|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
büyük bir kısmı yok olma |
decimation n.
|
|
2 |
General |
bir ülkenin iç kısmı |
midland n.
|
|
3 |
General |
bir şeyin yararlı olan kısmı |
goodness n.
|
|
4 |
General |
bir şeyin işe yaramayan dış kısmı |
husk n.
|
|
5 |
General |
bir ırmağın bükülmeyen düz kısmı |
reach n.
|
|
6 |
General |
bir resmin aydınlık kısmı |
light n.
|
|
7 |
General |
bir şeyin üst kısmı |
surface n.
|
|
8 |
General |
çok uzun bir eteğin yerde sürünen kısmı |
train n.
|
|
9 |
General |
bir şeyin arka kısmı |
heel n.
|
|
10 |
General |
bir şehir veya kasabanın bir kısmı |
district n.
|
|
11 |
General |
bir yolculuğun nihai varış noktasına giden kısmı |
outbound n.
|
|
12 |
General |
bir şeyin en alt kısmı |
bottom n.
|
|
13 |
General |
bir şeyin alt kısmı |
underneath n.
|
|
14 |
General |
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
lower back n.
|
|
15 |
General |
(bir şeyin) zayıf/korunaksız kısmı/parçası |
underbelly n.
|
|
16 |
General |
yüksek bir yerin alçakta kalan kısmı |
underfeature n.
|
|
17 |
General |
bir şeyin en aşağıdaki istenmeyen kısmı |
tail n.
|
|
18 |
General |
bir çatının açık kısmı |
tail n.
|
|
|
19 |
General |
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı |
center n.
|
|
20 |
General |
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı |
centre n.
|
|
21 |
General |
işveren tarafından dadı, bahçıvan veya bir evde çalışan başka bir işçi için ödenen sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortası vergilerinin bir kısmı |
nanny tax n.
|
|
22 |
General |
bir şeyin kalın kısmı |
thickness n.
|
|
23 |
General |
(yıkıcı ve zararlı bir oluşumda) ağız kısmı |
throat [obsolete] n.
|
|
24 |
General |
(bir şeyin) az bir kısmı |
tithe n.
|
|
25 |
General |
bir şeyin onuncu kısmı |
tithe n.
|
|
26 |
General |
önemli bir kısmı |
a good part of n.
|
|
27 |
General |
bir şeyin kötü haldeki uç kısmı |
fag end n.
|
|
28 |
General |
bir şeyin en faal, üretken, canlı, işlek olan kısmı |
mainstream n.
|
|
29 |
General |
bir şeyin şişirilebilir kısmı |
bladder n.
|
|
30 |
General |
kayraktaşı veya padavralardan oluşan bir yolun hemen üstündeki kaplanmamış kısmı |
margin of a course n.
|
|
31 |
General |
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah |
martel n.
|
|
32 |
General |
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah |
martel-de-fer n.
|
|
33 |
General |
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah |
martel de fer n.
|
|
34 |
General |
bir kabuklu yemişin, meyvenin veya yumurtanın yenebilir kısmı |
meat n.
|
|
35 |
General |
selüloz, ipek, rayon lifi gibi doğal veya sentetik bir fiberin düzenli kısmı |
micelle n.
|
|
36 |
General |
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı |
middle n.
|
|
37 |
General |
bir resmin ön ile arka planı arasındaki kısmı |
middle-ground n.
|
|
38 |
General |
yayınevinin yeni ya da mevcut kitaplardan oluşturduğu listenin bir kısmı |
midlist n.
|
|
|
39 |
General |
yeryüzünün belirli bir kısmı |
world n.
|
|
40 |
General |
bir şeyin geniş kısmı |
broad n.
|
|
41 |
General |
fiil biçiminin cümlede bir gerçekliğin ifade edilip edilmediğini belirten kısmı |
mood n.
|
|
42 |
General |
üniversitelerde özel etkinliklerde takılan üst kısmı kare ve düz olan bir tür şapka |
mortar-board n.
|
|
43 |
General |
bir kıyafetin göğüs kısmı |
bustline n.
|
|
44 |
General |
paralelogramın köşelerinden birini içeren benzer bir paralelogramın çıkarılmasından sonra kalan kısmı |
gnomon n.
|
|
45 |
General |
üst kısmı çıkıntılı olan bir çelik cetvel |
rule n.
|
|
46 |
General |
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli |
d'orsay n.
|
|
47 |
General |
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli |
d'orsay pump n.
|
|
48 |
General |
argümanın bir kısmı |
comma [obsolete] n.
|
|
49 |
General |
maruz kalınan deneyimin bir kısmı |
draft n.
|
|
50 |
General |
bir şeyin üst kısmı |
crownpiece n.
|
|
51 |
General |
kapak kısmı yuvarlak olan büyük bir seyahat sandığı |
saratoga n.
|
|
52 |
General |
(belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde |
savings clause n.
|
|
53 |
General |
dikey kısmı oval, yatay kısmı dairesel olan bir cisim |
orbiculate n.
|
|
54 |
General |
kaya formasyonunun erozyonla ana gövdeden ayrılmış küçük bir kısmı |
outlier n.
|
|
55 |
General |
buz kütlesinin bir kısmı |
sconce n.
|
|
56 |
General |
bir kısmı nemli |
semimoist n.
|
|
57 |
General |
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu |
semipostal n.
|
|
58 |
General |
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu |
semipostal stamp n.
|
|
59 |
General |
(bir şeyin) büyük kısmı |
most adj.
|
|
60 |
General |
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevhere ait |
scaraboid adj.
|
|
61 |
General |
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevheri oluşturan |
scaraboid adj.
|
|
62 |
General |
gelirinin bir kısmı veya tamamı hayırseverlik projelerine hibe edilen (posta pulu) |
semipostal adj.
|
|
63 |
General |
boyunun bir kısmı yerde olan |
semi-prostrate adj.
|
|
64 |
General |
kanada'nın newfoundland kısmı dışında bir yerden |
from away [canada] adv.
|
|
65 |
General |
bir önceki kelimeyle belirtilen kısmı veya miktarı içeren toplam veya bütünü belirten bir edat |
of prep.
|
|
66 |
General |
bir kısmı büyük olan |
meg- pref.
|
|
67 |
General |
bir kısmı büyük olan |
mega- pref.
|
|
68 |
General |
(belirtilen kısmı) sırta veya geriye doğru yerleşmiş olan anlamını veren bir ön ek |
opistho- pref.
|
|
69 |
General |
bir kısmı … birazı da …. |
some . . . some expr.
|
|
Phrasals |
|
70 |
Phrasals |
(bir şeyin) alt kısmı düşmek |
drop out v.
|
|
71 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından/arkasından az bir kısmı görünmek |
peek out (from something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı görünmek |
peek out (from something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı belli olmak |
peek out (from something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
az/küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out (from something) v.
|
|
75 |
Phrasals |
az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out (from something) v.
|
|
76 |
Phrasals |
saklandığı yerden az bir kısmı görünmek |
peek out v.
|
|
77 |
Phrasals |
saklandığı yerden küçük bir kısmı görünmek |
peek out v.
|
|
78 |
Phrasals |
saklandığı yerden küçük bir kısmı belli olmak |
peek out v.
|
|
|
79 |
Phrasals |
saklandığı yerden az/küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out v.
|
|
80 |
Phrasals |
saklandığı yerden az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out v.
|
|
81 |
Phrasals |
bir şeyin altından az bir kısmı görünmek |
peek out v.
|
|
82 |
Phrasals |
bir şeyin altından küçük bir kısmı görünmek |
peek out v.
|
|
83 |
Phrasals |
bir şeyin altından küçük bir kısmı belli olmak |
peek out v.
|
|
84 |
Phrasals |
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out v.
|
|
85 |
Phrasals |
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out v.
|
|
86 |
Phrasals |
bir şeyin altından küçük bir kısmı görünmek |
peek out of something v.
|
|
87 |
Phrasals |
bir şeyin altından küçük bir kısmı belli olmak |
peek out of something v.
|
|
88 |
Phrasals |
küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out of something v.
|
|
89 |
Phrasals |
bir şeyin altından küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out of something v.
|
|
90 |
Phrasals |
bir şeyin içinden küçük bir kısmı görünmek/belli olmak |
peek out of something v.
|
|
91 |
Phrasals |
bir şeyin içinde küçük bir kısmı görünmek/belli olmak |
peek out of something v.
|
|
92 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir kısmı görünmek |
peer out at (someone or something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
'-in altından küçük bir kısmı görünmek |
peek out of v.
|
|
94 |
Phrasals |
'-in altından küçük bir kısmı belli olmak |
peek out of v.
|
|
95 |
Phrasals |
küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out of v.
|
|
96 |
Phrasals |
'-in altından küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out of v.
|
|
97 |
Phrasals |
'-in içinden küçük bir kısmı görünmek/belli olmak |
peek out of v.
|
|
98 |
Phrasals |
'-in içinde küçük bir kısmı görünmek/belli olmak |
peek out of v.
|
|
99 |
Phrasals |
'-den bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peek through v.
|
|
100 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peek under (something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peek underneath (something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peep under v.
|
|
103 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peep under (something) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak |
peep underneath (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
'-e bir kısmı görünmek |
peer out at v.
|
|
Phrases |
|
106 |
Phrases |
(bir şeyin) büyük kısmı |
the best part of (something) n.
|
|
107 |
Phrases |
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı |
the best part of (something) n.
|
|
108 |
Phrases |
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı |
the best part of (something) n.
|
|
109 |
Phrases |
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı |
best part of something n.
|
|
110 |
Phrases |
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı |
best part of something n.
|
|
111 |
Phrases |
(bir şeyin) büyük kısmı |
the better/best part of something n.
|
|
Colloquial |
|
112 |
Colloquial |
bir şeyin en iyi kısmı |
the beauty part [usa] n.
|
|
113 |
Colloquial |
bir şeyin en çekici kısmı |
the beauty part [usa] n.
|
|
114 |
Colloquial |
bir şeyin büyük bir kısmı |
one's better part n.
|
|
115 |
Colloquial |
bir şeyin çalışan/işleyen kısmı |
business end of something n.
|
|
116 |
Colloquial |
günün büyük bir kısmı |
most part of the day n.
|
|
117 |
Colloquial |
(bir makine veya aletin) işi gören kısmı/parçası |
business end of something n.
|
|
118 |
Colloquial |
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş |
blue billy [new zealand] n.
|
|
119 |
Colloquial |
(bir şey) kısmı |
the whole (something) thing n.
|
|
120 |
Colloquial |
bel kısmı sarkan bir pantolon giymek |
sag v.
|
|
121 |
Colloquial |
bir şeyin en olumsuz kısmı |
worst of something adj.
|
|
122 |
Colloquial |
büyük bir bölümü/kısmı |
in good part expr.
|
|
123 |
Colloquial |
büyük bir bölümü/kısmı |
in large part expr.
|
|
124 |
Colloquial |
yılın yarısını aşkın bir kısmı |
for the better part of the year expr.
|
|
125 |
Colloquial |
eğlencenin büyük bir kısmı |
half the fun of something expr.
|
|
126 |
Colloquial |
sıkıntının büyük bir kısmı |
half the trouble of something expr.
|
|
127 |
Colloquial |
(bir konudaki) sıkıntının önemli bir kısmı |
half the trouble of (something) expr.
|
|
Idioms |
|
128 |
Idioms |
(bir şeyin) ana kısmı |
the mass of n.
|
|
129 |
Idioms |
bir şeyin en son kısmı |
the tail end of something n.
|
|
130 |
Idioms |
bir şeyin önemli bir kısmı |
best part of something n.
|
|
131 |
Idioms |
(bir şeyin) en önemli ya da ilgi çekici kısmı |
highlight n.
|
|
132 |
Idioms |
(bir işin) en zor kısmı |
the sharp end (brit) n.
|
|
133 |
Idioms |
(zor/meşakkatli bir görevin) sonu/son kısmı |
the home straight n.
|
|
134 |
Idioms |
bir sistemin ön kısmı |
rack face n.
|
|
135 |
Idioms |
bir şeyin en önemli kısmı |
the alpha and omega n.
|
|
136 |
Idioms |
(bir şeyin/yerin) çürük kısmı/yeri |
the sick man of (something or somewhere) n.
|
|
137 |
Idioms |
(bir şeyin/yerin) başarısızlığa mahkum kısmı/yeri |
the sick man of (something or somewhere) n.
|
|
138 |
Idioms |
(bir şeyin) büyük kısmı |
the better half of (something) n.
|
|
139 |
Idioms |
bir kısmı iyi bir kısmı kötü |
a curate's egg [uk] n.
|
|
140 |
Idioms |
bir şeyin asıl eğlenceli kısmı |
half the fun of something n.
|
|
141 |
Idioms |
bir şeyin eğlencesinin çoğu/büyük bir kısmı |
half the fun of something n.
|
|
142 |
Idioms |
bir şeyin asıl zor kısmı |
half the trouble of something n.
|
|
143 |
Idioms |
bir şeyin sıkıntısının çoğu/büyük bir kısmı |
half the trouble of something n.
|
|
144 |
Idioms |
(bir şeyin) en eğlenceli/keyifli/güzel kısmı |
high point (of something) n.
|
|
145 |
Idioms |
(bir şeyin) en önemli kısmı |
high spot (of something) n.
|
|
146 |
Idioms |
(bir şeyin) en önemli kısmı) |
high spot (of something) n.
|
|
147 |
Idioms |
(bir yerin) en kötü/iğrenç kısmı |
the armpit of (some place) n.
|
|
148 |
Idioms |
(bir şeyin) birinci/ilk kısmı |
the first leg of (something) n.
|
|
149 |
Idioms |
(bir şeyin) büyük kısmı |
the general run (of something) n.
|
|
150 |
Idioms |
bir şeyin/işin en karmaşalı/yoğun kısmı/anı |
the thick of something n.
|
|
151 |
Idioms |
(bir şey) kısmı |
the whole (something) bit n.
|
|
152 |
Idioms |
(bir şeyin) en kötü kısmı |
the worst of (something) n.
|
|
153 |
Idioms |
(bir şeyin) en olumsuz kısmı |
the worst of (something) n.
|
|
154 |
Idioms |
(bir şeyin) en ağır kısmı |
the worst of (something) n.
|
|
155 |
Idioms |
bir sürecin en zorlu kısmı |
where the rubber meets the road expr.
|
|
156 |
Idioms |
(bir şeyin) asıl eğlenceli kısmı |
half the fun of (something) expr.
|
|
157 |
Idioms |
büyük bir kısmı |
better half expr.
|
|
158 |
Idioms |
-in küçük bir kısmı |
not the half of expr.
|
|
159 |
Idioms |
(bir şeyin) küçük bir kısmı |
not the half of (something) expr.
|
|
160 |
Idioms |
bir sürecin en zorlu kısmı |
the rubber hits the road expr.
|
|
161 |
Idioms |
bu (birinin/bir şeyin) sadece gözle görünen kısmı |
there is more to (someone or something) than meets the eye expr.
|
|
Speaking |
|
162 |
Speaking |
büyük bir kısmı doğru |
most of it is true expr.
|
|
Trade/Economic |
|
163 |
Trade/Economic |
bir metnin daha önceki bir kısmı |
above n.
|
|
164 |
Trade/Economic |
alacağının bir kısmı teminat altına alınmış olan alacaklı |
partially secured creditor n.
|
|
165 |
Trade/Economic |
bir varlıktan ifta payları düşünüldükten sonra kalan kısmı üzerinden itfa yapılmış değer |
depleted cost n.
|
|
166 |
Trade/Economic |
bir hayat sigortası poliçesinin tasarruf kısmı |
cash surrender value n.
|
|
167 |
Trade/Economic |
bir reklamın daha ayrıntılı bilgi talep etmek vs için reklamcıya gönderilmek üzere tasarlanan kısmı |
coupon n.
|
|
168 |
Trade/Economic |
makbuz gibi bir dokümanın onu koparan kişi tarafından alınan kısmı |
counterfoil n.
|
|
169 |
Trade/Economic |
tamamı bitirilinceye kadar her yıl bir kısmı geriye ödenen tahvil |
serial bond n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
tamamı bitirilinceye kadar her yıl bir kısmı itfa edilen tahvil |
serial bond n.
|
|
Law |
|
171 |
Law |
bir kocanın mallarından tasarruf yetersayısını oluşturan kısmı |
dead man's part n.
|
|
172 |
Law |
bir belgenin yazılı kısmı |
body of an instrument n.
|
|
173 |
Law |
hukuki bir belgenin yer ve makamı bildiren kısmı |
caption n.
|
|
174 |
Law |
sözleşmenin bir kısmı iptal olunursa kalan kısmın icra edilmeye devam etmesine imkan veren madde |
salvatorius clause n.
|
|
175 |
Law |
suçu sabit görülüp ceza almış, genellikle bu cezanın bir kısmı hapishanede çekilmiş olan insanların, cezaları bitmeden önce, topluma yeniden katılmaya hazırlık aşamasında, kontrollü olarak hapishane dışında yaşadığı evler |
halfway house n.
|
|
176 |
Law |
sözleşmenin bir kısmı iptal olunursa kalan kısmın icra edilmeye devam etmesine imkan veren madde |
severability clause n.
|
|
177 |
Law |
(belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde |
saving clause n.
|
|
Industry |
|
178 |
Industry |
halının ana kumaşının bir kısmı |
grin n.
|
|
Media |
|
179 |
Media |
bir programın reklamdan önceki kısmı |
lead-in n.
|
|
Technical |
|
180 |
Technical |
üst ve alt kısmı orijinal ve ortası renkli bir taklitten oluşan üç parçalı kompozit taş |
triplets n.
|
|
181 |
Technical |
bir merminin metal kaplı kısmı |
jacket n.
|
|
182 |
Technical |
bir yapının alt kısmı |
staddle n.
|
|
183 |
Technical |
bir kısmı yassı ve bir kısmı dik çatı |
french roof n.
|
|
184 |
Technical |
bir temelin en alçak kısmı |
subbase n.
|
|
185 |
Technical |
bir uçağın kanadının hareketli kısmı |
aileron n.
|
|
186 |
Technical |
güneş çevresindeki gaz kütlesinin görünür uzantısının bir kısmı |
solar prominences n.
|
|
187 |
Technical |
patlatma amaçlı delinmiş bir deliğin patlama sonrası patlamayan dip kısmı |
bootleg n.
|
|
188 |
Technical |
yüklü bir geminin su yüzeyi üzerinde kalan kısmı |
upper works n.
|
|
189 |
Technical |
bir çatı padavrası sırasının alttaki sıranın üzerine binen kısmı |
lap n.
|
|
190 |
Technical |
bir şeyin amacını gerçekleştirmesi için temas eden düz ve ince kısmı |
blade n.
|
|
191 |
Technical |
çift kanatlı bir kapının katlanan kısmı |
wing n.
|
|
192 |
Technical |
hareketli bir bölmenin katlanan kısmı |
wing n.
|
|
193 |
Technical |
maden cevherinin sadece bir kısmı eritilen refraktör parçası |
hardhead n.
|
|
194 |
Technical |
yumruk veya kafa gibi vücudun bir kısmı ile veya çekiç gibi bir alet yardımıyla yapılan güçlü darbe |
louk n.
|
|
195 |
Technical |
bir kısmı kireçli |
semicalcareous n.
|
|
196 |
Technical |
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı) |
online adj.
|
|
197 |
Technical |
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı) |
on-line adj.
|
|
198 |
Technical |
yalnızca bir kısmı oksijenli olan |
semioxygenated adj.
|
|
199 |
Technical |
(kalıp) bir kısmı eriyik metal ile dolan |
short-run adj.
|
|
200 |
Technical |
(kalıp) bir kısmı doldurulan |
short-run adj.
|
|
Computer |
|
201 |
Computer |
elektronik posta sisteminin belirli bir kullanıcıya gelen mesajları depoladığı kısmı |
mailbox n.
|
|
202 |
Computer |
bir program çalışırken geçici olarak saklanacak veriler için ayrılmış dijital bellek kısmı |
working memory n.
|
|
203 |
Computer |
bilgisayar oyunlarında oyunun büyük bir kısmı boyunca aynı noktada kalıp oradan geçen diğer oyuncuları vuran oyuncu |
camper n.
|
|
204 |
Computer |
kesirli kısmı ayıran noktanın her zaman sabit bir yere koyulduğu gösterim yöntemi |
fixed-point representation n.
|
|
205 |
Computer |
bilgisayar programında bir kodu değiştirerek programı silmeden o kısmı, özelliği devre dışı bırakmak |
rem out v.
|
|
Electric |
|
206 |
Electric |
çıkış devresindeki gücün bir kısmı giriş devresine etki edecek şekilde akımı yükseltmek |
regenerate v.
|
|
Mechanic |
|
207 |
Mechanic |
bir aletin ön kısmı |
top rake n.
|
|
Architecture |
|
208 |
Architecture |
bir kısmı diğerinden daha dar olan söve dikmesi |
diminishing stile n.
|
|
Construction |
|
209 |
Construction |
bir yapının çıkıntı yapan kısmı |
jetty n.
|
|
210 |
Construction |
bir binanın pencereli üst kısmı |
clerestory n.
|
|
211 |
Construction |
bir binanın pencereli üst kısmı |
clerestorey n.
|
|
212 |
Construction |
çıkıntılı bir iskelenin eğimli üst kısmı |
amortizement n.
|
|
213 |
Construction |
bir yapının en altındaki kısmı |
underpinning n.
|
|
214 |
Construction |
üstteki kısmı kavisli olan küçük bir çatı penceresi türü |
eyebrow n.
|
|
Furniture |
|
215 |
Furniture |
kolları ve sırt kısmı olmayan ve çift kişilik yatak haline gelen bir tür kanepe |
winnipeg couch [canada] n.
|
|
Automotive |
|
216 |
Automotive |
gövdesinin arka kısmı ahşaptan yapılan eski bir tür aile arabası |
woodie n.
|
|
Railway |
|
217 |
Railway |
güzergahının önemli bir kısmı yerin altında demiryolu |
underground railway n.
|
|
218 |
Railway |
ön ve arka kısmı dörder tekerlekten oluşup orta kısmında altı adet tahrik tekerleği bulunan bir buhar lokomotifi |
hudson n.
|
|
Aeronautic |
|
219 |
Aeronautic |
bir havaalanının meşru ziyaretçilere açık kısmı gümrük ve diğer kontrollerden önce gelen bölümü |
landside n.
|
|
220 |
Aeronautic |
uçak veya başka bir taşıtın çıkıntı yapan ön kısmı |
nose n.
|
|
221 |
Aeronautic |
gaz veya sıvı içerisinde hareket eden bir cismin toplam sürüklenmesinin cismin yüzeyine dik açıda basınç yapan bileşenlerden kaynaklanan kısmı |
pressure drag n.
|
|
Marine |
|
222 |
Marine |
bir tekne veya geminin boylamsal merkez kısmı |
amidship n.
|
|
223 |
Marine |
bir geminin ön kısmı |
fore n.
|
|
224 |
Marine |
bir tekne veya geminin boylamsal merkez kısmı |
amidships n.
|
|
225 |
Marine |
bir halatın ya da palanganın vira edilen, tutularak çekilen kısmı |
tackle fall n.
|
|
226 |
Marine |
su akışını kontrol etmek üzere kapıları olan bir kanal veya nehirin ayrılmış kısmı |
lock n.
|
|
227 |
Marine |
bir teknenin su üzerindeki ve dümenin önündeki kısmı |
buttocks n.
|
|
Medical |
|
228 |
Medical |
farklı metallerden yapılmış iki çubuğunun uçlarının vücudun yaralı kısmı üzerinde çekilmesini içeren eski bir tedavi tekniği |
tractoration n.
|
|
229 |
Medical |
bir organın merkezden uzakta olan kısmı |
distal n.
|
|
Anatomy |
|
230 |
Anatomy |
vücutta bir organ veya bölümün daralan kısmı |
neck n.
|
|
231 |
Anatomy |
sinir lifinin başka bir sinapsta bitmeyen uç kısmı |
nerve end n.
|
|
232 |
Anatomy |
sinir lifinin başka bir sinapsta bitmeyen uç kısmı |
nerve ending n.
|
|
233 |
Anatomy |
beynin her iki yarısındaki şakakların iç kısmında yer alan serebral korteksin bir kısmı |
temporal cortex n.
|
|
234 |
Anatomy |
bir organın en dip kısmı |
fundus n.
|
|
235 |
Anatomy |
bir organ veya yapının içteki veya derindeki kısmı |
medulla n.
|
|
236 |
Anatomy |
göğüs kemiğinin bir kısmı |
heart-spoon n.
|
|
Psychology |
|
237 |
Psychology |
hafızanın bir kısmı |
mnemon n.
|
|
Veterinary |
|
238 |
Veterinary |
loco otu zehirlenmesinden kaynaklanıp zayıflık, koordinasyon eksikliği, kısmı felç ve bazen de ölümle karakterize olan bir besi hayvanı hastalığı |
loco n.
|
|
239 |
Veterinary |
loco otu zehirlenmesinden kaynaklanıp zayıflık, koordinasyon eksikliği, kısmı felç ve bazen de ölümle karakterize olan bir besi hayvanı hastalığı |
locoism n.
|
|
Gastronomy |
|
240 |
Gastronomy |
alt kısmı elmalı geleneksel bir ingiliz keki |
eve's pudding [uk] n.
|
|
241 |
Gastronomy |
kabuğu kırmızı, etli kısmı beyaz ve gevrek olan bir elma çeşidi |
macoun n.
|
|
242 |
Gastronomy |
kaymaktan ayrılan inek sütünün sulu kısmı ile yapılan yumuşak bir norveç peyniri |
mysost n.
|
|
Math |
|
243 |
Math |
bir sayının 10 tabanına göre logaritması olan ondalık sayının tam kısmı |
characteristic n.
|
|
Geometry |
|
244 |
Geometry |
kürenin en geniş kısmı haricindeki bir kesişim düzleminden elde edilen kesit çember |
small circle n.
|
|
Chemistry |
|
245 |
Chemistry |
uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı |
top n.
|
|
246 |
Chemistry |
istatistiki bir dağılımın orta kısmı |
interquartile range n.
|
|
247 |
Chemistry |
immunoglobin molekülünün bir kısmı |
variable region n.
|
|
248 |
Chemistry |
selüloz, ipek, rayon lifi gibi doğal veya sentetik bir fiberin düzenli kısmı |
micell n.
|
|
Biology |
|
249 |
Biology |
yenidoğanın yüzünü kaplayan amniyonun bir kısmı |
veil n.
|
|
250 |
Biology |
yay kuyruk takımından olan bir eklembacaklının sıçrama uzantısının uç kısmı |
mucro n.
|
|
251 |
Biology |
üst kısmı kahverengi olan düz veya disk şeklinde bir dallı bacaklı |
discina macrospora n.
|
|
252 |
Biology |
yuvarlak veya oval hatları ve belirgin bir ağız kısmı bulunup şekli yassı olan |
scutellate adj.
|
|
Marine Biology |
|
253 |
Marine Biology |
gövdesinin alt kısmı küçük veya ilkel olup genellikle beş çift bacağı olan bir eklembacaklı kabuklu sınıfı |
laemodipoda n.
|
|
254 |
Marine Biology |
iç kısmı incili olan küçük bir deniz istiridyesi cinsi |
nucula n.
|
|
255 |
Marine Biology |
onayaklı eklembacaklı kabuklular içinde ıstakoz, büyük karides, karides gibi karın kısmı çok gelişmiş deniz canlılarının dahil olduğu bir grup |
macroura n.
|
|
256 |
Marine Biology |
onayaklı eklembacaklı kabuklular içinde ıstakoz, büyük karides, karides gibi karın kısmı çok gelişmiş deniz canlılarının dahil olduğu bir grup |
macrura n.
|
|
Zoology |
|
257 |
Zoology |
üst kısmı siyah olup sarmal boynuzları olan yaygın bir hint antilobu |
black buck n.
|
|
258 |
Zoology |
üst kısmı siyah olup sarmal boynuzları olan yaygın bir hint antilobu |
indian antelope n.
|
|
259 |
Zoology |
amerika'ya özgü ayakları ve vücudunun alt kısmı beyaz olan bir dağ faresi |
white-footed mouse (peromyscus leucopus) n.
|
|
260 |
Zoology |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça şubesi |
odontophora n.
|
|
261 |
Zoology |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan yumuşakça familyasından olan bir hayvan |
odontophoran n.
|
|
262 |
Zoology |
kuyruk teleklerinin bir kısmı veya tamamı uzun, ince, sivri uçlu olan |
wire-tailed adj.
|
|
263 |
Zoology |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyasına ait |
odontophoran adj.
|
|
264 |
Zoology |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyası ile ilgili |
odontophoran adj.
|
|
265 |
Zoology |
vücudunun tümü veya bir kısmı ince plakalarla kaplı olan (balık, sürüngen) |
scaley adj.
|
|
Botanic |
|
266 |
Botanic |
bir turunçgilin lifli orta kısmı |
rag n.
|
|
267 |
Botanic |
kuzey amerika ve avrupa'da yetişen, beyaz yapraklara ve yeşilimsi çiçeklere sahip, alt kısmı tüylü olan bir yıllık bitki |
oakleaf goosefoot (chenopodium glaucum) n.
|
|
268 |
Botanic |
kuzey amerika ve avrupa'da yetişen, beyaz yapraklara ve yeşilimsi çiçeklere sahip, alt kısmı tüylü olan bir yıllık bitki |
oak-leaved goosefoot n.
|
|
269 |
Botanic |
yumuşak etli kısmı ve deri benzeri kabuğu olan büyük tropikal bir meyve |
cherimolla n.
|
|
270 |
Botanic |
yumuşak etli kısmı ve deri benzeri kabuğu olan büyük tropikal bir meyve |
cherimoya n.
|
|
271 |
Botanic |
yumuşak etli kısmı ve deri benzeri kabuğu olan büyük tropikal bir meyve |
cherimoyer n.
|
|
272 |
Botanic |
kabuğu ince ve etli kısmı yeşil renkte olan tatlı bir kavun |
nutmeg melon (cucumis melo reticulatus) n.
|
|
273 |
Botanic |
alt kısmı tüylü yaprakları kahverengi-siyah kabuğu ve odunsu meyveleri olan orta boy bir ağaç |
european black alder (alnus glutinosa) n.
|
|
274 |
Botanic |
alt kısmı tüylü yaprakları kahverengi-siyah kabuğu ve odunsu meyveleri olan orta boy bir ağaç |
common alder n.
|
|
275 |
Botanic |
alt kısmı tüylü yaprakları kahverengi-siyah kabuğu ve odunsu meyveleri olan orta boy bir ağaç |
alnus vulgaris n.
|
|
276 |
Botanic |
gövdesinin alt kısmı kalın gri ağaç kabuğu ile kaplı uzun boylu bir avustralya ağacı |
alpine ash (eucalyptus gigantea) n.
|
|
277 |
Botanic |
gövdesinin alt kısmı kalın gri ağaç kabuğu ile kaplı uzun boylu bir avustralya ağacı |
southern blue gum n.
|
|
278 |
Botanic |
hindistan'da yetişen kabuğu sarımsı ve iç kısmı parlak turuncu küçük bir mango |
alphonso n.
|
|
279 |
Botanic |
yenilebilir kısmı toprağın üstündeki turp şeklindeki yumru gövdesi olan bir lahana çeşidi |
kohl-rabi n.
|
|
280 |
Botanic |
avustralya'ya özgü gövdesinin alt kısmı koyu üst kısmı beyaz renkli olan büyük bir ağaç |
white mountain ash (eucalyptus fraxinoides) n.
|
|
281 |
Botanic |
bir bitkinin fırça yapımında kullanılan kısmı |
whisk n.
|
|
282 |
Botanic |
turuncu-sarı doğurgan kısmı ve beyaz veya pembemsi sapları olup yarısı su içinde bulunan 3-8 cm yüksekliğinde bir mantar |
mitrula elegans n.
|
|
283 |
Botanic |
bir kısmı gösterişli çiçekleri için yetiştirilen allium cinsi çeşitli bitkilere verilen ad |
onion n.
|
|
284 |
Botanic |
baş kısmı yuvarlak ve yassı olan bir lahana |
drumhead n.
|
|
285 |
Botanic |
baş kısmı yuvarlak ve yassı olan bir lahana |
drumhead cabbage n.
|
|
286 |
Botanic |
etli kısmı kimyasal yöntemler ile çıkarılan bir yaprak |
skeleton leaf n.
|
|
287 |
Botanic |
tek bir yapraksı kısmı bulunan |
monophyllous adj.
|
|
288 |
Botanic |
açık şemsiyeye benzeyen bir kısmı olan |
umbraculiferous adv.
|
|
Agriculture |
|
289 |
Agriculture |
büyük bir kısmı kiracı çiftçilere kiralanmış, arazi sahibi veya çiftlik yöneticisi tarafından ekilip biçilen arazi parçası |
home-farm n.
|
|
290 |
Agriculture |
baş kısmı toprağın altına ittirilerek kullanılan bir çapa türü |
dutch hoe n.
|
|
Breeding |
|
291 |
Breeding |
yününün bir kısmı dökülmüş koyun |
rosella n.
|
|
Apiculture |
|
292 |
Apiculture |
içi boş sıtmaağacının bir kısmı ile yapılan kovan |
gum [dialect] [us] n.
|
|
Social Sciences |
|
293 |
Social Sciences |
dakota halkının doğu orman grubundan olan bir kısmı |
wahpekute n.
|
|
Linguistics |
|
294 |
Linguistics |
bir sesli harfin bir sonraki harfle kısmı olarak birleşmesinin neden olduğu değişiklik |
modification n.
|
|
295 |
Linguistics |
bir sesli harfin bir sonraki harfle kısmı olarak birleşmesinin neden olduğu değişikliğe uğrayan bir sesli harf |
modification n.
|
|
History |
|
296 |
History |
ürünün bir kısmı karşılığında toprağı ekip biçen kimse |
metayer n.
|
|
297 |
History |
büyük britanya'nın eski roma imparatorluğu altındaki bir kısmı |
britannia n.
|
|
Religious |
|
298 |
Religious |
muhteşem devrim sonrasında sadakat yeminini reddeden anglikan din adamlarının bir kısmı |
usager n.
|
|
Geography |
|
299 |
Geography |
bir bölgenin en merkezi ya da önemli kısmı |
heartland n.
|
|
300 |
Geography |
fransa'nın nord-pas-de-calais bölgesinde bir kısmı |
nord n.
|
|
301 |
Geography |
ingiltere'nin doğusunda lincolnshire'ın bir kısmı |
kesteven n.
|
|
302 |
Geography |
nil nehri'nin uganda'dan geçen bir kısmı |
victoria nile n.
|
|
303 |
Geography |
atlantik okyanusu'nun antarktika kıtası'ndaki bir kısmı |
weddell sea n.
|
|
304 |
Geography |
atlantik okyanusu'nun antarktika kıtası'ndaki bir kısmı |
weddell sea n.
|
|
Geology |
|
305 |
Geology |
yer kabuğunun özellikle düşük bir açıda hareket eden kısmı |
thrust block n.
|
|
Military |
|
306 |
Military |
kuvvetin tamamı yerine yalnızca bir kısmı için açılan destek ateşi |
direct supporting fire n.
|
|
Hunting |
|
307 |
Hunting |
ağır bir topun arka namlu mekanizmasının metal kısmı |
tray n.
|
|
308 |
Hunting |
ağır bir topun arka namlu mekanizmasının metal kısmı |
plugtray n.
|
|
Wagering |
|
309 |
Wagering |
(iki zarla oynanan bir kumarda) masanın bahisçinin zar atan kişiye karşı bahiste bulunabileceği kısmı |
bar n.
|
|
Music |
|
310 |
Music |
popüler bir şarkının diğer kısımlarından farklı olan orta kısmı |
release n.
|
|
311 |
Music |
(yunan müziğinde) küçük bir yarım tonun çıkarıldığı bütün tonun kalan kısmı |
apotome n.
|
|
312 |
Music |
üflemeli bir çalgının ağızlık yerleştirilen kısmı |
mouth pipe n.
|
|
Theatre |
|
313 |
Theatre |
new york profesyonel tiyatrosunun temel ve artistik değerleri vurgulayıp önceden deneysel işler sergileyen bir kısmı |
off broadway n.
|
|
314 |
Theatre |
new york profesyonel tiyatrosunun temel ve artistik değerleri vurgulayıp önceden deneysel işler sergileyen bir kısmı |
off-broadway n.
|
|
Bookbindery |
|
315 |
Bookbindery |
kitap cildinin sayfaları bir arada tutan sırt kısmı |
backstrap n.
|
|
316 |
Bookbindery |
kitabın kapağa sağlam bir şekilde yapıştırılmış arka kısmı |
tight backbone n.
|
|
317 |
Bookbindery |
kitabın kapağa sağlam bir şekilde yapıştırılmış arka kısmı |
tight back n.
|
|
Printery |
|
318 |
Printery |
optik karakter tanımada belge yüzeyinin bozulmamış kısmı ile basılı bir karakterdeki belirlenmiş bir nokta arasındaki mesafe |
embossment n.
|
|
319 |
Printery |
(dergide, gazetede) seri halinde yayınlanan hikayenin bir kısmı |
installment n.
|
|
320 |
Printery |
(derginin, gazetenin) seri halinde yayınlanan hikayenin bir kısmı |
instalment n.
|
|
321 |
Printery |
bir kısmı satır çizgisinin altına taşan bir sayı yazı tipine ait veya özgü |
old-style adj.
|
|
Archaic |
|
322 |
Archaic |
dünya'nın veya bir ülkenin kuzey kısmı |
norland n.
|
|
Ornithology |
|
323 |
Ornithology |
kanat ve kuyruk kısmı kırmızı olan, birleşik devletlerin batısında yaşayan bir kuş |
red-shafted flicker (colaptes caper collaris) n.
|
|
324 |
Ornithology |
avustralya'da yaşayan, boyun kısmı kırmızımsı olan küçük ötücü bir kuş |
redthroat (phyrrholaemus brunneus) n.
|
|
325 |
Ornithology |
erkek olanlarının üzerinde parlak altın sarısı kısımlar olup kalan kısmı koyu kadife siyah renkte olan bir avustralya çardak kuşu |
regent bird (sericulus chrysocephalus) n.
|
|
326 |
Ornithology |
erkek olanlarının üzerinde parlak altın sarısı kısımlar olup kalan kısmı koyu kadife siyah renkte olan bir avustralya çardak kuşu |
regent bowerbird n.
|
|
327 |
Ornithology |
kuzey pasifik'teki bulunan üst kısmı siyah ve alt kısmı beyaz bir kuş |
ancient murrelet (synthliboramphus antiquum) n.
|
|
328 |
Ornithology |
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş |
antarctic prion (pachyptila desolata) n.
|
|
329 |
Ornithology |
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş |
dove prion n.
|
|
330 |
Ornithology |
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş |
totorore [new zealand] n.
|
|
331 |
Ornithology |
kuzey amerika'nın batısındaki çalılık bölgelerde yaşayan, üst kısmı açık grimsi-kahverengi olup kahverengi alt kısmında beyaz benekler bulunan ötücü bir kuş |
sage thrasher (oreoscoptes montanus) n.
|
|
332 |
Ornithology |
ekvador'a özgü kuyruğunun bir kısmı beyaz olan bir sinekkuşu |
white tail (urochroa bougueri) n.
|
|
333 |
Ornithology |
kuzey amerika'nın batısına özgü alt kısmı beyaz olan gri renkli bir örümcek kuşu |
white-rumped shrike (lanius ludovicianus excubitorides) n.
|
|
334 |
Ornithology |
ekvador'a özgü kuyruğunun bir kısmı beyaz olan bir sinekkuşu |
whitetail (urochroa bougueri) n.
|
|
335 |
Ornithology |
kuzey amerika'da yaşayan, vücudunun büyük kısmı kahverengi olup sarı göğsünde hilal biçiminde siyah bir leke bulunan ve melodik ötüşleri ile bilinen sturnella cinsi çeşitli kuşlara verilen ad |
medlar n.
|
|
336 |
Ornithology |
kuzey amerika'nın batısına özgü alt kısmı beyaz olan gri renkli bir örümcek kuşu |
mouse bird n.
|
|
337 |
Ornithology |
kuzey amerika'nın batısına özgü alt kısmı beyaz olan gri renkli bir örümcek kuşu |
mousebird n.
|
|
338 |
Ornithology |
amerika'ya özgü, alt kısmı açık ve göğsü koyu sarı renkli küçük bir su tavuğu |
yellow rail n.
|
|
339 |
Ornithology |
amerika'ya özgü, alt kısmı açık ve göğsü koyu sarı renkli küçük bir su tavuğu |
yellow crake n.
|
|
340 |
Ornithology |
amerika'ya özgü, alt kısmı açık ve göğsü koyu sarı renkli küçük bir su tavuğu |
porzana noveboracensis n.
|
|
341 |
Ornithology |
çoğunluğu afrika'da yaşayan, sırt kısmı gri olan kahverengi çok büyük bir balıkçıl |
goliath n.
|
|
342 |
Ornithology |
çoğunluğu afrika'da yaşayan, sırt kısmı gri olan kahverengi çok büyük bir balıkçıl |
goliath heron n.
|
|
343 |
Ornithology |
çoğunluğu afrika'da yaşayan, sırt kısmı gri olan kahverengi çok büyük bir balıkçıl |
ardea goliath n.
|
|
344 |
Ornithology |
avustralya'ya özgü büyük bir kısmı beyaz olan iri bir leylek |
policeman bird n.
|
|
345 |
Ornithology |
büyük bir kısmı sarı renkli olan ötücü bir kuş |
setophaga discolor n.
|
|
Reptiles |
|
346 |
Reptiles |
üst kısmı pürüzsüz ve koyu mavimsi yeşil pullarla kaplı olan ophiodrys cinsi yeşil bir yılan |
smooth green snake (ophiodrys vernalis) n.
|
|
Entomology |
|
347 |
Entomology |
kuyrukla sıçrayangiller takımına mensup bir eklembacaklının yay kuyruğunun başlangıç kısmı |
manubrium n.
|
|
348 |
Entomology |
yarı ergin kızböceğinin ağzının kavrayıcı bir uzva dönüşen alt kısmı |
mask n.
|
|