steadying - Türkçe İngilizce Sözlük

steadying

"steadying" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 58 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
steady s. istikrarlı
Mr Pirker's proposal responds to the steady increase in the production and trade in synthetic drugs.
Bay Pirker'in önerisi sentetik uyuşturucu üretimi ve ticaretindeki istikrarlı artışa yanıt vermektedir.

More Sentences
steady s. sabit
No loss of pigment since yesterday and vital signs are steady.
Dünden beri pigment kaybı yok ve yaşam belirtileri sabit.

More Sentences
steady s. sağlam
In the days and weeks ahead, we need steady nerves and an effective United Nations.
Önümüzdeki günlerde ve haftalarda sağlam sinirlere ve etkili bir Birleşmiş Milletlere ihtiyacımız var.

More Sentences
General
steady f. sakinleştirmek
Tom steadied himself.
Tom kendini sakinleştirdi.

More Sentences
steady f. yatıştırmak
First, take five deep breaths to steady your nerves.
Öncelikle sinirlerinizi yatıştırmak için beş kez derin nefes alın.

More Sentences
steady f. yaslanmak
He steadied himself against the railing.
Korkuluklara yaslandı.

More Sentences
steady f. istikrarını korumak
The Euro steadied against the dollar.
Euro, dolar karşısında istikrarını korumuştur.

More Sentences
steady s. düzenli
She wants more cooperation and more supervision, but as part of a steady process and not all at once.
Bir anda değil de düzenli bir sürecin parçası olarak daha fazla iş birliği ve daha fazla denetim istiyor.

More Sentences
steady s. sürekli
Do you have a steady boyfriend?
Sürekli görüştüğün bir erkek arkadaşın var mı?

More Sentences
steady s. devamlı
Our website offers a steady stream of scientific articles.
Web sitemiz devamlı olarak bilimsel makale akışı sunmaktadır.

More Sentences
steady s. kararlı
The audio-visual sector in Turkey is characterised by rapid and steady growth.
Türkiye'de görsel-işitsel sektörün özelliği, hızlı ve kararlı bir büyümedir.

More Sentences
steady s. dengeli
He is a steady young fellow.
O dengeli genç bir adam.

More Sentences
steady s. sabit
He maintained a steady speed on the highway.
Otoyolda sabit bir hızda ilerliyordu.

More Sentences
steady zf. düzenli ilişki içinde
She has been going steady with Tim for years.
Tim ile yıllardan beri düzenli ilişki içerisinde.

More Sentences
steady ünl. dikkat
Steady! You nearly dropped it.
Dikkat! Neredeyse düşürüyordun.

More Sentences
Trade/Economic
steady s. istikrarlı
We know it is a slow, but steady process.
Bunun yavaş ama istikrarlı bir süreç olduğunu biliyoruz.

More Sentences
Technical
steady s. sabit
He was walking up the hill at a steady pace.
Tepeye doğru sabit bir tempoda yürüyordu.

More Sentences
Common Usage
steady i. sabit durum
steady s. oynamaz
General
steady i. sabit (bakış)
steady i. istikrar
steady i. sabit durum
steady i. kalıcı arkadaş
steady i. sevgili
steady f. istikrar bulmak
steady f. sallanmasını kesmek
steady f. sabit kalmak
steady f. hareket etmemek
steady f. doğru yola getirmek
steady f. titremesini durdurmak
steady f. titrememek
steady f. doğru yolda tutmak
steady f. kıpırdamamak
steady f. değişmemek
steady f. sallanmaz hale getirmek
steady s. metanetli
steady s. titremeyen
steady s. tutarlı
steady s. durmadan aynı şekilde akan (su)
steady s. oturmuş
steady s. sakin
steady s. durmayan
steady s. değişmeyen
steady s. pusulayı şaşırmayan (kimse)
steady s. sarsılmaz
steady s. sağlam (sinirler)
steady s. güvenilir
steady s. şaşmaz
steady s. sabit duran
steady s. muntazam
steady s. sallanmaz
steady s. düzgün
steady s. durmadan
steady s. sabit (bakış)
Trade/Economic
steady f. istikrarlı gitmek
Technical
steady s. değişmez
steady kısalt. daimi
Marine
steady expr. viya

"steadying" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 207 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
go steady (with somebody) [old-fashioned] f. (biriyle) çıkmak
How about going steady with me?
Benimle çıkmaya ne dersin?

More Sentences
General
steady flow i. daimi akış
steady pace i. sabit oran
steady customer i. devamlı müşteri
steady family life i. düzenli aile yaşamı
steady family life i. düzenli aile hayatı
steady stream i. sabit akış
steady look i. sabit bakış
steady increase i. sabit artış
steady increase i. sürekli artış
steady increase i. devamlı artış
go steady f. devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek
make steady f. sabitleştirmek
go steady with f. devamlı flört etmek
remain steady f. istikrarlı kalmak
hold steady f. sağlam durmak
as steady as a rock s. güvenilir
as steady as a rock s. sağlam
as steady as s. kadar sabit
rock-steady s. kaya gibi sağlam
rock-steady s. güvenilir
rock-steady s. itimada şayan
rock-steady s. tutarlı
steady-going s. tutarlı
Phrases
steady as she goes expr. istikrarlı ve dikkatli
steady as she goes expr. viya böyle
Proverb
slow and steady wins the race yavaş ama istikrarlı olan yarışı kazanır
slow and steady always wins the race yavaş ve istikrarlı olan daima kazanır
Colloquial
land of steady habits i. connecticut'un takma adı
ready steady go! expr. hazır ol . . . başla!
ready steady go expr. yerlerinize . . . hazır . . . başla!
ready, steady, go expr. yerine, hazır, başla
ready, steady, go expr. hazır ol, başla
ready, steady, go expr. hazır, başla
steady on! exclam. yavaş!
steady on! exclam. sakin!
Idioms
a steady hand on the tiller [uk] i. durumu/olayları kontrol altında tutma
a steady hand on the tiller [uk] i. kontrolü elde tutma
a steady hand on the tiller [uk] i. durumun kontrolünü elden bırakmama
a steady hand on the tiller [uk] i. olayların gidişatına hakim olma
a steady hand on the tiller [uk] i. durumu kontrol altına alma
a steady hand on the tiller [uk] i. durumu sakin ve güvenilir bir şekilde kontrol altında tutma/kontrol altına alma
have a steady hand on the tiller f. durumu kontrol altında tutmak
go steady with someone f. biriyle çıkmak
have a steady hand on the tiller f. olayların gidişatına hakim olmak
have a steady hand on the tiller f. kontrolü elde tutmak/bulundurmak
hold down a steady job f. sabit bir işte/işe tutunmak
hold down a steady job f. sürekli/devamlı bir işi olmak
go steady (with somebody) [old-fashioned] f. (biriyle) ciddi bir ilişkisi olmak
go steady (with somebody) [old-fashioned] f. devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek
steady the ship f. gemiyi yönlendirmek
steady the ship f. gemiye rota vermek
steady the ship f. geminin sallanmasını engellemek
steady the ship f. sakinleştirmek
steady the ship f. yatıştırmak
steady the ship f. rahatlatmak
steady the ship f. istikrarlı hale getirmek
steady as a rock s. kaya gibi sağlam
steady as a rock s. kaya gibi sert
steady as a rock s. sapasağlam
(as) steady as a rock s. sabit
(as) steady as a rock s. yere çakılmış gibi
(as) steady as a rock s. kımıldamaz
(as) steady as a rock s. yürekli
(as) steady as a rock s. metin
(as) steady as a rock s. dayanıklı
(as) steady as a rock s. dağ gibi
(as) steady as a rock s. azimli
(as) steady as a rock s. istikrarlı
(as) steady as a rock s. sakin
(as) steady as a rock s. dağ gibi güvenilir
at a steady clip [us] zf. çabucak
at a steady clip [us] zf. hemen
at a steady clip [us] zf. hemencecik
at a steady clip [us] zf. anında
at a steady clip [us] zf. birden bire
at a steady clip [us] zf. ikiletmeden
at a steady clip [us] zf. hızla
as steady as a rock expr. kaya gibi sert
as steady as a rock expr. kaya gibi sağlam
as steady as a rock expr. sapasağlam
Trade/Economic
steady prices i. değişmeyen fiyatlar
steady customer i. devamlı müşteri
steady-state growth rate i. düzgün durumlu büyüme oranı
steady state i. durağan durum
steady state i. durağanlık durumu
steady state i. durgun durum
steady growth i. istikrarlı büyüme
steady prices i. istikrarlı kalan fiyatlar
steady prices i. istikrarlı fiyatlar
steady exchange rates i. istikrarlı kurlar
steady character i. sağlam karakter
steady customer i. sürekli müşteri
Technical
steady rest i. ara yatak
steady flow i. daimi akım
steady flow i. değişmeyen akım
steady-rate creep i. değişmez hızlı sürünme
steady flow i. daimi akış
steady flow system i. daimi akım sistemi
steady load i. devamlı yük
steady rate i. değişmez hız
steady rate i. değişmez oran
steady motion i. düzgün hareket
steady state i. durgun durum
non steady-state i. geçiş halı
steady-state thermal transmission properties of thermal insulation i. ısıl yalıtımının kararlı durum ısıl iletim özellikleri
steady-state heat transfer i. kararlı hal ısı aktarımı
steady state acceleration i. kararlı durum ivmesi
steady-state thermal transmission properties i. kararlı durum ısı iletim özellikleri
steady state position error i. kalıcı konum hatası
steady state acceleration i. kararlı durum ivmelenme
steady state acceleration error i. kalıcı ivme hatası
determination of steady-state thermal resistance i. kararlı halde ısıl direncinin belirlenmesi
steady flow i. kararlı akış
tracer dilution methods for the measurement of steady flow i. kararlı akımın ölçülmesi için izleyici seyreltme metotları
steady state i. kalıcı durum
steady-state heat transfer properties i. kararlı durum ısı transfer özellikleri
steady-state conditions i. kararlı durum şartları
steady-state theory i. kararlılık kuramı
measurement of steady flow i. kararlı akımın ölçülmesi
steady-state acceleration i. kararlı durum ivmesi
steady-state conditions i. kararlı çalışma şartları
steady-state acceleration i. kararlı ivme
steady state i. kararlı hal
steady state deviation i. kalıcı durum sapması
steady state oscillation i. kalıcı durum salınımı
steady-state thermal resistance i. kararlı halde ısıl direnç
combined bounce of steady-state acceleration with dry heat or cold i. kuru sıcak veya soğuk ile birleştirilmiş darbe veya kararlı durum ivmesi
small-scale steady-state test i. küçük ölçekli kararlı hal deneyi
steady flow i. permanan akım
shoe steady pin i. pabuç tutma pimi
steady load i. sabit yük
steady clamp i. rapel grifi
steady-state temperature humidity bias life test i. sürekli hal sıcaklık nem eğim ömrü deneyi
steady state i. sürekli durum
steady load i. sürekli yük
steady-state diffusion i. yatışkın durum yayınımı
steady-state potential i. yatışkın durum gerilimi
steady state i. yatışkın durum
steady-state creep i. yatışkın durum sürünmesi
steady-state conditions i. yatışkın durum koşulları
steady state u value i. yatışkın halde u değeri
steady flow i. yatışkın akış
operating at a steady speed point s. kararlı bir devirde çalıştırılan
quasi-steady s. yarı istikrarlı
quasi-steady s. yarı kararlı
Computer
static or steady-state velocity error i. kalıcı hız hatası
static or steady-state acceleration error i. kalıcı ivme hatası
steady-state deviation i. kalıcı durum sapması
static or steady-state position error i. kalıcı konum hatası
steady state theory i. sabit durum teorisi
Informatics
steady-state error i. kalıcı durum hatası
steady-state signal i. sürekli rejim işareti
steady-state response i. sürekli rejim yanıtı
steady-state signal i. yatışkın durum işareti
steady-state value i. yatışkın durum değeri
steady-state deviation i. yatışkın durum sapması
steady flow i. yatışkın akış
steady-state response i. yatışkın durum tepkisi
steady-state error i. yatışkın durum hatası
steady-state voltage i. yatışkın durum gerilimi
Telecom
steady-state error i. kararlı durum hatası
Mechanic
traveling steady i. torna tezgahında kaydırmalı kaidesi olan hareketli torna aleti
Automotive
steady state current i. kararlı hal akımı
steady-state dynamometer i. sabit durum dinamometresi
steady-state test i. sabit durum testi
steady single-speed test i. sabit hız deneyi
Railway
steady arm i. rapel kolu
Marine
steady flow i. sürekli akım
steady drift force i. sürekli taşınım kuvveti
steady state solution i. zamandan bağımsız çözüm
Medical
steady state concentration i. css
steady state concentration i. kararlı durum konsantrasyonu
steady state i. kararlı durum
steady-state conditions i. kararlı durum şartları
steady-state exposure i. kararlı durum maruziyeti
steady state sickle cell anemia patient i. stabil durumdaki orak hücreli anemi hastası
Food Engineering
steady state i. kararlı koşullar
steady state i. yatışkın koşullar
Physics
steady-state potential i. kararlı hal potansiyeli
steady state i. kararlı hat
steady state i. kararlı hal
steady-state i. kararlı durum
steady-state theory i. sür-git hal kuramı
steady-state theory i. sabit hal teorisi
Chemistry
steady-state i. kararlı-hal
Biochemistry
steady state kinetics i. yatışkın durum devinimi
steady-state kinetics i. yatışkın durum kinetikleri
Marine Biology
steady state i. denge durumu
steady state i. denge
steady state i. yatışkan durum
Astronomy
steady state theory i. evrenin yoğunluk ortalamasının sabit olduğu teorisi
Environment
steady and unsteady flow in the aquifer i. akiferdeki kararlı ve kararsız akım
steady flow i. düzenli akış
steady creep i. düzenli sürüklenme
measurement of the permeability to air of a powder bed under steady-state flow conditions i. kararlı akış şartları altında toz yatağın hava geçirgenliğinin ölçülmesi
steady state exposure i. sabitlenmiş maruz kalma
Geography
steady flow i. kararlı akış
Meteorology
steady wind velocity i. sabit rüzgar hızı
Military
steady state i. sürekli ve kararlı durum
steady hold i. tüfeğe hakimiyet
steady on expr. yavaş ve tamam!
Music
rock steady i. bir jamaika popüler müziği tarzı
rock-steady i. jamaika popüler müziğinin vokalleştirilmiş tarzı
Slang
(from 50's) be going steady f. çıkıyor olmak
(from 50's) be going steady f. ilişki halinde bulunmak
(from 50's) be going steady f. sevgili olmak