tutmak land v.
ağ ile balık yakalamak net v.
balık tutmak net v.
balık kokan fishy adj.
balık istifi packed like sardines adj.
balık dolu fishy adj.
balık etinde plump adj.
balık gibi piscine adj.
balık gibi fishy adj.
tütsülenmiş (et/balık) smoked adj.
spermlerini boşaltmış (balık, böcek) spent adj.
balık eti plumpish adj.
içinde balık tadı olan fishy adj.
balık eti fleshy adj.
balık kokulu fishy adj.
yumurtlamayı bitirmiş (balık, böcek) spent adj.
yumurtlamış (balık) shotten adj.
balık bakışlı torpedinous adj.
gözleri balık gibi bakan torpedinous adj.
balık benzeri ichthyic adj.
balık gibi ichthyic adj.
balık gibi ichthyoid adj.
balık benzeri ichthyoid adj.
balık bilimsel ichthyologic adj.
balık bilimsel ichthyological adj.
balık etli curvaceous adj.
balık kuyruğu biçiminde fishtail adj.
balık etli full-figured adj.
balık etinde well-rounded adj.
balık tadında fishy adj.
balık etinde buxom adj.
balık etli plump adj.
balık etli sonsy adj.
balık etli chubby adj.
balık yağından trainy [obsolete] adj.
balık etli embonpoint adj.
üstünde ters dönmüş balık veya deniz hayvanı olan (arma) urinant adj.
balık şeklinde bir alt bedene sahip olmak marined adj.
balık etli plump adj.
aşırı balık içeren overstocked adj.
balık etli chubbed adj.
balık içeren finny adj.
(tat, koku) balık gibi fishily adj.
balık gibi fishlike adj.
balık kuyruğu gibi fish-tail adj.
balık kuyruğunu andıran fish-tail adj.
balık kuyruğu gibi hareket eden fish-tail adj.
balık kuyruğu gibi işleyen fish-tail adj.
balık etli pubble [obsolete] adj.
balık etli pudsy adj.
balık etli puffy adj.
balık etli crumby [uk] adj.
balık etli crummy [uk] adj.
balık etli sonsie [dialect] adj.
balık kokarak fishily adv.
balık kavağa çıkınca on the greek calends adv.
balık istifi gibi like sardines adv.
Phrasals
(balık, kuş) ellerinden kayıp kaçmak slip out (of something) v.
balık istifi gibi sıkıştırmak jam together v.
(belirli bir tür balık) avlamaya çalışmak fish for (something) v.
(belirli bir tür balık) avına çıkmak fish for (something) v.
balık istifi gibi tıkmak/doluşturmak pack together v.
balık istifi yapmak pack together v.
Phrases
battı balık yan gider better to be hung for a wolf than a sheep expr.
keşke tabağında bir balık olsaydım I wish I were fish in your dish expr.
battı balık yan gider I might as well be hanged for a sheep as a lamb
Proverb
iyilik yap, denize at, balık bilmezse hâlik bilir cast one's bread upon the waters
büyük balık küçük balığı yutar the big fish eats the little one
balık baştan kokar a fish rots from the head down
bana balık verme balık tutmayı öğret don't give me the fish but teach me to fish
balık baştan kokar a bad apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar a rotten apple spoils the (whole) bushel
denizde daha bir sürü balık var there are plenty more pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var there are plenty of (other) pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var there are other pebbles on the beach
balık baştan kokar a bad apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar the fish stinks from the head down
balık baştan kokar a fish stinks from the head down
balık baştan kokar it takes one bad apple to spoil the (whole) bunch
balık baştan kokar it takes one bad apple to spoil the (whole) bushel
balık baştan kokar one bad apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar one bad apple spoils the (whole) bunch
balık baştan kokar one bad apple spoils the (whole) bushel
balık baştan kokar one rotten apple spoils the (whole) barrel
balık baştan kokar one rotten apple spoils the (whole) bunch
balık baştan kokar one rotten apple spoils the (whole) bushel
Colloquial
balık etli/taş gibi kadın brick house n.
büyük balık küçük balığı yer big fish eat little fish n.
rakı şişesinde balık heavy drinker n.
rakı şişesinde balık hard drinker n.
balık burcu fishes n.
balık takımyıldızı fishes n.
balık ve patates kızartması restoranı chipper [ireland/scotland] n.
balık ve patates kızartması satan yer chippy [uk] n.
balık ve patates cipsi greasies [new zealand] n.
üzerine malt sirkesi dökülmüş kızarmış balık ve patates greasies [new zealand] n.
deniz kıyısındaki kayalarda balık tutan balıkçı rockhopper [australia] n.
kırmızı balık goldie n.
büyük yırtıcı balık shark n.
ince uzun yapılı balık snake n.
balık gibi öpmek fish-kiss v.
balık etli chubby adj.
balık hafızalı (olmak) completely dotty adj.
balık kavağa çıkınca pigs can fly expr.
battı balık yan gider here goes nothing expr.
Idioms
balık hafıza a brain like a sieve n.
büyük denizde küçük balık a small frog in a big pond n.
zayıf/balık hafıza a mind like a sieve n.
zayıf/balık hafıza a brain like a sieve n.
balık baştan kokar shit rolls downhill n.
balık hafıza memory like a sieve n.
büyük denizde küçük balık a small fish in a big pond n.
büyük denizde küçük balık little frog in a big pond n.
kaçan balık one that got away n.
küçük denizde büyük balık a big fish in a little pond n.
küçük denizde büyük balık big frog in a small pond n.
küçük denizde büyük balık a big fish in a small pond n.
küçük denizde büyük balık a big frog in a small pond n.
yavru/küçük balık small fry n.
sudan çıkmış balık land fish n.
sudan çıkmış balık a fish out of water n.
denizden çıkmış balık a fish out of water n.
büyük denizde küçük balık a little frog in a big pond n.
balık hafızası baby brain n.
büyük balık big fish n.
küçük denizde büyük balık big fish in a small pond n.
balık öpücüğü fish-kiss n.
dudaklarını balık gibi yaparak/hareket ettirerek öpme fish-kiss n.
küçük denizde büyük balık frog in a small pond n.
balık hafıza a mind like a sieve n.