Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Books
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kitaplar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
rough
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"rough"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 92 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
rough
s.
kaba saba
2
Yaygın Kullanım
rough
s.
kaba
3
Yaygın Kullanım
rough
s.
sert
4
Yaygın Kullanım
rough
s.
kabataslak
5
Yaygın Kullanım
rough
s.
pürüzlü
General
6
Genel
rough
f.
dövmek
7
Genel
rough
f.
pürüzlendirmek
8
Genel
rough
f.
kötü davranmak
9
Genel
rough
f.
nal kayarı takmak
10
Genel
rough
f.
terbiye etmek (at)
11
Genel
rough
f.
itip kakmak
12
Genel
rough
f.
pütür pütür yapmak
13
Genel
rough
f.
taslağını yapmak
14
Genel
rough
i.
taşlık
15
Genel
rough
i.
sertlik
16
Genel
rough
i.
kabadayı
17
Genel
rough
i.
işlenmemiş şey
18
Genel
rough
i.
kaba tip
19
Genel
rough
i.
engebeli arazi
20
Genel
rough
i.
külhanbeyi
21
Genel
rough
i.
zorluk
22
Genel
rough
s.
eğreti
23
Genel
rough
s.
hoyrat
24
Genel
rough
s.
engebeli (arazi)
25
Genel
rough
s.
taslak
26
Genel
rough
s.
zor
27
Genel
rough
s.
fırtınalı (hava)
28
Genel
rough
s.
müsvedde
29
Genel
rough
s.
kulağı rahatsız eden
30
Genel
rough
s.
işlenmemiş
31
Genel
rough
s.
tırtık tırtık
32
Genel
rough
s.
kötü
33
Genel
rough
s.
inişli yokuşlu
34
Genel
rough
s.
açık saçık
35
Genel
rough
s.
tüylü
36
Genel
rough
s.
şiddetli (rüzgar)
37
Genel
rough
s.
sıkıntılı
38
Genel
rough
s.
rüzgarlı
39
Genel
rough
s.
inişli çıkışlı
40
Genel
rough
s.
arızalı
41
Genel
rough
s.
gürültücü
42
Genel
rough
s.
kabataslak
43
Genel
rough
s.
dalgalı (deniz/su)
44
Genel
rough
s.
kaba biçilmiş (çimen)
45
Genel
rough
s.
kulak tırmalayıcı
46
Genel
rough
s.
müstehcen
47
Genel
rough
s.
dalgalı (deniz)
48
Genel
rough
s.
yontulmamış
49
Genel
rough
s.
incelikten yoksun
50
Genel
rough
s.
engebeli
51
Genel
rough
s.
yabani
52
Genel
rough
s.
bozuk (yol/kaldırım)
53
Genel
rough
s.
son şeklini henüz almamış
54
Genel
rough
s.
pütürlü
55
Genel
rough
s.
görgüsüz (kimse)
56
Genel
rough
s.
haşin
57
Genel
rough
s.
takribi
58
Genel
rough
s.
kepekli
59
Genel
rough
s.
taslak halinde olan
60
Genel
rough
s.
kulağa hoş gelmeyen
61
Genel
rough
s.
pütür pütür
62
Genel
rough
s.
rahatsız edici
63
Genel
rough
s.
fırtınalı
64
Genel
rough
s.
dağlı
65
Genel
rough
s.
dik (saç)
66
Genel
rough
s.
yaklaşık
67
Genel
rough
s.
tırtıklı
68
Genel
rough
s.
keyifsiz
69
Genel
rough
s.
cilasız
70
Genel
rough
s.
zahmetli
71
Genel
rough
s.
sert
72
Genel
rough
s.
pürüzlü
73
Genel
rough
s.
tamamlanmamış
74
Genel
rough
s.
pürtüklü
75
Genel
rough
s.
grenli
76
Genel
rough
s.
dalgalı
77
Genel
rough
zf.
kabaca
78
Genel
rough
zf.
sertçe
79
Genel
rough
zf.
geçici olarak
80
Genel
rough
zf.
aşağı yukarı
Trade/Economic
81
Ticaret/Ekonomi
rough
s.
takribi
82
Ticaret/Ekonomi
rough
s.
yaklaşık
Technical
83
Teknik
rough
i.
pürüz
84
Teknik
rough
i.
pürsek
85
Teknik
rough
s.
ham
86
Teknik
rough
s.
kaba
87
Teknik
rough
s.
pürüzlü
88
Teknik
rough
s.
pürtüklü
89
Teknik
rough
s.
rafine edilmemiş
British Slang
90
İngiliz Argosu
rough
i.
kolay lokma
91
İngiliz Argosu
rough
s.
berbat
92
İngiliz Argosu
rough
s.
kötü
"rough"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 450 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
rough up
f.
karman çorman etmek
2
Genel
cut up rough
f.
öfkelenmek
3
Genel
rough somebody up
f.
fena benzetmek
4
Genel
ride rough over
f.
hakkını çiğnemek
5
Genel
become rough
f.
kabalaşmak
6
Genel
become rough
f.
dalgalanmak
7
Genel
become rough
f.
kabarmak
8
Genel
have a rough time
f.
zor bir hayat geçirmek
9
Genel
rough handle
f.
itip kakmak
10
Genel
cut up rough
f.
kızmak
11
Genel
make rough
f.
kabalaştırmak
12
Genel
rough the wrong way
f.
tahrik etmek
13
Genel
have a rough tongue
f.
ağır konuşmak
14
Genel
get rough
f.
pütürlenmek
15
Genel
rough up
f.
sert davranmak
16
Genel
act rough
f.
hoyratlık etmek
17
Genel
be rough
f.
çalkalanmak
18
Genel
cut up rough
f.
hiddetlenmek
19
Genel
rough the wrong way
f.
kızdırmak
20
Genel
rough it
f.
mahrumiyet içinde yaşamak
21
Genel
become rough
f.
dalgalanmak (deniz)
22
Genel
be rough
f.
hoyratlık etmek
23
Genel
rough up
f.
hırpalamak
24
Genel
cut up rough
f.
yaygara koparmak
25
Genel
rough cast
f.
kaba sıva vurmak
26
Genel
rough out
f.
kabataslak yapmak
27
Genel
rough in
f.
taslağını çizmek
28
Genel
rough it
f.
sürünmek
29
Genel
get rough
f.
azmak
30
Genel
cut up rough
f.
sinirlenmek
31
Genel
rough the wrong way
f.
sinirlendirmek
32
Genel
rough out
f.
taslağını çizmek
33
Genel
rough it
f.
bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak
34
Genel
ride rough over
f.
kötü davranmak
35
Genel
play rough
f.
itişip kakışmak
36
Genel
rough up
f.
tozunu attırmak
37
Genel
cut up rough
f.
kavgaya girişmek
38
Genel
rough out
f.
krokisini yapmak
39
Genel
rough in
f.
krokisini yapmak
40
Genel
rough down
f.
düzeltmek
41
Genel
rough down
f.
kabasını almak
42
Genel
rough it
f.
sefalet çekmek
43
Genel
go through a rough phase
f.
zor bir evreden geçmek
44
Genel
go through a rough period
f.
zor bir evreden geçmek
45
Genel
have a rough day
f.
kötü bir gün geçirmek
46
Genel
rough-hew
f.
kabasını almak
47
Genel
rough estimate
i.
kaba hesap
48
Genel
rough copy
i.
eskiz
49
Genel
rough usage
i.
hoyratça kullanma
50
Genel
rough draft
i.
karalama
51
Genel
rough diamond
i.
ham elmas
52
Genel
rough sketch
i.
kaba taslak
53
Genel
rough draft
i.
müsvedde
54
Genel
paper for rough drafts
i.
müsveddelik
55
Genel
rough drawing
i.
kabataslak çizim
56
Genel
rough copy
i.
müsvedde
57
Genel
rough outline
i.
kaba taslak
58
Genel
rough sketch
i.
ilk taslak
59
Genel
rough surface
i.
pürüzlü yüzey
60
Genel
rough draft
i.
ilk taslak
61
Genel
rough draft
i.
avanproje
62
Genel
rough estimate
i.
kabaca tahmin
63
Genel
rough book
i.
müsvedde defteri
64
Genel
a rough time
i.
zor dönem
65
Genel
a rough time
i.
zor zamanlar
66
Genel
rough surface
i.
bozuk zemin
67
Genel
rough cast
i.
taslak
68
Genel
rough-legged hawk
i.
paçalışahin
69
Genel
rough-legged buzzard
i.
paçalı şahin
70
Genel
rough country
i.
engebeli arazi
71
Genel
rough buck
i.
körkasa
72
Genel
rough draft
i.
taslak
73
Genel
rough terrain vehicle
i.
engebeli arazi aracı
74
Genel
rough terrain vehicle
i.
çetin arazi (şartları) aracı
75
Genel
rough description/definition
i.
kaba tanım
76
Genel
rough water
i.
dalgalı su
77
Genel
rough book
i.
karalama defteri
78
Genel
rough grass
i.
sert/kaba çim
79
Genel
rough grass
i.
bakımsız/yabani çim
80
Genel
rough sleeper
i.
açık alanda uyuyan kimse
81
Genel
rough sleeper
i.
sokaklarda, parklarda uyuyan kimse
82
Genel
not rough
s.
dalgasız
83
Genel
rough and ready
s.
işe yarar
84
Genel
slightly rough
s.
çırpıntılı
85
Genel
not rough
s.
pütürsüz
86
Genel
very rough
s.
azgın
87
Genel
rough and ready
s.
pratik
88
Genel
rough and ready
s.
aşağı yukarı
89
Genel
rough-and-tumble
s.
boğuşma
90
Genel
rough-and-tumble
s.
alt alta üst üste
91
Genel
rough-hewn
s.
kaba
92
Genel
rough-hewn
s.
yontulmamış
93
Genel
rough-hewn
s.
kabaca yapılmış
94
Genel
rough-and-tumble
s.
itişip kakışma
95
Genel
rough-and-tumble
s.
itiş kakış
96
Genel
rough-and-tumble
s.
arbede
97
Genel
rough-hewn
s.
tasarlanmış
98
Genel
rough-hewn
s.
kaba yontulmuş
99
Genel
rough-hewn
s.
taslanmış
100
Genel
rough-looking
s.
sert görünüşlü
101
Genel
in the rough
zf.
aşağı yukarı
102
Genel
at a rough guess
zf.
aşağı yukarı
103
Genel
in the rough
zf.
kaba taslak durumda
104
Genel
in the rough
zf.
işlenmemiş durumda
105
Genel
the crossing was rough
expr.
gemi karşıya geçerken çok sallandı
106
Genel
the crossing was rough
expr.
gemi çok sallandı
Phrasals
107
Öbek Fiiller
rough it
f.
zahmete girmek
108
Öbek Fiiller
rough it
f.
sıkıntı çekmek
109
Öbek Fiiller
rough something in
f.
kabaca yapmak/döşemek/inşa etmek
110
Öbek Fiiller
rough in something
f.
kabaca yapmak/döşemek/inşa etmek
Colloquial
111
Konuşma Dili
have it rough
f.
zor zamanlar geçirmek
112
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) sert davranmak
113
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) çıkışmak
114
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birini veya bir şeyi) tartaklamak
115
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) kötü davranmak
116
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) etkisi sert olmak
117
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) sert gelmek
118
Konuşma Dili
be rough on (someone or something)
f.
(birine veya bir şeye) zarar vermek
119
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
i.
akşamdan kalma
120
Konuşma Dili
a diamond in the rough
i.
aslen iyi ancak tavırları kibar ve zarif olmayan biri
121
Konuşma Dili
a rough diamond
i.
aslen iyi ancak tavırları kibar ve zarif olmayan biri
122
Konuşma Dili
diamond in the rough
i.
aslen iyi ancak tavırları kibar ve zarif olmayan biri
123
Konuşma Dili
a diamond in the rough
i.
eğitilmemiş/yontulmamış insan
124
Konuşma Dili
a rough diamond
i.
eğitilmemiş/yontulmamış insan
125
Konuşma Dili
diamond in the rough
i.
eğitilmemiş/yontulmamış insan
126
Konuşma Dili
diamond in the rough
i.
işlenmemiş elmas
127
Konuşma Dili
a diamond in the rough
i.
işlenmemiş cevher
128
Konuşma Dili
a rough diamond
i.
işlenmemiş cevher
129
Konuşma Dili
a rough diamond
i.
işlenmemiş elmas
130
Konuşma Dili
diamond in the rough
i.
işlenmemiş cevher
131
Konuşma Dili
a diamond in the rough
i.
işlenmemiş elmas
132
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
i.
kaba saba
133
Konuşma Dili
a rough diamond
i.
özünde iyi ama kaba kimse
134
Konuşma Dili
rough as bags
s.
özensiz
135
Konuşma Dili
rough as bags
s.
incelikli olmayan
136
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
expr.
görgüsüz
137
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
expr.
kültürsüz
138
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
expr.
kaba ama iş görür
139
Konuşma Dili
(a little/bit) rough around the edges
expr.
vasat ama işe yarar
Idioms
140
Deyim
give somebody the rough side of one's tongue
f.
azarlamak
141
Deyim
get the rough edge of someone's tongue
f.
azarlanmak
142
Deyim
have the rough edge of someone's tongue
f.
azarlanmak
143
Deyim
give somebody a rough time
f.
birine zorlu/sıkıntılı anlar yaşatmak
144
Deyim
have a rough ride
f.
başı dertte olmak
145
Deyim
give somebody a rough time
f.
birine yokuş yapmak
146
Deyim
give somebody a rough time
f.
birine zorluk çıkarmak
147
Deyim
get rough idea (about something)
f.
bir şey hakkında genel bir fikir edinmek
148
Deyim
get rough idea (of something)
f.
bir şey hakkında genel bir fikir edinmek
149
Deyim
give someone a rough time
f.
birine sıkıntı vermek
150
Deyim
have rough idea (about something)
f.
bir şey hakkında genel bir fikir edinmek
151
Deyim
have a rough ride
f.
başı belada olmak
152
Deyim
have rough idea (of something)
f.
bir şey hakkında genel bir fikir edinmek
153
Deyim
give somebody a rough time
f.
birine çektirmek
154
Deyim
cut up rough
f.
dinden imandan çıkmak
155
Deyim
cut up rough
f.
çileden çıkmak
156
Deyim
take the rough with the smooth
f.
hayatı olduğu gibi kabul etmek
157
Deyim
have a rough idea
f.
genel bir fikir edinmek
158
Deyim
give somebody a rough time
f.
gününü göstermek
159
Deyim
have rough edges
f.
eksikleri olmak
160
Deyim
have a rough time
f.
güç bir dönem geçirmek
161
Deyim
give rough edge of one's tongue
f.
hatasından dolayı azarlamak
162
Deyim
cut up rough
f.
edepsizleşmek
163
Deyim
give the rough edge of one's tongue
f.
hatasından dolayı azarlamak
164
Deyim
have rough edges
f.
noksanları/kusurları bulunmak
165
Deyim
give somebody the rough side of one's tongue
f.
kalayı basmak
166
Deyim
cut up rough
f.
küplere binmek
167
Deyim
give the rough edge of one's tongue
f.
kalayı basmak
168
Deyim
give the rough edge of one's tongue
f.
şiddetle kınamak
169
Deyim
live rough
f.
sefalet çekmek
170
Deyim
cut up rough
f.
şirretleşmek
171
Deyim
rough it
f.
sefalet çekmek
172
Deyim
run into rough weather
f.
sert kayaya çarpmak
173
Deyim
give rough edge of one's tongue
f.
sert bir dille eleştirmek
174
Deyim
have the rough edge of someone's tongue
f.
sert bir dille eleştirilmek
175
Deyim
give the rough edge of one's tongue
f.
sivri dilli olmak
176
Deyim
give the rough edge of one's tongue
f.
sert bir dille eleştirmek
177
Deyim
have the rough edge of someone's tongue
f.
şiddetle kınamak
178
Deyim
run into rough weather
f.
sorunla karşılaşmak
179
Deyim
hit rough weather
f.
sorunla karşılaşmak
180
Deyim
get the rough edge of someone's tongue
f.
şiddetle kınamak
181
Deyim
give rough edge of one's tongue
f.
şiddetle kınamak
182
Deyim
have a rough ride
f.
sorunu olmak
183
Deyim
hit rough weather
f.
sert kayaya çarpmak
184
Deyim
give rough edge of one's tongue
f.
sivri dilli olmak
185
Deyim
get the rough edge of someone's tongue
f.
sert bir dille eleştirilmek
186
Deyim
give somebody a rough time
f.
sıkıntı vermek
187
Deyim
cut up rough
f.
tepesi atmak
188
Deyim
take the rough with the smooth
f.
(zorluğu vb.) oldugu gibi kabul etmek
189
Deyim
have a rough time of it
f.
zor bir dönem yaşamak/geçirmek
190
Deyim
go through a rough patch
f.
zor bir dönem geçirmek
191
Deyim
go through a rough patch
f.
problemli bir dönem geçirmek
192
Deyim
go through a rough patch
f.
can sıkıcı bir dönem geçirmek
193
Deyim
go through a rough patch
f.
sıkıntılı bir dönem geçirmek
194
Deyim
go through a rough patch
f.
zor bir dönemden geçmek
195
Deyim
go through a rough patch
f.
problemli bir dönemden geçmek
196
Deyim
go through a rough patch
f.
can sıkıcı bir dönemden geçmek
197
Deyim
go through a rough patch
f.
sıkıntılı bir dönemden geçmek
198
Deyim
go through a rough patch
f.
zor bir dönem yaşamak
199
Deyim
go through a rough patch
f.
problemli bir dönem yaşamak
200
Deyim
go through a rough patch
f.
can sıkıcı bir dönem yaşamak
201
Deyim
go through a rough patch
f.
sıkıntılı bir dönem yaşamak
202
Deyim
have a rough patch
f.
zor bir dönemde olmak
203
Deyim
have a rough patch
f.
zor bir dönem geçirmek
204
Deyim
have a rough patch
f.
sıkıntılı bir dönemde olmak
205
Deyim
have a rough patch
f.
sıkıntılı bir dönem geçirmek
206
Deyim
have a rough patch
f.
sorunlu bir dönemde olmak
207
Deyim
have a rough patch
f.
sorunlu bir dönem geçirmek
208
Deyim
have a rough trot
f.
zor bir dönem yaşamak
209
Deyim
have a rough trot
f.
inişli çıkışlı bir dönem yaşamak
210
Deyim
have a rough trot
f.
şanssız/talihsiz bir dönem yaşamak
211
Deyim
have a rough trot
f.
çalkantılı bir dönem yaşamak
212
Deyim
a lick with the rough side of the tongue
i.
sert bir dille eleştirme/yerme
213
Deyim
a rough deal
i.
sert muamele
214
Deyim
a rough passage
i.
zorlu/zahmetli/sıkıntılı dönem
215
Deyim
a rough trot [nz]
i.
talihsiz/şanssız/aksiliklerle dolu/meşakkatli dönem
216
Deyim
a lick with the rough side of the tongue
i.
verip veriştirme
217
Deyim
a rough deal
i.
haksız muamele
218
Deyim
a rough passage
i.
darboğaz yaşanan/bunalımlı/müşkül durum
219
Deyim
a rough trot [nz]
i.
müşkül durum
220
Deyim
a lick with the rough side of the tongue
i.
haşlama
221
Deyim
a lick with the rough side of the tongue
i.
paylama
222
Deyim
a lick with the rough side of the tongue
i.
ağzına geleni söyleme
223
Deyim
a rough ride
i.
dar boğaz
224
Deyim
rough justice
i.
haksız adalet
225
Deyim
rough justice
i.
haksız ceza
226
Deyim
rough-and-tumble
i.
itişip kakışma
227
Deyim
rough-and-tumble
i.
itiş kakış
228
Deyim
rough estimate
i.
kabaca hesap
229
Deyim
rough estimate
i.
kabaca tahmin
230
Deyim
rough estimate
i.
kaba varsayım
231
Deyim
rough estimate
i.
kaba tahmin
232
Deyim
a rough ride
i.
sıkıntı
233
Deyim
the rough and tumble of politics
i.
siyasetteki çekişme/kavga
234
Deyim
rough stuff
i.
şiddet
235
Deyim
rough justice
i.
(verilmiş) ağır ceza
236
Deyim
rough patch
i.
zor ve problemli dönem
237
Deyim
rough stuff
i.
zorbalık
238
Deyim
a rough ride
i.
zorluk
239
Deyim
a rough ride
i.
zor zaman
240
Deyim
a rough deal
i.
haksız müdahale
241
Deyim
a rough deal
i.
sert müdahale
242
Deyim
a rough deal
i.
kötü muamele
243
Deyim
a rough deal
i.
hüsran
244
Deyim
the rough end of the pineapple [australia/new zealand]
i.
işin en zor kısmı
245
Deyim
the rough end of the pineapple [australia/new zealand]
i.
bir şeyin angaryası
246
Deyim
the rough end of the pineapple [australia/new zealand]
i.
kötü/haksız muamele
247
Deyim
the rough end of the pineapple [australia/new zealand]
i.
kötü niyetli muamele
248
Deyim
rough as bags
s.
kaba
249
Deyim
rough as bags
s.
kaba saba
250
Deyim
rough as bags
s.
kötü
251
Deyim
rough as bags
s.
yontulmamış
252
Deyim
rough and ready
s.
kaba ama iş görür
253
Deyim
rough and ready
s.
yarım yamalak
254
Deyim
rough and ready
s.
vasat ama işe yarar
255
Deyim
the rough and tumble of something
expr.
bir şeyin hırgürü
256
Deyim
rough and ready
expr.
hazırlık yapmadan hızlıca
257
Deyim
(a little/bit) rough and ready
expr.
kaba ama iş görür
258
Deyim
in rough shape
expr.
kötü durumda
259
Deyim
in the rough
expr.
rahatsız
260
Deyim
in the rough
expr.
rahat olmayan
261
Deyim
(a little/bit) rough and ready
expr.
vasat ama işe yarar
Speaking
262
Konuşma
I've had a bit of a rough day myself
expr.
biraz zor bir gün geçirdim
263
Konuşma
when the going gets rough
expr.
işler zorlaşınca
264
Konuşma
if the going gets rough
expr.
işler zorlaşınca
265
Konuşma
if the going gets rough
expr.
işler zorlaşırsa
266
Konuşma
when the going gets rough
expr.
işler güçleşince
267
Konuşma
when the going gets rough
expr.
işler zorlaştığında
Trade/Economic
268
Ticaret/Ekonomi
rough balance
i.
bilanço tasarısı
269
Ticaret/Ekonomi
rough estimate
i.
götürü tahmin
270
Ticaret/Ekonomi
rough cut capacity planning
i.
kaba kapasite planlama
271
Ticaret/Ekonomi
rough draft
i.
kaba taslak
272
Ticaret/Ekonomi
rough cut capacity planning
i.
kaba kapasite planlaması
273
Ticaret/Ekonomi
rough estimate
i.
kaba tahmin
274
Ticaret/Ekonomi
rough outline
i.
kaba taslak
275
Ticaret/Ekonomi
rough calculation
i.
kaba hesap
276
Ticaret/Ekonomi
rough estimate
i.
kabaca tahmin etme
277
Ticaret/Ekonomi
rough usage
i.
kötü kullanım
278
Ticaret/Ekonomi
rough draft
i.
müsvedde
279
Ticaret/Ekonomi
rough outline
i.
müsvedde
280
Ticaret/Ekonomi
rough draft
i.
ön taslak
281
Ticaret/Ekonomi
rough calculation
i.
takribi hesap
282
Ticaret/Ekonomi
rough order of magnitude
i.
tahmini sipariş miktarı
283
Ticaret/Ekonomi
rough draft
i.
taslak
284
Ticaret/Ekonomi
rough calculation
i.
tahmini hesap
285
Ticaret/Ekonomi
rough estimate
i.
takribi tahmin
286
Ticaret/Ekonomi
rough outline
i.
taslak
287
Ticaret/Ekonomi
rough estimate
i.
yaklaşık değerlendirme
288
Ticaret/Ekonomi
rough calculation
i.
yaklaşık hesaplama
289
Ticaret/Ekonomi
rough calculation
i.
yuvarlak hesap
290
Ticaret/Ekonomi
rough paper
i.
müsvedde kağıt
291
Ticaret/Ekonomi
rough paper
i.
karalama kağıdı
Technical
292
Teknik
rough out
f.
kabasını çizmek
293
Teknik
rough out
f.
taslağını hazırlamak
294
Teknik
rough country
i.
dalgalı yer
295
Teknik
rough operation
i.
düzensiz çalışma
296
Teknik
rough country
i.
engebeli arazi
297
Teknik
rough running
i.
gürültülü çalışma
298
Teknik
rough stone
i.
işlenmemiş taş
299
Teknik
rough metal
i.
işlenmemiş metal
300
Teknik
rough cutting
i.
kaba kesim
301
Teknik
rough macroscopic contact
i.
kaba dış yüzey teması
302
Teknik
rough dressing
i.
kaba işleme
303
Teknik
rough cast glass
i.
kaba dökme cam
304
Teknik
rough estimate
i.
kaba keşif
305
Teknik
rough hewing
i.
kabaca yontma
306
Teknik
rough cast plate
i.
kaba dökme cam levha
307
Teknik
rough polishing
i.
kaba parlatma
308
Teknik
rough plate glass
i.
kaba plaka cam
309
Teknik
rough plane
i.
kaba rende
310
Teknik
rough work
i.
kaba iş
311
Teknik
rough surface
i.
kaba yüzey
312
Teknik
rough grind
i.
kaba silme
313
Teknik
rough hewn stone
i.
kaba yontulmuş taş
314
Teknik
rough hardware
i.
kaba madeni aksam
315
Teknik
rough grinding
i.
kaba taşlama
316
Teknik
rough grade
i.
kaba tesviye
317
Teknik
rough finishing
i.
kaba bitirme
318
Teknik
rough finish
i.
kaba testiye
319
Teknik
rough machining
i.
kaba talaşlı işleme
320
Teknik
rough stone
i.
kaba taş
321
Teknik
rough grading
i.
kaba düzleme
322
Teknik
rough work
i.
kaba inşaat
323
Teknik
rough grinding
i.
kaba zımparalama
324
Teknik
rough handling
i.
kaba kullanım
325
Teknik
rough glass
i.
kesilmiş hadde camı
326
Teknik
rough buck
i.
kör kasa
327
Teknik
rough handling
i.
özensiz taşıma
328
Teknik
rough surface
i.
pürüzlü yüzey
329
Teknik
rough coating
i.
pürüzlü kaplama
330
Teknik
rough pipe
i.
pürüzlü boru
331
Teknik
rough edge
i.
pürüzlü kenar
332
Teknik
rough running
i.
titreşimli çalışma
333
Teknik
rough stitch
i.
teğel
334
Teknik
rough methods
i.
yaklaşık metotlar
335
Teknik
rough methods
i.
yaklaşık yöntemler
336
Teknik
thick rough cast plate glass
i.
yüzeyi pürüzlü kalın dökme cam
337
Teknik
hydraulic rough
s.
hidrolik pürüzlü
Computer
338
Bilgisayar
rough paper
i.
pürüzlü kağıt
Textile
339
Tekstil
rough fabric
i.
kaba kumaş
340
Tekstil
rough tannedleather
i.
pütürlü deri
Construction
341
İnşaat
rough-hew
f.
kabasını almak
342
İnşaat
rough-hew
f.
kabaca yontmak
343
İnşaat
rough cast
f.
kaba sıva vurmak
344
İnşaat
rough cast
f.
taslağını yapmak
345
İnşaat
rough opening
i.
boşluk
346
İnşaat
rough blocks
i.
ham bloklar
347
İnşaat
rough cleaning
i.
inşaat sonrası kaba temizlik
348
İnşaat
post-construction (rough) cleaning
i.
inşaat sonrası kaba temizlik
349
İnşaat
rough flooring
i.
kaba döşeme
350
İnşaat
rough construction
i.
kaba inşaat
351
İnşaat
rough walling
i.
kaba duvar
352
İnşaat
rough opening
i.
kaba açıklık
353
İnşaat
rough tunnel
i.
kaplanmamış tünel
354
İnşaat
rough-cast
i.
kaba sıva
355
İnşaat
rough sketch
i.
kabataslak kroki
356
İnşaat
rough wall
i.
kaba duvar
357
İnşaat
rough masonry
i.
kara duvar
358
İnşaat
rough construction work
i.
kaba inşaat çalışması
359
İnşaat
rough stoneware
i.
kaba keramik gereçler
360
İnşaat
rough cast
i.
kaba görünüşlü sıva
361
İnşaat
rough cleaning
i.
kaba temizlik
362
İnşaat
rough-finish
i.
kaba bitiriş
363
İnşaat
rough work
i.
kaba işler
364
İnşaat
rough cast
i.
kaba sıva
365
İnşaat
rough tunnel
i.
kaba yüzeyli tünel
366
İnşaat
rough opening
i.
kagir açıklığı
367
İnşaat
wall of rough
i.
moloz duvar
368
İnşaat
rough surface
i.
pürüzlü yüzey
369
İnşaat
rough-cut joint
i.
sıyırma derz
370
İnşaat
rough rendering
i.
serpme sıva
Woodworking
371
Ağaç İşleri
rough carpentry
i.
kaba marangozluk
Automotive
372
Otomotiv
rough road
i.
bozuk yol
373
Otomotiv
rough idle
i.
bozuk rölanti
374
Otomotiv
rough idling
i.
bozuk rölanti
375
Otomotiv
rough idle
i.
düzensiz rölanti
376
Otomotiv
rough terrain truck
i.
engebeli arazi aracı
377
Otomotiv
rough terrain lift truck
i.
engebeli arazi kaldırma aracı
378
Otomotiv
rough terrain trucks
i.
engebeli arazi araçları
379
Otomotiv
rough machining
i.
imalat hatası
380
Otomotiv
rough grinding wheel
i.
kaba taşlama kalemi
381
Otomotiv
rough idle
i.
vuruntulu röle
Railway
382
Demiryolu
rough draft
i.
avanproje
383
Demiryolu
rough-rolled tyres for tractive and trailing stock
i.
çeken ve çekilen taşıtlar için ham bandajlar
Marine
384
Denizcilik
rough passage
f.
kaba denizleri aşmak
385
Denizcilik
rough laminar flow
i.
çalkantısız akım
386
Denizcilik
rough sea
i.
dalgalı deniz
387
Denizcilik
rough sea
i.
kabadalga
388
Denizcilik
rough sea
i.
kaba dalgalı deniz
389
Denizcilik
rough turbulent boundary layer
i.
pürüzlü çalkantılı sınır katmanı
390
Denizcilik
rough laminar boundary layer
i.
pürüzlü sınır tabakası
391
Denizcilik
rough turbulent flow
i.
pürüzlü çalkantılı akım
Medical
392
Medikal
rough granular osteolytic space
i.
kaba granüler osteolitik alan
393
Medikal
small rough model
i.
maket
Math
394
Matematik
rough set
i.
kaba küme
Biology
395
Biyoloji
rough endoplasmic reticulum
i.
granüllü endoplazmik retikulum
Marine Biology
396
Deniz Biyolojisi
tommy rough [australia]
i.
turuncu imparator balığı
397
Deniz Biyolojisi
rough ray
i.
vatoz
398
Deniz Biyolojisi
rough ray
i.
vatoz balığı
399
Deniz Biyolojisi
long rough dab
i.
amerikan pisibalığı
400
Deniz Biyolojisi
long rough dab
i.
atlantik'in kuzey kıyılarında bulunan küçük ve kahverengimsi bir pisi balığı
Zoology
401
Zooloji
rough-legged hawk
i.
paçalı şahin
402
Zooloji
rough legged hawk
i.
paçalı şahin
Botanic
403
Botanik
rough bent
i.
kuru buketlerde kullanılan, kılcal salkımlı ince bir çim
404
Botanik
rough bent grass
i.
kuru buketlerde kullanılan, kılcal salkımlı ince bir çim
405
Botanik
rough bindweed
i.
akdeniz saparnası
406
Botanik
rough corn bedstraw
i.
boynuzlu yoğurt otu
407
Botanik
rough cocklebur
i.
domuz pıtrağı
408
Botanik
rough cocklebur
i.
hakiki sıraca otu
409
Botanik
rough cocklebur
i.
sırçaotu
410
Botanik
rough cocklebur
i.
sırça otu
411
Botanik
rough bristlegrass
i.
yeşil kirpi darı
412
Botanik
rough pea
i.
zayıf uçlu bir kış bitkisi
413
Botanik
rough cinquefoil (potentilla norvegica)
i.
uzun yapraklı kaba tüylü bir tek veya iki yıllık bir yabani ot
414
Botanik
rough horsetail (equisetum hyemale)
i.
pürüzlü atkuyruğu
Agriculture
415
Tarım
rough rice
i.
çeltik
Fishery
416
Balıkçılık
rough fish
i.
yem balığı
417
Balıkçılık
rough fish
i.
çöp balığı
418
Balıkçılık
rough fish
i.
besin değeri olmayan balık
Linguistics
419
Dilbilim
rough stop
i.
yunancada sessiz durak ünsüzleri
Geography
420
Coğrafya
rough weather
i.
fırtınalı hava
421
Coğrafya
rough sea
i.
kaba dalgalı deniz
Meteorology
422
Meteoroloji
rough weather
i.
fırtınalı hava
Sport
423
Spor
play rough
f.
sert oynamak
424
Spor
the rough
i.
golf sahasında topla vurmayı zorlaştıran, uzun otlarla kaplı alan
Painting
425
Resim
rough sketch
i.
çırpıştırma resim
Cinema
426
Sinema
rough cut
i.
kaba kurgu
Reptiles
427
Sürüngenler
rough-skinned newt (taricha granulosa)
i.
sert derili semender
428
Sürüngenler
rough earth snake
i.
doğu toprak yılanı
429
Sürüngenler
rough earth snake
i.
kuzey amerika'nın doğusunda görülen kırbaç yılanı familyasına ait kızılımsı-gri renkli bir yılan
Slang
430
Argo
sleep rough
f.
(evsizler için) dışarıda yatmak
431
Argo
sleeping rough
i.
barınacak yeri olmama
432
Argo
a bit of rough
i.
daha alt sınıftan seks partneri
433
Argo
rough trade
i.
eşcinsel jigololuğu
434
Argo
sleeping rough
i.
evsizlik
435
Argo
sleep rough
i.
evsiz
436
Argo
sleep rough
i.
evsiz barksız
437
Argo
rough trade
i.
sertlik/şiddet ve eziyet içeren ve genelde eşcinsellerin girdiği cinsel ilişki
British Slang
438
İngiliz Argosu
rough as robber's dog
i.
çirkin
439
İngiliz Argosu
rough as a badger's arse
i.
hasta
440
İngiliz Argosu
rough as a badger's bum
i.
hasta
441
İngiliz Argosu
bit of rough
i.
standartların altındaki yatak arkadaşı
442
İngiliz Argosu
rough as robber's dog
expr.
itici
443
İngiliz Argosu
rough as a badger's bum
expr.
kaba
444
İngiliz Argosu
rough as robber's dog
expr.
kötü
445
İngiliz Argosu
rough as a badger's bum
expr.
kaba saba
446
İngiliz Argosu
rough as a badger's arse
expr.
kaba saba
447
İngiliz Argosu
rough as a badger's arse
expr.
kaba
448
İngiliz Argosu
rough as robber's dog
expr.
kaba
449
İngiliz Argosu
rough as a badger's arse
expr.
yontulmamış
450
İngiliz Argosu
rough as a badger's bum
expr.
yontulmamış
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of rough
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy