favour - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

favour

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "favour" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 110 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
favour n. iyilik
favour n. lütuf
favour v. iyilik etmek
favour v. kayırmak
General
favour n. sevilme
favour n. hediye sürpriz
favour n. kerem
favour n. lütuf
favour n. himmet
favour n. yardım
favour n. iltimas
favour n. şeref nişanı
favour n. ayrıcalık
favour n. kayırma
favour n. beğenilme
favour n. ata
favour n. kayra
favour n. koruma
favour n. onay
favour n. atiyye
favour n. teveccüh
favour n. lütfet
favour n. iltifat
favour n. onaylama
favour n. güleryüz
favour n. yakınlık
favour n. dostça davranış
favour n. destek
favour n. taraf
favour n. sempati
favour n. beğenme
favour n. inayet
favour n. ufak hediye (bir davete katılanlara verilen)
favour n. sevgi
favour n. çehre
favour n. taltif
favour n. rozet
favour n. kurdele
favour n. armağan
favour n. sima
favour n. taraftarlık
favour n. himaye
favour n. yüz
favour n. imtiyaz
favour n. hak
favour n. müsaade
favour n. şeref
favour n. ruhsat
favour n. taviz
favour n. ödün
favour n. kabul
favour n. avantaj
favour n. üstünlük
favour n. çıkar
favour n. fayda
favour n. yarar
favour n. menfaat
favour n. leh
favour n. yan
favour n. ilgi
favour n. alaka
favour n. (özellikle kadın tarafından izin verilen) cinsel yakınlık
favour n. bir şey karşılığında seks yapma
favour n. hediye
favour n. güzellik
favour n. popüler olma
favour v. tutmak
favour v. kabul etmek
favour v. şereflendirmek
favour v. iltimas etmek
favour v. benzemek
favour v. desteklemek
favour v. onaylamak
favour v. yardımda bulunmak
favour v. vermek
favour v. yüreklendirmek
favour v. lütfetmek
favour v. uygun görmek
favour v. korumak
favour v. kollamak
favour v. gözetmek
favour v. tercih etmek
favour v. tarafını tutmak
favour v. lehte olmak
favour v. rahatlatmak
favour v. kolaylaştırmak
favour v. kıyak yapmak
favour v. daha avantajlı olmak
favour v. başarılı olma olasılığını arttırmak
favour v. başarısını arttırmak
favour v. özenli davranmak
favour v. görünüşü benzemek
favour v. bir diğerine benzemek
Law
favour n. lütuf
favour v. hoşgörmek
favour v. kayırmak
favour v. kollamak
favour v. taraf tutmak
Archaic
favour n. görünüş
favour n. hal
favour n. durum
favour n. görünüm
favour n. surat
favour n. şeytan tüyü
favour n. müsamaha
favour n. yüz verme
favour n. anlayış gösterme
favour n. boyun eğme
favour n. hoşgörü
favour n. göz yumma

Sens de "favour" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 150 résultat(s)

Anglais Turc
General
favour [obsolete] n. mektupla iletişim
favour [obsolete] n. muhabere
favour [obsolete] n. yüzde karakteristik özellik
favour [obsolete] n. onaylanan şey
be in favour of v. taraftar olmak
do the favour v. lütfetmek
win favour in somebody's eyes v. teveccühünü kazanmak
ask a favour of somebody v. ricada bulunmak
repay a favour v. minnet altında kalmamak
show favour v. teveccüh göstermek
do a favour v. inayet etmek
favour with v. vermek
do somebody a favour v. kıyak yapmak
look with favour on v. hoşgörmek
find favour in somebody's eyes v. gözüne girmek
show favour v. kayırmak
do somebody a great favour v. kıyak yapmak
fall from favour v. gözden düşmek
do somebody a favour v. iyilik etmek
look with favour on v. hoş karşılamak
win somebody's favour v. gözüne girmek
fall from favour v. yıldızı sönmek
find favour v. rağbet görmek
do a favour v. iyilik etmek
do a favour v. iyilikte bulunmak
bestow a favour v. iyilik etmek
bestow a favour v. iyilikte bulunmak
do somebody a favour v. birine bir iyilikte bulunmak
do somebody a favour v. birine iyilik yapmak
curry favour with somebody v. -e yaltaklanmak
curry favour with somebody v. -e yaranmak
go out of favour v. rağbetini kaybetmek
lose favour v. rağbetini kaybetmek
get in favour v. rağbet görmek
do favour v. iyilik yapmak
do someone a favour v. iyiliği dokunmak
lose favour v. gözden düşmek
do a favour v. insanlık yapmak
make a decision in favour of v. lehinde karar vermek
ask a favour v. iyilik istemek
do a favour v. bir iyilik yapmak
do a favour v. iyilik yapmak
call in a favour v. (eskiden yapılmış olan) bir iyiliğin karşılanmasını / geri ödenmesini istemek
be in favour v. lehte olmak
favour of v. lehte olmak
ask for a favour v. bir iyilik istemek
do a favour v. bir iyilik yapmak
ask for a favour v. iyilik istemek
under favour of adj. münasebetiyle
under favour of adj. yardımıyla
out of favour adj. tasvip edilmemiş
under favour of adj. sayesinde
out of favour adj. kabul edilmemiş
under favour of adj. sayesinde münasebetiyle
out of favour adj. istenmeyen
out of favour adj. gözden düşmüş
by favour of adv. aracılığıyla
by favour of adv. vasıtasıyla
by favour of adv. eliyle
by favour of adv. in aracılığıyla
Phrasals
ingratiate oneself into someone's favour v. birine hoş/şirin gözükmeye/ kendini sevdirmeye çalışmak
ingratiate oneself into someone's favour v. (birine) yaltaklanmak
Phrases
in favour expr. gözde
in his favour expr. emrine
as a favour expr. iyilik olarak
in one's favour expr. kendi lehine
in favour of him expr. lehinde
in someone's favour expr. lehine
in favour of expr. lehine
in favour of expr. leyhine
in favour expr. kabul edilmiş
without fear or favour expr. kimseden korkmadan ve kimseye boyun eğmeden
in one's favour expr. lehine
in favour of expr. lehinde
in my favour expr. lehimde
in his favour expr. lehinde
with your favour expr. sayenizde
in favour expr. tasdikli
in someone's favour expr. yararına
Colloquial
go in one's favour v. birinin lehine karar verilmek
gain favour v. prim yapmak
court favour v. yalakalık yaparak birinin gözüne girmeye çalışmak
court favour v. yaltaklanmak
curry favour v. yaltaklanmak
curry favour v. yalakalık yaparak birinin gözüne girmeye çalışmak
in your favour expr. sizin lehinize
do me a favour [uk/australia] expr. daha neler
Idioms
favour something over something else v. bir şeyi başka bir şeye yeğlemek
call in a favour v. bir zamanlar yapılmış olan bir iyiliğin karşılığını istemek
fall out of favour v. çaptan düşmek
call in a favour v. eski alacakları/borçları (iyilikleri) tahsil etmek
fall out of favour v. gözden düşmek
return the favour v. iyiliğe karşılık vermek
go in someone's favour v. lehine dönüşmek
go in someone's favour v. lehine değişmek
go in someone's favour v. lehine dönmek
curry favour v. yalakalık ederek birinin gözüne girmeye çalışmak
curry favour v. yalakalanmak
curry favour v. yaltaklanmak
court favour v. yaltaklanmak
court favour v. yalakalanmak
court favour v. yalakalık yapmak
court favour v. yalakalık ederek birinin gözüne girmeye çalışmak
curry favour v. yalakalık yapmak
be (all) in favour of something/of doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı desteklemek
be (all) in favour of something/of doing something v. bir şeyin/bir şey yapmanın destekçisi olmak
be (all) in favour of something/of doing something v. bir şeyden/bir şeyi yapmaktan yana olmak
be in favour of something/of doing something v. bir şeyi/bir şeyi yapmayı desteklemek
be in favour of something/of doing something v. bir şeyin/bir şey yapmanın destekçisi olmak
be in favour of something/of doing something v. bir şeyden/bir şeyi yapmaktan yana olmak
load the dice in favour of someone v. birinin lehine hile yapmak
load the dice in favour of someone v. birine dezavantaj yaratmak
load the dice in favour of someone v. durumu birinin başarılı olacağı şekilde ayarlamak
out of favour adj. onaylanmamış
out of favour adj. tasdik edilmemiş
in favour of prep. lehine
in high favour expr. çok popüler
out of favour expr. dışlanmış
in high favour expr. çok gözde
in favour of expr. -in avantajına
in favour of expr. -in yararına
in favour of expr. yararına
out of favour expr. uygun bulunmamış
in favour of expr. -in çıkarına
in somebody's/something's favour expr. birinin/bir şeyin lehine/lehinde
in somebody's/something's favour expr. birinin/bir şeyin avantajına/yararına
in somebody's/something's favour expr. birinden/bir şeyden yana
Formal
ask a favour v. minnet etmek
Speaking
do me favour expr. bir güzellik yap
do me favour expr. bana bir iyilik yap
do us all a favour expr. bize bir iyilik yap
do me a favour! expr. bana bir iyilik yap!
can you do me a favour? expr. bana bir iyilik yapar mısın?
do me a favour expr. bana bir iyilik yap
do me a favour and smile expr. bana bir iyilik yap ve gülümse
let's do him a favour expr. ona bir iyilik yapalım
do yourself a favour expr. kendine bir iyilik yap
let's do her a favour expr. ona bir iyilik yapalım
do me a favour expr. yap bana bir güzellik
Trade/Economic
favour tariff n. ikramlı tarife
amount of obligations granted such as guarantees, commitments, bailments, endorsements in favour of the shareholders, participations and subsidiaries n. ortaklar, iştirakler ve bağlı ortaklıklar lehine verilen garanti, taahhüt, kefalet, aval, ciro gibi yükümlülüklerin tutarı
Law
relinquishment in favour of the grand chamber n. büyük daire lehine yargı yetkisinden feragat
gathering evidence in favour of the accused n. sanığın lehinde olan delillerin toplanması
in favour of expr. lehine
in favour of owner expr. malik lehine
in favour of accused expr. sanık lehine
Politics
vote in favour n. lehte oy
opinion in favour n. olumlu görüş
grace-and-favour [uk] adj. hükümdarın teşekkürlerini sunmak için birine ücretsiz kiraladığı (ev, daire)
Ottoman Turkish
ask a favour v. müdana etmek