pick - Turkish English Dictionary

pick

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "pick" in Turkish English Dictionary : 128 result(s)

English Turkish
Common Usage
pick n. pena
Do you usually use a pick when you play the guitar?
Gitar çalarken genellikle pena mı kullanırsın?

More Sentences
pick v. seçmek
He picked tonight to watch our set.
Setimizi izlemek için bu geceyi seçmiş.

More Sentences
General
pick n. mızrap
She bought three new picks.
O üç yeni mızrap satın aldı.

More Sentences
pick n. kazma
She bought three new picks.
Üç yeni kazma aldı.

More Sentences
pick v. karıştırmak
A woman picked my pocket in the crowd.
Kalabalığın içinde bir kadın cebimi karıştırdı.

More Sentences
pick v. koparmak
Tom climbed up the ladder and picked an apple from the tree.
Tom merdivene tırmandı ve ağaçtan bir elma kopardı.

More Sentences
pick v. çıkartmak (sivri aletle/tırnaklarla)
What do you use to pick wax out of your ears?
Kulaklarınızdaki kulak kirini çıkarmak için ne kullanırsınız?

More Sentences
pick v. ayıklamak
Let's pick nits.
Bit yumurtalarını ayıklayalım.

More Sentences
pick v. toplamak
It does not give me the right or an Irish farmer the right to pick grapes or olives in the south of Spain.
Bu bana ya da İrlandalı bir çiftçiye İspanya'nın güneyinde üzüm ya da zeytin toplama hakkı vermez.

More Sentences
pick v. burun karıştırmak
Have you ever picked your nose in the presence of the teacher?
Hiç öğretmenin yanında burnunuzu karıştırdınız mı?

More Sentences
pick v. toplanmak
Are the cherries ripe enough to pick?
Kirazlar toplanacak kadar olgunlaştı mı?

More Sentences
pick v. çalmak
My pocket was picked.
Cebimdekiler çalındı.

More Sentences
pick v. almak
The Environmental Committee has offered to pick those up.
Çevre Komitesi bunları almayı teklif etti.

More Sentences
pick v. ayırmak
The IGC must not unravel the Convention, must not pick it apart.
Hükûmetlerarası Konferans, Sözleşmeyi çözmemeli, parçalara ayırmamalıdır.

More Sentences
pick v. kazmak
I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.

More Sentences
pick v. kavga çıkarmak
I never pick fights.
Asla kavga çıkarmam.

More Sentences
pick v. atmak
Let's pick up a chick.
Arabaya bir piliç atalım.

More Sentences
pick v. aramak
Why didn't you pick up when I called?
Aradığımda neden açmadın?

More Sentences
Music
pick n. pena
She bought three new picks.
O üç yeni pena satın aldı.

More Sentences
Common Usage
pick n. gitar penası
General
pick n. seçme
pick n. seçenek
pick n. hasat
pick n. kürdan
pick n. toplanan ürün miktarı
pick n. dürtme
pick n. güzide şey
pick n. kazma (sivri)
pick n. külünk
pick n. ilk seçilen şey
pick n. en iyi bölüm
pick n. en iyi üye
pick n. ilk tercih
pick n. sivri uç ile çalışılabilen kısım
pick n. sivri uçla yapılan gölgelendirme
pick n. maymuncuk
pick n. açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet
pick n. dişleri uzun ve geniş aralıklı tarak
pick n. seçme hakkı
pick n. çapa
pick v. gagası ile toplamak
pick v. ilerlemek
pick v. kemirmek
pick v. tavuklamak
pick v. delmek
pick v. toplamak (meyve/çiçek vb'ni)
pick v. çıkartmak
pick v. devşirmek
pick v. gelişmek
pick v. yolmak
pick v. aşırmak
pick v. yankesicilik yapmak
pick v. didiklemek
pick v. gagalamak
pick v. dermek
pick v. küçük küçük yemek
pick v. çapalamak
pick v. çekiştirmek
pick v. anahtarsız açmak (kilidi)
pick v. sivri bir şeyle açmak
pick v. seçip almak
pick v. sıyırmak
pick v. sivri bir aletle kazmak/delmek/açmak/kırmak
pick v. (kilidi) maymuncukla/telle açmak
pick v. seçip ayırmak
pick v. tek tek toplamak
pick v. tek tek çıkarmak
pick v. tüylerini yolmak
pick v. tüylerini toplamak
pick v. bilgi edinmek için didiklemek
pick v. kışkırtmak
pick v. (mecazen) kuyruğuna basmak
pick v. aranmak
pick v. az yemek
pick v. azar azar yemek
pick v. beceriksizce yemek
pick v. iştahsız yemek
pick v. çekinerek yemek
pick v. fırlatmak
pick v. araştırmak
pick v. bulmaya çalışmak
pick v. içeriğini çalmak
pick v. içeriğini araklamak
pick v. sağduyu ile karar vermek
pick v. özenle karar vermek
pick v. kılı kırk yarmak
pick v. hata bulmak
pick v. önemsiz eleştiride bulunmak
pick v. seviyesiz eleştiri yapmak
pick v. (iplik, lif) ayırmak
pick v. (iplik, lif) ayıklamak
pick adj. en iyisi
pick adj. en çok tercih edilen
pick adj. seçilmiş
Technical
pick n. argaç
pick n. mekik atma
pick v. seçip almak
pick v. temizlemek
Textile
pick n. mekik geçme
pick n. mekiği geçirme
pick n. bir tel argaç ipi
pick v. (kumaş kenarını) düz dikiş atarak tamamlamak
pick v. (mekiği) dokuma tezgahına geçirmek
pick v. dokuma tezgahına mekik geçmek
Printing
pick n. (kurumuş mürekkep, kir veya kağıt) harf boşluğuna yerleşen partikül
pick n. baskı kağıdındaki leke
pick n. plaka yüzeyindeki pürüz
pick n. levha yüzeyindeki pürüz
pick n. yeni dökülmüş hurufat yüzeyindeki pürüz
pick n. baskı makinesinde mürekkebin yapışkan dokusu kaynaklı kağıt yüzeyinde meydana gelen toplanma
pick v. (kağıt uçlarını) baskı bloğuna yapıştırarak üzerine mürekkep dökmek
pick v. (baskı sırasında) kağıdın kenarlarını mürekkebe bulaştırarak kaybetmek
Agriculture
pick v. hasat kaldırmak
pick v. tarladan kaldırmak
pick v. mamul toplamak
pick v. ürün toplamak
Sport
pick n. buz pateni bıçağının ön bölümündeki sivri çıkıntı
pick n. (lakros) savunmacının takım arkadaşına ulaşmasını engellemek için arada durma taktiği
pick v. (kriket) topun atış türünü anlamak
Basketball
pick n. perdeleme
pick v. perdelemek
Football
pick n. (amerikan futbolu) atılan pas
pick n. (amerikan futbolu) pası tutarak kontrol etme
Art
pick n. (resimdeki kusurun giderilmesi için) sivri uçlu kalemle tamamlanabilen kısım
Music
pick n. çalgıç
pick v. mızrapla çalmak (telli çalgıyı)
pick v. parmaklarla çalmak (telli çalgıyı)
Slang
pick n. tüyo

Meanings of "pick" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
pick up v. toplamak
They are left to pick up the pieces, so they need help.
Parçaları toplamak onlara kalıyor, bu yüzden yardıma ihtiyaçları var.

More Sentences
General
ice pick n. buz kıracağı
Someone stabbed Tom with an ice pick, but he's OK now.
Birisi Tom'u buz kıracağıyla yaralamış ama şimdi iyi.

More Sentences
pick-up n. kamyonet
Tom drives a black pick-up truck.
Tom siyah bir kamyonet kullanıyor.

More Sentences
pick-up n. pikap
This category may also include pick-ups.
Bu kategori, pikapları da içerebilir.

More Sentences
pick [dialect] n. bir parça
So, pick a song from the album, put your own spin on it.
Albümden bir parça seçin ve kendi yorumunuzu katın.

More Sentences
pick out v. seçmek
On behalf of Commission Patten, I would like to pick out the most important points to come out of the summit.
Komisyon Patten adına zirveden çıkan en önemli noktaları seçmek istiyorum.

More Sentences
pick up v. ilerlemek
After a slow summer season, business began to pick up.
Yavaş bir yaz sezonundan sonra iş ilerlemeye başladı.

More Sentences
pick up v. kapmak (yer)
Where did you pick up your Italian?
İtalyancayı nereden kaptın?

More Sentences
pick out v. ayırmak
I've already picked out the CD I'm going to buy next.
Daha sonra alacağım CD'yi daha şimdiden ayırdım.

More Sentences
pick up v. telefonu açmak
I pick up the phone, and I hear this very familiar voice.
Telefonu açtım ve çok tanıdık bir ses duydum.

More Sentences
pick flowers v. çiçek koparmak
Don't pick flowers from the flowerbed.
Çiçek tarlasından çiçek koparma.

More Sentences
pick out v. çıkarmak
Tom picked out a yellow shirt for me to try on.
Tom denemem için sarı bir gömlek çıkardı.

More Sentences
pick up v. toparlamak
I helped Tom pick up his stuff.
Tom'un eşyalarını toparlamasına yardım ettim.

More Sentences
pick up v. gelişmek
The economy is picking up.
Ekonomi gelişiyor.

More Sentences
pick on v. seçmek
Why don't you pick on someone your own size?
Neden boyuna göre birini seçmiyorsun?

More Sentences
pick up v. toparlanmak
After a slow summer season, business began to pick up.
Yavaş geçen yaz sezonunun ardından işler toparlanmaya başladı.

More Sentences
pick up v. kaldırmak
Tom picked up the hat and put it on.
Tom şapkayı kaldırıp taktı.

More Sentences
pick a fight v. kavga çıkarmak
It is intolerable that you should pick a fight like this here in the European Parliament.
Avrupa Parlamentosunda bu şekilde bir kavga çıkarmanız kabul edilemez.

More Sentences
pick on v. sataşmak
If you want to pick on somebody, pick on me.
Birine sataşmak istiyorsan, bana sataş.

More Sentences
pick up speed v. hızlanmak
The car continued to pick up speed.
Araba hızlanmaya devam etti.

More Sentences
pick up v. almak
We are now also to have a monitoring unit for picking up signals if something goes wrong.
Artık bir şeyler ters gittiğinde sinyal almak için bir izleme birimimiz de olacak.

More Sentences
pick apple v. elma toplamak
They picked apples from the trees.
Ağaçtan elma topladılar.

More Sentences
pick up v. edinmek
It's easy to pick up bad habits.
Kötü alışkanlıklar edinmek kolaydır.

More Sentences
pick up v. hızlanmak
The bus picked up the speed gradually.
Otobüs yavaş yavaş hızlandı.

More Sentences
pick up v. arabayla almak
If you go to pick up Tom, at what time will you be here, approximately?
Eğer sen Tom'u arabayla almaya gidersen, yaklaşık olarak saat kaçta burada olacaksın?

More Sentences
pick up v. kız tavlamak
Tom and John went to the bar last night to pick up some girls.
Tom ve John dün gece birkaç kız tavlamak için bara gittiler.

More Sentences
pick up v. bulmak
Where did you pick up those old coins?
O eski paraları nerede buldun?

More Sentences
pick up v. algılamak
The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler algıladı.

More Sentences
pick up v. arabasına almak
Most people won't pick up hitchhikers.
Çoğu insan otostopçuları arabasına almaz.

More Sentences
pick flowers v. çiçek toplamak
We picked flowers in the garden.
Bahçeden çiçek topladık.

More Sentences
pick up speed v. hız kazanmak
It was not until Parliament became vociferous on the subject that the investigations picked up speed.
Soruşturmaların hız kazanması, Parlamento'nun konuyla ilgili sesini yükseltmesine kadar sürdü.

More Sentences
pick up v. seçmek
You'll find a kid in it I picked up.
İçinde benim seçtiğim bir çocuk bulacaksın.

More Sentences
Phrasals
pick up v. eşyalarını toplamak
Tom helped Mary pick up her stuff.
Tom, Mary'nin eşyalarını toplamasına yardım etti.

More Sentences
pick on v. birisiyle uğraşmak
Why don't you pick on someone your own size?
Neden kendi boyunda biriyle uğraşmıyorsun?

More Sentences
pick out v. seçmek
Of the comments expressed, I shall pick out two or three issues.
İfade edilen yorumlar arasından iki ya da üç konuyu seçeceğim.

More Sentences
pick on v. sataşmak
Stop picking on Tom.
Tom'a sataşmayı bırak.

More Sentences
pick up v. toplamak
By talking with adults and one another, they pick up information.
Yetişkinlerle ve birbirleriyle konuşarak bilgi toplarlar.

More Sentences
pick up v. toparlamak
Where do I go after I pick up my baggage?
Bagajımı toparladıktan sonra nereye gideceğim?

More Sentences
pick up v. toplamak
Tom picked up his toys and put them in a box.
Tom oyuncaklarını topladı ve onları bir kutuya koydu.

More Sentences
pick up v. tespit etmek
The auditor picked up some anomalies in the company's accounts.
Denetçi, şirketin hesaplarında bazı anormallikler tespit etti.

More Sentences
pick up v. geliştirmek
Where did you pick up your French?
Fransızcanı nerede geliştirdin?

More Sentences
pick up v. gelişmek
Recently, there have been signs that the economy is picking up steam.
Son zamanlarda, ekonominin hızla geliştiğine dair sinyaller bulunmaktadır.

More Sentences
pick up v. düzelmek
We'll have to tighten our belts if the economy doesn't pick up soon.
Ekonomi yakında düzelmezse kemerlerimizi sıkmak zorunda kalacağız.

More Sentences
pick up v. toparlanmak
There are signs that the economy is picking up.
Ekonominin toparlandığına dair işaretler var.

More Sentences
pick up v. edinmek
You're picking up some bad habits from us.
Bizden bazı kötü alışkanlıklar ediniyorsun.

More Sentences
pick up v. öğrenmek
I just want to pick up one point and be told what the Commission really thinks about it.
Sadece bir noktaya değinmek ve Komisyon'un bu konuda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum.

More Sentences
pick up v. hızını artırmak
It took you a while to pick up speed, but now you're really hitting your stride.
Hızını artırman biraz zaman aldı, ama şu an tutabilene aşk olsun.

More Sentences
Common Usage
guitar pick n. gitar penası
guitar pick n. pena
pick up v. almak (bir yere gelip/gidip birini)
pick up v. radyoda duymak
pick up v. yerden kaldırmak
General
crystal pick up n. pikap iğnesi
pick hammer n. martopikör
pick pocketing n. kapkaç
water pick n. basınçlı su ile dişleri temizleme aygıtı
a bone to pick n. çözülmesi gereken sorun
a bone to pick n. kafasını meşgul eden şey
a bone to pick n. kafasını kurcalayan
a bone to pick n. sıkıntı yaratan konu
pick up line n. karşı cinsi tavlama sözleri
pick up line n. karşı cinsi ayartma sözleri
pick-up n. plakçalar
pick-me-up n. canlandırıcı içki
hatchet pick n. baltalı kazma
navvy pick n. ağır kazma
drop-off and pick-up area n. yolcu indirme/bindirme alanı
pick-up service n. götürme-getirme servisi/hizmeti
lock pick n. her kilidi açabilen özel anahtar
lock pick n. maymuncuk
pick-me-up n. enerji veren şey
pick-me-up n. enerji deposu şey
parent pick up n. çocuğu okuldan ebeveyinlerinin alması
finger pick n. parmak penası
obvious pick n. bariz seçim
pick vision n. akıllı gözlük ile sipariş toplama
hoof-pick n. toynaktan taş çıkaran alet
hoof-pick n. toynak temizleyici
nut pick n. kabuklu yemişlerin içini çıkarmada kullanılan küçük, sivri uçlu alet
pick packer n. paketleyici
hair pick n. saç açma tarağı
hair pick n. perma tarağı
pick [dialect] n. gagalama
pick [dialect] n. azar azar alma
pick [dialect] n. bir parça yiyecek alma
pick [dialect] n. az miktardaki yemek
pick [dialect] n. bir gıdımlık yemek
pick [dialect] n. ufak parça
pick [dialect] n. kırıntı
pick [dialect] n. pike
pick [dialect] [uk] n. atma
pick [dialect] [uk] n. fırlatma
pick [dialect] [uk] n. atma
pick [dialect] [uk] n. atılan şey
pick [dialect] [uk] n. fırlatılan şey
pick [dialect] [uk] n. sivri uçlu alet
pick [dialect] [uk] n. çatallı alet
pick [dialect] [uk] n. yaba
pick [dialect] [uk] n. dirgen
pick [dialect] [uk] n. zıpkın
pick [obsolete] n. sivri uç
pick [obsolete] n. diken
pick-fault n. hata arayan kimse
pick-fault n. kusur arayan kimse
pick-up dinner n. artan yemeklerden hazırlanan öğün
pick-up dinner n. eldeki ürünlerle hazırlanan yemek
pick-up stick n. mikado oyun çubuğu
pick-up stick n. argacın arıştan geçirilmesi için kullanılan sivri uçlu alet
pick-up sticks n. mikado oyunu
crow to pick n. bulunacak hata
crow to pick n. kapatılmak istenen konu
try and pick up birds v. kız tavlamak
pick oneself up v. yere düşmüşken ayağa kalkmak
pick up v. fatura ödemek
pick over v. ayıklamak
pick up the tab v. ödemek
pick holes in v. kusur bulmak
pick over v. satılık malları karıştırarak incelemek
pick up v. toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri)
pick a war v. savaş çıkartmak
pick to pieces v. didiklemek
pick out v. ortaya çıkarmak
pick out v. ağır nota çıkarmaya çalışmak
pick up v. şans eseri almak
pick a quarrel v. aranmak
try and pick up v. tavlamak
pick up v. kapmak (koltuk)
pick up v. düzeltmek
pick off v. kaldırmak
pick at v. yemek
pick up the tab for v. parasını ödemek
pick up v. tutuklamak (polis birini)
pick oneself up v. toparlanmak
pick at one's food v. tabağındaki yemekten pek az yemek
pick up v. toplamak (dağınık bir yeri)
pick up v. karakola götürmek (polis birini)
have a bone to pick with somebody v. görülecek bir hesabı olmak
pick up v. ödül kazanmak
pick at v. burnunu sokmak
pick at v. kusur bulmak
pick up v. almak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri)
pick at v. karışmak
pick on v. dadanmak
pick up the tab (for something) v. ödemek
pick at v. çekelemek
pick up v. kazmak
pick out v. teşhis etmek
pick off v. koparmak
pick up the scene of v. kokusunu almak
pick up v. kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi)
pick someone's pocket v. birinin cebindekileri yürütmek
pick out v. ayırt etmek
pick one's nose v. burnunu karıştırmak
pick up v. şans eseri öğrenmek
pick apart v. çürütmek (savı)
pick on v. kusur bulmak
pick up v. anlamak
pick over v. burnunu sokmak
pick up the receiver v. ahizeyi kaldırmak
pick up v. kavramak
pick up v. tutuklamak
pick one's way through v. arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek
pick out v. anlamak
pick one's brain v. birinden fikir almak
pick holes in v. bir savı çürütmek
pick one's teeth v. kürdan vb'yle dişlerini temizlemek
pick one's brain v. bir kişinin görüş ve düşüncelerini sormak
pick and choose v. titizlikle seçmek
pick over v. karışmak
pick up v. iyileşmek
pick up v. arabayla birini almak
pick a war v. savaş çıkarmak
pick up v. şans eseri satın almak
pick holes in v. ince eleyip sık dokumak
pick one's brains about something v. tavsiye almak
pick up someone's trail v. takip edilen birinin izini bulmak
pick one's teeth v. dişini karıştırmak
pick on v. eleştirmek
pick a quarrel v. kavga çıkarmak
pick apart v. çekiştirmek
pick up v. şans eseri edinmek
pick over v. ince eleyip sık dokumak
have a bone to pick with somebody v. paylaşacak kozu olmak
pick people off v. teker teker silahla vurmak
pick up a language v. kulaktan kapmak
pick apart v. insafsızca eleştirmek
pick up v. almak (radyo/televizyon istasyonunu/telsiz sinyalini)
pick a fight v. çıngar çıkarmak
pick up v. şans eseri bulmak
have a bone to pick v. halledilecek davası olmak
have a bone to pick v. paylaşacak kozu olmak
pick a bone with v. paylaşacak kozu olmak
pick a bone with v. kavga etmek
pick up from the hotel v. otelden almak
pick one's nose v. burnuyla oynamak
pick the bones v. kılçığı ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçığı ayıklamak
pick the bones v. kılçık ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçık ayıklamak
pick the bones v. kılçığını çıkarmak
pick the bones out of fish v. kılçık çıkarmak
pick the bones v. kılçık çıkarmak
pick the bones out of fish v. kılçığını çıkarmak
pick somebody's pocket v. birine yankesicilik yapmak
(market) pick up v. piyasa açılmak
pick up a scent v. koku duymak
pick cotton v. pamuk toplamak
pick speed v. hız kazanmak
pick speed v. hızlanmak
pick somebody's pocket v. yankesicilik yapmak
pick up the phone v. telefonu açmak
pick up the empties v. (masanın) boşlarını almak
pick up the empties v. boşları almak
hand-pick v. seçmek
hand-pick v. toplamak
nose-pick v. burnuyla oynamak
nose-pick v. burnunu karıştırmak
nose-pick v. burun karıştırmak
pick up v. yine başlamak
pick up v. elde etmek
pick up v. suçluyu yakalamak
pick up v. tutup kaldırmak
pick up v. dostluk kurmak
pick up v. ortadan kaldırmak
pick up v. hız kazanmak
pick up v. uğrayıp almak
pick up v. başlatmak
pick up v. adam seçmek (oyun için)
pick up v. kafası almak
pick up v. kendini toparlamak
pick up v. arabaya almak
pick up v. (dil) kulaktan kapmak
pick at v. (yemeği) isteksizce yemek
pick up v. yakalamak
pick out v. görmek
pick out v. fark etmek
pick up in person v. elden almak
pick up the cost v. faturası birine çıkmak
pick up the phone v. telefona cevap vermek
pick up bad habits v. kötü alışkanlıklar edinmek
pick up an illness v. hastalık kapmak
pick up a distress call v. imdat çağrısı almak
kneel down to pick it up v. almak için yere eğilmek
pick fruit v. meyve toplamak
pick up the empties v. boşları toplamak
pick up someone from the airport v. birini havaalanından almak
pick up the heat signals v. sıcaklık sinyallerini toplamak
pick up the deceased from the hospital v. merhumu hastaneden almak
pick one's nose v. burun karıştırmak
pick up a fare v. taksiye müşteri almak
pick up one's child from school v. çocuğu okuldan almak
pick someone up from the airport v. birini havaalanından almak
bend over to pick something up v. bir şeyi almak için yere eğilmek
pick a rose v. gül koparmak
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefonu açmak
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefona cevap vermek
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefona bakmak
pick up a ticket v. bilet almak
cherry-pick v. kendine en uygun olanını seçmek
cherry-pick v. kendine uygun olan kısmını çekip almak
pick up a disease v. bir hastalık kapmak
(the snow) to pick up v. kar toplamak
be pick for v. için seçilmek
pick up rubbish v. çöp toplamak
pick up toys v. oyuncak toplamak
nit-pick v. mızmızlanmak
nit-pick v. vesveselenmek
nit-pick v. dırdır etmek
nit-pick v. gereksiz detaylara takılmak
hand-pick v. dikkatle seçmek
hand-pick v. kişisel hedeflerinin başarısını garantiye almak
pick up cobwebs v. örümcek ağlarını toplamak
pick [obsolete] v. (çadır) kurmak
pick [obsolete] v. (çadır) sabitlemek
pick [dialect] v. prematüre doğurmak
pick [dialect] v. erken doğurmak
pick [dialect] [uk] v. devrilmek
pick [dialect] [uk] v. düşmek
pick and mix adj. kullanıcının ürün veya fikirleri seçerek istediği gibi birleştirmesine izin veren
pick-off adj. çıkarılabilir
pick-a-back adv. sırtına alarak
pick-a-back adv. sırtında
Phrasals
pick of n. en iyisi
pick of n. en çarpıcısı
pick of n. seçilmişi
pick at v. ısrarla rahatsız ederek canını sıkmak
pick off v. toplamak
pick out v. sınırlarını çizmek
pick up v. (faturayı) ödemek amacıyla almak
pick up on v. anlamak
pick up v. (sökülmüş dikişi) yeniden dikmek
pick off v. ateş açmak
pick up on v. idrak etmek
pick at v. kızdırmak
pick out v. planlamak
pick off v. (beysbolda top atıcı) geriye doğru koşan oyuncuya atış yapmak
pick up v. iğneyi bitmiş bir ilmeğin içine sokarak (örgü veya dikişi) başlatmak
pick at v. parmak uçlarıyla çekiştirmek
pick out v. renklendirmek
pick up on v. takdir etmek
pick up v. arabayla (birini) almak
pick out v. belirli bir grup arasından seçmek
pick up on v. farkına varmak
pick off v. önünü kesmek
pick at v. sürekli kusur bulmak
pick up on v. benimsemek
pick off v. engel olmak
pick up v. suda boğulmaktan kurtarmak
pick out v. tespit etmek
pick up v. az az kazanmak
pick out v. didikleyerek çıkarmak
pick up on v. kullanmaya başlamak
pick out v. (melodi) notalarını kulaktan duyarak tek tek çıkarmak
pick up v. gayri resmi yollardan öğrenmek
pick out v. anlamını sezmek
pick up v. derleyip toplamak
pick out v. duyularla algılamak
pick up v. görüntüsüne denk gelmek
pick out v. öne çıkarmak
pick up v. tanık olmak
pick up v. (sinyali) kulak ile algılamak
pick up v. muhabbet kurmak
pick up v. peşine düşmek
pick up v. (oyuncu repliğine) çabucak cevap vermek
pick up v. atletik müsabakada birlikte hareket etmek
pick up v. eldeki malzemelerden (yemek) hazırlamak
pick up v. şevk vermek
pick up v. coşturmak
pick up v. temposunu yükseltmek
pick up v. kaldığı yerden devam etmek
pick up v. (av köpeğini) çağırmak
pick up v. eski hızına/gücüne kavuşmak
pick up v. iyiye gitmek
pick up v. (fırsatı) yakalamak
pick up v. araklamak
pick over v. ayıklamak
pick out v. ayırt etmek
pick at v. birinden yakınmak
pick off v. birer birer vurmak
pick out v. bir grup içinden seçmek
pick someone or something off (of) someone v. bir şeyden/yerden toplamak
pick out v. birkaç kişi arasından seçmek
pick someone or something off v. bir şeyden/yerden toplamak
pick at v. dırdır etmek
pick at v. çekmek
pick on v. dadanmak
pick at v. çekiştirmek
pick at v. çok az yemek
pick at v. gıdım gıdım yemek
pick over v. eliyle yoklayıp seçmek
pick apart v. hata bulmak
pick up v. enselemek
pick out v. farkına varmak
pick at v. hata bulmak
pick over v. ince eleyip sık dokumak
pick at v. lokmalarla oynamak
pick up v. kendine gelmek
pick at v. nerdeyse hiçbirşey yememek
pick at v. kuş kadar yemek
pick off v. kurşuna dizmek
pick on v. musallat olmak
pick up v. suçluyu yakalamak
pick up v. tutmak
pick off v. teker teker vurmak
pick out v. tanımak
pick apart v. yanlış bulmak
pick someone out v. (bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek
pick something away v. (eti kemikten) ayırmak
pick up v. yerden almak
pick at v. yemeği didiklemek
pick someone out of something v. (bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek
pick away v. (eti kemikten) ayırmak
pick from v. -den seçmek
pick from v. içinden seçmek
pick from v. arasından seçmek
pick from v. bir grubun/serinin içinden birini seçmek
pick from v. birini/bir şeyi benzer şeyler arasından ayırt etmek
pick away at (something) v. (bir konuyu) didik didik kurcalamak
pick away at (something) v. (birinde veya bir şeyde) kusur aramak/bulmak
pick away at (something) v. (birine veya bir şeye) takmak
pick up v. satın almak
pick up v. talep etmek
pick up v. istemek
pick up v. geri almak
pick up v. temizlemek
pick up v. düzenlemek
pick up v. organize etmek
pick up v. yerleştirmek
pick up v. toparlamak
pick up v. enfeksiyon kapmak
pick up v. arttırmak
pick up v. yükseltmek
pick up v. biriktirmek
pick up v. çoğaltmak
pick up v. saptamak
pick up v. alıp yürümek
pick up v. yoluna girmek
pick up v. iyileşmek
pick up v. birini kucağına almak
pick up v. birini kaldırıp/kucağına alıp taşımak
pick up v. birini kucaklayıp kaldırmak/taşımak
pick up v. dış görünüşünü, durumunu, ruh halini iyileştirmek
pick up v. dış görünüşünü, durumunu, ruh halini düzeltmek
pick up v. kendine çeki düzen vermek
pick up v. kendini toplamak
pick up v. kendini zor/kötü durumdan çıkarmak
pick up v. tekrar ayağa kalkmak
pick up v. kendine gelmek
pick up v. yolcu almak
pick up v. yük almak
pick up v. aracı yüklemek
pick up v. yolcu/yük bindirmek
pick up v. öylesine bir şey almak
pick up v. alıvermek
pick up v. gelişigüzel alıvermek
pick up v. oranını yükseltmek
pick up v. kazanmak
pick up v. aniden çıkıp gitmeye hazırlanmak
pick up v. pılını pırtısını toplamak
pick up v. aceleyle gitmeye hazırlanmak
pick up v. toparlanıvermek
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) çıkarmak
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) çekip almak
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasından almak
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) seçip almak/ayırmak
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin/bir grubun) arasından seçmek
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeylerin/bir grubun) arasından tanımak
pick (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeylerin/bir grubun) içinden ayırt/tespit etmek
pick at (one) v. (birine) kusur bulmak
pick at (one) v. (birinin) başının etini yemek
pick at (one) v. (birine) dırdır etmek
pick at (one) v. (birini) huzursuz etmek
pick at (one) v. (biriyle) uğraşmak/cebelleşmek
pick at (one) v. (birini) haşlamak
pick at (one) v. (birine) fırça atmak
pick at (one) v. (birini) azarlamak
pick at (one) v. (birini) paylamak
pick at (one) v. (birini) topa tutmak
pick at (something) v. (bir şeyi) parmağıyla kurcalamak
pick at (something) v. (bir şeyi) parmak uçlarıyla çekiştirmek
pick at (something) v. (yemeği) didiklemek
pick at (something) v. (lokmalarla) oynamak
pick at (something) v. (bir şeyden) kuş kadar yemek
pick at (something) v. (bir şeyi) gıdım gıdım yemek
pick away at (one) v. (birine) sürekli kusur bulmak
pick away at (one) v. (birinin) başının etini yemek
pick away at (one) v. (birine) dırdır etmek
pick away at (one) v. (birini) huzursuz etmek
pick away at (one) v. (biriyle) uğraşmak/cebelleşmek
pick away at (one) v. (birine) fırça atıp durmak
pick away at (one) v. zayıflatmak
pick away at (one) v. baltalamak
pick away at (one) v. zarar vermek
pick away at (one) v. tüketmek
pick away at (one) v. yıpratmak
pick away at (one) v. yavaş yavaş yok etmek
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) sataşmak
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) dadanmak
pick on (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uğraşmak
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) musallat olmak
pick on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) eleştirmek
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) takılmak
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) kusur bulmak
pick on (someone or something) v. (birine/bir şeye) odaklanmak
pick on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde yoğunlaşmak
pick out of v. (bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) seçmek
pick out of v. rastgele/gelişigüzel seçmek
pick through v. arasında dikkatle aramak
pick through v. didik didik etmek/aramak
pick through (something) v. (bir şeyin) arasında dikkatle aramak
pick through (something) v. (bir şeyi) didik didik etmek/aramak
pick up after v. arkasını toplamak
pick up after v. arkadan toplamak
pick up after v. dağıttıklarını toplamak
pick up after (someone or oneself) v. arkasını toplamak
pick up after (someone or oneself) v. dağıttıklarını toplamak
pick up after (someone or oneself) v. arkasından toplamak
pick upon v. belirli bir amaçla seçmek
pick upon v. belirli bir nedenden dolayı seçmek
pick upon v. seçmek
pick upon v. belirlemek
pick upon v. ayırmak
pick off v. yolmak
pick off v. yolarak çıkarmak
pick up v. (golfte pes ettiğini belli etmek için) oyun sırasında topu yerden almak
pick up v. ücretli olarak kabul etmek
pick up v. ücretini ödemek
pick up v. ödemeyi kabul etmek
pick up v. (şişi ilmeğe yerleştirerek) örgüye başlamak
pick up v. savunma pozisyonu almak
pick up v. (takım arkadaşının) koruması için hareket etmek
pick up v. (elde bulunan veya pişirilmiş ürünlerden) yemek yapmak
pick up v. yemek hazırlamak
pick up v. (av hayvanını) geri çağırmak
pick somebody up v. bekleyen birisini bulunduğu yerden almak
pick someone or something from someone or something birini bir grup insan içerisinden/arasından seçmek
pick someone or something from someone or something bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek
Colloquial
top pick n. ilk seçim
pick-up n. yatılan kişiler
pick-up n. (bardan, gece kulübünden) kaldırılan kişiler