işaret - Türkisch Englisch Wörterbuch

işaret

Bedeutungen von dem Begriff "işaret" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 128 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
işaret cue n.
The arrival of the newlyweds was the cue for champagne.
Yeni evlilerin gelişi şampanyanın patlayacağının işaretiydi.

More Sentences
işaret mark n.
Please make a mark next to the tasks that are completed.
Lütfen tamamladığınız görevlerin yanına bir işaret koyun.

More Sentences
işaret marker n.
A marker is put where the crime took place.
Suçun işlendiği yere bir işaret konur.

More Sentences
işaret signal n.
Start firing with my signal.
İşaretimle ateş etmeye başlayın.

More Sentences
işaret token n.
işaret trace n.
General
işaret gesture n.
Tom made a gesture with his hand.
Tom eliyle bir işaret yaptı.

More Sentences
işaret beacon n.
It is a beacon for ongoing motivation.
Devam eden motivasyon için bir işarettir.

More Sentences
işaret emblem n.
A private plane is an emblem of wealth.
Özel uçak zenginlik işaretidir.

More Sentences
işaret word n.
Start the car when I give the word.
Ben işaret verince arabayı çalıştır.

More Sentences
işaret indication n.
I cannot, unfortunately, give any indication as to when this issue will be concluded.
Ne yazık ki bu konunun ne zaman sonuçlanacağına dair herhangi bir işaret veremiyorum.

More Sentences
işaret sign n.
The mama cat brought us her kittens as a sign of trust.
Anne kedi bize güven işareti olarak yavrularını getirdi.

More Sentences
işaret marking n.
The markings on the plane don't seem familiar.
Uçağın üzerindeki işaretler tanıdık gelmiyor.

More Sentences
işaret point n.
Tom used a page of dot points to jog his memory when he made his speech.
Tom konuşmasını yaparken hafızasını canlandırmak için bir sayfa dolusu nokta işareti kullandı.

More Sentences
işaret telltale adj.
This telltale sign will tell you regions where it is good to hunt and regions where monsters are roaming.
Bu işaret size avlanmanın iyi olduğu bölgeleri ve canavarların dolaştığı bölgeleri söyleyecektir.

More Sentences
Trade/Economic
işaret marking n.
Make sure your child’s foot hasn’t moved between markings.
Çocuğunuzun ayağının işaretler arasında hareket etmediğinden emin olun.

More Sentences
işaret mark n.
We don't need your full signature; a mark on each page will suffice.
Bize tam imzanız gerekmiyor; her sayfada birer işaret olması yeterli olacaktır.

More Sentences
Law
işaret sign n.
They were conversing in sign.
İşaret dilinde konuşuyorlardı.

More Sentences
Technical
işaret signal n.
My vote is intended to be a signal.
Benim oyumun bir işaret olması amaçlanmıştır.

More Sentences
işaret sign n.
There is absolutely no sign of any rapprochement between the government and the opposition.
Hükûmet ile muhalefet arasında herhangi bir yakınlaşma olduğuna dair hiçbir işaret yok.

More Sentences
Computer
işaret tick n.
One grey tick indicates the message has been sent.
Bir gri onay işareti mesajın gönderildiğini gösterir.

More Sentences
Automotive
işaret mark n.
Like legislation, quality marks are only effective if the qualifying conditions are respected.
Mevzuat gibi, kalite işaretleri de ancak yeterlilik koşullarına uyulduğu takdirde etkili olur.

More Sentences
işaret sign n.
There is absolutely no sign of any rapprochement between the government and the opposition.
Hükümet ile muhalefet arasında herhangi bir yakınlaşma olduğuna dair hiçbir işaret yok.

More Sentences
Military
işaret marking n.
He has markings on his face like a tribal warrior.
Yüzünde bir kabile savaşçısı gibi işaretler var.

More Sentences
Sport
işaret sign n.
The result of the trial against Colonel Budanov is not a positive sign, but quite the opposite.
Albay Budanov'a karşı açılan davanın sonucu olumlu bir işaret değil, tam tersi.

More Sentences
Star Wars
işaret marker n.
Hopefully then, the report will go through but we will have put down a marker.
Umarım o zaman rapor geçer ama biz bir işaret koymuş olacağız.

More Sentences
General
işaret ensign n.
işaret brand n.
işaret representation n.
işaret portent n.
işaret clew n.
işaret presage n.
işaret harbinger n.
işaret clue n.
işaret landmark n.
işaret vestige n.
işaret earmark n.
işaret flashing n.
işaret foretoken n.
işaret hint n.
işaret glimpse n.
işaret guidance n.
işaret logotype n.
işaret prognostication n.
işaret inkling n.
işaret chop n.
işaret signature n.
işaret score n.
işaret symbol n.
işaret indicator n.
işaret touch n.
işaret pledge n.
işaret badge n.
işaret device n.
işaret stamp n.
işaret character n.
işaret remark n.
işaret denotation n.
işaret graph n.
işaret kenning n.
işaret logo n.
işaret omen n.
işaret pip n.
işaret note n.
işaret augury n.
işaret prognostic n.
işaret flag n.
işaret representment n.
işaret precursor n.
işaret colour n.
işaret color n.
işaret lead n.
işaret tab n.
işaret tally n.
işaret tab n.
işaret caract [obsolete] n.
işaret recognizance [obsolete] n.
işaret chalk n.
işaret tract [dialect] n.
işaret twang n.
işaret breath n.
işaret endeixis n.
işaret mention [obsolete] n.
işaret moniment n.
işaret mot [dialect] n.
işaret demonstration [obsolete] n.
işaret denotement n.
işaret guidepost n.
işaret guarantee n.
işaret idiograph n.
işaret insignment [obsolete] n.
işaret instance [obsolete] n.
işaret distinction n.
işaret drop n.
işaret piece n.
işaret firebare n.
işaret foreshow [obsolete] n.
işaret precedent n.
işaret precurrer [obsolete] n.
işaret pre-echo n.
işaret prefigurement n.
işaret prejudice [obsolete] n.
işaret prenostic n.
işaret significant n.
işaret preview n.
işaret soothsay n.
işaret surmise n.
işaret indicium n.
Idioms
işaret the high sign n.
Trade/Economic
işaret token n.
işaret mark sign n.
Law
işaret insignia n.
Technical
işaret singe n.
işaret bookmark n.
işaret reference mark n.
işaret index n.
işaret digit n.
Informatics
işaret bookmark n.
Medical
işaret symptom n.
işaret label n.
Math
işaret notation n.
History
işaret sacramentum n.
Religious
işaret sacrament n.
Military
işaret insignia n.
Abbreviation
işaret ens. (ensign) n.
Archaic
işaret abodement n.
işaret recognisance n.
işaret presignification n.

Bedeutungen, die der Begriff "işaret" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
işaret etmek indicate v.
The California wildfires indicate drought and climate change.
Kaliforniya'daki orman yangınları kuraklık ve iklim değişikliğine işaret ediyor.

More Sentences
işaret dili sign n.
işaret etmek refer v.
General
işaret parmağı index finger n.
The index finger is the Jupiter finger.
İşaret parmağı Jüpiter parmağıdır.

More Sentences
işaret parmağı forefinger n.
The policeman beckoned to me with his forefinger.
Polis memuru işaret parmağıyla bana işaret etti.

More Sentences
işaret ateşi beacon n.
This beacon on the top of the castle wall was used to warn the village folks against attacks.
Kale duvarının tepesindeki bu işaret ateşi, köy halkını saldırılara karşı uyarmak için kullanılıyordu.

More Sentences
işaret değneği pointer n.
The general pointed to a location on the map with a pointer.
General, elindeki bir işaret değneğiyle harita üzerinde bir yeri gösteriyordu.

More Sentences
işaret dili sign language n.
I wish we could have sign language interpretation every plenary session, for every report.
Keşke her genel kurul oturumunda, her rapor için işaret dili tercümesine sahip olabilseydik.

More Sentences
işaret fişeği flare n.
Always carry a set of flares when hiking.
Yürüyüş yaparken her zaman bir işaret fişeği seti taşıyın.

More Sentences
iyiye işaret a good sign n.
The rapporteur has done just that and that is a good sign.
Raportör tam da bunu yapmıştır ve bu iyiye işarettir.

More Sentences
(özellikle bir girişimin başlangıcını veya sonunu gösteren) işaret gun n.
The runner was too edgy to wait for the starter gun.
Koşucu başlangıç işaretini bekleyemeyecek kadar sinirliydi.

More Sentences
işaret etmek signal v.
The hot weather signals the beginning of the harvest season.
Sıcak havalar hasat mevsiminin başlangıcını işaret ediyor.

More Sentences
işaret vermek cue v.
The conductor cued the strings to enter.
Orkestra şefi yaylılara girmeleri için işaret verdi.

More Sentences
bir işaret olmak (iyi/kötü) augur v.
In the last part-session I stated that Monterrey did not augur well for the Johannesburg Summit.
Son oturumda Monterrey'in Johannesburg Zirvesi için iyi bir işaret olmadığını belirtmiştim.

More Sentences
işaret etmek gesture v.
She gestured for me to come over.
Yanıma gelmem için işaret etti.

More Sentences
işaret etmek sign v.
She signed to me to keep quiet.
Bana sessiz kalmamı işaret etti.

More Sentences
işaret etmek beckon v.
Tom beckoned me to follow him.
Tom onu takip etmem için bana işaret etti.

More Sentences
iyiye işaret olmak bode well v.
That is something I think bodes well for forthcoming negotiations.
Bu, önümüzdeki müzakereler için iyiye işaret olduğunu düşündüğüm bir şey.

More Sentences
işaret etmek flag v.
I should like to flag the need for some self-criticism when the EU dishes out criticism.
AB eleştiri yaparken biraz da özeleştiri yapılması gerektiğine işaret etmek istiyorum.

More Sentences
işaret etmek point v.
All of the evidence pointed to one possibility.
Tüm kanıtlar tek bir olasılığa işaret ediyordu.

More Sentences
işaret etmek motion v.
The guide motioned for us to follow her.
Rehber bize onu takip etmemizi işaret etti.

More Sentences
işaret etmek refer to v.
But what defining parameter does the identity crisis refer to?
Peki kimlik krizi hangi tanımlayıcı parametreye işaret ediyor?

More Sentences
parmakla işaret etmek point v.
It's not polite to point at others.
Başkalarını parmakla işaret etmek kibarca değildir.

More Sentences
işaret etmek point v.
Look’ she said as she pointed towards the woods.
"Bak" dedi ormanı işaret ederken.

More Sentences
işaret etmek mark v.
Clearly it marks considerable and appropriate progress from the point of view of Parliament.
Açıkçası bu, Parlamento açısından kayda değer ve yerinde bir ilerlemeye işaret etmektedir.

More Sentences
Phrasals
(birşeyi) işaret etmek point toward v.
All of these questions point toward how we should spend our money.
Bütün bu sorular paramızı nasıl harcamamız gerektiğine işaret ediyor.

More Sentences
General
işaret edici pointer n.
işaret verme aleti semaphore n.
işaret ilmi semiotics n.
genlik değişikliği ile işaret gönderme amplitude change signaling n.
işaret ateşi watch fire n.
işaret eden pointer n.
işaret feneri flashlight n.
işaret akış şeması boundry diagram n.
işaret (listedeki bir maddenin yanına konulan) check n.
işaret flaması signal flag n.
uzlaşmalı işaret conventional sign n.
kitapta bölüm sonlarına koyulan süslü işaret tailpiece n.
işaret lambası pilot light n.
yol ve caddelerde sürücü ve yayalara yardımcı olmak üzere bulunan çeşitli işaret ve düzenekler street furniture n.
işaret bilimci semiotician n.
resimler aracılığıyla yaratılan anlamlı işaret veya simge pictogram n.
işaret memuru signalmen n.
veresiye verilen şey için koyulan işaret chalk n.
mimaride işaret ve semboller signs and symbols in architecture n.
işaret edicilik prefigurativeness n.
kelime ifade eden işaret logogram n.
anlamı belirten işaret ideogram n.
işaret lambası blinker n.
işaret lambası winker n.
anlamı belirten işaret ideograph n.
işaret ışığı bengal light n.
işaret algılama kartı mark sense card n.
işaret zamiri demonstrative n.
işaret algılama mark sensing n.
işaret kulesi beacon n.
işaret ışığı flare n.
işaret kulesi signal tower n.
işaret direği guidepost n.
demiryollarında, renkli ışıklar yerine kol hareketinden yararlanan işaret semaphore n.
herhangi bir şeyin yerini gösteren işaret landmark n.
ana frekansta işaret gönderme baseband signalling n.
işaret okuyucu badge reader n.
işaret fişeği signal flare n.
elini kaldırarak veya bayrakla bir işaret verme wigwagging n.
kaşe (alet veya bu aletle basılan işaret) stamp n.
işaret memuru signalman n.
işaret (gelecek hakkında) prognostication n.
listede bulunan maddenin yanına konulan işaret tick n.
olacağı önceden işaret edilen olay antitype n.
işaret ışığı beacon n.
kötüye işaret boding n.
kötüye işaret portent n.
çaprazlama işaret crisscross n.
işaret etme designation n.
işaret veya rakamlarla gösterme usulü notation n.
ayırt edici işaret dignotion n.
soru işaretiyle ünlem işaretinin birleşik olarak kullanıldığı işaret interrobang n.
fosforlu işaret kalemi highlighter n.
işaret kalemi highlighter n.
havaalanlarındaki işaret ışıkları beacon n.
özel işaret special sign n.
işaret koyma designation n.
belirtici işaret diacritical mark n.
ayırıcı işaret diacritical mark n.
işaret zımbası prick punch n.
alandaki işaret ışıkları beacon n.
işaret direği signpost n.
işaret kazığı peg n.
kötüye işaret handwriting on the wall n.
işaret sözcüğü signal word n.
tehlikeyi işaret eden çapraz kemikler ve kafatası crossbones n.
tehlikeyi işaret eden çapraz kemikler ve kafatası skull crossbones n.
trafik işaret levhaları traffic sign boards n.
(küçük) işaret fişeği bottle rocket n.
şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb) an identifying mark on the suspect n.
uygun işaret appropriate sign n.
işaret ateşi balefire n.
berber dükanının kapısındaki kırmızı beyaz işaret barber's pole n.
yol bulmak için ağaçlara çizilen işaret blaze n.
fonetik işaret diacritic n.
ayırt edici işaret distinguishing mark n.
temsili işaret figurative mark n.
işaret fişeği rescue flare n.
işaret listesi symbol list n.
işaret dili fonolojisi cherology n.
işaret parmağı ile orta parmağı üstüste getirerek yapılan şans dileme hareketi finger-crossing n.
işaret parmağını orta parmak üstüne getirerek yapılan şans dileme hareketi finger-crossing n.
işaret parmağı ile orta parmağı üstüste getirerek yapılan şans dileme hareketi finger crossing n.
işaret parmağını orta parmak üstüne getirerek yapılan şans dileme hareketi finger crossing n.
işaret parmağı direct finger n.
işaret sıfatı demonstrative n.
işaret kısıtlaması sign restriction n.
uzak mesafeden görülebilen yuvarlak işaret tabelası target n.
belli olsun diye konulan işaret tab n.
terim, işaret veya sembolün işaret ettiği uzaysal-zamansal nesne veya olay referent n.
işaret parmağı first finger n.
(yapım aşamalarını göstermek amacıyla) tabağın kenarına konulan özel işaret remarque n.
bir sınıra işaret eden taş veya direk terminus n.
ayırt edici işaret type n.
bir yerin birahane olduğunu işaret eden direk alestake n.
bir yerin birahane olduğunu işaret eden direk alepole n.
bayrakta siyasi birliği simgeleyen işaret union n.
ayağı yere bastırarak yapılan bir işaret tramp n.
işaret ateşi beacon fire n.
damar benzeri bir işaret veining n.
muğlak/çelişkili anlamları olan bir mesaj, işaret mixed message n.
ne anlama geldiği anlaşılmayan mesaj, işaret mixed message n.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret mixed message n.
birçok anlama gelebilecek bir mesaj, işaret mixed message n.
tutarsız bir mesaj, işaret mixed message n.
karmaşık/karışık bir mesaj, işaret mixed message n.
eskrimde kılıcın hareketini kontrol eden başparmak ve işaret parmağı manipulator n.
sahiplik belirtmek için hayvanın kulağına atılan çentik veya postuna yapılan işaret mark n.
sahiplik, üretim yeri veya kalite bildiren isim, logo veya herhangi bir işaret mark n.
imza yerine geçen işaret (haç, çizgi) mark n.
kumarda anımsatıcı olarak kullanılan bir işaret marker n.
çeşitli depolama ortamına zamanlama veya sayım amaçlı basılan veya çentik olarak atılan küçük bir işaret mark n.
postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret mark n.
sinyal direğine yerleştirilmiş işaret ışığı marker n.
tanımlayıcı işaret hallmark n.
tanımlayıcı işaret hall-mark n.
elle veya bayrakla verilen işaret wigwag n.
elini kaldırarak işaret verme wigwag n.
bayrakla işaret verme wigwag n.
bir şeyi işaretlemek veya bölmek için kullanılan geçici işaret veya sınır wike n.
işaret tablosu legend n.
avı görmeyen ve işaret etmeyen av köpeği blinker n.
ot toplamak ve işaret kazımak için kullanılan bir tür bıçak boline n.
işaret dili hand language n.
bilinçli ve esprili bir şekilde kendine işaret eden bir hikaye, konuşma meta n.
deniz kabuğu, hayvan kemiği gibi atık malzemelerin kalıntılarını içeren ve bir yerleşimin varlığına işaret eden höyük veya yığın midden n.
inek memesinin arkasında bulunan bir işaret milk mirror n.
ok ucundaki v şeklinde işaret head n.
işaret vermek için ayna kullanma heliography n.
işaret dilinin yazım şekli mimography [obsolete] n.
kronolojik, coğrafi veya matematiksel dakikaları ifade etmek için kullanılan işaret minute mark n.
bir şeyin tutulduğu veya ertelendiğine ilişkin bir emir veya işaret hold n.
bir eylemin erteleneceğine dair emir veya işaret hold n.
(halka atma oyununda) işaret mot [dialect] n.
ayırıcı işaret olarak takılan taç garland n.
bir şeyin sonuna işaret eden şey obituary n.
çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun ring-around-a-rosy n.
çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun ring-around-the-rosy n.
çocukların çember oluşturup dans ettikleri ve işaret gelince hep birlikte çömeldikleri bir oyun ring-a-rosy n.
sembolik işaret glyph n.
işaret parmağı demonstrator n.
tanımlayıcı işaret descriptor n.
iyi davranışın işaret ettiği liyakat veya üstün karakter desert n.
sözcük, işaret veya dilsel ifade ile adlandırılan şey designatum n.
işaret olarak söylenen veya yapılan şey gesture n.
yüzey üzerinde ızgaralanmış veya kabartılmış bir dizi işaret grill n.
selamlama veya işaret verme amacıyla ateş edilmesi gun n.
kelime ifade eden işaret ideogram n.
(uzun mesafede) sabit işaret dizisi rover n.
imzadaki ayırıcı işaret rubric n.
ayırt edici bir işaret diagnostic n.
ayin gibi çeşitli işaret veya törenlerle isa'nın gösterilmesi ve kutsanması institution n.
(armada) soylunun evlilik dışı doğduğunu gösteren bir işaret bar sinister n.
kişinin genlerinde avrupalılık olduğuna işaret eden saç tipi good hair [caribbean] n.
genellikle sırlı metalden yapılmış bir tür küçük işaret bayrağı drop n.
(pul koleksiyonculuğu) iptal işareti ve posta damgasından oluşan iki parçalı işaret duplex n.
(dolandırma amaçlı) sahte işaret false token n.
(asker ve ölçümcülerin yer belirlemek için kullandığı) işaret bayrağı fanion n.
işaret (parmak) index n.
hipodrom işaret çubuğu pole n.
soru işareti ile ünlemin birleşiminden oluşan işaret interabang n.
ayırt edici işaret cognizance n.
ayırt edici işaret cognisance n.
av köpeğinin avını işaret pozisyonu dead set n.
parmak sembollü işaret direği fingerpost n.
ayırt edici işaret fingerprint n.
parmak sembollü işaret direği fingerboard n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası fingerboard n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası finger post n.
kimlik teşkil eden işaret fingerprint n.
işaret dili ile iletişim finger spelling n.
tanımlayıcı işaret fingerprint n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası fingerpost n.
parmak sembollü işaret direği finger post n.
işaret ateşi firebare n.
(demiryolu) mekanik işaret kolu fishtail n.
dizgicinin düzeltme yapması için satır aralarına konan kart parçası veya uzun ince çizgi şeklindeki işaret flag n.
bayrakla yapılan işaret verme hareketi flash n.
haberci işaret foregleam n.
(armacılık) kenar içindeki armanın şeklini takip eden dar şerit şeklindeki işaret orle n.
ok ve yayla belirlenen işaret prick n.
patende buz üzerinde bırakılan işaret print n.
önemli şeyleri işaret eden olay preindication n.
yazılı işaret scribe [dialect] [uk] n.
bir kimsenin imzasına eklediği işaret scroll n.
ayırt edici işaret signation [obsolete] n.
işaret dili alfabesi sign n.
işaret dili sign n.
işaret eden şey significator n.
büyülü işaret sigil n.
tanımlayıcı işaret signature n.
kimlik doğrulayıcı işaret veya damga signet n.
tanımlayıcı işaret veya damga signet n.
(armacılıkta) sağ ve sol üst köşelerden çapraz gelen çizgilerin ortada kesiştiği haç ile ortası baklava şeklinde çıkarılmış simgeden oluşan bir işaret fret n.
kumaşta açıklık veya yırtmaç belirten uzun düz kesik veya işaret slash n.
belli edici işaret telltale signal n.
teknolojik işaret technosignature n.
mühürlerin tarihi, yaşı, türleri, kullanım biçimleri ve yasal işlevleri ile ilgilenen mühür ve işaret bilimi sphragistics n.
çizgili işaret strake n.
ilk işaret stirring n.
önemli işaret ostent n.
işaret etme indigitation n.
ayırt edici işaret/ifade indicia n.
önemine işaret etmek point v.
yanına işaret koymak (listedeki bir maddenin) check off v.
işaret koymak tick v.
göz kırparak işaret etmek wink at v.
el ile işaret etmek motion v.
belirli bir duruma işaret etmek promise v.
şamandıra ile işaret koymak buoy v.
yakıp söndürmek (işaret vermek için ışıkları) flash v.
işaret etmek betoken v.
üzerinde işaret bırakmak leave a mark on v.
işaret etmek point at v.
işaret etmek imply v.
işaret koymak beacon v.
işaret etmek point to v.
işaret etmek make a sign v.
en küçük bir işaret vermemek not give the least sign v.
işaret etmek (bir hareketle) signify v.
işaret etmek signalize v.
yanına işaret koymak (listede bulunan bir maddenin) tick off v.
pırıldak ile işaret vermek heliograph v.
işaret etmek point out v.
flamayla işaret vermek wigwag v.
işaret etmek (gelecek hakkında bir şeye) prognosticate v.
bir şeye işaret etmek be a witness to v.
işaret etmek note v.
bayrakla işaret vermek flag v.
işaret vermek make a sign to somebody v.
işaret etmek designate v.
kötüye işaret olmak bode v.
kötüye işaret olmak portend v.
işaret etmek wag one's finger at v.
kalsın diye işaret koymak stet v.
işaret vermek give somebody the cue v.
işaret vermek give somebody a sign v.
işaret etmek notate v.
işaret etmek give indication v.
işaret etmek bode v.
-e işaret etmek be indicative of v.
-e işaret etmek bode v.
-e işaret etmek imply v.
-e işaret etmek presage v.
-e işaret etmek signalize v.
-e işaret etmek threaten v.
-e işaret etmek speak of v.
-e işaret etmek portend v.
işaret koymak mark v.
(suçluyu) işaret etmek point the finger at v.
işaret koymak tick off v.
işaret etmek characterize v.
işaret etmek denote v.
iyiye işaret olmak augur well for v.
birisini birisi olarak tanıtmak/işaret etmek/göstermek finger someone as someone v.
yeni bir döneme işaret etmek mark a new period of v.
penaltı noktasını işaret etmek point the penalty spot v.
işaret etmek map v.
işaret etmek characterise v.
işaret etmek signalise v.
bir işaret beklemek wait for a sign v.
işaret dili ile konuşmak speak in sign language v.
işaret dilinde konuşmak speak in sign language v.
işaret dili kullanarak konuşmak speak in sign language v.
işaret koymak tab v.
işaret koymak tally v.
başı ile işaret etmek nod v.
işaret etmek note [obsolete] v.
işaret etmek remark [obsolete] v.
işaret etmek tell v.
başparmak ile işaret etmek thumb v.
çenesiyle işaret etmek jut one's chin at v.
(el sallayarak) işaret vermek waft v.
ıslık çalarak işaret vermek whistle v.
göz kırparak işaret vermek wink v.
işaret etmek hold v.
anısına işaret etmek monument v.
işaret yaparak kabul ettiğini göstermek move v.
zille işaret etmek buzz v.
işaret etmek demonstrate [obsolete] v.
-e işaret etmek denounce [obsolete] v.
işaret etmek denounce [obsolete] v.
kadranla işaret etmek dial v.
özellikle işaret etmek distinguish of [obsolete] v.
parmakla işaret etmek digitate v.
işaret etmek index v.
kazıkla işaret koymak peg (out) v.
işaret etmek say v.
(gelecekteki bir olaya) işaret etmek forehold v.
işaret etmek foreshow [obsolete] v.
işaret etmek precurse v.
işaret etmek prefigurate v.
önceden işaret etmek preominate [obsolete] v.
kuzeyi işaret etmek septentrionate v.
işaret etmek shadow (forth) v.
işaret etmek shadow (out) v.
parmakla işaret etmek show v.
işaret dilinde ifade etmek sign v.
işaret yerleştirmek sign v.
işaret dili ile anlaşmak sign v.
işaret direkleriyle göstermek signpost v.
iyi tarafına işaret etmek smile v.
davul ritmiyle işaret vermek beat v.
duracağını işaret etmek protect v.
(pula) işaret basmak surcharge v.
işaret etmek symptomatise [uk] v.
işaret etmek symptomize v.
işaret etmek symptomise [uk] v.
işaret etmek symptomatize v.
işaret etmek underlie v.
parmakla işaret etmek indigitate [obsolete] v.
işaret vermek fugle v.
işaret edilen pointed adj.
işaret ilmine ait semiotic adj.
kötüye işaret presaging adj.
kendine işaret eden self-referential adj.
kaçınmayı işaret eden abdicative adj.
bilgiye işaret eden şey telltale adj.
bir harfin üzerindeki işaret olan cockup adj.
işaret görevi gören witness adj.
temsile işaret eden representationary adj.
işaret içeren omened adj.
fena bir şeye işaret olan ominous adj.
kötülüğe işaret eden ominous adj.
kötüye işaret eden infortunate adj.
belirli bir anlaşmanın işaret ettiği bir gruba dahil olan covered adj.
kötüye işaret eden doomful adj.
işaret eden precursive adj.
işaret eden prenuncious adj.
ellinci yıl dönümünü işaret eden semicentenary adj.
işaret etme amaçlı olan significatory adj.
işaret dilinde kullanılan sign adj.
işaret direkleri olan signposted adj.
işaret edilebilir pointable adj.
işaret eden symptomatical adj.
işaret verilince at the drop of a hat adv.
işaret yoluyla signally adv.
işaret olarak in sign of prep.
birinin notlarında birinin uygun olmadığına/görünmediğine dair almış olduğu not/işaret jdlr expr.
Phrasals
birine eliyle işaret etmek motion to someone v.
kenara geç diye işaret etmek motion someone to the side v.
birine bir şey yapması için elle işaret etmek motion for someone to do something v.
olarak işaret etmek point to as v.
bir şeyi işaret etmek signal for something v.
birine (gelmesi için) işaret etmek signal for someone v.
bir şeye işaret etmek signal for something v.
işaret etmek pint out v.
başıyla işaret vermek make something at someone v.
(birini bir yerden) uzaklaştırmak için eliyle işaret etmek wave someone back (from something) v.
isminin yanına bir işaret koymak mark off v.
(bir şeyde birine/bir şeye) işaret etmek represent (someone or something) in (something) v.
eliyle olumsuz işaret yapmak wave off v.
eliyle reddettiğini işaret etmek wave off v.
eliyle geride durmasını işaret etmek wave off v.
eliyle uzaklaşmasını işaret etmek wave off v.
birinin/bir şeyin sonuna, bitişine, değişimine işaret etmek usher out v.
eliyle işaret edip geçersiz kılmak (spor) wave off v.
eliyle geri gitmesini işaret etmek wave off v.
işaret edip kenara çekmek wave aside v.
eliyle işaret ederek devam etmesini sağlamak wave through v.
işaret koymak mark up v.
(birini/bir şeyi) parmağıyla işaret etmek point toward (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) yerini işaret etmek point toward (someone or something) v.
işaret ederek (birinin/bir şeyin) yerini göstermek/tarif etmek point toward (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) işaret etmek point toward (someone or something) v.
başlaması için işaret vermek cue in v.
birine vaktin geldiğini işaret etmek cue someone in v.
vaktin geldiğini işaret etmek cue in v.
başlamasını işaret etmek cue in v.
birine işaret vermek cue someone in v.
birine başlamasını işaret etmek cue someone in v.
-e işaret vermek indicate to v.
(birine/bir şeye) bir işaret koymak mark (someone or something) with (something) v.
(birine/bir şeye bir şeyle) işaret koymak mark (someone or something) with (something) v.
(birine) eliyle işaret etmek motion to (one) v.
kenara geçmesi için işaret yapmak motion aside v.
-e eliyle işaret etmek motion to v.
(birine) eliyle (birinden/bir şeyden) uzaklaşmasını işaret etmek motion (one) away from (someone or something) v.
kenara geçmesini/çekilmesini işaret etmek motion aside v.
(birini/bir şeyi) parmağıyla işaret etmek/göstermek point to (someone or something) v.
aşağıdaki (birini/bir şeyi) işaret etmek point down to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) işaret etmek point to (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) işaret etmek point to (someone or something) v.
(bir şey) olarak (birini/bir şeyi) göstermek/işaret etmek point to (someone or something) as (something) v.
(birine/bir şeye) işaret etmek refer to (someone or something) v.
hakkında (bir şeyi) göstermek/işaret etmek say for v.
eliyle gitmesi/uzaklaşması/geri çekilmesi için işaret etmek wave away v.
eliyle gitmesi/uzaklaşması/geri çekilmesi için işaret yapmak wave back v.
eliyle devam etmesini işaret etmek wave on v.
eliyle yanına gelmesini işaret etmek wave down v.
eliyle işaret ederek durdurmak wave down v.
işaret etmek flag up v.
Phrases
işaret edildiği gibi as has been pointed out expr.
yukarıda işaret edildiği gibi as stated above expr.
herşey ...'ı işaret ediyor/gösteriyor all seems to point .. expr.
her şey ona işaret ediyor five will get you ten expr.
üç trigonometrik fonksiyonun (sinüs), (tanjant) ve (kosinüs) işaret değerlerini akılda tutmaya yardımcı olması için oluşturulmuş anımsatıcı ifade all students take calculus expr.
üç trigonometrik fonksiyonun (sinüs), (tanjant) ve (kosinüs) işaret değerlerini akılda tutmaya yardımcı olması için oluşturulmuş anımsatıcı ifade all students take calculus expr.
ilk işaret veriliyor the balloon goes up expr.
yukarıda işaret edildiği gibi as demonstrated above expr.
Colloquial
belirgin işaret/ipucu a telling sign n.
ingiltere'de (avuçiçi içeri bakacak şekilde yapıldığında) küfür veya kötü anlam ifade eden işaret v sign n.
(armacılık) soylunun evlilik dışı doğduğunu gösteren ve armasında sol omuzdan sağa çapraz olarak inen bir işaret bar sinister [obsolete] n.
çelişkili işaret/mesaj mixed signal n.
ne anlama geldiği anlaşılmayan işaret/mesaj mixed signal n.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek işaret/mesaj mixed signal n.
karmaşık işaret/mesaj mixed signal n.
belirsiz işaret/mesaj mixed signal n.
tutarsız işaret/mesaj mixed signal n.
birçok anlama gelebilecek işaret/mesaj mixed signal n.
muğlak işaret/mesaj mixed signal n.
iyiye işaret etmek augur well v.
kötüye işaret olmak augur ill v.
birini işaret etmek finger v.
birini (bir şeyi yapan, bir yerde olan) kişi olarak işaret etmek/göstermek finger v.
birini parmakla işaret etmek finger v.
bir konu hakkında bir şeye işaret etmek have it v.
düşünürken baş ve işaret parmağıyla çeneyi tutmak keak v.
elle yapmasını işaret etmek motion to do v.
yapması için elle işaret etmek motion to do v.
(bir şeye) işaret eden suggestive of (something) adj.
o yöne işaret ediyor it's looking that way expr.
Idioms
kötüye işaret writing on the wall n.
suçluyu parmakla işaret etme the finger of blame n.
suçluyu parmakla işaret etme the finger of suspicion n.
ardında bırakılan işaret calling card [us] n.
ardında bırakılan işaret a calling card [us] n.
gözleriyle işaret etme the big eye n.
suçluyu işaret etme the finger of blame n.
hayırlı bir şey olacağına işaret good omen n.
iyiye işaret good omen n.
iyi şansa işaret good omen n.
etkili bir işaret/mesaj a kick in the pants n.
kendine getiren olay/işaret kick in the rear n.
kendine getiren olay/işaret kick in the seat of the pants n.
sağlam bir işaret/mesaj a kick in the pants n.
kendine getirecek bir işaret/mesaj a kick in the pants n.
işaret çakma a nod and a wink n.
sıra dışı/mucizevi bir şey olacağına dair bir işaret bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n.
ileride neyin popüler olacağına dair bir işaret a sign of things to come [cliché] n.
iyi şans getiren işaret albatross n.
iyi şans getiren işaret albatross n.
gözle işaret etme big eye n.
(bir şeyin) son bulduğuna işaret passing bell n.
açık işaret dead giveaway n.
sivri bir şeyle işaret etmek jab at v.
bir şeyin felaketle sonuçlanacağına işaret etmek spell disaster v.
işaret etmek point the finger at v.
(bir suçluyu vb) işaret etmek lay the finger on someone v.
(bir suçluyu vb) işaret etmek put the finger on someone v.
işaret/sinyal vermek give someone the high sign v.
kenara geç diye işaret etmek motion someone to one side v.
(gelecekte olabileceklere) işaret etmek point the way v.
yerini işaret etmek point the way v.
-e işaret etmek bode somehow for someone or something v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şeye işaret etmek say a great deal about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şeye işaret etmek say a great deal about (someone or something) v.
(birine) yolu/yönü işaret etmek point (one) in the right direction v.
(birine) yolu/yönü işaret ederek göstermek point (one) in the right direction v.
işaret ve küçük parmakları açık bir şekilde yumruğunu kafasına götürerek hakaret etmek make horns at (someone) v.
bir çok anlama gelen bir işaret almak get a mixed signal v.
belirsiz bir işaret almak get a mixed signal v.
çelişkili bir işaret almak get a mixed signal v.
karmaşık bir işaret almak get a mixed signal v.
işaret etmek ring the bell v.
karmaşık/karışık bir işaret vermek send a mixed signal v.
muğlak/çelişkili anlamları olan bir işaret vermek send a mixed signal v.
tutarsız bir işaret vermek send a mixed signal v.
birçok anlama gelebilecek bir işaret vermek send a mixed signal v.
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir işaret vermek send a mixed signal v.
ne anlama geldiği anlaşılmayan bir işaret vermek send a mixed signal v.
sonuna işaret olmak ring the knell of v.
(bir şeyin) sonuna işaret olmak ring the knell of (something) [old-fashioned] v.
her şey yolunda işaret almak get the all-clear v.