|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
coming i.
|
geliş |
|
It was ten years ago that he first came to Japan.
Japonya'ya ilk gelişi on yıl önceydi.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
coming i.
|
gelme |
|
I thank you for coming.
Geldiğin için sana teşekkür ederim.
More Sentences
|
3 |
Genel |
coming i.
|
yaklaşma |
|
His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
Eski karısı, 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme kararı aldırdı.
More Sentences
|
4 |
Genel |
have it coming f.
|
hak etmek |
|
Perhaps Tom had it coming.
Tom belki bunu hak etmiştir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
stop coming f.
|
gelmekten vazgeçmek |
|
We have to make their lives difficult in our ports so that they stop coming.
Limanlarımızda hayatlarını zorlaştırmalıyız ki gelmekten vazgeçsinler.
More Sentences
|
6 |
Genel |
up and coming s.
|
gelecek vaat eden |
|
He is one of the up and coming young men of the party.
Partinin gelecek vaat eden genç adamlarından biri.
More Sentences
|
7 |
Genel |
coming s.
|
gelen |
|
Tom deserves everything that's coming his way.
Tom başına gelen her şeyi hak ediyor.
More Sentences
|
8 |
Genel |
coming s.
|
önümüzdeki |
|
There are sufficient commissioners in the coming term of office who would be capable of fulfilling this role.
Önümüzdeki görev döneminde bu rolü yerine getirebilecek yeterli sayıda komisyon üyesi var.
More Sentences
|
Colloquial |
|
9 |
Konuşma Dili |
have it coming f.
|
hak etmek |
|
I had it coming.
Bunu hak etmiştim.
More Sentences
|
10 |
Konuşma Dili |
someone's coming expr.
|
birisi geliyor |
|
Someone's coming.
Biri geliyor.
More Sentences
|
11 |
Konuşma Dili |
winter is coming expr.
|
kış geliyor |
|
Winter is coming on.
Kış geliyor.
More Sentences
|
Speaking |
|
12 |
Konuşma |
somebody's coming expr.
|
birisi geliyor |
|
Somebody's coming.
Birisi geliyor.
More Sentences
|
13 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
geldiğin için teşekkürler |
|
Thanks for coming all this way.
Bu kadar yolu geldiğin için teşekkürler.
More Sentences
|
14 |
Konuşma |
are you coming? expr.
|
geliyor musun? |
|
Are you coming down?
Aşağıya geliyor musun?
More Sentences
|
15 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
geldiğiniz için teşekkürler |
|
Thanks for coming.
Geldiğiniz için teşekkürler.
More Sentences
|
General |
|
16 |
Genel |
coming back i.
|
geri gelme |
|
17 |
Genel |
home coming i.
|
eve dönüş |
|
18 |
Genel |
coming years i.
|
gelecek yıllar |
|
19 |
Genel |
coming i.
|
zuhur |
|
20 |
Genel |
coming and going i.
|
gidişgeliş |
|
|
21 |
Genel |
coming months i.
|
gelecek aylar |
|
22 |
Genel |
coming off i.
|
boşalma |
|
23 |
Genel |
coming together i.
|
toplanma |
|
24 |
Genel |
coming i.
|
varış |
|
25 |
Genel |
coming to life i.
|
canlanma |
|
26 |
Genel |
coming out i.
|
toplum önüne çıkma |
|
27 |
Genel |
jewish coming of age ceremony for girls i.
|
bat mitzvah |
|
28 |
Genel |
coming days i.
|
gelecek günler |
|
29 |
Genel |
short-coming i.
|
noksan |
|
30 |
Genel |
short-coming i.
|
eksik |
|
31 |
Genel |
coming together i.
|
bir araya gelme |
|
32 |
Genel |
snowfall coming down during the evening hours i.
|
akşam saatlerinde bastıran kar yağışı |
|
33 |
Genel |
the coming of spring i.
|
baharın gelişi |
|
34 |
Genel |
the coming of summer i.
|
yazın gelişi |
|
35 |
Genel |
the coming of winter i.
|
kışın gelişi |
|
36 |
Genel |
the coming danger i.
|
yaklaşan tehlike |
|
37 |
Genel |
loud music coming from upstairs i.
|
üst kattan gelen yüksek ses |
|
38 |
Genel |
coming-out party i.
|
sosyeteye tanıtma partisi |
|
39 |
Genel |
coming storm i.
|
yaklaşan fırtına |
|
40 |
Genel |
coming and going i.
|
koşuşturma |
|
|
41 |
Genel |
coming and going i.
|
hayhuy |
|
42 |
Genel |
coming and going i.
|
iş güç hareketliliği |
|
43 |
Genel |
coming in [obsolete] i.
|
giriş |
|
44 |
Genel |
coming in [obsolete] i.
|
başlangıç |
|
45 |
Genel |
coming in [obsolete] i.
|
girme şekli |
|
46 |
Genel |
coming ins i.
|
gelir |
|
47 |
Genel |
coming ins i.
|
kazanç |
|
48 |
Genel |
coming of age i.
|
önemli bir gelişme aşamasına gelinen an |
|
49 |
Genel |
coming of age i.
|
reşit olunan yaş |
|
50 |
Genel |
coming of age i.
|
reşit olma (töreni) |
|
51 |
Genel |
coming-of-age i.
|
olgunluğa ulaşma |
|
52 |
Genel |
coming-of-age i.
|
reşit olma |
|
53 |
Genel |
coming-of-age i.
|
saygınlık kazanma |
|
54 |
Genel |
coming-of-age i.
|
tanınma |
|
55 |
Genel |
coming-of-age i.
|
şöhret kazanma |
|
56 |
Genel |
coming upon i.
|
gayriresmi buluşma |
|
57 |
Genel |
coming-out i.
|
toplum içine çıkma |
|
58 |
Genel |
coming-out i.
|
cinsel yönelimin ortaya çıkması |
|
59 |
Genel |
coming-out i.
|
cinsel yönelimini açıklama |
|
60 |
Genel |
coming out i.
|
cinsel yönelimin ortaya çıkması |
|
61 |
Genel |
coming out i.
|
cinsel yönelimini açıklama |
|
62 |
Genel |
coming to an end i.
|
tükenme |
|
63 |
Genel |
get what's coming to one f.
|
layığını bulmak |
|
64 |
Genel |
get what's coming to one f.
|
müstahakkını bulmak |
|
65 |
Genel |
get what's coming to one f.
|
hak ettiği cezayı yemek |
|
66 |
Genel |
get what's coming to one f.
|
cezasını bulmak |
|
67 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen kamyona çarpmak |
|
68 |
Genel |
hit a car coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen arabaya çarpmak |
|
69 |
Genel |
hit a vehicle coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen araca çarpmak |
|
70 |
Genel |
hit a vehicle coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden araca çarpmak |
|
71 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden kamyona çarpmak |
|
72 |
Genel |
hit a car coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden arabaya çarpmak |
|
73 |
Genel |
crash into a truck coming from the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen kamyona çarpmak |
|
74 |
Genel |
crash into a truck coming from the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak |
|
75 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak |
|
76 |
Genel |
be coming out f.
|
belirmeye başlamak |
|
77 |
Genel |
herald the coming of spring f.
|
baharın gelişini müjdelemek |
|
78 |
Genel |
look forward to his/her coming/arrival f.
|
gelişini dört gözle beklemek |
|
79 |
Genel |
promote up-and-coming bands f.
|
yeni çıkan grupları desteklemek |
|
80 |
Genel |
hear the sound of music coming from a passing car f.
|
yoldan geçen bir arabadan gelen müziğin sesini duymak |
|
|
81 |
Genel |
coming s.
|
gelecek |
|
82 |
Genel |
up-and-coming s.
|
girişken |
|
83 |
Genel |
up and coming s.
|
girişken |
|
84 |
Genel |
up and coming s.
|
gelecek vadeden |
|
85 |
Genel |
up and coming s.
|
geleceği parlak |
|
86 |
Genel |
up and coming s.
|
açıkgöz |
|
87 |
Genel |
coming s.
|
yaklaşan |
|
88 |
Genel |
coming s.
|
gelecek (ay, yıl) |
|
89 |
Genel |
up and coming s.
|
faal |
|
90 |
Genel |
home-coming s.
|
eve dönüş yapan |
|
91 |
Genel |
late-coming s.
|
geç gelen |
|
92 |
Genel |
up-and-coming s.
|
gelecek vaat eden |
|
93 |
Genel |
up-and-coming s.
|
geleceği parlak |
|
94 |
Genel |
up-and-coming s.
|
açıkgöz |
|
95 |
Genel |
up-and-coming s.
|
faal ve geleceği parlak |
|
96 |
Genel |
coming s.
|
başarılı |
|
97 |
Genel |
up-and coming s.
|
hırslı ve başarılı |
|
98 |
Genel |
up-and coming s.
|
çalışkan |
|
99 |
Genel |
up-and coming s.
|
gayretli |
|
100 |
Genel |
coming from the depth of history s.
|
tarihin derinlerinden gelen |
|
101 |
Genel |
coming from the depth of history s.
|
tarihin derinliklerinden gelen |
|
102 |
Genel |
up and coming s.
|
yeni çıkan |
|
103 |
Genel |
up-and-coming s.
|
umut/ümit veren/vadeden |
|
104 |
Genel |
up-and-coming s.
|
önem kazanan |
|
105 |
Genel |
up-and-coming s.
|
prestij kazanan |
|
106 |
Genel |
coming s.
|
ümit vadeden |
|
107 |
Genel |
coming s.
|
geleceği parlak |
|
108 |
Genel |
coming s.
|
hak edilmiş |
|
109 |
Genel |
coming s.
|
hak kazanmış |
|
110 |
Genel |
coming s.
|
yeni moda |
|
111 |
Genel |
coming s.
|
olgunlaşan |
|
112 |
Genel |
coming s.
|
başarılara koşan |
|
113 |
Genel |
in the coming years zf.
|
ileriki yıllarda |
|
114 |
Genel |
in the coming days zf.
|
önümüzdeki günlerde |
|
115 |
Genel |
in the coming months zf.
|
önümüzdeki aylarda |
|
116 |
Genel |
in the coming years zf.
|
önümüzdeki senelerde |
|
117 |
Genel |
in the coming years zf.
|
önümüzdeki yıllarda |
|
118 |
Genel |
in the coming weeks zf.
|
önümüzdeki haftalarda |
|
Phrases |
|
119 |
İfadeler |
backward about coming forward s.
|
tutuk |
|
120 |
İfadeler |
backward about coming forward s.
|
dili tutuk |
|
121 |
İfadeler |
backward about coming forward s.
|
düşüncelerini dile getirmede çekingen |
|
122 |
İfadeler |
backward about coming forward s.
|
düşüncelerini dillendirme konusunda ketum |
|
123 |
İfadeler |
backward about coming forward s.
|
aklındakileri söylemekte utangaç |
|
124 |
İfadeler |
backwards about coming forward s.
|
tutuk |
|
125 |
İfadeler |
backwards about coming forward s.
|
dili tutuk |
|
126 |
İfadeler |
backwards about coming forward s.
|
düşüncelerini dile getirmede çekingen |
|
127 |
İfadeler |
backwards about coming forward s.
|
düşüncelerini dillendirme konusunda ketum |
|
128 |
İfadeler |
backwards about coming forward s.
|
aklındakileri söylemekte utangaç |
|
129 |
İfadeler |
not long in coming zf.
|
çok yakında |
|
130 |
İfadeler |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
geleceğini bilseydim bir kek yapardım |
|
131 |
İfadeler |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
geleceğini bilseydim börekler açardım sana |
|
132 |
İfadeler |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz |
|
133 |
İfadeler |
henry! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
henry! henry aldrich! geliyorum anne! |
|
134 |
İfadeler |
henry! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
the aldrich family isimli radyo programında kullanılan söz |
|
135 |
İfadeler |
coming up next expr.
|
az sonra ekranlarınızda... |
|
136 |
İfadeler |
coming up next expr.
|
birazdan ekranda... |
|
137 |
İfadeler |
coming up next expr.
|
birazdan ekranlarınızda... |
|
138 |
İfadeler |
coming soon expr.
|
çok yakında |
|
139 |
İfadeler |
what's the world coming to! expr.
|
dünyanın çivisi çıkmış! |
|
140 |
İfadeler |
coming from the past expr.
|
geçmişten gelen |
|
141 |
İfadeler |
we're coming in for a landing! expr.
|
inişe geçiyoruz! |
|
142 |
İfadeler |
in the coming days expr.
|
önümüzdeki günler |
|
143 |
İfadeler |
I see where you are coming from expr.
|
ne demek istediğini anlıyorum |
|
144 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birinin bakış açısı |
|
145 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birinin görüşü |
|
146 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birinin demek istediği |
|
147 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birinin görüşünün/bakış açısının altında yatan şey |
|
148 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranış |
|
149 |
İfadeler |
where one is coming from expr.
|
birinin niyeti/maksadı |
|
150 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin bakış açısı |
|
151 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin görüşü |
|
152 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin demek istediği |
|
153 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin görüşünün/bakış açısının altında yatan şey |
|
154 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranış |
|
155 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin niyeti/maksadı |
|
156 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin kişiliği |
|
157 |
İfadeler |
where someone is coming from expr.
|
birinin karakteri |
|
158 |
İfadeler |
where somebody is coming from expr.
|
birinin söylediği şeyin altında yatan inançları, fikirleri, kişiliği |
|
159 |
İfadeler |
where somebody is coming from expr.
|
birinin bir görüşe nereden vardığı |
|
160 |
İfadeler |
where somebody is coming from expr.
|
birinin bir görüşe nereden geldiği |
|
Proverb |
|
161 |
Atasözü |
coming events cast their shadows before
|
perşembenin gelişi çarşambadan bellidir |
|
162 |
Atasözü |
the chickens are coming home to roost
|
ne ekersen onu biçersin |
|
163 |
Atasözü |
the chickens are coming home to roost
|
ektiğini biçersin |
|
164 |
Atasözü |
the chickens are coming home to roost
|
bugün yediğin hurmalar yarın götünü tırmalar |
|
Colloquial |
|
165 |
Konuşma Dili |
a rejected woman coming after someone i.
|
birinin peşini bırakmayan reddedilmiş kadın |
|
166 |
Konuşma Dili |
coming i.
|
orgazm |
|
167 |
Konuşma Dili |
coming i.
|
boşalma |
|
168 |
Konuşma Dili |
get what's coming to one f.
|
hak ettiği cezayı almak |
|
169 |
Konuşma Dili |
get what's coming to one f.
|
ettiğini bulmak |
|
170 |
Konuşma Dili |
have it coming f.
|
müstahak olmak |
|
171 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birini kararsız bırakmak |
|
172 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birine uygun bir seçenek bırakmamak |
|
173 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birini çıkmaza/açmaza sokmak |
|
174 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birine çıkış yolu bırakmamak |
|
175 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birini iki arada bir derede bırakmak |
|
176 |
Konuşma Dili |
have someone coming and going f.
|
birine çıkar yol bırakmamak |
|
177 |
Konuşma Dili |
have it coming (to you) f.
|
hak ettiğini bulmak |
|
178 |
Konuşma Dili |
have it coming (to you) f.
|
gününü görmek |
|
179 |
Konuşma Dili |
have it coming (to you) f.
|
cezasını bulmak/çekmek |
|
180 |
Konuşma Dili |
have that coming (to you) f.
|
hak ettiğini bulmak |
|
181 |
Konuşma Dili |
have that coming (to you) f.
|
gününü görmek |
|
182 |
Konuşma Dili |
have that coming (to you) f.
|
cezasını bulmak/çekmek |
|
183 |
Konuşma Dili |
have coming f.
|
hak etmek |
|
184 |
Konuşma Dili |
have coming f.
|
müstahak olmak |
|
185 |
Konuşma Dili |
have coming f.
|
hak ettiğini bulmak |
|
186 |
Konuşma Dili |
have it coming to you f.
|
hak etmek |
|
187 |
Konuşma Dili |
have it coming to you f.
|
müstahak olmak |
|
188 |
Konuşma Dili |
have it/that coming f.
|
etmek |
|
189 |
Konuşma Dili |
have it/that coming f.
|
müstahak olmak |
|
190 |
Konuşma Dili |
have it/that coming f.
|
hak ettiğini bulmak |
|
191 |
Konuşma Dili |
know where someone is coming from f.
|
birinin maksadını bilmek |
|
192 |
Konuşma Dili |
know where someone is coming from f.
|
birinin ne demek istediğini bilmek |
|
193 |
Konuşma Dili |
know where someone is coming from f.
|
birinin niyetini bilmek |
|
194 |
Konuşma Dili |
know where someone is coming from f.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranışı bilmek |
|
195 |
Konuşma Dili |
know where someone is coming from f.
|
birinin bakış açısını bilmek |
|
196 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
geliyor! |
|
197 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
yol açın! |
|
198 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
yol verin! |
|
199 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
pardon |
|
200 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
geçebilir miyim |
|
201 |
Konuşma Dili |
coming through expr.
|
müsaade! |
|
202 |
Konuşma Dili |
henry! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
henry! henry aldrich! geliyorum anne! |
|
203 |
Konuşma Dili |
henry! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
popüler bir radyo programının insanların ağzına dolanmış seslenme ve cevap verme sözü |
|
204 |
Konuşma Dili |
hen-ree! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
henry! henry aldrich! geliyorum anne! |
|
205 |
Konuşma Dili |
hen-ree! henry aldrich! coming, mother! expr.
|
popüler bir radyo programının insanların ağzına dolanmış seslenme ve cevap verme sözü |
|
206 |
Konuşma Dili |
you've got another thing coming expr.
|
yanılıyorsun |
|
207 |
Konuşma Dili |
you've got another thing coming expr.
|
bir daha düşünsen iyi edersin |
|
208 |
Konuşma Dili |
you've got another thing coming expr.
|
bir kez daha düşünsen iyi edersin |
|
209 |
Konuşma Dili |
you've got another thing coming expr.
|
sen öyle san |
|
210 |
Konuşma Dili |
see it coming expr.
|
böyle olacağı belliydi |
|
211 |
Konuşma Dili |
see it coming expr.
|
bunun olacağı belliydi |
|
212 |
Konuşma Dili |
a noise is coming expr.
|
bir ses geliyor |
|
213 |
Konuşma Dili |
keep'em coming expr.
|
gönder gelsin |
|
214 |
Konuşma Dili |
keep them coming expr.
|
gönder gelsin |
|
215 |
Konuşma Dili |
coming now expr.
|
şimdi geliyor |
|
216 |
Konuşma Dili |
coming up next expr.
|
şimdi sırada (..) var |
|
217 |
Konuşma Dili |
keep them coming expr.
|
yolla gelsin |
|
218 |
Konuşma Dili |
keep'em coming expr.
|
yolla gelsin |
|
219 |
Konuşma Dili |
coming up a cloud expr.
|
yağmur yağacak |
|
220 |
Konuşma Dili |
coming right up expr.
|
(sipariş vb) hemen geliyor |
|
221 |
Konuşma Dili |
coming up a cloud expr.
|
yağmur yağmak üzere |
|
222 |
Konuşma Dili |
winter is coming expr.
|
yaklaşıyor yaklaşmakta olan |
|
223 |
Konuşma Dili |
coming through(, please). expr.
|
geçebilir miyim(, lütfen) |
|
224 |
Konuşma Dili |
coming through(, please). expr.
|
izin verir misin/verir misiniz(, lütfen) |
|
225 |
Konuşma Dili |
coming through(, please). expr.
|
yol verir misin/verir misiniz(, lütfen) |
|
226 |
Konuşma Dili |
coming through(, please). expr.
|
müsaade eder misin/eder misiniz(, lütfen) |
|
227 |
Konuşma Dili |
coming up! expr.
|
(yemek) birazdan geliyor! |
|
Idioms |
|
228 |
Deyim |
coming-of-age i.
|
karakterin yetişkinliğe geçiş evresine odaklanan film ya da kitap |
|
229 |
Deyim |
coming-of-age i.
|
erginlik çağı filmi ya da kitabı |
|
230 |
Deyim |
where (one) is coming from i.
|
(birinin) maksadı |
|
231 |
Deyim |
where (one) is coming from i.
|
ne demek istediği |
|
232 |
Deyim |
where (one) is coming from i.
|
niyeti |
|
233 |
Deyim |
where (one) is coming from i.
|
(birini) bir görüşe/eyleme iten davranış |
|
234 |
Deyim |
where someone is coming from i.
|
birinin maksadı |
|
235 |
Deyim |
where someone is coming from i.
|
ne demek istediği |
|
236 |
Deyim |
where someone is coming from i.
|
niyeti |
|
237 |
Deyim |
where someone is coming from i.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranış |
|
238 |
Deyim |
coming events i.
|
gelecekte olacak olaylar |
|
239 |
Deyim |
coming events i.
|
gelecek olaylar |
|
240 |
Deyim |
coming events i.
|
olacak olaylar |
|
241 |
Deyim |
coming straight to the point i.
|
sadede gelme |
|
242 |
Deyim |
not backward at coming forward i.
|
sadede gelme |
|
243 |
Deyim |
coming events i.
|
yapılacak şeyler |
|
244 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
tutuk davranmak |
|
245 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
utanmak |
|
246 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
utanıp sıkılmak |
|
247 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
geri durmak |
|
248 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
aklındakini söyleyememek |
|
249 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
çekingen davranmak |
|
250 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
öne atılamamak |
|
251 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
düşüncesini söylemekten imtina etmek |
|
252 |
Deyim |
be backward about coming forward f.
|
fikrini açık açık beyan edememek |
|
253 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
tutuk davranmak |
|
254 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
utanmak |
|
255 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
utanıp sıkılmak |
|
256 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
geri durmak |
|
257 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
aklındakini söyleyememek |
|
258 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
çekingen davranmak |
|
259 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
öne atılamamak |
|
260 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
düşüncesini söylemekten imtina etmek |
|
261 |
Deyim |
be backwards about coming forward f.
|
fikrini açık açık beyan edememek |
|
262 |
Deyim |
have (someone) coming and going f.
|
iki arada bir derede bırakmak |
|
263 |
Deyim |
have (someone) coming and going f.
|
kararsız kalmak |
|
264 |
Deyim |
have (someone) coming and going f.
|
iki seçenek arasında gidip gelmek |
|
265 |
Deyim |
have (something) coming out of (one's) ears f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmak |
|
266 |
Deyim |
have (something) coming out of (one's) ears f.
|
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak |
|
267 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmak |
|
268 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak |
|
269 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
ateş püskürmek |
|
270 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
nevri dönmek |
|
271 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
tepesi atmak |
|
272 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
küplere binmek |
|
273 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
tepesinin tası atmak |
|
274 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
gözü dönmek |
|
275 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
kan beynine çıkmak |
|
276 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
cinleri başına toplanmak |
|
277 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
kan beynin sıçramak |
|
278 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
ateş püskürmek |
|
279 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
nevri dönmek |
|
280 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
tepesi atmak |
|
281 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
küplere binmek |
|
282 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
tepesinin tası atmak |
|
283 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
gözü dönmek |
|
284 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
kan beynine çıkmak |
|
285 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
cinleri başına toplanmak |
|
286 |
Deyim |
have steam coming out of your ears f.
|
kan beynin sıçramak |
|
287 |
Deyim |
know where (one) is coming from f.
|
birinin maksadını bilmek |
|
288 |
Deyim |
know where (one) is coming from f.
|
ne demek istediğini bilmek |
|
289 |
Deyim |
know where (one) is coming from f.
|
niyetini bilmek |
|
290 |
Deyim |
know where (one) is coming from f.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranışı bilmek |
|
291 |
Deyim |
know where (one) is coming from f.
|
bakış açısını bilmek |
|
292 |
Deyim |
know where one is coming from f.
|
birinin maksadını bilmek |
|
293 |
Deyim |
know where one is coming from f.
|
ne demek istediğini bilmek |
|
294 |
Deyim |
know where one is coming from f.
|
niyetini bilmek |
|
295 |
Deyim |
know where one is coming from f.
|
birini bir görüşe/eyleme iten davranışı bilmek |
|
296 |
Deyim |
know where one is coming from f.
|
bakış açısını bilmek |
|
297 |
Deyim |
see (one) coming f.
|
enayiyi sezmek |
|
298 |
Deyim |
see (one) coming f.
|
kerizi önceden fark etmek |
|
299 |
Deyim |
see (one) coming f.
|
aranıyor olduğunu anlamak |
|
300 |
Deyim |
see (one) coming f.
|
safın teki olduğunu anlamak |
|
301 |
Deyim |
see (one) coming f.
|
enayi/saf/keriz addetmek |
|
302 |
Deyim |
see someone coming f.
|
enayiyi sezmek |
|
303 |
Deyim |
see someone coming f.
|
kerizi önceden fark etmek |
|
304 |
Deyim |
see someone coming f.
|
aranıyor olduğunu anlamak |
|
305 |
Deyim |
see someone coming f.
|
safın teki olduğunu anlamak |
|
306 |
Deyim |
see someone coming f.
|
enayi/saf/keriz addetmek |
|
307 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
altüst olmak |
|
308 |
Deyim |
not be backward in coming forward f.
|
bir şeyi yapmaktan geri durmamak |
|
309 |
Deyim |
understand where someone is coming from f.
|
birini bir görüşe/eyleme/söze iten şeyi anlamak |
|
310 |
Deyim |
understand where someone is coming from f.
|
birini bir görüşe/eyleme/söze iten şeyleri anlamak |
|
311 |
Deyim |
see it coming f.
|
bir şeyin olacağını önceden tahmin etmek/ hissetmek |
|
312 |
Deyim |
see it coming f.
|
bir şeyin olacağını önceden tahmin etmek/hissetmek |
|
313 |
Deyim |
have money coming out of one's ears f.
|
çok parası olmak |
|
314 |
Deyim |
not be backward in coming forward f.
|
çekingen davranmamak |
|
315 |
Deyim |
not to be backward in coming forward f.
|
gözünü daldan budaktan sakınmamak |
|
316 |
Deyim |
not to be backward in coming forward f.
|
gözünü daldan budaktan esirgememek |
|
317 |
Deyim |
not know whether one is coming or going f.
|
kafası karmakarışık olmak |
|
318 |
Deyim |
not know whether one is coming or going f.
|
ne yapacağını bilmemek |
|
319 |
Deyim |
not be backward in coming forward f.
|
lafını esirgememek |
|
320 |
Deyim |
not know if one is coming or going f.
|
ne yapacağını bilememek |
|
321 |
Deyim |
not know if one is coming or going f.
|
ne yapacağını bilmemek |
|
322 |
Deyim |
not be backward in coming forward f.
|
lafını sakınmamak |
|
323 |
Deyim |
not know whether you are coming or going f.
|
ne yapacağını bilmemek |
|
324 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
kontrolden çıkmış olmak |
|
325 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
kötü durumda olmak |
|
326 |
Deyim |
understand where someone is coming from f.
|
ne demeye/anlatmaya çalıştığını anlamak |
|
327 |
Deyim |
not know if you are coming or going f.
|
ne yapacağını bilmemek |
|
328 |
Deyim |
not know whether one is coming or going f.
|
ne yapacağını bilememek |
|
329 |
Deyim |
not know whether one is coming or going f.
|
ne yapacağını şaşırmak |
|
330 |
Deyim |
not know whether one is coming or going f.
|
paniklemek |
|
331 |
Deyim |
have another think coming f.
|
tekrar düşünmesi gerekmek |
|
332 |
Deyim |
have another guess coming f.
|
tekrar düşünmesi gerekmek |
|
333 |
Deyim |
have another guess coming f.
|
yeniden düşünmesi gerekmek |
|
334 |
Deyim |
have another think coming f.
|
yeniden düşünmek durumunda olmak |
|
335 |
Deyim |
have another think coming f.
|
yeniden düşünmesi gerekmek |
|
336 |
Deyim |
have something coming to one f.
|
(cezalandırılmayı vb) hak etmek |
|
337 |
Deyim |
have another guess coming f.
|
yeniden düşünmek durumunda olmak |
|
338 |
Deyim |
had it coming f.
|
(olumsuz bir şeyi) hak etmiş olmak |
|
339 |
Deyim |
have (something) coming out of (one's) ears f.
|
(bir şey) çok büyük miktarda olmak |
|
340 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
bir şeye bol miktarda sahip olmak |
|
341 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
bir şeyden zibil gibi/bir sürü olmak |
|
342 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
her yanından bir şey fışkırmak |
|
343 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
bir şeye tatmin edici oranda sahip olmak |
|
344 |
Deyim |
have something coming out of your ears f.
|
bir şeye lüzumsuz/aşırı oranda sahip olmak |
|
345 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
aşırı sinirlenmek |
|
346 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
kulaklarından duman çıkmak |
|
347 |
Deyim |
have steam coming out of (one's) ears f.
|
cinleri tepesine çıkmak |
|
348 |
Deyim |
be (not) backward in coming forward f.
|
çekinmek |
|
349 |
Deyim |
be (not) backward in coming forward f.
|
fikrini söylemeye çekinmek |
|
350 |
Deyim |
be (not) backward in coming forward f.
|
fikirlerini rahatça dile getirememek |
|
351 |
Deyim |
know (something) is coming f.
|
(bir şeyin) yaklaştığının farkında olmak |
|
352 |
Deyim |
know (something) is coming f.
|
(bir şeyin) yaklaştığını bilmek |
|
353 |
Deyim |
know (something) is coming f.
|
(bir şeyin) yaklaştığını önceden hissetmek |
|
354 |
Deyim |
know (something) is coming f.
|
(bir şeyin) olacağının farkında olmak |
|
355 |
Deyim |
know (something) is coming f.
|
(bir şeyin) olacağını önceden bilmek/hissetmek |
|
356 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
işler bozulmak |
|
357 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
işler başarısızlığa doğru gitmek |
|
358 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
dağılmak |
|
359 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
çok duygusallaşmak |
|
360 |
Deyim |
be coming apart at the seams f.
|
kontrolünü kaybetmek |
|
361 |
Deyim |
give (one) what's coming (to one) f.
|
(birine) hak ettiğini yaşatmak/vermek |
|
362 |
Deyim |
have (something) coming f.
|
(bir şeyi) hak etmek |
|
363 |
Deyim |
have (got) another think coming f.
|
tekrar düşünmesi gerekmek |
|
364 |
Deyim |
have (got) another think coming f.
|
yeniden düşünmesi gerekmek |
|
365 |
Deyim |
have (got) another think coming f.
|
yeniden düşünmek durumunda olmak |
|
366 |
Deyim |
not know whether you're coming or going f.
|
ne yapacağını bilmemek |
|
367 |
Deyim |
not know whether you're coming or going f.
|
ne yaptığını bilmemek |
|
368 |
Deyim |
not know whether you're coming or going f.
|
ne yaptığı belli olmamak |
|
369 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyin) geldiğini/yaklaştığını görmek |
|
370 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyi) önceden tahmin etmek |
|
371 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyin) geldiğini/yaklaştığını hissetmek |
|
372 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyin) olacağını öngörmek |
|
373 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyin) olacağını önceden sezmek |
|
374 |
Deyim |
see (something) coming f.
|
(bir şeyin) olmasını beklemek |
|
375 |
Deyim |
coming out of ears s.
|
bir sürü |
|
376 |
Deyim |
coming out of ears s.
|
çok sayıda |
|
377 |
Deyim |
coming out of ears s.
|
sürüsüne bereket |
|
378 |
Deyim |
coming out of ears s.
|
haddinden fazla |
|
379 |
Deyim |
have another thing coming expr.
|
yanılıyorsun |
|
380 |
Deyim |
have another thing coming expr.
|
bir daha düşünsen iyi edersin |
|
381 |
Deyim |
have another thing coming expr.
|
sen öyle san |
|
382 |
Deyim |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
geleceğini bilseydim kek yapardım |
|
383 |
Deyim |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
seni gördüğüme çok şaşırdım |
|
384 |
Deyim |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
nerden çıktın sen |
|
385 |
Deyim |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
a nerden çıktınız siz |
|
386 |
Deyim |
what (one) has coming expr.
|
olacağı belliydi |
|
387 |
Deyim |
what (one) has coming expr.
|
ne bekliyordu ki |
|
388 |
Deyim |
what (one) has coming expr.
|
elbette böyle olacaktı |
|
389 |
Deyim |
backward about coming forward expr.
|
düşüncelerini kendine saklayan |
|
390 |
Deyim |
backward about coming forward expr.
|
suskun kalan |
|
391 |
Deyim |
what's the world coming to expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
392 |
Deyim |
coming out of one's ears expr.
|
bir sürü |
|
393 |
Deyim |
what's the world coming to? expr.
|
dünyaya ne oldu böyle? |
|
394 |
Deyim |
what's the world coming to expr.
|
dünya ne hale geldi |
|
395 |
Deyim |
coming out of one's ears expr.
|
çok sayıda |
|
396 |
Deyim |
everything's coming up roses expr.
|
her şey yolunda/mükemmel |
|
397 |
Deyim |
everything's coming up roses expr.
|
işler tıkırında |
|
398 |
Deyim |
what's the world coming to expr.
|
ne günlere kaldık |
|
399 |
Deyim |
chickens coming home to roost expr.
|
ne ekersen onu biçersin |
|
400 |
Deyim |
coming events cast their shadows before expr.
|
perşembenin gelişi çarşambadan bellidir |
|
401 |
Deyim |
they must have seen you coming expr.
|
sazan/enayi olduğunu hemen anlamışlar |
|
402 |
Deyim |
coming events cast their shadows before expr.
|
perşembenin gelişi çarşambadan belli olur |
|
403 |
Deyim |
coming out of one's ears expr.
|
sürüsüne bereket |
|
404 |
Deyim |
what's the world coming to expr.
|
(şaşkınlık ifade eder) dünyaya neler oluyor böyle |
|
405 |
Deyim |
everything is coming up roses expr.
|
her şey yolunda/mükemmel |
|
406 |
Deyim |
everything is coming up roses expr.
|
işler tıkırında |
|
407 |
Deyim |
everything is coming up roses expr.
|
her şey güllük gülistanlık |
|
408 |
Deyim |
the british are coming [cliché] expr.
|
ingilizler geliyor |
|
409 |
Deyim |
the british are coming [cliché] expr.
|
düşman geliyor/yaklaşıyor |
|
410 |
Deyim |
the british are coming [cliché] expr.
|
felaket geliyor/yaklaşıyor |
|
411 |
Deyim |
the sandman's coming expr.
|
yakında uykuya dalacak |
|
412 |
Deyim |
the sandman's coming expr.
|
birazdan uyuyacak |
|
413 |
Deyim |
what's coming (to one) expr.
|
(birinin) hak ettiği |
|
414 |
Deyim |
what's coming (to one) expr.
|
(birinin) layığı |
|
415 |
Deyim |
coming and going expr.
|
çıkışı olmayan |
|
416 |
Deyim |
coming and going expr.
|
kaçış olmayan |
|
417 |
Deyim |
coming and going expr.
|
aciz |
|
418 |
Deyim |
coming and going expr.
|
çaresiz |
|
419 |
Deyim |
coming and going expr.
|
savunmasız |
|
420 |
Deyim |
coming and going expr.
|
korumasız |
|
Speaking |
|
421 |
Konuşma |
give (someone) what he has coming to him f.
|
dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek |
|
422 |
Konuşma |
I'm coming from germany expr.
|
almanya'dan geliyorum |
|
423 |
Konuşma |
I thought you were coming home for dinner expr.
|
akşam yemeğe geleceksin sanmıştım |
|
424 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
ayağına sağlık |
|
425 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
ayağınıza sağlık |
|
426 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
ayaklarınıza sağlık |
|
427 |
Konuşma |
somebody's coming up expr.
|
birisi geliyor |
|
428 |
Konuşma |
had known it was coming expr.
|
bunun/böyle olacağı belliydi |
|
429 |
Konuşma |
are you coming on to me? expr.
|
bana asılıyor musun? |
|
430 |
Konuşma |
my dad doesn't like me coming in here expr.
|
babam buraya gelmemden hoşlanmaz |
|
431 |
Konuşma |
how about coming with us? expr.
|
bizimle gelmeye ne dersin? |
|
432 |
Konuşma |
somebody's coming up expr.
|
biri geliyor |
|
433 |
Konuşma |
it was a long time coming expr.
|
bunun olacağı belliydi |
|
434 |
Konuşma |
where's all this hostility coming from? expr.
|
bu düşmanca tavırların sebebi nedir? |
|
435 |
Konuşma |
knew it was coming expr.
|
bunun/böyle olacağı belliydi |
|
436 |
Konuşma |
you could see it coming expr.
|
bunun olacağı belliydi |
|
437 |
Konuşma |
I didn't see that coming expr.
|
bunu beklemiyordum |
|
438 |
Konuşma |
thanks for coming on such short notice expr.
|
böyle kısa bir sürede geldiğiniz için teşekkürler |
|
439 |
Konuşma |
are you coming on to me? expr.
|
bana mı asılıyorsun? |
|
440 |
Konuşma |
a storm was coming expr.
|
bir fırtına geliyordu |
|
441 |
Konuşma |
I saw it coming expr.
|
bunun olacağını biliyordum |
|
442 |
Konuşma |
It’s coming towards us expr.
|
bize doğru geliyor |
|
443 |
Konuşma |
that's funny coming from you expr.
|
bunu senden duymak ne kadar komik |
|
444 |
Konuşma |
did you tell anyone you were coming here? expr.
|
buraya geldiğini kimseye söyledin mi? |
|
445 |
Konuşma |
somebody's coming expr.
|
biri geliyor |
|
446 |
Konuşma |
you could see it coming expr.
|
böyle olacağı belliydi |
|
447 |
Konuşma |
thank you for coming so early expr.
|
bu kadar erkenden geldiğiniz için teşekkürler |
|
448 |
Konuşma |
that's funny coming from you expr.
|
bunu senden duymak ne kadar da komik |
|
449 |
Konuşma |
you've got another think coming expr.
|
bir daha düşün (derim) |
|
450 |
Konuşma |
what is the world coming to? expr.
|
dünya ne hale geldi! |
|
451 |
Konuşma |
wait my favorite's coming expr.
|
dur en sevdiğim kısmı geliyor |
|
452 |
Konuşma |
I don't see any chance of it coming back expr.
|
düzeleceğine dair herhangi bir ışık göremiyorum |
|
453 |
Konuşma |
had known it was coming expr.
|
eninde sonunda olacağını biliyordu |
|
454 |
Konuşma |
text me before coming expr.
|
gelmeden mesaj at |
|
455 |
Konuşma |
good days are coming expr.
|
güzel günler yakın |
|
456 |
Konuşma |
I'm coming back expr.
|
geri geliyorum |
|
457 |
Konuşma |
thanks for coming in expr.
|
geldiğin için teşekkürler |
|
458 |
Konuşma |
text me before coming expr.
|
gelmeden önce mesaj at |
|
459 |
Konuşma |
I'm coming expr.
|
geliyorum |
|
460 |
Konuşma |
when are you coming home? expr.
|
eve ne zaman dönüyorsun? |
|
461 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
geldiğin/geldiğiniz için teşekkürler |
|
462 |
Konuşma |
I didn't know you were coming expr.
|
geleceğini bilmiyordum |
|
463 |
Konuşma |
thank you for coming back expr.
|
geri geldiğin için teşekkür ederim |
|
464 |
Konuşma |
I am coming expr.
|
geliyorum |
|
465 |
Konuşma |
what day are you coming? expr.
|
hangi gün geliyorsun? |
|
466 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
geldiğin için sağ ol |
|
467 |
Konuşma |
I'm coming to your house expr.
|
evine geliyorum |
|
468 |
Konuşma |
thanks for coming expr.
|
geldiğiniz için teşekkür ederim |
|
469 |
Konuşma |
they're coming expr.
|
geliyorlar |
|
470 |
Konuşma |
thank you so much for coming expr.
|
geldiğiniz için çok teşekkür ederim |
|
471 |
Konuşma |
we heard you were coming expr.
|
geleceğini haber almıştık |
|
472 |
Konuşma |
thank you for coming expr.
|
geldiğiniz için teşekkür ederiz |
|
473 |
Konuşma |
I was worried you weren't coming expr.
|
gelmeyeceksin diye endişeleniyordum |
|
474 |
Konuşma |
I'm not coming back expr.
|
geri dönmeyeceğim |
|
475 |
Konuşma |
I'm so excited for your coming expr.
|
geleceğiniz için çok heyecanlıyım |
|
476 |
Konuşma |
thanks for your coming expr.
|
geldiğiniz için teşekkürler |
|
477 |
Konuşma |
thanks for coming in expr.
|
geldiğiniz için teşekkür ederim |
|
478 |
Konuşma |
knew it was coming expr.
|
eninde sonunda olacağını biliyordu |
|
479 |
Konuşma |
what high school are you coming from? expr.
|
hangi liseden geliyorsun? |
|
480 |
Konuşma |
the first thing coming to mind expr.
|
ilk akla gelen şey |
|
481 |
Konuşma |
the first thing coming to mind expr.
|
ilk akla gelen |
|
482 |
Konuşma |
the water in the sink is coming out brown expr.
|
lavabodaki su kahverengi akıyor |
|
483 |
Konuşma |
I don't think he's coming back expr.
|
onun döneceğini sanmıyorum |
|
484 |
Konuşma |
I have a book coming out expr.
|
kitabım çıkacak |
|
485 |
Konuşma |
where are you coming from expr.
|
nereden geliyorsun |
|
486 |
Konuşma |
how's it coming in there? expr.
|
orada durumlar nasıl? |
|
487 |
Konuşma |
luckily I saw this coming expr.
|
neyse ki ileri görüşlülük edip |
|
488 |
Konuşma |
are you coming to easter? expr.
|
paskalya'da gelecek misin? |
|
489 |
Konuşma |
I'm coming to take you expr.
|
seni almaya geliyorum |
|
490 |
Konuşma |
I'm coming with you expr.
|
sizinle geliyorum |
|
491 |
Konuşma |
I walked towards the direction where the sound was coming expr.
|
sesin geldiği yöne doğru yürüdüm |
|
492 |
Konuşma |
I'm coming to get you expr.
|
seni almaya geliyorum |
|
493 |
Konuşma |
cops are coming expr.
|
polisler geliyor |
|
494 |
Konuşma |
I'm coming with you expr.
|
seninle geliyorum |
|
495 |
Konuşma |
are you thinking about coming to turkey? expr.
|
türkiye'ye gelmeyi düşünüyor musun? |
|
496 |
Konuşma |
are you coming on your own? expr.
|
tek mi geliyorsun? |
|
497 |
Konuşma |
are you coming alone? expr.
|
tek mi geliyorsun? |
|
498 |
Konuşma |
are you coming on your own? expr.
|
tek başına mı geliyorsun? |
|
499 |
Konuşma |
thank you for coming by! expr.
|
uğradığın için teşekkürler! |
|
500 |
Konuşma |
thank you for coming by! expr.
|
uğradığınız için teşekkürler! |
|