|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
başta olma |
lead i.
|
|
2 |
Genel |
başta olan kimse |
king i.
|
|
3 |
Genel |
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce |
epiphanot i.
|
|
4 |
Genel |
başta olmak üzere |
being in the first place i.
|
|
5 |
Genel |
başta olan kepek |
dandruff i.
|
|
6 |
Genel |
başta gelme |
lead i.
|
|
7 |
Genel |
başta elde edilen avantaj |
flying start i.
|
|
8 |
Genel |
başta ortaya konan para ile kazancı riske atma |
parlay i.
|
|
|
9 |
Genel |
başta gelmek |
be in the lead f.
|
|
10 |
Genel |
başta gelmek |
lead f.
|
|
11 |
Genel |
başta gitmek |
lead f.
|
|
12 |
Genel |
başta olmak |
lead f.
|
|
13 |
Genel |
başta gelen |
first s.
|
|
14 |
Genel |
en başta |
first and foremost s.
|
|
15 |
Genel |
en başta gelen |
foremost s.
|
|
16 |
Genel |
en başta gelen |
uppermost s.
|
|
17 |
Genel |
başta kimsesiz |
kingless s.
|
|
18 |
Genel |
başta gelen |
foremost s.
|
|
19 |
Genel |
başta olan |
head s.
|
|
20 |
Genel |
en başta gelen |
primary s.
|
|
21 |
Genel |
başta olan |
leading s.
|
|
22 |
Genel |
başta gelen |
leading s.
|
|
23 |
Genel |
en başta ele alınması gereken |
foremost s.
|
|
24 |
Genel |
en başta gelen |
ruling s.
|
|
25 |
Genel |
en başta gelen |
leading s.
|
|
26 |
Genel |
başta gelen |
leading s.
|
|
27 |
Genel |
boyut, kapsam veya önem bakımından başta gelen |
main s.
|
|
28 |
Genel |
en başta olan |
cutting edge s.
|
|
|
29 |
Genel |
başta gelen |
first-string s.
|
|
30 |
Genel |
en başta gelen |
forehand s.
|
|
31 |
Genel |
başta gelen |
primatial s.
|
|
32 |
Genel |
başta olan |
principal s.
|
|
33 |
Genel |
başta olmak üzere |
especially zf.
|
|
34 |
Genel |
başta olmak üzere |
particularly zf.
|
|
35 |
Genel |
ilk başta |
originally zf.
|
|
36 |
Genel |
başta ... olmak üzere |
notably zf.
|
|
37 |
Genel |
ilk başta |
firstly zf.
|
|
38 |
Genel |
daha en başta |
primo zf.
|
|
Phrases |
|
39 |
İfadeler |
başta olanlar |
the powers that be i.
|
|
40 |
İfadeler |
başta da denildiği gibi |
as mentioned at the beginning expr.
|
|
Proverb |
|
41 |
Atasözü |
akıl olmayınca başta ne kuruda biter ne yaşta |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
42 |
Atasözü |
başta hazırlıklı ve odaklı olmak çoğu zaman başarı getirir |
a good beginning makes a good ending
|
|
43 |
Atasözü |
başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar |
all things are difficult before they are easy
|
|
44 |
Atasözü |
başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar |
all things are difficult before they are easy
|
|
Colloquial |
|
45 |
Konuşma Dili |
başta kadınlar olmak üzere herkese kaba saba davranan hoyrat kimse |
cave man i.
|
|
46 |
Konuşma Dili |
başta esrar olmak üzere bazı uyuşturucuları içmekte kullanılan nargile |
bong i.
|
|
47 |
Konuşma Dili |
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum |
a false dawn i.
|
|
48 |
Konuşma Dili |
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum |
false dawn i.
|
|
49 |
Konuşma Dili |
ilk başta |
in the first place zf.
|
|
50 |
Konuşma Dili |
başta tereddüt etti |
at first he was hesitant expr.
|
|
51 |
Konuşma Dili |
daha en başta |
in the first place expr.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
en başta |
begin with expr.
|
|
Idioms |
|
53 |
Deyim |
başta güven verip sonradan kötü yüzünü gösteren kimse veya şey |
a trojan horse i.
|
|
54 |
Deyim |
önde/başta olmak |
bear the bell f.
|
|
55 |
Deyim |
daha en başta başarısız olmak |
fall at the first hurdle f.
|
|
56 |
Deyim |
daha en başta bir sorunla karşılaşmak |
fall at the first hurdle f.
|
|
57 |
Deyim |
el elde baş başta kalmak |
run on empty f.
|
|
58 |
Deyim |
el elde baş başta kalmak |
be (down) on (one's) uppers [uk] f.
|
|
59 |
Deyim |
başta gelen |
top-of-mind s.
|
|
60 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on (one's) uppers s.
|
|
61 |
Deyim |
başta gelen |
top of mind s.
|
|
62 |
Deyim |
başta gelen |
ahead of the curve zf.
|
|
63 |
Deyim |
en başta |
straight off the bat expr.
|
|
64 |
Deyim |
en başta |
right off the bat expr.
|
|
65 |
Deyim |
en başta |
out of the gate expr.
|
|
66 |
Deyim |
en başta |
out of the starting gate expr.
|
|
67 |
Deyim |
en başta |
out of the starting blocks expr.
|
|
68 |
Deyim |
ilk başta |
first things first expr.
|
|
|
69 |
Deyim |
en başta |
in front expr.
|
|
70 |
Deyim |
ilk başta |
at first glance expr.
|
|
71 |
Deyim |
ilk başta |
at first blush expr.
|
|
72 |
Deyim |
ilk başta |
at first glance/sight expr.
|
|
73 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on his uppers expr.
|
|
74 |
Deyim |
en başta/başa |
in the lead expr.
|
|
75 |
Deyim |
el elde baş başta |
on (one's) uppers expr.
|
|
76 |
Deyim |
el elde baş başta |
on uppers expr.
|
|
77 |
Deyim |
el elde baş başta |
on your uppers expr.
|
|
78 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
Speaking |
|
79 |
Konuşma |
başta xxx olmak üzere herkese teşekkür ederim |
I would like to express my gratitude to everyone to xxx in particular expr.
|
|
80 |
Konuşma |
başta xxx olmak üzere herkese teşekkür ederim |
I would like to express my gratitude to everyone and in particular to xxx expr.
|
|
81 |
Konuşma |
en başta |
to begin with expr.
|
|
82 |
Konuşma |
ilk başta her şey çok basit gelmişti |
it all came so easy at first expr.
|
|
83 |
Konuşma |
ilk başta tatlı birine benziyordu |
he seemed sweet at first expr.
|
|
Trade/Economic |
|
84 |
Ticaret/Ekonomi |
başta yatırılmış meblağ |
amount originally invested i.
|
|
85 |
Ticaret/Ekonomi |
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması |
contagion i.
|
|
Politics |
|
86 |
Siyasal |
amerikan iç savaşı sırasındaki kuzey ülkeleri başta olmak üzere abd için kullanılan ifade |
north i.
|
|
87 |
Siyasal |
(karolenj imparatorluğu ve ardıl devletlerde) en başta sınır bölgesinin yönetiminden sorumlu komutanlara verilen ve sonrasında soyluluk unvanı haline gelmiş bir mevki |
margrave i.
|
|
Tourism |
|
88 |
Turizm |
başta bira olmak üzere, alkollü içeceklerin servis edildiği oda |
taproom i.
|
|
89 |
Turizm |
tarifelerde başta bulunan ana kent |
headline city i.
|
|
Technical |
|
90 |
Teknik |
başta gelen mertebe |
leading order i.
|
|
91 |
Teknik |
başta olmak |
head f.
|
|
92 |
Teknik |
başta gelen |
leading s.
|
|
Informatics |
|
93 |
Bilişim |
küçüğü başta sıralama |
reverse byte ordering i.
|
|
Architecture |
|
94 |
Mimarlık |
(kilise başta olmak üzere binaların tepesinde bulunan) külah |
flèche i.
|
|
Construction |
|
95 |
İnşaat |
bir binanın kapıları başta olmak üzere donanımı |
trim i.
|
|
Marine |
|
96 |
Denizcilik |
geminin başta ve kıçta çektiği suyu gösteren rakamlar |
marks i.
|
|
97 |
Denizcilik |
başta ve kıçta çektiği su aynı olmak |
be on an even keel f.
|
|
98 |
Denizcilik |
başta ve kıçta çektiği su yaklaşık aynı olan (gemi) |
on-air s.
|
|
Medical |
|
99 |
Medikal |
otizm spektrum bozukluğu başta olmak üzere hiçbir nörogelişimsel bozukluğu olmayan kimse |
neurotypical i.
|
|
100 |
Medikal |
otizm spektrum bozukluğu başta olmak üzere hiçbir nörogelişimsel bozukluğu olmayan |
neurotypical s.
|
|
Anatomy |
|
101 |
Anatomi |
başta orta beynin arka kısmı olmak üzere, vücuttaki çatıya benzeyen yapılar |
tecta i.
|
|
102 |
Anatomi |
başta orta beynin arka kısmı olmak üzere, vücuttaki çatıya benzeyen yapılar |
tectum i.
|
|
Psychology |
|
103 |
Psikoloji |
başta bilgisayarlar olmak üzere teknolojiden nefret eden kimse |
technophobe i.
|
|
104 |
Psikoloji |
istenmeyen hatıranın başta onunla ilişkilendirilen duygudan ayrıldığı savunma mekanizması |
isolation i.
|
|
Pathology |
|
105 |
Patoloji |
taş tozu başta olmak üzere toz solumaktan kaynaklı akciğer hastalığı |
chalicosis i.
|
|
106 |
Patoloji |
başta domuz olmak üzere memelilerden insanlara bulaşarak ateş ve kas ağrısına neden olan bir virüs |
nipah virus i.
|
|
107 |
Patoloji |
bacaklar başta olmak üzere ciltte ince parlak lekeler oluşturan bir deri hastalığı |
necrobiosis lipoidica i.
|
|
108 |
Patoloji |
bacaklar başta olmak üzere ciltte ince parlak lekeler oluşturan bir deri hastalığı |
necrobiosis lipoidica diabeticorum i.
|
|
109 |
Patoloji |
dirsek, kalça ve diz eklemleri başta olmak üzere eklemleri etkileyen ağrılı ve hareketi kısıtlayıcı bir rahatsızlık |
chondromatosis i.
|
|
Pharmaceutics |
|
110 |
Eczacılık |
morfin başta olmak üzere narkotik madde zehirlenmesinin etkilerini gideren bir narkotik antagonist markası |
nalline® i.
|
|
111 |
Eczacılık |
morfin başta olmak üzere narkotik madde zehirlenmesinin etkilerini gideren bir anti-narkotik ilaç |
nalorphine i.
|
|
Chemistry |
|
112 |
Kimya |
uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı |
top i.
|
|
Zoology |
|
113 |
Zooloji |
başta ladin ormanları olmak üzere kuzey amerika'nın nemli ormanlık alanlarında yaşayan açık-kahverengi kurbağa |
wood frog (rana sylvatica) i.
|
|
114 |
Zooloji |
asya'ya özgü, asellia cinsi başta olmak üzere çatal burunlu yarasalara verilen ad |
trident bat i.
|
|
115 |
Zooloji |
(atlar başta olmak üzere hayvanların) alın bölgesinde yer alan beyaz leke |
star i.
|
|
Botanic |
|
116 |
Botanik |
polysiphonia cinsi başta olmak üzere kırmızı alglere verilen ad |
redshare i.
|
|
117 |
Botanik |
anter içindeki mikro sporlar başta olmak üzere, gelişmekte olan bazı sporları çevreleyen besleyici doku |
tapetum i.
|
|
Agriculture |
|
118 |
Tarım |
başta sığır olmak üzere besi hayvanı yetiştirme amaçlı tarım |
ranching i.
|
|
Forestry |
|
119 |
Ormancılık |
kurşun kalem ardıcı başta olmak üzere çeşitli sedir türlerinden elde edilen kereste |
cedar i.
|
|
Social Sciences |
|
120 |
Sosyal Bilimler |
amerika'da yaşayan, meksikalılar başta olmak üzere kabaca hispanik amerikalıları kapsayan milliyetçilik akımı |
la raza i.
|
|
121 |
Sosyal Bilimler |
belirli bir ülkenin kuzey kesiminin siyasi görüşleri başta olmak üzere diğer karakteristik özelliklerine ait olan |
northernism i.
|
|
Education |
|
122 |
Eğitim |
hayvan ve bitkiler başta olmak üzere doğanın temel düzeyde doğrudan gözlem yoluyla incelenmesi |
nature study i.
|
|
123 |
Eğitim |
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi |
kumon i.
|
|
Linguistics |
|
124 |
Dilbilim |
kelimenin hem başta hem de sonda kullanıldığı söz sanatı |
epanadiplosis i.
|
|
125 |
Dilbilim |
(ikizler başta olmak üzere) çocuklar tarafından icat edilen dil |
idioglossia i.
|
|
Religious |
|
126 |
Dini |
hristiyanlık öncesi dönem başta olmak üzere eski dönemlerin çok tanrılı inanç ve uygulamalarını canlandırmayı amaçlayan hareket |
reconstructionism i.
|
|
127 |
Dini |
(başta incil olmak üzere) metne bağlılık |
textualism i.
|
|
128 |
Dini |
(başta incil olmak üzere) metin eleştirisi |
textualism i.
|
|
129 |
Dini |
katolik kilisesi'nin merkezi ayini başta olmak üzere bazı kilise ayinlerinde okunan bir dua |
kyrie eleison i.
|
|
130 |
Dini |
katolik kilisesi'nin merkezi ayini başta olmak üzere bazı kilise ayinlerinde okunan duaya eşlik eden müzik |
kyrie eleison i.
|
|
Geography |
|
131 |
Coğrafya |
söğüt başta olmak üzere çalıların olduğu bataklık arazi |
carr [uk] i.
|
|
Meteorology |
|
132 |
Meteoroloji |
başta büyük göller olmak üzere herhangi bir gölün, civarındaki bölgelerin hava koşullarını değiştirmedeki etkisi |
lake effect i.
|
|
Music |
|
133 |
Müzik |
başta çalınan melodinin sonda, son çalınan melodinin ise başta çalınacağı şekilde ters çevrilen melodi |
retrograde i.
|
|
134 |
Müzik |
başta dinleyiciyi etkilemeyip zamanla hoşa giden müzik parçası |
grower i.
|
|
135 |
Müzik |
başta belirlenmiş tempoda |
a tempo zf.
|
|
Ornithology |
|
136 |
Kuşbilim |
gökkuzgunumsular takımı başta olmak üzere, genellikle ağaçlarda yaşayan kuş türleri |
nonpasserine bird i.
|
|
Entomology |
|
137 |
Böcek Bilimi |
nymphalis başta olmak üzere bazı cinslere mensup turuncu, siyah, kahverengi benekli kelebeklere verilen ad |
red empress i.
|
|
138 |
Böcek Bilimi |
nymphalis başta olmak üzere bazı cinslere mensup turuncu, siyah, kahverengi benekli kelebeklere verilen ad |
tortoise shell i.
|
|
Slang |
|
139 |
Argo |
kasım ayı boyunca mastürbasyon başta olmak üzere hiçbir yolla boşalmamaya çalışmak |
no nut november (nnn) f.
|
|