top - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

top

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"top" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 141 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
top i. tepe
top i. baş
top i. üst
General
top i. üstlük
top i. en yetkili makam
top i. tepe nokta
top i. üst yüzey
top i. üste giyilen şey
top i. üst parça
top i. en üst bölüm
top i. zirve
top i. en üstün yer
top i. topaç
top i. en üst kat
top i. örtü
top i. ser
top i. doruk
top i. kapak
top i. en üst
top i. üst elbise
top i. üst giysi
top i. cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi
top i. en iyi kısım
top i. en yetkili/önemli kimse
top i. son ses
top i. başlangıç
top i. taç
top i. yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası
top i. ayakkabının üst kısmı
top i. sirk/karnaval çadırı
top i. gösteride en pahalı koltukların fiyatı
top i. türün en iyi örneği
top i. uzun konçlu çizme
top i. sadece yüzeyi kaplanmış düğme
top i. altı yerine üç farklı sayı içeren zar
top f. üstüne sürmek (bir şeyin)
top f. üst kısmını kesmek veya koparmak (bir bitkinin)
top f. üstünü kapamak
top f. başına varmak (bir yerin)
top f. üst kısmını koparmak (bitkinin)
top f. kapamak
top f. üstünden geçmek (bir yerin)
top f. gölgede bırakmak
top f. üst kısmını kesmek (bitkinin)
top f. tepesine varmak (bir yerin)
top f. geçmek
top f. birinci olmak
top f. alt etmek
top f. -den fazla olmak
top f. -den iyisini yapmak
top f. üstünden geçmek
top f. tepesinde bulunmak
top f. üstüne sürmek
top f. üstünde bulunmak
top f. taş çıkartmak
top f. başında bulunmak
top f. eğmek
top f. üstünü örtmek
top f. yatırmak
top f. üzerini boyamak
top f. yeniden boyamak
top f. (ağaç) tepesini kesmek
top f. taçlandırmak
top f. asarak idam etmek
top f. baskın çıkmak
top f. domine etmek
top f. süsleyerek bitirmek
top f. son dokunuşu yapmak
top f. nihayete ermek
top f. zirveye ulaşmak
top s. baş
top s. üstün
top s. en iyi
top s. ala
top s. en üstteki
top s. çok büyük
top s. en büyük
top s. en yüksek
top s. ilk
top s. en üstün
top s. ana
top s. başlıca
top s. tavanlı
top s. üstü kapalı
top zf. en üste
top zf. üstte
Colloquial
top i. üst kıyafet/giysi
top i. üst giyim
top i. t-shirt, gömlek üste giyilen kıyafet
top i. vuruş sırasında ilk yarı/devre (beysbol ve softbolda)
Speaking
top expr. ilaveten
Law
top f. aşmak
Technical
top i. başlık
top i. kapak
top i. kap
top i. tepe
top i.
top f. (çeliğin) üst kısmını keserek ya da kırarak dayanıksız metallerden kurtulmak
top f. ikmal etmek
top f. yakıt ikmali yapmak
top s. en üst
top s. üst
Computer
top s. üstten
Textile
top f. yeniden boyamak
top f. üzerini boyamak
top s. üst
Construction
top i. dam sivrisi
Dyeing
top f. (boyaya) gölge vermek için başka boyalar eklemek
Automotive
top i. üst vites
top i. son vites
top i. tavan
Marine
top i. gabya
top f. (yelkenin) bir ucunu diğerinden daha yükseğe kaldırmak
Gastronomy
top i. sütün kaymağı
Physics
top i. üst kuark
top i. üst kuarkı karakterize eden nitelik
Chemistry
top i. uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı
top f. (sıvının) en uçucu kısmını damıtmak
Agriculture
top i. sebzenin toprak üstündeki kısmı
top f. pancar başı kesmek
Breeding
top f. (türünün dişisiyle) çiftleşmek
Military
top i. savaş gemisinde yangın kontrol istasyonu veya uçaksavar silah platformu olarak kullanılan kısım
top i. kıdemli başçavuş
top zf. siperin ön kenarında
Sport
top i. bilardo masasının en ucu
top f. topun üst kısmına vurmak
top f. topun üst kısmına gelecek şekilde vuruş yapmak
Baseball
top i. vuruş sırasında ilk devre
Card
top i. oyuncunun elindeki en yüksek değerli kart
Archaic
top i. bir avuç saç
top i. bir avuç yün
top i. en mükemmel örnek
Engineering
top i. yüksek frekanslı ses sinyali
Slang
top i. aktif gey
top i. aktif eşcinsel erkek
top i. eşcinsel cinsel aktivite sırasında nüfuz edici rol oynayan kişi
top i. eşcinsel ilişkide baskın kişi
British Slang
top f. öldürmek
top s. harika
top s. müthiş
top s. süper

"top" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 58 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
top ball i.
top cannon i.
General
top globe i.
top mass i.
top pouf i.
top pouffe i.
top knob i.
top tuft i.
top charge i.
top congeries i.
top bolus i.
top pellet i.
top poof i.
top piece i.
top roll i.
top round i.
top ball i.
top gun i.
top cannonball i.
top pommel i.
top leather i.
top rundle [obsolete] i.
top orbit i.
Colloquial
top piece i.
Textile
top bolt i.
Military
top gun i.
top cannon i.
top piece i.
top artillery i.
top field piece i.
top field gun i.
Hunting
top cylinder i.
Sport
top ball i.
Basketball
top pill i.
Slang
top fruitcake i.
top queen i.
top fagot i.
top chutney farmer i.
top fruit salad i.
top fruit i.
top fruit i.
top fruiter i.
top pill i.
top finocchio i.
top faggot (derogatory) i.
top squaw i.
British Slang
top nellie i.
top pansy i.
top pillow-biter i.
top nancy-boy i.
top nelly i.
top cock knocker i.
top nob jockey i.
top sausage jockey i.
top buftie (scottish) i.
top cock jockey i.
top knob jockey i.
top bufty (scottish) i.

"top" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
peg top i. topaç
peg top i. fırıldak
removable top i. çıkarılabilir üst
General
top executive i. en üst yönetici
top side i. üst kenar
top billing i. bir assolistin ismini en üst kısımda verme
top boot i. çizme
big top i. sirk
spinning top i. fırıldak
the crescent and the star on top of a minaret i. alem
top earner i. en yüksek maaşlı
top brass i. şef
top dog i. kazanan
top brass i. amir
desk top publishing i. masa üstü yayıncılık
curly top i. kıvırcık baş hastalığı
top fifty i. ilk elli
top brass i. üst rütbeli subaylar
top speed i. azami hız
top ten i. ilk on
corruption starts at the top i. balık baştan kokar
top entrance i. üstten giriş
top view i. kuşbakışı
top boot i. uzun konçlu çizme
top level i. en üst seviye
top boot i. uzun çizme
top dog i. şef
top twenty i. ilk yirmi
top layer i. üst tabaka
top end i. son
top priority i. en ileri öncelik
mountain top i. dağ başı
big top i. büyük sirk çadırı
top forty i. ilk kırk
top up electricity i. ilave elektrik
top dog i. patron
top executive appointment i. yüksek yönetici sınıf ataması
the top floor i. en üst kat
top 10 i. ilk 10
top up card i. ekstra kontör
top up card i. ekstra sim kart
top producer i. lider üretici (firma)
top producer i. büyük üretici
cherry on top i. bu da cabası
cherry on top i. bu da mukafatı
top of the class i. sınıf birincisi
ventilator top rail i. havalandırma çerçevesi
top corner i. üst köşe
top manager i. tepe yönetici
top management i. yönetim kademesi
a table-top item i. sofralık
curly-top i. kıvırcık baş hastalığı
top-siders i. bir tür ayakkabı
top-drawer i. birinci sınıf
top boots i. uzun çizme
top brass i. yüksek rütbeli subay
top five i. ilk beş
top three i. ilk üç
top 100 i. ilk 100
top 100 i. ilk yüz
desk-top calculator i. masa üstü hesap makinesi
top left-hand corner i. sol üst köşe
top right-hand corner i. sağ üst köşe
top model car i. son model araba
top priority i. en yüksek öncelik
top level meeting i. üst düzey toplantı
the top ten i. en iyi on
the top ten i. ilk on
car top i. araba tavanı
top-up i. telafisi gereken miktar
top-up i. (üstüne) eklenen miktar
top-up i. yerine koyulması gereken miktar
top part of the gun i. silahın üst tarafı
top bunk i. üst ranza
top floor i. en üst kat
a top-secret unit i. çok gizli bir birim
top-class clients i. üst sınıf müşteriler
top director i. üst düzey yönetmen
top drawer i. üst çekmece
a top lawyer i. üst düzey bir avukat
top shelf i. üst raf
high top sneakers i. boğazlı spor ayakkabısı
high top sneakers i. boğazlı spor ayakkabı
round top i. büyük sirk çadırı
top rack i. üst sepet (bulaşık makinesinde)
popular/favorite/top vacation spot/center i. gözde turizm merkezi
top places i. üst sıralar
top spots i. üst sıralar
counter top i. mutfak tezgahı
bottle top i. şişe kapağı
the top of the hour i. saat başı
tracksuit top i. eşofman üstü
track suit top i. eşofman üstü
humming top i. fırıldak
humming top i. topaç
top-up i. kontör yükleme
open-top bus i. üstü açık otobüs
top issue i. en önemli mesele
top-12 i. ilk 12
top view i. üstten görünüm
top view i. üst görünüş
top view i. üstten görünüş
the view from the top i. üst görünüm
top view i. üst görünüm
the view from the top i. üstten görünüş
the view from the top i. üstten görünüm
the view from the top i. üst görünüş
pop-top i. teneke kutu kapağı
top clothing i. üst giysi
top player i. baş aktör
pole top i. direk tepesi
top official i. üst düzey görevli
top seller i. en çok satan ürün
top predator i. üst düzey avcı
top bed i. üstteki yatak
spinning top i. topaç (oyuncak)
six-top i. (restoranda) altı kişilik masa
top and tail i. meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye vs)
top crust i. kaymak tabaka
whipping top i. topaç
calash top i. iki tekerlekli fayton
calash top i. atlı araba
calash top i. körüklü şapka
calash top i. kadınların kullandığı körüklü şapka
calash top i. fayton
top knot i. üst düğüm
tip-top i. en yüksek nokta
top drawer i. en üst düzey makam
top drawer i. en önemli kimse
top hamper i. gereksiz mevzu
top-hamper i. gereksiz mevzu
top [dialect] i. kafanın tepesindeki saç tutamı
top [dialect] i. hotoz
top [dialect] i. tepelik
top gear i. yoğun faaliyet
top gun i. üst seviyedeki kimse
top gun i. üst makamdaki kimse
top hand i. özellikle binicilikte üstün olan kovboy
hard-top i. sert yüzeyli alan
hard-top i. sert yüzeyli yol
boot top i. botun üst kısmı
boot top i. eskiden botun üst kısmını gizlemek için giyilen dantel
bottle-top i. şişe kapağı
high top i. boğazlı spor ayakkabısı
high-top i. boğazlı spor ayakkabısı
top of the mountain i. dağın tepesi
pop-top i. içecek kutusu
pop-top i. teneke kutu
pop-top i. konserve kutusu
peg top i. topaç oyunu
peg top i. fırıldak oyunu
top sawyer [uk] i. itibarlı kimse
top sawyer [uk] i. seçkin kimse
top sawyer [uk] i. saygın kimse
flat top i. tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili
screw top i. twist-off kapak
screw top i. döndürülerek açılan içi dişli kapak
screw top i. twist-off kapaklı eşya
screw-top i. twist-off konteyner kapağı
screw-top i. twist-off kapaklı konteyner
top-up i. üzerine ekleme
top-up i. ilave ödeme
top-up i. kredi yüklemesi
hit the top f. bir numara olmak (müzik listelerinde)
shout at the top of one's voice f. yırtınmak
come out on top f. üstün gelmek
lose top soil and become desert f. çölleşmek
hit the top f. zirve yapmak
blow one's top f. tepesi atmak
be at the top of the agenda f. gündeme gelmek
hit the top f. zirveye çıkmak
blow one's top f. öfkelenmek
top off f. son vermek
shout at the top of one's voice f. avaz avaz bağırmak
shout at the top of one's voice f. bar bar bağırmak
shout at the top of one's voice f. avazı çıktığı kadar bağırmak
top off f. bitirmek
be of top priority f. öncelikli olmak
go over the top f. amaçlanan sınırı aşmak
talk off the top of one's head f. ezbere konuşmak
bring (someone) to top f. zirveye çıkarmak
(a single etc) take (someone) to top f. zirveye çıkarmak
top the chart f. liste başı olmak (müzik)
remain at the top of the list f. zirvede kalmak
reach to top f. doruk noktasına ulaşmak
shoot at the top of one's voice f. tüm kuvvetiyle bağırmak
shoot at the top of one's voice f. son sesiyle bağırmak
race to the top f. liderliğe oynamak
come top of the class f. sınıf birincisi olmak
be top of the class f. sınıf birincisi olmak
top up one's mobile phone f. kontör yüklemek
top-dress f. giydirmek
top-dress f. üstünü örtmek (kara parçası için)
get to the top f. (meslekte) başarının doruğuna çıkmak
get to the top f. başarının doruğuna çıkartmak
get to the top f. şahikaya ulaşmak
take place near the top f. ilk sıralarda yer almak
be placed near the top f. ilk sıralarda yer almak
take place on the top f. ilk sırada yer almak
be placed on the top f. ilk sırada yer almak
be on the top f. üst sırada yer almak
be at the top f. üst sırada yer almak
be at the top f. üst sıralarda yer almak
leave some gap on top f. dudak payı bırakmak
scream at the top of one’s voice f. avazı çıktığı kadar bağırmak
scream at the top of one’s lungs f. avazı çıktığı kadar bağırmak
climb to the top of mount everest f. everest dağının tepesine tırmanmak
fall from the top shelf f. üst raftan düşmek
rank among the top three f. ilk üçe girmek
be stacked up on top of each other f. üst üste olmak
get to the top of one's field in a very short time f. çok kısa zamanda alanında en üste/tepeye çıkmak/ulaşmak
retire at the top f. zirvedeyken bırakmak
retire at the top f. zirvede bırakmak
stay on top of f. üstünde durmak
stay on top of f. hakkında bilgi sahibi olmak
top-up your phone f. kontör yüklemek
stay on top of f. bir şeyin üzerinde/tepesinde olmak
top-slice f. (ücreti) kısmak/kesmek
quit when you are on top f. zirvede bırakmak
head straight for the top f. zirveye çıkmak
head straight for the top f. zirveye doğru yol almak
put on top of each other f. üst üste koymak
top and tail f. bebeğin yüzünü ve poposunu yıkamak
top out f. nihayete erdirmek
top out f. noktalamak
hard-top f. (yola, kaldırıma) döşemek
hard-top f. kaplamak
top heavy s. en ağır
top-quality s. en kaliteli
top-quality s. en iyi kalite
top secret s. çok gizli
top secret s. çok mahrem
of top priority s. öncelikli
top rated s. en fazla puan alan
top rated s. en çok oy alan
top line s. seçkin
top-line s. seçkin
top-drawer s. en iyi
top-secret s. çok gizli
peg-top s. dar paçalı
top-heavy s. havaleli
top-hole s. seçkin
top-line s. önemli
top-heavy s. gerekenden fazla yönetici bulunan (bir yönetim)
top-hole s. en iyi
peg-top s. topaç
peg-top s. paçası dar olan
top-heavy s. yıkılacak gibi
top-class s. birinci sınıf
top of the range s. sınıfının en iyisi
top-end s. üst düzey
top-end s. üst kalite
top-ranked s. birinci sınıf
top-ranked s. yüksek rütbeli
top class s. birinci sınıf
top selling s. en çok satılan
top-caliber s. üstün vasıflı
top-caliber s. üstün nitelikli
flatter-top s. üstü yassı
flat-top s. üstü yassı
top-grossing s. en çok getiren/kar ettiren
top-grossing s. en çok kazandıran
top-tier s. üst düzey
man-on-top s. erkek üstte
top down s. tepeden inme
top-circulated s. yüksek trajlı
top-circulation s. yüksek trajlı
tip-top s. birinci sınıf
tip-top s. üstün kaliteli
tip-top s. mükemmel
tip-top s. kusursuz
top-grade s. en iyi kalite
top-level s. üst seviye
top-proud s. çok onur duyan
top-down s. yakından kontrol edilen
top-down s. sıkı biçimde organize edilmiş
top-down s. genelden özele doğru giden
top-down s. büyük parçaları daha yönetilebilir bileşenlere ayıran
top-ranking s. birinci sınıf
top-ranking s. yüksek rütbeli
top-ranking s. üst düzey
top-ranking s. en önemli
top-ranking s. en başarılı
high-top s. ayak bileğine kadar uzanan
high-top s. ayak bileğinin üstüne çıkan
high-top s. ayak bileğinin üstüne uzanan
high-top s. bileği kapatan (spor ayakkabısı)
high-top s. bilek üstüne uzanan
high-top s. boğazlı
over-the-top s. sınırları aşan
over-the-top s. dengesiz
over-the-top s. ölçüsüz
over-the-top s. aşırı
over-the-top s. abartılı
pop-top s. (teneke kutu) kapaktan açılabilen
pop-top s. (konserve kutusu) üzerindeki halka ile açılan
screw-top s. (konteyner) iç kenarı tırtıklı kapağı olan
screw-top s. (konteyner) iç kenarı oluklu kapağı olan
screw-top s. (konteyner) twist-off kapaklı
top-tier s. yüksek kalite
top-tier s. kaliteli
top-down s. tepeden inmeci
top-down s. genelden özele
from top to toe zf. bütünüyle
at the top of the tree zf. mesleğinde en yüksek derecede
one thing on top of another zf. üst üste
on top of it zf. bir de
at the top of one's lungs zf. avazı çıktığı kadar
at top speed zf. son hızla
top it all off zf. üstüne üstlük
on the top of it zf. bir de
from top to bottom zf. baştan başa
on the top of the world zf. ala
on top of that zf. üstelik
on the top zf. tepesinde
on the top of the world zf. fevkalade
bottom to top zf. aşağıdan yukarıya
at the top of one's voice zf. avazı çıktığı kadar
from top to toe zf. tepeden tırnağa
on top of that zf. her şeyin ötesinde
top down zf. tepe aşağı
at the top of one's voice zf. bas bas
from top to toe zf. baştan ayağa
on the top zf. üstünde
on the top of it zf. üstelik
top all zf. üstelik
at the top of his lungs zf. avazı çıktığı kadar
on top of that zf. bununla kalmayıp
on the top of the hill zf. tepenin başında
from top to toe zf. baştan aşağı
on the top zf. üstte
on the top of the world zf. mükemmel halde
over the top zf. fazladan
from top to bottom zf. baştan aşağı
one on the top of the other zf. üst üste
on top of the world zf. çok mutlu
on the top zf. üstte tepesinde
at the top zf. tepede
one thing on top of another zf. birbiri üstüne
at top speed zf. azami süratle
on top of the world zf. sevinçli
on top of it zf. üstelik
at the top of one's voice zf. bar bar
at top speed zf. olanca hızıyla
from top to bottom zf. tümüyle
top-down zf. tepeden alta
at the top of the hour zf. saat başında
from the top of the head to the bottom of the feet zf. tepeden tırnağa
from the top on down zf. baştan sona
tip-top zf. çok iyi
top-heavily zf. yıkılacakmış gibi
top-down zf. tepeden tırnağa
on the top of ed. konusunda
on top of ed. bilgi sahibi
on top of ed. haberdar
on top of ed. kontrolünde
on top of ed. yanı başında
on top of ed. burnunun dibinde
Phrasals
top out f. zirveye ulaşmak
top out f. en yükseğe ulaşmak
top off f. süslemek
keep on top of something f. bir şeyden (gelişmeler vb) haberdar olmak
top up f. (yarım olan bardağı/içkisini) doldurmak/fullemek
top out at f. (en yüksek) (seviyesine) ulaşmak
top something off f. bir şeyi bitirmek
top something off f. bir şeyi süslemek
top something off f. bir şeye son dokunuşu yapmak
top something off f. bir şeyin üzerini süslemek
top something off f. bir şeyin üzerine bir şey koyarak sonlandırmak/bitirmek
top something off f. bir şeyi tamamlamak
top something off f. bir şeyi taçlandırmak
top something off f. bir şeyin bitişini kutlamak
top something off f. bir şeyi bir şeyle bitirmek/sonlandırmak
top something off f. bir şeyin üstüne tuz biber ekmek
top something off f. bir şeyin üstüne üstlük
top something off f. bir şeyin üstüne bir de
top something off f. bir de bir şeyin üstüne
top (something) with (something) f. (bir şeyin) üstünü (bir şeyle) süslemek
top (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) kaplamak
top (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) donatmak
top (something) with (something) f. (bir şeyin) üstünü (bir şeyle) bezemek
top with f. ile süslemek
top with f. ile kaplamak
top with f. ile donatmak
top with f. ile bezemek
Phrases
this machine is functionally top i. bu makine işlevsel olarak en iyisi
tip-top s. tam (elbise vb oturmak/olmak)
on top of that expr. ayrıca
lies on top of lies expr. yalan üstüne yalan
there is always room at the top [us] expr. ne kadar zor olursa olsun herkesin başarma şansı vardır
there is always room at the top [us] expr. ne kadar zor olursa olsun herkesin basamakları tırmanma şansı vardır
there is always room at the top [us] expr. herkes için en yüksek kademede bir yer/şans vardır
Colloquial
top cat i. en güçlü kimse
top cat i. en önemli kimse
top-hat scheme i. bir kuruluşun üst düzey yöneticilerinin faydalandığı emeklilik programı
big top i. büyük sirk çadırı
big top i. ana mekan
big top i. ana sahne
top hole i. güzel
top bun i. hamburgerin üst tarafındaki ekmek
top hole i. hoş
top hole i. harika
top pick i. ilk seçim
the top brass i. idari kadro
top hole i. mükemmel
top dollar i. ödenen en yüksek meblağ
top dollar i. ödenen en yüksek tutar
top line i. seçkin
top line i. üstün nitelikli
top bun i. yüksek/tepede topuz
the top brass i. yönetici kadro
tippy-top i. zirvenin en tepesi/üstü
top gun i. bir kurumun/grubun başındaki kişi
top gun i. bir kurumdaki/gruptaki en önemli kişi
top gun i. bir kurumdaki/gruptaki en etkin kişi
top gun i. bir kurumdaki/gruptaki en nüfuzlu kişi
top gun i. bir kurumdaki/gruptaki en başarılı kişi
top gun i. en önemli kişi
mop-top i. önden kaşlara kadar arkadan da enseye/yakaya kadar uzun saç modeli
wooden top i. topaç
top out f. kariyerini zirvede bırakmak
pay top dollar f. büyük para bayılmak
pay top dollar f. çok para ödemek
elbow (one's) way to the top f. birilerinin üstüne basarak ilerlemek
elbow (one's) way to the top f. birilerinin sırtından/üstünden ilerlemek
elbow (one's) way to the top f. başarmak için her şeyi yapmak
elbow (one's) way to the top f. ne pahasına olursa olsun başarmaya çalışmak
top oneself [uk] f. kendini aşmak
top oneself [uk] f. önceki başarılarının üstüne çıkmak
top off f. fullemek
top off f. üzerini tamamlamak
top off f. tam doldurmak
top off f. tamamını doldurmak
top off f. taçlandırmak
top off f. son dokunuşu yapmak
top off f. üzerini süslemek
top off f. tamamlamak
top off f. üstüne tuz biber ekmek
top off f. üstüne üstlük
top off f. üstüne bir de
top off f. bir de üstüne
top off f. bir de üstüne üstlük
top someone or something f. birinden/bir şeyden daha iyi olmak
top someone or something f. birinden/bir şeyden üstün olmak
top someone or something f. birini/bir şeyi aşmak
top someone or something f. birini/bir şeyi geçmek
big top s. esas (olay)
big top s. esas (gösteri)
big top s. baş (müsabaka)
big top s. esas eğlencenin döndüğü yer
top line s. kaliteli
top-cat s. en güçlü
top-cat s. en önemli
from top to bottom zf. tamamıyla
from top to bottom zf. detaylıca
top that! ünl. var mı daha iyisi!
top that! ünl. var mı ötesi!
on top of it expr. bu kadarla kalsa iyi
on the top of it expr. bu kadarla kalsa iyi
top it all expr. bir de üstüne üstlük
on the top of it expr. bu kadarla kalsa yine iyi
on the top of it expr. bu da yetmezmiş gibi
on top of it expr. bu kadarla kalsa yine iyi
on top of it expr. bu da yetmezmiş gibi
top it all expr. bunlar yetmiyormuş gibi bir de
top it all expr. cabası
top of the morning expr. günaydın!
on top of it expr. üstüne üstlük
on top of it expr. üstelik
on the top of it expr. üstüne üstlük
top dollar expr. (verilen) en yüksek miktar
pretty please with a cherry on top? expr. lütfen
pretty please with a cherry on top? expr. zahmet olmazsa
pretty please with a cherry on top? expr. bir zahmet
pretty please with a cherry on top? expr. çok rica ediyorum
pretty please with sugar on top? expr. lütfen
pretty please with sugar on top? expr. zahmet olmazsa
pretty please with sugar on top? expr. bir zahmet
pretty please with sugar on top? expr. çok rica ediyorum
(one) can't top that expr. (biri) bunun üstüne çıkamaz
(one) can't top that expr. (biri) bundan daha iyisini yapamaz
(one) can't top that expr. (biri) bunu alt edemez
(one) can't top that expr. (biri) bunu aşamaz
(one) can't top that expr. (biri) bunu geçemez
up top expr. aklı başında
Idioms
the top of one's list i. listenin en tepesi
the top of one's list i. ilk yapmak istenen şey
top banana i. başkan
top banana i. bir grupta lider
the top of the ladder i. bir şeyin (kariyer vb) zirvesi
the top of the ladder i. bir şeyin en üst noktası
to top it off i. bir de üstüne üstlük
top dollar i. büyük miktarda para
the top flight i. birincilik
top notch i. birinci sınıf
the top of the heap i. en tepe
the top of the line i. en iyisi
top of the heap i. en iyisi
when the cream rises to the top i. heyecanın doruğa ulaştığı an
a carrot-top i. havuç kafa