Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
hedefe
Bedeutungen von dem Begriff
"hedefe"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
hedefe
home
n.
Bedeutungen, die der Begriff
"hedefe"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 230 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
roketten hedefe
missile to target
n.
2
General
hedefe kilitlenme
lock on
n.
3
General
topluma kazandırmada hedefe giden yollar
resettlement pathways
n.
4
General
hedefe kilitlenme
lockon
n.
5
General
hedefe ulaşma
hit
n.
6
General
hedefe yaklaşma
run-up
n.
7
General
hedefe yönelik davranış
means to an end
n.
8
General
hedefe yapılan saldırıların toplam sonucu
targeting effects
n.
9
General
hedefe ulaşma
reaching
n.
10
General
hedefe ulaşma veya yükselme aracı olarak kullanılan yol ya da yöntem
ladder
n.
11
General
belirli bir nesneye, hedefe veya amaca yönelik arzu
appetition
n.
12
General
hedefe bakma
vizy [scotland]
n.
13
General
hedefe ulaştıran kimse
medium
n.
14
General
hedefe hazırlanma süreci
buildup
n.
15
General
hedefe giden doğrudan yol
highway
n.
16
General
hedefe isabet ettiremeyen şey
misfire
n.
17
General
hedefe ulaşmak için yapılan bir dizi eylem
movement
n.
18
General
hedefe ulaşma yolunda hareket eden grup
movement
n.
19
General
(hedefe yönelik) zekice ve dolaylı eylem
by-stroke
n.
20
General
(hedefe) ilerleme
onward motion
n.
21
General
hedefe ulaştıran basit ve güvenilir yol
open sesame
n.
22
General
hedefe ulaşılmasını engelleyen gerçek
roadblock
n.
23
General
hedefe giden yol
route
n.
24
General
hedefe ulaşmış olma ihtimali olan kimse
might-have-been
n.
25
General
hedefe yönelik uygulama kararları
policy
n.
26
General
hedefe ulaşabilmek için çalışmaya hız verme
fast-tracking
n.
27
General
merminin hedefe nüfuz oranı
penetration
n.
28
General
tek bir hedefe kilitlenme
single-mindedness
n.
29
General
tek bir hedefe kilitlenme
singleness
n.
30
General
hedefe bağlılık
goal commitment
n.
31
General
hedefe giden yolda benimsenen motto
slughorn [obsolete]
n.
32
General
hedefe yürüme
stride
n.
33
General
hedefe ilerleme
stride
n.
34
General
daha makul bir hedefe yönelme
substitution
n.
35
General
(hedefe giden) basamaklar
ladder
n.
36
General
hedefe yöneltmek
bring to a destination
v.
37
General
hedefe isabet ettirememek
misfire
v.
38
General
hedefe erişememek
scatter
v.
39
General
hedefe isabet ettirememek
undershoot
v.
40
General
hedefe kilitlenmek
lock on
v.
41
General
hedefe ateş etmek
shoot at a target
v.
42
General
hedefe nişan almak
aim at the target
v.
43
General
hedefe ulaşmak
attain the objective
v.
44
General
hedefe ulaşmak
accomplish the objective
v.
45
General
hedefe ulaşmak
achieve the objective
v.
46
General
hedefe ulaşmak
achieve the aim
v.
47
General
hedefe ulaşmak
reach the objective
v.
48
General
hedefe koymak
portray something/someone as a target
v.
49
General
belirtilen hedefe ulaşmak
reach the stated/specified aim/target/goal
v.
50
General
hedefe ulaşmak
get home
v.
51
General
hedefe doğru yöneltmek
level
v.
52
General
hedefe doğru çevirmek
aim
v.
53
General
hedefe ulaşmak
achieve the goal
v.
54
General
hedefe ulaşmak
reach the goal
v.
55
General
hedefe ulaşmak
attain the goal
v.
56
General
hedefe kilitlenmek
stay focused on the target
v.
57
General
hedefe kilitlenmek
stay on target
v.
58
General
bir hedefe ulaşmak
reach a goal
v.
59
General
(amaca/hedefe) yaklaştırmak
advantage
v.
60
General
bir dizi siper kazarak hedefe ilerlemek
trench [obsolete]
v.
61
General
gölet hokeyinde hedefe ulaşmak
hail [scotland]
v.
62
General
birden fazla hedefe yöneltilmiş
meander
v.
63
General
(bir grup insanı) bir hedefe götürmek
herd
v.
64
General
(bir grup insanı) bir hedefe yönlendirmek
herd
v.
65
General
kiriş veya sınır işaretini takip ederken hedefe doğru ilerlemek
home
v.
66
General
yanlış hedefe güvenmek
misplace
v.
67
General
(mermi) yumuşak bir hedefe çarptığında mantar şeklini almak
mushroom
v.
68
General
ortak hedefe ulaşılmasına yardım etmek
concur
v.
69
General
hedefe ilerlemek
crack
v.
70
General
hedefe birlikte yürümek
conspire
v.
71
General
(imalatı, inşaatı, süreci) hedefe zamanında ulaşabilmek için hızlandırmak
fast-track
v.
72
General
(madeni parayı) belirli bir hedefe doğru atmak
pitch
v.
73
General
hedefe giden yolu belirlemek
satisfise [us]
v.
74
General
hedefe giden yolu izlemek
satisfice [uk]
v.
75
General
yangın bombası ile hedefe saldırmak
firebomb
v.
76
General
istenilen hedefe giden yolda araç olarak kullanmak
parlay
v.
77
General
hedefe yönelmek
pull
v.
78
General
hedefe uygunluk algısını değiştirmek
screw
v.
79
General
hedefe yönelik hareket etmemek
shadowbox
v.
80
General
hedefe yönelik hareket ettirmek
slate
v.
81
General
hedefe ait
home
adj.
82
General
hedefe yöneltilmiş
brought to a destination
adj.
83
General
hedefe dayalı
target-driven
adj.
84
General
hedefe yönelik
target-driven
adj.
85
General
hedefe yönelik
target-specific
adj.
86
General
hedefe odaklı
goal-driven
adj.
87
General
otomatik olarak hedefe yönelen
target-hunting
adj.
88
General
hedefe ait
objective
adj.
89
General
aynı hedefe doğru hareket eden
onside
adj.
90
General
hedefe uygun olmayan
faulty
adj.
91
General
(bilardo topu) hedefe vurulabilir
pottable
adj.
92
General
belirli bir hedefe yönelmiş
particularised
adj.
93
General
belirli bir hedefe yönelmiş
particularized
adj.
94
General
bir hedefe doğru
till [scottish]
prep.
Phrasals
95
Phrasals
hedefe ilerlemek
get along
v.
96
Phrasals
bir hedefe/amaca göre davranmak
maneuver for something
v.
97
Phrasals
hedefe kilitlenmek
lock in
v.
98
Phrasals
hedefe kilitlenmek
lock in on
v.
99
Phrasals
(hedefe, çözüme) varmak
arrive at
v.
100
Phrasals
hedefe ulaşırken dikkatini toplamak
home in
v.
101
Phrasals
hedefe ulaşırken ilerleme kaydetmek
home in
v.
102
Phrasals
bir hedefe ulaşmak
clock something up
v.
103
Phrasals
hedefe odaklamak
lock in on (someone or something)
v.
104
Phrasals
hedefe odaklamak
lock onto (someone or something)
v.
105
Phrasals
(bir hedefe/amaca) göre davranmak
maneuver for
v.
106
Phrasals
(hedefe giden) tüm yolları kapamak
close out
v.
107
Phrasals
hedefe ilerlemek
move towards
v.
108
Phrasals
hedefe varmak
pull up
v.
109
Phrasals
hedefe ulaşmak
pull up
v.
Phrases
110
Phrases
(bir hedefe/noktaya) doğru planlandığı/beklendiği gibi ilerleyen
on course for (something)
expr.
Proverb
111
Proverb
hedefe giden her yol mubahtır
the ends justify the means
Colloquial
112
Colloquial
hedefe yönelten itici güç
traction
n.
113
Colloquial
hedefe mesaj veren sözcük veya deyim
dog whistle
n.
114
Colloquial
hedefe doğru gitme
sledding
n.
115
Colloquial
(hedefe) füze göndermek
peg
v.
Idioms
116
Idioms
hedefe giden yolda bir basamak/geçit
a stepping stone
n.
117
Idioms
hedefe taşıyan basamak
a stepping stone
n.
118
Idioms
hedefe ilk ulaşan kimse
first past the post [uk]
n.
119
Idioms
hedefe dolambaçlı yoldan ulaşmak
go all around robin hood's barn
v.
120
Idioms
hedefe isabet ettirmek
hit the bull's-eye
v.
121
Idioms
ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak
make common cause with someone
v.
122
Idioms
tam hedefe ulaşmak
strike home with
v.
123
Idioms
hedefe neredeyse ulaşmış olmak
be close to the mark
v.
124
Idioms
hedefe yaklaşmak
be close to the mark
v.
125
Idioms
hedefe neredeyse ulaşmış olmak
be close to/near the mark
v.
126
Idioms
hedefe yaklaşmak
be close to/near the mark
v.
127
Idioms
büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak
eat an elephant one bite at a time
v.
128
Idioms
büyük bir hedefe adım adım ilerlemek
eat an elephant one bite at a time
v.
129
Idioms
hedefe doğru itmek
drive home
v.
130
Idioms
hedefe yaklaşınca şevke gelmek
smell one's oats
v.
131
Idioms
bir hedefe ulaşmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat
expr.
132
Idioms
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
how do you eat an elephant? one bite at a time
expr.
Trade/Economic
133
Trade/Economic
hedefe yavaş adımlarla ilerleme
incrementalism
n.
Politics
134
Politics
hedefe ulaşma
attaining the objective
n.
135
Politics
diplomatik müzakereler yerine etkisini hemen gösteren araçlarla yapılan ve doğrudan hedefe ulaşması istenen eylem
direct action
n.
136
Politics
amaçlanan bir hedefe ilişkin halka bilgi vermekle görevli kimse
pracharak [india]
n.
Technical
137
Technical
hedefe yönlendirme cihazı
homing device
n.
138
Technical
lazerin hedef işaretleyicisinden hedefe gittiği düşünülen hayali düz çizgi
laser-target line
n.
139
Technical
hedefe yerleştirilen ortası delik metal disk
spotter
n.
140
Technical
hedefe yerleştirilen ortası delik metal disk
spotting disk
n.
141
Technical
mühimmatı bir hedefe yönlendirmek için lazer kullanmak
lase
v.
142
Technical
(mermiyi) hedefe düşecek şekilde yüksekten ateşlemek
lob
v.
Computer
143
Computer
(oyun dışı düşman karakteri) savaşa veya belirlenen hedefe çekmek
pull
v.
Aeronautic
144
Aeronautic
aktif hedefe yöneltme
active homing guidance
n.
145
Aeronautic
hedefe yaklaşma şeması
target approach scheme
n.
146
Aeronautic
uçaktan hedefe
aircraft-to-target
adj.
Medical
147
Medical
erken hedefe yönelik tedavi
early goal-directed therapy
n.
148
Medical
hedefe yönelik/odaklı tedavi
targeted treatment
n.
149
Medical
hedefe yönelik folik asit takviyesi programı
targeted folic acid supplementation program
n.
150
Medical
hedefe yönelik/odaklı tedavi
target treatment
n.
151
Medical
hedefe yönelik tedavi
goal-directed therapy
n.
Psychology
152
Psychology
organizmayı bir hedefe yönelmeye iten psikolojik etken
need
n.
Physics
153
Physics
(parçacık ışık demeti) hedefe çarptırmak
inject
v.
Zoology
154
Zoology
(özellikle bir hedefe ulaşmak için) az sayıda erkek aslanın veya çitanın yaptığı uzun süreli ittifak
coalition
n.
Military
155
Military
iki askeri araç aynı hedefe yönlendirildiğinde ortaya çıkan uyuşmazlık
time over target conflict
n.
156
Military
hedefe kalan süre
time to target
n.
157
Military
radar ekranında gözlemlenen herhangi bir hedefe karşı uçağı uyarmak için verilen bilgiler
traffic information (radar)
n.
158
Military
ateşin hedefe oturtulması
application of fire
n.
159
Military
bağımsız olarak hedefe yöneltilebilen çoklu atmosfere dönüş bölmesi
multiple independently targetable reentry vehicle
n.
160
Military
bir savaş uçağından havadaki bir diğer hedefe atılan füze
air-to-air missile
n.
161
Military
hedefe kilitlenme pozisyonundayım anlamına gelen bir kod
pounce
n.
162
Military
hedefe gönderilen nükleer bir silahın beklenen darbe ile fakat amaçlanandan daha yüksek bir irtifada infilak etmesi
flare dud
n.
163
Military
hedefe doğrudan saldırı
on-target attack
n.
164
Military
merminin hedefe başarılı olarak çarptıktan sonra zırh malzemesi sünek ise ortaya çıkan çiçek gibi açılmış görüntü
petalling
n.
165
Military
şafak ve alaca karanlıkta hedefe yapılan muharebe hava devriyesi
zippers
n.
166
Military
yedek stoktan hedefe geçiş sırası
stockpile to target sequence
n.
167
Military
yerden uçaklara hedef göstermek için hedefe doğru tutulan lazerli hedef belirleme cihazı
combat laser designator
n.
168
Military
belirli bir hedefe ateş etmeyi durdurma emri
end of mission
n.
169
Military
özellikle hedefe isabet ettiğinde saçılıp ciddi yaralanmalara sebep olacak şekilde modifiye edilen mermi
man-stopping bullet
n.
170
Military
belirli bir hedefe yönelik ani saldırı veya hedefi engelleyici deniz harekatı yapabilen donanma birimi
marker
n.
171
Military
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta
desired mean point of impact
n.
172
Military
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta
desired point of impact
n.
173
Military
ortak hedefe yönelik eşgüdümlü hareket edecek iki veya daha fazla yabancı ülke kuvvetinin görevlendirilmesinde izlenen temel ilkeler
multinational doctrine
n.
174
Military
tek bir hedefe birden fazla bomba bırakabilen atmosfere dönüş aracı
multiple reentry vehicle
n.
175
Military
(belirli hedefe yönelik) tam atış sayısı
rounds complete
n.
176
Military
askeri uçağın saldırıya başlamak için doğrudan hedefe yönlendiği an
run
n.
177
Military
hedefe hasar verecek silah miktarının tespiti
weaponeering
n.
178
Military
hedefe birden fazla silahtan ateş açma
concentration
n.
179
Military
belirli koşullar altında hedefe yapılan bir dizi atış
course
n.
180
Military
hedefe veya belirlenen alana kesintisiz şekilde aydınlatma sağlamak için belirli zaman aralıklarında aydınlatma atışlarının yapıldığı ateş türü
continuous illumination fire
n.
181
Military
(manevra levhasında) hareket halindeki hedefe ait ilk nokta
initial point
n.
182
Military
(hedefe atılan bomba için başlangıç noktası olarak kullanılan) iyi tanımlanmış hedef nokta
initial point
n.
183
Military
hedefe yapılan atışı kontrol eden deniz kuvvetlerine ait radar
fire control radar
n.
184
Military
istenen etkiyi yaratmak için hedefe yöneltilen atışlar
fire for effect
n.
185
Military
belirli bir hedefe ilişkin veya bir manevraya destek olacak görev talebi
preplanned mission request (reconnaissance)
n.
186
Military
ağır silahların patlama ve etki merkezi konumlarını hedefe göre gözlemleyerek tespit etme
sensing
n.
187
Military
hedefe yapılan atış
point-blank
n.
188
Military
hedefe yapılan atış
point-blank shot
n.
189
Military
(füze veya uçağı) hedefe yönlendirmek
home
v.
190
Military
hedefe doğru ilerlemek
home in
v.
191
Military
atışın patlama pozisyonunu hedefe göre hesaplamak
sense
v.
192
Military
karadaki bir üsten yine karada bulunan bir hedefe yapılan çıkarma için tasarlanmış
land-to-land
adj.
193
Military
askeri hedefe uygun
lucrative
adj.
194
Military
hedefe elverişli
lucrative
adj.
195
Military
hedefe arka arkaya hızlı şekilde vuruş içeren (saldırı)
multistrike
adj.
196
Military
hedefe atışı yoğunlaştıran (topçu ünitesi)
superimposed
adj.
197
Military
karadaki bir üsten yine karada bulunan bir hedefe doğru
land-to-land
adv.
198
Military
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta
dmpi (desired mean point of impact)
abrev.
199
Military
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta
dpi (desired point of impact)
abrev.
Hunting
200
Hunting
belirli bir süre içerisinde bir hedefe yapılabilen atış sayısı
timed fire
n.
201
Hunting
havaya atılan kil hedefe yapılan atış
trap-skeet
n.
202
Hunting
hedefe atılan okları yakalamak için kullanılan tümsek veya takoz
butt
n.
203
Hunting
hedefe isabet eden atış kümesi
group
n.
204
Hunting
merminin hedefe nüfuz ettiği derinlik
penetration
n.
205
Hunting
hareket eden hedefe yapılan atış
flying shot
n.
206
Hunting
hareket eden hedefe nişan almak
lead
v.
207
Hunting
silahı hedefe doğrultmak
extend the gun
v.
208
Hunting
silahı kaldırarak hedefe doğrultmak
muzzle up
v.
209
Hunting
silahı hedefe odaklamak
aim
v.
210
Hunting
silahı indirerek hedefe doğrultmak
muzzle down
v.
211
Hunting
silahı ansızın hedefe doğru uzatmak
thrust
v.
212
Hunting
(av köpeği) hedefe odaklanmak
stand
v.
213
Hunting
nişan noktasının hedefe olan mesafesi
lead
Sport
214
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı
cheap shot
n.
215
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı
cheapshot
n.
216
Sport
körlingde taşa yapılan hedefe en yakın vuruş
nose hit
n.
217
Sport
(körling) başka taşa çarpmadan hedefe giden vuruş
draw
n.
218
Sport
(körlingde) oyuncunun taşını başka bir taşın dış kenarına çarptırarak hedefe yönlendirmek için yaptığı vuruş
outwick
n.
219
Sport
(lakrosta) hücum oyununda hedefe ilerlemek
attack
v.
220
Sport
oyunda veya yarışmada kazanmak için hedefe ulaşmak
hit
v.
221
Sport
hedefe isabet ettirmek
fire
v.
222
Sport
(körling) taşı çoktan oynanmış olan taşın dış kenarına çarptırarak hedefe atmak
outwick [scotland]
v.
223
Sport
(oyunda veya sporda) hedefe yakın olan
home
adj.
224
Sport
vuruş yüzeyinin üst kenarının hedefe alt kenarından daha yakın tutulduğu
closed
adj.
225
Sport
(oyunda veya sporda) nihai bir hedefe doğru
home
adv.
Basketball
226
Basketball
atılacak hedefe bakmadan atılan pas
no-look pass
n.
Football
227
Football
hedefe vurmak
drag
v.
Chess
228
Chess
iki oyuncunun belirli bir hedefe ulaşmak için iş birliği yaptığı yaratıcı problem
helpmate
n.
Abbreviation
229
Abbreviation
hedefe kalan süre
ttt
n.
Archaic
230
Archaic
hedefe ulaşmak
negociate
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of hedefe
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy