sivri - Türkisch Englisch Wörterbuch

sivri

Bedeutungen von dem Begriff "sivri" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 36 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sivri pointed adj.
There were twenty pointed arches on the church's ceiling.
Kilisenin tavanında yirmi adet sivri kemer bulunuyordu.

More Sentences
sivri sharp adj.
He had a sharp chin and thin lips.
Sivri bir çenesi ve ince dudakları vardı.

More Sentences
General
sivri jagged adj.
The rocks on the hill looked like jagged teeth.
Tepedeki kayalar sivri dişlere benziyordu.

More Sentences
sivri pointy adj.
She was cautious around the pointy ends of the scissors.
Kadın, makasın sivri uçlarına dikkat ediyordu.

More Sentences
sivri picked [dialect] adj.
Tom picked the lock.
Tom kilidi sivri bir şeyle açtı.

More Sentences
sivri nipping n.
sivri keen adj.
sivri incisive adj.
sivri angular adj.
sivri edged adj.
sivri beaked adj.
sivri extreme adj.
sivri spinose adj.
sivri spired adj.
sivri pungent adj.
sivri spinous adj.
sivri acute adj.
sivri sharp pointed adj.
sivri penetrant adj.
sivri acuate adj.
sivri aculeate adj.
sivri hornlike adj.
sivri gleg [scotland] adj.
sivri gingery adj.
sivri salt adj.
sivri snelly [scotland] adj.
sivri squab [obsolete] adj.
sivri stingy [dialect] adj.
sivri persant [obsolete] adj.
sivri persaunt adj.
Technical
sivri aculeate n.
Marine
sivri jib-headed adj.
Biology
sivri acanthous adj.
Marine Biology
sivri atlantic bonito n.
Botanic
sivri acanthous adj.
Geology
sivri crest n.

Bedeutungen, die der Begriff "sivri" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
sivri uç spike n.
Be careful not to hit the knives or the spikes.
Bıçaklara veya sivri uçlara çarpmamaya dikkat edin.

More Sentences
sivri uçlu çubuk spike n.
sivri uçlu demir spike n.
sivri uçlu pointed adj.
General
sivri uç prong n.
One of the prongs of the garden fork went through his foot.
Bahçe tırmığının sivri uçlarından biri ayağına saplanmış.

More Sentences
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick n.
I didn't feel the prick of the screwdriver at that moment.
O an tornavidanın batmasının verdiği acıyı hissetmemiştim.

More Sentences
uzun sivri diş fang n.
Snakes inject their venom through their fangs.
Yılanlar zehrini uzun sivri dişleri aracılığıyla enjekte eder.

More Sentences
sivri dişler pointed teeth n.
Their sharp and pointed teeth are arranged in a single row.
Keskin ve sivri dişleri tek sıra halinde düzenlenmiştir.

More Sentences
sivri diş pointy tooth n.
The fat one snapped his pointy teeth together and hissed, but Arya ignored him.
Şişman olan sivri dişlerini birbirine vurup tısladı ama Arya onu görmezden geldi.

More Sentences
sivri uçlu sharp adj.
I need a pencil, a sharp one.
Bana bir kalem lazım, sivri uçlu bir tane olsun.

More Sentences
Idioms
sivri dil sharp tongue n.
I like her, but sometimes her sharp tongue irritates me so much.
Ondan hoşlanıyorum ama bazen sivri dili beni çok rahatsız ediyor.

More Sentences
Mechanic
sivri uç point n.
The needle has a very sharp point.
İğnenin ucu çok sivri.

More Sentences
Construction
sivri tepeli kule pinnacle n.
Pinnacles are typical in Gothic architecture.
Sivri tepeli kuleler, Gotik mimarinin tipik bir unsurudur.

More Sentences
General
uzun ve sivri diş fang n.
kulenin sivri uçlu tepesi spire n.
sivri tepeli kemer ogee arch n.
köpekbalıklarını uzak tutmaya yarayan ucu sivri kısa sopa shark billy n.
sivri akıllı clever dick n.
sivri uç cusp n.
sivri demir gad n.
bir su kütlesine uzanan sivri kara parçası cape n.
sivri uç prickle n.
sivri bir şeyin açtığı delik prick n.
etkileyici bir şekilde sivri bir dille yazan kimse epigrammatizer n.
sivri kemer lancet arch n.
dik veya sivri kayalık crag n.
sivri uçlu silah (kılıç, bıçak vb) edged weapon n.
sivri kenar arris n.
sivri dağ sırası arete n.
sivri şey broach n.
sivri uçlu kaya jag n.
sivri uç jag n.
çekicin sivri ucu peen n.
sivri ökçe spike heel n.
sivri uçlu alet prong n.
kazma (sivri) pick n.
sivri akıllı smart aleck n.
sivri kavis lancet arch n.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle n.
savunmada kullanılan ve sivri kazıklardan yapılmış çit palisade n.
sivri uçlu kule (kiliseye ait) steeple n.
(sivri) uç point n.
sivri uçlu mızrak jerreed n.
kazma (sivri) pickax n.
bazı şeylerin sivri ön bölümü cape n.
sivri kavisli pencere lancet window n.
sivri kemerli pencere lancet window n.
kadın ayakkabısında ince ve sivri uçlu ökçe stiletto heel n.
basık sivri kemer equilateral arch n.
basık sivri kemer drop arch n.
cevizin içini çıkarmak için kullanılan sivri uçlu araç nutpick n.
sivri uç feather edge n.
sivri uç featheredge n.
basık sivri kemer four-centered arch n.
sivri uçlu taş/kaya needle n.
sivri uç peak n.
sivri uçlu çekiç peen hammer n.
sivri/keskin diş sharp tooth n.
sivri/sivri uçlu şapka pointed hat n.
ucu sivri sopa/çubuk sharpened stick n.
şekil itibarıyla kaşığa benzeyen ucunda üç sivri çıkıntı olan mutfak gereci spork n.
sivri uçlu eğri sharp pointed curve n.
sivri çene pointed chin n.
kazma (sivri) pickaxe n.
sivri uç acumen n.
sivri kemer acute arch n.
sivri uç acumination n.
sivri dilli olma acridity n.
sivri kavis acute arch n.
sivri dilli olma acridness n.
sivri uç/köşe cant n.
sivri dil tang n.
sivri çatal tang n.
kabuklu yemişlerin içini çıkarmada kullanılan küçük, sivri uçlu alet nut pick n.
iğneye benzeyen ince ve sivri uçlu nesne needle n.
ucu sivri dikilitaş needle n.
sivri kaya needle n.
çelik çomak oyunundaki ucu sivri tahta parçası trippet [dialect] n.
ortaçağ savaşlarında bariyer olarak kullanılan sivri uçlu döner çerçeve turnpike [obsolete] n.
alet veya silahın ince sivri çıkıntılı parçası tyne n.
sivri uç jog n.
bitkinin sivri ucu beak n.
sivri olmama unpointedness n.
sivri uçlu olmama unpointedness n.
kesici aletin sivri ucu veya yüzeyi basil n.
bıçağın sivri ucu knife-point n.
keskin ve sivri bir araçla yapılan kuvvetli darbe knife thrust n.
sivri kayalık knag n.
sivri uçlu silah chib n.
kısa sivri sakal vandyke n.
kurşun kafesi cilalamak için kullanılan ucu sivri ahşap alet latterkin n.
avustralyalı aborijinlerin kullandığı sivri uçlu ağır bir silah türü leeangle n.
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil mandorla n.
sivri uçlu oval şeklindeki değerli taş marquise n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel de fer n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel-de-fer n.
sivri uçlu kısa iğne blunt n.
ince ve sivri suratlı kimse hatchet-face n.
ince ve sivri suratlı kimse hatchet face n.
deliği sivri uçlu bir aletle genişletmek broach n.
sivri uçlu nesne brod [dialect] [uk] n.
ingiltere'nin kuzey kıyılarında kullanılan sivri kıçlı bir kürekli tekne mule n.
sivri uçlu yazma ve işaretleme aleti graphium n.
sivri uçlu kaya parçası rock n.
sivri uçlu küçük çıkıntı barb n.
kavramayı desteklemek için ayakkabılara takılan sivri uçlu demir araç crampoons n.
sivri uç cuspis n.
ağaç dikme gibi faaliyetlerde deliklere sokulan sivri uçlu çelik çubuk driving iron n.
açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet pick n.
(oymalı veya sivri kenarlı) dekoratif bir yaka fistosu pickadilly n.
sivri uç ile çalışılabilen kısım pick n.
sivri uçla yapılan gölgelendirme pick n.
(oymalı veya sivri kenarlı) dekoratif bir yaka fistosu pickadil n.
sivri uçlu alet pick [dialect] [uk] n.
sivri uç pick [obsolete] n.
argacın arıştan geçirilmesi için kullanılan sivri uçlu alet pick-up stick n.
sivri uçlu bir aletle vurulan darbe pike [dialect] n.
kaymayı engelleyen altı sivri çıkıntılı baston pike n.
14 ve 15. yüzyıllarda giyilen bir ayakkabının uzun ve sivri ucu pike n.
sivri uçlu sakal pike-devant n.
alt kolu sivri olan haç cross fitche n.
kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç cross double fitché n.
(saç uçlarının tüy gibi sivri durduğu) kısa katlı bir saç modeli feathercut n.
ince sivri kenar featheredge n.
sivri kenar feather-edge n.
sivri uçlu sakal peak [obsolete] n.
baş örtüsünün sivri ön bölümü peak [obsolete] n.
sivri uçlu bir kadın şapkası modeli pixy n.
sivri uçlu bir kadın şapkası modeli pixie n.
poulaine ayakkabının sivri ucu poulaine n.
sivri uçlu bir silahla yapılan saldırı foin n.
manikürde kullanılan sivri ve yuvarlak uçlu genellikle portakal ağacından yapılan kaleme benzeyen ince bir çubuk orange stick n.
dik durması için muma yapıştırılan sivri uç pricket n.
kumu tutmaya yarayan sivri bir çıkıntı pricker n.
sivri uçlu aletlerle yapılan nokta prick n.
küçük sivri uç pricket [obsolete] n.
sivri uçlu şamdan pricket n.
ucu sivri obje prick n.
dövüş horozuna takılan keskin kenarlı ve sivri uçlu çelik mahmuz slasher n.
sivri dillilik snap n.
sivri dilli tip criticizer n.
sivri ve çıkıntılı ön kısım prow n.
sivri çıkıntı snug [obsolete] n.
sivri uç spicula n.
sivri uç spiculum n.
derin sulama için toprağa doğru itilen, bahçe hortumuna bağlı sivri uçlu ve delikli boru spiker n.
kağıtları ortadan delerek bir arada tutan sivri çelik gereç spike n.
sivri topuklu ayakkabı spike n.
sivri topuklu ayakkabı spike heel n.
sivri uçlu silah saplama stab n.
sivri uçlu silah saldırısı stab n.
ucu sivri bitişli bir sakal türü stiletto n.
sivri nokta progue n.
sivri ve ince parça prong n.
sivri ve çatallı kuyruk swallowtail n.
dağda sivri çıkıntı yapan sırt prong n.
keskin kenarlı ve sivri uçlu çelik ok başı swallowtail n.
ağaç dalının sivri ucu prong n.
bir uzva sivri bir şeyi batırmak prick something on v.
etrafına sivri kazıklar dikerek çit çevirmek palisade v.
çekicin sivri ucu ile vurmak peen v.
sivri bir şey bir uzva batmak prick something on v.
çıkartmak (sivri aletle/tırnaklarla) pick v.
sivri demir ile delmek spike v.
sivri bir şeyle açmak pick v.
sivri bir şeyi -e batırmak prick v.
(sivri cisim) batmak prick v.
sivri bir aletle kazmak/delmek/açmak/kırmak pick v.
köreltmek (köşeli veya sivri uçlu silah vb.) rebate v.
sivri bir dille söylemek tang v.
sivri uçlu bir aletle delmek thrill [obsolete] v.
(sivri bir şeyle) dürtmek thrust v.
sivri bir şey ile delmek jag v.
sivri bir şeyle dürtmek jag v.
(bir yüzeyi) sivri uçlarla kaplamak bestud v.
deliği sivri uçlu bir aletle genişletmek broach v.
sivri uçlu bir alet ile vurarak oluşturmak peck v.
sivri uçlu aletle delmek pounce [obsolete] v.
sivri uçlu aletle kesmek sax [dialect] [uk] v.
sivri uçlu aletle yarmak sax [dialect] [uk] v.
sivri bir şeyle delmek dart [obsolete] v.
sivri uçlu bir silahla saldırmak foin v.
sivri uçlu aletle sabitlemek prick [obsolete] v.
sivri ucu batırarak itmek prick [obsolete] v.
sivri uçla delikten geçirmek prick [obsolete] v.
sivri uç oluşturmak spike v.
sivri bir alet ile parçalamak stick v.
sivri bir alet ile öldürmek stick v.
(sivri bir uca, bir şeyini) taktırmak snag v.
sivri uçlu cisimle delmek prong v.
sivri uç oluşturmak prong v.
sivri uçlu jagged adj.
sivri uçlu spiky adj.
sivri akıllı smart alecky adj.
sivri uçlu cusped adj.
sivri kafalı obstinate adj.
sivri çeneli prognathous adj.
sivri uçlu cuspidal adj.
sivri uçlu spicular adj.
sivri uçlu keen adj.
sivri ucu olan keen adj.
en sivri sharpest adj.
iğne gibi sivri uçlu needlelike adj.
(açı) sivri acute adj.
sivri burunlu (ayakkabı) pointy-toed adj.
sivri uçlu pointy-toed adj.
sivri dilli sharp-tongued adj.
sivri olmayan obtuse adj.
sivri uçlu peaky adj.
sivri uçlu acuate adj.
sivri dilli snippy adj.
sivri akıllı bright spark adj.
sivri dişleri olan fanged adj.
sivri uçlu cuspidate adj.
iğne gibi sivri uçlu needle-like adj.
sivri uçlu aculeate adj.
sivri dilli tart-tongued adj.
mızrak gibi sivri uçlu lancelike adj.
sivri dilli attack adj.
sivri uçsuz unbarbed adj.
(sivri aletle, tırnaklarla) çıkartılamayan unpickable adj.
sivri uçlu olmayan unpointed adj.
sivri olmayan unpointed adj.
sivri aletle delinemeyen unpickable adj.
sivri uçlu barbated adj.
sivri oyuklu quirked adj.
sivri oyuklarla şekillendirilmiş quirked adj.
ince ve sivri suratlı hatchet-faced adj.
sert kıl gibi sivri uçlu bristle-pointed adj.
birden fazla sivri ucu bulunan multipronged adj.
çok sivri oversharp adj.
sivri burunlu beaky-nosed adj.
(bıçak) tek tarafı sivri olan dorsal adj.
(bıçak) tek tarafı sivri olan dosel adj.
(bıçak) sivri sırtlı dorsal adj.
(bıçak) sivri sırtlı dosel adj.
sivri uçlu cuspal adj.
sivri uçlu cuspid adj.
çok sivri fang-like adj.
sivri dişe benzeyen fang-like adj.
sivri çıkıntılı fanged adj.
sivri dişi olmayan fangless adj.
sivri uçlu picked [dialect] adj.
sivri uçlu piked adj.
sivri kenarlı featheredge adj.
sivri yapılı peakish adj.
sivri dişli saw-like adj.
sert ve sivri parçacıklardan oluşan sharp adj.
sivri burunlu sharp-nosed adj.
sivri dişli sharp-toothed adj.
sivri fare büyüklüğünde olan shrew-sized adj.
sivri dilli snip-snap adj.
sivri uçlu beardy adj.
olta gibi sivri uçlu bearded adj.
(haç) sivri paralel kenarlı pointed adj.
sivri uçlu pointed-toe adj.
sivri burun pointed-toe adj.
sivri uçlu çubuk şeklinde spiciform adj.
sivri uçlu spiciferous adj.
sivri uçlu spiculated adj.
sivri uçlu spiculate adj.
sivri uçlu stabby adj.
hafif sivri subspinous adj.
aşırı sivri supersharp adj.
uzun ve sivri uçlu spiny adj.
uzun ve sivri uçlu spiney adj.
sivri uçlu splintery adj.
sivri uçlu prongy adj.
(falcı eline benzer şekilde) sivri ve kemikli parmakları olan psychic adj.
sivri uçlu pronged adj.
sivri uçlu bir biçimde spikily adv.
sivri bir şekilde incisively adv.
içine sivri bir şey sokarak pokingly adv.
sivri bir şekilde pungently adv.
sivri bir halde angularly adv.
sivri dilli bir şekilde acridly adv.
sivri bir şekilde snelly adv.
sivri anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
sivri açılı anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
sivri uçlu anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
Phrasals
sivri bir şeyi saplayarak çıkarmak spear out v.
bir şeyi (bir şeyden) sivri bir şeyin ucuna saplayarak çıkarmak spear something out (of something) v.
bir şeyi sivri, keskin, dişli, pürüzlü bir şeye takıp yırtmak/sökmek tear something on something v.
Phrases
ne mutlu o küçük sivri kafana bless your pointy little head expr.
sivri zeka! bless your pointy little head expr.
Proverb
anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az a nod is as good as a wink to a blind bat
Colloquial
sivri akıllı a bright spark n.
sivri nesne pointy n.
yüzü çirkin, ince, keskin veya sivri hatlara sahip olan (kişi) weasel-faced adj.
Idioms
eskiden aptal veya tembel öğrencilere giydirilen uzun, ucu sivri şapka dunce cap n.
sivri dil barbed tongue n.
sivri zeka a smart alec [uk] n.
sivri zeka a smart alec n.
sivri zeka a smart aleck n.
sivri zeka a smart aleck n.
sivri bir şeyle işaret etmek jab at v.
sivri bir şeyi birine doğrultmak jab at v.
sivri dilli olmak give the rough edge of one's tongue v.
sivri dilli olmak give rough edge of one's tongue v.
sivri bir dili olmak have a sharp tongue v.
ip ipullah sivri külah stony broke expr.
anlayana sivri sinek saz a word to the wise expr.
Speaking
sivri kulaklı adam the guy with the pointy ears expr.
Industry
ham pamuk veya yünü açıp temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu tekstil makinesi willying machine n.
Technical
sivri eğme ogive n.
sivri uç bezel n.
sivri yaprak acuminate leaf n.
sivri kemer ogive n.
sivri uçlu kare rondela square taper washer n.
sivri uç stub n.
sivri iğ dip yatağı cone point spindle n.
uzun ve sivri spiky n.
sivri anlamında bir önek oxy n.
sivri ağızlı parça pointed adapter n.
iki ucu sivri pergel chart divider n.
karınlı sivri tonoz bohemian vault n.
sivri tonoz conical vault n.
sivri uç jag n.
sivri bom stub boom n.
kolay bükülen çok ince sivri uç feather edge n.
sivri uçlu yazma ve işaretleme aleti stylus n.
sivri kemer pointed arch n.
sivri uç pointed end n.
sivri kama taper key n.
sivri uçlu kazık tapered pile n.
sivri uç pointed nose n.
ucu sivri çizgi aleti scriber n.
ucu sivri spiked n.
uzun sivri diş tusk n.
sivri uçla delme transfixing n.
sivri çekiç hammer pick n.
sivri çıkıntı cusp n.
sivri uç prong n.
sivri uçla çizme scribing n.
sivri uçlu alet prong n.
sivri uçlu taşçı çekici bit n.
sivri çentik dayancı sharp-notch strength n.
çekicin sivri ucu peen n.
keskin veya sivri uçlu nesneler sharp-edged objects n.
sivri uçlu nesneler pointed objects n.
sivri çentik sharp notch n.
sivri oval biçimde kesilmiş değerli taş navette n.
vanalarda vb. giriş veya çıkışı kontrol eden ince sivri çubuk needle n.
sap üzerine monte edilip sıralanmış delgili kartları düzenlemeye yarayan ince sivri çubuk needle n.
sap üzerine monte edilip sıralanmış delgili kartları düzenlemeye yarayan ince sivri çubuk tumbler n.
torna tezgahında kısa ve sivri uçlu konikleri döndürmekte kullanılan bir alet turret angle-rack tool n.
örsün boynuzu andıran sivri görünümlü ön ucu anvil horn n.
dikenli telin sivri ucu barb n.
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil vesica piscis n.
sivri uç bit n.
kabartmayı ikiye bölen sivri kenar quirk n.
dikenli telin sivri ucu witter [scotland] n.
keskin ve sivri çıkıntıları olan kalın eğe wood file n.
kaviteyi ortaya çıkarmak veya temizlemek için kullanılan sivri uçlu düz alet blowpipe n.
sivri uçlu alet brog [scotland] n.
sivri çivili kiriş hersillon n.
hançer ucunu andırıp keresteleri birbirine takmak için kullanılan sivri uçlu bir metal parçası dag n.
hançer ucunu andırıp kömür kırma merdanelerinde kullanılan sivri uçlu bir metal parçası dag n.
sivri çim ucu pile n.
kumaş veya kağıt tutturmada kullanılan sivri uçlu parça pin n.
çekicin sivri ucu pane n.
ince ve sivri nesne dart n.
elektroensefalogramda izlenen dalganın sivri uçlu kısmı dart n.
kıyafetleri vücut kıvrımlarına oturtmak için dikilen sivri kat dart n.
sivri testere dişi fleam tooth n.
(ateşli silah havalandırma deliğini/kartuşu delmek için) sivri uçlu tel priming wire n.
toprağı döndürmek yerine parçalayıp karıştırması için sabanın ucuna takılan sivri uçlu metal levha plow shovel n.
taşı sivri bir aletle yontma veya oyma işlemi scotching n.
(kalıptaki ürün tokmakla dövülürken gevşek kısımların sabitlenmesinde kullanılan) sivri uçlu çubuk skewer n.
mürekkep uygulama aparatında sivri uçlu tırtıklı metal parça point n.
sivri taş parçası point n.
yaprak yayda sivri uç point n.
keskin ve grafikte sivri görünen yükseliş spike n.
(tarak gemisini demirlemek için kullanılan) dört sivri uçlu direk/kazık spud n.
sivri uçlu bir aletle delmek job v.
sivri oyuklarla şekillendirmek quirk v.
(metali) örsün sivri kısmı ile düzlemek horn v.
örsün sivri kısmı ile dövmek horn v.
çekicin sivri ucu ile vurmak rivet v.
sivri alet ile fazla metali çıkarmak cut v.
çekicin sivri ucuyla vurmak pane v.
(taşı) sivri bir aletle delmek scotch v.
(taşı) sivri bir aletle yontmak scotch v.
(sivri aletle) taş yüzeyini düzeltmek point v.
sivri uçlu taper adj.
ucu sivri acuminate adj.
sivri uçlu acuminate adj.
sivri uçlu keen adj.
sivri ucu olan keen adj.
sivri uçlu pierced adj.
sivri başlı steeple head adj.
sivri uçlu steeple-head adj.
sivri uçlu jagged adj.
sivri ve keskin dişli saber-toothed adj.
sivri bilenmiş edged adj.
sivri uçlu pointed adj.
sivri olmayan obtuse adj.
tek bir sivri ucu olan (diş) unicuspid adj.
sivri ve keskin dişli sabre-toothed adj.
sivri oyuklarla şekillendirilmiş quirk adj.
sivri uçlu bir ışık kaynağından iletilen (ışık) hard adj.
Mechanic
torna tezgahında sivri uçlu konikleri döndüren alet turret taper tool n.
çekicin sivri ucu pein n.
çekicin sivri ucu pein n.
çekicin sivri ucu pean n.
Radio
kristal radyo alıcısında kristal ile temas kurmaya yarayan sivri tel cat's whisker n.
Textile
kısa sivri topuk kitten-heel n.
ham tekstil elyaflarını açmak ve temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu makine twilly n.
boynu kapatan sivri uçlu bir başlık türü bashlik n.
sivri uçlara sahip büyük beyaz yaka vandyke collar n.
kumaş veya deride delik açmak için kullanılan küçük, sivri uçlu bir alet bodkin n.
pireneler'de yaşayan, köstebek ve sivri farelere akraba bir memelinin kürkü veya pöstekisi desman n.
sivri uçlu ince iğne sharp n.
alçak sivri ökçe kitten-heel expr.
Architecture
bina üzerindeki sivri tepeli kule pinnacle n.
sivri oyuk quirk n.
her iki tarafı s şeklinde eğimli ucu sivri kemer keel arch n.
sivri kemer keel arch n.
sivri uçlu kemer keel arch n.
sivri kemer lancet n.
sivri kemerli pencere lancet n.
sivri kemerlerin baskın olduğu 13. yüzyıl ingilteresi'ne has bir mimari tarz lancet architecture n.
sivri kavisli pencere lancet n.
sivri kule tepesi broach [uk] [dialect] n.
sivri kemer gothic arch n.
sivri kemere benzeyen dış hat ogive n.
sivri kemere benzeyen kenar ogive n.
sivri uçlu süsleme cuspidation n.
sivri uçlu kulenin ucu crown n.
sivri kemer peak arch n.
sivri kemerin ön planda olduğu mimarı tarz pointed style n.
bir veya daha fazla sivri kemeri olan lanceted adj.
bir veya daha fazla sivri penceresi olan lanceted adj.
sivri kemerler ve kaburgalı tonoz kullanımı ile karakterize olan ogival adj.
sivri kemer şeklinde olan ogival adj.
sivri kemere ait ogival adj.
sivri kemerle ilgili ogival adj.
(kemer) sivri pointed adj.
sivri kemerli pointed adj.
Construction
sivri kavis lancet n.
sivri pencere lancet n.
sivri kenar arris n.
sivri dere arris gutter n.
sivri kemer ogee arch n.
sivri kemer ogive n.
sivri kemerli pencere lancet window n.
sivri kemer lancet arch n.
sivri tonoz pointed vault n.
sivri kubbe pointed dome n.
sivri alınlık pointed pediment n.
sivri çatı pointed roof n.
sivri mala pointed trowel n.
sivri uçlu mala pointed trowel n.
sivri kemer acute arch n.
çekicin sivri ucu toe n.
sivri bir yapı beak n.
kama olarak kullanılan ucu sivri metal veya ahşap blok glut n.
(tuğla duvar yüzeyini sivri bir cisim ile) pürüzlendirmek stab v.
Lighting
uzun, ince ve sivri şekli olan dekoratif özellik obelisk n.
Woodworking
(tahta zemin üzerindeki) sivri budak spike knot n.
Automotive
sivri uçlu düz karkaburun needle-nose pliers n.
sivri uçlu eğri kargaburun bent needle-nose pliers n.
sivri uçlu kaporta çekici pick hammer n.
sivri uçlu mil eğe flat mill file n.
sivri uçlu yıldız tornavida reed and prince n.
Traffic
basık sivri kemer lowered pointed arch n.
sivri kemer pointed arch n.
Marine
sivri uçlu cusp n.
sivri uçlu kumsal yapı gilant cusp n.
sivri tepeli dalga chopping waves n.
coromandel kıyılarında kullanılan iki ucu sivri hafif yük teknesi chelinga n.
küçük geminin güverte yapısı içerisinde bulunan ahşap sivri uçlu plak mast clamp n.
halatın tellerini açmak için kullanılan geniş ve sivri pim fid n.
zıpkın, balina avlama mızrağı gibi silahların kancalı başı veya sivri uçlarından herhangi biri fluke n.
arka ucu tekne ucu gibi sivri olan boattail adj.
Mining
sivri uçlu demir gad n.
maden aracının tekerleğine takılmış sivri uçlu ani fren çubuğu jock n.
kömürü yukarıdan aşağıya indirmek için kullanılan sivri uçlu çubuk pricker [uk] n.
Medical
sivri obje korkusu aichmophobia n.
sivri obje korkusu (iğne vb) trypanophobia n.
beyinin en sivri noktası fastigium n.
çivi gibi keskin ve sivri bir şey yüzünden oluşan derin yara puncture wound n.
aşıyla kaplı sivri uçlu fildişi parçası vaccine point n.
aşıyla kaplı sivri uçlu kemik parçası vaccine point n.
sivri uçlu veya keskin kenarlı tıbbi alet sharp n.
aşılamada kullanılan ince, sivri uçlu aşı maddesi dolu kemik point n.
(sivri veya sert bir cisim kaynaklı) lastik patlağı stone bruise n.
sivri sinek gibi böceklerin ısırıklarıyla omurgalılara bulaşıp hastalıklara yol açabilen çeşitli ipliksi nematodlardan kaynaklanan filarial adj.
Anatomy
sivri uçlu örs kemiği bickern n.
iki sivri uçlu diş bicuspidate n.
sivri üçgen kemik çıkıntısı processus coronoideus n.
sivri üçgen kemik çıkıntısı coronoid process n.
(böcek/kuş kanadı veya bacağında) sivri uçlu omur spur n.
sivri çeneli tut-mouthed adj.
iki sivri uçlu bicuspidate adj.
sivri uçlu cusped adj.
sivri uç şeklinde olan cusped adj.
sivri uç şeklinde olan cuspated adj.