equal - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

equal

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "equal" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 59 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
equal adj. denk
equal adj. eşit
General
equal n. emsal
equal n. akran
equal n. yaşıt
equal n. gibisi
equal n. eş
equal n. eşit kimse
equal n. eşit şey
equal v. eşdeğerde olmak
equal v. eş değerde olmak
equal v. muadili olmak
equal v. egale etmek
equal v. bir olmak
equal v. emsali olmak
equal v. eşit olmak
equal v. yetişmek
equal v. aynı düzeyde olmak
equal v. karşılık gelmek
equal v. erişmek
equal v. ulaşmak
equal v. eşit hale getirmek
equal v. denk yapmak
equal adj. düzenli
equal adj. hayır demez
equal adj. küfüv
equal adj. aynı düzeyde
equal adj. sakin
equal adj. muadil
equal adj. yeterli
equal adj. uygun
equal adj. beraber
equal adj. başabaş
equal adj. müsavi
equal adj. dengeli
equal adj. aynı
equal adj. eşit
equal adj. tarafsız
equal adj. adil
equal adj. düz
equal adj. aynı seviyede
equal adj. aynı miktarda
equal adj. tarafsız
equal adj. adaletli
equal adj. adil
equal adj. gerekli niteliklere sahip olan
equal adj. gerekli özellikleri taşıyan
equal adj. düzlük
equal adj. yeterli
equal adj. yetkin
equal adj. dingin
Colloquial
equal v. elde etmek
Trade/Economic
equal v. eşit olmak
Music
equal adj. karma olmayan
Abbreviation
equal n. eşitlik
equal n. denklik
Archaic
equal v. eşitlemek
equal v. denkleştirmek
equal v. denklemek

Bedeutungen, die der Begriff "equal" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 354 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
equal sign n. eşittir imi
equal pay for equal work n. eşit işe eşit ücret
equal treatment n. eşit muamele
equal footing n. eşit muamele
equal sign n. eşittir işareti
equal shares n. kardeş payı
equal sign n. eşit işareti =
equal sign n. eşit imi
equal falling n. eşdüşer
equal rights n. eşit haklar
equal pressure n. eşbasınç
an equal amount n. misil
equal remuneration n. eşit ücret
a group sharing equal belief n. aynı inancı paylaşanlar grubu
equal right n. eşit hak
equal mind n. soğukkanlılık
candidacy on equal footing n. eşit temelde adaylık
law of equal areas n. eşit alanlar kanunu
being equal n. eşit olma
equal distribution n. eşit dağıtım
equal conditions n. denk koşullar
equal weight n. eşit ağırlık
two equal pieces n. iki eşit parça
two equal parts n. iki eşit parça
equal tee n. eş ağızlı te
equal-area n. eşit yüzölçümü
proportional equal sacrifice n. orantılı eşit fedakarlık
equal distances n. eşit mesafeler
equal distance n. eşit mesafe
equal distance n. eşit uzaklık
equal status n. eşit statü
equal respect n. eşit saygı
equal scores n. eşit puanlar
equal scores n. eşit skorlar
become equal v. denkleşmek
be equal v. eşit olmak
be equal to v. uygun olmak
make equal v. eşitlemek
consider equal v. eşit saymak
be equal to v. denk olmak
be equal to v. bir olmak
make equal v. denkleştirmek
be equal v. yenişememek
be equal v. denk olmak
consider equal v. bir tutmak
be equal to v. bir işin üstesinden gelmek
make equal v. denklemek
become equal v. eşitleşmek
be equal to v. denk gelmek
equal to v. denk düşmek
equal to v. denk gelmek
be equal to the occasion v. güçlüğün üstesinden gelmek
be equal to sample v. örneğe uygun olmak
divide something into two equal parts v. iki eşit parçaya bölmek
divide something into two equal parts v. yarı yarıya bölmek
be equal someone in something v. (bir konuda/alanda) birsiyle eşit olmak
feel equal to someone v. kendini birisiyle eşit hissetmek
feel equal to someone v. kendini birisine eşit hissetmek
be equal someone in something v. (bir şeyde) birisiyle eşit olmak
consider equal v. eş tutmak
equal to v. eş tutmak
equal to zero v. sıfıra eşitlemek
equal [obsolete] v. zararın tamamını karşılamak
equal [obsolete] v. tamamını ödemek
equal to the task adj. işin ehli
of equal strength adj. eşit güçte
of equal area adj. eşit yüzölçümünde
equal to adj. eşit
equal to the occasion adj. her ihtimale karşı hazır
equal to adj. emsal
of equal strength adj. aynı güçte
equal to adj. eş
equal to adj. akran
equal to adj. -nin üstesinden gelebilen
better-than-equal adj. ortalamadan daha iyi
better-than-equal adj. ortalamanın üzerinde
without equal adj. benzersiz
without equal adj. eşsiz
equal in (something) adj. (bir şeyde) eşit
equal in (something) adj. (bir şeyde) aynı
equal in (something) adj. (bir şeyde) aynı seviyede
equal to (something) adj. (bir şeyi) karşılayan
equal to (something) adj. (gerekli yeteneğe, özelliğe) sahip
equal to (something) adj. (bir şeyin) üstesinden gelebilen
equal to (something) adj. (bir şeye) uygun
equal to (something) adj. işin ehli
on equal terms adv. başabaş
on equal footing adv. aynı seviyede
on equal basis adv. seyyanen
under equal conditions adv. denk koşullar altında
under equal conditions adv. eşit şartlar altında
under equal circumstances adv. eşit şartlar altında
in equal adv. eşit bölümlerle
on an equal basis adv. eşit şartlarda
on an equal basis adv. eşit oranda
under equal terms adv. eşit şartlar altında
under equal terms adv. eşit şartlarda
on an equal with prep. ile eşit olarak
equal to prep. aynı miktar
equal to prep. -e eşit
Phrasals
equal in v. -de eşit
equal in v. -de aynı
equal someone or something in something v. bir şeyde birine/bir şeye eşit olmak
equal someone or something in something v. bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı seviyede olmak
equal someone or something in something v. bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı olmak
equal to (someone or something) v. (birine/bir şeye) eşit
equal to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı
equal to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede
Phrases
in equal installments expr. eşit taksitlerde
all are equal before the law expr. kanun karşısında herkes eşittir
everybody is equal before the law expr. kanun karşısında herkes eşittir
none shall be your equal! expr. kimse senin dengin olmayacak!
we are all equal in the sight of god expr. tanrının nazarında hepimiz eşitiz
in equal measure(s) expr. aynı derecede
in equal measure(s) expr. aynı boyutlarda
in equal measure(s) expr. aynı miktarda
in equal measure(s) expr. aynı ölçüde
on equal terms (with somebody/something) expr. başa baş
on equal terms (with somebody/something) expr. aynı şartlarda
on equal terms (with somebody/something) expr. eşit şartlarda
on equal terms (with somebody/something) expr. eşit olarak
on equal terms (with somebody/something) expr. eşit bir şekilde
all men are created equal expr. herkes eşit yaratılmıştır
all men are created equal expr. herkes eşit haklara sahiptir
all other things (else) being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. böyle giderse
all other things (else) being equal expr. başka bir aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. diğer koşullar sabitken
all other things (else) being equal expr. aynı koşullar altında
all men are created equal expr. herkes eşit yaratılmıştır
all men are created equal expr. herkes eşit haklara sahiptir
all other things (else) being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. böyle giderse
all other things (else) being equal expr. başka bir aksilik çıkmazsa
all other things (else) being equal expr. diğer koşullar sabitken
all other things (else) being equal expr. aynı koşullar altında
separate but equal expr. ayrı ama eşit
Proverb
some are more equal than others herkes eşittir ama bazıları daha eşittir
some are more equal than others eşit gibi görünseler de bazı insanlara daha ayrıcalıklı davranılır
some are more equal than others eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir
a word of praise is equal to ointment on a sore övgünün iyileştirici/yatıştırıcı bir etkisi vardır
a word of praise is equal to ointment on a sore bir övgü sözcüğü yaraya sürülmüş bir merhem gibidir
a word of praise is equal to ointment on a sore tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Colloquial
all people are equal in the eyes of the law expr. kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir
Idioms
be without equal v. benzersiz olmak
be without equal v. eşsiz olmak
be without equal v. üstün olmak
be without equal v. eşi benzeri olmamak
be without equal v. türünün tek örneği olmak
be without equal v. en iyisi olmak
have no equal v. benzersiz olmak
have no equal v. eşsiz olmak
have no equal v. üstün olmak
have no equal v. eşi benzeri olmamak
have no equal v. türünün tek örneği olmak
have no equal v. en iyisi olmak
equal to the occasion adj. işin ehli
equal to the occasion adj. duruma uygun
equal to the occasion adj. güçlüğün üstesinden gelebilen
equal to the occasion adj. gerekli yeteneğe, özelliğe sahip
on an equal footing (with one) adv. (biriyle) aynı düzeyde
on an equal footing (with one) adv. (biriyle) eşit zeminde
on an equal footing (with one) adv. (biriyle) denk durumda
all else being equal expr. böyle giderse/böyle gitmeye devam ederse
all else being equal expr. bu gidişle
all else being equal expr. bir değişiklik olmazsa/bir aksilik çıkmazsa
all else being equal expr. ne olursa olsun
all things being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. aksilik çıkmazsa
other things being equal expr. aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
other things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
all things being equal expr. bir aksilik çıkmazsa
all other things being equal expr. diğer koşullar sabitken
all else being equal expr. bu şartlarda
all else being equal expr. bu şartlar altında
all else being equal expr. durum böyle devam ederse
in equal measure expr. aynı derecede
Trade/Economic
equal opportunity employer n. ayrımcı olmayan işveren
other things being equal n. diğer şeyler sabit kalmak koşuluyla anlamında bir varsayım
equal opportunity employer n. dil, din, ırk, bölge, cinsiyet gibi alanlarında ayrım yapmadığını beyan eden işveren
equal installments n. eşit taksit
equal wages for equal work n. eşit değerde işe eşit ücret
value of equal n. emsal bedel
equal share rate n. emsal pay oranı
value of equal n. emsal değeri
equal pay for equal work n. eşit işe eşit ücret
equal marginal principle n. eş marjinal ilkesi
equal pay n. eşit ücret
equal installments n. eşit taksitler
equal employment opportunity n. eşit istihdam fırsatı
equal pay for equal work n. eşit işe eşit ücret politikası
equal treatment n. eşit muamele
equal treatment n. eşit işlem
equal annual payment method n. eşit taksitlerle senelik ödeme yöntemi
equal coverage clause n. eşit sigorta kapsamı hükmü
equal pay for equal work n. eşit işe eşit ücret
equal percentage reduction of tariffs n. gümrük tarifelerinde eşit yüzde indirimi
equal percentage reduction of tariffs n. gümrük tarifelerinde yatay indirim
equal percentage reduction of tariffs n. gümrük tarifelerinde linear indirim
equal wages for equal work n. hakkaniyetli ödeme
marginal equal sacrifice principle n. marjinal eşit fedakarlık ilkesi
covenant of equal coverage n. menfi rehin şartı
principle of equal sacrifice n. özveride eşitlik ilkesi
equal and national treatment n. ulusal ve eşit muamele
eeo (equal employment opportunity) n. eşit istihdam fırsatı
eeo (equal employment opportunity) n. eşit çalışma hakkı
eeoc (equal employment opportunity commission) n. eşit çalışma hakkı komisyonu
equal pay rise n. seyyanen zam
equal pay increase n. seyyanen zam
equal salary increase n. seyyanen zam
at an equal rate expr. aynı hızda
all else equal expr. diğer değişkenler sabit kaldığında
at an equal rate expr. eşit oranda
Law
principle of equal treatment n. eşit işlem ilkesi
equal treatment principle n. eşit işlem ilkesi
equal treatment n. eşit davranma
equal treatment n. eşit muamele
equal votes n. eşit oy
principle of equal sacrifice n. eşit fedakarlık ilkesi
equal treatment principle n. eşit muamele ilkesi
equal fault n. eşit kusur
principle of equal treatment n. eşit muamele ilkesi
equal protection of the laws n. kanunların eşit ölçüde himayesi
the equal protection of law n. kanun önünde eşitlik ilkesi
equal protection of the laws n. kanunların eşit ölçüde koruması
principle of equal apportionment of public burdens n. kamu külfetleri karşısında vatandaşların eşitliği ilkesi
be equal to a sample v. örneğe uygun olmak
at an equal rate expr. eşit olarak
all men are equal in the sight of the law expr. kanun nazarında/karşısında tüm bireyler eşittir
equal before the law expr. kanunlar önünde eşittir
Politics
advisory committee on the european year of equal opportunities for all n. avrupa herkes için eşit fırsatlar yılı danışma komitesi
the separate but equal doctrine n. ayrı ama eşit doktrini
equal protection n. devletin tüm vatandaşlarını aynı derecede koruması
equal protection n. eşit koruma
equal treatment n. eşit muamele
equal basis n. eşit temel
equal citizenship n. eşit vatandaşlık
equal rights committee n. eşit haklar komitesi
equal voting rights n. eşit oy hakkı
equal opportunities n. eşit fırsatlar
equal protection n. eşit derecede koruma
equal political rights n. eşit siyasi haklar
principle of equal access n. eşit giriş ilkesi
equal rights amendment n. eşit haklar tasarısı
equal access n. eşit katılım
equal treatment principle n. eşit muamele prensibi
equal rotation n. eşit rotasyon
equal opportunities n. fırsat eşitliği
principle of equal opportunity n. fırsat eşitliği ilkesi
equal opportunity principle n. fırsat eşitliği ilkesi
directorate-general for employment social affairs and equal opportunities n. istihdam sosyal işler ve eşit fırsatlar genel müdürlüğü
equal treatment for men and women n. kadınla erkeğe eşit muamele
equal treatment in return n. misliyle mukabele
equal treatment in return n. mukabele-i bilmisil
equal treatment in return n. mukabelei bilmisil
equal opportunities commission n. fırsat eşitliği komisyonu
equal opportunity n. fırsat eşitliği
on equal footing expr. eşit koşullarda
on equal footing expr. eşit zeminde
Institutes
equal employment opportunity commission (eeoc) n. eşit çalışma hakkı komisyonu
committee on equal opportunities for women and men n. kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu
Industry
equal pay n. eşit ücret alma hakkı
Technical
lines of equal n. ana gerilme eşçizgileri
lines of equal n. asal
equal friction method n. denk sürtünme dirençleri metodu
equal ratios n. denk/eşit oranlar
equal interval n. eşit aralık
equal increment n. eşit artış
equal energy source n. eşit enerji kaynağı
equal area criterion n. eşit alan kriteri
equal function n. eşit işlev
equal-area projection n. eşit alanlı izdüşüm
curve of equal bearing n. eşit kerteriz eğrisi
equal arm scale n. eşit kollu terazı
equal sets n. eşit kümeler
equal friction method n. eşit sürtünme dirençleri metodu
equal angle cutter n. eşkenar freze
equal-area net n. eşit alan ağı
equal leg angle n. eşitkenar köşebent
equal matrices n. eşit dizeyler
equal leg angle n. eşit kenarlı köşebent
equal area projection n. eşit alan projeksiyonu
equal angles n. eşkenar köşebentler
equal span n. eşit açıklık
approved equal n. onaylı eşdeğeri
approved equal n. onaylı kopyası
equal-zero indicator n. sıfır sonuç göstergesi
transition distance on three equal length idler rollers n. üç eşit uzaklıktaki taşıyıcı makaralar ile uç tamburu arasındaki geçiş mesafesi
transition distance on three equal length idler roller n. üç eşit uzunluktaki taşıyıcı makaranın geçiş mesafesi
equal channel angular pressing n. eş kanallı açısal presleme
equal-level adj. eşit düzeyli
Computer
greater than or equal n. büyük veya eşit
equal emphasis n. eşit vurgu
equal column width n. eşit sütun genişliği
equal row heights n. eşit satır yükseklikleri
greater than or equal to expr. büyük-eşittir
greater than or equal to expr. büyük veya eşittir
not equal to expr. buna eşit değildir
make equal expr. eşitle
does not equal expr. eşit değil
not equal expr. eşit değildir
does not equal expr. eşit değildir
not equal to expr. eşit değil
not equal to expr. eşit değildir
less than or equal expr. küçük veya eşit
less than or equal to expr. küçük veya eşittir
less than or equal to expr. küçük-eşittir
Informatics
equal sign n. eşittir işareti
equal sign n. eşittir imi
Telecom
equal quality numbers n. eşit kalite numaraları
equal access n. eşit erişim
equal opportunity numbers n. eşit fırsat numaraları
Electric
equal energy source n. eşit enerji kaynağı
Automotive
equal length header n. eş borulu manifolt
equal power distribution n. eş güç dağılımı
equal-length driveshafts n. eş uzunluklu tahrik milleri
equal torque n. eşit tork
Aeronautic
curve of equal bearing n. eşit kerteriz eğrisi
circle of equal probability n. eşit olasılık dairesi
Mining
equal falling n. eşdüşer
Gastronomy
pasta in equal size granules n. kuskus
Math
greater than or equal to n. büyük eşit işareti
equal functions n. eşit işlevler
equal matrices n. eşit matrisler
equal sides n. eşit kenarlar
equal sets n. eşit kümeler
equal functions n. eşit fonksiyonlar
less than or equal to symbol n. küçük eşit işareti
greater than or equal to expr. büyük eşit
less than or equal to expr. küçük eşit
Statistics
equal probability of selection method n. eşit olasılıklı seçme yöntemi
selection with equal probability n. eşit olasılıkla seçim
equal tails test n. eşit yanlı sınama
line of equal distribution n. eşit dağılım çizgisi
equal spacings test n. eşit aralıklar sınaması
equal tails test n. eşit yanlı test
equal tails test n. eşit taraflı test
principle of equal ignorance n. eşit ihmal kuralı
Social Sciences
equal decrement of life n. yaşamın kısalma eşitliği
Geography
equal area projection n. alan koruyan projeksiyon
equal-area n. eşit alanlı
Geology
equal-area net n. eşit-alan ağı
Military
equal section charge n. eşit keseli barut hakkı
circle of equal altitude n. eşit yükseklik dairesi
Music
equal temperament n. eşit akort
Photography
equal convey n. eşit dışbükey
equal concave n. eşit içbükey
Abbreviation
eoc (equal opportunities commission) n. fırsat eşitliği komisyonu
eoe (equal opportunity employer) n. ayrımcı olmayan işveren
Engineering
equal-area map projection n. eş alanlı harita projeksiyonu
equal-area projection n. otalik projeksiyon
equal-area adj. eş alanlı harita projeksiyonu ile ilgili
equal-area adj. eş alanlı harita projeksiyonuna ait