yöneltmek - Turco Inglés Diccionario
Historia

yöneltmek



Significados de "yöneltmek" en diccionario inglés turco : 46 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yöneltmek direct v.
General
yöneltmek start v.
yöneltmek turn v.
yöneltmek level something v.
yöneltmek impel v.
yöneltmek conduct v.
yöneltmek orient v.
yöneltmek level something at v.
yöneltmek destine v.
yöneltmek incline v.
yöneltmek cast v.
yöneltmek throw v.
yöneltmek steer into v.
yöneltmek level v.
yöneltmek orientate v.
yöneltmek direct v.
yöneltmek steer v.
yöneltmek aim v.
yöneltmek point v.
yöneltmek train on v.
yöneltmek channel v.
yöneltmek level at v.
yöneltmek project v.
yöneltmek canalise v.
yöneltmek canalize v.
yöneltmek airt v.
yöneltmek channelize v.
yöneltmek channelise v.
yöneltmek bear v.
yöneltmek lay v.
yöneltmek bend v.
yöneltmek lead v.
yöneltmek wise v.
yöneltmek head v.
yöneltmek yend v.
yöneltmek inscribe v.
yöneltmek shift v.
Phrasals
yöneltmek thrust on v.
yöneltmek point at v.
yöneltmek steer toward (something) v.
Trade/Economic
yöneltmek aim v.
Technical
yöneltmek head v.
yöneltmek steer v.
yöneltmek steer to v.
yöneltmek mediate v.
Computer
yöneltmek route v.

Significados de "yöneltmek" con otros términos en diccionario inglés turco: 166 resultado(s)

Turco Inglés
General
yöneltmek (birini bir karara) sway v.
doğuya yöneltmek orientate v.
eleştiri yöneltmek criticize v.
soru yöneltmek pose question v.
soru yöneltmek pose a question v.
hedefe yöneltmek bring to a destination v.
yöneltmek (bir kimseyi bir şey yapmaya) prompt to v.
söz yöneltmek address v.
başka tarafa yöneltmek turn away v.
yöneltmek (sözü birine) mean for v.
birine davetkar bir bakış yöneltmek give someone the glad eye v.
birine bir söz yöneltmek address a remark to v.
birine soru yöneltmek put to v.
suça yöneltmek make someone turn into crime v.
eleştiriler yöneltmek direct criticism at someone v.
dikkatini yöneltmek direct one's attention v.
eleştiri yöneltmek express criticism v.
eleştiri yöneltmek direct criticism v.
suçlama yöneltmek accuse v.
birine soru yöneltmek put question v.
soru yöneltmek put question v.
birisine soru yöneltmek put question v.
-e doğru yöneltmek head towards v.
hedefe doğru yöneltmek level v.
doğuya yöneltmek orient v.
silah yöneltmek aim a weapon v.
silahı bir şahsa yöneltmek aim a weapon v.
soru yöneltmek address question v.
birine soru yöneltmek address question v.
birisine soru yöneltmek address question v.
tekrar yöneltmek relay v.
bir şeyin rotasını bir yere doğru yöneltmek head something at something v.
dikkatini (başka) bir şeye çevirmek/yöneltmek turn one's attention to something v.
değişik alanlara yöneltmek diversify v.
eleştiri yöneltmek criticise v.
sözlü olarak yöneltmek throw v.
başka tarafa yöneltmek turn v.
doğuya yöneltmek east v.
(yayın/sinyal) yöneltmek beam v.
(bakışlarını) yöneltmek level v.
adımlarını yöneltmek bend v.
dikkatini yöneltmek bend v.
dışarıya yöneltmek exteriorize v.
dışarıya yöneltmek exteriorise v.
-e yorumlarını iletmek/yöneltmek address comments or remarks to v.
yanlış yöneltmek misorient v.
konsantrasyonu yöneltmek occupy v.
(soru, yorum, eleştiri) yöneltmek lob v.
ortak bir merkeze yöneltmek concenter v.
ortak merkeze yöneltmek concentre v.
(kendini) yöneltmek orientate [uk] v.
Phrasals
eleştiri oklarını yöneltmek point at v.
(gemiyi) kıyıya yöneltmek set in v.
bakışını yöneltmek bore into (someone or something) v.
bakışını yöneltmek bore into v.
dışa doğru yöneltmek turn out v.
(birini ya da bir şeyi bir yere) yöneltmek conduct (someone or something) into (some place) v.
birini bir şeye ya da bir yere yöneltmek conduct someone into something v.
arabayı, tekneyi, uçağı vs. bir yere doğru yöneltmek steer toward something v.
(birine bir konuda) soru sormak/soru yöneltmek question (one) about (something) v.
birine bir konuda soru yöneltmek question someone about someone or something v.
(bir şeyi birine veya birilerine) yöneltmek/doğrultmak address (something) to (one) v.
başka yöne yöneltmek divert to v.
-e doğru yöneltmek head toward v.
(birine) ağır eleştiriler yöneltmek dump on (someone or something) v.
bir şeyi birine veya bir şeye yöneltmek direct something at someone or something v.
birini veya bir şeyi birine veya bir yere yöneltmek head someone or something at someone or something v.
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek refer back to (someone or something) v.
(bir şeyi birine) yöneltmek go out to (someone) v.
(duygularını/hislerini birine) yöneltmek go out to (someone) v.
(birine/bir şeye) yöneltmek train on (someone or something) v.
görüş hattını bir şeye yöneltmek zero in v.
-e yöneltmek zero in v.
görüş hattını (bir şeye) yöneltmek zero in on (something) v.
birini/bir şeyi panikle bir şeye yöneltmek stampede someone or something into something v.
(birine ya da bir şeye) eleştiri okları yöneltmek level (something) against (someone or something) v.
bakışlarını yöneltmek turn to v.
birine/bir şeye iğneleyici eleştiriler yöneltmek snipe at someone or something v.
birine/bir şeye saldıran küçük eleştiriler yöneltmek snipe at someone or something v.
bir şeyi birine/bir şeye yöneltmek aim something at someone or something v.
(birine/bir şeye) yöneltmek aim at (someone or something) v.
bir şeyi birine/bir şeye yöneltmek aim something at someone or something v.
(birine/bir şeye) yöneltmek aim at (someone or something) v.
(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek bring (someone or oneself) to (do something) v.
birini bir şey yapmaya yöneltmek bring someone to do something v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast about v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast around v.
(bir şeye bir şey) yöneltmek channel (something) in (something) v.
(bir şeye bir şey) yöneltmek channel (something) into (something) v.
-e yöneltmek channel in v.
(zıtlık yoluyla) dikkati yöneltmek bring out v.
içeri yöneltmek conduct in v.
içeri yöneltmek conduct into v.
dışarı yöneltmek conduct out v.
'-den dışarı yöneltmek conduct out of v.
(birini bir şeye) yöneltmek destine (someone) for (something) v.
bir şeyi birine yöneltmek direct something to someone v.
(bir şeyi birine/bir şeye) yöneltmek direct (something) to (someone or something) v.
-e yöneltmek direct against v.
-e yöneltmek direct at v.
-e yöneltmek drive to v.
'-e yöneltmek fix on v.
bir şeyin odak noktasını birine/bir şeye yöneltmek focus something on someone or something v.
odak noktasını (birine/bir şeye) yöneltmek focus on (someone or something) v.
bakışlarını (birine/bir şeye) yöneltmek glance back at (someone or something) v.
bir şeyi dışarı yöneltmek head something out v.
tekrar (bir yere) doğru yöneltmek/gitmek lead back v.
(birine/bir şeye) yöneltmek point to (someone or something) v.
(birini/bir şeyi bir şeye) yöneltmek predispose (someone or something) to (something) v.
hakkında soru sormak/soru yöneltmek question about v.
direksiyonu/rotayı (bir şeye) yöneltmek steer for (something) v.
direksiyonu/rotayı (bir şeye) yöneltmek steer into (something) v.
(bir şeye) yöneltmek steer into (something) v.
(birini/bir şeyi) zorla (birine/bir şeye) yöneltmek thrust (someone or something) on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) doğru yöneltmek turn toward (someone or something) v.
Phrases
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek put it to somebody that... v.
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek put it to somebody that... v.
Colloquial
ne yapacağını görmek için (birine) bir suçlama yöneltmek put it to (one) v.
ne yapacağını görmek için birine bir suçlama yöneltmek put it to someone v.
yapmaya yöneltmek drive to do v.
Idioms
dikkatini yöneltmek turn one's mind to v.
yorumlarını iletmek/yöneltmek address (one's) comments to (someone or something) v.
yorumlarını iletmek/yöneltmek address (one's) remarks to (someone or something) v.
yorumlarını iletmek/yöneltmek address comments or remarks to someone v.
tüm ilgisini birine yöneltmek draw a bead on v.
yorumları belli bir kişiye yöneltmek address remarks to someone v.
yorumları belli bir kişiye yöneltmek address comments to someone v.
(birine/bir şeye) ağır eleştiriler yöneltmek do a demolition job on (someone or something) v.
dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek direct (one's) attention to (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı bir şey yöneltmek direct something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı olumsuz bir şey yöneltmek direct something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı eleştiri yöneltmek direct something against someone or something v.
birine/bir şeye bir şey yöneltmek direct something at someone or something v.
birine/bir şeye olumsuz bir şey yöneltmek direct something at someone or something v.
birine/bir şeye bir şey yöneltmek direct something to(ward) someone or something v.
(birine/bir şeye) ağır eleştiri yöneltmek do a hatchet job on (someone or something) v.
dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek take a bead on (someone or something) v.
dikkati başka yere yöneltmek put up a smoke screen v.
sözlerini (birine/bir şeye) yöneltmek address (oneself) to (someone or something) v.
(bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek bring something to bear (on something) v.
yapmaya yöneltmek bring to do v.
-e yöneltmek destine for v.
birinin dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek direct someone's attention to someone or something v.
-e ağır eleştiri yöneltmek do a hatchet job on v.
birinin dikkatini birine/bir şeye yöneltmek draw someone's attention to someone or something v.
birinin ilgisini birine/bir şeye çekmek/yöneltmek draw someone's attention to someone or something v.
dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne yöneltmek draw attention to (oneself, someone, or something) v.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw fire away from (someone or something) v.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw (someone's) fire (away) from (someone, something, or an animal) v.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw (someone's) fire away v.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw fire from (someone or something) v.
tanığa yönlendirici bir soru yöneltmek lead a witness v.
tanığa yönlendirici bir soru yöneltmek lead the witness v.
dikkatini (bir şeye) yöneltmek turn (one's) mind to (something) v.
Trade/Economic
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek externalize v.
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek externalise v.
Law
silah yöneltmek draw a gun v.
Technical
uçakları yöneltmek için kullanılan radar sinyali racan n.
doğru kanala yöneltmek enchannel v.
Automotive
hareketini yöneltmek drive v.
Marine
gemiyi yöneltmek conn v.
gemiyi yöneltmek con v.
Linguistics
söylev sırasında bir şahsa söz yöneltmek apostrophise v.
söylev sırasında bir şahsa söz yöneltmek apostrophize v.
Military
askerleri başka tarafa yöneltmek turn v.
silahı tekrar yöneltmek için verilen komut relay expr.