itiraz etmek

"itiraz etmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Yaygın Kullanım
1	Yaygın Kullanım	itiraz etmek	object to f.
I would certainly not object to testing them in different Member States during the last days of the year. Yılın son günlerinde farklı Üye Devletlerde test edilmelerine kesinlikle itiraz etmem. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	itiraz etmek	object f.
Otherwise we should be denied the power to object, which I could quite understand. Aksi takdirde itiraz etme yetkimizin reddedilmesi gerekir ki bunu gayet iyi anlayabilirim. More Sentences
Genel
3	Genel	itiraz etmek	argue f.
Please do not argue with this decision. Lütfen bu karara itiraz etmeyin. More Sentences
4	Genel	itiraz etmek	buck f.
She strongly bucked against our suggestion. Önerimize şiddetle itiraz etti. More Sentences
5	Genel	itiraz etmek	take issue with f.
I would just take issue with him on one point. Ben sadece bir noktada kendisine itiraz ediyorum. More Sentences
6	Genel	itiraz etmek	contest f.
What I contest is the realism and usefulness of the proposals. Benim itiraz ettiğim husus, önerilerin gerçekçiliği ve yararlılığıdır. More Sentences
7	Genel	itiraz etmek	dispute f.
I can't dispute the fact that it is impossible to find a perfect partner. Mükemmel bir eş bulmanın mümkün olmadığı gerçeğine itiraz edecek değilim. More Sentences
8	Genel	itiraz etmek	object to f.
There are quite a few reasons for objecting to this. Buna itiraz etmek için pek çok neden var. More Sentences
9	Genel	itiraz etmek	take exception to f.
He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him. O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor. More Sentences
10	Genel	itiraz etmek	protest f.
Every time I protest, I am told that this is exceptional. Ne zaman itiraz etsem, bana bunun istisnai bir durum olduğu söyleniyor. More Sentences
11	Genel	itiraz etmek	oppose f.
I opposed the plan. Plana itiraz ettim. More Sentences
12	Genel	itiraz etmek	object f.
I shall speak in the form of a question, so that the presidency will not object, with good reason, as it always does. Başkanlığın her zaman yaptığı gibi haklı olarak itiraz etmemesi için soru şeklinde konuşacağım. More Sentences
13	Genel	itiraz etmek	dispute f.
Naturally, therefore, I do not support the amendments before us which dispute that these measures are necessary. Doğal olarak, bu nedenle, bu önlemlerin gerekli olduğuna itiraz eden önümüzde bulunan değişiklikleri desteklemiyorum. More Sentences
14	Genel	itiraz etmek	appeal f.
Uber has 21 days to appeal the ruling. Uber'in karara itiraz etmek için 21 günü bulunuyor. More Sentences
Hukuk
15	Hukuk	itiraz etmek	challenge f.
Yet never once did anyone challenge our ongoing assessment. Ancak hiç kimse devam eden değerlendirmemize itiraz etmedi. More Sentences
16	Hukuk	itiraz etmek	contest f.
The Irish Government contested this financial rectification in so-called mediation negotiations. İrlanda Hükümeti sözde arabuluculuk müzakerelerinde bu mali düzeltmeye itiraz etmiştir. More Sentences
17	Hukuk	itiraz etmek	object f.
There is one point in his approach to which I object. Yaklaşımında itiraz ettiğim bir nokta var. More Sentences
18	Hukuk	itiraz etmek	challenge f.
And in a democracy, Parliament should be able to challenge the content. Ve bir demokraside, Parlamento içeriğe itiraz edebilmelidir. More Sentences
Teknik
19	Teknik	itiraz etmek	object f.
As soon as we in this Parliament object, those objections have to be taken into consideration. Biz bu Parlamento'da itiraz ettiğimiz anda, bu itirazlar dikkate alınmak zorundadır. More Sentences
Genel
20	Genel	itiraz etmek	remonstrate f.
21	Genel	itiraz etmek	gainsay f.
22	Genel	itiraz etmek	take objection to f.
23	Genel	itiraz etmek	interpose f.
24	Genel	itiraz etmek	controvert f.
25	Genel	itiraz etmek	blow the whistle on f.
26	Genel	itiraz etmek	protest against f.
27	Genel	itiraz etmek	deprecate f.
28	Genel	itiraz etmek	raise an objection f.
29	Genel	itiraz etmek	cavil at f.
30	Genel	itiraz etmek	raise an objection to f.
31	Genel	itiraz etmek	demur f.
32	Genel	itiraz etmek	except f.
33	Genel	itiraz etmek	mind f.
34	Genel	itiraz etmek	expostulate f.
35	Genel	itiraz etmek	make an objection to f.
36	Genel	itiraz etmek	contravene f.
37	Genel	itiraz etmek	lodge an appeal f.
38	Genel	itiraz etmek	take exception f.
39	Genel	itiraz etmek	argue against something f.
40	Genel	itiraz etmek	say no f.
41	Genel	itiraz etmek	againsay f.
42	Genel	itiraz etmek	refragate f.
43	Genel	itiraz etmek	withsay f.
44	Genel	itiraz etmek	boggle f.
45	Genel	itiraz etmek	gib f.
46	Genel	itiraz etmek	rummish [obsolete] [scotland] f.
47	Genel	itiraz etmek	coy f.
48	Genel	itiraz etmek	contrair [scotland] f.
49	Genel	itiraz etmek	spute f.
50	Genel	itiraz etmek	strain f.
Öbek Fiiller
51	Öbek Fiiller	itiraz etmek	word it f.
52	Öbek Fiiller	itiraz etmek	pinch at f.
53	Öbek Fiiller	itiraz etmek	push back f.
Deyim
54	Deyim	itiraz etmek	take exception to f.
Hukuk
55	Hukuk	itiraz etmek	file an appeal f.
56	Hukuk	itiraz etmek	oppose f.
57	Hukuk	itiraz etmek	bar f.
58	Hukuk	itiraz etmek	impeach f.
59	Hukuk	itiraz etmek	controvert f.
60	Hukuk	itiraz etmek	obtest f.
61	Hukuk	itiraz etmek	demur f.
62	Hukuk	itiraz etmek	reclaim f.
63	Hukuk	itiraz etmek	remonstrate f.
64	Hukuk	itiraz etmek	enter a plea f.

"itiraz etmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 53 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Hukuk
1	Hukuk	(başvuru, itiraz vb.) kabul etmek	validate f.
I hope the court will validate my objection. Umarım mahkeme yaptığım itirazı kabul eder. More Sentences
Genel
2	Genel	nafile itiraz etmek	kick against the pricks f.
3	Genel	karara itiraz etmek	challenge the decision f.
4	Genel	şiddetle itiraz etmek	kick up a stink f.
5	Genel	karara itiraz etmek	object to the decision f.
6	Genel	sonuca itiraz etmek	challenge the result f.
7	Genel	seçim sonucuna itiraz etmek	contest an election f.
8	Genel	üst makamdan birine itiraz etmek	go over the head of a person f.
9	Genel	yersiz itiraz etmek	chicane f.
10	Genel	yeniden itiraz etmek	reobject f.
11	Genel	mızmızlanarak itiraz etmek	fret f.
Öbek Fiiller
12	Öbek Fiiller	'-e itiraz etmek	clamor against i.
13	Öbek Fiiller	birşeye itiraz etmek	demur at something f.
14	Öbek Fiiller	(bir şeye) itiraz etmek	clamor against (something) f.
15	Öbek Fiiller	görüşüne, sözüne vs. itiraz etmek	challenge (one) on (something) f.
16	Öbek Fiiller	görüşüne, sözüne itiraz etmek	challenge someone on something f.
17	Öbek Fiiller	(birine veya bir şeye) itiraz etmek	protest about (someone or something) f.
18	Öbek Fiiller	(birine veya bir şeye) itiraz etmek	and protest against (someone or something) f.
19	Öbek Fiiller	'-e itiraz etmek	kick about f.
20	Öbek Fiiller	'-e itiraz etmek	argue with f.
21	Öbek Fiiller	bir şeye itiraz etmek	argue with something f.
22	Öbek Fiiller	bir şeye itiraz etmek	balk at something f.
23	Öbek Fiiller	(birine bir konuda) itiraz etmek	call (one) on (something) f.
24	Öbek Fiiller	görüşüne, sözüne itiraz etmek	challenge on f.
25	Öbek Fiiller	-e itiraz etmek	demur at f.
26	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) itiraz etmek	object to (someone or something) f.
27	Öbek Fiiller	-e itiraz etmek	protest about f.
28	Öbek Fiiller	(bir şeye) itiraz etmek	quarrel with (something) f.
Deyim
29	Deyim	mevcut duruma itiraz etmek	challenge the status quo f.
30	Deyim	boşuna itiraz etmek	bark at the moon f.
31	Deyim	boşuna itiraz etmek	bay at the moon f.
32	Deyim	boşuna itiraz etmek	howl at the moon f.
33	Deyim	(bir şeyi) sorgulamadan/itiraz etmeden doğru olarak kabul etmek	take (something) for gospel f.
34	Deyim	(birine) itiraz etmek	take (someone) to the mat f.
35	Deyim	birine/bir şeye itiraz etmek	take somebody/something to the mat [us] f.
36	Deyim	bangır bangır itiraz etmek	kick like a steer f.
37	Deyim	şiddetle itiraz etmek	kick like a steer f.
38	Deyim	bangır bangır itiraz etmek	kick like a mule f.
39	Deyim	şiddetle itiraz etmek	kick like a mule f.
40	Deyim	(birine/bir şeye) itiraz etmek	raise a voice against (someone or something) f.
41	Deyim	(birine/bir şeye) itiraz etmek	aise an objection (to someone or something) f.
42	Deyim	(birine/bir şeye) itiraz etmek	raise one's voice against (someone or something) f.
43	Deyim	-e itiraz etmek	raise voice against f.
44	Deyim	(bir şeye) itiraz etmek	take exception to (something) f.
45	Deyim	(birine/bir şeye) itiraz etmek	take issue with (someone or something) f.
Ticaret/Ekonomi
46	Ticaret/Ekonomi	iyi niyetle itiraz etmek	contest in good faith f.
47	Ticaret/Ekonomi	iflas davasına müdahale ve itiraz etmek	intervenes in and contests the bankruptcy f.
Hukuk
48	Hukuk	derhal itiraz etmek	object forthwith f.
49	Hukuk	yeminli olarak itiraz etmek	forswear f.
50	Hukuk	karara itiraz etmek	make objection against a court decision f.
51	Hukuk	davaya itiraz etmek	demur f.
Dini
52	Dini	papaz yönetimindeki bölgelerde bir evliliğe kilisede itiraz etmek	forbid the banns f.
Spor
53	Spor	hakemin kararına itiraz etmek	appeal f.