ahead - Turco Inglés Diccionario
Historia

ahead

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "ahead" en diccionario turco inglés : 22 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
ahead n. ilerisi
ahead adv. ilerde
General
ahead n. ilerisi
ahead adj. öndeki
ahead adv. ileriye
ahead adv. önde
ahead adv. ileride
ahead adv. önceden
ahead adv. ileri
ahead adv. önünde
ahead adv. önünden
ahead adv. önden
ahead adv. ilerisinde
ahead adv. gelecek
ahead adv. önceye
ahead adv. sonraya
Colloquial
ahead expr. önümüzde
Trade/Economic
ahead adv. gerçekleşebileceği düşüncesiyle
Technical
ahead adv. geminin baş tarafında
Marine
ahead n. ileri yol
ahead adv. pruvada
ahead expr. tam yol ileri

Significados de "ahead" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
completion ahead of schedule n. programdan önce tamamlama
the go-ahead n. izin
the go-ahead n. müsaade
full speed ahead n. tam yol ileri
the years ahead n. önümüzdeki yıllar
the years ahead n. ileriki yıllar
the road ahead n. önümüzdeki yol
go-ahead n. enerji
go-ahead n. ruh
go-ahead n. atılganlık
go-ahead n. enerjik kimse
go-ahead n. girişimken kimse
go-ahead n. yeşil ışık
go-ahead n. devam etme izni
go-ahead n. (özellikle hawai ve kaliforniya'da) bir tür sandalet
go far ahead v. ifrata kaçmak
go ahead with something v. devam etmek
forge ahead v. ilerlemek
reach ahead v. ileriye uzanmak
go ahead with v. işbirliği yapmak
get ahead v. iş hayatında ilerlemek
lie ahead v. başına gelmek
get ahead v. ilerlemek
move ahead v. ilerlemek
shoot ahead v. hızla öne geçmek
look ahead v. ileriye bakmak
be one step ahead v. bir adım önde olmak
shoot ahead v. atılmak
draw ahead v. yavaş yavaş öne geçmek
go ahead with something v. sürdürmek
go ahead v. gelişmek
shoot ahead of v. hızla geçmek
shoot ahead v. fırlamak
look ahead v. geleceği düşünmek
forge ahead v. öne geçmek
go ahead v. önde gitmek
forge ahead v. yarışta en ileriye geçmek
go ahead v. ilerlemek
forge ahead v. hızla ilerlemek
get ahead of v. geçmek (rakibi)
go ahead v. devam etmek
get ahead v. başarılı olmak
get ahead v. önde olmak
keep ahead v. önde olmak
get ahead v. başarmak
get ahead v. önüne geçmek
get ahead v. maddi olarak daha iyi bir duruma gelmek
get ahead v. öne geçmek
get ahead v. ilerleme kaydetmek
shoot ahead of v. geride bırakmak
plan ahead v. önceden plan yapmak
get ahead of somebody v. önüne geçmek
come out ahead v. karlı çıkmak
pull ahead v. mesafe katetmek
pull ahead v. mesafe almak
zoom ahead v. birdenbire işi ilerletmek
zoom ahead v. ticareti geliştirmek
be ahead one's time v. zamanın ilerisinde kalmak
zoom ahead v. işi geliştirmek
zoom ahead v. birdenbire ticareti ilerletmek
think ahead v. ileriyi düşünmek
think ahead v. ilerisini düşünmek
think ahead v. gelecek için planlar yapmak
think ahead v. önceden düşünmek
think ahead v. gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünmek
think ahead v. geleceği düşünmek
go ahead v. başlamak
go ahead v. sürmek
go ahead of v. -den önce gitmek
go ahead with v. -e devam etmek
get ahead of v. -i geçmek
get ahead v. ilerleme göstermek
get ahead v. ilerleyerek diğerlerinin önüne geçmek
get ahead v. gelişme göstermek
get ahead v. gelişme kaydetmek
be a step ahead v. bir adım önde olmak
think ahead v. bugünün yarınını düşünmek
stay one step ahead v. bir adım önde olmak
look ahead v. ilerisi için plan yapmak
shoot ahead v. iyi başlangıç yapıp başarılı olmak
shoot ahead v. erken davranıp öne geçmek
go straight ahead v. dosdoğru gitmek
be one step ahead of technology v. teknolojinin bir adım ilerisinde olmak
push ahead with v. (ile) ilerlemeye devam etmek
push ahead with v. (ile) ilerlemek
spring ahead v. saatleri geri almak
set the clock ahead v. saatleri ileri almak
go straight ahead v. dümdüz gitmek
go straight ahead v. düz devam etmek
be one step ahead of v. bir adım önünde yer almak
be one step ahead of v. bir adım önde olmak
quit while one is ahead v. iyi giderken bırakmak
get there ahead of time v. vaktinden önce varmak
arrive ahead of time v. vaktinden önce varmak
get there ahead of time v. (söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak
show up ahead of time v. (söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak
arrive ahead of time v. (söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak
be one step ahead of v. bir adım önünde olmak
quit while one's ahead v. öndeyken/avantajlı durumdayken bırakmak
have hard times ahead v. zor günler beklemek
have difficult days ahead v. zor günler beklemek
be ahead of v. önünde olmak
keep ahead of v. önünde olmak
remain ahead of v. önünde olmak
stay ahead of v. önünde olmak
get ahead of v. önünde olmak
can't see ahead of something v. bir şeyin önünü görememek
call ahead v. önceden/önden aramak
look ahead v. önüne bakmak
go ahead fast v. hızlı ilerlemek
send on ahead v. önden göndermek
pull ahead v. mesafe almak
go-ahead adj. yeni yöntem veya düşüncelere açık olan
go-ahead adj. yenilikçi
go-ahead adj. enerjik ve inisiyatifini kullanan
go-ahead adj. enerjik ve girişken
go-ahead [uk] adj. atılgan
go-ahead adj. ilerlenebileceğini gösteren
right ahead adv. dosdoğru
dead ahead adv. dosdoğru
straight ahead adv. dosdoğru
ahead of time adv. önceden
straight ahead adv. dümdüz
ahead of time adv. vaktinden önce
right ahead adv. doğruca
straight ahead adv. tam karşıda
ahead of time adv. erken
straight ahead adv. doğruca
way ahead adv. çok önde
ahead of time adv. şimdiden
looking ahead adv. geleceğe bakarak
ahead of the game adv. avantajlı durumda
ahead of time adv. çok erken
in the years ahead adv. ileriki yıllarda
in the years ahead adv. ileriki senelerde
ahead of prep. in önünde
ahead of prep. ileride
ahead of prep. ilerisinde
ahead of prep. -in önünde
ahead of prep. -den iyi
ahead of prep. öncesinde
go ahead! interj. devam et!
go ahead! interj. buyur!
go ahead interj. ilerleyen
go ahead interj. devam et
get ahead v. para biriktirmek
get ahead v. tasarruf etmek
get ahead v. maddi açıdan daha iyi bir duruma girmek
Phrasals
thrust ahead v. içeriye paldır küldür girmek
get ahead of v. aşmak
go ahead v. önden gitmek
shoot ahead v. geride bırakmak
get ahead of v. daha iyisini yapmak
go ahead v. ileriye doğru gitmek
go ahead v. bir işe girişmek
go ahead v. bir üst aşamaya geçmek
walk ahead of someone v. birinin önünden yürümek
go ahead v. başlamak
go ahead (with something) v. bir şeyi yapmaya devam etmek
go ahead (with something) v. bir şeyi sürdürmeye devam etmek
push ahead on something v. bir şeyde ilerlemek
put someone ahead v. birisini önde tutmak (önem vermek)
send someone on (ahead) (of someone) v. birini önden/önceden göndermek
get ahead with v. biriyle mesafe almak
press ahead v. bir görevi veya işi kararlı bir şekilde sürdürmek
push ahead on something v. bir şeye devam etmek
go ahead v. devam etmek
plow ahead v. engel veya zorluklara karşın devam etmek
be ahead of v. herkesin önünde olmak
pull ahead of someone v. geride bırakmak
be ahead v. herkesin önünde olmak
go ahead v. ilk adımı atmak
push something ahead of someone v. ilerisine doğru itmek
push something ahead of someone v. ilerisine itmek
be ahead of v. ilerisinde olmak
be ahead v. ilerisinde olmak
go ahead v. işe koyulmak
look ahead to something v. iple çekmek
walk ahead v. önden yürümek
be ahead v. öne geçmek
lie ahead v. önünde uzanmak
be ahead of v. önde olmak
be ahead v. önde olmak
press ahead/on with v. kararlılıkla sürdürmek
move ahead of v. önüne geçmek/ilerlemek
get ahead (in something) v. mesafe katetmek
walk ahead of (someone) v. önden yürümek
lie ahead v. kendisini beklemek
be ahead of v. öne geçmek
pull ahead of someone v. önüne geçip gitmek
lie ahead of v. kendisini beklemek
lie ahead of v. önünde uzanmak
push on ahead of v. önüne doğru itmek
see ahead of someone v. önünü/ilerisini görmek
look ahead to something v. sabırsızlıkla beklemek
go ahead v. yola çıkmak
put ahead v. (önem derecesine göre) üzerinde tutmak
get ahead (in something) v. (işinde vb.) ilerlemek
go ahead of v. -in önünde gitmek
put ahead v. (önem açısından) üzerinde tutmak
put ahead v. (önem açısından) bir şeyden üstün tutmak
run ahead v. önünde gitmek
wire ahead (for something) v. (bir şey için) telgrafla istek yollamak
send ahead for (someone or something) v. (biri/bir şey) gelmeden göndermek
send ahead for (someone or something) v. (biri/bir şey) varmadan sevk etmek
send ahead for (someone or something) v. (biri/bir şey) varmadan yollamak
send ahead for (someone or something) v. önden/önceden yollamak
send ahead for (someone or something) v. önden/önceden çağırmak
send ahead for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hazırlaması için önden yollamak
send ahead for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hazırlaması için önden göndermek
draw ahead (of someone or something ) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
draw ahead (of someone or something ) v. (hareket halindeki birini/bir şeyi) geçmek
get ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
get ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) geride bırakmak
get ahead of (something) v. (bir şey) için tedbir almak
get ahead of (something) v. (bir şeyin) önünü almak
get ahead of (something) v. (bir şeyle) patlak vermeden önce yüzleşmek
get ahead of (something) v. (bir şey) patlak vermeden önce halletmek
keep ahead (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünde olmak
keep ahead (of someone or something) v. (birinden/bir şeyden) önde olmak
keep ahead (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünde tutmak
keep ahead (of something) v. (bir şeyi) zamanında/önden tamamlamak
keep ahead (of something) v. (bir şeyi) vakitlice yapmak
keep ahead (of something) v. (bir şeyi) vaktinden önce/erkenden yapmak
lie ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünde uzanmak
lie ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek
look ahead to v. iple çekmek
look ahead to v. sabırsızlıkla beklemek
pull ahead (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
pull ahead (of someone or something) v. (birini/bir şeyi) geride bırakmak
pull ahead (of someone or something) v. (birinden/bir şeyden) üstün olmak
pull ahead (of someone or something) v. (birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak
pull ahead (of someone or something) v. başı çekmek
push ahead (with something) v. (bir şeyle) iterek/açarak ilerlemek
push ahead (with something) v. ileri itmek
push ahead (with something) v. yararak ilerlemek
push ahead (with something) v. (bir şeyi) devam ettirmek
push ahead (with something) v. (bir şeyi) ilerletmek
push ahead (with something) v. (bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek
push ahead (on something) v. (bir şeyi) devam ettirmek
push ahead (on something) v. (bir şeyi) ilerletmek
push ahead (on something) v. (bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek
push ahead (with something) v. (bir şeyi) devam ettirmek
push ahead (with something) v. (bir şeyi) ilerletmek
push ahead (with something) v. (bir şeyde) ilerlemek/ilerleme kaydetmek
push ahead (with something) v. (bir şeyi) azimle/kararlılıkla sürdürmek
push ahead of v. -in önüne geçmek
push ahead of v. -in önüne geçirmek
push ahead of v. -in önüne itmek
push ahead of v. -i itmek
push ahead of v. -i ileri itmek
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne koymak
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne yerleştirmek
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) önce getirmek
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) öncesinde olacak şekilde ayarlamak
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birine/bir şeye birinden/bir şeyden) daha fazla değer/önem vermek
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
put (someone or something) ahead of (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak
remain ahead v. önünde olmak/kalmak
remain ahead v. avantajlı olmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünde olmak/kalmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önündeki yerini korumak
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) avantajlı durumda/konumda olmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) önde gitmek/ilerlemek
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi bir durumda/konumda olmak
remain ahead of (something) v. (bir problemin) önüne geçebilmek için bir adım önde olmak
remain ahead of (something) v. (bir problemi) engelleyebilmek için bir adım önden gitmek
remain ahead of (something) v. (bir şeyden) bir adım önde olmak
remain ahead of (something) v. (hedefinin, zaman çizelgesinin, sorumluluklarının) bir adım önünde ilerlemek
see ahead v. önünü/ilerisini görmek
see ahead v. geleceği görmek
see ahead v. ileride/gelecekte olacakları tahmin etmek
send ahead v. önden/önceden yollamak
send ahead for v. için önden/önceden yollamak
stay ahead v. önünde kalmak
stay ahead v. önde kalmak
stay ahead v. kontrol altına almak
stay ahead v. baş etmek
stay ahead v. yetişmek
steam ahead v. (buharlı bir araç) ilerlemek/uzaklaşmak/yola çıkmak
steam ahead v. hızla ilerlemek
steam ahead v. hızlı hızlı ilerlemek
steam ahead v. azimle devam etmek
steam ahead v. gayretle devam etmek
steam ahead v. hız kesmeden devam etmek
steam ahead v. dolu dizgin ilerlemek
walk ahead (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünden yürümek/gitmek
walk ahead of v. -in önünden yürümek/gitmek
wire ahead v. önden elektronik yollarla iletişim/bağlantı kurmak (telgraf göndermek)
plough ahead v. engellere veya zorluklara rağmen bir şeyi yapmaya devam etmek
pull ahead v. ilerlemek
pull ahead v. ilerleme kaydetmek
set ahead v. ilerlemek
set ahead v. yol almak
set ahead v. ileri gitmek
Phrases
five moves ahead n. beş hamle sonrası
a day ahead adv. bir gün önceden
ahead of something prep. bir şeyin ilerisinde
ahead of something prep. bir şeyin önünde
ahead of something prep. planlarının, programının, takviminin ilerisinde/önünde
ahead of (someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) önünde
ahead of (someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) önüne
ahead of (something) prep. (bir şeyin) öncesinde
ahead of (something) prep. (bir şeyden) evvel
ahead of (something) prep. (bir şeyi) kontrolünde tutarak
ahead of (something) prep. (bir şeyle) baş ederek
ahead (of someone or something) prep. (birinden/bir şeyden) ileride
ahead (of someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) ilerisinde
ahead (of someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) ilerisine
ahead of something prep. bir şeyin ilerisinde
ahead of something prep. bir şeyin önünde
ahead of something prep. planlarının, programının, takviminin ilerisinde/önünde
ahead of (someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) önünde
ahead of (someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) önüne
ahead of (something) prep. (bir şeyin) öncesinde
ahead of (something) prep. (bir şeyden) evvel
ahead of (something) prep. (bir şeyi) kontrolünde tutarak
ahead of (something) prep. (bir şeyle) baş ederek
ahead (of someone or something) prep. (birinden/bir şeyden) ileride
ahead (of someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) ilerisinde
ahead (of someone or something) prep. (birinin/bir şeyin) ilerisine
five moves ahead expr. beş adım önde
more challenges ahead expr. önümüzde daha çok zorluk var
damn the torpedoes, full speed ahead! expr. torpidoların canı cehenneme tam yol ileri!
full speed ahead expr. tam gaz ileri
ahead of its time expr. zamanının ötesinde
full speed ahead! expr. tam yol ileri!
full speed ahead! expr. tam gaz ileri!
full steam ahead! expr. tam yol ileri!
full steam ahead! expr. tam gaz ileri!
full steam ahead expr. tam yol ileri
full steam ahead expr. tam gaz ileri
full steam ahead expr. tam yol
full steam ahead expr. olabildiğince hızlı
full steam ahead expr. tam kapasite
full speed ahead expr. tam yol
full speed ahead expr. tam gaz
full speed ahead expr. olabildiğince hızlı
full speed ahead expr. tam kapasite
full speed ahead expr. eldeki tüm olanaklarla
Colloquial
go ahead v. işi ilerletmek
ahead of the game adj. rakiplerinden önde
go ahead expr. buyurun
go straight ahead expr. bu yoldan dümdüz git
one step ahead expr. bir adım önünde
go ahead make my day expr. devam et günümü zehir et
dead ahead! expr. dosdoğru!
far ahead from expr. çok önde gelen/olan
go straight ahead don't turn (left or right) expr. düz devam et hiçbir yere sapma
ahead of us expr. önümüzde
dead ahead! expr. tam önünde!
dead ahead! expr. tam önde!
gammd (go ahead, make my day) expr. devam et günümü zehir et
gammd (go ahead, make my day) expr. böyle devam et (ironi)
gammd (go ahead, make my day) expr. sen benim günümü zehir etmeye devam et
gammd (go ahead, make my day) expr. sen daha böyle yapmaya devam et
streets ahead [uk] expr. fersah fersah ilerde
streets ahead [uk] expr. rakiplerinden çok önde
streets ahead [uk] expr. çok daha iyi
Idioms
lean times ahead n. gelecekteki sıkıntılı dönem
stay one jump ahead v. hep bir adım önde/önünde olmak
stay one jump ahead v. hep bir adım ileride/ilerisinde olmak
stay one jump ahead v. hep bir basamak üstte/üstünde olmak
stay one jump ahead v. avantajlı durumunu korumak
stay one jump ahead v. üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak
stay one jump ahead v. trafiğe yakalanmamak/kalmamak
stay one jump ahead v. (birine) yakalanmamak
be one jump ahead v. hep bir adım önde/önünde olmak
be one jump ahead v. hep bir adım ileride/ilerisinde olmak
be one jump ahead v. hep bir basamak üstte/üstünde olmak
be one jump ahead v. avantajlı durumunu korumak
be one jump ahead v. üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak
be one jump ahead v. trafiğe yakalanmamak/kalmamak
be one jump ahead v. (birine) yakalanmamak
be ahead of of your time v. zamanının ilerisinde olmak
be ahead of of your time v. çağının ilerisinde olmak
be ahead of of your time v. döneminin ilerisinde olmak
get ahead of oneself v. aceleci davranıp hata yapmak
be well ahead v. açık ara önde olmak
be ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
remain ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
stay ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
get ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
keep ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
keep ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
remain ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
get ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
stay ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
be ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
stay one step ahead v. bir adım ileride olmak
be one step ahead v. bir adım ileride olmak
keep one step ahead of v. bir adım önde olmak
stay one step ahead of v. bir adım ileride olmak
move ahead of v. bir adım önüne geçmek
be streets ahead of someone v. birinden çok daha iyi olmak
be streets ahead of someone v. birinden kat be kat daha iyi olmak
be streets ahead of someone v. birinden kat be kat iyi olmak
be streets ahead of someone v. birinden çok daha üstün olmak
be streets ahead of someone v. birinden kat be kat daha üstün olmak
be streets ahead of someone v. birinden kat be kat üstün olmak
stay one step ahead of v. bir adım önde olmak
keep one step ahead of v. bir adım ileride olmak
give the go-ahead v. başlatmak
keep one step ahead v. bir adım ileride olmak
be ahead of the pack v. çoğunluğun ilerisinde olmak
think ahead of one's time v. çağının/zamanının ilerisinde düşünmek
be ahead of one's time v. çağının/zamanının ilerisinde olmak
have a bright future ahead (of one) v. geleceği parlak olmak
be streets ahead v. fersah fersah ilerde olmak
give the go-ahead v. girişmek
go ahead v. ilerlemek
go ahead v. ileri gitmek
be ahead of the pack v. kitlenin önünde olmak
walk ahead of someone v. önünde/ilerisinde yürümek
keep someone two jumps ahead of one's competitors v. rakiplerinden iki adım önde olmak
remain ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
keep ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
stay ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
be streets ahead v. rakiplerinden önde olmak
be ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
get ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
keep ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
get ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
get ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
stay ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
get ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
keep ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
be ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
be ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
stay ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
get ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
keep ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
keep ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
be ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
stay ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
stay ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
be ahead of the game v. rakiplerinden önde olmak
remain ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
be ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
arrive ahead of time v. (söylenenden) erken varmak/ulaşmak
be two jumps ahead of someone v. (rakiplerinden vb) iki adım önde olmak
get there ahead of time v. (söylenenden) erken ulaşmak/gelmek
show up ahead of time v. (söylenenden) erken ulaşmak/gelmek
get ahead of oneself v. vakitsiz ötmek
leave ahead of time v. (söylenenden) erken ayrılmak
send ahead for something v. (rezervasyonu) ayarlamak
bash on/ahead (with) v. (bir şeyi) dikkatsizce yapmaya devam etmek
be one jump ahead v. önüne geçmek
be one jump ahead v. (birini) geride bırakmak
stay one jump ahead v. (birine) karşı avantajını korumak
stay one jump ahead v. (birinin) önünde olmayı sürdürmek
get the go-ahead v. bir göreve ya da işe devam izni almak
get the go-ahead v. devam edin demek
get the go-ahead v. izin vermek
give (someone) the go-ahead v. (birine) devam talimatı vermek
give (someone) the go-ahead v. devam edin demek
give (someone) the go-ahead v. izin vermek
give (someone) the go-ahead v. (birini ya da bir şeyi birinin ya da bir şeyin) önüne koymak
give (someone) the go-ahead v. (birini ya da bir şeyi birinin ya da bir şeyin) önüne yerleştirmek
keep one jump ahead v. bir adım önde olmak
keep one jump ahead v. bir adım ileride olmak
keep one jump ahead v. avantajlı durumda/konumda olmak
be ahead of (someone's or something's) time v. (birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ötesinde olmak
be ahead of (someone's or something's) time v. (birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ilerisinde olmak
be ahead of the game v. önceden hazırlıklı olmak
be ahead of the game v. takvimin/programın ilerisinde olmak
be ahead of the game v. planların bir adım önünde olmak
be ahead of your time v. çağının/zamanının ötesinde olmak
be ahead of your time v. çağının/zamanının ilerisinde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birini/bir şeyi) hep gerisinde bırakmak
stay one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something) v. (birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak
stay one jump ahead (of somebody/something) v. (birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak
stay one jump ahead (of somebody/something) v. (birini/bir şeyi) hep gerisinde bırakmak
be streets ahead (of somebody/something) [uk] v. (birinden/bir şeyden) çok ileride olmak
be streets ahead (of somebody/something) [uk] v. (birinden/bir şeyden) çok gelişmiş olmak
be streets ahead (of somebody/something) [uk] v. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
be one jump ahead v. hep bir adım önde/önünde olmak
be one jump ahead v. hep bir adım ileride/ilerisinde olmak
be one jump ahead v. hep bir basamak üstte/üstünde olmak
be one jump ahead v. avantajlı durumunu korumak
be one jump ahead v. üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak
stay one jump ahead v. hep bir adım önde/önünde olmak
stay one jump ahead v. hep bir adım ileride/ilerisinde olmak
stay one jump ahead v. hep bir basamak üstte/üstünde olmak
stay one jump ahead v. avantajlı durumunu korumak
stay one jump ahead v. üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinden/bir şeyden) hep bir adım önde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinden/bir şeyden) hep bir adım ileride olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
be one jump ahead (of somebody/something) v. (birinden/bir şeyden) hep bir basamak üstte olmak