acı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

acı



"acı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 105 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
acı ache i.
acı pain i.
acı acrimonious s.
acı hot s.
acı bitter s.
General
acı heartbreak i.
acı hurt i.
acı misery i.
acı heartache i.
acı gnawing i.
acı anguish i.
acı affliction i.
acı pain i.
acı chagrin i.
acı woe i.
acı poignancy i.
acı grief i.
acı vitriol i.
acı sting i.
acı agony i.
acı worry i.
acı bite i.
acı sorrow i.
acı achage i.
acı ake i.
acı tenderness i.
acı thorn i.
acı travail i.
acı bale i.
acı hell i.
acı hurting [dialect] i.
acı dree [scotland] i.
acı penance i.
acı saltness i.
acı sour s.
acı sad s.
acı tart s.
acı tragic s.
acı wry s.
acı biting s.
acı acerbic s.
acı nipping s.
acı rancid s.
acı sorry s.
acı scathing s.
acı smart s.
acı grievous s.
acı cutting s.
acı severe s.
acı keen s.
acı splitting s.
acı sardonic s.
acı incisive s.
acı shrill s.
acı lamentable s.
acı hard s.
acı harsh s.
acı nippy s.
acı brackish s.
acı cruel s.
acı acrid s.
acı pungent s.
acı poignant s.
acı peppery s.
acı acerb s.
acı sorrowful s.
acı painful s.
acı ill s.
acı trenchant s.
acı tristful s.
acı mordacious s.
acı severest s.
acı severer s.
acı shriller s.
acı bitter s.
acı sharp s.
acı rank s.
acı harsh-tasting s.
acı sour-tasting s.
acı aigre s.
acı nipping s.
acı tweaky s.
acı austere s.
acı whot s.
acı mirchi [hinglish] s.
acı rough s.
acı rude s.
acı diablo s.
acı salt s.
acı severely zf.
acı yow ünl.
Irregular Verb
acı suffering i.
Technical
acı sourish s.
acı mordacious s.
acı grief s.
Medical
acı tortion [obsolete] i.
Gastronomy
acı hot taste i.
acı bitter s.
acı hot s.
acı diable s.
Archaic
acı teen i.
acı tene i.
acı bale i.
acı grame i.
Slang
acı kicky s.

"acı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
acı çekmek suffer f.
(acı) çekmek suffer f.
acı (tat) bitter s.
General
acı su brackish water i.
acı acı bağırma yowling i.
acı söz cut i.
şiddetli acı agony i.
acı söz caustic i.
acı gerçek a home truth i.
hem acı hem tatlı olma bittersweetness i.
acı bir hatıra a painful memory i.
acı bir çeşni zest i.
acı dil biting words i.
acı ve üzüntüyü yok eden ilaç nepenthe i.
çok acı biber cayenne i.
büyük acı heartbreak i.
acı çektiren kimse tormentor i.
çok acı bir durum misery i.
çok acı söz vitriol i.
acı istiridye bitter oyster i.
acı çektiren kimse torturer i.
acı kavun ecballium elaterium i.
büyük acı veren şey heartbreaker i.
acı biber hot pepper i.
acı acı havlama yap i.
acı düğün çiçeği buttercup i.
acı yitimi analgesia i.
acı çekme agony i.
acı çekme lamenting i.
hem acı hem tatlı olan dulcamara i.
acı feryat shriek i.
acı çektirme abuse i.
acı kuvvet brute force i.
acı ve ince çığlık screech i.
acı bira şerbeti bittern i.
acı söz lash i.
acı şey wormwood i.
acı kahve coffee made without sugar i.
acı ve baharatlı yemek devil i.
acı çeken kimse sufferer i.
acı feryat screech i.
acı kavun özü elaterium i.
acı tere otu dittander i.
acı dil harsh words i.
kesik ve acı bir havlama yelp i.
acı söz sting i.
acı balık bitterling i.
acı söz sarcasm i.
büyük acı veren kimse heartbreaker i.
acı acı havlama wapping i.
acı verme agonizing i.
acı bakla lupin i.
acı su hard water i.
arı sokmasına benzeyen acı sting i.
acı son tragic end i.
acı portakal bitter orange i.
acı acı bağıran yowler i.
acı söz scorcher i.
acı çekme suffering i.
acı şey gall i.
yabani acı kiraz chokecherry i.
acı olma durumu mordacity i.
acı çığlık atma shrieking i.
acı acı bağırma shrilling i.
bıçak gibi saplanan acı stitch i.
acı çektirme martyrdom i.
acı çektirme keelhauling i.
acı çekme threne i.
eski yunanlılarca acı ve üzüntüyü unutturduğu farzolunan bir ilaç nepenthe i.
acı eşiği threshold for pain i.
acı eşiği pain threshold i.
acı tatlı anılar bitter sweet memories i.
acı olay tragic event i.
acı olay upsetting event i.
acı tecrübeler bitter experiences i.
acı söz asperity i.
acı tere cardamine i.
acı su brackish-marine i.
bir tür acı sos chutney i.
birdenbire söylenen öfkeli veya acı sözler outburst i.
acı alay sarcasm i.
acı reçete bitter recipe i.
acı ama gerçek home truth i.
evsizliğin acı yüzü plight of the homeless i.
büyük acı torment i.
acı kahve bitter coffee i.
fiziksel veya ruhsal acı veren durum tormenting i.
acı hayat the bitter life i.
acı gün a day of sorrow i.
acı gün sad day i.
acı tat tang i.
acı bir eleştiri a bitter criticism i.
acı bir uyarı/hatırlatma a grim reminder i.
acı deneyim an unpleasant experience i.
acı tecrübeler unpleasant/painful experiences i.
acı tecrübeler pitiful experiences i.
acı tecrübe unpleasant experience i.
keskin acı searing pain i.
acı verme agonising i.
acı kokteyl sosu angostura bitter i.
acı son bitter end i.
acı bira bitter beer i.
acı gerçek grim reality i.
acı eşiği threshold of pain i.
acı gerçekler hard truths i.
acı/zalim/acımasız gerçekler brutal facts i.
kurutulmuş acı/jalapen biber chipotle i.
acı kayıp devastating loss i.
acı soğuk bitterly cold i.
insanın acı çekmesi human suffering i.
dünyanın en acı biberi carolina reaper i.
acı gerçek harsh reality i.
acı gerçek hard reality i.
ticari olarak üretilen acı sosların yapımında kullanılan bir çeşit biber tabasco pepper i.
acı biber sosu markası tabasco sauce i.
acı çektiren kimse afflicter i.
acı olma redness i.
acı ve endişeden azade olunan yer veya durum nirvana i.
işkence, sıkıntı veya acı veren herhangi bir şey tormentry i.
acı verme eğilimi tormentingness i.
kendine acı çektirme self-laceration i.
nahoş veya acı veren bir durumun geçici olarak rahatlaması truce i.
(yahudi almancasında) keder ve acı tsoris i.
acı verici ufak yaralanma tweak i.
(acı, eziyet) hafifleme aleggeaunce [obsolete] i.
birinin acı günü someone's sad day i.
acı acı havlama yelping i.
(acı, sinir, huzursuzluk vs.) hafifletme easing i.
acı yakarış,haykırış veya feryat yowling i.
acı vermeme unhurtfulness i.
psikolojik acı bale i.
acı veren etki barb i.
acı tat zing i.
acı son utterance i.
acı olan şey bitter i.
acı nitelik bitter i.
acı olan şey bitter i.
acı kaynağı marah i.
ağızda acı tat bırakmayan zengin ve yumuşak koyu bira milk stout [uk] i.
acı verici deneyim wringer i.
acı ve kargaşanın olduğu yer hellhole i.
acı veren duygu bruise i.
acı ama gerçek olan şeyler home truths i.
hayali acı veya ağrı humdudgeon [scotland] i.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord i.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde i.
acı hatıralar painful memories i.
acı hatıralar bitter memories i.
şeytantersine benzer acı bir zamk reçine karışımı gum albanum i.
sert acı bira heavy [scotland] i.
acı sakız rosin i.
acı silsilesi iliad i.
acı, öfke veya üzüntü sebebiyle atılan çığlık complaint [obsolete] i.
acı içinde kıvranma distressedness i.
acı çekme distressingness i.
başkasıyla birlikte acı çeken kimse co-sufferer i.
acı kırmızı biber pepper i.
acı biber pepper i.
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick i.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle i.
hançer gibi acı veren şey dagger i.
pire ısırığına benzeyen acı flea bite i.
pire ısırığına benzeyen acı flea-bite i.
acı ve azap çekme yeri gehenna i.
acı ve azap hissi gehenna i.
birdenbire söylenen öfkeli veya acı sözler outfling i.
acı verici durum crucifixion i.
acı yakarış skelloch i.
acı yakarış skirling [uk] [scotland] i.
acı veren şey soreness i.
haz veya acı hissetmeyen kimse stoic i.
acı çeken kimse subsister i.
çok acı sözler vitriol i.
fiziki acı distress i.
acı acı haykırmak scream f.
acı ve ince bir çığlık atmak screech f.
acı sözlerle incitmek scorch f.
acı acı bağırmak wail f.
acı gelmek find something hurtful f.
birini acı sözlerle derinden yaralamak cut someone to the quick f.
acı duymak be in pain f.
acı vermek hurt f.
acı katmak add a peppery seasoning to a food f.
acı olmak sting f.
acı acı bağırmak screech f.
kesik ve acı bir sesle havlamak yelp f.
acı yemek eat peppery food f.
acı vermek give pain f.
acı vermek pinch f.
acı çekmek lament f.
acı anıları canlandırmak wake painful memories f.
acı çektirmek grieve f.
acı çekmek be pinched f.
acı vermek inflict f.
acı vermek excruciate f.
acı çektirmek agonize f.
acı çekmek feel distress f.
acı acı bağırmak shrill f.
acı çekmek sorrow f.
acı çekmek feel sorrow f.
acı vermek agonise f.
acı vermek inflict pain f.
acı çektirmek abuse f.
acı duymak deplore f.
acı çekmek feel pain f.
acı söylemek tell the painful truth bluntly f.
acı yaşamak suffer (physically or mentally) f.
acı acı havlamak yap f.
acı acı bağırmak shriek f.
acı çekmek pain f.
acı vermek grieve f.
acı çığlık koparmak screech f.
acı çekmek be in pain f.
acı çektirmek persecute f.
acı vermek harrow f.
acı vermek afflict f.
acı vermek distress f.
acı çekmek suffer agony f.
acı çektirmek torment f.
acı duymamak not feel pain f.
acı sonla bitmek have a bitter end end in a calamity f.
acı sonla bitmek result in a calamity f.
acı son ile bitmek end in a tragedy f.
acı sonla bitmek result in a tragedy f.
acı son ile bitmek result in a tragedy f.
acı son ile bitmek result in a calamity f.
acı sonla bitmek end in a tragedy f.
acı son ile bitmek have a bitter end end in a calamity f.
acı bir darbe yemek get a severe blow f.
acı bir darbe yemek receive a nasty blow f.
-den acı çekmek agonize over f.
acı çekmek grieve f.
acı çektirmek inflict pain f.
acı içinde inlemek groan with pain f.
acı ile inlemek groan with pain f.
acı ile bağırmak howl with pain f.
acı ile inlemek moan with pain f.
ağzındaki (acı/ekşi) tattan kurtulmak untaste f.
(acı/ağrı) kendiliğinden geçmek go away on its own f.
(acı/ağrı) kendi kendine geçmek go away on its own f.
acı ile bağırmak scream with pain f.
acı ile çığlık atmak scream with pain f.
acı içinde bağırmak yell in pain f.
acı vermek agonize f.
acı çektirmek agonise f.
acı içinde kıvranmak twist in pain f.
acı içinde kıvranmak squirm in pain f.
acı içinde kıvranmak writhe in pain f.
yüzünü buruşturmak (korku/acı nedeniyle) vücudunda bir yer seğirmek flinch f.
acı içinde inlemek groan in pain f.
acı çekmek anguish f.
acı çektirmek anguish f.
acı çekmek agonize f.
acı çekmek agonise f.
acı sözlerle saldırmak recriminate f.
acı vermek nip f.
acı duymak throe f.
acı vermek throe [obsolete] f.
acı çektirmek put to the rack f.
acı ve eziyete sabretmek take up the cross f.
acı vermek amacıyla birinin kolunu tutup bükmek twist someone's arm f.
acı çekmek earn [obsolete] f.
(hayvan) acı içinde inlemek yammer f.
acı çığlığı atmak yowl f.
acı acı melemek blate f.
acı çekmek hurt f.
acı çekmek wring f.
acı vermek molest f.
yoksunluk, öz disiplin veya kendi kendine acı veya rahatsızlık vererek zayıflatmak mortify f.
acı çekmek gain f.
acı çekmiş olmak deplore f.
inletecek kadar şiddetli acı yaşamak groan f.
acı çektirmek hit f.
acı çekmek oversorrow [obsolete] f.
acı vermek discruciate [obsolete] f.
acı vermek infer [obsolete] f.
manen acı çektirmek drive f.
acı çekerek zaman geçirmek drag f.
acı vermek pine [obsolete] f.
(vücutta) acı hissi yaratmak irritate f.
acı çekmek find [dialect] f.
daha fazla acı çekmek outsuffer f.
daha çok acı çekmek outwoe f.
acı dolu tecrübeler yaşatmak scarify f.
ceza olarak şiddetli acı çekmek smart f.
acı çekmek squirm f.
acı çektirmek strike f.
acı çektirmek strike [obsolete] f.
acı yaratmak strike [obsolete] f.
acı çektirmek suffer f.
hem acı hem tatlı bittersweet s.
acı veren hurtful s.
acı veren torturesome s.
acı çektirmeyen merciful s.
acı (biber) hot s.
acı veren agonizing s.
acı (ruhsal) hurt s.
acı çekmiş lamented s.
büyük acı veren heartbreaking s.
çok büyük (acı/mutluluk) exquisite s.
ekşi veya acı tatlı wersh s.
acı veren mordant s.
acı (söz) biting s.
acı dolu wailful s.
acı çeken suffering s.
acı veren afflictive s.
acı veren excruciating s.
acı olmayan (içki) smooth s.
dayanılmaz derecede acı veren excruciating s.
çok büyük (yanlış/zarar/kayıp/acı) grievous s.
acı hisler uyandırmış empoisoned s.
acı (söz) nippy s.
acı veren torturous s.
acı (su) hard s.
acı (söz) smart s.
acı dolu anguished s.
acı veren prickly s.
etkilenmez (korku/acı vb'nden) impervious to s.
acı (su) brackish s.
acı tatlı good and bad s.
acı veren painful s.
acı dolu tristful s.
zehir gibi (acı) very hot (spicy) s.
acı verebilir inflictable s.
acı verici agonising s.
acı verici agonizing s.
acı veren distressing s.
acı tatlı bitter sweet s.
acı veren agonising s.
acı verici biting s.
büyük acı veren excruciating s.
acı-tatlı bittersweet s.
acı veren grievous s.
(söz) acı harsh s.
acı tadı olan piquant s.
acı tat veren harsh-tasting s.
acı tat veren sour-tasting s.
canlı/koyu/acı (renk) violent s.
acı ve baharatlı hot and spicy s.
fiziksel veya mental acı çekmeye sebep olan racking s.
acı veren afflicting s.
büyük acı veren agonising s.
dayanılmaz derecede acı veren agonising s.
acı çeken agonized s.
acı çeken agonised s.
acı verecek derecede üzücü lacerant s.
acı verecek kadar zor torturous s.
acı verecek kadar yavaş torturous s.
çok acı veren atrocious s.
acı vermeyen unaching s.
acı çekmeyen undeplored s.
acı veren unenviable s.
acı vermeyen unhurtful s.
acı çekmemiş unmoaned s.
acı çekmeyen unpained s.
acı çektirilmemiş unpersecuted s.
acı duyulmamış unplained s.
acı veren unsettling s.
acı çekmeyen unsighing s.
acı çekmemiş unsorrowed s.
acı çekmeyen unsuffering s.
bıçak saplanır gibi acı veren knifelike s.
güçlü, sert veya acı veren (darbe) juicy s.
acı veren wailsome s.
acı verici bitter [obsolete] s.
acı dolu bitterful s.
acı verici boisterous [obsolete] s.
ilaç gibi acı olan medicinal s.
(tuzluluktan dolayı) acı brack [dialect] s.
(tuzluluktan dolayı) acı breachy [dialect] [uk] s.
(bira) şerbetçiotunun acı tadına sahip olan hoppy s.
acı verici hurting s.
hayati risk teşkil etmeyen veya acı vermeyen bir rahatsızlığın tedavisinde kullanılan (ilaç) lifestyle s.
hayati risk teşkil etmeyen veya acı vermeyen bir rahatsızlığın tedavisinde kullanılan (ilaç) life-style s.
(acı) dayanılmaz grinding s.
(acı) çok şiddetli grinding s.
acı verici griping s.
acı veren offensive s.
acı hissetmeyen impassible s.
acı çekmeyen impassible s.
acı çekmeyen impassive s.
acı işlemeyen impassive s.
acı hissetmeyen impatible [obsolete] s.
acı çekmeyen impatible [obsolete] s.
beraber acı çeken compatient s.
(yiyecek) çok sıcak ve acı incendiary s.
sonsuza kadar acı çekmeye lanetlenmiş olan condemned s.
acı veren shrewd s.
acı acı haykıran shrieked s.
acı çeken sigh-born s.
acı çeken sighful s.
acı veren skaddle s.
acı verici slashing s.
keskin bir acı veren smarting s.
duygusal acı yaşayan smarting s.
çok acı superhot s.
acı çekerek achingly zf.
acı acı poignantly zf.
acı acı painfully zf.
acı ve pişmanlık içinde in sack and ashes zf.
acı bir şekilde sardonically zf.
hem acı hem tatlı bir şekilde bittersweetly zf.
acı vererek afflictively zf.
acı içinde in pain zf.
acı olarak bitterly zf.
acı çekerek suffering zf.
acı bir şekilde sadly zf.
acı bir şekilde tiddly zf.
acı dolu sardonically zf.
acı çeker bir şekilde agonisedly zf.
acı acı bitterly zf.
acı vererek painfully zf.
acı veren bir biçimde torturously zf.
acı acı bağırırcasına shrilly zf.
acı vererek rackingly zf.
acı veren bir şekilde rackingly zf.
acı çekerek rackingly zf.
acı acı affectingly zf.
acı veren bir biçimde agonizingly zf.
acı vererek lamentably zf.
acı çekerek lamentingly zf.
acı çektirerek torturingly zf.
acı vererek twitchily zf.
acı vermeden unhurtfully zf.
acı vermeyen bir şekilde unhurtfully zf.
acı bir şekilde wryly zf.
acı vererek deploredly zf.
acı çekmek pahasına on penalty of zf.
acı acı bağırarak pipingly zf.
acı acı bağırırcasına sharp [obsolete] zf.
acı acı haykırarak shriekingly zf.
acı acı bağırarak shrill zf.
of (acı ile) ouch ünl.
acı/iğrenme belirten çığlık aargh ünl.
sürpriz, merhamet, keder, acı gibi çeşitli duyguları ifade eden ünlem o dear ünl.
acı vermek anlamı veren ön ek be- ök.
Phrasals
acı çektirmek seek upon f.
(birini/bir şeyi) acı çekecek kadar çok istemek weep for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) acı çekecek kadar çok arzulamak weep for (someone or something) f.
(birine/bir şeye bir şeyle) acı/ıstırap vermek smite (someone or something) with (something) f.
bir şey/acı içerisinde kıvranmak writhe with something f.
bir şey/acı içerisinde kıvranmak writhe in something f.
(birine) sürekli acı vermek pinch at (someone) f.
birine bir şeyle acı vermek afflict someone with something f.
birine bir şeyle acı vermek afflict someone with something f.
(bir şeyi) acı çekmek pahasına desteklemek bleed for (something) f.
acı acı bağırmak howl out f.
(birine zarar, acı) vermek/çektirmek inflict (something) on (one) f.
-den acı çekmek smart from f.
ile acı/ıstırap vermek smite with f.
Phrases
acı yoksa kazanç da yok no pain no gain i.
(biri/bir şey) karşısında büyük bir acı duymak yearn over (someone or something) f.
'-in karşısında büyük bir acı duymak yearn over f.
(maorice'de) acı, üzüntü veya şaşkınlık belirten nida aue [new zealand] ünl.
-nın acı yüzü the plight of expr.
acı tecrübe ile to (one's) cost expr.
(birinin) dayanabileceğinden/katlanabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(birinin) başa çıkabileceğinden/taşıyabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(birinin) kaldırabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(birinin) dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(birinin) başa çıkamayacağı/taşıyamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(birinin) kaldıramayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) more than (one) can endure expr.
(bir şeyin) korkusu, kaygısı, acı hatırası altında in the shadow of (someone or something) expr.
Proverb
dost acı söyler a friend's eye is a good mirror i.
ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha acı vericidir diseases of the soul are more dangerous than those of the body f.
ruhsal acı bedensel acıdan daha zordur/tehlikelidir diseases of the soul are more dangerous than those of the body f.
bir saatlik acı bir günlük zevke bedeldir an hour of pain is as long as a day of pleasure
acı patlıcanı kırağı çalmaz the worthless need no protection
acı patlıcanı kırağı çalmaz a worthless vessel does not get broken
acı patlıcanı kırağı çalmaz dead mice feel no cold
dost acı söyler you have to be cruel to be kind
acı bir gerçek tatlı bir yalandan daha inciticidir the greater the truth the greater the libel
suç otu acı meyve verir the weed of crime bears bitter fruit
acı/kötü söz insanı/adamı dininden, tatlı söz yılanı ininden çıkarır you attract more flies with honey than vinegar
dost acı söyler better a lie that heals than a truth that wounds
Colloquial
acı bir ders a painful lesson i.
acı bir deneyim a bitter-sweet experience i.
acı bir deneyim a bitter experience i.
acı bir hayat deneyimi a rude awakening i.
acı bir tecrübe a bitter-sweet experience i.
acı bir tecrübe a bitter experience i.
acı deneyim a bitter experience i.
acı deneyim a bitter-sweet experience i.
acı dolu bir ölüm a painful death i.
acı tecrübe a bitter-sweet experience i.
acı tecrübe a bitter experience i.
acı veya ekşi gıdaların tatlı olarak algılanmasını sağlayan bir proteine sahip synsepalum meyvesi miracle fruit i.
acı haber grim news i.
acı bir ders vermek teach a painful lesson f.
insanlara acı çektirmek make people suffer f.
acı acı ulumak yawl [brit] f.
(biri) için acı verici olmak hell on (someone) f.
acı verici hurtin f.
acı dolu cut up s.
acı içinde kıvranan racked with pain s.
çok acı çeken racked with pain s.
acı bize! have pity on us! expr.
acı çekmek pahasına on pain of expr.
acı çekmek pahasına under pain of expr.
acı kaybımız our sad loss expr.