bırakılmış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bırakılmış



"bırakılmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 8 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bırakılmış abandoned s.
General
bırakılmış entrusted s.
bırakılmış quitted s.
bırakılmış relinquished s.
bırakılmış destitute [obsolete] s.
bırakılmış orphaned s.
Law
bırakılmış derelict s.
bırakılmış abandoned s.

"bırakılmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 169 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
serbest bırakılmış discharged s.
General
emanete bırakılmış yolcu bagajı left luggage i.
yasal haklardan yoksun bırakılmış kimse outlaw i.
toplum dışı bırakılmış kimse pariah i.
savaş gibi nedenlerle vatanını terk etmek zorunda bırakılmış kimse displaced person i.
serbest bırakılmış liberation i.
yarım bırakılmış iş unfinished business i.
yarım bırakılmış iş loose end i.
kızılderili saçı gibi kenarları kazınmış sadece ortada bırakılmış saç modeli mohawk i.
özgür bırakılmış kimse releasee i.
özgür bırakılmış kimse relessee i.
(askeriyede) taarruz birliklerinin geçmesi için kazıklı çit içerisinde bırakılmış geçit klicket i.
(dama) aralarında boş bir kare bırakılmış aynı renkte iki taş bridge i.
(kayak maskesinde) ağız için bırakılmış açıklık mouth hole i.
atılmış veya yarım bırakılmış yiyecekleri yiyen kimse opportunivore i.
vatanını terk etmek zorunda bırakılmış kimse dislocated civilian i.
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık drop i.
özellikle boş bırakılmış alanlara yapıştırılan yazı fill-in i.
görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) be on the table f.
tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) be on the table f.
daha önceden tavanı desteklemek bırakılmış mineral sütunlarını sökmek work the goaf f.
dermansız bırakılmış enfeebled s.
kendi haline bırakılmış adrift s.
vasiyetle bırakılmış legated s.
serbest bırakılmış enfranchised s.
kimyevi etkiye maruz bırakılmış entreated s.
hariç bırakılmış beyond the pale s.
serbest bırakılmış released s.
rahat bırakılmış unmolested s.
kansız bırakılmış exsanguinated s.
aciz bırakılmış incapacitated s.
açıkta bırakılmış out in the cold s.
nadasa bırakılmış fallow s.
mahrum bırakılmış incapacitated s.
serbest bırakılmış decontrolled s.
başıboş bırakılmış unchecked s.
serbest bırakılmış emancipating s.
miras bırakılmış legated s.
serbest bırakılmış emancipated s.
zorunluluk veya sorumluluk altında bırakılmış encumbered s.
serbest bırakılmış freed s.
mecalsiz bırakılmış enfeebled s.
serbest bırakılmış liberated s.
seçim dışı bırakılmış excluded s.
kefaletle serbest bırakılmış bailed s.
devre dışı bırakılmış deactivated s.
maruz bırakılmış inflicted s.
yoksun bırakılmış debarred s.
aç bırakılmış hungered s.
açık bırakılmış open-ended s.
(toprak) nadasa bırakılmış fallow s.
serbest bırakılmış unchecked s.
ortada bırakılmış left-off s.
yüzüstü/çaresiz bırakılmış/kalmış left stranded s.
özgür bırakılmış liberated s.
yarım bırakılmış cagmag s.
bakımsız bırakılmış ragged s.
(bir şeylere) mecbur bırakılmış captive s.
serbest bırakılmış relinquished s.
başkasına bırakılmış relinquished s.
yüzüstü bırakılmış neglected s.
güdük bırakılmış truncated s.
(bir şeyden) yoksun bırakılmış ungraced s.
barınaksız bırakılmış unhoused s.
insana dair özelliklerden yoksun bırakılmış unhuman s.
kraliyet asasından mahrum bırakılmış unsceptered s.
yarış dışı bırakılmış hors concours s.
aç bırakılmış hungred s.
hamile bırakılmış gravidated [obsolete] s.
hamile bırakılmış impregnated s.
vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış disenfranchized s.
tam katılım haklarından mahrum bırakılmış disenfranchized s.
imtiyazdan mahrum bırakılmış disenfranchized s.
vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış disenfranchised s.
tam katılım haklarından mahrum bırakılmış disenfranchised s.
imtiyazdan mahrum bırakılmış disenfranchised s.
kurumun dışında bırakılmış disincorporate s.
tüyleri pula benzeyen, pulsuz bırakılmış scaled s.
kayıtsızca bırakılmış scattered [obsolete] s.
serbest bırakılmış freed s.
mahrum bırakılmış bir halde alienly zf.
seçim dışı bırakılmış excl (excluded) kısalt.
Colloquial
geride bırakılmış aced s.
evde yalnız bırakılmış (çocuk) home-alone s.
(biri) mecbur bırakılmış upon (one) s.
Idioms
bırakılmış olmak be off the hook f.
serbest bırakılmış off the hook s.
istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakılmış stuck with someone or something s.
istemediği halde bir şeyle baş başa bırakılmış stuck with s.
bakımsız bırakılmış ridden hard and put away wet [us] s.
bakımsız bırakılmış ridden hard and put up wet [us] s.
bakımsız bırakılmış rode hard and put away wet s.
bakımsız bırakılmış rode hard and put up wet [us] s.
özgür/serbest bırakılmış cast loose s.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off without a shilling/cent s.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off with a shilling/cent s.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off without a penny [dated] s.
kendi haline bırakılmış left to (one's) own devices s.
kendi başına bırakılmış left to (one's) own devices s.
nikah masasında terk edilmiş/bırakılmış left at the altar s.
dımdızlak kalmış/bırakılmış left out in the cold s.
dışarıda bırakılmış/kalmış left out in the cold s.
açıkta bırakılmış/kalmış left out in the cold s.
kendi haline bırakılmış left to your own devices s.
kendi başına bırakılmış left to your own devices s.
(biri/bir şey) tarafından yüz üstü bırakılmış put upon by (someone or something) s.
kendi haline bırakılmış left to stew in one's own juice s.
duygularıyla baş başa bırakılmış left to stew in one's own juice s.
kendi hatasının cezasını çekmesi için tek başına bırakılmış left to stew in one's own juice s.
göt gibi ortada bırakılmış like cheese at four pence [uk] zf.
açıkta bırakılmış out in the open expr.
dışarıda/soğukta/sokakta bırakılmış out in the cold expr.
rehin bırakılmış in pop [obsolete] expr.
dışarıda bırakılmış on the outside, looking in expr.
zorda bırakılmış at gunpoint expr.
kefaletle bırakılmış out on bail expr.
Trade/Economic
bırakılmış eşya left property i.
doldurulacak yerleri boş veya açık bırakılmış belge blank i.
ödenmesi belirli bir süre sonuna bırakılmış borç timed debt i.
Law
bırakılmış olan abandum i.
serbest dalgalanmaya bırakılmış döviz kurları crawling peg exchange rates i.
vasiyetle bırakılmış ve belirli bir fondan ödenecek para demonstrative legacy i.
vasiyetle bırakılmış şey legacy i.
yasal haklarından yoksun bırakılmış kimse outlaw i.
(duruşmaya çıkmadan önce serbest bırakılmış) davaya gelmeyen/katılmayan kişi bail jumper i.
serbest bırakılmış released s.
vasiyet ile (birine) bırakılmış testate s.
kefaletle serbest bırakılmış bailed s.
Politics
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluk i.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluka i.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk talooka i.
geri bırakılmış bölgeler depressed areas i.
oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar the disenfranchized i.
oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar the disenfranchised i.
vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış disfranchised s.
Technical
ucu dışarıda bırakılmış kiriş hammer beam i.
diğer kütüklerin oturması için çukurluk bırakılmış enine uzanan bir kütük saddle i.
ucu dışarıda bırakılmış kiriş hammerbeam i.
gevşek bırakılmış slack s.
x-ışınlarına maruz bırakılmış xrayed s.
Computer
bilerek boş bırakılmış intentionally left blank s.
bağlantı noktası açık bırakılmış port left open s.
özellikle boş bırakılmış intentionally left blank s.
kasten boş bırakılmış intentionally left blank s.
Telecom
serbest bırakılmış döngü released loop i.
Automotive
fren pedalı bırakılmış brake pedal released s.
Aeronautic
yarıda bırakılmış yaklaşma discontinued approach i.
Gastronomy
tencerede güveçte bırakılmış (çay) zamzawed [dialect] s.
Biology
besinsiz ortamda bırakılmış (kök hücre) short-starved s.
Agriculture
nadasa bırakılmış laid fallow i.
nadasa bırakılmış arazi layland i.
Breeding
serbest bırakılmış hayvan releasee i.
serbest bırakılmış hayvan relessee i.
History
serbest bırakılmış mahkum emancipist i.
serbest bırakılmış mahkum emancipist [australia] i.
(kilise hukukuna göre) kendinden alt kademedeki bir rahibin yetkisine bırakılmış meselelere ilişkin yargı yetkisi prevention i.
Environment
başıboş bırakılmış zehirli atık alanı orphan site i.
Geology
üreme amaçlı bırakılmış fosil iz yapısı calichnia i.
Military
serbest bırakılmış maddeler decentralized items i.
Archaic
aç bırakılmış anhungered s.
aç bırakılmış anhungred s.
haktan mahrum bırakılmış sequestered s.
Slang
dışarıda bırakılmış exed out s.
hamile bırakılmış pumped s.
oyun dışı bırakılmış (beyzbol koşucusu) dead s.
serbest bırakılmış in the streets expr.
serbest bırakılmış in the street expr.
serbest bırakılmış on the streets expr.
serbest bırakılmış on the street expr.