salt - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

salt

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"salt" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 71 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
salt i. tuz
General
salt i. deniz kurdu
salt i. lezzet
salt i. tuzluk
salt i. nükte
salt i. tat
salt i. espri
salt i. tuz
salt i. destek
salt i. takviye
salt i. yardım
salt i. sağduyu
salt i. ortak akıl
salt i. aklıselim
salt i. metanet
salt i. gerçekçilik
salt i. açık sözlülük
salt i. şüpheci yaklaşım
salt i. kuşkuculuk
salt i. çekingenlik
salt i. ihtiyat
salt i. tuzla
salt i. tuz bataklığı
salt f. tuzlayarak saklamak
salt f. tuz koymak
salt f. salamura yapmak
salt f. biriktirmek
salt f. tuz katmak
salt f. tuzlamak
salt f. keyifli/cazip hale getirmek
salt f. bezemek
salt f. süslemek
salt f. tuz ihtiyacını karşılamak
salt f. tuz vermek
salt f. tuzla beslemek
salt f. aklar düşürmek
salt f. kırlaştırmak
salt f. beyazlatmak
salt f. ağartmak
salt s. tuzlu
salt s. tuzlanmış
salt s. tuzlu (tat)
salt s. tuzlu suyla dolu
salt s. tuzlu su katılmış
salt s. tuz bataklığında yetişen
salt s. tuz bataklığında yaşayan
salt s. sivri
salt s. keskin
salt s. sert
salt s. acımasız
salt s. şiddetli
salt s. amansız
salt s. acı
Colloquial
salt i. şirketi sendikalaştırmak için orada işe girmeye çalışan kimse
Technical
salt i. tuz
salt f. tuzlamak
salt f. tuz ile korumak
Informatics
salt i. düz metin mesajının şifre güvenliğini artırmak için eklenen rastgele seçilmiş baytlar
salt f. şifrelemeden önce dolgu baytları eklemek
Marine
salt i. denizci
Mining
salt f. verimli maden damarı ortaya çıkarmak için altını patlatmak
Archaeology
salt f. kazı alanına sahte buluntu koymak
Geography
salt i. arizona'da bir nehir
salt i. kentucky'de bir nehir
salt i. missouri'nin kuzeydoğusunda bir nehir
Geology
salt s. tuzlu (toprak)
salt s. verimsiz
salt s. bereketsiz
salt s. ürün vermeyen
salt s. çorak
salt s. kıraç

"salt" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
salt absolute s.
General
salt pure s.
salt very s.
salt only s.
salt naked s.
salt mere s.
salt hard-core s.
salt infinite s.
salt clear s.
salt plenary s.
salt solely zf.
salt merely zf.
salt purely zf.
salt sheer zf.
salt sole zf.
salt soly zf.
salt soly zf.
Technical
salt absolute s.

"salt" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
low salt diet i. tuzsuz diyet
salt meadow i. tuzlak
salt spray i. tuz serpintisi
garlic salt i. sarımsak tuzu
rock salt i. kaya tuzu
salt lake i. takır
old salt i. deniz kurdu
lime salt i. kireç tuzu
salt cellar i. tuzluk
uric acid salt i. ürat
iron salt i. demir tuzu
in salt i. salamura
salt water i. tuzlu su
table salt i. sofra tuzu
common salt i. sofra tuzu
epsom salt i. ingiliz tuzu
salt flat i. tuzlu çanak
salt lake i. tuzlu göl
salt marsh i. tuzla
sea salt i. deniz tuzu
bay salt i. kaba tuz
salt pit i. tuz madeni
salt of the earth i. güvenilir kişi
salt fish i. tuzlama balık
pepper and salt i. saçlarına ak düşmüş
old salt i. tecrübeli denizci
metallic salt i. maden tuzu
salt mine i. tuz madeni
salt fish i. tuzlu balık
common salt i. tuz
blueing salt i. mavileme tuzu
salt of the earth i. dürüst kişi
salt mine i. kayatuzu çıkarılan tuzla
epsom salt i. magnezyum sülfat
salt pan i. tuzla tavası
common salt i. mutfak tuzu
salt lake i. suyu tuzlu olan göl
boiled salt i. rafine tuz
rock salt i. kayatuzu
bath salt i. banyo tuzu
salt swamp i. tuzlu bataklık
salt marshes i. tuzlu bataklıklar
salt marshes i. tuzlu bataklık
salt industry and trade i. tuz endüstrisi ve ticareti
acid salt test i. asit tuz testi
pinch of salt i. tuz parçası
pinch of salt i. bir tutam tuz
salt of the earth i. saygıya ve değer verilmeye layık
salt of the earth i. muhterem
salt of the earth i. saygıdeğer
efflorescent salt i. çiçeksime tuzu
salt-cellar i. tuzluk
salt-water pool i. tuzlu su havuzu
salt-pan i. tuzla
salt content i. tuz muhtevası
salt marsh i. tuz bataklığı
salt content i. tuz içeriği
salt-box i. tuz kutusu
table salt i. yemek tuzu
common salt i. yemek tuzu
salt rain i. tuz yağmuru
salt and pepper hair i. siyah-beyaz kırçıllı saç
salt-free diet i. tuzsuz diyet
salt truck (us) i. yol tuzlama aracı
dishwasher salt i. bulaşık makinesi tuzu
salt-rimmed glass i. kenarları/ağzı tuzlanmış bardak
salt-rimmed glass i. kenarı ıslatılıp tuza batırılmış kadeh
salt-rimmed glass i. kenarları tuzlu bardak
kosher salt i. sofra tuzundan daha büyük taneli tuz
koshering salt i. sofra tuzundan daha büyük taneli tuz
coarse salt i. kaba tuz
1 teaspoon salt i. 1 çay kaşığı tuz
lemon salt i. limon tozu
spilling salt i. tuz dökme
salt and pepper hair i. kır saç
attic salt i. çok keskin zeka
pepper-and-salt i. kır renk
pepper-and-salt i. erken çiçek açan bir tür bitki
salt merchant i. tuz üreticisi
salt merchant i. tuz tüccarı
salt mines i. angarya işlerin yapıldığı yer
salt mines i. sürekli hapis kalınan yer
salt raker i. doğal tuzlu su alanlarından tuz toplayan kimse
salt stick i. tuzlu çubuk kraker
salt away f. biriktirmek (para)
salt down f. tuza yatırmak
salt down f. istif etmek
salt down f. tuzlayarak saklamak
rub salt in the wound f. üstüne tuz biber ekmek
salt away f. tuza yatırmak
salt down f. tuzlamak
salt away f. istif etmek
salt away f. tuzlamak
salt away f. saklamak
salt away f. para biriktirmek
salt down f. biriktirmek (para)
add salt to the wound f. yaraya tuz basmak
rub salt in the wound f. yaraya tuz basmak
pour salt into wound f. yaraya tuz basmak
rub salt into the wound f. yaraya tuz basmak
rub salt into wound f. yaraya tuz basmak
salt out f. tuzla çöktürmek
worth one's salt f. aldığı ücreti hak etmek
put a spoonful of salt f. bir kaşık tuz koymak
sprinkle salt f. tuz serpmek
rub salt in somebody's wound f. yaraya tuz basmak
salt out f. (çözeltinin) tuzu çökelmek
salt out f. çözeltiden ayrıştırılmak
salt out f. çözelti yardımıyla çökertilmek
as salt as s. kadar tuzlu
pepper and salt s. ak düşmüş (saç)
salt-weathered s. tuzdan yıpranmış
salt-weathered s. tuzdan bozulmuş
pepper-and-salt s. (kumaş) siyahlı beyazlı
pepper-and-salt s. (saç) kır
salt [obsolete] s. kızgınlığa girmiş (dişi hayvan)
salt [obsolete] s. şehvetli
salt [obsolete] s. şehvet düşkünü
salt [obsolete] s. şehvete düşkün
salt-and-pepper s. kırçıllı
sea-salt s. deniz suyu ile tuzlu hale gelmiş
sea-salt s. deniz tuzu gibi
below the salt zf. az tanınmış kimseler arasında
Phrasals
salt away f. salamura yapmak
salt away f. (parayı) bir yana saklamak
salt away f. gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak
salt away f. gelecek için saklamak
salt away f. ileride kullanmak üzere bir kenara koymak
salt away f. ileride kullanmak için saklamak
salt away f. zulada saklamak
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) canlandırmak
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) dinamikleştirmek
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) daha ilginç/ilgi çekici hale getirmek
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) zenginleştirmek
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) cazip göstermek
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) olduğundan değerli göstermek
salt (something) with (something) f. (bir şeyi bir şeyle) süslemek
salt (something) with (something) f. bir şifreyi daha güvenli hale getirmek için rastgele veri katmanı uygulamak
salt (something) with (something) f. şifreyi rastgele veri ekleyerek daha güvenli hale getirmek
salt something with something f. bir şeyi bir şeyle tuzlamak
salt something with something f. bir şeyi bir çeşit tuzla tuzlamak
salt something with something f. bir şeye bir şeyi yem olarak koymak/atmak
salt something with something f. bir şeyin içine cezbedici bir şey koymak
salt something with something f. bir şeye tuzak olarak bir şey atmak/koymak
salt something with something f. bir şeyi bir şeyle cazip hale getirmek
salt with f. ile canlandırmak
salt with f. ile dinamikleştirmek
salt with f. ile daha ilginç/ilgi çekici hale getirmek
salt with f. ile zenginleştirmek
salt with f. ile cazip göstermek
salt with f. ile olduğundan değerli göstermek
salt with f. ile süslemek
salt with f. ile tuzlamak
salt with f. içine cezbedici bir şey koymak
salt with f. tuzak olarak bir şey atmak/koymak
salt with f. ile cazip hale getirmek
Phrases
with a grain of salt expr. inanmayarak
with a grain of salt expr. ihtiyat kaydıyla
with a grain of salt expr. kuşkuyla
with a grain of salt expr. şüphe ile
with a grain of salt expr. şüpheyle
Colloquial
salt bae i. tuz bebeği
salt horse [dated] i. tuzda sığır eti
salt horse [dated] i. tuzda kurutulmuş biftek
salt horse [dated] i. tuzda korunmuş bitek
salt horse i. salamura sığır eti/biftek
salt rheum i. cilt döküntüsü
salt rheum i. egzama
salt (something) down f. (bir şeyi) tuzlamak
salt (something) down f. (bir şeyi) tuzlayıp kurutmak
salt (something) down f. (bir şeyi) tuzla kaplayıp kurumasını sağlamak
salt (something) down f. (bir şeyi) tuza yatırmak
pound salt exclam. defol
pound salt exclam. bas git
pound salt exclam. kaybol
pound salt exclam. gidip kendi küçük işlerinle uğraş
Idioms
old salt i. bilgili ve deneyimli
back to the salt mines i. kürkçü dükkanına dönme
covenant of salt [archaic] i. tuz akdi
covenant of salt [archaic] i. iki veya daha fazla grup arasında kalıcı antlaşma
covenant of salt i. gelin ve damadın bir tutam tuzu değiş tokuş ettikleri evlilik töreni
attic salt i. ince espri
attic salt i. ince mizah
any (one) worth (one's) salt i. aldığı ücreti hak eden kimse
any (one) worth (one's) salt i. alanında saygıdeğer kimse
any (one) worth (one's) salt i. işinin hakkını veren kimse
salt in the wound i. yaraya/yaralarına tuz basma
salt in the wound i. zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma
salt in the wounds i. yaraya/yaralarına tuz basma
salt in the wounds i. zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma
salt in one's wound i. yaraya/yaralarına tuz basma
salt in one's wound i. zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma
salt in one's wounds i. yaraya/yaralarına tuz basma
salt in one's wounds i. zaten kötü olan/giden bir şeyin üstüne tuz biber ekme/olma
salt mines i. angarya işler
salt mines i. günlük zor işler
salt mines i. günlük iş yükü
salt mines i.
salt-and-pepper i. kırçıllı saç
salt-and-pepper i. kır saç
salt the books f. mali usulsüzlük yapmak
salt the books f. hesaplarla oynamak
salt the books f. hesapları şişirmek
salt the books f. bir şeyin değerini/etkisin ya da cazibesini artırmak için yalan bilgi yaymak
salt the books f. manipülasyon yapmak
salt the books f. sahte bilgi yaymak
salt the books f. hesap ve faturalarda usulsüzlük yapmak
salt the books f. hesaplarla oynamak
sit below the salt f. mevki/rütbe/itibar açısından aşağı/alt seviyede olmak
sit below the salt f. (şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak
sit beneath the salt f. mevki/rütbe/itibar açısından aşağı/alt seviyede olmak
sit beneath the salt f. (şaka yollu) biz fanilerin arasına karışmak
worth one's salt f. aldığı parayı hak etmek
eat one's salt f. birinin sofrasına konuk olmak
eat one's salt f. birinin konuğu olmak
rub salt into someone's wounds f. birinin yarasına tuz biber ekmek
put salt on someone's tail f. birini yakalamak
put salt on someone's tail f. birini durdurmak
put salt on someone's tail f. birini zaptetmek
take something with a pinch of salt f. ihtiyatla yaklaşmak
go back to the salt mines f. işine dönmek
salt away f. istif etmek
be the salt of the earth f. iyi ve dürüst bir insan olmak
take something with a grain of salt f. ihtiyatla yaklaşmak
take something with a grain of salt f. kuşku ile karşılamak
take something with a pinch of salt f. kuşku ile karşılamak
take something with a pinch of salt f. şüphe ile yaklaşmak
take something with a grain of salt f. şüphe ile yaklaşmak
rub salt into the wound f. yaraya tuz biber ekmek
rub salt in wound f. yaraya tuz basmak
rub salt into somebody's wounds f. yarasına tuz basmak
rub salt in a wound f. yaraya tuz basmak
rub salt in someone's wound f. yarasına tuz basmak
have enough sense to pound salt f. minimum zekaya/akla sahip olmak
have enough sense to pound salt f. minimum kabiliyete sahip olmak
have enough sense to pound salt f. kendine yetecek aklı olmamak
have enough sense to pound salt f. yarım akıllı olmak
have enough sense to pound salt f. kafası bir şeye basmamak
salt the mine f. bir şeyin değerini, cazibesini, potansiyelini sahtekarlıkla artırmak için yanlış bilgi sunmak/vermek
salt the mine f. göz boyamak
put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] f. (birini/bir şeyi) yakalamaya çalışmak
put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] f. (birini/bir şeyi) elde etmeye çalışmak
put salt on the tail of f. yakalamak
put salt on the tail of f. ele geçirmek
put salt on the tail of f. zapt etmek
pour salt on one's wound f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on one's wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on the wound f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on the wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt onto the wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye hemen inanmamak
eat someone's salt f. birine misafir olmak
eat someone's salt f. birinin sofrasına konuk olmak
eat salt f. konuk olmak
eat salt f. sofrasına konuk olmak
eat salt with [dated] [uk] f. -e konuk olmak
eat salt with [dated] [uk] f. -in sofrasına konuk olmak
eat salt with (someone) [uk] f. (birine) konuk olmak
eat salt with (someone) [uk] f. (birinin) sofrasına konuk olmak
eat salt with (someone) [uk] f. (birinin) evinde kalmak
go pound salt f. defolup gitmek
go pound salt f. basıp gitmek
go pound salt f. kaybolmak
go pound salt f. gidip kendi küçük işleriyle uğraşmak
pour salt into the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
take with a pinch of salt f. ihtiyatla yaklaşmak
take with a pinch of salt f. kuşku ile karşılamak
take with a pinch of salt f. şüphe ile yaklaşmak
be worth (one's) salt f. aldığı ücreti hak etmek
be worth (one's) salt f. aldığı parayı hak etmek
worth your salt s. aldığı ücreti hak eden
worth your salt s. aldığı parayı hak eden
worth your/its salt s. aldığı ücreti hak eden
worth your/its salt s. aldığı parayı hak eden
worth one's salt s. işinin ehli
worth one's salt s. işini iyi yapan
beneath the salt zf. mevki/rütbe/itibar açısından aşağı/alt seviyede
above the salt zf. yüksek zümreden
above the salt zf. asilzade/aristokrat
above the salt zf. hanedana mensupmuş gibi
with a grain of salt zf. çekinceli olarak
with a grain of salt zf. emin olmadan
with a grain of salt zf. tereddütle
with a grain of salt zf. tedirginlikle
with a grain of salt zf. çok güvenmeden
with a pinch of salt zf. çekinerek
with a pinch of salt zf. emin olmadan
with a pinch of salt zf. tereddütle
with a pinch of salt zf. tedirginlikle
with a pinch of salt zf. çok güvenmeden
no (person) worth their salt would (do something) expr. o kalifiyede bir insan böyle bir iş yapmaz
no (person) worth their salt would (do something) expr. öyle ehil biri böyle bir şey yapmaz
not worth his salt expr. beş para etmez
any (teacher etc.) worth their salt expr. görevini iyi yapan
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işinin erbabı
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işin erbabı
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işinin hakkını veren
take it with a pinch of salt expr. ihtiyatla yaklaş
take it with a grain of salt expr. ihtiyatla yaklaş
with a grain of salt expr. kuşku ile
any (teacher etc.) worth their salt expr. mesleğinde iyi olan
take it with a pinch of salt expr. şüphe ile yaklaş
take it with a grain of salt expr. şüpheyle yaklaş
take it with a pinch of salt expr. şüpheyle yaklaş
take it with a grain of salt expr. şüphe ile yaklaş
back to the salt mines expr. (tatil sonrası) işe dönüş
no (person) worth their salt would (do something) expr. o seviyedeki/konumdaki bir insanın yapacağı şey değil
no (person) worth their salt would (do something) expr. o seviyedeki/konumdaki bir insanın yapacağı iş değil
no (person) worth their salt would (do something) expr. o seviyedeki/konumdaki bir insan böyle bir şey yapmaz
below the salt expr. düşük düzeyde
below the salt expr. düşük kademede
below the salt expr. alt kademede
below the salt expr. alt kesimde
below the salt expr. alt seviyede
below the salt expr. toplumun alt kesimlerinde
below the salt expr. toplumun düşük tabakalarında
no teacher/actor worth their salt expr. görevini iyi yapan hiçbir öğretmen, oyuncu
no teacher/actor worth their salt expr. mesleğinde iyi olan hiçbir öğretmen, oyuncu
no teacher/actor worth their salt expr. işin erbabı hiçbir öğretmen, oyuncu
like a dose of salt expr. kaşla göz arasında
like a dose of salt expr. hemencecik
like a dose of salt expr. şipşak
with a pinch of salt expr. kuşkuyla
with a pinch of salt expr. şüpheyle
with a pinch of salt expr. ihtiyatla
with a pinch of salt expr. ihtiyatla
with a pinch of salt expr. şüpheyle
with a pinch of salt expr. çekinceyle
Speaking
can you pass me the salt expr. bana tuzu uzatır mısın
we are running out of salt expr. tuzumuz bitiyor
can you pass the salt please? expr. tuzu uzatır mısın?
we are running low on salt expr. tuzumuz bitiyor
can you pass the salt please? expr. tuzu uzatır mısınız?
would you pass me the salt shaker, please? expr. tuzluğu uzatır mısın lütfen?
Industry
salt garden i. tuz üretimi için deniz suyunu doğal olarak buharlaştıran bir sistem
Technical
epsom salt i. acı tuz
aniline salt i. anilin tuzu
intermittent spraying of a salt solution i. aralıklı olarak tuz çözeltisi püskürtme
acid salt i. asit tuz
copper accelerated salt spray test i. bakır için hızlandırılmış tuz püskürtme deneyi
basic salt i. bazlı tuz
basic salt i. bazik tuz
deicing salt impact i. buz çözücü tuz etkisi
freeze-thaw cycling with de-icing salt immersion i. buz çözücü tuz içinde donma-çözülme deneyi
double salt i. çift tuz
salt efflorescence i. çiçeklenme
copper acetic salt spray i. cass deneyi
mercury salt i. cıva tuzu
blueing salt i. çivitleme tuzu
chevreul's salt i. chevreul tuzu
iron salt i. demir tuzu
dibasic salt i. dibazik tuz
salt water evaporator i. deniz suyu evaporatörü
fast colour salt i. diozo tuzu
thawing salt i. don/buz çözücü tuz
fused-salt bath i. erimiş tuz yunağı
electrode salt bath i. elektrotlu tuz banyosu
molten salt bath i. erimiş tuz banyosu
molten salt i. erimiş tuz
deicing salt i. eritici tuz
epsom salt i. epsom tuzu
phosphonium salt i. fosfonyum tuzu
glaubert's salt i. glaubert tuzu
lake salt i. göl tuzu
salt-cake i. ham sodyum sülfat
iodized salt i. iyotlanmış tuz
inorganic salt i. inorganik tuz
epsom salt i. ingiliz tuzu
complex salt i. karmaşık tuz
tin salt i. kalay klorürü
coarse salt purification i. kaba tuz arıtma
chloride carbonate salt bath i. klorürlü karbonatlı tuz yunağı
mineral salt i. kaya tuzu
chloride salt bath i. klorür tuzu banyosu
rock salt i. kaya tuzu
controlled salt-laden atmosphere i. kontrollü tuz yüklü atmosfer
chromic salt i. krom tuzu
complex salt i. kompleks tuz
martempering salt i. martensit menevişleme tuzu
martempering salt i. marmenevişleme tuzu
metallic salt i. maden tuzu
sour salt i. limon tuzu
epsom salt i. mangnezyum sülfat
blueing salt i. mavileme tuzu
microcosmic salt i. mikrokozmik tuz
mohr salt i. mohr tuzu
monobasic salt i. monobazik tuz
metal salt i. metal tuzu
salt ammoniac tinning i. nişadırlı kalay kaplama
oxonium salt i. oksonyum tuzu
nitroso-r-salt photometric method i. nitrozo-r-tuzu fotometrik metot
austenitizing salt i. ostenitleme tuzu
pink salt i. pempe tuz
peroxy salt i. peroksi tuz
rochelle salt i. roşel tuzu
salt solution i. salamura
cyanide salt bath i. siyanür tuzu banyosu
cyanide salt bath i. siyanür tuzu yunağı
alternate immersion test in salt solution i. sıra ile tuz çözeltisine daldırma deneyi
cyanide salt i. siyanür tuzu
salt hydrate i. sulu tuz
watersoftener salt i. su yumuşatıcı yapay reçine
water-soluble magnesium salt i. suda çözünebilir magnezyum tuzu
salt deposit i. tuz birikimi
salt gradient solar pond i. tuz tabakalı güneş havuzu
resistance to salt crystallisation i. tuz kristallenmesine direnç
salt solution i. tuz çözeltisi
salt test method i. tuz deneyi metodu
resistance to ageing by salt mist i. tuzlu buharla yıpranmaya direnç
salt content i. tuz içeriği
salt lake i. tuz gölü
salt bath descaling i. tuz yunağında tufal giderme
salt bath annealing i. tuz yunağında tavlama
salt bath heattreatment i. tuz yunağında ısıl işlem
salt concentration i. tuz konsantrasyonu
salt spray test i. tuz püskürtme deneyi
salt bath rectifier i. tuz banyosu doğrultucusu
salt bath tempering i. tuz yunağında menevişleme
salt crystallization i. tuz kristalleşmesi
salt bath brazing i. tuz yunağında sert lehimleme
resistance to salt spray i. tuz püskürtmeye direnç
salt bath i. tuz yunağı
salt limit i. tuz limiti
salt bath i. tuz banyosu
salt bath austenization i. tuz yunağında östenitleme
salt martempering i. tuzda martensit menevişleme
salt fog test i. tuz sisi deneyi
salt spray test i. tuzlu sis testi
salt bath rectification i. tuz banyosu doğrultması
salt bath rectifier i. tuz yunağı ayarlayıcısı
salt bath contamination i. tuz yunağı kirlenmesi
salt bath quenching i. tuz yunağında suverme
salt concentration i. tuz derişimi
salt bath descaling i. tuz banyosu kabuksuzlaştırması
salt bridges i. tuz köprüleri
salt efflorescence i. tuz çiçeksimesi
salt deposits i. tuz birikintileri
salt crystal i. tuz kristali
salt exchange i. tuz değişimi
salt-water basin i. tuzlu su havuzu
salt deposit i. tuz tortusu
salt martempering i. tuzda marmenevişleme
salt contamination i. tuz bulaşımı
salt water system i. tuzlu su devresi
salt pit i. tuz madeni
salt crystallization i. tuz kristallenmesi
salt carry-over i. tuz sürüklenmesi
salt removal i. tuz giderme
salt glaze i. tuz sırı
salt mist i. tuz sisi
salt instrusion i. tuz girişimi
salt bath rectification i. tuz yunağı ayarlanması
salt bath annealing i. tuz banyosu tavlaması
spirit of salt i. tuzruhu
salt cake i. tuz keki
salt contamination i. tuz kirlenmesi
salt efflorescence i. tuz kusma
salt bath heating i. tuz yunağında ısıtma
salt water i. tuzlu su
salt-dilution method i. tuz-seyreltme metodu
salt pot i. tuz potası
salt mist corrosion test i. tuz buğusu korozyon deneyi
salt solution i. tuz solüsyonu
salt bath martempering i. tuz yunağında marmenevişleme
salt-water instrusion i. tuzlu su girişimi
dry-salt i. tuzlamak ve kurutmak (gıda)
salt spray test i. tuzlu sprey tesi
salt content i. tuz muhtevası
salt balance i. tuz dengesi
salt solution i. tuzlu eriyik
salt cloud i. tuz bulutu
common salt i. yemek tuzu
washed salt i. yıkanmış tuz
salt glaze i. (seramik) tuz sırı
salt block i. tuzlu suyu buharlaştırmak için kullanılan bir alet
salt block i. tuz fabrikası
salt bottom i. tuz kristalleriyle kaplı düz zemin
salt gauge i. tuzölçer
salt gauge i. salimetre
salt shaker i. sesleri her yönden eşit derecede iyi alabilen basınç mikrofonu