onto- - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

onto-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"onto-" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 6 sonuç

İngilizce Türkçe
Psychology
onto- ök. onto
Biology
onto- ök. organizma anlamı veren ön ek
onto- ök. canlı birey anlamı veren ön ek
Marine Biology
onto- ök. onto-
Philosophy
onto- ök. varlık anlamı veren ön ek
onto- ök. varoluş anlamı veren ön ek

"onto-" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Marine Biology
onto- onto- ök.

"onto-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
be onto f. bilmek
look onto f. bakmak
step up onto f. çıkmak
be washed up onto a shore f. karaya vurmak
come onto the market f. piyasaya çıkmak
shift the blame onto f. suçu birine yüklemek
come onto the market f. satışa çıkmak
project something onto f. projeksiyon makinesiyle bir şeyi bir yere yansıtmak
hang onto f. tutmaya çalışmak
hold onto f. tutmaya çalışmak
fasten onto f. tutunmak
shift the blame onto f. suçu birinin üstüne atmak
sneak onto f. gizlice sokmak
latch onto (something) f. çakozlamak
latch onto (something) f. kavramak
latch onto (something) f. anlamak
be accepted onto the course f. kursa kabul edilmek
get onto the bus f. otobüse binmek
get onto the bus f. otobüse atlamak
load (something onto) the ship f. gemi yüklemek
get onto the scales f. tartıya çıkmak
look onto f. -e nazır olmak
open onto f. -e açılmak
slump onto f. -in üstüne çöküvermek
pin a piece of jewellery onto something f. takı takmak
pin a piece of jewellery onto someone f. takı takmak
fall onto one's knees f. diz üstü çökmek
fall onto one's knees f. dizlerinin üstüne çökmek
freeze onto something f. bir şeye donup yapışmak
emblazon something onto something f. -ile süslemek
engrave onto f. üstüne kazımak/oymak
open out onto the terrace f. terasa açılmak
open out onto the terrace f. bahçeye açılmak
project something onto someone f. bir şeyi birine yansıtmak
project one's anger onto one's best friends f. öfkesini en iyi arkadaşına yansıtmak
screw something onto the wall f. bir şeyi duvara vidalamak
veer onto the shoulder f. bankete çıkmak (aracı bankete doğru kırmak)
hold onto resentment f. dargınlığı sürdürmek
put onto the market f. piyasaya sürmek
hold onto the past f. geçmişe tutunmak
clutch onto life f. hayata tutunmak
come crashing down onto f. (bir şeyin) üstüne yıkılmak
back onto s. bir şeye dayalı
onto ed. üstüne
onto ed. üzerine
up onto ed. üzerine kadar
onto ed. üstüne yerleştirilmiş
onto ed. üstünde konumlandırılmış
onto ed. ile temas halinde
onto ed. örtecek şekilde
close onto ed. çok kısa süre içinde
close onto ed. çok kısa mesafede
close onto ed. ufak miktarda
close onto ed. çok az sayıda
close onto ed. neredeyse
close onto ed. az kala
close onto ed. çok yakın
Phrasals
build out onto (something) f. (bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek
build out onto (something) f. (bir yapıyı bir alanın) içine doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek
build out onto something f. (bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek
build out onto something f. (bir yapıyı bir alanın) içine doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek
put onto (someone or something) f. (bir şeyin) üstüne/üzerine koymak
put onto (someone or something) f. (bir şeyin) üstüne/üzerine yerleştirmek
put onto (someone or something) f. (biriyle) temas/irtibat kurmasını sağlamak
put onto (someone or something) f. (biriyle) görüştürmek/tanıştırmak
put onto (someone or something) f. (birine) yönlendirmek
put someone onto someone or something f. (biriyle) temas/irtibat kurmasını sağlamak
put someone onto someone or something f. (biriyle) görüştürmek/tanıştırmak
put someone onto someone or something f. (birine) yönlendirmek
clamber onto something f. doluşmak
clamber onto something f. yığılmak
clamber onto something f. hücum etmek
clamber onto something f. üşüşmek
clamp (something) onto (something) f. (bir şeyi başka bir şeyin) üzerine kenetlemek
clamp (something) onto (something) f. (bir şeyi başka bir şeye) sabitlemek
clamp (something) onto (something) f. (bir şeyi başka bir şeye) sıkıştırmak
clamp (something) onto (something) f. (bir şeyi başka bir şeye) kıskaçlamak
clap something onto something f. bir şeyi bir şeyin üzerine çatmak/takmak
clap something onto something f. bir şeyi bir şeyin üzerine çakmak/yapıştırmak
cabbage onto (someone or something) f. ellerinden tutmak
cabbage onto (someone or something) f. ellerine tutunmak
cabbage onto (someone or something) f. (kelime anlamıyla) ellerine sarılmak
cabbage onto (someone or something) f. çalmak
cabbage onto (someone or something) f. aşırmak
cabbage onto (someone or something) f. yürütmek
cabbage onto (someone or something) f. araklamak
latch onto (something) f. almak
get onto f. anlamak
carry something onto something f. araca koymak/yerleştirmek
clip onto f. ataçlamak
latch onto (something) f. bağlanmak
come onto someone f. birisine rastlamak
step up onto f. bir şeyin üstüne çıkmak
come onto someone f. birisiyle rast gelmek
get onto f. bir konuyu kavramak
paint something onto something f. bir şeyin üstüne bir şey çizmek/bir şeyin resmini yapmak
couple something onto something f. birleştirmek
imprint something onto something f. basmak
turn onto something f. bir şeye ilgi duymak
couple something onto something f. bağlamak
imprint something onto something f. damgalamak
latch onto (something) f. edinmek
get onto f. idrak etmek
latch onto (something) f. ilgisi artmak
imprint something onto something f. nakşetmek (işlemek)
clip onto f. klipslemek
lock onto someone f. kilitlenmek/sabitlenmek
jump onto f. sıçramak
grab onto f. tutmak
seize onto f. tutmak
spray onto f. üzerine püskürtmek
slam something down (onto something) f. (yumruğunu vb bir yere) vurmak
look out onto something f. (pencere/balkon vb) (bir yere/şeye) bakmak
nail something onto something f. (bir şeyi başka bir şeyin üzerine vb) çivilemek
inscribe onto f. -e kazımak/yazmak
turn onto something f. -e doğru yönelmek/gitmek
dab something onto one's face f. yüzüne (krem vb) sürmek
press something onto something f. (yapışması için) bir şeyin üstüne bastırmak
catch onto something f. (çalı/diken) bir şeye takılmak
spread onto f. üzerine sürmek
map onto f. uyum sağlamak
splash onto f. üstüne sıçratmak
rub off onto f. (pantolona/gömleğe vs) (boya vb) bulaşmak
plaster something onto something f. üzerine sürmek/sürüp yaymak
stitch onto f. üstüne dikmek
dab (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) hafifçe sürmek
suffix (something) onto (something else) f. bir kelimenin sonuna ek getirip başka bir kelime türetmek/kelimeyi çekimlemek
suffix (something) onto (something else) f. bir kelimenin sonuna ek getirmek
suffix something onto something f. bir kelimeye ek getirmek
suffix something onto something f. bir kelimenin sonuna çekim eki veya başka bir kelime eklemek
fall onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne düşmek
glom onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) tutunmak
glom onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) sadık kalmak
glom onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) sıkıca sarılmak
glom onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) yapışmak
graft something onto something f. bir şeyi, dokuyu, organı bir şeye nakletmek
graft something onto something f. bir şeyi, bir bitkiyi bir şeye aşılamak
hold onto f. taşımak
hold onto f. tutmak
hold onto f. göz kulak olmak
hold onto f. sahip çıkmak
hold onto f. saklamak
hold onto f. bakmak
hold onto f. sürdürmek
hold onto f. korumak
hook (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) kancalamak
hook (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) kancayla tutturmak/bağlamak
hook (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) kancayla takmak
hook (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) çengelle geçirmek/bağlamak
hook (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) çengelle tutturmak
load onto f. -e aynı anda/hep beraber binmek
load onto f. bir araca aynı anda/hep beraber binmek
load onto f. -e aynı anda/hep birlikte bindirmek
load onto f. bir araca aynı anda/hep birlikte bindirmek
load onto f. -e yüklemek
load onto f. araca yüklemek
load onto f. bir yere/yapıya yüklemek
load something onto someone or something f. bir şeyi birine/bir şeye yüklemek
load something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yüklemek
load something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne kaldırıp yüklemek
pile onto f. doluşmak
pile onto f. üst üste atlamak
pile onto f. istiflemek
pile onto f. doldurmak
pile onto f. doluşturmak
pile onto f. üst üste yığmak
pile onto f. giderek artmak
pile onto f. çığ gibi büyümek
pile onto f. giderek büyümek
pile onto f. ortaya çıkarmak
pile onto f. açığa çıkarmak
pile onto f. birinin zararına olacak şeyler, deliller toplamak
pile onto f. eleştiri bombardımanına tutmak
pile onto f. hep birlikte üstüne gitmek
pile onto f. hep birlikte üstüne gelmek
pile onto f. linç etmek
pin something onto something f. bir şeyi bir şeye iliştirmek
pin something onto something f. bir şeyi bir şeye sabitlemek
pin something onto something f. bir şeyi bir şeye takmak
pin something onto something f. bir şeyi bir şeye iğnelemek
pin something onto something f. bir şeyi bir şeye tutturmak
roll onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstünden geçmek
roll onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru yuvarlanmak
roll onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlanmak
roll onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstünden geçirmek
roll onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru yuvarlamak
roll onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlamak
roll onto (someone or something) f. ruloyla (birinin/bir şeyin) üzerine bir şey sürmek
roll onto (someone or something) f. ruloyla (birine/bir şeye) bir şey uygulamak
roll onto (someone or something) f. yeni bir işe geçmek
roll onto (someone or something) f. bir sonraki işe/göreve geçmek
roll onto (someone or something) f. bir sonraki işe/göreve ilerlemek
roll something onto something f. bir şeyin üstüne ruloyla bir şey sürmek
roll something onto something f. bir şeye ruloyla bir şey uygulamak
slap onto f. hızla geçirmek
slap onto f. üstüne geçirivermek
slap onto f. üstüne sürüvermek
slap onto f. yalap şap sürmek
slap onto f. hızlı hızlı sürüvermek
slap onto f. aceleyle uygulamak
slap onto f. rastgele sürmek/atmak
slap something onto someone or something f. birine/bir şeye şap diye bir şey yapıştırmak
slap something onto someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne pat diye bir şey koymak
slap something onto someone or something f. birine/bir şeye bir şeyi tokat gibi yapıştırmak
snap onto (something) f. tık diye takılmak
snap onto (something) f. kolay takılıp çıkarılmak
snap onto (something) f. tık diye oturtmak/takmak
snap onto (something) f. yerine oturtmak
snap onto (something) f. cuk diye oturtmak
strap (someone or something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak
strap (someone or something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne takmak
strap (someone or something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne bağlamak
imprint (something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak bellemek
imprint (something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) zihnine ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kodlamak
imprint (something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek
imprint something onto something f. bir şeyi ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak belletmek
imprint something onto something f. bir şeyi zihnine ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kodlamak
imprint something onto something f. bir şeyi ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul ettirmek
imprint something onto someone f. birinin hafızasına/zihnine bir şey kazımak
imprint something onto someone f. bir şeyi birinin hafızasında yer ettirmek
imprint something onto someone f. bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak
imprint something onto someone f. bir şeyi birinin zihnine işlemek
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne iğneyle tutturmak/asmak
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne iğnelemek
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne firketeyle tutturmak
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) mandalla asmak
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
pin (something) up onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne iliştirmek
pop something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne kapatmak
pop something onto something f. bir şeyi pat/çat diye bir şeyin üstüne kapatmak
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akmak
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine gelmek
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) akmak
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökülmek
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökmek
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) akıtmak
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökmek
pour out onto (somewhere or something) f. (bir şeye/yere) akın etmek
pour out onto (somewhere or something) f. (bir şeye/yere, sokaklara) dökülmek
pour out onto (somewhere or something) f. dışarı akın etmek
pour out onto (somewhere or something) f. dışarılara dökülmek
run onto (something) f. (bir şeyin) üzerine sürmek
run onto (something) f. (bir şeyin) üzerine oturtmak
run something onto something f. bir şeyi bir şeyin üzerine sürmek/çıkarmak
slop something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine dökmek
slop something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine saçmak
slop onto f. üzerine dökülmek
slop onto f. üzerine dökmek
slop onto f. üzerine şap diye koymak
slop onto f. üzerine özensiz bir şekilde koymak
slop onto f. üzerine atıvermek
smooth something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak
smooth something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek
spread onto (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) üzerinden yayılmak
spread onto (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) üzerine doğru yayılmak
spread onto (something or some place) f. (bir şeyde/yerde) yayılmak
spread onto (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) üzerine yaymak
spread onto (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) üzerine sürmek
stamp (something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi bir şeyle) damgalamak
stamp (something) onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine bir damga basmak
stamp (something) onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) damgalamak
stamp something onto something f. bir şeyi bir şeyle damgalamak
stamp something onto something f. bir şeyin üzerine bir damga basmak
superimpose (someone or something) onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görselinin üzerine yerleştirmek
superimpose (someone or something) onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görseline fotomontajla eklemek
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) f. (birini/kendini birinin/bir şeyin) yerine koymak
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) f. (birini/kendini birinin/bir şeyin) yerinde hayal etmek
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) f. (birini/kendini birine/bir şeye) empoze etmek
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) f. (birinin/kendinin) fikirlerini, ideallerini (başka birine/başka birinin hayatına) yerleştirmeye çalışmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) raptiyeyle/çiviyle tutturmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) raptiyeyle çiviyle sabitlemek
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) çakarak sabitlemek
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) raptiyelemek/çivilemek
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) yapıştırmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) raptiyeyle/çiviyle takmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) raptiyeyle/çiviyle asmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne yersiz bir şekilde eklemek
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne getirip yapıştırmak
tack (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne fazladan eklemek/ilave etmek
tack something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne eklemek
tack something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne yersiz bir şekilde eklemek
tack something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne getirip yapıştırmak/koymak
tack something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne fazladan eklemek/ilave etmek
emblazon something onto something f. bir şeyi bir şeyle süslemek
emblazon something onto something f. bir şeyi bir şeyle süslemek
hammer something onto something f. bir şeyi bir şeye çakarak takmak
hammer something onto something f. bir şeyi bir şeye vurarak takmak
smear (something) onto (something) f. (bir şeye bir şey) bulaştırmak
smear (something) onto (something) f. (bir şeye bir şey) sürmek
smear (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne yaymak
smear (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyle) sıvamak
smear (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyle) lekelemek
smear something onto someone or something f. birine/bir şeye bir şey bulaştırmak
smear something onto someone or something f. birine/bir şeye bir şey sürmek
smear something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yaymak
smear something onto someone or something f. birini/bir şeyi bir şeyle sıvamak
smear something onto someone or something f. bir şeyi birine/bir şeye ovarak sürmek
spill over onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne taşmak
spill over onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne dökülmek
spill over onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) sıçramak
spill over onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) etkilemek
spill over onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) bulaşmak
spill over onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) yayılmak
spill over onto (something) f. sınırları aşıp (bir şeye/yere) yayılmak
spill over onto (something) f. sınırları aşıp (bir şeye/yere) saçılmak
spill over onto (something) f. sınırlarını aşıp (başka bir yere/şeye) taşmak
spill over onto (something) f. sınırlarından (başka bir yere/şeye) taşmak
spill over onto (something) f. sınırlarının dışına çıkmak
wind something onto something f. bir şeyi bir şeye sarmak
wind something onto something f. bir şeyi bir şeye dolamak
wind something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne sarmak/dolamak
catch onto (something) f. (bir şeye) tutunmak
catch onto (something) f. (bir şeye) geçmek
catch onto (something) f. (bir şeye) kilitlenmek
crack onto (someone) f. (biriyle) flört etmek
crack onto (something) f. (bir şeye) rastlamak
crack onto (something) f. (bir şeye) denk gelmek
crack onto (something) f. (bir şey) keşfetmek
crack onto (something) f. şans eseri (bir şey) bulmak
rivet (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) perçinlemek
rivet (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) perçinle bağlamak
rivet (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) perçinle tutuşturmak
rivet (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeye) sıkıca tutturmak/takmak
set (someone or something) down onto (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine koymak
set (someone or something) down onto (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine yerleştirmek
set (something) down onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üzerine not almak
set (something) down onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üzerine not etmek
set (something) down onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üzerine kaydetmek
set (something) down onto (something) f. bir hava aracını (bir şeyin) üzerine indirmek
set (something) down onto (something) f. bir hava aracını bir yere indirmek
sprinkle onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine serpiştirmek/serpilmek
sprinkle onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine küçük damlalar/parçacıklar halinde yağmak
sprinkle onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine çiselemek
sprinkle onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine serpmek
sprinkle onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine saçmak
stray onto (some place) f. (bir yerde) başıboş dolaşmak
stray onto (some place) f. (bir yere) istediği gibi girip çıkmak
stray onto (some place) f. (bir yere) elini kolunu sallayarak girip çıkmak
stray onto (some place) f. (bir yerde) elini kolunu sallayarak dolaşmak
stray onto (some place) f. (bir yere) kafasına göre girip çıkmak
stray onto (some place) f. (bir yerde) kafasına göre dolaşmak
stray onto something f. bir şeyde başıboş dolaşmak
stray onto something f. bir şeye istediği gibi girip çıkmak
stray onto something f. bir şeye elini kolunu sallayarak girip çıkmak
stray onto something f. bir şeyde elini kolunu sallayarak dolaşmak
stray onto something f. bir şeye kafasına göre girip çıkmak
stray onto something f. bir şeyde kafasına göre dolaşmak
stumble onto (something) f. kazara (bir şey) keşfetmek/bulmak
stumble onto (something) f. şans eseri (bir şey) keşfetmek/bulmak
stumble onto (something) f. tesadüfen (bir şey) keşfetmek/bulmak
tighten (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) sıkıca bağlamak
tighten (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) sıkıca takmak
tighten (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) sıkıca tutturmak
tighten (something) onto (something else) f. (bir şeyi bir şeye) sıkıca sabitlemek
unload onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne yüklemek
unload onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine atmak
unload onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) sırtına yüklemek
unload onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) yıkmak
unload onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne yıkmak
unload onto (something) f. (bir şeyin) yükünü boşaltmak
unload onto (something) f. (bir şeyi) boşaltmak
pop (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne çıt diye takmak
leech onto f. aşırı hayranlık duymak
nose something (out) (onto something) f. bir şeyin burnunu (bir şeye) çıkartmak
tack something onto something f. bir şeyi bir şeye eklemek
tack something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne eklemek
append something onto something f. bir şeyi bir şeye eklemek
append something onto something f. bir şeyi bir şeye bağlamak
append something onto something f. bir şeyi bir şeye tutturmak
append something onto something f. bir şeyi bir şeye iliştirmek
append something onto something f. bir şeyi bir şeye takmak
append (something) onto f. '-e eklemek
append (something) onto f. '-e bağlamak
append (something) onto f. '-e tutturmak
append (something) onto f. '-e iliştirmek
append (something) onto f. b'-e takmak
lock something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine kilitlemek/bağlamak
lock something onto someone or something f. birini/bir şeyi bir şeyle kilit altına almak
back someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek
back someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek
back someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru geri geri sürmek/hareket ettirmek
back onto someone or something f. geri geri bir şeyin üstünden geçmek
back onto someone or something f. geri geri giderken bir şeyi ezmek
back onto (something) f. geri geri bir şeyin üstüne itmek, hareket ettirmek, sürmek
back onto (something) f. geri geri (bir şeyi) ezmek
back onto (something) f. geri geri giderken bir şeyin üstüne çıkmak
lever yourself onto something f. bir yerden destek alarak ayağa kalkmak
lever yourself onto something f. bir yerden destek alarak hareket etmek
build something onto something f. bir yapıya ek yapmak
build something onto something f. bir yapıyı genişletmek/uzatmak
build onto something f. bir yapıyı genişletmek/uzatmak
build onto something f. bir yapıya ek yapmak
build something onto something f. bir şeye ek bir şey inşa etmek
build something onto something f. bir yapıya ek bir şey inşa etmek
build something onto something f. bir yapıya ilave bir şey inşa etmek/yapmak
build something onto something f. bir yapıyı ek bir şey inşa ederek genişletmek/uzatmak/büyütmek
build onto (something) f. (bir şeye) ek inşa etmek
build onto (something) f. (bir yapıya) ek inşa etmek
build onto (something) f. (bir yapıya) ilave yapmak
build onto (something) f. (bir yapıyı) ek inşa ederek genişletmek/uzatmak/büyütmek
build onto (something) f. (bir şeye) ekleme yapmak
build onto (something) f. (bir şeyi) genişletmek
build out onto f. -e doğru uzatmak/büyütmek/genişletmek
build out onto f. -ın içine doğru uzatmak/büyütmek/genişletmek
carry onto f. -e koymak/yerleştirmek
carry onto f. -e taşımak
catch onto f. -e takılmak
catch onto f. -e kilitlenmek
catch onto f. -e tutunmak
catch onto f. -e geçmek
climb onto something f. bir şeye çıkmak
climb onto something f. bir şeye tırmanmak
climb onto something f. bir şeyin üstüne çıkmak/tırmanmak
climb onto something f. bir şeye binmek
climb onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) tırmanmak
climb onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne çıkmak/tırmanmak
climb onto (someone or something) f. birinin/bir şeyin üstüne binmek
clip onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine iliştirmek
clip onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine ataçlamak/klipslemek
clip onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine tutturmak
clip something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine iliştirmek
clip something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine ataçlamak/klipslemek
clip something onto someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinde tutturmak
come onto someone or something f. birini/bir şeyi bulmak
come onto someone or something f. birine/bir şeye rastlamak
come onto someone or something f. birine/bir şeye rast gelmek
come onto someone or something f. biriyle/bir şeyle karşılaşmak
cop onto f. anlamak
cotton onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sevmek
cotton onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) olumlu karşılamak
cotton onto f. -i anlamaya başlamak
cotton onto f. '-i idrak etmeye başlamak
cotton onto f. '-i kavramaya başlamak
crack onto (someone) [australia] f. (biriyle) flört etmek
crack onto (someone) [australia] f. (biriyle) kırıştırmak
crack onto (something) f. (bir şeye) denk gelmek
crack onto (something) f. (bir şeye) rastlamak
crack onto (something) f. (bir şey) keşfetmek
crack onto (something) f. şans eseri (bir şey) bulmak
engrave (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine kazımak
engrave (something) onto (something) f. (bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine oymak
fall back onto someone or something f. (geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek
fall back onto someone or something f. yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak
fall back onto someone or something f. rezervleri kullanmaya başlamak
fall back onto someone or something f. yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak
fall back onto someone or something f. ihtiyat olarak saklanan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak
fall back onto someone or something f. birikimden harcamak/yemeye başlamak
fall onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne düşmek
fall onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) düşmek
fall onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) saldırmak
fall onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) hücum etmek
fall onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) vurmak
fall onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne çullanmak
fall onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek
fall onto (someone or something) f. (bir şey) yaşamak
fall onto (someone or something) f. (bir şey) geçirmek
fall onto (someone or something) f. (bir duruma/döneme) girmek/düşmek
fall onto (someone or something) f. aniden (bir şeyin) farkına varmak
fall onto (someone or something) f. umulmadık şekilde (bir şey) bulmak
fall onto (someone or something) f. bir anda aklına (bir şey) gelmek
fall onto (someone or something) f. (belirli bir zamanda/tarihte) olmak
fall onto (someone or something) f. (belirli bir zamana/tarihe) denk gelmek
fall onto (someone or something) f. (tarihi/zamanı belirli bir güne) rastlamak
fall onto (someone or something) f. (bir şeyle) karşılanmak
fall onto (someone or something) f. (ilgisizlikle, ters) karşılanmak
fall onto (someone or something) f. dikkate alınmamak
fall onto (someone or something) f. kulak ardı edilmek
fall onto (someone) f. (birinin) üstüne düşmek
fall onto (someone) f. (birinin) üstüne kalmak
fall onto (someone) f. (birinin) görevi/sorumluluğu olmak
fall onto (someone) f. (birinin) sorumluluğuna kalmak
fall onto (someone) f. birinin üstüne kalan bir sorumluluk olmak
fall onto (someone) f. birinin üstüne düşen bir görev olmak
fall onto (someone) f. birinin vazifesi olmak
fall onto (someone) f. birinin üstüne vazife olmak
fasten someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye bağlamak
fasten someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye tutturmak
fasten someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye yapıştırmak
fasten someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye iliştirmek
fasten someone or something onto someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye sabitlemek
give onto f. (bir yöne) bakmak
give onto f. (bir yere) bakmak
give onto f. -e dönük olmak
fit something onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne uydurmak/takmak
fix something onto something f. bir şeyi bir şeye takmak
fix something onto something f. bir şeyi bir şeye iliştirmek
fix something onto something f. bir şeyi bir şeye yapıştırmak
flop something down onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
flop something down onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak
flop something down onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
flop something down onto something f. bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
flop down onto (something) f. (bir şeye) küt diye oturmak
flop down onto (something) f. (bir şeye) lap diye oturmak
flop down onto (something) f. (bir şeyin) üstüne kendini atmak/bırakmak
flop down onto (something) f. (bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak
flop down onto (something) f. (bir şeyin) üstüne yığılmak
flop down onto (something) f. (bir şeyin) üstüne cumbadak atlamak
flop down onto (something) f. (bir şeye) cumburlop diye atlamak