yağdırmak - Türkçe İngilizce Sözlük

yağdırmak

"yağdırmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 27 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
yağdırmak shower f.
Tom showered Mary with compliments.
Tom, Mary'ye övgüler yağdırdı.

More Sentences
yağdırmak rain f.
If the security hadn't stopped her, she would have rained blows on the man.
Eğer güvenlik onu durdurmasaydı, adamın üzerine darbeler yağdıracaktı.

More Sentences
yağdırmak pour out f.
yağdırmak swamp f.
yağdırmak volley forth f.
yağdırmak hurl f.
yağdırmak pour forth f.
yağdırmak hail f.
yağdırmak pelt f.
yağdırmak pour f.
yağdırmak heap up f.
yağdırmak hail down f.
yağdırmak volley f.
yağdırmak flood f.
yağdırmak affuse f.
yağdırmak aggerate f.
yağdırmak aggest f.
yağdırmak outwell [obsolete] f.
yağdırmak precipitate f.
yağdırmak spate [scotland] f.
Öbek Fiiller
yağdırmak hurl around f.
yağdırmak hurl something around f.
yağdırmak shower with f.
yağdırmak besiege with f.
yağdırmak bombard with f.
yağdırmak pepper with f.
Deyim
yağdırmak flood the zone f.

"yağdırmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 128 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
yağdırmak (hediye/hakaret) heap f.
The answer is that you heap invective on yourselves and you deserve it.
Cevap şu: kendinize hakaretler yağdırıyorsunuz ve bunu hak ediyorsunuz.

More Sentences
(kurşun) yağdırmak pepper f.
The mafia peppered the journalist's car.
Mafya, gazetecinin arabasına kurşun yağdırdı.

More Sentences
Deyim
hakaretler yağdırmak hurl insults f.
We have both retreated to hurling insults at each other across the Atlantic.
İkimiz de Atlantik ötesinde birbirimize hakaretler yağdırmaya başladık.

More Sentences
Genel
emirler yağdırmak boss over f.
yağdırmak (hediye) load with f.
emir yağdırmak boss over f.
gülle yağdırmak shell f.
gülle yağdırmak bombard f.
yağmur gibi yağdırmak rain f.
birine emir yağdırmak boss someone around f.
sağa sola yumruk yağdırmak strike out f.
birinin üzerine kurşun yağdırmak pepper someone with buckshot f.
ceza yağdırmak dish out penalties f.
emir yağdırmak order around f.
mermi yağdırmak let fly f.
kurşun yağdırmak let fly f.
kurşun yağdırmak loose off f.
kurşun yağdırmak spray with bullets f.
mermi yağdırmak loose off bullets f.
mermi yağdırmak let drive f.
kurşun yağdırmak let fly bullets f.
kurşun yağdırmak let drive bullets f.
mermi yağdırmak spray with bullets f.
mermi yağdırmak spray bullets f.
kurşun yağdırmak loose off bullets f.
kurşun yağdırmak spray bullets f.
kurşun yağdırmak let drive f.
mermi yağdırmak let fly bullets f.
mermi yağdırmak let drive bullets f.
mermi yağdırmak loose off f.
bol bol yağdırmak rain down f.
hevesle övgü yağdırmak cheerlead f.
(gökyüzü) yağmur yağdırmak let loose f.
emirler yağdırmak bark f.
övgü yağdırmak heap praise on f.
taş yağdırmak lapidate f.
hakaretler yağdırmak lapidate f.
(kibirli bir şekilde) emir yağdırmak boss f.
adeta yağdırmak pour f.
emirler yağdırmak seigniorize f.
emirler yağdırmak seigniorise f.
kar gibi yağdırmak snow f.
Öbek Fiiller
emirler yağdırmak push around f.
birine emirler yağdırmak order someone around f.
birine emirler yağdırmak order someone about f.
birinin/bir şeyin üstüne (taş vb) yağdırmak pelt someone or something with something f.
(mermi, kurşun) yağdırmak assail with f.
(mektup/telefon/soru/sipariş) yağdırmak besiege with (something) f.
(mektup/telefon/soru/sipariş) yağdırmak besiege someone or something with something f.
(mektup/telefon/soru/sipariş) yağdırmak beset with (something) f.
birinin veya bir şeyin üstüne akışkan bir maddeyi boca etmek/dökmek/yağdırmak pour down f.
üstüne bollukla/bereketle yağdırmak pour down f.
(birine soru, hakaret, eleştiri) yağdırmak lob (something) at f.
birine/bir şeye bir şey yağdırmak shower someone or something with something f.
(birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) yağdırmak shower (something) upon (someone or something) f.
üzerine yağdırmak shower on f.
üzerine yağdırmak shower upon f.
(birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) yağdırmak shower (something) on (someone or something) f.
emir yağdırmak boss around f.
(birine) mermi, soru yağdırmak bombard (one) with (something) f.
(birine) emir yağdırmak boss (one) about f.
(birine bir şey) yağdırmak bombard (one) with (something) f.
birine/bir şeye bir şey yağdırmak bombard someone or something with something f.
(birine) emir yağdırmak boss (one) around f.
(birine/bir şeye) kurşun yağdırmak fire on (someone or something) f.
'-e kurşun yağdırmak fire on f.
(birinin/bir şeyin) üzerine kurşun yağdırmak fire upon (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerine kurşun yağdırmak fire on (someone or something) f.
üzerine kurşun yağdırmak fire on f.
(birine/bir şeye) kurşun yağdırmak fire upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) övgüler yağdırmak gush over (someone or something) f.
övgüler yağdırmak gush over f.
(birine/bir şeye bir şey) yağdırmak lavish (something) on (someone or something) f.
(birine/bir şeye bir şey) yağdırmak lavish (someone or something) with (something) f.
-e (bir şey) yağdırmak lavish on f.
(birine/bir şeye bir şey) yağdırmak lavish (something) upon (someone or something) f.
(övgü) yağdırmak lavish with f.
'-e soru, hakaret, eleştiri yağdırmak lob at f.
(birine) emirler yağdırmak order (one) around f.
(birine) emirler yağdırmak order (one) about f.
emir yağdırmak order about f.
emirler yağdırmak order about f.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek rain down on (someone or something) f.
(birine) bir şeyler yağdırmak rain down on (someone) f.
(birine) bir şeyler yağdırmak rain on (someone) f.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek rain on (someone or something) f.
emirler yağdırmak shove around f.
(bir şey) yağdırmak spray with f.
iş yağdırmak flood out f.
Konuşma Dili
ateş yağdırmak shot up f.
kurşun yağdırmak shot up f.
mekana/meskene mermi sıkmak/yağdırmak shoot up the place f.
Deyim
emirler yağdırmak put on airs f.
emirler yağdırmak act superior f.
emirler yağdırmak queen it over f.
emirler yağdırmak lord it over f.
küfür yağdırmak air one's lungs f.
övgüler yağdırmak gush over someone f.
birine hakaretler yağdırmak hurl insults at someone f.
birine hakaretler yağdırmak throw insults at someone f.
birbirine karşılıklı hakaretler yağdırmak trade insults with someone f.
birine kurşun yağdırmak riddle somebody with bullets f.
(birine) (aşırı) ilgi yağdırmak/göstermek shower with attention f.
yüksek sesle/bağıra çağıra böğürmek/hakaretler yağdırmak bellow like a (wounded) bull f.
(bir şeyi birinin) üstüne yağdırmak pump (one) full of (something) f.
övgüler yağdırmak turn geese into swans f.
(birine ) hakaretler yağdırmak fire insults at (one) f.
birine sorular/hakaretler yağdırmak fire questions/insults at somebody f.
(birine) ateş yağdırmak give someone both barrels f.
övgü yağdırmak make over [dialect] f.
övgü yağdırmak make of [dialect] f.
(birinin) üstüne kurşun yağdırmak pump (one) full of lead f.
para yağdırmak throw (one's) money around f.
(birine) sorular yağdırmak bombard (one) with questions f.
sorular yağdırmak bombard with questions f.
birine sorular yağdırmak fire questions at (one) f.
(birine) hakaretler yağdırmak hurl insults (at one) f.
(birine) emirler yağdırmak queen it over (one) f.
(birine bir şey) yağdırmak snow (one) under with (something) f.
(birine) hakaretler yağdırmak hurl insults (at someone) f.
eleştiriler yağdırmak/savurmak throw stones f.
(birine) hakaretler yağdırmak throw insults (at someone) f.
para yağdırmak throw your money about f.
para yağdırmak throw your money around f.
hakaretler yağdırmak/savurmak throw stones f.
Bilgisayar
spam yağdırmak spam f.
Argo
para yağdırmak make it rain f.
Modern Argo
(sana) kurşun yağdırmak air you out i.