diş - Türkisch Englisch Wörterbuch

diş

Bedeutungen von dem Begriff "diş" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
dis n. uzaklaştırma
dis pref. muaf anlamı veren ön ek
dis pref. -siz/-sız anlamı veren ön ek
dis pref. geri alma anlamı veren ön ek
dis pref. tersini yapma anlamı veren ön ek
dis pref. pekiştirme amacıyla kullanılan bir ön ek
dis pref. kesme anlamı veren ön ek
Medical
dis n. dis
Card
dis n. onlu
Mythology
dis n. (roma mitolojisinde) yeraltı tanrısı
dis n. (iskandinav mitolojisinde) kadın
dis n. (iskandinav mitolojisinde) doğurganlık ve bereket tanrıçası
dis n. (roma mitolojisinde) yeraltı dünyası
Slang
dis n. hakaret
dis n. küçük düşürücü eylem
dis n. saygısızlık
dis v. hakaret etmek
dis v. aşağılamak
dis v. eleştirmek
dis v. hata bulmak

Bedeutungen von dem Begriff "diş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
diş tooth n.
An oral surgeon extracted dan's tooth.
Diş hekimi, Dan'in dişini çekti.

More Sentences
diş dental adj.
You have to pay attention to your dental health.
Diş sağlığına dikkat etmelisin.

More Sentences
General
diş tusk n.
Selling elephant tusk is banned.
Fil dişi satışı yasaklanmıştır.

More Sentences
diş clove n.
I find this pack of garlic cloves without skin and minced very practical.
Bu soyulup doğranmış diş sarımsaklar bence çok pratik.

More Sentences
diş cog n.
The power of the engine damaged the cogs on the gears.
Motorun gücü çarklardaki dişlere zarar verdi.

More Sentences
diş tooth n.
Eunice uses wide tooth combs for her curly hair.
Eunice, kıvırcık saçları için geniş dişli tarak kullanıyor.

More Sentences
diş dental n.
Users should consult their own dental professionals for such advice.
Kullanıcılar bu tür tavsiyeler için kendi diş hekimlerine danışmalıdır.

More Sentences
Technical
diş tread n.
The treads on your tires have worn out.
Lastiklerinizin dişleri aşınmış.

More Sentences
diş tooth n.
The wisdom tooth's role is to chew rigid things.
Yirmilik dişin görevi, sert gıdaları çiğnemektir.

More Sentences
diş fang n.
The left and right fangs can be rotated together or independently.
Sol ve sağ dişler birlikte veya bağımsız olarak döndürülebilir.

More Sentences
Automotive
diş tooth n.
Cara fought tooth and nail to have her husband believe her.
Cara kocasını kendine inandırmak için dişini tırnağına taktı.

More Sentences
Dentistry
diş tooth n.
Ralph was growing a wisdom tooth.
Ralph'ın yirmilik dişi çıkıyordu.

More Sentences
Linguistics
diş teeth n.
Mary's grandmother doesn't have any teeth.
Mary'nin büyükannesinin hiç dişi yok.

More Sentences
General
diş jag n.
diş indent n.
diş grinder n.
diş screw thread n.
diş knurl n.
diş crenate n.
diş notch n.
diş nick n.
diş dent n.
diş joggle n.
diş thread n.
diş whelky n.
diş chicklet n.
diş jog n.
diş gam [scotland] n.
diş gnasher n.
diş serrature n.
diş sprong n.
diş leaf v.
diş crenated adj.
Colloquial
diş crockery n.
diş pearly n.
Idioms
diş china n.
Technical
diş thread n.
diş cog n.
diş jag n.
diş dent n.
diş rib n.
diş tine n.
diş knurl n.
Automotive
diş cog n.
diş gear tooth n.
diş sprocket n.
diş thread n.
Medical
diş dens n.
diş compression n.
Anatomy
diş peg n.
Botanic
diş serrulation n.
Slang
diş biters n.
diş ivory n.

Bedeutungen, die der Begriff "diş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
diş eti gum n.
The main cause of bleeding gums is the buildup of plaque at the gum line.
Diş eti kanamasının ana nedeni diş eti çizgisinde plak birikmesidir.

More Sentences
diş hekimi dentist n.
As a dentist, you'll need to have excellent communication skills to offer a professional service to patients.
Bir diş hekimi olarak hastalara profesyonel bir hizmet sunmak için mükemmel iletişim becerilerine sahip olmanız gerekir.

More Sentences
General
diş ipi floss n.
Using floss after brushing your teeth is important for your dental health.
Dişlerinizi fırçaladıktan sonra diş ipi kullanmak diş sağlığınız açısından önemlidir.

More Sentences
diş ipi dental floss n.
Do you have some dental floss?
Diş ipin var mı?

More Sentences
diş çıkarma teething n.
When it comes to teething, all babies are different.
Diş çıkarma söz konusu olduğunda, tüm bebekler farklıdır.

More Sentences
diş ağrısı toothache n.
This painkiller is good at relieving toothache.
Bu ağrı kesici diş ağrısını iyi hafifletiyor.

More Sentences
takma diş dentures n.
Do I need dentures?
Takma dişe ihtiyacım var mı?

More Sentences
takma diş false teeth n.
The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.
Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

More Sentences
diş bakımı dental care n.
The most important and common use of clove oil is in dental care.
Karanfil yağının en önemli ve yaygın kullanımı diş bakımıdır.

More Sentences
diş çürümesi tooth decay n.
The good news is that tooth decay can be prevented.
İyi haber şu ki diş çürümesi önlenebilir.

More Sentences
diş perisi tooth fairy n.
The tooth fairy wants to steal your teeth.
Diş perisi dişlerinizi çalmak istiyor.

More Sentences
uzun sivri diş fang n.
Snakes inject their venom through their fangs.
Yılanlar zehrini uzun sivri dişleri aracılığıyla enjekte eder.

More Sentences
üst diş upper n.
The horse's nose and upper teeth are in the shape of a human skull.
Atın burnu ve üst dişleri insan kafatası şeklindedir.

More Sentences
diş klinikleri dental clinics n.
Eat a meal before going to the dental clinic.
Diş kliniğine gitmeden önce yemek yiyin.

More Sentences
kesici diş incisor n.
This tooth is an incisor.
Bu diş bir kesici diş.

More Sentences
dolgu (diş) filling n.
Foam is used as a filling for this cushion.
Bu yastıkta dolgu olarak köpük kullanılmış.

More Sentences
diş teknisyeni dental technician n.
Tom is a dental technician.
Tom bir diş teknisyeni.

More Sentences
çürük diş decayed tooth n.
The dentist pulled out his decayed tooth.
Dişçi onun çürük dişini çekti.

More Sentences
diş doktoru dentist n.
You had better go to the dentist.
Diş doktoruna gitsen iyi olur.

More Sentences
diş macunu toothpaste n.
Can I borrow your toothpaste?
Diş macununu ödünç alabilir miyim?

More Sentences
diş fırçası toothbrush n.
Don't forget to take your toothbrush.
Diş fırçanı almayı unutma.

More Sentences
diş dolgusu filling n.
I've lost my filling.
Diş dolgumu kaybettim.

More Sentences
çarpık diş crooked teeth n.
In Japan, crooked teeth are considered cute and attractive.
Japonya'da çarpık dişler sevimli ve çekici kabul edilir.

More Sentences
elektrikli diş fırçası electric toothbrush n.
This, however, does not necessarily happen to electric toothbrushes or shavers.
Ancak bu durum elektrikli diş fırçaları ya da tıraş makineleri için geçerli değildir.

More Sentences
diş izi teeth mark n.
There are teeth marks on the end of that pencil.
O kalemin ucunda diş izleri var.

More Sentences
diş fırçaları toothbrushes n.
You can now buy more specialized toothbrushes.
Artık daha özel diş fırçaları satın alabilirsiniz.

More Sentences
elektrikli diş fırçası electric toothbrush n.
I use an electric toothbrush.
Elektrikli diş fırçası kullanıyorum.

More Sentences
sivri diş pointy tooth n.
The fat one snapped his pointy teeth together and hissed, but Arya ignored him.
Şişman olan sivri dişlerini birbirine vurup tısladı ama Arya onu görmezden geldi.

More Sentences
çürük diş bad tooth n.
I have a lot of bad teeth.
Bir sürü çürük dişim var.

More Sentences
diş teli retainer n.
She didn't want to wear her retainers while going to school.
Okula giderken diş telini takmak istemedi.

More Sentences
diş fırçalamak brush teeth v.
A small amount of bleeding may occur when brushing teeth.
Diş fırçalarken az miktarda kanama meydana gelebilir.

More Sentences
diş ağrısı çekmek have a toothache v.
I had a toothache yesterday.
Dün diş ağrısı çektim.

More Sentences
diş ipi ile temizlemek floss v.
I recommend you floss your teeth regularly.
Dişlerinizi düzenli olarak diş ipiyle temizlemenizi tavsiye ederim.

More Sentences
(diş/yumruk) sıkmak clench v.
He just clenched his fists upon feeling an intense frustration.
Yoğun bir hayal kırıklığı hissedince yumruklarını sıktı.

More Sentences
diş teli takmak wear braces v.
Tom is wearing braces.
Tom diş teli takıyor.

More Sentences
diş çıkarmak teeth v.
This child is teething now.
Bu çocuk şimdi diş çıkarıyor.

More Sentences
sallanan (diş) loose adj.
Tim pulled out his loose tooth.
Tim sallanan dişini çekti.

More Sentences
takma diş artificial teeth n.
diş kaşıyıcı teether n.
ön diş nipper n.
takma diş chopper n.
tuvalet malzemeleri (sabun/diş macunu/kolonya gibi) toiletries n.
takma diş dental plate n.
uzun ve sivri diş fang n.
zehirli diş fang n.
diş (sarımsakta) clove n.
diş cerrahisi dental surgery n.
öğütücü diş grinder n.
diş kesme gear cutting n.
iki diş arasındaki boşluk diastemata n.
diş diş olma indentation n.
diş kesme thread cutting n.
fırlak diş snag n.
kırık diş snag n.
diş tozu tooth powder n.
diş diş yapma indent n.
diş çekimi ile ilgili dişçilik dalı exodontia n.
takma diş prosthodontics n.
diş yapma indentation n.
diş (çatala ait) tine n.
diş tabibi dentist n.
diş çürümesi caries n.
diş kiri plaque n.
inci gibi (diş) pearly n.
diş diş olma indention n.
diş hassasiyet gidericisi desensitizer n.
diş minesi enamel n.
çene kemiğine kaynamış diş impacted tooth n.
bebeklerin diş çıkardıklarında dişetlerini kaşımaları için yapılmış plastik oyuncak teether n.
diş izi bite n.
dişi diş female thread n.
diş biçiminde dentiform n.
diş çürüğü caries n.
çekme (diş) extraction n.
diş kirası gift or money for poor guests in ottoman empire n.
diş ipliği floss n.
diş tozu toothpowder n.
diş çıkarma dentition n.
diş hekimi odontologist n.
diş macunu dentifrice n.
diş çıkması eruption n.
diş ağrısı odontalgic n.
diş kökünün dışındaki tabaka cement n.
azı diş grinder n.
diş gibi çıkıntı dentation n.
diş diş olma indenture n.
diş çürüğü tooth decay n.
diş izi (vücutta) hicky n.
diş mikrometresi micrometer callipers n.
diş kanaması bleeding tooth n.
takma diş pivot tooth n.
diş açma indention n.
bir tüp diş macunu a tube of toothpaste n.
(diş) çekme extraction n.
yirmilik diş wisdom tooth n.
kırık diş snaggletooth n.
ön diş tenaille n.
oyma diş glyptodont n.
oyma diş glyptodon n.
diş ipliği dental floss n.
diş ipi ile temizleme flossing n.
kılıç diş sabretooth n.
diş diş olma indenting n.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth n.
küçük diş denticle n.
diş açıklığı pitch n.
diş kökü fang n.
tavşan-diş buckteeth n.
ön diş incisor n.
diş çukuru cavity n.
takma diş denture n.
öğütücü diş molar tooth n.
diş mastarı odontograph n.
diş dolgusu stopping n.
diş açma toothing n.
diş çekme toothing n.
kırık diş broken tooth n.
sallanan diş dangling tooth n.
sallanan diş loose tooth n.
sallanan diş wobbly tooth n.
üstü açılabilir kapaklı diş fırçası tooth brush with removable head n.
sivri/keskin diş sharp tooth n.
verilen rezervasyonları takip eden muayenehaneye gelen hastalarla ilgilenen diş hekimi muayene görevlisi dental receptionist n.
diş ağrısı sore tooth n.
dişe diş kapışma close contest n.
diş fırçası paylaşımı toothbrush sharing n.
düz kesimli diş fırçası flat-trim toothbrush n.
yeni mezun diş hekimi newly graduated dentist n.
diş fırçalık toothbrush holder n.
diş kalıp macunu die stone n.
diş kaşıma halkası pacifier n.
diş kaşıma halkası baby's dummy n.
diş kaşıma halkası teething ring n.
diş kaşıma halkası dummy n.
diş kaşıma halkası soother n.
diş kaşıma halkası comforter n.
dışarıya bakan ön diş bucktooth n.
diş temizleme maddesi dentifrice n.
diş gibi çıkıntı denticle n.
diş macunu dental paste n.
diş hassasiyet gidericisi desensitiser n.
sağlıklı diş etleri healthy gums n.
çürümüş diş decayed tooth n.
diş hekimi randevusu dentist appointment n.
diş hekimi randevusu dentist's appointment n.
elektrikli diş fırçası powered toothbrush n.
20'lik diş wisdom tooth n.
diş budak fidanından yapılan baston ashplant n.
diş hekimleri günü dentist day n.
gezici diş hekimi traveling dentist n.
diş kürdanı toothpick n.
çıkarılabilir başlıklı diş fırçası tooth brush with removable head n.
diş teli neck-gear n.
diş teli neckgear n.
kırık veya diğer dişlerle aynı hizada olmayan diş snaggletooth n.
diş çıkaran bebek teether n.
florürsüz diş macunu fluoride-free toothpaste n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası sponge bag n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası toilet bag n.
diş fırçalama toothbrushing n.
diş çeken kimse toothdrawer n.
diş doktoru toothdrawer n.
diş kamaşması tooth edge n.
diş benzeri ufak çıkıntı toothlet n.
hekim, diş hekimi, cerrah veya veteriner gibi doktorluk yetkisi bulunan kimse medical practitioner n.
öğütücü diş mill tooth [obsolete] n.
diş fırçalama brushing n.
diş fırçalama brush n.
öne doğru çıkık diş gagtooth [obsolete] n.
çarpık diş gam [scotland] n.
büyük diş gam [scotland] n.
diş gösterme girn [scotland] n.
diş gıcırdatan kimse gnasher n.
gıcırdatılan diş gnasher n.
diş gıcırdatma gnashing n.
diş biçimli dağ tepesi dent n.
çatı kornişinin altında bulunan diş şeklinde kare kuşak dental n.
diş çıkarma dentilation n.
diş yapısı dentilation n.
diş temizleme işlemi dentilave n.
(diş hekimi, mühendis gibi kimselerin) çalıştığı yer operatory n.
diş kaşıma halkası dottle [dialect] n.
bazı halkalı solucanlarda küçük boynuzumsu diş benzeri ağız paragnath n.
diş hekimi doctor [us/canada] n.
kısmi takma diş partial n.
birbirinden ayrılan pulların kenarlarında deliklerden yırtma sonucu meydana gelen diş perforation n.
diş pulpası pulp n.
(tekerlek veya ayakkabı tabanı) diş sipe [us] n.
kırık diş snag tooth n.
yamuk diş snag tooth n.
diş kökü sprong n.
diş tartarı scale n.
diş bilemek nurse a grudge v.
diş göstermek show one's teeth v.
diş çektirmek have a tooth out v.
diş çekmek pull out v.
diş taşlarını temizlemek scale v.
diş gıcırdatmak gnash the teeth v.
diş dolgusu yapmak fill a tooth v.
diş çekmek pull out a tooth v.
diş çıkarmak grow teeth v.
diş diş yapmak (paranın kenarını) mill v.
diş gıcırdatmak gnash v.
diş çürümek go bad v.
diş çürümek rot v.
diş diş etmek notch v.
diş diş etmek jag v.
diş çıkarmak teethe v.
diş aralarını iplikle temizlemek floss v.
kamaşmak (diş) be set on edge v.
diş diş yapmak notch v.
diş açmak tooth v.
diş çürümek go rotten v.
diş çıkarmak cut a tooth v.
diş çekmek pull a tooth v.
(diş) çürümek decay v.
gıcırdatmak (diş) gnash v.
diş çıkarmak cut v.
çocuk diş çıkarmak cut a tooth v.
diş çekmek extract v.
diş fırçalamak brush one's teeth v.
diş göstermek show teeth v.
diş göstermek bare teeth v.
diş göstermek reveal teeth v.
diş çektirmek have out tooth v.
diş çektirmek have a tooth pulled v.
(diş vb) çektirmek have out v.
(diş) gıcırdatmak gnash v.
diş beyazlatmak whiten the teeth v.
diş teli takmak have braces v.
diş sigortası olmak have dental insurance v.
diş hekimine gitmekten korkmak be afraid of going to the dentist v.
diş filmi çektirmek have a dental x-ray v.
diş filmi çektirmek have an intraoral X-ray/dental radiography v.
diş dolgusu yaptirmak get a filling v.
diş, kemik, balen, fildişi gibi malzeme üzerine oyma süsler yapmak scrimshaw v.
(tarak veya tırmığa) diş yapmak teethe [dialect] v.
diş etlerine ve dişlere sürterek enfiye çekmek dip snuff v.
diş takmak tooth v.
diş gıcırdatmak tusk v.
diş açmak knurl v.
boynuz veya diş ile parçalamak horn v.
boynuz veya diş ile delmek horn v.
boynuz veya diş saplamak horn v.
diş göstermek girn [scotland] v.
enfiyeyi fırça veya çubuk yardımıyla diş etlerine ve dişlere sürtmek dip v.
(yiyeceği) diş etleriyle çiğnemek gum v.
çiğnerken diş yerine diş etlerini kullanmak gum v.
(yiyeceği) diş etleriyle çiğnemek gum v.
diş etiyle ısırmak mumble v.
diş etiyle çiğnemek mumble v.
matrisin doğru kanala düşmesi için (diş) oluşturmak combinate v.
(kenarda veya levhada) diş gibi noktalar kesmek indent v.
diş geçirmek seize with teeth v.
(tekerlekte) diş açmak sipe [us] v.
diş göstermek snarl v.
diş kaplaması yapmak cap v.
düzensizce diş diş edilmiş erose adj.
diş şeklinde odontoid adj.
diş diş serrate adj.
diş diş jagged adj.
diş çıkarmış teethed adj.
diş diş serrated adj.
diş etine ait gingival adj.
diş yuvası ile ilgili alveolar adj.
iki diş arasında interdentil adj.
çürümüş (diş/kemik) carious adj.
(diş vb) çürük carious adj.
diş diş crenellated adj.
diş ile ilgili dental adj.
diş+ dental adj.
diş diş embattled adj.
diş diş indented adj.
öğütücü (diş) molar adj.
diş açılmış toothed adj.
diş diş toothed adj.
diş yuvası alveolus adj.
diş yuvası alveolar adj.
diş gibi dentiform adj.
et kesmeye uygun (diş) carnassial adj.
diş diş crenelated adj.
diş diş redented adj.
ufak diş benzeri çıkıntıları olan toothleted adj.
henüz diş çıkarmamış (bebek) toothless adj.
yapay (diş) boughten adj.
takma (diş) boughten adj.
(diş) öne doğru çıkık bucked adj.
(diş, pençe) savunma kısımları bulunmayan mutic adj.
(diş, pençe) savunma kısımlarından yoksun mutic adj.
diş etlerini gösteren gummy adj.
diş etleri ortada olan gummy adj.
diş benzeri çıkıntıları olan fanged adj.
diş diş sawed adj.
diş diş sawtooth adj.
diş diş saw-toothed adj.
çocukluk çağına ait (diş) primary adj.
diş diş serrous [obsolete] adj.
diş kamaştıracak kadar tatlı toothache-sweet adj.
diş yuvası ile ilgili olarak alveolarly adv.
diş tırnak gibi tooth and nail adv.
düzensizce diş diş edilmiş şekilde erosely adv.
diş gıcırdatır gibi gnashingly adv.
bir karanfil/diş a clove of prep.
diş anlamına gelen ön ek odont- pref.
belirli bir diş şeklinde olma anlamı veren son ek -odont suf.
belirli bir diş şekline sahip olma anlamı veren son ek -odont suf.
diş hekimliği dent. (dentistry) abrev.
diş hekimi dent (dentist) abrev.
diş hekimliği dent (dentistry) abrev.
diş hekimi dent. (dentist) abrev.
Phrasals
dökülmek (saç, diş) fall out v.
Phrases
diş çürüğüne son no more tooth decay expr.
(diş) çürüklere son no more tooth decay expr.
kana kan, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
kana kan, dişe diş an eye for an eye, a tooth for a tooth expr.
Colloquial
(çocuk dilinde) diş toothy-peg n.
ön diş grill n.
diş etlerine ve dişlerine sürterek enfiye çeken kimse dipper n.
diş gıcırdatma/sıkma gnashing of teeth n.
diş gıcırdatmak/sıkmak gnash teeth v.
(birine) diş bilemek have it out for (one) v.
Idioms
diş çıkarma sorunları teething troubles n.
diş bileyen kimse an axe to grind n.
(porselen) diş china n.
dişe diş kana kan mücadele red in tooth and claw n.
göze göz dişe diş mücadele red in tooth and claw n.
otuz iki diş sırıtma coprophagous grin n.
diş teliyle gülümseme tin grin n.
dişe diş a roland for an oliver n.
diş bilemek get one's knife into v.
diş göstermek show one's teeth v.
diş bilemek have it in for someone v.
diş göstermek bare one's teeth v.
diş geçirememek be unable to order v.
diş çıkarmak cut teeth v.
dişe diş mücadele etmek give as good as you get v.
dişe diş/kora kor mücadele etmek give somebody a run for their money v.
göze göz dişe diş karşılık vermek give someone tit for tat v.
birine diş bilemek have it out for someone v.
diş göstermek show the teeth v.
birbirine diş göstermek come close to blows v.
dişe diş mücadele etmek play the same game (as somebody) v.
kana kan/göze göz/dişe diş istemek pay (one) back in kind v.
göze göz dişe diş intikam almak take an eye for an eye v.
kana kan dişe diş mücadele etmek cut one another's throats v.
diş göstermek bare your teeth v.
(birine/bir şeye) karşı kana kan dişe diş mücadele etmek fight (someone or something) tooth and claw v.
biriyle/bir şeyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone or something a (good) run for their money v.
(biriyle) dişe diş/kora kor mücadele etmek give (one) a run for (one's) money v.
(birine) göze göz dişe diş karşılık vermek give (one) tit for tat v.
biriyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone a run for their money v.
biriyle/bir şeyle dişe diş/kora kor mücadele etmek give someone or something a run for their money v.
(birine) diş bilemek have got it in for (one) v.
diş çıkarma sorunları olmak have teething troubles v.
diş göstermek show your teeth v.
göze göz dişe diş an eye for an eye expr.
göze göz, dişe diş an eye for an eye and a tooth for a tooth. expr.
dişe diş tooth for tooth expr.
dişe diş tooth for a tooth expr.
dişe diş eye for an eye and a tooth for a tooth expr.
dişe diş tit for tat expr.
dişe diş eyes-to-eyes expr.
Speaking
20lik diş wisdom tooth n.
diş hekiminden korkuyorum I am afraid of the dentist expr.
diş hekimine ne sıklıkta gidiyorsunuz? how often do you go to the dentist? expr.
diş hekimine ne sıklıkta gidiyorsun? how often do you go to the dentist? expr.
bir diş hekimine gitmelisin you should see a dentist expr.
bir diş doktoruna görünmelisin you should see a dentist expr.
bir diş hekimine görünmelisin you should see a dentist expr.
Trade/Economic
diş işi dental business n.
Law
göze göz dişe diş ilkesi talion n.
dişe diş talionic adj.
Industry
eskiden diş ipi olarak kullanılan ham ipek floss silk n.
Technical
diş çekilmiş konik tapa washout plug n.
vidalara diş çekme aleti chaser n.
diş çekme tezgahı screw lathe n.
(makine) diş üzerindeki pasları giderme scaling n.
diş ölçer thread gauge n.
diş profili thread profile n.
düz diş straight thread n.
kenarı diş diş olan yaprak crenate leaf n.
diş temizleme somunu die nut n.
dairesel diş açma tezgahı circular chaser n.
diş adımı thread pitch n.
tek diş single thread n.
enine diş transverse pitch n.
takım tezgahında dairesel diş açıklığı circular pitch n.
diş çekilmiş çelik threaded opening n.
kalın diş coarse thread n.
hatve ya da diş ölçer pitch gauge n.
sağ diş cıvata straight union n.
diş açıklığı kontrol edilebilir pervane controllable pitch propeller n.
diş taşı tartar n.
diş açma kalemi (torna tezgahı) thread cutting tool n.
içe çekilmiş diş inside thread n.
diş oyucusu screw chaser n.
diş çukuru alveolus n.
çakma diş thread inserts n.
diş açma veya kesme thread cutting n.
diş kesme makinesi teeth cutting machine n.
bir sıra diş cog n.
diş inşası key construction n.
köşe diş tutucusu corneroth holder n.
iç diş internal thread n.
diş açma makinesi thread cutting machine n.
diş çekme kalemi thread cutting tool n.
enerji kırıcı diş energy dispersion baffle n.
diş aralığı screw pitch n.
diş dibi boşluğu bottom clearance n.
diş açma chasing n.
diş kesme chasing n.
dairesel diş açıklığı circular pitch n.
dıştan diş external screw thread n.
diş mikrometresi micrometer callipers n.
dıştan diş external thread n.
dişi diş female thread n.
diş kesme gear cutting n.
sol diş left-hand threads n.
diş çekme screw-cutting n.
diş açma screw-cutting n.
diş çekme aparatı threader n.
ince diş fine tread n.
diş gibi kırılması groove cracking n.
lastik diş veya dişlilerinin aşınması sonucu düzlemiş flat spot n.
lastik diş veya dişlerinin yarılması open tread splice n.
vidalarda diş açma veya çekme threading n.
lastiğin diş ve oluklardan oluşan dış kısmı tread n.
diş açma bıçağı chaser n.
iki ucuna diş çekilmiş boru close nipple n.
dıştan diş male thread n.
ovalama diş rolled thread n.
dıştan diş outside thread n.
diş adımı screw pitch n.
diş açıklık dairesi çapı pitch diameter n.
diş açıklık dişlisi pitch wheel n.
diş açıklığı dairesi pitch circle n.
cırcırlı diş ratched tooth n.
yaylı diş ratchet n.
diş çekme tapping n.
diş açma tapping n.
diş kesme thread cutting n.
diş hatvesi thread pitch n.
diş açma makinesi thread cutter n.
üçgen diş v thread n.
diş taşlama external grinding n.
diş ölçüleri thread dimensions n.
kendinden diş açan vida self tapping screw n.
diş dibi kesit alanı root cross-section n.
pilli diş fırçası battery-powered toothbrush n.
batarya ile çalışan diş fırçası battery-powered toothbrush n.
diş hatvesi tooth pitch n.
diş hekimliği donanımı dental equipment n.
iyileşmeyen diş yuvası dry socket n.
uzun sivri diş tusk n.
kılavuzla diş açma tapering n.
yivli diş bevelled teeth n.
ön diş incisor n.
çeneye diş yerleştirme implantation n.
diş açma screwing n.
diş kalınlığı tooth thickness n.
diş ipliği dental floss n.
diş boşluğu backlash n.
diş sayısı number of teeth n.
diş işleme makinesi gear cutting machine n.
diş yüzeyi tooth face n.
kesici diş incisor n.
diş porseleni dental porcelain n.
diş açma taşlaması thread grinding n.
diş arası diastema n.
diş oluşumu odontogenesis n.
diş lokması die chaser n.
diş açma makinesi screwing machine n.
diş dili çapı minor diameter n.
diş çöpü toothpick n.
diş frezesi hob n.
diş diş oluş serration n.
diş yanayı thread profile n.
diş yanı tooth flank n.
diş açma takımları threading tools n.
diş izleri (freze) toothmarks n.
diş biçimi tooth form n.
diş yuvası açma screw tapping n.
diş alaşımları dental alloys n.
diş çukurları bölümü alveolar ridge n.
diş çekme takımları screw cutting tools n.
diş frezeleme thread milling n.
ayarlanabilir çift çatal ve diş açılmış gövde ölçüleri adjustable double fork and threaded shank dimensions n.
gövdeye açılacak diş derinliği thread hole depth n.
diş yanağı tooth flank n.
diş koruyucusu thread protector n.
diş hekimliğinde kullanılan panoramik x-ışını cihazı dental panoramic x-ray equipment n.
diş açıcı tapper n.
diş boyu threaded length n.
diş sıcaklığı tooth temperature n.
diş boyu thread length n.
diş çekme rigid tapping n.
kaynak ve diş açmaya uygun alaşımsız çelik boru non-alloy steel tube suitable for welding and threading n.
cıvata diş dibi root of the bolt thread n.