breath - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

breath

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "breath" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 40 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
breath n. nefes
breath n. soluk
General
breath n. fısıltı
breath n. esinti
breath n. dem
breath n. an
breath n. soluk
breath n. nefes
breath n. hafif rüzgar
breath n. buhar
breath n. duman
breath n. buğu
breath n. koku
breath n. iz
breath n. emare
breath n. işaret
breath n. konuşma
breath n. ses
breath n. fısıltı
breath n. söz
breath n. söyleyiş
breath n. leke
breath n. ruh
breath n. hareket
breath n. canlılık
breath n. can
breath n. hayat
breath n. yaşam
breath n. rahat nefes alabilme
breath n. anlık duraklama
breath n. soluklanma
breath n. şüphe
breath n. kokulu nefes
breath n. küçük belirti
breath n. önemsiz şey
Technical
breath n. nefes
breath n. soluk
Linguistics
breath n. ses telleri titreşmeden soluk verme
Music
breath n. müzik aletine üflenen nefes
breath n. müzik aletinden çıkan ses

Bedeutungen, die der Begriff "breath" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 482 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
shortness of breath n. nefes darlığı
General
baby's breath n. karanfil
breath sound n. solunum sesi
a breath of fresh air n. yeni bir soluk
exhaled breath n. üfürük
shortness of breath n. nefesin çabuk kesilmesi
taking a breath n. nefes alma
babys breath n. karanfil
foul breath n. ağız kokusu
breath test n. alkol muayenesi
intake of breath n. derin bir bekleyiş
deep breath n. derin nefes
a new breath n. yeni soluk
a new breath n. yeni bir soluk
breath analyzer n. alkolmetre
record for underwater breath holding n. su altında nefesini tutma rekoru
underwater breath holding record n. su altında nefes tutma rekoru
underwater breath holding record n. su içinde nefes tutma rekoru
record of holding breath underwater n. su içinde nefes tutma rekoru
record for underwater breath holding n. su içinde nefes tutma rekoru
record of holding breath underwater n. su altında nefesini tutma rekoru
record of holding breath underwater n. su altında nefes tutma rekoru
underwater breath holding record n. su altında nefesini tutma rekoru
record for underwater breath holding n. su altında nefes tutma rekoru
breath control n. nefes kontrolü
breath holding n. nefes tutma
retention of breath following exhalation n. nefesin dışa verildikten sonra tutulması
cooling breath n. serinleten nefes
a breath of fresh air n. temiz hava
bated breath n. kesik nefes
morning breath n. uyuduktan sonra ağızda oluşan kötü koku
morning breath n. ağız kokusu
morning breath n. nefes kokusu
bated breath n. (heyecandan, korkudan) nefesini tutup bekleme
bated breath n. nefesi kesilme
lose one's breath v. tıkanmak
take breath away v. soluğunu kesmek
draw breath v. soluk almak
catch one's breath v. soluklanmak
take someone's breath away v. insanın nefesini kesmek
be out of breath v. soluk soluğa olmak
blow one's breath upon v. nefeslemek
catch one's breath v. dinlenmek
gasp for breath v. nefesi kesilmek
waste one's breath v. nefesini boşuna tüketmek
have bad breath v. ağzı kokmak
get out of breath v. katılmak
be out of breath v. nefesi kesilmek
draw breath v. nefes almak
draw one's last breath v. son nefesini vermek
wait with bated breath v. sabırsızlıkla beklemek
take somebody's breath away v. nefesini kesmek
draw one's first breath v. dünyaya gelmek
take a long deep breath v. soluklanmak
draw a breath v. ferahlamak
catch one's breath v. soluk almak
be out of breath v. soluğu kesilmek
be out of breath v. nefes nefese olmak
take a breath v. soluk almak
speak below one's breath v. alçak sesle konuşmak
be short of breath v. nefesi daralmak
waste one's breath v. çene yormak
draw one's last breath v. dünyaya gözlerini kapamak
waste one's breath v. boşuna nefes tüketmek
be out of breath v. katılmak
catch one's breath v. nefes almak
draw breath v. ferahlamak
get out of breath from laughing v. gülmekten katılmak
draw a breath v. nefes almak
take a breath v. nefes almak
hold one's breath v. nefesini tutmak
hold one's breath while straining v. ıkınmak
get out of breath v. nefes nefese kalmak
wait with bated breath v. nefesini tutup beklemek
wait with bated breath v. nefesini tutarak beklemek
be out of breath v. nefessiz kalmak
waste one's breath v. nefes tüketmek
breath control play v. orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu
gasp for breath v. soluğu tutulmak
gasp for breath v. soluğu kesilmek
gasp for breath v. zorlukla soluk alabilmek
take someone's breath away v. -in nefesini kesmek
take someone's breath away v. heyecanlandırmak
save one's breath v. boşuna soluk tüketmemek
save one's breath v. nefesini boşuna tüketmemek
hold one's breath v. soluğunu tutmak
catch one's breath v. soluğunu tutmak
be short of breath v. nefesi tıkanmak
be short of breath v. nefessiz kalmak
be short of breath v. nefesi kesilmek
hold his/her breath underwater v. su altında nefesini tutmak
breath deeply v. derin nefes almak
gather breath v. nefesini toplamak
gather breath v. dinlenmek
out of breath adj. nefesi kesilmiş
out of breath adj. soluk soluğa
out of breath adj. soluğu kesilmiş
out of breath adj. soluğu kesilmiş bir halde
short of breath adj. tıknefes
out of breath adj. nefes nefese
short of breath adj. nefes darlığı çeken
breath-actuated adj. nefes ile etkinleşen
breath-actuated adj. nefes ile çalışan
short of breath adj. nefes nefese kalmış
out-of-breath adj. zorla nefes alan
out-of-breath adj. kasılarak nefes alan
with bated breath adv. nefesi kesilerek
under one's breath adv. fısıldayarak
in the same breath adv. bir solukta
under one's breath adv. alçak sesle
all in the same breath adv. aynı zamanda
with bated breath adv. soluğu kesilerek
with bated breath adv. müşkilatla
in the same breath adv. aynı zamanda
all in one breath adv. hepsini bir anda
all in one breath adv. bir nefeste
all in one breath adv. bir solukta
with bated breath adv. soluk soluğa
in the (very) next breath adv. bir önceki yorumdan hemen sonra
in the same breath expr. aynı kulvarda olmayan
in the same breath expr. karşılaştırılabilir olmayan
Phrases
under the breath expr. alçak sesle
Colloquial
breath of life n. yaşama nedeni
breath of life n. yaşamın nedeni
breath of life n. yaşama enerjisi
breath of life n. yaşamın ekmeği-suyu
have no breath left v. soluğu tıkanmak
be able to breath again v. rahat bir nefes almak
have no breath left v. soluğu kesilmek
below one's breath expr. anlaşılmayan bir ses tonuyla
under one's breath expr. anlaşılmayan bir ses tonuyla
in the same breath expr. aynı zamanda
under one's breath expr. duyulmayacak bir ses tonuyla
just catch your breath a minute expr. dur da biraz soluklan
below one's breath expr. duyulmayacak bir ses tonuyla
under one's breath expr. fısıltı gibi
below one's breath expr. fısıldarcasına
below one's breath expr. fısıltı gibi
under one's breath expr. fısıldarcasına
garlic causes bad breath expr. sarımsak ağız kokusu yapar
hold your breath expr. sıkı dur
hold your breath expr. pek umutlanma
hold your breath expr. boşuna beklenti içine girme
Idioms
a waste of breath n. boşa nefes tüketme
a waste of breath n. boşa nefes harcama
a waste of breath n. boşa dil dökme
a waste of breath n. çene yorma
a waste of breath n. havaya konuşma
a breath of a fresh air n. derin bir nefes
time to catch one's breath n. dinlenecek zaman
a breath of fresh air n. hoş bir değişim
a breath of a fresh air n. mutluluk verici
a breath of fresh air n. oh dedirten yenilik
death-cold breath n. ölümün soğuk nefesi
dying breath n. ölüm
last breath n. ölüm
cold breath of death n. ölümün soğuk nefesi
a breath of a fresh air n. rahatlatıcı
a breath of a fresh air n. rahatlık verici
a breath of a fresh air n. rahat bir nefes
a breath of a fresh air n. sıkıntıyı giderici
time to catch one's breath n. soluklanacak zaman
last breath n. son nefes
dying breath n. son nefes
breath of fresh air n. temiz hava alma
breath of fresh air n. temiz hava
breath of fresh air n. kötü biri veya durum tarafından bozulmamış/kirlenmemiş hava
breath of fresh air n. yeni bir soluk
breath of fresh air n. taze bir nefes
breath of fresh air n. oh dedirten yenilik
breath of fresh air n. hoş bir değişim
breath of fresh air n. yenileyici
breath of fresh air n. tazeleyici
breath of fresh air n. sıkıntı giderici
breath of fresh air n. rahatlık verici
the breath of life n. yaşamın temeli
the breath of life n. sağlıklı bir yaşamın gereği
(one's) last breath n. (birinin) son nefesi
(one's) last breath n. kanının son damlası
time to catch breath n. soluklanacak zaman
time to catch breath n. dinlenecek zaman
draw breath v. yaşamak
take breath v. mola vermek
yield the breath v. ölmek
take breath v. ara vermek
yield the breath v. gebermek
draw breath v. hayatta olmak
take breath v. soluklanmak
yield the breath v. sona ermek
yield the breath v. bitmek
mention (someone or something) in the same breath v. (biriyle daha üstün bir başkasının) adını aynı cümle içinde kullanmak
mention (someone or something) in the same breath v. (biriyle bir başkasını) kıyaslamak
mention (someone or something) in the same breath v. (biriyle bir başkasını) karşılaştırmak
mention (someone or something) in the same breath v. (biriyle bir başkasını) mukayese etmek
mutter (something) under (one's) breath v. mırıldanmak
mutter (something) under (one's) breath v. ağzının içinde (bir şeyler) mırıldanmak
mutter (something) under (one's) breath v. evelemek gevelemek
mutter (something) under (one's) breath v. evelemek develemek
mutter (something) under (one's) breath v. karnından konuşmak/söylemek
not hold (one's) breath v. olacağını/geleceğini hiç beklememek
not hold (one's) breath v. olacağını sanmamak/düşünmemek
not hold (one's) breath v. olacağından/geleceğinden hiç umudu olmamak
say something in the same breath v. bir şey söyleyip hemen akabinde tam tersini/zıddını söylemek
say something in the same breath v. peş peşe/arka arkaya birbirine zıt şeyler söylemek
say something in the same breath v. aynı cümle içinde hem (bir şeyi) hem de (onun zıddını) söylemek
take someone's breath away v. ayağını yerden kesmek
wait for something with bated breath v. bir şeyi sabırsızlıkla beklemek
catch one's breath v. biraz soluklanabilmek
catch one's breath v. biraz soluklanmak
hardly have time to breath v. başını kaşıyacak vakti olmamak
wait for something with bated breath v. bir şeyi heyecanla beklemek
curse under one's breath v. çaktırmadan/fısıldayarak/bıyık altından küfretmek
save one's breath v. çenesini yormamak
get a second breath v. dinlenip enerjisini tekrar toplamak
take a deep breath v. derin bir nefes almak
catch one's breath v. derin bir soluk almak
take a deep breath v. derin bir soluk almak
draw a breath v. ferahlamak
take a breath v. ferahlamak
not breath a word v. kimseye söylememek
get out of breath v. nefesi kesilmek
take a breath v. nefes almak
get a second breath v. kan tazelemek
be gasping for breath v. nefes nefese kalmak
waste one's breath v. nefesini tüketmek
get out of breath v. nefes nefese kalmak
draw a breath v. nefes almak
be out of breath v. nefesi kesilmek
take someone's breath away v. nefesini kesmek
be out of breath v. nefes nefese kalmak
breathe one's last breath v. kandilin yağı tükenmek
stop one's breath v. öldürmek
get out of breath v. soluk soluğa olmak
take a breath v. soluklanmak
bring a breath of fresh air v. soluk getirmek
be gasping for breath v. soluk soluğa kalmak
get one's breath back v. soluğu düzelmek
draw a breath v. soluklanmak
be out of breath v. soluksuz kalmak
be out of breath v. soluk alamamak
catch one's breath v. soluklanmak için duraklamak
get one's breath back v. soluğu yerine gelmek
get breath back v. soluğu düzelmek
be short of breath v. soluğu tıkanmak
get a second breath v. soluklanmak
take someone's breath away v. soluğunu kesmek
be out of breath v. soluk soluğa olmak
take someone's breath away v. soluğunu ağzına tıkamak
be out of breath v. soluğu tıkanmak
be out of breath v. soluk soluğa kalmak
be short of breath v. soluk alamamak
take someone's breath away v. soluksuz bırakmak
be short of breath v. soluksuz kalmak
get breath back v. soluğu yerine gelmek
take someone's breath away v. soluğunu kesmek
catch one's breath v. soluklanmak
stop one's breath v. (birinin) soluğunu kesmek
bring a breath of fresh air v. yeni bir soluk getirmek
bring a breath of fresh air v. yeni bir soluk katmak
take the breath away v. nefes kesmek
hold one's breath v. bir şeyin olmasını beklemek
hold one's breath v. bir şeyin olacağından umutlu olmak
hold one's breath v. bir şey olana kadar beklemek
hold one's breath v. bir şeyi özellikle beklemek
hold one's breath v. işi gücü erteleyip/bırakıp beklemek
hold one's breath v. heyecandan nefesi kesilmek
hold one's breath v. heyecanlanmak
hold one's breath v. gergin olmak
hold one's breath v. olmasını beklememek
hold one's breath v. pek umudu olmamak
hold one's breath v. pek heyecanlanmamak
hold one's breath v. boşuna umutlanmamak
not hold one's breath v. olmasını beklememek
not hold one's breath v. pek umudu olmamak
not hold one's breath v. pek heyecanlanmamak
not hold one's breath v. boşuna umutlanmamak
hold your breath v. nefesini tutmak
hold your breath v. nefesi kesilmek
hold your breath v. heyecanla beklemek
hold your breath v. nefesini tutup beklemek
hold your breath v. merakla beklemek
hold one's breath v. aşırı gerilim içinde olmak
be holding (one's) breath v. nefesini tutmak
be holding (one's) breath v. nefesini tutup/soluksuz beklemek
be holding (one's) breath v. sabırsızlıkla beklemek
be holding (one's) breath v. olmasını beklemek
be holding (one's) breath v. heyecanla beklemek
be holding (one's) breath v. merakla beklemek
be holding your breath v. nefesini tutmak
be holding your breath v. soluksuz beklemek
be holding your breath v. sabırsızlıkla beklemek
be holding your breath v. heyecanla beklemek
be holding your breath v. merakla beklemek
be wasting (one's) breath v. nefesini boşuna tüketmek/harcamak
be wasting (one's) breath v. çenesini yormak
be wasting (one's) breath v. boşuna nefes tüketmek
be wasting (one's) breath v. boşuna çenesini yormak
be wasting your breath v. nefesini boşuna tüketmek/harcamak
be wasting your breath v. çeneni yormak
be wasting your breath v. boşuna nefes tüketmek
be wasting your breath v. boşuna çeneni yormak
breathe (one's) last (breath) v. son nefesini vermek
breathe (one's) last (breath) v. hakkın rahmetine kavuşmak
breathe (one's) last (breath) v. ölmek
catch (one's) breath v. nefesi/soluğu kesilmek
catch breath v. soluklanmak
catch breath v. dinlenmek
catch breath v. soluk almak
catch breath v. nefes almak
catch breath v. soluğunu tutmak
catch breath v. derin bir soluk almak
catch breath v. soluklanmak için duraklamak
catch breath v. biraz soluklanmak
catch your breath v. nefesini kesmek
catch your breath v. soluksuz bırakmak
curse (someone or something) under (one's) breath v. alçak sesle (birine/bir şeye) saydırmak
curse (someone or something) under (one's) breath v. duyulmayacak bir sesle (birine/bir şeye) lanet okumak
curse (someone or something) under (one's) breath v. fısıltıyla (birine/bir şeye) sayıp sövmek
curse (someone or something) under (one's) breath v. duyulmayacak şekilde (birine/bir şeye) küfür etmek
curse (someone or something) under (one's) breath v. fısıldayarak (birine/bir şeye) bela okumak
curse (someone or something) under (one's) breath v. içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine/bir şeye) beddua etmek
curse (someone) under (one's) breath v. alçak sesle (birine) saydırmak
curse (someone) under (one's) breath v. duyulmayacak bir sesle (birine) lanet okumak
curse (someone) under (one's) breath v. fısıltıyla (birine) sayıp sövmek
curse (someone) under (one's) breath v. duyulmayacak şekilde (birine) küfür etmek
curse (someone) under (one's) breath v. fısıldayarak (birine) bela okumak
curse (someone) under (one's) breath v. içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine) beddua etmek
get a second breath v. dinlenip enerjisini tekrar toplamak
get a second breath v. kan tazelemek
get a second breath v. soluklanmak
get one's second breath v. dinlenip enerjisini tekrar toplamak
get one's second breath v. kan tazelemek
get one's second breath v. soluklanmak
get your breath back v. soluğu/nefesi düzelmek
get your breath back v. soluğu yerine gelmek
save breath v. boşuna soluk tüketmemek
save breath v. nefesini boşuna tüketmemek
save breath v. çenesini yormamak
take your breath away v. soluğunu kesmek
take your breath away v. nefesini kesmek
take your breath away v. heyecanlandırmak
waste your breath v. nefesini tüketmek
waste your breath v. nefesini boşa harcamak
out of breath adj. soluksuz
in the next breath adv. hemen arkasından
in the next breath adv. hemen ardından
in the next breath adv. hemen sonrasında
in the next breath adv. akabinde
keep your breath to cool your porridge expr. başkalarıyla değil kendinle ilgilen
keep your breath to cool your porridge expr. başkalarının hayatına karışma
keep your breath to cool your porridge expr. başkasının işine karışma
keep your breath to cool your porridge expr. başkasının işine burnunu sokma
keep your breath to cool your porridge expr. her şeye maydanoz olma
keep your breath to cool your porridge expr. kendi işine bak
keep your breath to cool your porridge expr. kendi hayatına bak
keep your breath to cool your porridge expr. başkalarına değil kendine odaklan
with every (other) breath expr. ara vermeden (konuşmak)
in one breath expr. bir nefeste (söylemek)
all in one breath expr. bir solukta
all in one breath expr. bir nefeste (söylemek)
save your breath! expr. çeneni yorma!
don't hold your breath! expr. daha çok beklersin!
with every (other) breath expr. durmadan (konuşmak)
with bated breath expr. endişeyle
with bated breath expr. nefesini tutarak
I don't have time to catch my breath expr. kafamı kaşıyacak vaktim yok
out of breath expr. nefes nefese
with bated breath expr. nefes nefese
with bated breath expr. nefesi kesilerek
with bated breath expr. korkuyla
with bated breath expr. sabırsızlıkla
with bated breath expr. soluğu kesilerek
in one breath expr. soluksuz/soluk almadan (konuşma)
all in one breath expr. soluksuz/soluk almadan (konuşma)
with bated breath expr. soluğunu tutarak
with bated breath expr. soluğu titreyerek
(like) a breath of fresh air expr. yeni bir soluk/nefes (gibi)
(like) a breath of fresh air expr. hoş bir değişim (gibi)
(like) a breath of fresh air expr. oh dedirten bir yenilik (gibi)
(like) a breath of fresh air expr. rahat bir nefes (gibi)
(like) a breath of fresh air expr. taze bir nefes (gibi)
don't hold your breath expr. boşuna umutlanma
under breath expr. fısıldayarak
under breath expr. alçak sesle
under breath expr. anlaşılmayan bir ses tonuyla
under breath expr. duyulmayacak bir ses tonuyla
under breath expr. fısıltı gibi
under breath expr. fısıldarcasına
under your breath expr. fısıldayarak
under your breath expr. alçak sesle
under your breath expr. anlaşılmayan bir ses tonuyla
under your breath expr. duyulmayacak bir ses tonuyla
under your breath expr. fısıltı gibi
under your breath expr. fısıldarcasına
with every breath expr. durmadan (konuşmak)
with every breath expr. ara vermeden (konuşmak)
Speaking
every breath i take expr. aldığım her nefes
every breath you take expr. aldığın her nefes
I don't have time to catch my breath expr. başımı kaşıyacak vaktim yok
it is the very breath of life to me expr. canım kadar değerlidir
take a deep breath expr. derin bir nefes al
I don't have time to catch my breath expr. çok yoğunum
I'll get a breath of fresh air expr. çıkıp biraz hava alacağım
I don't have time to catch my breath expr. çok meşgulüm
save your breath expr. ne desen boş
does my breath smell? expr. nefesim kokuyor mu?
I don't have time to catch my breath expr. nefes alacak vaktim yok
does my breath smell? expr. nefesim mi kokuyor?
save your breath expr. ne desen nafile
don't waste your breath expr. nefesini boşa harcama
save your breath expr. nefesini tüketme
I hold my breath expr. nefesimi tuttum
hold your breath expr. nefesini tut
I lost my breath expr. nefesim kesildi
sit down and catch your breath for a second expr. otur ve biraz soluklan
don't waste your breath expr. (boşuna) nefesini tüketme
your breath stinks expr. ağzın kokuyor
Trade/Economic
breath of the market n. borsanın derinliği
merchandise breath n. mal genişliği
Law
breath alcohol ignition interlock device n. alkolmetre
Technical
moulded breath n. kalıp genişlik
mould breath n. kalıp genişliği
Traffic
breath test n. alkol testi
Medical
unexplained shortness of breath n. açıklanamayan nefes darlığı
breath odor n. ağız kokusu
bad breath n. ağız kokusu
foul breath n. ağız kokusu
rapidly progressive increase in shortness of breath n. gittikçe ilerleyen nefes darlığı
breath holding spell n. katılma nöbeti
hydrogen breath test n. laktozun tolere edilmeme testi
complaining of shortness of breath and fatigue n. nefes darlığı ve halsizlik şikayeti
bad breath n. nefes kokusu
breath therapy n. nefes terapisi
foul breath n. nefes kokusu
breath odor n. nefes kokusu
shortness of breath and respiratory distress n. nefes darlığı ve solunum sıkıntısı
breath sound n. solunum sesi
shortness of breath n. soluk darlığı
breath tests n. solunum testleri
breath rate n. solunum hızı
breath testing n. solunum testi
breath test v. (birine) solunum testi yapmak
Dentistry
bad breath n. ağız kokusu
Pathology
cogged breath sound n. kesik kesik nefes almanın bir çeşidi
Botanic
baby's breath n. bahar yıldızı
baby's breath n. çöven
baby’s breath n. pembe ve beyaz çiçekleri olan bir bitki
wild baby's breath n. yoğurt otu
wild baby's breath n. orman i̇plikçiği
wild baby's breath n. küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi
false baby's breath n. beyaz yoğurtotu
false baby's breath n. avrasya'ya özgü küçük beyaz çiçekleri olan bir ot
infant's-breath n. beyaz yoğurtotu
infant's-breath n. avrasya'ya özgü küçük beyaz çiçekleri olan bir ot
babies'-breath n. bahar yıldızı
Linguistics
force of breath n. soluk baskısı
breath group n. soluk kümesi
Sport
panting for breath n. soluk soluğa
Music
with bated breath adv. soluğunu tutarak
Slang
deaf breath n. bir kişinin kulağında kulaklık varken yüksek sesle nefes alması veya ağzını şapırdatması
jungle breath n. kötü kokulu nefes
jungle breath n. kötü kokan nefes
jungle breath n. ağır kokan nefes
dragon breath n. leş gibi kokan nefes
dragon breath n. berbat kokan nefes
dragon breath n. kötü/iğrenç kokan nefes
dragon breath n. kokmuş nefes
sleep and breath gambling v. kumarla yatıp kalkmak
British Slang
dog-breath n. adi
dick breath n. adi
dog-breath n. ağzı leş gibi kokan kimse
dog-breath n. ciğeri beş para etmez tip
dick breath n. ciğeri beş para etmez tip
dick breath n. pislik
dog-breath n. pislik
dick breath n. şerefsiz
dog-breath n. şerefsiz
dick breath interj. adi şerefsiz
dog-breath interj. adi şerefsiz
dick breath interj. aşağılık herif
dog-breath interj. aşağılık herif
Star Wars
breath mask n. nefes maskesi