vurarak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

vurarak



Bedeutungen von dem Begriff "vurarak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
vurarak battering n.
vurarak batting adv.
vurarak strikingly adv.
vurarak beating adv.

Bedeutungen, die der Begriff "vurarak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 210 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
vurarak iz bırakma welting n.
ayakları birbirine vurarak zıplama entrechat n.
rahatsız edici duyguları dışa vurarak onlardan kurtulma catharsis n.
deliklerden çıkan nesneleri bir çekiç yardımıyla vurarak puan kazanmaya dayalı oyun whac-a-mole n.
sırta vurarak coşkulu biçimde samimiyet gösterme backslap n.
sırta vurarak coşkulu biçimde samimiyet gösterme backslapping n.
kamçı, sopa, vb. ile tekrar tekrar vurarak uygulanan ceza lacing n.
ufak bir kazığa sopalarla vurarak oynanan bir çocuk oyunu tip cheese n.
hafifçe vurarak çıkarılan ses tip-tap n.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi toe-and-heel click n.
balta ile vurarak yapılan şekilsiz kesik hack n.
(bilardo) topu başka topla vurarak deliğe sokma combination shot n.
vurarak sinek öldürmeye yarayan yelpaze biçimli alet fly flap n.
vurarak sinek öldürmeye yarayan yelpaze biçimli alet fly-swat n.
vurarak patlatılan bir madde içeren kurşun percussion bullet n.
vurarak yanan kibrit percussion match n.
vurarak öldürme shoot-down n.
vurarak öldürme shooting-down n.
vurarak kesmek hack v.
krikette hedefi vurarak oyun dışı etmek stump v.
topuğunu yere vurarak dansetmek heel v.
vurarak kabartmak (yastık vb'ni) plump up v.
krikette hedefi vurarak oyun dışı etmek stump out v.
sadece gereken yerlere boya vurarak bir şeyin görünümünü düzeltmek touch something up v.
vurarak öldürmek shoot to kill v.
vurarak öldürmek shoot somebody dead v.
vurarak pekiştirmek ram v.
silahla vurarak öldürmek shoot to death v.
silahla vurarak öldürmek shoot v.
hafifçe vurarak okşamak pat v.
birine vurarak karşılık vermek hit back at someone v.
metale vurarak arıları sakinleştirmek tang bees v.
kazığa vurarak idam etmek empale v.
silahla vurarak düşürmek bag v.
atı bir sağdan bir soldan sürekli vurarak dehlemek bicycle [dialect] v.
arka arkaya vurarak parçalamak hack v.
(kıyafetleri) küllü veya sabunlu suda taşa vurarak yıkamak buck [dialect] [uk] v.
(krikette) eğik sopa ile vurarak topun yönünü bacak tarafına doğru değiştirerek oynamak glance v.
(kuşu) vurarak düşürmek grass v.
ayakla vurarak pataklamak pad v.
üst üste vurarak yapmak peck v.
sivri uçlu bir alet ile vurarak oluşturmak peck v.
art arda vurarak ilerletmek pelt v.
art arda vurarak ilerletmek pelter v.
rastgele vurarak saldırmak potshot v.
sürekli vurarak üretmek pound v.
vurarak yaralamak cork [australia] v.
(vurarak) indirmek cork [australia] v.
düz ve geniş bir aletle vurarak ilgi çekmek flap v.
kalem ile üst üste vurarak aşındırmak scratch v.
(vurarak) yok etmek shoot v.
(vurarak) ortadan kaldırmak shoot v.
vurarak harekete geçirmek snap v.
pat pat vurarak yağmak beat v.
(yangını) üzerine vurarak söndürmek beat out v.
(domuzu) boğazına bıçak vurarak öldürmek stick v.
vurarak morartmak suggillate v.
vurarak kesilmemiş unhacked adj.
aşağıdan vurarak underarm adv.
dışa vurarak expressively adv.
açığa vurarak through adv.
dibe vurarak down the tube adv.
dibe vurarak down the tubes adv.
küt diye vurarak wham adv.
yüze vurarak snapping adv.
yüze vurarak snappingly adv.
-in dibine vurarak in prep.
Phrasals
başlangıç noktasındaki golf topuna vurarak hareket ettirmek tee off v.
çekiçle vurarak genişletmek beat out v.
kabartmayı plakadan vurarak çıkarmak beat up v.
vurarak zorlamak knock off v.
döverek/vurarak şekil vermek beat out v.
döverek/vurarak şekillendirmek beat out v.
(bir şeyi bir yere) çarparak/vurarak kırmak break (something) on (something) v.
(bir şeyi bir yere) çarparak/vurarak kırmak break something on something v.
(bir şeyi bir yere) vurarak kırmak break (something) on (something) v.
(bir şeyi bir yere) vurarak kırmak break something on something v.
vurarak sokup yerleştirmek bung in v.
vurarak sokup yerleştirmek bung something in v.
bir şeyi vurarak/döverek bir şeyi düzleştirmek pound something out v.
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak kick something out v.
tekmeleyerek/ayağıyla vurarak bir şeyin dışına atmak kick something out of something v.
vurarak/çarparak yüzeyinde çukurlar/delikler açmak pock something with something v.
vurarak düşürmek shoot down v.
elle vurarak düzleştirmek pat down v.
hafifçe vurarak düzleştirmek/yatıştırmak pat down v.
pat pat vurarak düzeltmek/düzleştirmek pat down v.
bir şeyi elle hafifçe vurarak düzleştirmek/sıkıştırmak pat something down v.
bir şeye pat pat vurarak düzleştirmek pat something down v.
hafifçe vurarak düzleştirmek/sıkıştırmak/şekil vermek (elle veya düz bir aletle) pat down v.
pat pat vurarak düzleştirmek/şekillendirmek pat down v.
vurarak devirmek/kırmak/yıkmak ram (something) down v.
(bir şeye) vurarak ritim tutmak drum on (something) v.
bir şeye vurarak ritim tutmak/yapmak drum on something v.
hafifçe vurarak içinden çıkarmak tap out v.
hafif hafif vurarak dökmek tap out v.
pat pat vurarak silkmek/dökmek tap out v.
hafifçe vurarak içini boşaltmak tap out v.
hafif hafif vurarak boşaltmak tap out v.
pat pat vurarak içindekileri boşaltmak tap out v.
dövüş sporlarında mindere vurarak rakibine teslimiyetini göstermek tap out v.
dövüş sporlarında mindere vurarak pes ettiğini göstermek tap out v.
bir şeyi hafifçe vurarak temizlemek tap something out v.
bir şeye hafif hafif vurarak içini boşaltmak tap something out v.
pat pat vurarak içini temizlemek tap something out v.
bir yere vurarak ritmine eşlik etmek tap something out v.
vurarak ritim tutmak tap something out v.
arka arkaya vurarak bir şey oluşturmak tap out v.
arka arkaya vurarak ritim, kod meydana getirmek tap out v.
tellere vurarak/arşeyle çalmak strum something on something v.
bir şeye ayakla vurarak/tekmeleyerek etrafta dolaştırmak kick about v.
bir şeye vurarak/tekmeleyerek peşinde koşturmak kick about v.
bir şeye ayakla vurarak/tekmeleyerek etrafta yuvarlamak kick about v.
bir şevi ayakla vurarak/tekmeleyerek sağa sola atıp durmak kick about v.
sağa sola vurarak (birinden/bir şeyden/bir tuzaktan) kaçmak thrash out of (someone or something) v.
bir şeyi bir şeye vurarak takmak hammer something onto something v.
bir şeyi bir şeye vurarak takmak hammer something on v.
bir şeyi bir şeye vurarak/çakarak sokmak hammer something into something v.
bir şeyi bir şeye vurarak/çakarak sokmak pound something into something v.
bir şeyi bir şeye vurarak/çakarak sokmak hammer something in v.
bir şeyi bir şeye vurarak/çakarak sokmak pound something in v.
'-e vurarak/çakarak sokmak hammer into v.
vurarak çakmak bash in v.
vurarak göçüğü/eziği düzeltmek bash out v.
vurarak sağda solda/etrafta gezdirmek bat around v.
vurarak ezmek beat down v.
bir şeyi vurarak ezmek beat something down v.
çarparak/vurarak kırmak break on v.
iki şeyi birbirine vurarak ses çıkartmak clap something together v.
bir şeyleri birbirine vurarak şaklatmak clap something together v.
-e vurarak ritim tutmak drum on v.
vurarak/fırçalayarak/silerek temizlemek dust up v.
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden hafifçe vurarak gidermek/temizlemek flick something off someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden hafifçe vurarak gidermek/temizlemek flick something off v.
üstünden hafifçe vurarak gidermek/temizlemek flick off v.
'-e vurarak takmak hammer onto v.
(birini/bir şeyi) ayağıyla vurarak/tekmeleyerek bir şeyden sektirmek kick against (someone or something) v.
bir şeyi ayağıyla vurarak/tekmeleyerek (birinden/bir şeyden) sektirmek/(birine/bir şeye) atmak kick at (someone or something) v.
vurarak ezmek pound away v.
(birine/bir şeye) vurarak devam etmeye zorlamak whip (someone or something) on v.
Colloquial
oyun salonlarında deliklerden çıkan nesneleri bir çekiç yardımıyla vurarak puan kazanmaya dayalı oyun whack-a-mole n.
vurarak dökmek knock out v.
vurarak parçalara ayırmak pound up v.
(bir şeyle) vurarak/döverek kırmak pound up v.
(bir şeyle) vurarak/döverek parçalara ayırmak pound up v.
vurarak parçalamak pound up v.
bir şeyi (bir şeyle) vurarak/döverek kırmak pound something up v.
bir şeyi (bir şeyle) vurarak/döverek parçalara ayırmak pound something up v.
bir şeyi vurarak parçalamak pound something up v.
vurarak bayıltmak iron out [australia] v.
vurarak veya döverek yaralamak plaster v.
Idioms
sopayla vurarak cezalandırmak give someone six of the best v.
sopayla vurarak cezalandırmak six of the best v.
(birinin) yüzüne saldırarak/vurarak gözünü morartmak give (someone or something) a black eye v.
kafasına vurarak bayıltmak knock out v.
(birini) vurarak/havaya uçurarak öldürmek blast (someone) to kingdom come v.
(birini) silahla vurarak öldürmek blast (someone) to kingdom come v.
(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek drive the final nail in (someone's or something's) coffin v.
(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek put the final nail in (someone's or something's) coffin v.
'-e vurarak/çakarak sokmak hammer into and pound into v.
(birini) sırtına vurarak tebrik etmek slap (one) on the back v.
yumuşak karnına vurarak underarm adv.
aşağıdan vurarak underarm expr.
Industry
tekstil ürünlerini sopayla vurarak temizleyen işçi scutcher n.
tekstil ürünlerini sopayla vurarak temizleyen işçi scotcher n.
Technical
kalıp kullanarak madeni eşyaya çekiçle vurarak biçim verme swaging n.
çekiçle vurarak metalleri şekillendirmek swage v.
sopayla vurarak temizlemek scutch v.
(dönen parlatma çarkını) taşa vurarak pürüzsüzleştirmek boulder v.
(dönen parlatma çarkını) taşa vurarak pürüzsüzleştirmek bowlder v.
Computer
video oyunlarda rakibi kafa kısmından vurarak tek seferde öldürme headshot n.
Psychology
rahatsız edici duyguları dışa vurarak onlardan kurtulma katharsis n.
Printing
vurarak dizgileri düzeltmeye yarayan ahşap blok planer n.
Zoology
(at) ayağını karşı bacağa vurarak yürümek cut v.
Archaeology
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı conchoid n.
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı bulb of percussion n.
Military
(vurarak) indirme shootdown n.
Hunting
(ağaçtaki sincabı, kuşu) vurarak düşürmek bark v.
Sport
(bilardoda) ıstakayı neredeyse dik şekilde tutup beyaz topa vurarak beyaz topun başka bir top etrafında döndükten sonra hedef topa çarpması şeklinde yapılan atış masse shot n.
beyaz topun bir diğer topa vurarak deliğe girmesine yol açan faul vuruşu in-off n.
(özellikle ragbide) rakip oyuncunun bacağına vurarak faul yapmak hack v.
(futbol ve ragbide) başka bir oyuncunun bacağına vurarak faul yapmak hack down v.
(krikette) eğik sopa ile vurarak topun yönünü bacak tarafına doğru değiştirmek glance v.
(krikette) eğik sopa ile vurarak topun yönünü bacak tarafına doğru değiştirmek glide v.
(kroket) topu başka topla vurarak istenen yere yönlendirmek drive v.
(bilardoda ıstaka topunun vurduğu topu) vurarak ilerletmek cut v.
aşağıdan vurarak underhand adv.
topa kale direğinden sahanın dışına doğru vurarak inside out adv.
Basketball
rakibin koluna vurarak faul yapmak hack v.
Football
başkasının elindeyken tek elle topa vurarak pas atma handpass [australia/ireland] n.
topu vurarak kendi kale bölgesinden çıkarma clearing n.
başkasının elindeyken tek elle topa vurarak pas atmak handpass [australia] [ireland] v.
Tennis
yere doğru vurarak karşılanan servis chop n.
yere doğru vurarak karşılanan servis chop shot n.
Baseball
kasten bunting vurarak koşucuya avantaj sağlamak sacrifice v.
kale koşucusunun topa yavaşça vurarak sayıya doğru ilerlemesini sağlamak bunt v.
Art
balede bacağı diğer bacağa vurarak yapılan figür ile başlayıp arabesk figür ile biten sıçrama tour jeté n.
balede bacağı diğer bacağa vurarak yapılan figür ile başlayıp arabesk figür ile biten sıçrama jeté en tournant n.
balede bacağı diğer bacağa vurarak yapılan figür battement n.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi heel-and-toe n.
Music
ayak uçlarını veya topuklarını vurarak oynanan bir çeşit dans tapdance n.
(gitarda) sağ elle klavye üzerine hafifçe vurarak notaları çalma finger tapping n.
bagetle davulun kasnağı ve derisine aynı anda vurarak çıkarılan keskin ses rimshot n.
zıplayıp bacaklarını birbirine vurarak dans etmek pigeonwing v.
tellere vurarak çalmak strike v.
(telli çalgıda) yayın arka kısmıyla tellere vurarak col legno adv.
Printery
(kitap yapraklarını) çekiçle vurarak düzleştirmek beat v.
mürekkep toplarıyla vurarak (baskı yüzeyini) mürekkeplemek beat v.
Archaic
hafifçe vurarak sevmek cherish v.
Slang
başına ve yüzüne vurarak fena halde dövme pumpkin head n.