|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
brezilya palmiyesinden elde edilen sağlam bir iplik türü |
tecum i.
|
|
2 |
Genel |
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
primrose evening oil i.
|
|
3 |
Genel |
greyfurt, turunç ve mandalinayı melezleyerek elde edilen jamaika'ya özgü bir narenciye |
ugli i.
|
|
4 |
Genel |
kendirden elde edilen bir uyuşturucu |
cannabis i.
|
|
5 |
Genel |
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
evening primrose oil i.
|
|
6 |
Genel |
sütten elde edilen bir şeker |
milk sugar i.
|
|
7 |
Genel |
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı |
lancewood i.
|
|
8 |
Genel |
bir şeyi elde etme tutkusu |
ambition i.
|
|
9 |
Genel |
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
trade-off i.
|
|
10 |
Genel |
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi |
cupboard love i.
|
|
11 |
Genel |
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme |
tradeoff i.
|
|
12 |
Genel |
bazı ağaçlardan elde edilen çabuk yanabilen bir odun |
torchwood i.
|
|
13 |
Genel |
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi |
shoulder surfing i.
|
|
14 |
Genel |
babasu çekirdeklerinden elde edilen hindistan cevizi yağına benzer bir yağ türü |
babacu oil i.
|
|
|
15 |
Genel |
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse |
carpetbagger i.
|
|
16 |
Genel |
aşantiler'in törenlerde giydikleri parlak desenli elde dokunmuş bir elbise |
kente i.
|
|
17 |
Genel |
mum ağacından elde edilen ve mum yapımında kullanılan kokulu yeşil bir mum |
bayberry tallow i.
|
|
18 |
Genel |
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde |
chicle gum i.
|
|
19 |
Genel |
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak |
lap i.
|
|
20 |
Genel |
belirli bitkilerden elde edilip içyağı olarak kullanılan mumsu bir yağ |
vegetable tallow i.
|
|
21 |
Genel |
özel çıkar elde ettikleri mevcut bir sistemi sürdürmeyi veya kontrol etmeyi amaçlayan gruplar |
vested interest i.
|
|
22 |
Genel |
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça |
match i.
|
|
23 |
Genel |
bir ticari faaliyetten elde edilen ve üretim maliyetini ancak karşılayan gelir |
margent i.
|
|
24 |
Genel |
tavuskuşu tüylerinden elde edilen ve olta sineği yapımında kullanılan narin bir iplik |
marl i.
|
|
25 |
Genel |
haksız bir şekilde öncelik elde etme |
queue-jumping i.
|
|
26 |
Genel |
bir kravatı bağlarken ekstra döndürmeler yapılarak elde edilen geniş ve üçgen bir düğüm |
windsor knot i.
|
|
27 |
Genel |
cep telefonu gibi elde kullanılır bir cihaza indirilebilen elektronik kitap |
m-book i.
|
|
28 |
Genel |
meskit ağacının tohum zarflarından elde edilen, akasya zamkına benzer bir sakız |
mesquite gum i.
|
|
29 |
Genel |
croton cinsi bir ağaçtan elde edilen reçine |
mexican lac i.
|
|
30 |
Genel |
elde taşınabilir bir kasetçalarda kullanılan küçük kaset |
minicassette i.
|
|
31 |
Genel |
bir yaşından küçük ve henüz yünü kırpılmamış kuzudan elde edilen yün |
hogget [uk] i.
|
|
32 |
Genel |
zufa otundan elde edilip içkilerde kullanılan bir uçucu yağ |
hyssop oil i.
|
|
33 |
Genel |
sert bir kahvenin demlenmesiyle elde edilen bir aroma |
mocha i.
|
|
34 |
Genel |
kahve ile kakao veya çikolatanın karıştırılmasıyla elde edilen bir aroma |
mocha i.
|
|
|
35 |
Genel |
topraktan elde edilen bir pigment |
motey [obsolete] i.
|
|
36 |
Genel |
lekeli bir görünüm elde etmek için kullanılan boya fırçası |
mottler i.
|
|
37 |
Genel |
çevredeki kırsal bölgeye hakim bir nokta elde etmek için bahçeye inşa edilen yüksek alan |
mount [obsolete] i.
|
|
38 |
Genel |
bir şeyi yeniden elde etme |
reprisal i.
|
|
39 |
Genel |
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse |
holdout i.
|
|
40 |
Genel |
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ |
grass oil i.
|
|
41 |
Genel |
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ |
ginger grass oil i.
|
|
42 |
Genel |
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah |
gravity-assist i.
|
|
43 |
Genel |
siyam baklasından elde edilen, gıdalarda kıvam arttırıcı olarak kullanılan bir zamk |
guar i.
|
|
44 |
Genel |
çeşitli tropik bitkilerden elde edilen, kanama durdurucu ve bronzlaştırıcı olarak kullanılan bir reçine |
gum kino i.
|
|
45 |
Genel |
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi |
gum labdanum i.
|
|
46 |
Genel |
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi |
gum ladanum i.
|
|
47 |
Genel |
doğal bir şekilde ölen hayvandan elde edilen post |
murrain i.
|
|
48 |
Genel |
belirli bir sonuç elde etmek için peş peşe yapılan iki hareket |
one-two punch i.
|
|
49 |
Genel |
commiphora cinsi iki afrika ağacından elde edilen bir zamk reçine karışımı |
opopanax i.
|
|
50 |
Genel |
bir dizi oyunun çoğunluğunun kazanılmasıyla elde edilen zafer |
rubber i.
|
|
51 |
Genel |
altın rengi elde etmek için sülfür dioksit uygulanan bir kuru üzüm çeşidi |
golden raisin i.
|
|
52 |
Genel |
brezilya odunundan elde edilen bir pigment |
drop lake i.
|
|
53 |
Genel |
bir dizi gözlem sonucu elde edilerek gösterge olarak kullanılan faktör |
index i.
|
|
54 |
Genel |
meksika'ya özgü bir yuka türünün yapraklarından elde edilen soluk ve sert lif |
palma i.
|
|
55 |
Genel |
kozmetik macundan elde edilen bir tür pudra |
pack i.
|
|
56 |
Genel |
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni |
pincheck i.
|
|
57 |
Genel |
baskıcı veya kısıtlayıcı bir politikayla elde edilen sonuç |
containment i.
|
|
58 |
Genel |
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment |
sandix i.
|
|
59 |
Genel |
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment |
sandyx i.
|
|
60 |
Genel |
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi |
orseille i.
|
|
61 |
Genel |
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi |
orselle i.
|
|
62 |
Genel |
belirli bir duyusal sonuç elde etmek için yapılan aktivite |
sensory activity i.
|
|
63 |
Genel |
kısa iplerin birbirine dolanması ile elde edilen bir ip örgüsü |
short splice i.
|
|
64 |
Genel |
amerika sabırından elde edilen hazır bir lif çeşidi |
sisal grass i.
|
|
65 |
Genel |
(bir elde) iki değerli kart kombinasyonu |
fourchette i.
|
|
66 |
Genel |
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp |
squeeze i.
|
|
67 |
Genel |
(plastik nesnenin bir diğerine bastırılması ile elde edilen) kalıp |
squeezing i.
|
|
68 |
Genel |
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek |
succulence i.
|
|
69 |
Genel |
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek |
succulency i.
|
|
70 |
Genel |
çok istenilen bir şeyi elde etmek |
snare f.
|
|
71 |
Genel |
elde avuçta bir şey kalmamak |
have nothing left f.
|
|
72 |
Genel |
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek |
drive a hard bargain f.
|
|
73 |
Genel |
birinin elde edemeyeceği bir şey olmak |
be beyond someone's grasp f.
|
|
74 |
Genel |
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek |
coax something out of someone f.
|
|
|
75 |
Genel |
bir payını elde etmek (bir piyasanın) |
make inroads on f.
|
|
76 |
Genel |
elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) |
win f.
|
|
77 |
Genel |
birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak |
be within someone's grasp f.
|
|
78 |
Genel |
bir servet elde etmek |
earn a fortune f.
|
|
79 |
Genel |
bir şeyi elde etmek |
get out of f.
|
|
80 |
Genel |
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak |
buddy up f.
|
|
81 |
Genel |
(bir şey elde etmek için) birisiyle samimiyet kurmak |
buddy up f.
|
|
82 |
Genel |
ticaretle küçük bir kar elde etmek |
turn a penny f.
|
|
83 |
Genel |
(bir şeyden) en zevkli veya doyurucu deneyimi elde etmek |
make f.
|
|
84 |
Genel |
ustalıklı bir idare ile elde etmek |
manoeuver f.
|
|
85 |
Genel |
haksız bir şekilde avantaj elde etmek |
queue-jump f.
|
|
86 |
Genel |
zengin bir kaynaktan elde etmek |
mine f.
|
|
87 |
Genel |
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek |
glean f.
|
|
88 |
Genel |
özellikle hileli kazanç elde etmek için (hileyle veya korkutarak) bir düşmanlık veya karşıtlığın üsteden gelmek |
muscle f.
|
|
89 |
Genel |
bir şey karşılığında elde etmek |
buy f.
|
|
90 |
Genel |
(bir şeyi) dolandırıcılıkla elde etmek |
chisel f.
|
|
91 |
Genel |
(bir şeyi) hileyle elde etmek |
chisel f.
|
|
92 |
Genel |
(bir yazarın eserini) sinemaya uyarlama hakkını elde etmek |
option f.
|
|
93 |
Genel |
nihai bir şekilde elde etmek |
clench f.
|
|
94 |
Genel |
olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek |
fish in troubled waters f.
|
|
95 |
Genel |
bir maddeden elde etmek |
press out f.
|
|
96 |
Genel |
çok küçük bir fark ile elde etmek |
squeeze f.
|
|
97 |
Genel |
zorlu bir başarı elde etmek |
squeeze out f.
|
|
98 |
Genel |
kıran kırana bir galibiyet elde etmek |
squeeze out f.
|
|
99 |
Genel |
bir şeyler elde etmeye çok hevesli |
acquisitive s.
|
|
100 |
Genel |
köpek sidiğinden elde edilen bir tür asit |
kynurenic s.
|
|
101 |
Genel |
seçimle elde edilen (bir makam) |
elective s.
|
|
102 |
Genel |
bir şeyler elde etmeye hevesli olmayan |
unacquisitive s.
|
|
103 |
Genel |
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para ile ilgili |
viatical s.
|
|
104 |
Genel |
bir maddenin ayrışmasından elde edilen |
breakdown s.
|
|
105 |
Genel |
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan |
cookbook s.
|
|
106 |
Genel |
kesin bir sonuç elde edemeden |
inconclusively zf.
|
|
107 |
Genel |
elde edilemez bir şekilde |
unattainably zf.
|
|
108 |
Genel |
elde edilemez bir şekilde |
unachievably zf.
|
|
Phrasals |
|
109 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek |
gain (something) by (doing something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek |
gain something by doing something f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
bir sonuç elde etmek için uğraşmak |
battle it out f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi elde etmek için) peşinden koşmak |
strive after something f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi elde etmek için) peşinde olmak |
set out after f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı üstünlük elde etmek |
gain dominion over (someone or something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
uzun bir araştırma sonucu bulmak/elde etmek |
dredge up f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
büyük çabalar sonucu bir şeye ulaşmak/bir şeyi elde etmek |
dredge up f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şeyi) elde etmek |
elicit (something) from (someone) f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şeyi) zorla elde etmek |
exact (something) from (one) f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şeyi) tehdit yoluyla elde etmek |
exact (something) from (one) f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) fayda elde etmek |
gain from (something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
bir deneyimden (bir şey) elde etmek |
gain from (something) f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
bir davranış sonucunda (bir şey) elde etmek/kazanmak |
gain from (something) f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
bir deneyimden başka bir şey elde etmek |
gain something from something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şeyi) geri elde etmek |
regain (something) from (one) f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden hakkını geri kazanmak/elde etmek |
regain something from someone or something f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) elde etmeye çabalamak |
seek (something) from (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden bir şey) elde etmeye çalışmak |
seek (something) from (someone or something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bir şey elde etmeye uğraşmak |
seek (something) from (someone or something) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye çabalamak |
seek something from someone or something f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye çalışmak |
seek something from someone or something f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye uğraşmak |
seek something from someone or something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir şey elde etmenin peşine düşmek |
seek something from someone or something f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) elde etmek |
take from (someone or something) f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir mücadeleyle elde etmek |
wrestle (someone or something) (away) from (someone or something) f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için çabalamak |
battle for f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
bir durum/koşul elde etmek |
go for f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek |
bargain for f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek |
rocket into something f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek |
rocket to something f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden/bir yerden bir şeyi) elde etmek |
score (something) off (someone, something, or some place) f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
bir başarıyı elde etmek |
vault into (something or some place) f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir şey elde etmek |
vault into f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir şey) elde etmek |
sweep into (something) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek |
splice together f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek |
splice together f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek |
splice together f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
(birini) sıkıştırıp (bir şey) elde etmek |
squeeze (something) from (someone) f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
yüksek miktarda bir şey elde etmek |
log up f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
birinin başının etini yiyerek bir şey elde etmek |
worry something out of someone f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
birini taciz ederek bir şey elde etmek/almak |
worry something out of someone f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) zorla (bir şey) elde etmek |
wrench (something) out of (someone or something) f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak |
put (something) toward (something) f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şeyi elde etmek |
get something for someone f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak |
angle at (something) f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
bir planla/dalavereyle (bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
angle at (something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
zor veya zahmetli bir şekilde elde etmek |
wring from f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
belirli bir sonuç elde etmek |
work out f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) kurnazlıkla elde etmeye çalışmak |
angle for (something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) dolaydı yoldan elde etmeye çalışmak |
angle for (something) f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) entrikayla/dümenle elde etmeye çalışmak |
angle for (something) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) elde etmek |
base off (of) (something else) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi almak/elde etmek için savaş vermek |
battle for something f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi almak/elde etmek için savaşmak |
battle for something f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi elde etmek için mücadele etmek/çekişmek |
battle for something f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi elde etmek/kazanmak için uğraşmak |
battle for something f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi elde etmek/kazanmak için kavga vermek |
battle for something f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
bir şey elde etmek için çekişmek |
battle out f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
bir sonuç elde etmek için uğraşmak |
battle something out f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
buck for (something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(bir şey elde etmek için) biriyle samimiyet kurmak |
buddy up to (someone) f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek |
come at (something) f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) elde etmek için gelmek |
come for (someone or something) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/yeri) elde etmek |
come into (something or some place) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(bir gücü/makamı) elde etmek |
come into (something or some place) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(bir olgunluğu/özgürlüğü/başarıyı) elde etmek |
come into (something or some place) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden bir şey) elde etmek |
derive (something) from (something) f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir şeyi) elde etmek |
elicit from f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
sonunda (bir şey) elde etmek |
end up with (something) f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden bir şey elde etmek |
get something out of something f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden bir fayda elde etmek |
get something out of something f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden bir şey) elde etmek |
get (something) out of (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için uğraşmak |
get after (something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(biri) aleyhinde bir bilgi elde etmek |
get on (one) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
grab at (something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) elde tutmak |
hang onto (someone or something) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) elde etmek |
latch onto (something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) elde etmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
için (bir şey) elde etmek |
procure (something) for f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
reach for (something) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden bir şey) elde etmek |
reap (something) from (something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden/bir aktiviteden bir şey) elde ederek dönmek |
return (from something) with (something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek |
rocket into f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek |
rocket to f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
run after (something) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek |
run away with (something) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek |
run off with (something) f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
çabucak (bir şey) elde etmeye çalışmak |
rush for (someone or something) f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için komplo düzenlemek/gizli plan yapmak |
scheme for (something) f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bir şey elde etmek |
score off (someone or something) f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir avantaj elde etmek |
score off (someone or something) f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
-den (bir şey) elde etmeye çabalamak |
seek from f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
-den (bir şey) elde etmenin peşine düşmek |
seek from f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için peşine düşmek/kovalamak |
set after (something) f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için uğraşmak/çabalamak |
set after (something) f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi elde ettikten sonra) bırakmak/durmak |
stop at (something) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi elde ettikten sonra) çekilmek/vazgeçmek |
stop at (something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) başarı elde etmek |
succeed in (something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
try for (something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) elde etmek için yarışmak/çabalamak |
vie for (something) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) elde etmek için yarışmak/çabalamak |
vie over (something) f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek |
vie with (one) for (something) f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek |
vie with (one) over (something) f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) elde etmek için savaşmak |
war over (something) f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (one) out of (something) f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (something) away from (one) f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek |
wheedle (something) out of (one) f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi elde etmek uğruna başka bir işi geciktirmek |
buy time f.
|
|
Phrases |
|
220 |
İfadeler |
(bir şey) elde etmek için |
in the interest of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
221 |
Atasözü |
bir şeyi elde etmek için onu istemek gerekir |
a dumb priest never got a parish
|
|
222 |
Atasözü |
çekingen davranırsan bir şey elde edemezsin |
a cat in gloves catches no mice
|
|
Colloquial |
|
223 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeyi umursamadan herhangi bir durumda tüm zorluklara rağmen istediğini elde etmek anlamına gelen bir ifade |
thug life i.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
pokerde ilk elde bir ikili bir as gelmesi |
drinking age (acey deucey) (a2) i.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
aile işletmesinden yüksek gelir elde etmesine rağmen kar amacı güden bir kurumda çalışan kimse |
lota [philippines] i.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
poker gibi kumar oyunlarında bir elde oyuncular tarafından riske edilen toplam para |
the pot i.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak |
be out for (something) f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
bir servet elde etmek |
make a killing f.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
have one up on (someone or something) f.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek |
have one up on (someone or something) f.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
bir şeyi elde etmesine engel olmak |
cut out f.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) hileyle elde etmek |
lie (one's) way into (something) f.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
değerli bir şeyi elde etmek |
make a score f.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
pokerde bir elde ilk bahsi yapmak |
bet out f.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
(bir şey) elde etmek |
land (something) f.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin |
flattery will get you nowhere expr.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) elde etmeye çalışan |
out for (something) expr.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) elde etmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz? |
what do you do for (something)? expr.
|
|
Idioms |
|
239 |
Deyim |
bir bölgeyi elde etme savaşı |
a turf war i.
|
|
240 |
Deyim |
(birinin) istediği/iyi bir şeyi elde etmesinin anahtarı |
(one's) passport to (something) i.
|
|
241 |
Deyim |
elde son bir oyun daha |
a game in hand i.
|
|
242 |
Deyim |
üst üste başarıların elde edildiği bir dönem/süreç |
a hot hand i.
|
|
243 |
Deyim |
bir tarafın sayı elde edemediği oyun/maç |
clean sheet [uk] i.
|
|
244 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse |
the cat that ate the canary i.
|
|
245 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse |
the cat that swallowed the canary i.
|
|
246 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
get (something) under (one's) belt f.
|
|
247 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
have (something) under (one's) belt f.
|
|
248 |
Deyim |
(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak |
come by (something) honestly f.
|
|
249 |
Deyim |
(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak |
come by something honestly f.
|
|
250 |
Deyim |
(bir şeyi) dürüstçe elde etmek |
come by (something) honestly f.
|
|
251 |
Deyim |
(bir özelliğini) şerefli/namuslu yollardan elde etmek |
come by (something) honestly f.
|
|
252 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmek |
capture lightning in a bottle [us] f.
|
|
253 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmek |
catch lightning in a bottle f.
|
|
254 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmek |
set the thames on fire f.
|
|
255 |
Deyim |
bir şeyi elde etmek için dişini tırnağına takmak |
fight tooth and nail f.
|
|
256 |
Deyim |
birinin bir şeyi elde etmesini engellemek |
dash the cup from one's lips f.
|
|
257 |
Deyim |
bir şeyi para ile elde etmek |
buy one's way in to something f.
|
|
258 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek |
look like the cat that swallowed the canary f.
|
|
259 |
Deyim |
bir şeyi bir süre için elde tutmak |
sit on f.
|
|
260 |
Deyim |
bir şeyi dürüstçe elde etmek/kazanmak |
come by something honestly f.
|
|
261 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmek |
hit it out of the park f.
|
|
262 |
Deyim |
bir şeyi elde etmek için dişini tırnağına takmak |
fight tooth and claw f.
|
|
263 |
Deyim |
elde edilmesi/tekrarlanması zor bir başarı elde etmek |
be a hard act to follow f.
|
|
264 |
Deyim |
elde edilmesi zor bir şey istemek |
ask for the moon f.
|
|
265 |
Deyim |
elde avuçta bir şey kalmamak |
not have two pennies to rub together f.
|
|
266 |
Deyim |
elde edilmesi zor bir şey istemek |
cry for the moon f.
|
|
267 |
Deyim |
elde edilmesi/tekrarlanması zor bir başarı elde etmek |
be a tough act to follow f.
|
|
268 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
lay hold f.
|
|
269 |
Deyim |
(bir amacı vb) elde etmek istemek |
go after f.
|
|
270 |
Deyim |
[bir şeyi elde etmek] gerekenden fazlasını yapmak |
walk the extra mile f.
|
|
271 |
Deyim |
(bir şeyi elde etmek için) gerekenden fazlasını yapmak |
go the extra mile f.
|
|
272 |
Deyim |
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek |
get the drop on (someone or something) f.
|
|
273 |
Deyim |
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek |
have the drop on (someone or something) f.
|
|
274 |
Deyim |
hızlı fayda/para elde etmek için değerli bir bir şeyi elden çıkarmak |
sell the family silver f.
|
|
275 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
get (one's) mitts on (something) f.
|
|
276 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
get a hand on (something) f.
|
|
277 |
Deyim |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get one over on somebody/something f.
|
|
278 |
Deyim |
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek |
get one over on somebody/something f.
|
|
279 |
Deyim |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
put one over on somebody/something f.
|
|
280 |
Deyim |
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek |
put one over on somebody/something f.
|
|
281 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get one up on (someone or something) f.
|
|
282 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek |
get one up on (someone or something) f.
|
|
283 |
Deyim |
bir şeyi elde edememek |
not get a sniff of something f.
|
|
284 |
Deyim |
bir şeyi elde etmeyi başaramamak |
not get a sniff of something f.
|
|
285 |
Deyim |
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek |
give (one) (the right of) first refusal f.
|
|
286 |
Deyim |
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek |
give (one) (the right to) first refusal f.
|
|
287 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek |
get the first crack at (something) f.
|
|
288 |
Deyim |
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek |
get the first crack at (something) f.
|
|
289 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek |
have (the) first crack at (something) f.
|
|
290 |
Deyim |
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek |
have (the) first crack at (something) f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
have (one's) hands on (something) f.
|
|
292 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
put (one's) hands on (something) f.
|
|
293 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal a march over (someone or something) f.
|
|
294 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal a march upon (someone or something) f.
|
|
295 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal the march over (someone or something) f.
|
|
296 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal the march upon (someone or something) f.
|
|
297 |
Deyim |
bir şey elde etmek için bir plan yapmak |
work (one's) ticket f.
|
|
298 |
Deyim |
istediği şeyi elde etmenin bir yolunu bulmak |
work (one's) ticket f.
|
|
299 |
Deyim |
birinin bir şeyi fazla çaba harcamadan kolaylıkla elde etmesini sağlamak |
serve up on a plate f.
|
|
300 |
Deyim |
olağanüstü bir başarı elde etmek |
knock (something) out of the ballpark f.
|
|
301 |
Deyim |
olağanüstü bir başarı elde etmek |
knock (something) out of the park f.
|
|
302 |
Deyim |
bir şeyi elde edebilecek konuma gelmek/yükselmek |
move within range f.
|
|
303 |
Deyim |
(birine bir şeyi) başarma/elde etme şansı vermek |
put (one) in the way of (something) f.
|
|
304 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] f.
|
|
305 |
Deyim |
bir şeyi elde etmek |
put something to bed f.
|
|
306 |
Deyim |
tam bir başarı elde etmek |
scoop the pool f.
|
|
307 |
Deyim |
tam bir başarı elde etmek |
scoop the kitty f.
|
|
308 |
Deyim |
belli bir siyasi güç elde etmek/kazanmak |
get into power f.
|
|
309 |
Deyim |
kısa süren bir başarı elde etmek |
rise like a rocket (and fall like a stick) f.
|
|
310 |
Deyim |
elde tutmaya değer bir şey olmak |
be a keeper f.
|
|
311 |
Deyim |
başarı elde etmiş bir girişime/işe dahil olmak |
be in on the act f.
|
|
312 |
Deyim |
başarı elde etmiş bir girişime/işe dahil olmak |
get in on the act f.
|
|
313 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) elde etmeye/deneyimlemeye ramak kalmak |
come within a hair of (someone or something) f.
|
|
314 |
Deyim |
bir şeyi kazanıp/elde edip dönmek |
bring home the bacon f.
|
|
315 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek |
(look) like the cat that swallowed the canary f.
|
|
316 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmeye ramak kalmak |
come short of (something) f.
|
|
317 |
Deyim |
elde edilmesi zor bir şey istemek |
cry/ask for the moon [uk] f.
|
|
318 |
Deyim |
elde edilmesi zor bir şey istemek |
want the moon [uk] f.
|
|
319 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek |
get (one's) hands on (something) f.
|
|
320 |
Deyim |
(bir kariyere) başlama/giriş şansı/fırsatı elde etmek |
get (one's) start (in something) f.
|
|
321 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get an edge on (someone or something) f.
|
|
322 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get the edge on (someone or something) f.
|
|
323 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get an edge over (someone or something) f.
|
|
324 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get the edge over (someone or something) f.
|
|
325 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get the best of (someone or something) f.
|
|
326 |
Deyim |
birine/bir şeye karşı avantaj elde etmek |
get the better of somebody/something f.
|
|
327 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
get the jump on (someone or something) f.
|
|
328 |
Deyim |
(bir şeyden) en yüksek yararı sağlamak/elde etmek |
get the most out of (something) f.
|
|
329 |
Deyim |
bir şeyi ele geçirmek/elde etmek |
get your hands on something f.
|
|
330 |
Deyim |
bir şeyi ele geçirmek/elde etmek |
lay your hands on something f.
|
|
331 |
Deyim |
bir şeyi elde etmek |
get/lay your hands on something f.
|
|
332 |
Deyim |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get/put one over on somebody/something f.
|
|
333 |
Deyim |
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek |
get/put one over on somebody/something f.
|
|
334 |
Deyim |
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek |
give (one) (the right of) first refusal f.
|
|
335 |
Deyim |
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek |
give (one) (the right to) first refusal f.
|
|
336 |
Deyim |
(birine bir şeyi) başarma, elde etme şansı vermek |
give (one) a shot at (something) f.
|
|
337 |
Deyim |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go (in) for the kill f.
|
|
338 |
Deyim |
bir şey elde etmek için yaklaşmak |
go for the kill f.
|
|
339 |
Deyim |
(büyük bir uğraş sonrası bir şey) elde etmek |
have (something) to show for (something) f.
|
|
340 |
Deyim |
(büyük bir uğraş sonrası) bir şey elde etmek |
have something to show for something f.
|
|
341 |
Deyim |
(büyük bir uğraş sonrası) bir şey elde edememek |
have nothing to show for something f.
|
|
342 |
Deyim |
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek |
hit (something) out of the ballpark f.
|
|
343 |
Deyim |
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek |
hit (something) out of the park f.
|
|
344 |
Deyim |
(bir şeyi) elde tutmak |
keep (something) in reserve f.
|
|
345 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek |
look like the cat that ate the canary f.
|
|
346 |
Deyim |
(bir alanda) başarı elde etmeye çalışmak |
make (one's) way in (something) f.
|
|
347 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
make a grab at (something) f.
|
|
348 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmek/yakalamak için hamle yapmak |
make a grab at (something) f.
|
|
349 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etme girişiminde bulunmak |
make a grab at (something) f.
|
|
350 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) oyunla elde etmeye çalışmak |
make a play for (someone or something) f.
|
|
351 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) bir plan yaparak elde etmeye çalışmak |
make a play for (someone or something) f.
|
|
352 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) dalavereyle elde etmeye çalışmak |
make a play for (someone or something) f.
|
|
353 |
Deyim |
bir şeyi oyunla elde etmeye çalışmak |
make a play for something f.
|
|
354 |
Deyim |
bir şeyi bir plan yaparak elde etmeye çalışmak |
make a play for something f.
|
|
355 |
Deyim |
bir şeyi dalavereyle elde etmeye çalışmak |
make a play for something f.
|
|
356 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak |
make a run at (something) f.
|
|
357 |
Deyim |
öyle ya da böyle/ne yaparsan yap (bir şeyi) elde edememek |
not able to get (something) for love or money f.
|
|
358 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmemek |
not set the thames on fire f.
|
|
359 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmemek |
not set the world on fire f.
|
|
360 |
Deyim |
büyük bir başarı elde etmemek |
never set the world on fire f.
|
|
361 |
Deyim |
etkileyici/önemli bir şey elde etmek |
score big f.
|
|
362 |
Deyim |
önemli bir başarı elde etmek |
score big f.
|
|
363 |
Deyim |
konuşup ikna ederek bir şeyi elde etmek/bir yere girmek |
talk (one's) way into (something or some place) f.
|
|
364 |
Deyim |
elde birkaç parça bir şey yıkamak |
wash a few things out f.
|
|
365 |
Deyim |
(bir şeyi) yapmış/başarmış/elde etmiş |
under one's belt s.
|
|
366 |
Deyim |
(büyük bir uğraş sonrası) eldeki/elde edilen şey |
something to show for something expr.
|
|
367 |
Deyim |
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin |
flattery will get you everywhere expr.
|
|
368 |
Deyim |
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin |
flattery will get you nowhere expr.
|
|
369 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmeye çok yaklaşmış |
within an ace of (doing) (something) expr.
|
|
370 |
Deyim |
önce (bir yerde) başarı elde edilecek, sonra dünyaca duyulacak |
first (some place), then the world expr.
|
|
371 |
Deyim |
elde edilmeyi bekleyen (bir şey) |
(something) to be had expr.
|
|
372 |
Deyim |
(eğer biri) var olan bir şeyin daha iyisini yapabilirse/var olan bir şeyi geliştirebilirse başarıyı elde eder |
(if one can) build a better mousetrap expr.
|
|
373 |
Deyim |
bir şans elde etmiş |
in with a chance [uk] expr.
|
|
374 |
Deyim |
iyi bir başarı/başarma/kazanma şansı elde etmiş |
in with a shout expr.
|
|
375 |
Deyim |
bir şeyi elde etmeye çok yaklaşmış |
within an ace of something expr.
|
|
376 |
Deyim |
(bir şeyi) elde etmeye çok yaklaşmış |
within an inch of (something) expr.
|
|
377 |
Deyim |
bir şeye/bir şeyi elde etmeye çok yaklaşmış |
within an inch of something/of doing something expr.
|
|
Speaking |
|
378 |
Konuşma |
elde var bir |
carry the 1 expr.
|
|
379 |
Konuşma |
elde var bir |
carry over the 1 expr.
|
|
380 |
Konuşma |
elde var bir |
carry the one expr.
|
|
381 |
Konuşma |
elde var bir |
carry one expr.
|
|
Trade/Economic |
|
382 |
Ticaret/Ekonomi |
bir kişi, kurum ya da durum hakkında açık kaynaklardan (gazete, televizyon, internet vb.) elde edilen bilgiler |
open source intelligence (osint) i.
|
|
383 |
Ticaret/Ekonomi |
hisseleri satın almak isteyen kişinin çoğunluğu elde etmek adına kalan hisselerin değerine kıyasla çok daha fazla para önerdiği bir satın alım teklifi |
two-tier bid i.
|
|
384 |
Ticaret/Ekonomi |
belli bir yenilik veya buluş dolayısıyla aynı emek miktarının kullanılmasıyla daha yüksek bir üretim elde edilmesi |
labor saving technological progress i.
|
|
385 |
Ticaret/Ekonomi |
belli bir şeyden elde edilen kazanç |
proceed i.
|
|
386 |
Ticaret/Ekonomi |
bir iş ya da hizmetten elde edilen para |
remuneration i.
|
|
387 |
Ticaret/Ekonomi |
bir spor müsabakasında bilet satışlarından elde edilen hasılat |
gate receipts i.
|
|
388 |
Ticaret/Ekonomi |
çeşitli fiyat seviyelerinden sunulan bir alanın kontrolünden elde edilen gelir |
yield i.
|
|
389 |
Ticaret/Ekonomi |
gelecek bir dönemde elde edilmesi planlanan ve yapılması öngörülen harcamaları gösteren tablo |
budget i.
|
|
390 |
Ticaret/Ekonomi |
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para |
benefit severance i.
|
|
391 |
Ticaret/Ekonomi |
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması |
pump priming i.
|
|
392 |
Ticaret/Ekonomi |
satılan bir satış opsiyonunun karşılığı olan mali değerin elde bulunması durumu |
covered call i.
|
|
393 |
Ticaret/Ekonomi |
aşırı kazanç elde ettiği düşünülen bir kuruluşa uygulanan vergi |
windfall tax i.
|
|
394 |
Ticaret/Ekonomi |
kaynağın hali hazırdaki kullanımına alternatif olan bir yolla elde edilebilecek olan fayda |
opportunity cost i.
|
|
395 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işten elde edilen karı aynı işe yeniden yatırmak |
plowback i.
|
|
396 |
Ticaret/Ekonomi |
spekülatörün hızlıca yaptığı bir işlemden elde ettiği küçük kazanç |
scalp i.
|
|
397 |
Ticaret/Ekonomi |
(bir yetkili veya komisyoncu tarafından elde edilen) gizli kar |
squeeze i.
|
|
398 |
Ticaret/Ekonomi |
bir maldan elde kalmamak |
sell out of something f.
|
|
399 |
Ticaret/Ekonomi |
bir malı başka bir mal elde etmek için talep etmek |
derived demand f.
|
|
400 |
Ticaret/Ekonomi |
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını elde etmek |
option f.
|
|
401 |
Ticaret/Ekonomi |
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak |
double-dip [us] f.
|
|
402 |
Ticaret/Ekonomi |
kazanç elde etmek için bir proje veya şirkete yatırılmamış |
uninvested s.
|
|
Law |
|
403 |
Hukuk |
uluslararası hukuka göre siyasi yollarla bir devlet tarafından elde edilen topraklar |
title by occupancy i.
|
|
404 |
Hukuk |
bir şeyi hile ile elde etme |
obreption i.
|
|
405 |
Hukuk |
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde eden kimse |
usucapient i.
|
|
406 |
Hukuk |
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde etme |
usucapion i.
|
|
407 |
Hukuk |
siber bir suçun işlenip işlenmediğine dair kanıt elde etmek için siber ipuçlarını inceleyen bilim |
forensics i.
|
|
408 |
Hukuk |
hileli bir şekilde elde edilen |
obreptitious s.
|
|
Politics |
|
409 |
Siyasal |
bir başkasına yönelik şantaj, itibarsızlaştırma ya da manipülasyon hedefiyle elde edilmiş yüz kızartıcı/uygunsuz/suçlayıcı bilgi |
kompromat (compromising material) i.
|
|
410 |
Siyasal |
kadınların oy verme hakkını elde etmesinden sonra kamu işlerinde daha büyük roller alabilmeleri için abd'de kurulan kar amacı gütmeyen bir kuruluş |
lwv (league of women voters) kısalt.
|
|
Industry |
|
411 |
Sanayi |
tüm yüzeyi sırlanmış metal bir levha, vazo gibi nesnenin emaye renklerine boyanması ile elde edilen bir eşya türü |
limoges enamel i.
|
|
412 |
Sanayi |
oksidize balık yağı uygulanması sonrası derinin sıkılması ile elde edilen yağlı bir madde |
degras i.
|
|
413 |
Sanayi |
derinin sıkılması ile elde edilen yağlı madde ve diğer yağlardan oluşan bir karışım |
degras i.
|
|
414 |
Sanayi |
yarpuzdan elde edilen ve sabun yapımında kullanılan nane kokulu bir yağ |
hedeoma oil i.
|
|
415 |
Sanayi |
adi huş ağacının kabuğundan elde edilip rus meşine kokusu veren bir yağ |
oil of birch i.
|
|
416 |
Sanayi |
yağa batırılmış bir tuğlanın distile edilmesiyle elde edilen bir yağ |
oil of brick i.
|
|
417 |
Sanayi |
güney amerika ağaçlarından elde edilen bir kauçuk |
para rubber i.
|
|
418 |
Sanayi |
çeşitli alglerden elde edilen bir kolloidal özütleyici madde |
isinglass i.
|
|
419 |
Sanayi |
birlikte kullanılıp hoş bir kontrast elde etmek için tasarlanmış ürünler |
coordinates i.
|
|
420 |
Sanayi |
şeker portakalı kabuğundan elde edilip aroma ve parfüm olarak kullanılan sarı-koyu turuncu renkli bir yağ |
sweet orange oil i.
|
|
421 |
Sanayi |
ekşi portakal kabuğundan elde edilen acı tatlı açık sarı veya sarımsı kahverengi renkli bir yağ |
bitter orange oil i.
|
|
422 |
Sanayi |
mantarların işlenmesiyle elde edilen bir tür sünger |
pyrotechnical sponge i.
|
|
Insurance |
|
423 |
Sigortacılık |
bir yatırım üzerinde elde edilen gelir |
yield i.
|
|
424 |
Sigortacılık |
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para |
viatical settlement i.
|
|
Technical |
|
425 |
Teknik |
maden cevherinden dökme demir elde etmeye yarayan bir tür ocak |
Catalan furnace i.
|
|
426 |
Teknik |
belirli bir derinlikten su örnekleri elde etmeye yarayan, korozyonu önlemek için plastikten yapılmış bir alet |
niskin bottle i.
|
|
427 |
Teknik |
erimiş alüminyum oksitten elde edilen bir madde |
alundum® i.
|
|
428 |
Teknik |
bir karışımdan bir maddenin elde edilmesi işlemi |
extraction i.
|
|
429 |
Teknik |
bir elde tutarak içine sözcükleri oluşturan harfler dizilen metal kap |
composing machine i.
|
|
430 |
Teknik |
bir cam çubuğun ipeğe sürtünmesi ile elde edilen pozitif elektrik |
vitreous electricity i.
|
|
431 |
Teknik |
düzensiz bir kesitte paneller halinde hesaplanan debilerin toplanması ile elde edilen bir kesitten geçen toplam anlık debi |
total instantaneous discharge i.
|
|
432 |
Teknik |
hareket eden bir cismin kütle ve hızının çarpımıyla elde edilen hareket miktarı |
momentum i.
|
|
433 |
Teknik |
petrolün damıtılmasından elde edilen bir gaz |
pintsch gas i.
|
|
434 |
Teknik |
süzme işlemiyle elde edilen kül suyu gibi bir çözelti |
lixivium i.
|
|
435 |
Teknik |
doğu hindistan'a özgü bir sütleğen bitkisinden elde edilen kauçuk benzeri madde |
kattimundoo i.
|
|
436 |
Teknik |
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif |
bassine i.
|
|
437 |
Teknik |
metal çözümlemedeki küpelasyon işleminden elde edilen bir değerli metal küresi |
bead i.
|
|
438 |
Teknik |
trent nehri'nin kıyılardan elde edilip parlatma tozu olarak kullanılan bir tür ince kum |
wharp i.
|
|
439 |
Teknik |
kalayı sıvılaştırarak saflaştırma sırasında elde edilen beyaz renkli kırılgan bir atık madde |
hardhead i.
|
|
440 |
Teknik |
akçaağaçları kimyasal işleme tabi tutarak ve boyayarak elde edilen yeşilimsi gri renkli bir orta sertlikte bir kereste |
harewood i.
|
|
441 |
Teknik |
18. yüzyılda dolap yapımında kullanılmak üzere (No Suggestions) cinsinden elde edilen sert bir kereste türü |
harewood i.
|
|
442 |
Teknik |
bir ağaçtan yaşını gösteren halkaların elde edildiği bir kesit almayı sağlayan boş bir burgu |
borer i.
|
|
443 |
Teknik |
bir ağaçtan yaşını gösteren halkaların elde edildiği bir kesit almayı sağlayan boş bir burgu |
accretion borer i.
|
|
444 |
Teknik |
birden fazla dergiden elde edilen matrislerin otomatik olarak tek bir satıra yazılabileceği dizgi veya fotodizgi makinesi |
mixer i.
|
|
445 |
Teknik |
belirli derilen balık yağıyla oksitlendikten sonra preslenmesiyle elde edilip deri işlemede kullanılan yağlı bir madde |
moellon degras i.
|
|
446 |
Teknik |
pik demirinin tanelenmesi ile başlayan özel bir işlemle elde edilen çelik türü |
granulated steel i.
|
|
447 |
Teknik |
ultramarin üretiminde ilk ürün olarak elde edilen yeşil bir pigment |
green ultramarine i.
|
|
448 |
Teknik |
costus bitkisinin kökünden elde edilip parfümlerde kullanılan uçucu bir esansiyel yağ |
costus oil i.
|
|
449 |
Teknik |
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif |
palmyra i.
|
|
450 |
Teknik |
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif |
palmyra fiber i.
|
|
451 |
Teknik |
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde |
piney tallow i.
|
|
452 |
Teknik |
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde |
dupada oil i.
|
|
453 |
Teknik |
bakır ve çinkodan elde edilen sarımsı bir alaşım |
semilor i.
|
|
454 |
Teknik |
pik demire belirli bir oranda hurda çelik karıştırılarak elde edilen düşük karbonlu dökme demir |
semisteel i.
|
|
455 |
Teknik |
alkolde çözünememe özelliği ile şellaktan ayrılarak elde edilen sert bir parafin |
shellac wax i.
|
|
456 |
Teknik |
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek |
relieve f.
|
|
457 |
Teknik |
doğal bir unsuru elde etmek için işlemek |
mine f.
|
|
458 |
Teknik |
indirgeme veya karıştırma yoluyla tek tip bir hal veya yoğunluk elde etmek |
homogenize f.
|
|
459 |
Teknik |
indirgeme veya karıştırma yoluyla tek tip bir hal veya yoğunluk elde etmek |
homogenise f.
|
|
460 |
Teknik |
spiral haddeleme işlemi ile ısıtılmış katı bir çubuktan elde edilen (kaynaksız boru) |
solid-drawn s.
|
|
Computer |
|
461 |
Bilgisayar |
telif hakkı ödenmemiş materyal yükleyerek bir siteye erişim elde eden kullanıcı |
courier i.
|
|
Telecom |
|
462 |
Telekom |
dinleme cihazıyla elde edilen bilgilere sahip olduğunu iddia eden bir dolandırıcı |
wire tapper i.
|
|
463 |
Telekom |
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen |
off-air s.
|
|
464 |
Telekom |
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen |
off-air zf.
|
|
Electric |
|
465 |
Elektrik |
telin düzgün bir boru etrafına sarılmasıyla elde edilen bobin |
helix i.
|
|
Textile |
|
466 |
Tekstil |
pamuk, yün veya ipeğin eğrilmesiyle elde edilen bir tür kumaş |
cassinette i.
|
|
467 |
Tekstil |
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif |
tucum i.
|
|
468 |
Tekstil |
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif |
tecum fiber i.
|
|
469 |
Tekstil |
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif |
tucuma i.
|
|
470 |
Tekstil |
proteinden elde edilen bir tekstil lifi |
azlon i.
|
|
471 |
Tekstil |
kırmızı ipek pamuk ağacından elde edilen bitkisel bir lif |
red silk cotton i.
|
|
472 |
Tekstil |
boyanmamış ve ağartılmamış yünden elde edilen yumuşak bir kumaş |
beige i.
|
|
473 |
Tekstil |
cheviot koyununun yününden elde edilen yünlü bir kumaş |
cheviot i.
|
|
474 |
Tekstil |
elde eğrilmiş ipliğin yarda ölçüsüne göre uzunluğunu hesaplamak için kullanılan bir tür iplik sarıcı |
weasel i.
|
|
475 |
Tekstil |
farklı ırk koyunlardan elde edilip güney amerika'dan ithal edilen bir yün |
mestizo wool i.
|
|
476 |
Tekstil |
(uzun yünlü koyunlardan elde edilen) kalın yapılı gösterişli bir tür yün |
luster i.
|
|
477 |
Tekstil |
(uzun yünlü koyunlardan elde edilen) kalın yapılı, gösterişli bir yün |
lustre i.
|
|
478 |
Tekstil |
önce boyanan sonra elde dokunan bir kumaş |
ikat i.
|
|
479 |
Tekstil |
ıhlamur ağacının iç kabuğundan elde edilen ve rusya'da üretilen bir hasır |
russia matting i.
|
|
480 |
Tekstil |
furcraea andina yapraklarından elde edilen sert ve doğal bir lif |
fique i.
|
|
481 |
Tekstil |
tibet antilobundan elde edilen ipeksi bir yün türü |
shahtoosh i.
|
|
482 |
Tekstil |
likenlerden elde edilip kumaşlarda kullanılan bir boyarmadde |
french purple i.
|
|
Construction |
|
483 |
İnşaat |
portland çimentosu ile yüksek fırın cürufunun karışımından elde edilen bir tür çimento |
blast-furnace cement i.
|
|
Woodworking |
|
484 |
Ağaç İşleri |
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı |
lancewood i.
|
|
485 |
Ağaç İşleri |
karri ağacından elde edilen ve inşaatta kullanılan dayanıklı bir ahşap |
karri i.
|
|
486 |
Ağaç İşleri |
meksika'da elde edilen bir tür maun odunu |
bay i.
|
|
487 |
Ağaç İşleri |
filipinler'e özgü bir ağaçtan elde edilen kırmızımsı kahverengi kereste |
tanguile i.
|
|
488 |
Ağaç İşleri |
çeşitli ağaçlardan elde edilen sert ve elastik bir odun |
grass tree i.
|
|
489 |
Ağaç İşleri |
avustralya'ya özgü küçük bir akasya ağacından elde edilip oymacılık ve küçük ince ahşap işlerinde kullanılan sert, ağır ve ince taneli bir odun |
myall i.
|
|
490 |
Ağaç İşleri |
avustralya'ya özgü küçük bir akasya ağacından elde edilen dayanıklı, hoş kokulu ve koyu renkli bir odun |
myall wood i.
|
|
491 |
Ağaç İşleri |
guaiacum cinsi ağaçlardan elde edilen yeşilimsi kahverengi sert bir ahşap |
guaiac i.
|
|
492 |
Ağaç İşleri |
guaiacum cinsi ağaçlardan elde edilen yeşilimsi kahverengi sert bir ahşap |
gaiac i.
|
|
493 |
Ağaç İşleri |
malay takımadaları'nda yetişen dipterocarpaceae familyasına mensup birtakım ağaçlardan elde edilip vernik ve matbaa mürekkebi yapımında kullanılan yumuşak bir reçine |
gum damar i.
|
|
494 |
Ağaç İşleri |
amerika'nın tropik bölgelerinde yetişen guaiacum cinsi çeşitli ağaçlardan elde edilen, tıpta ve vernik üretiminde kullanılan yeşilimsi kahverengi bir reçine |
guiac i.
|
|
495 |
Ağaç İşleri |
amerika'nın tropik bölgelerinde yetişen guaiacum cinsi çeşitli ağaçlardan elde edilen, tıpta ve vernik üretiminde kullanılan yeşilimsi kahverengi bir reçine |
guiacum i.
|
|
496 |
Ağaç İşleri |
gurjun balsamı elde edilen bir ağaç |
gurjan i.
|
|
Dyeing |
|
497 |
Boyacılık |
boya pigmenti elde etmede kullanılan bakır rengi parlaklığa sahip koyu mavi bir madde |
turnbull's blue i.
|
|
498 |
Boyacılık |
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya |
anil i.
|
|
499 |
Boyacılık |
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya |
indigotin i.
|
|
500 |
Boyacılık |
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya |
indigo i.
|
|