Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
sharp
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"sharp"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 118 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
sharp
s.
sivri
2
Yaygın Kullanım
sharp
s.
keskin
General
3
Genel
sharp
i.
kaba kepek
4
Genel
sharp
i.
diyez nota
5
Genel
sharp
i.
dolandırıcı
6
Genel
sharp
f.
tizleştirmek
7
Genel
sharp
f.
oyunda hile yapmak
8
Genel
sharp
s.
uyanık
9
Genel
sharp
s.
hileli
10
Genel
sharp
s.
hiddetli
11
Genel
sharp
s.
ters (söz)
12
Genel
sharp
s.
çok net
13
Genel
sharp
s.
kılağılı
14
Genel
sharp
s.
güzel
15
Genel
sharp
s.
çabuk
16
Genel
sharp
s.
ani (düşüş)
17
Genel
sharp
s.
sert
18
Genel
sharp
s.
tez canlı
19
Genel
sharp
s.
keskin (gözler)
20
Genel
sharp
s.
çok üstün (zeka)
21
Genel
sharp
s.
tiz
22
Genel
sharp
s.
sak
23
Genel
sharp
s.
haşin
24
Genel
sharp
s.
diri
25
Genel
sharp
s.
kesici
26
Genel
sharp
s.
zeki
27
Genel
sharp
s.
sek
28
Genel
sharp
s.
ağır
29
Genel
sharp
s.
temiz
30
Genel
sharp
s.
kibar
31
Genel
sharp
s.
ince
32
Genel
sharp
s.
eli çabuk
33
Genel
sharp
s.
bariz
34
Genel
sharp
s.
iğneli
35
Genel
sharp
s.
zarif
36
Genel
sharp
s.
şiddetli (sancı)
37
Genel
sharp
s.
sert (vuruş/itiş)
38
Genel
sharp
s.
zekası zehir gibi
39
Genel
sharp
s.
coşkun
40
Genel
sharp
s.
gözü açık
41
Genel
sharp
s.
mükemmel
42
Genel
sharp
s.
göze çarpan
43
Genel
sharp
s.
şık
44
Genel
sharp
s.
etkili
45
Genel
sharp
s.
açıkgöz
46
Genel
sharp
s.
şiddetli
47
Genel
sharp
s.
istekli
48
Genel
sharp
s.
pürüzsüz
49
Genel
sharp
s.
seri
50
Genel
sharp
s.
kurt
51
Genel
sharp
s.
ani (dönüş)
52
Genel
sharp
s.
tiz (ses)
53
Genel
sharp
s.
ekşi
54
Genel
sharp
s.
kurnaz
55
Genel
sharp
s.
cimri
56
Genel
sharp
s.
ani (yükseliş)
57
Genel
sharp
s.
tesirli
58
Genel
sharp
s.
sivri uçlu
59
Genel
sharp
s.
zehir gibi
60
Genel
sharp
s.
acı
61
Genel
sharp
s.
dokunaklı
62
Genel
sharp
s.
keskin
63
Genel
sharp
s.
net
64
Genel
sharp
s.
sert ve sivri parçacıklardan oluşan
65
Genel
sharp
s.
kumlu
66
Genel
sharp
s.
çakıllı
67
Genel
sharp
s.
doymak bilmez
68
Genel
sharp
s.
doyurulmayı talep eden
69
Genel
sharp
s.
atardamarı aniden şişiren
70
Genel
sharp
s.
inişli çıkışlı
71
Genel
sharp
s.
parlak bir ışığın aniden ortaya çıktığı
72
Genel
sharp
s.
belirgin değişim içeren
73
Genel
sharp
s.
eğimde belirgin artış içeren
74
Genel
sharp
s.
ince veya dar (pruva)
75
Genel
sharp
zf.
sertçe
76
Genel
sharp
zf.
dakikası dakikasına
77
Genel
sharp
zf.
tam
78
Genel
sharp
zf.
dikkatlice
79
Genel
sharp
zf.
birden
80
Genel
sharp
zf.
şiddetle
81
Genel
sharp
zf.
aniden
82
Genel
sharp
zf.
tam (tam 12:00'de)
83
Genel
sharp
zf.
hemen hemen rüzgara karşı
84
Genel
sharp
zf.
sert bir şekilde
85
Genel
sharp
zf.
keskin bir şekilde
86
Genel
sharp
zf.
biçimli şekilde
87
Genel
sharp
zf.
iyi görünerek
88
Genel
sharp
zf.
şıklığı ile öne çıkarak
Technical
89
Teknik
sharp
s.
keskin
90
Teknik
sharp
s.
seçik
Computer
91
Bilgisayar
sharp
i.
seçik görüntü
Radio
92
Radyo
sharp
s.
farklı frekanslara aniden değişen yanıtlar veren (radyo devresi)
Textile
93
Tekstil
sharp
i.
sivri uçlu ince iğne
Medical
94
Medikal
sharp
i.
sivri uçlu veya keskin kenarlı tıbbi alet
Geometry
95
Geometri
sharp
s.
dar (açı)
Linguistics
96
Dilbilim
sharp
s.
diyezleşmiş
97
Dilbilim
sharp
s.
sert ünsüz olan
98
Dilbilim
sharp
s.
ötümsüz
99
Dilbilim
sharp
s.
titreşimsiz
100
Dilbilim
sharp
s.
ünsüz
101
Dilbilim
sharp
s.
sessiz
Music
102
Müzik
sharp
i.
diyez
103
Müzik
sharp
f.
doğru perdeden çalmak
104
Müzik
sharp
f.
doğru perdeden söylemek
105
Müzik
sharp
s.
yarım aralık tizleştirilmiş (ses)
106
Müzik
sharp
s.
sesin doğru perdesinde daha tiz
107
Müzik
sharp
s.
majör (perde farkı)
108
Müzik
sharp
s.
tam aralıktan yarım ton fazla olan (perde farkı)
109
Müzik
sharp
s.
nota imi tiz olan
110
Müzik
sharp
zf.
olması gereken perdeden daha tiz şekilde
Archaic
111
Eski Kullanım
sharp
f.
hile ile elde etmek
112
Eski Kullanım
sharp
f.
dolandırıcılıkla elde etmek
113
Eski Kullanım
sharp
f.
araklamak
114
Eski Kullanım
sharp
f.
çalmak
115
Eski Kullanım
sharp
f.
dolandırıcılık yapmak
116
Eski Kullanım
sharp
s.
hızla akan (akarsu)
117
Eski Kullanım
sharp
s.
çalkantılı akan (akarsu)
Ornithology
118
Kuşbilim
sharp
s.
hızlı avlanan (şahin)
"sharp"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 304 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
sharp-witted
s.
cin gibi
2
Yaygın Kullanım
sharp-tongued
s.
keskin dilli
General
3
Genel
sharp answer
i.
sert cevap
4
Genel
sharp practices
i.
hileli işler
5
Genel
sharp shooter
i.
nokta atışçısı
6
Genel
sharp practices
i.
dalavere
7
Genel
sharp bend
i.
keskin viraj
8
Genel
sharp shooter
i.
keskin nişancı
9
Genel
sharp sudden sound
i.
şırak
10
Genel
sharp curve
i.
keskin dönüş
11
Genel
sharp sightedness
i.
keskin gözlülük
12
Genel
sharp edge
i.
keskin ağız
13
Genel
sharp practice
i.
hileli bir iş
14
Genel
sharp practice
i.
dalavere
15
Genel
sharp practice
i.
hileli iş
16
Genel
sharp pain
i.
akut ağrı
17
Genel
sharp drop
i.
keskin düşüş
18
Genel
sharp apple
i.
ekşi elma
19
Genel
sharp-pointedness
i.
sivrilik
20
Genel
sharp contrast
i.
keskin ayrım
21
Genel
sharp knife
i.
keskin bıçak
22
Genel
sharp criticism
i.
sert eleştiri
23
Genel
sharp criticism
i.
ağır eleştiri
24
Genel
sharp criticism
i.
acımasız eleştiri
25
Genel
a sharp break
i.
keskin bir dönüş
26
Genel
sharp tooth
i.
sivri/keskin diş
27
Genel
a sharp criticism
i.
sıkı bir eleştiri
28
Genel
a sharp stick
i.
keskin bir sopa
29
Genel
sharp pointed curve
i.
sivri uçlu eğri
30
Genel
razor-sharp skills
i.
keskin beceriler
31
Genel
sharp axe
i.
keskin balta
32
Genel
sharp edge
i.
kesici uç
33
Genel
b sharp
i.
si diyez
34
Genel
a sharp pain
i.
keskin bir ağrı
35
Genel
sharp increase
i.
keskin yükseliş
36
Genel
sharp rise
i.
keskin yükseliş
37
Genel
sharp claws
i.
keskin pençeler
38
Genel
sharp object
i.
kesici alet
39
Genel
sharp beak
i.
keskin gaga
40
Genel
a sharp slap
i.
okkalı bir tokat
41
Genel
razor sharp teeth
i.
jilet gibi keskin dişler
42
Genel
sharp scissors
i.
keskin makas
43
Genel
sharp-sightedness
i.
ince detayları görebilme
44
Genel
sharp-sightedness
i.
dikkatli ve canlı olma
45
Genel
sharp decline
i.
büyük düşüş
46
Genel
make a sharp sound
f.
keskin ses çıkarmak
47
Genel
give a sharp reply
f.
cevabı yapıştırmak
48
Genel
look sharp
f.
şık olmak
49
Genel
look sharp
f.
gözünü dört açmak
50
Genel
get sharp
f.
keskinleşmek
51
Genel
keep a sharp lookout
f.
kuş uçurtmamak
52
Genel
become sharp
f.
keskinleşmek
53
Genel
make sharp
f.
keskinleştirmek
54
Genel
look sharp
f.
dikkat etmek
55
Genel
sharp [dialect]
f.
keskinleştirmek
56
Genel
as sharp as a needle
s.
zeki
57
Genel
as sharp as a needle
s.
uyanık
58
Genel
sharp pointed
s.
sivri
59
Genel
as sharp as
s.
kadar keskin
60
Genel
very sharp
s.
jilet gibi
61
Genel
sharp cornered
s.
keskin köşeli
62
Genel
not sharp
s.
kör
63
Genel
sharp enough
s.
yeterince keskin
64
Genel
sharp witted
s.
zeki
65
Genel
sharp sighted
s.
keskin gözlü
66
Genel
very sharp
s.
sipsivri
67
Genel
very sharp
s.
çok keskin
68
Genel
sharp-cut
s.
belirgin
69
Genel
sharp-eyed
s.
gözü keskin
70
Genel
sharp-edged
s.
keskin kenarlı
71
Genel
sharp-tongued
s.
sivri dilli
72
Genel
sharp-witted
s.
zeki
73
Genel
sharp-cut
s.
keskin
74
Genel
sharp-edged
s.
keskin
75
Genel
sharp-set
s.
sert
76
Genel
sharp-witted
s.
zekası zehir gibi
77
Genel
sharp-sighted
s.
gözü keskin
78
Genel
razor-sharp
s.
jilet gibi
79
Genel
sharp-sighted
s.
keskin görüşlü
80
Genel
sharp-set
s.
keskin
81
Genel
razor-sharp
s.
çok keskin
82
Genel
sharp-pointed
s.
keskin uçlu
83
Genel
sharp-eyed
s.
keskin bakışlı
84
Genel
sharp as a sword
s.
kılıç kadar keskin
85
Genel
sharp-eyed
s.
keskin gözlü
86
Genel
sharp-eyed
s.
gözleri keskin
87
Genel
sharp-sighted
s.
keskin gözlü
88
Genel
sharp-sighted
s.
gözleri keskin
89
Genel
sharp-witted
s.
cin fikirli
90
Genel
needle-sharp
s.
keskin zekalı
91
Genel
needle-sharp
s.
uyanık
92
Genel
needle-sharp
s.
sezgileri kuvvetli
93
Genel
sharp [obsolete]
s.
seçici
94
Genel
sharp [obsolete]
s.
fark gözeten
95
Genel
sharp [obsolete]
s.
bilge
96
Genel
sharp [obsolete]
s.
ciddi
97
Genel
sharp [obsolete]
s.
konforsuz
98
Genel
sharp-angled
s.
keskin köşeli
99
Genel
sharp-cornered
s.
keskin köşeli
100
Genel
sharp-faced
s.
yüz hatları belirgin olan
101
Genel
sharp-featured
s.
yüz hatları belirgin olan
102
Genel
sharp-nosed
s.
sivri burunlu
103
Genel
sharp-nosed
s.
keskin ve çıkıntılı yüzlü
104
Genel
sharp-nosed
s.
koku alma duyusu keskin olan
105
Genel
sharp-set
s.
şiddetli açlık duyan
106
Genel
sharp-set
s.
hevesli
107
Genel
sharp-set
s.
istekli
108
Genel
sharp-tasting
s.
acımsı
109
Genel
sharp-tasting
s.
acımtırak
110
Genel
sharp-tempered
s.
çabuk parlayan
111
Genel
sharp-tempered
s.
kolay sinirlenen
112
Genel
sharp-toothed
s.
sivri dişli
113
Genel
sharp-toothed
s.
dişlerini geçirmeye hazır
114
Genel
sharp-worded
s.
iğneleyici
115
Genel
sharp-worded
s.
acımasızca konuşan
116
Genel
in a sharp voice
zf.
keskin bir sesle
117
Genel
at four o'clock sharp
zf.
saat tam dörtte
118
Genel
at one o'clock sharp
zf.
saat tam 1'de
119
Genel
at three o'clock sharp
zf.
tam saat üçte
120
Genel
at three o'clock sharp
zf.
saat tam üçte
121
Genel
sharp [obsolete]
zf.
cırtlak bir şekilde
122
Genel
sharp [obsolete]
zf.
acı acı bağırırcasına
123
Genel
in sharp contrast to
ed.
kesin/tam bir zıtlık/karşıtlık içinde
124
Genel
look sharp!
ünl.
dikkat et!
125
Genel
sharp [south africa]
ünl.
kesinlikle
Phrases
126
İfadeler
with a sharp blow
expr.
küt diye
Colloquial
127
Konuşma Dili
short sharp shock
f.
acil ve şiddetli bir şekilde cezalandırmak
128
Konuşma Dili
sharp-sighted
s.
keskin bakışlı
129
Konuşma Dili
sharp-sighted
s.
keskin gözlü
130
Konuşma Dili
sharp as a razor
expr.
çok keskin
131
Konuşma Dili
sharp as a razor
expr.
jilet kadar keskin
132
Konuşma Dili
look sharp
expr.
acele et
133
Konuşma Dili
look sharp
expr.
elini çabuk tut
Idioms
134
Deyim
short, sharp shock [brit]
i.
kısa ve öz
135
Deyim
a short, sharp shock [brit]
i.
kısa ve özlü/etkili ceza
136
Deyim
short, sharp shock [brit]
i.
az ve öz
137
Deyim
a short, sharp shock [brit]
i.
kısa ama sert ceza
138
Deyim
short, sharp shock [brit]
i.
kısa ve yerinde
139
Deyim
a short sharp shock
i.
iyi bir ders (vermek)
140
Deyim
sharp wit
i.
keskin zeka
141
Deyim
sharp wit
i.
pratik zeka
142
Deyim
sharp tongue
i.
sivri dil
143
Deyim
the sharp end (brit)
i.
(bir işin) en zor kısmı
144
Deyim
short, sharp shock
i.
kısa fakat yoğun bir deneyim
145
Deyim
throw something into sharp relief
f.
bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak
146
Deyim
have a mind as sharp as a steel trap
f.
çok zeki olmak
147
Deyim
put/throw something into (sharp/stark) relief
f.
iyice belirginleştirmek
148
Deyim
have a mind as sharp as a steel trap
f.
keskin bir zekaya sahip olmak
149
Deyim
be as sharp as a needle
f.
leb demeden leblebiyi anlamak
150
Deyim
throw something into sharp relief
f.
keskin biçimde görünür kılmak
151
Deyim
have a sharp tongue
f.
sivri bir dili olmak
152
Deyim
be at the sharp end of something
f.
topun ağzında olmak
153
Deyim
stay sharp
f.
tetikte olmak
154
Deyim
have a mind as sharp as a steel trap
f.
zehir gibi akıllı olmak
155
Deyim
bring (something) into sharp relief
f.
(bir şeyi) net/bariz bir biçimde ortaya koymak
156
Deyim
bring (something) into sharp relief
f.
(bir şeyi) net bir şekilde açığa çıkarmak
157
Deyim
bring (something) into sharp relief
f.
(bir şeyi) keskin bir biçimde görünür kılmak
158
Deyim
bring (something) into sharp relief
f.
(bir şeyi) iyice belirginleştirmek
159
Deyim
be as sharp as a tack
f.
çok zeki olmak
160
Deyim
be as sharp as a tack
f.
cin gibi olmak
161
Deyim
be as sharp as a tack
f.
gözlerinden zeka fışkırmak
162
Deyim
be as sharp as a tack
f.
keskin zekalı olmak
163
Deyim
be as sharp as a tack
f.
kıvrak zekalı olmak
164
Deyim
look sharp
f.
hızlı hareket etmek
165
Deyim
keep a sharp lookout (for something or someone)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
166
Deyim
keep a sharp lookout (for something or someone)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
167
Deyim
keep a sharp lookout (for something or someone)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
168
Deyim
throw into sharp relief
f.
net/bariz bir biçimde ortaya koymak
169
Deyim
throw into sharp relief
f.
iyice belirginleştirmek
170
Deyim
throw into sharp relief
f.
keskin biçimde görünür kılmak
171
Deyim
razor-sharp
s.
jilet gibi keskin
172
Deyim
sharp-eared
s.
kulağı keskin
173
Deyim
(as) sharp as a razor
s.
hazırcevap
174
Deyim
(as) sharp as a razor
s.
kıvrak zekalı
175
Deyim
(as) sharp as a steel trap
s.
keskin zekalı
176
Deyim
(as) sharp as a steel trap
s.
kıvrak zekalı
177
Deyim
(as) sharp as a steel trap
s.
hızlı kavrayan
178
Deyim
(as) sharp as a whip
s.
keskin zekalı
179
Deyim
(as) sharp as a whip
s.
kıvrak zekalı
180
Deyim
(as) sharp as a whip
s.
hazırcevap
181
Deyim
at the sharp end
s.
topun ağzında olan
182
Deyim
at the sharp end
s.
kurtlar sofrasına düşmüş
183
Deyim
as sharp as a tack
expr.
çok zeki
184
Deyim
as sharp as a razor
expr.
çok keskin
185
Deyim
sharp as a whip
expr.
cin gibi
186
Deyim
as sharp as a whip
expr.
cin gibi
187
Deyim
as sharp as a needle
expr.
cin gibi
188
Deyim
as sharp as a tack
expr.
cin gibi
189
Deyim
sharp as a needle
expr.
cin gibi
190
Deyim
sharp as a tack
expr.
cin gibi
191
Deyim
look sharp!
expr.
çabuk ol!
192
Deyim
look sharp!
expr.
elini çabuk tut!
193
Deyim
a sharp old bird
expr.
eşi bulunmaz
194
Deyim
as sharp as a tack
expr.
gözlerinden zeka fışkıran
195
Deyim
sharp as a razor blade
expr.
jilet gibi keskin
196
Deyim
as sharp as a razor
expr.
jilet kadar keskin
197
Deyim
as sharp as a tack
expr.
keskin zekalı
198
Deyim
as sharp as a razor
expr.
keskin zekalı
199
Deyim
as sharp as a needle
expr.
zehir gibi
200
Deyim
as sharp as a needle
expr.
zehir zemberek
201
Deyim
back in the knife drawer, miss sharp
expr.
lafına dikkat et
202
Deyim
back in the knife drawer, miss sharp
expr.
ağzından çıkanı kulağın duysun
203
Deyim
at (some time) sharp
expr.
tam (belirtilen saatte/zamanda)
204
Deyim
at (some time) sharp
expr.
tam tamına (belirtilen saatte/zamanda)
205
Deyim
at (some time) sharp
expr.
tam olarak (belirtilen saatte/zamanda)
206
Deyim
at some time sharp
expr.
tam belirtilen saatte/zamanda
207
Deyim
at some time sharp
expr.
tam tamına belirtilen saatte/zamanda
208
Deyim
at some time sharp
expr.
tam olarak belirtilen saatte/zamanda
209
Deyim
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
hiç yoktan iyidir
210
Deyim
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
daha kötü olabilirdi
211
Deyim
better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché]
expr.
daha kötüsü de olabilirdi
Speaking
212
Konuşma
look sharp!
expr.
acele et!
213
Konuşma
look sharp
expr.
canlanın
214
Konuşma
look sharp!
expr.
çabuk ol!
215
Konuşma
look sharp!
expr.
gözünü dört aç!
216
Konuşma
at 10 sharp
expr.
saat tam10'da
217
Konuşma
at one o'clock sharp
expr.
saat tam birde
Trade/Economic
218
Ticaret/Ekonomi
sharp decrease
i.
büyük düşüş
219
Ticaret/Ekonomi
sharp fall
i.
sert düşüş
220
Ticaret/Ekonomi
start the day with a sharp fall
f.
güne sert bir düşüşle başlamak
Law
221
Hukuk
sharp practices
i.
dalavere
222
Hukuk
sharp practices
i.
hileli işler
Technical
223
Teknik
brown and sharp gauge
i.
brown ve sharp ölçeği
224
Teknik
sharp turns
i.
dönemeçler
225
Teknik
sharp edge
i.
işlenmemiş kenar
226
Teknik
sharp-crested weir
i.
ince kenarlı savak
227
Teknik
sharp sands
i.
keskin kumlar
228
Teknik
sharp image
i.
keskin imaj
229
Teknik
sharp-crested weir
i.
keskin kenarlı savak
230
Teknik
resistance to cutting by sharp objects
i.
keskin cisimler tarafından kesilmeye direnç
231
Teknik
sharp-crested flood
i.
keskin pikli feyazan
232
Teknik
sharp-edge
i.
keskin uç
233
Teknik
sharp transition
i.
keskin tranzisyon
234
Teknik
sharp corner
i.
keskin köşe
235
Teknik
sharp curve
i.
keskin kurp
236
Teknik
sharp transition
i.
kısa rakotman
237
Teknik
sharp sand
i.
keskin köşeli kum
238
Teknik
sharp edge
i.
keskin kenar
239
Teknik
sharp notch
i.
keskin çentik
240
Teknik
sharp fire
i.
kısa ve parlak alev
241
Teknik
sharp-edged weir
i.
keskin kenarlı savak
242
Teknik
sharp-edged objects
i.
keskin veya sivri uçlu nesneler
243
Teknik
sharp sands
i.
köşeli kumlar
244
Teknik
sharp-notch strength
i.
sivri çentik dayancı
245
Teknik
sharp series
i.
sharp dizisi
246
Teknik
sharp notch
i.
sivri çentik
247
Teknik
sharp-edged
s.
keskin ağızlı
248
Teknik
sharp-edged
s.
keskin köşeli
Computer
249
Bilgisayar
c sharp
i.
c# programlama dili
250
Bilgisayar
sharp av device
i.
sharp av aygıtı
251
Bilgisayar
sharp dv device
i.
sharp dv aygıtı
252
Bilgisayar
extra sharp
s.
çok fazla keskin
Traffic
253
Trafik
sharp turns
i.
keskin virajlar
Marine
254
Denizcilik
brace sharp
f.
prasyaları mümkün olan en eğik konuma getirmek
255
Denizcilik
brace up sharp
f.
(sereni) gemi donanımının izin verdiği kadar döndürmek
Medical
256
Medikal
sharp object injury
i.
kesici delici alet yaralanması
257
Medikal
sharp object injuries
i.
kesici delici alet yaralanmaları
258
Medikal
sharp ache
i.
şiddetli sancı
259
Medikal
sharp ache
i.
şiddetli acı
260
Medikal
sharp ache
i.
şiddetli ağrı
Gastronomy
261
Mutfak
a very sharp and salty cheese wrapped in goatskin
i.
tulum peyniri
Zoology
262
Zooloji
sharp-tailed grouse
i.
dikkuyruklu bir kuzey amerika ördeği
263
Zooloji
sharp-tailed grouse
i.
kara başlı dikkuyruk
264
Zooloji
sharp-limbed
s.
keskin uzuvlu
265
Zooloji
sharp-limbed
s.
sivri uzuvlu
Botanic
266
Botanik
sharp dock
i.
kuzukulağı
Linguistics
267
Dilbilim
non-sharp
s.
diyezleşmemiş
Military
268
Askeri
sharp turns
i.
keskin dönüşler
Card
269
İskambil
card sharp
i.
profesyonel iskambil oyuncusu
270
İskambil
card sharp
i.
profesyonel kumarbaz
Music
271
Müzik
c dople sharp
i.
do çift diyez
272
Müzik
c sharp
i.
do diyez
273
Müzik
f douple sharp
i.
fa çift diyez
274
Müzik
f sharp
i.
fa diyez
275
Müzik
a sharp
i.
la diyez
276
Müzik
a douple sharp
i.
la çift diyez
277
Müzik
e douple sharp
i.
mi çift diyez
278
Müzik
e sharp
i.
mi diyez
279
Müzik
d sharp
i.
re diyez
280
Müzik
d douple sharp
i.
re çift diyez
281
Müzik
g douple sharp
i.
sol çift diyez
282
Müzik
b-sharp
i.
si diyez
283
Müzik
b douple sharp
i.
si çift diyez
284
Müzik
g sharp
i.
sol diyez
285
Müzik
double sharp
i.
çift diyez işareti
286
Müzik
double sharp
i.
çift diyezin incelttiği nota
287
Müzik
double sharp
s.
çift diyezli (nota)
Ornithology
288
Kuşbilim
sharp-shinned hawk
i.
kuzey amerika'da görülen kızıl çizgili bir atmaca
Slang
289
Argo
sharp cookie
i.
cin fikirli kimse
290
Argo
sharp cookie
i.
çok şey bilen kişi
291
Argo
sharp cookie
i.
elinden her iş gelen kişi
292
Argo
sharp cookie
i.
zeki
293
Argo
sharp cookie
i.
birçok işten anlayan kişi
294
Argo
have sharp elbows
f.
agresif, hırslı olmak
295
Argo
casket sharp
s.
iyi giyinmiş
296
Argo
casket sharp
s.
jilet gibi giyinmiş
297
Argo
casket sharp
s.
güzel giyinmiş
298
Argo
casket sharp
s.
çok şık giyinmiş
British Slang
299
İngiliz Argosu
half-sharp
i.
ahmak
300
İngiliz Argosu
half-sharp
i.
alık
301
İngiliz Argosu
half-sharp
i.
aptal
302
İngiliz Argosu
half-sharp
i.
salak
303
İngiliz Argosu
half-sharp
s.
beyinsiz
304
İngiliz Argosu
half-sharp
s.
mankafa
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of sharp
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy