keeping - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

keeping

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"keeping" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 20 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keeping i. geçindirme
keeping i. bakım
keeping i. koruma
keeping i. işletme
keeping i. konumunda tutma
keeping i. geçim
keeping i. nezaret
keeping i. himaye
keeping i. uyum
keeping i. geçimini sağlama
keeping i. tutma
keeping i. gelecekte kullanmak için ayırma
keeping i. saklama
keeping i. yerine getirme
keeping i. muhafaza etme
keeping i. muhafaza
keeping i. (dükkan vb) işletme
keeping i. (defter) tutma
keeping i. (evrak vb) muhafaza etme
keeping s. dayanıklı

"keeping" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 190 sonuç

İngilizce Türkçe
General
budget keeping i. bütçe yönetimi
special form of keeping accounts i. çetele usûlü
keeping secret i. sır tutma
keeping aloof i. uzak durma
keeping away i. uzak durma
bee keeping i. arı yetiştiriciliği
record keeping i. arşivcilik
keeping one's word i. söz tutma
keeping in stock i. stokta bulundurma
unilateral peace-keeping i. tek taraflı barışı koruma çabası
keeping a diary i. günlük tutma
record-keeping i. kayıt tutma
record-keeping i. arşivleme
safe-keeping i. himaye
safe-keeping i. emniyet
safe-keeping i. korunma
safe-keeping i. koruma
safe-keeping i. emniyetli koruma
safe-keeping i. emniyetli korunma
keeping room i. oturma odası
home-keeping i. evde durma
be out of keeping with something f. bir şeye uygun olmamak
be in keeping with f. -e uygun olmak
start keeping a diary f. günlük tutmaya başlamak
stop getting/keeping in touch (with) f. iletişimi kesmek
home-keeping s. evde duran
home-keeping s. serserilik yapmayan
for safe keeping zf. emaneten
without keeping step zf. adi adım
in keeping with ed. ile uyum sağlayarak
out of keeping with ed. ile uyumsuz olarak
in keeping with ed. ile tutarlı olarak
in keeping with ed. -e uygun olarak
in keeping with ed. ile uygun (uyumlu) olarak
Phrases
bearing/keeping this situation in mind expr. bu durumu düşünerek
bearing/keeping this situation in mind expr. bu durumu göz önüne alarak
i am keeping my fingers crossed for you expr. senin için dua ediyorum
in keeping (with something) expr. (bir şey) doğrultusunda
in keeping (with something) expr. (bir şeye) uygun/uyumlu olarak
in keeping with (something) expr. (bir şey) gereğince
in keeping with (something) expr. (bir şeye) uygun olarak
in keeping with (something) expr. (bir şey) uyarınca
in keeping with (something) expr. (bir şeye) göre
in keeping with (something) expr. (bir şey) mucibince
Colloquial
been keeping busy f. yuvarlanıp gitmek
been keeping busy f. idare etmek
been keeping busy f. oyalanmak
how have you been keeping? expr. görüşmeyeli nasılsın?
keeping myself busy expr. fena değil (uğraşıp duruyorum)
been keeping myself busy expr. fena değil (uğraşıp duruyorum)
(I've been) keeping cool expr. sıcaklarla aram fena değil
(I've been) keeping cool expr. serinlemeye çalışıyorum
(I've been) keeping cool expr. serin kalmaya çalışıyorum
(I've been) keeping cool expr. pek sıcakta kalmıyorum
what's keeping someone? expr. birini tutan ne?
what's keeping someone? expr. birini alıkoyan ne?
what's keeping someone? expr. birinin geç kalmasına sebep olan ne?
what's keeping someone? expr. birini geciktiren ne?
what's keeping someone? expr. birine mani olan ne?
been keeping busy? expr. ne var ne yok?
been keeping busy? expr. nasıl gidiyor?
been keeping cool? expr. sıcaklarla aran nasıl?
(I've) been keeping myself busy expr. yuvarlanıp gidiyorum
(I've) been keeping myself busy expr. idare ediyorum
(I've) been keeping myself busy expr. idare eder
(I've) been keeping myself busy expr. oyalanıyorum
(I've) been keeping myself busy expr. fena değil
(I've) been keeping myself busy expr. uğraşıp duruyorum
(I've been) keeping myself busy expr. yuvarlanıp gidiyorum
(I've been) keeping myself busy expr. idare ediyorum
(I've been) keeping myself busy expr. idare eder
(I've been) keeping myself busy expr. oyalanıyorum
(I've been) keeping myself busy expr. fena değil
(I've been) keeping myself busy expr. uğraşıp duruyorum
been keeping out of trouble expr. bir yaramazlık yok
been keeping out of trouble expr. her şey yolunda
been keeping out of trouble expr. idare eder
been keeping out of trouble expr. sorun yok
been keeping out of trouble expr. sıkıntı yok
been keeping out of trouble? expr. ne var ne yok?
been keeping out of trouble? expr. nasıl gidiyor?
been keeping out of trouble? expr. bir yaramazlık var mı?
been keeping out of trouble? expr. her şey yolunda mı?
in keeping expr. uyumlu
in keeping expr. tutarlı
in keeping expr. uygun
what's keeping? expr. tutan ne?
what's keeping? expr. alıkoyan ne?
what's keeping? expr. sebep olan ne?
what's keeping? expr. geciktiren ne?
what's keeping? expr. mani olan ne?
Idioms
keeping up with the joneses i. diğer insanlarla çekişme
keeping up with the joneses i. komşusuyla aşık atma
keeping up with the joneses i. komşusuyla sidik yarıştırma
keeping up with the joneses i. sidik yarışına girme
keeping up with the joneses i. sidik yarışı yapma
keeping up with the joneses i. sidik yarıştırma
keep on keeping on f. denemeye/yapmaya devam etmek
be out of keeping with f. garip kaçmak
be out of keeping with f. gitmemek
be out of keeping with f. uygun olmamak
be out of keeping with f. uyumsuz olmak
be out of keeping (with) f. (bir şeye) uygun olmamak
be out of keeping with f. uymamak
be in (one's) keeping f. (birinin) elinde bulunmak
be in (one's) keeping f. (birinin) tasarrufunda olmak
be in (one's) keeping f. (birinin) sorumluluğunda olmak
be in (one's) keeping f. (birinin) gözetiminde olmak
be in (one's) keeping f. (birine) emanet olmak
been keeping cool f. serin kalmaya çalışmak
been keeping cool f. serinlemeye çalışmak
(I've) been keeping out of trouble expr. bir yaramazlık yok her şey yolunda
(I've been) keeping out of trouble expr. bir yaramazlık yok her şey yolunda
(I've been) keeping out of trouble expr. idare eder sorun yok
(I've been) keeping out of trouble expr. idare ediyorum
(I've) been keeping out of trouble expr. idare eder sorun yok
(I've) been keeping out of trouble expr. idare ediyorum
(have you) been keeping out of trouble? expr. ne var ne yok yaramazlık yoktur umarım?
(have you been) keeping out of trouble? expr. ne var ne yok yaramazlık yoktur umarım?
you been keeping out of trouble? expr. ne var ne yok yaramazlık yoktur umarım?
how are you keeping? expr. nasıl gidiyor?
how are you keeping? expr. nasılsın?
how are you keeping? expr. ne var ne yok?
(have you) been keeping cool? expr. sıcaklarla aran nasıl?
(have you been) keeping cool? expr. sıcaklarla aran nasıl?
you been keeping cool? expr. sıcaklarla aran nasıl?
in keeping (with) expr. (bir şeye) uygun
in (one's) keeping expr. (birinin) sorumluluğunda
in (one's) keeping expr. (birinin) tasarrufunda
in (one's) keeping expr. (birine) emanet
in (one's) keeping expr. (birinin) elinde
in (one's) keeping expr. (birinin) gözetiminde
in somebody's keeping expr. birinin elinde
in somebody's keeping expr. birinin tasarrufunda
in somebody's keeping expr. birinin sorumluluğunda
in somebody's keeping expr. birinin gözetiminde
in somebody's keeping expr. birine emanet
out of keeping expr. garip kaçan
out of keeping expr. uymayan
out of keeping expr. uyumsuz
out of keeping expr. uygun olmayan
Speaking
there's nothing keeping me here anymore expr. beni burada tutan bir şey yok artık
where have you been keeping yourself? expr. hangi deliğe saklandın?
why are you keeping me here? expr. neden beni burada tutuyorsun?
have you been keeping busy? expr. meşgul müydün?
have you been keeping busy? expr. meşgul müsün?
you been keeping busy? expr. meşgul müsün?
you been keeping busy? expr. meşgul müydün?
where have you been keeping yourself? expr. nerelerdeydin?
I hope all your family are keeping well expr. umarım ailenizin sağlığı sıhhati yerindedir
Trade/Economic
record keeping i. bilgi kaydı
time keeping i. çalışılan zamanın saptanması
book-keeping i. defter tutma
record keeping i. defter tutma
book keeping i. defter tutma
keeping books i. defter tutma
keeping books i. hesap defteri tutma
time keeping department i. işçilerin işyerine giriş ve çıkış saatlerini kaydeden bölüm
time keeping department i. işçilerin çalışma zamanını kaydeden bölüm
record keeping i. kayıt tutma
book-keeping i. muhasebecilik
time keeping department i. mesai ölçüm departmanı
book keeping i. muhasebe kayıtlarının tutulması
keeping customers i. müşteri tutma
book-keeping i. saymanlık
stock keeping unit i. stok bulundurma birimi
keeping books i. ticari defter tutma
commercial book-keeping i. ticari muhasebe
time keeping bonus i. zaman tasarruf ödülü
Law
statutory record keeping i. yasal defter tutma
Politics
eu peace keeping force i. ab barışı koruma gücü
peace-keeping i. barışı koruma
gate keeping i. kapı tutma
Technical
watch-keeping i. don vardiya tutma
stock keeping unit i. stok kalemi
Computer
stock-keeping unit number i. stok tutma birimi numarası
Telecom
gate keeping i. eşik bekçiliği
station keeping i. istasyon muhafazası
Automotive
lane keeping alert i. şerit izleme uyarısı
lane keeping aid i. şerit izleme yardımı
lane keeping support i. şerit takip desteği
Medical
keeping the circulation intact i. sirkülasyonun korunmasını
Food Engineering
stock keeping unit code i. depo takip kodu
Agriculture
intensive poultry keeping i. yoğun tavuk barındırma
intensive poultry keeping i. yoğun tavuk barmdırma
Breeding
poultry keeping i. kümes hayvancılığı
Military
peace keeping forces i. barış gücü
peace-keeping troops i. barış gücü birlikleri
peace-keeping operations i. barış sağlama çabaları
Football
goal keeping i. kaleci kurtarışı