hedefe - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

hedefe



Bedeutungen von dem Begriff "hedefe" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
hedefe home n.

Bedeutungen, die der Begriff "hedefe" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 230 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
roketten hedefe missile to target n.
hedefe kilitlenme lock on n.
topluma kazandırmada hedefe giden yollar resettlement pathways n.
hedefe kilitlenme lockon n.
hedefe ulaşma hit n.
hedefe yaklaşma run-up n.
hedefe yönelik davranış means to an end n.
hedefe yapılan saldırıların toplam sonucu targeting effects n.
hedefe ulaşma reaching n.
hedefe ulaşma veya yükselme aracı olarak kullanılan yol ya da yöntem ladder n.
belirli bir nesneye, hedefe veya amaca yönelik arzu appetition n.
hedefe bakma vizy [scotland] n.
hedefe ulaştıran kimse medium n.
hedefe hazırlanma süreci buildup n.
hedefe giden doğrudan yol highway n.
hedefe isabet ettiremeyen şey misfire n.
hedefe ulaşmak için yapılan bir dizi eylem movement n.
hedefe ulaşma yolunda hareket eden grup movement n.
(hedefe yönelik) zekice ve dolaylı eylem by-stroke n.
(hedefe) ilerleme onward motion n.
hedefe ulaştıran basit ve güvenilir yol open sesame n.
hedefe ulaşılmasını engelleyen gerçek roadblock n.
hedefe giden yol route n.
hedefe ulaşmış olma ihtimali olan kimse might-have-been n.
hedefe yönelik uygulama kararları policy n.
hedefe ulaşabilmek için çalışmaya hız verme fast-tracking n.
merminin hedefe nüfuz oranı penetration n.
tek bir hedefe kilitlenme single-mindedness n.
tek bir hedefe kilitlenme singleness n.
hedefe bağlılık goal commitment n.
hedefe giden yolda benimsenen motto slughorn [obsolete] n.
hedefe yürüme stride n.
hedefe ilerleme stride n.
daha makul bir hedefe yönelme substitution n.
(hedefe giden) basamaklar ladder n.
hedefe yöneltmek bring to a destination v.
hedefe isabet ettirememek misfire v.
hedefe erişememek scatter v.
hedefe isabet ettirememek undershoot v.
hedefe kilitlenmek lock on v.
hedefe ateş etmek shoot at a target v.
hedefe nişan almak aim at the target v.
hedefe ulaşmak attain the objective v.
hedefe ulaşmak accomplish the objective v.
hedefe ulaşmak achieve the objective v.
hedefe ulaşmak achieve the aim v.
hedefe ulaşmak reach the objective v.
hedefe koymak portray something/someone as a target v.
belirtilen hedefe ulaşmak reach the stated/specified aim/target/goal v.
hedefe ulaşmak get home v.
hedefe doğru yöneltmek level v.
hedefe doğru çevirmek aim v.
hedefe ulaşmak achieve the goal v.
hedefe ulaşmak reach the goal v.
hedefe ulaşmak attain the goal v.
hedefe kilitlenmek stay focused on the target v.
hedefe kilitlenmek stay on target v.
bir hedefe ulaşmak reach a goal v.
(amaca/hedefe) yaklaştırmak advantage v.
bir dizi siper kazarak hedefe ilerlemek trench [obsolete] v.
gölet hokeyinde hedefe ulaşmak hail [scotland] v.
birden fazla hedefe yöneltilmiş meander v.
(bir grup insanı) bir hedefe götürmek herd v.
(bir grup insanı) bir hedefe yönlendirmek herd v.
kiriş veya sınır işaretini takip ederken hedefe doğru ilerlemek home v.
yanlış hedefe güvenmek misplace v.
(mermi) yumuşak bir hedefe çarptığında mantar şeklini almak mushroom v.
ortak hedefe ulaşılmasına yardım etmek concur v.
hedefe ilerlemek crack v.
hedefe birlikte yürümek conspire v.
(imalatı, inşaatı, süreci) hedefe zamanında ulaşabilmek için hızlandırmak fast-track v.
(madeni parayı) belirli bir hedefe doğru atmak pitch v.
hedefe giden yolu belirlemek satisfise [us] v.
hedefe giden yolu izlemek satisfice [uk] v.
yangın bombası ile hedefe saldırmak firebomb v.
istenilen hedefe giden yolda araç olarak kullanmak parlay v.
hedefe yönelmek pull v.
hedefe uygunluk algısını değiştirmek screw v.
hedefe yönelik hareket etmemek shadowbox v.
hedefe yönelik hareket ettirmek slate v.
hedefe ait home adj.
hedefe yöneltilmiş brought to a destination adj.
hedefe dayalı target-driven adj.
hedefe yönelik target-driven adj.
hedefe yönelik target-specific adj.
hedefe odaklı goal-driven adj.
otomatik olarak hedefe yönelen target-hunting adj.
hedefe ait objective adj.
aynı hedefe doğru hareket eden onside adj.
hedefe uygun olmayan faulty adj.
(bilardo topu) hedefe vurulabilir pottable adj.
belirli bir hedefe yönelmiş particularised adj.
belirli bir hedefe yönelmiş particularized adj.
bir hedefe doğru till [scottish] prep.
Phrasals
hedefe ilerlemek get along v.
bir hedefe/amaca göre davranmak maneuver for something v.
hedefe kilitlenmek lock in v.
hedefe kilitlenmek lock in on v.
(hedefe, çözüme) varmak arrive at v.
hedefe ulaşırken dikkatini toplamak home in v.
hedefe ulaşırken ilerleme kaydetmek home in v.
bir hedefe ulaşmak clock something up v.
hedefe odaklamak lock in on (someone or something) v.
hedefe odaklamak lock onto (someone or something) v.
(bir hedefe/amaca) göre davranmak maneuver for v.
(hedefe giden) tüm yolları kapamak close out v.
hedefe ilerlemek move towards v.
hedefe varmak pull up v.
hedefe ulaşmak pull up v.
Phrases
(bir hedefe/noktaya) doğru planlandığı/beklendiği gibi ilerleyen on course for (something) expr.
Proverb
hedefe giden her yol mubahtır the ends justify the means
Colloquial
hedefe yönelten itici güç traction n.
hedefe mesaj veren sözcük veya deyim dog whistle n.
hedefe doğru gitme sledding n.
(hedefe) füze göndermek peg v.
Idioms
hedefe giden yolda bir basamak/geçit a stepping stone n.
hedefe taşıyan basamak a stepping stone n.
hedefe ilk ulaşan kimse first past the post [uk] n.
hedefe dolambaçlı yoldan ulaşmak go all around robin hood's barn v.
hedefe isabet ettirmek hit the bull's-eye v.
ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak make common cause with someone v.
tam hedefe ulaşmak strike home with v.
hedefe neredeyse ulaşmış olmak be close to the mark v.
hedefe yaklaşmak be close to the mark v.
hedefe neredeyse ulaşmış olmak be close to/near the mark v.
hedefe yaklaşmak be close to/near the mark v.
büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak eat an elephant one bite at a time v.
büyük bir hedefe adım adım ilerlemek eat an elephant one bite at a time v.
hedefe doğru itmek drive home v.
hedefe yaklaşınca şevke gelmek smell one's oats v.
bir hedefe ulaşmanın birden çok yolu vardır there are many ways to skin a cat expr.
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama how do you eat an elephant? one bite at a time expr.
Trade/Economic
hedefe yavaş adımlarla ilerleme incrementalism n.
Politics
hedefe ulaşma attaining the objective n.
diplomatik müzakereler yerine etkisini hemen gösteren araçlarla yapılan ve doğrudan hedefe ulaşması istenen eylem direct action n.
amaçlanan bir hedefe ilişkin halka bilgi vermekle görevli kimse pracharak [india] n.
Technical
hedefe yönlendirme cihazı homing device n.
lazerin hedef işaretleyicisinden hedefe gittiği düşünülen hayali düz çizgi laser-target line n.
hedefe yerleştirilen ortası delik metal disk spotter n.
hedefe yerleştirilen ortası delik metal disk spotting disk n.
mühimmatı bir hedefe yönlendirmek için lazer kullanmak lase v.
(mermiyi) hedefe düşecek şekilde yüksekten ateşlemek lob v.
Computer
(oyun dışı düşman karakteri) savaşa veya belirlenen hedefe çekmek pull v.
Aeronautic
aktif hedefe yöneltme active homing guidance n.
hedefe yaklaşma şeması target approach scheme n.
uçaktan hedefe aircraft-to-target adj.
Medical
erken hedefe yönelik tedavi early goal-directed therapy n.
hedefe yönelik/odaklı tedavi targeted treatment n.
hedefe yönelik folik asit takviyesi programı targeted folic acid supplementation program n.
hedefe yönelik/odaklı tedavi target treatment n.
hedefe yönelik tedavi goal-directed therapy n.
Psychology
organizmayı bir hedefe yönelmeye iten psikolojik etken need n.
Physics
(parçacık ışık demeti) hedefe çarptırmak inject v.
Zoology
(özellikle bir hedefe ulaşmak için) az sayıda erkek aslanın veya çitanın yaptığı uzun süreli ittifak coalition n.
Military
iki askeri araç aynı hedefe yönlendirildiğinde ortaya çıkan uyuşmazlık time over target conflict n.
hedefe kalan süre time to target n.
radar ekranında gözlemlenen herhangi bir hedefe karşı uçağı uyarmak için verilen bilgiler traffic information (radar) n.
ateşin hedefe oturtulması application of fire n.
bağımsız olarak hedefe yöneltilebilen çoklu atmosfere dönüş bölmesi multiple independently targetable reentry vehicle n.
bir savaş uçağından havadaki bir diğer hedefe atılan füze air-to-air missile n.
hedefe kilitlenme pozisyonundayım anlamına gelen bir kod pounce n.
hedefe gönderilen nükleer bir silahın beklenen darbe ile fakat amaçlanandan daha yüksek bir irtifada infilak etmesi flare dud n.
hedefe doğrudan saldırı on-target attack n.
merminin hedefe başarılı olarak çarptıktan sonra zırh malzemesi sünek ise ortaya çıkan çiçek gibi açılmış görüntü petalling n.
şafak ve alaca karanlıkta hedefe yapılan muharebe hava devriyesi zippers n.
yedek stoktan hedefe geçiş sırası stockpile to target sequence n.
yerden uçaklara hedef göstermek için hedefe doğru tutulan lazerli hedef belirleme cihazı combat laser designator n.
belirli bir hedefe ateş etmeyi durdurma emri end of mission n.
özellikle hedefe isabet ettiğinde saçılıp ciddi yaralanmalara sebep olacak şekilde modifiye edilen mermi man-stopping bullet n.
belirli bir hedefe yönelik ani saldırı veya hedefi engelleyici deniz harekatı yapabilen donanma birimi marker n.
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta desired mean point of impact n.
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta desired point of impact n.
ortak hedefe yönelik eşgüdümlü hareket edecek iki veya daha fazla yabancı ülke kuvvetinin görevlendirilmesinde izlenen temel ilkeler multinational doctrine n.
tek bir hedefe birden fazla bomba bırakabilen atmosfere dönüş aracı multiple reentry vehicle n.
(belirli hedefe yönelik) tam atış sayısı rounds complete n.
askeri uçağın saldırıya başlamak için doğrudan hedefe yönlendiği an run n.
hedefe hasar verecek silah miktarının tespiti weaponeering n.
hedefe birden fazla silahtan ateş açma concentration n.
belirli koşullar altında hedefe yapılan bir dizi atış course n.
hedefe veya belirlenen alana kesintisiz şekilde aydınlatma sağlamak için belirli zaman aralıklarında aydınlatma atışlarının yapıldığı ateş türü continuous illumination fire n.
(manevra levhasında) hareket halindeki hedefe ait ilk nokta initial point n.
(hedefe atılan bomba için başlangıç noktası olarak kullanılan) iyi tanımlanmış hedef nokta initial point n.
hedefe yapılan atışı kontrol eden deniz kuvvetlerine ait radar fire control radar n.
istenen etkiyi yaratmak için hedefe yöneltilen atışlar fire for effect n.
belirli bir hedefe ilişkin veya bir manevraya destek olacak görev talebi preplanned mission request (reconnaissance) n.
ağır silahların patlama ve etki merkezi konumlarını hedefe göre gözlemleyerek tespit etme sensing n.
hedefe yapılan atış point-blank n.
hedefe yapılan atış point-blank shot n.
(füze veya uçağı) hedefe yönlendirmek home v.
hedefe doğru ilerlemek home in v.
atışın patlama pozisyonunu hedefe göre hesaplamak sense v.
karadaki bir üsten yine karada bulunan bir hedefe yapılan çıkarma için tasarlanmış land-to-land adj.
askeri hedefe uygun lucrative adj.
hedefe elverişli lucrative adj.
hedefe arka arkaya hızlı şekilde vuruş içeren (saldırı) multistrike adj.
hedefe atışı yoğunlaştıran (topçu ünitesi) superimposed adj.
karadaki bir üsten yine karada bulunan bir hedefe doğru land-to-land adv.
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta dmpi (desired mean point of impact) abrev.
hedefe ulaşması ve istenen tahribata hasar vermesi için silahların veya bölge mühimmatının yönlendirilmesi gereken nokta dpi (desired point of impact) abrev.
Hunting
belirli bir süre içerisinde bir hedefe yapılabilen atış sayısı timed fire n.
havaya atılan kil hedefe yapılan atış trap-skeet n.
hedefe atılan okları yakalamak için kullanılan tümsek veya takoz butt n.
hedefe isabet eden atış kümesi group n.
merminin hedefe nüfuz ettiği derinlik penetration n.
hareket eden hedefe yapılan atış flying shot n.
hareket eden hedefe nişan almak lead v.
silahı hedefe doğrultmak extend the gun v.
silahı kaldırarak hedefe doğrultmak muzzle up v.
silahı hedefe odaklamak aim v.
silahı indirerek hedefe doğrultmak muzzle down v.
silahı ansızın hedefe doğru uzatmak thrust v.
(av köpeği) hedefe odaklanmak stand v.
nişan noktasının hedefe olan mesafesi lead
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheap shot n.
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheapshot n.
körlingde taşa yapılan hedefe en yakın vuruş nose hit n.
(körling) başka taşa çarpmadan hedefe giden vuruş draw n.
(körlingde) oyuncunun taşını başka bir taşın dış kenarına çarptırarak hedefe yönlendirmek için yaptığı vuruş outwick n.
(lakrosta) hücum oyununda hedefe ilerlemek attack v.
oyunda veya yarışmada kazanmak için hedefe ulaşmak hit v.
hedefe isabet ettirmek fire v.
(körling) taşı çoktan oynanmış olan taşın dış kenarına çarptırarak hedefe atmak outwick [scotland] v.
(oyunda veya sporda) hedefe yakın olan home adj.
vuruş yüzeyinin üst kenarının hedefe alt kenarından daha yakın tutulduğu closed adj.
(oyunda veya sporda) nihai bir hedefe doğru home adv.
Basketball
atılacak hedefe bakmadan atılan pas no-look pass n.
Football
hedefe vurmak drag v.
Chess
iki oyuncunun belirli bir hedefe ulaşmak için iş birliği yaptığı yaratıcı problem helpmate n.
Abbreviation
hedefe kalan süre ttt n.
Archaic
hedefe ulaşmak negociate v.