tutulan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tutulan



Bedeutungen von dem Begriff "tutulan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
tutulan in great demand adj.
tutulan fair haired adj.
tutulan retained adj.
tutulan restrained adj.
tutulan in adj.
tutulan favourite adj.
tutulan popular adj.
tutulan hired adj.
tutulan favorite adj.
tutulan occupied adj.
tutulan fave adj.
tutulan at a premium adv.
Idioms
tutulan a hot number n.
Technical
tutulan popular adj.

Bedeutungen, die der Begriff "tutulan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 337 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hariç tutulan exclusive adj.
General
belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın servant n.
göz hapsinde tutulan kişi probationer n.
matemi tutulan lament n.
kanuna aykırı olarak mesken tutulan bina squat n.
tutulan balık miktarı take n.
yahudilikte ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi shivah n.
baraj tarafından tutulan su impoundment n.
elle tutulan olta handline n.
tutulan sözcük vogue word n.
ara sıra kullanım için tutulan ev pied-a-terre n.
tutulan su intercepted water n.
stok olarak elde tutulan stock n.
hariç tutulan makam exempted addressee n.
tüm zamanların en çok tutulan müzik kutusu most popular jukebox model of all time n.
el üstünde tutulan ilkeler cherished principles n.
denetime tabi tutulan supervisee n.
üzerine çentik koyularak hesap tutulan değnek tally n.
(tutulan) kayıt tally n.
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya filler n.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler n.
parayla tutulan bir kimsenin kutlanması istenen kişiyi öpmesiyle verilen bir kutlama hizmeti kissagram n.
sınava tabi tutulan kimse examinate [obsolete] n.
cesedin başında tutulan gece nöbeti latewake [uk] n.
cesedin başında tutulan gece nöbeti late-wake [uk] n.
cesedin başında tutulan gece nöbeti lykewake [scotland] n.
acil ihtiyaçlar veya küçük alımlar için kenarda tutulan para mad money n.
kuşhanede tutulan kuşlar volery n.
kuşhanede tutulan kuşlar volary n.
bir grubun ilgisini üzerinde toplayan ve el üstünde tutulan kimse mascot n.
çok sayıdaki insanın ölümünden sorumlu tutulan siyasi veya askeri lider mass murderer n.
kırbaç tutulan el whip hand n.
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur wildcard n.
geride tutulan şey holdback n.
yaşam, iş ve ilişkiler konusunda tavsiyeler almak üzere tutulan kimse lifestyle guru n.
sirk göstericisinin üzerinden atlaması için tutulan şerit veya flama garter n.
planlanmış harcama veya ifraz olarak alıkonan veya tutulan bir şey holdback n.
iki el tarafından tutulan kalp tasarımlı bir yüzük claddagh ring [ireland] n.
tutulan şey grab n.
ileride kullanılmak üzere tutulan bilgi, anı hoard n.
sayıları her zaman tam tutulan pers kraliyet muhafızları immortals n.
komanditte tutulan papazlık makamı commendam n.
elde tutulan içeceği soğuk tutan yumuşak yapıdaki silindirik kap cozy n.
(balık) tutulan miktar ya da ağırlık draught n.
hazırda tutulan personel grubu pool n.
onaylanmış tedarik hedefini ve ekonomik maksatla alıkonma stokunu aşan fakat bazı acil durumlarda kullanılmak üzere elde tutulan malzemeler contingency retention stock n.
çapraz incelemeye tabi tutulan soru cross-question n.
kilit altında tutulan şey inlock n.
sekonder tespite tabi tutulan şey postfix n.
post fiksasyona tabi tutulan şey postfix n.
zorla tutulan kimse prisoner n.
esir tutulan şey prisoner n.
para ile tutulan gazeteci scribe n.
tutulan taraf side n.
el altında tutulan şey standby n.
mesken tutulan yerden çıkmak dislodge v.
hariç tutulan exclusive adj.
açık tutulan kept open adj.
hariç tutulan excludable adj.
işleme tabi tutulan processed adj.
içeride tutulan kept in adj.
en çok tutulan prevalent adj.
hak olarak elde tutulan titular adj.
en çok tutulan prevailing adj.
konumunda tutulan kept adj.
gözetim altına tutulan sentineled adj.
gözetimde tutulan incarcerated adj.
elle tutulan hand-held adj.
baskı altında tutulan inhibitory adj.
el üstünde tutulan cherished adj.
gözetim altına tutulan sentinelled adj.
akılda tutulan remembered adj.
teste tabi tutulan test adj.
gizli tutulan unemphatic adj.
iki elle tutulan two-fisted adj.
yukarı tutulan uplifted adj.
tertemiz tutulan kempt adj.
derli toplu tutulan kempt adj.
gözden uzakta tutulan behind-the-scenes adj.
gizli tutulan behind-the-scenes adj.
el üstünde tutulan blessed adj.
elle tutulan bir aletle yapılmış handheld adj.
elle tutulan bir aletle yapılmış handheld adj.
sağım için tutulan milk adj.
rezerv olarak tutulan fallback adj.
alternatif olarak tutulan fallback adj.
rezerv olarak tutulan fall-back adj.
alternatif olarak tutulan fall-back adj.
el üstünde tutulan loved adj.
yoksunluğa tabi tutulan deprivable adj.
bir sonraki yıl için tutulan overyear adj.
imparatorluk için tutulan royal adj.
egemenlik için tutulan royal adj.
sıkıca tutulan implanted adj.
sorumlu tutulan imposed adj.
gizli tutulan closed adj.
avuçta tutulan palmed adj.
kollarla tutulan pinnoed adj.
eleştiriye tutulan on the pan adj.
belirlenen düzeyde tutulan pegged adj.
dikey konumda tutulan ported adj.
kapalı tencerede tutulan potted adj.
canlı tutulan preserved adj.
taze tutulan preserved adj.
ayrı tutulan segregated adj.
köle olarak tutulan slave adj.
ile bir arada tutulan bound by adj.
kontrol altında tutulan subjected adj.
gizli tutulan sub-rosa adj.
ikame reaksiyonuna tabi tutulan substituted adj.
kontrol altında tutulan sure [obsolete] adj.
sorumlu tutulan upon the spot adj.
hariç tutulan bating prep.
hariç tutulan excl (exclusive) abrev.
Phrasals
sıkıca tutulan bir şeyi zorla almak tear from (someone or something) v.
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak fall back onto someone or something v.
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak fall back on someone or something v.
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek fall back on (someone or something) v.
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak fall back on (someone or something) v.
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek fall back upon (someone or something) v.
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak fall back upon (someone or something) v.
Phrases
el altında tutulan up one's sleeve expr.
Colloquial
popüler/çok tutulan isim a thing n.
tutulan/revaçta şey a thing n.
birini takip etmesi için tutulan dedektif tail n.
işletme veya hukukta karmaşık problemleri çözmesi için tutulan kişi hired gun n.
bir işletmeyi zor durumdan kurtarması için tutulan kişi hired gun n.
bir meseleyi çözmesi için tutulan uzman hired gun n.
karmaşık bir problemi çözmesi için tutulan uzman hired gun n.
birine fiziksel göz dağı veya şiddetle bir şey yaptırması için tutulan adam strong-arm man n.
avantajlı kullanılabilene kadar yedekte tutulan şey hole card n.
Idioms
ileride kullanılmak üzere hazır tutulan mukabele planı a rod in pickle [obsolete] n.
şu anda tutulan/popüler a hot ticket n.
kendi memleketinde sevilip el üstünde tutulan siyasetçi kızı favorite daughter n.
kötü/uygunsuz bir işi yerine getirmesi için tutulan kimse hatchet man n.
birinin saygınlığına zarar vermesi için tutulan kişi (gazeteci, muhabir) hatchet man n.
birinin ismine leke sürmek için tutulan kişi (gazeteci, muhabir) hatchet man n.
birinin ününü/itibarını baltalaması için tutulan kişi (gazeteci, muhabir) hatchet man n.
birini öldürmesi için tutulan kimse long knife n.
gizli tutulan yasa dışı bir şey something nasty in the woodshed n.
gizli tutulan skandal something nasty in the woodshed n.
gizli tutulan korkunç bir şey something nasty in the woodshed n.
gizli tutulan iğrenç/tatsız bir şey something nasty in the woodshed n.
gizli tutulan nahoş şey something nasty in the woodshed n.
kötü/uygunsuz bir işi yerine getirmesi için tutulan kimse a hatchet man n.
elde tutulan koz a card up one's sleeve n.
gizli tutulan bir şeyi dile getirmek break the silence v.
gizli tutulan yönlerini bilmek know where the bodies are buried v.
gizli tutulan down-low adj.
el üstünde tutulan greatest thing since sliced bread expr.
el üstünde tutulan best thing since sliced bread expr.
el üstünde tutulan on a pedestal expr.
Informal
tutulan sözcük buzzword n.
Trade/Economic
yürürlükte tutulan ipotek veya uzun süreli kiralama attendant term [brit] n.
askıda tutulan hesap suspense account n.
belirli bir kazanç için tutulan hesap income account n.
belirli bir süre içinde fiyatı sınırlı tutulan sipariş time order n.
bir yıl içinde ülkenin dış dünya ile yaptığı tüm ekonomik işlemlerin sistematik bir biçimde tutulan kaydı balance of international payments n.
denetime tabi tutulan yıl audit year n.
duran varlıklar gibi elde tutulan yatırımlar investments held as fixed assets n.
döviz kurlarını istikrarlandırmak için merkez bankasının piyasaya yapacağı müdahalelerde kullanılmak amacıyla tutulan döviz fonu exchange stabilization fund n.
elde tutulan kendi hisselerine ait yedekler reserve in respect of own shares held n.
finansal varlıklar ve dönen varlıklar olarak elde tutulan menkul kıymetlere ilişkin değer düzeltmeleri value adjustments in respect of financial assets and of investments held as current assets n.
geçerli ekonomik koşullardan bağımsız olan ve ekonomik koşullar değiştikçe sabit tutulan politikalar nonactivist policy n.
hariç tutulan sözleşmeler excluded contracts n.
hariç tutulan fikri mülkiyet excluded ip n.
hariç tutulan aktifler excluded assets n.
hariç tutulan ticari markalar excluded trademarks n.
hariç tutulan iş excluded business n.
hariç tutulan ticari markalar excluded trade marks n.
hariç tutulan yükümlülükler excluded liabilities n.
hariç tutulan özvarlıklar excluded assets n.
muaf tutulan kimse exempt n.
karşılık olarak tutulan döviz reserve currency n.
kullanılmadan tutulan para mevcutları idle money n.
konsinye veya işlenmek üzere tutulan üçüncü şahıs malları veya kıymetleri third party goods and values held for safekeeping on consignment or for treatment n.
kontrol altında tutulan para managed money n.
menkul değer işlemlerinin sürekli tutulan kayıtları ticker tapes n.
ödemeler için elde tutulan para fonu imprest fund n.
resmi muhasebeden ayrı olarak tutulan muhasebe confidential accounting n.
satmak için elde tutulan menkul kıymetler held for sale securities n.
sürekli tutulan işlenen dosya carryover file n.
tutulan çalışanlar retained employees n.
ticari amaçlı elde tutulan varlık veya borçlar trading-financial asset or liability held for trading n.
ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar trading-financial asset or liability held for trading n.
ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar alım satım amacıyla elde tutulan finansal varlık veya borçlar trading financial asset or liability held for trading n.
tümden veya belli oranda vergi dışı tutulan devlet tahvili inadmissible asset n.
üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetler goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n.
vadeye kadar tutulan yatırım held-to-maturity investment n.
üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetlere ilişkin alacaklılar creditors in respect of goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n.
yastık altında tutulan paraların yeniden dolaşıma sokulması discharging n.
yurt dışında tutulan varlıklar assets held abroad n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee [obsolete] n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee simple [obsolete] n.
yabancı bir banka tarafından bir ingiliz bankasında tutulan banka hesabı vostro account n.
antrepoda tutulan ithal mal bond n.
uzun vadeli yatırım olarak tutulan hisse senedi lockup n.
uzun vadeli yatırım olarak tutulan hisse senedi lock-up n.
değeri artma beklentisi ile elde tutulan varlık veya bonolar longs n.
(nakit para) elde tutulan clean adj.
altı aydan uzun süre ile tutulan finansal varlıklar ile ilgili long-term adj.
altı aydan uzun süre ile tutulan finansal varlıklara ait long-term adj.
gümrük deposunda tutulan in bond expr.
Law
adli nezaret altında tutulan mal property in law enforcement custody n.
bir süreliğine halktan gizli tutulan iddianame sealed indictment n.
herhangi bir biçimde tutulan veya hapsedilen kişilerin korunması için prensipler bütünü body of principles for the protection of all persons under any form of detention or imprisonment n.
rehin olarak tutulan kimse hostage n.
saklı tutulan haklar reserved rights n.
veraset kanununa girmediği için yürürlükte tutulan tröst family trust n.
incelemeye tabi tutulan kimse examinate n.
tapu senedi ile hakkı saklı tutulan süresiz kiralama rent seck n.
ekim sınırına tabi tutulan arazi sucken n.
Politics
amerika birleşik devletleri'nde kongre devam ederken tutulan kayıt congressional record n.
gözaltında tutulan göçmen immigration detainee n.
Industry
işleme tabi tutulan iplikleri kontrol eden kimse spuller n.
aynada tutulan parçayı delmek veya döndürmek chuck v.
Insurance
akdedilen poliçelerin sigortacı tarafından tutulan kaydı policy register n.
Technical
torsiyon testine tabi tutulan bir çubuğun açısal olarak bükülmesini ölçen alet troptometer n.
deneye tabi tutulan kaynak sarf malzemelerini baz alarak kaynak prosedürü vasıflandırılması qualification of welding procedures based on tested consumables n.
elle tutulan çim makası hand-held lawn trimmer n.
elle tutulan içten yanmalı motorlu zincirli testerenin ön ve arka el koruyucuları front and rear hand-guards of portable hand-held combustion engine chain-saw n.
elle tutulan elektrostatik püskürtme teçhizatı electrostatic hand-held spraying equipment n.
elle tutulan taşınabilir motorlu aletler hand-held portable power tools n.
elle tutulan kıvılcım başlatıcı hand-held sparkler n.
elde tutulan makineler hand-held machinery n.
ısı işlemine tabi tutulan malzeme heat-treated material n.
korozyon deneyine tabi tutulan deney numuneleri test specimens subjected to corrosion test n.
tutulan basınç trapped pressure n.
ultrasonik titreşime tabi tutulan alt yüzey kısmıyla kaynak işlemini malzemeye uygulayan alet/parça sonotrode n.
yağmurun uzun bitkiler tarafından tutulan ve bu bitkilerin gövdesinden kayarak doğrudan yere düşen bölümü stemflow n.
mekanik aletin elde tutulan kısmı hand-piece n.
koyun kırkma makinesinin elde tutulan parçası hand-piece n.
tepesini kızartmak için yiyeceğin üstüne tutulan ısıtılmış metal plaka salamander n.
ışık tutulan cam tabakası flash n.
küçük miktarlarda gelen suyun buhara dönüşmesi için sürekli kızgın halde tutulan dayanıklı tüpleri bulunan buhar kazanı flash boiler n.
yüze tutulan adsorbent adj.
nemde tutulan hygroscopic adj.
Computer
tutulan çerçeve hold frames n.
dışta tutulan excluding adj.
Informatics
katılımcılar tarafından bağımsız olarak tutulan ve güncellenen veritabanı distributed ledger n.
katılımcılar tarafından bağımsız olarak tutulan ve güncellenen veritabanı shared ledger n.
katılımcılar tarafından bağımsız olarak tutulan ve güncellenen veritabanı distributed ledger technology (dlt) n.
elde tutulan hand-held adj.
Electric
hücre veya hücrelerden uyarıcı sıvı akması ile sabit tutulan pil flowing battery n.
Radio
radyo istasyonları, amatör radyo yayıncıları tarafından tutulan yayınlara ilişkin bilgilerin yazılı kaydı log n.
Automotive
elle tutulan taşınabilir motorlu aletler hand-held portable power tools n.
tutulan ateş tepmesi sustained backfire n.
Marine
tutulan balık miktarı haul n.
tutulan balık miktarı mass of fisheries production n.
Medical
tutulan miktar retained quantity n.
elde tutulan elektronik cihazların daha verimli kullanılmasını sağlamak için başparmak ve diğer parmakların cerrahi yolla değiştirilmesi whittling n.
Psychology
psikanalize tabi tutulan kimse analysand n.
Printing
(harf kalıbı veya baskı yüzeyleri) dik tutulan standing adj.
(harf kalıbı veya baskı yüzeyleri) olduğu gibi tutulan standing adj.
Math
birbirini kesen iki eğrinin dışbükey bölümleri arasında tutulan sistroid adj.
Physics
kütle çekimi tarafından bir arada tutulan held together by gravity adj.
Chemistry
başka maddenin içine girip orada tutulan (madde) occluded adj.
Biology
her bir homolog kromozom çiftinde farklı letal genler yoluyla kararlı tutulan heterozigot organizma balanced lethal n.
teste tabi tutulan bir hastanın kanındaki fagositler tarafından yok edilen bakteri sayısının normal bir kişinin kanındakine oranı opsonic index n.
Marine Biology
genellikle akvaryumda tutulan, japonya'ya özgü küçük bir balık medacca n.
genellikle akvaryumda tutulan, japonya'ya özgü küçük bir balık medaka n.
genellikle akvaryumda tutulan, japonya'ya özgü küçük bir balık oryzias latipes n.
Zoology
kaliforniya kıyılarından tutulan küçük yenebilir balık grunion n.
tatlı su akvaryumlarında çöpçü olarak tutulan parlak kırmızı renkte akciğerli bir salyangoz australian red snail (lenameria dispar) n.
Botanic
(yıllık budama sonucu) kısa tutulan dal spur n.
taç yaprakları üreme organı tarafından bir arada tutulan catapetalous adj.
Breeding
çiftleştirme için tutulan bir grup boğa battery n.
koyun kırkma makinesinin elde tutulan parçası handpiece n.
Fishery
tutulan balıkların canlı kalması için su içerisine yerleştirilen kafes cauf n.
Linguistics
(noktalama işareti) metnin geri kalanından ayrı tutulan bir kelime grubunun başında bulunan open adj.
History
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara wit-cracker n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı joker n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı prankster n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara fool n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı fool n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara prankster n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara jester n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı wit-cracker n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı jokester n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara jokester n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) maskara joker n.
(monarşi döneminde insanları güldürmesi için tutulan) soytarı jester n.
katılımlı kira sistemiyle tutulan alan metairie n.
sayıları her zaman tam tutulan pers kraliyet muhafızları immortal n.
feodal toprak kiralama yoluyla elde tutulan feudary adj.
Religious
ekmek ve su ile tutulan kırk günlük paskalya orucu carene n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün tisha b'ab n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün tishah b'av n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün tishah b'ab n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün tisha b'av n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün ninth of av n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün ninth of ab n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün fast of av n.
yahudi inancında oruç tutulan önemli bir gün fast of ab n.
manastır kuralından muaf tutulan keşişlere ayrılmış manastır odası misericord n.
manastır kuralından muaf tutulan keşişlere ayrılmış manastır odası misericorde n.
(islamiyette) ramazan ayında tutulan oruç rhamadan n.
(islamiyette) ramazan ayında tutulan oruç rhamadhan n.
yahudilerin tişri'nin 10. gününde kutladıkları oruç tutulan bir gün yom kippur n.
yahudilerin tişri'nin 10. gününde kutladıkları oruç tutulan bir gün day of atonement n.
büyük bir bayram öncesinde tutulan sekiz günlük oruç octaemeron n.
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi shiva n.
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan yedi günlük yas dönemi shibah n.
(yahudilik) ölen yakınların ardından tutulan otuz günlük yas dönemi shloshim n.
oruç tutulan fast adj.
Environment
kontrol altında tutulan alan controlled area n.
toprakta tutulan su echard n.
soğuğa dayanıklı veya kış uykusundaki bitkiler için düşük sıcaklıkta tutulan sera coolhouse n.
Geography
toprakta tutulan toplam su miktarı holard [obsolete] n.
Military
hariç tutulan makam exempted addressee n.
paraşütlü birlikler veya hava saldırısı kuvvetleri tarafından korunan düşman veya düşman kuvvetlerince kontrol altında tutulan alan airhead n.
yerden uçaklara hedef göstermek için hedefe doğru tutulan lazerli hedef belirleme cihazı combat laser designator n.
Hunting
genellikle sol elle tutulan, silahın sökülebilir kabzası tipstock n.
silahın tetik eliyle tutulan kısmı grip n.
Sport
yeteneklerinin geliştirilmesi amacıyla müsabakalardan bir sezon uzak tutulan sporcu redshirt n.
yeteneklerinin geliştirilmesi amacıyla bir sene süresince müsabaklardan uzak tutulan kolej takımı oyuncusu redshirt n.
vuruş yüzeyinin üst veya dış kenarıyla tutulan open adj.
Card
daha değerli kartla birlikte tutulan aynı takımdan kart guard n.
(skat oyununda) oyuncunun turun başında dağıtılan 10'ar karttan sonra geriye kalan ve sonra dağıtılmak üzere masanın ortasında kapalı şekilde tutulan iki karttan herhangi birini kullanmadığı oyun solo n.
oyun başında dağıtılmayıp elde tutulan kartlar stock n.
Music
bacaklar arasında tutulan ve tenor sesine karşılık gelen orta büyüklükte keman tenor viol n.
vücut hareketleriyle ritim tutulan dans rock and roll n.
Theatre
tiyatroda oyunu alkışlamak için tutulan kimse claqueur n.
tiyatroda oyunu alkışlamak için tutulan kimse claquer n.
yedekte tutulan fill-in adj.
Cinema
filmlerde veya televizyonda kullanılmak üzere tutulan kamera görüntüsü file footage n.
Photography
elde tutulan (film kamerası) hand-held adj.
Printery
büroda tutulan kopya office copy n.
ofiste tutulan kopya office copy n.
Archaic
(sıkı tutulan bir şeyi) bırakmak unhand v.
Slang
80`lerin çok tutulan hiphop saç modeli cameo cut n.
yasal süreçlerde kimliği saklı tutulan/korunan kişi fred nerk n.
gizli tutulan ana para/uyuşturucu stoğu main stash n.
kore savaşı sırasında a.b.d. askerleri tarafından tutulan koreli orospu, fahişe, seks kölesi moose [obsolete] n.
gizli tutulan downlow n.
kenarda tutulan nakit para dry powder n.
yedekte tutulan on a back burner expr.