|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
kazak üzerine giyilen kolsuz elbise |
jumper n.
|
|
2 |
General |
üzerine saldırı |
lunge at n.
|
|
3 |
General |
tuval üzerine yağlıboya |
oil on canvas n.
|
|
4 |
General |
bir taşıtın yolcu veya potansiyel bir yolcunun isteği üzerine durduğu durak |
request stop n.
|
|
5 |
General |
su üzerine iniş |
landing on water n.
|
|
|
6 |
General |
üzerine hücum |
lunge n.
|
|
7 |
General |
üzerine krema sürülmüş (kek) |
iced n.
|
|
8 |
General |
şeffaf kağıt üzerine çıkarılan kopya |
tracing n.
|
|
9 |
General |
harfin üzerine konan iki nokta |
diereses n.
|
|
10 |
General |
dokümanlar üzerine acente adı ve diğer ayrıntıları basan makine |
validator n.
|
|
11 |
General |
bluz üzerine giyilen kolsuz elbise |
jumper n.
|
|
12 |
General |
budizm'de öğrenci ve ustası arasında öğrencinin meditasyon gelişmesi üzerine günde iki kere yapılan günlük toplantı |
sanzen n.
|
|
13 |
General |
üzerine rayların yerleştirildiği, enine konulmuş metal, ağaç ya da beton parçalarından her biri |
sleeper n.
|
|
14 |
General |
yolcunun kendi isteği üzerine güzergahta yapılan değişiklikler |
voluntary changes n.
|
|
15 |
General |
bir banka tarafından diğer bir banka üzerine çekilen poliçe |
bank bill n.
|
|
16 |
General |
üzerine alma |
undertaking n.
|
|
17 |
General |
üzerine hücum |
lunge at n.
|
|
18 |
General |
sert içkinin üzerine içilen hafif içecek |
chaser n.
|
|
19 |
General |
portatif karyola (üzerine bez gerili) |
cot n.
|
|
20 |
General |
üzerine saldırı |
lunge n.
|
|
21 |
General |
hayaller üzerine kurulmuş mutluluk |
fool's paradise n.
|
|
22 |
General |
keklerin üzerine konulan şekerli karışım |
frosting n.
|
|
23 |
General |
mektup zarfı üzerine isim ve soyadından sonra kısaltılarak yazılan ve “bay” anlamına gelen bir unvan |
esquire n.
|
|
24 |
General |
vergi (ithalat/ihracat üzerine konulan) |
tariff n.
|
|
25 |
General |
yönetim üzerine görüşler |
views on management n.
|
|
|
26 |
General |
istek üzerine bilet veya başka bir dokümanın verilmesi |
surrender n.
|
|
27 |
General |
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti |
diaeresis n.
|
|
28 |
General |
üzerine yazılmamış levha |
tabula rasa n.
|
|
29 |
General |
gümüşlü levha üzerine çekilmiş fotoğraf |
daguerrotype n.
|
|
30 |
General |
üzerine nakış işleme |
embroidering n.
|
|
31 |
General |
kiliselerde üzerine kutsal objelerin konduğu raf veya bölme |
credenza n.
|
|
32 |
General |
alttaki yapı üzerine kurulan her türlü yapı |
superstructure n.
|
|
33 |
General |
üzerine çullanma |
swoop n.
|
|
34 |
General |
üzerine ekleme |
add on n.
|
|
35 |
General |
roma'nın üzerine kurulu olduğu yedi tepeden biri |
aventine n.
|
|
36 |
General |
suç üzerine film |
noir n.
|
|
37 |
General |
uslamlama üzerine yapılan araştırma |
noology n.
|
|
38 |
General |
muhakeme üzerine yapılan araştırma |
noology n.
|
|
39 |
General |
etnik müzikler üzerine araştırmalar yapan kimse |
ethnomusicologist n.
|
|
40 |
General |
üzerine adres yazılmamış zarf |
unaddressed envelope n.
|
|
41 |
General |
ayakkabının üzerine giyilen lastik |
galosh n.
|
|
42 |
General |
üzerine bina yapılan arazi |
building-site n.
|
|
43 |
General |
üzerine üfleme |
insufflation n.
|
|
44 |
General |
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta |
adam and eve on a raft n.
|
|
45 |
General |
taşıt üzerine konulan reklamlar |
exterior advertising n.
|
|
46 |
General |
ayaklar üzerine temel |
pier foundation n.
|
|
47 |
General |
otobüs üzerine yapıştırılan reklam amaçlı afiş |
bus ads n.
|
|
48 |
General |
klozet üzerine tutturulan oturma yeri |
toilet seat n.
|
|
49 |
General |
yerleşik hayat yaşayanların üzerine yerleştikleri arazi |
settled land n.
|
|
50 |
General |
bluz üzerine giyilen askısız elbise |
pinafore dress n.
|
|
51 |
General |
bluz üzerine giyilen askısız elbise |
jumper dress n.
|
|
52 |
General |
bluz üzerine giyilen askısız elbise |
pinafore n.
|
|
53 |
General |
bluz üzerine giyilen askısız elbise |
pinny n.
|
|
54 |
General |
polis için eşkal üzerine zanlının temsili resmini yapan ressam |
sketch artist n.
|
|
55 |
General |
köpek balıkları üzerine araştırma yapan bilim adamı |
shark scientist n.
|
|
56 |
General |
sipariş üzerine yapılmış |
custom-made n.
|
|
57 |
General |
şömine üzerine çorap asma |
hanging stockings by the fire n.
|
|
58 |
General |
uçmamaları için kağıtların üzerine konulan şey |
paperweight n.
|
|
59 |
General |
(belge/evrak vs üzerine) ad-soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza |
initialing n.
|
|
60 |
General |
üzerine genel değerlendirme/müzakere |
general discussion on n.
|
|
61 |
General |
bıçağın vb. çelik kısmı üzerine kazınan marka |
tang stamp n.
|
|
62 |
General |
araba kullanırken cep telefonu ile mesaj göndermemek üzerine ant içme günü |
no text on board pledge day n.
|
|
63 |
General |
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti |
dieresis n.
|
|
64 |
General |
harfin üzerine konan iki nokta |
diaereses n.
|
|
65 |
General |
(belge/evrak vs üzerine) ad-soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza |
initialling n.
|
|
|
66 |
General |
suçu başkasının üzerine atma |
scapegoating n.
|
|
67 |
General |
sahneden seyircilerin üzerine atlayan şarkıcının izleyicilerin başlarının üstünde birbirlerine iletilerek ilerletilmesi |
crowd surfing n.
|
|
68 |
General |
üzerine süt veya krema eklenebilmesi için kahve fincanında bırakılan boşluk |
room for cream n.
|
|
69 |
General |
(kadınlar için tasarlanmış) üzerine oturulan frekansı ayarlanabilir titreşimli mastürbasyon cihazı |
sybian saddle n.
|
|
70 |
General |
(kadınlar için tasarlanmış) üzerine oturulan frekansı ayarlanabilir titreşimli mastürbasyon cihazı |
sybian n.
|
|
71 |
General |
üzerine düşen görev |
(one's) share n.
|
|
72 |
General |
üzerine düşen görev |
(one's) part n.
|
|
73 |
General |
grafik algılama/kavrama üzerine araştırma |
research on graphic perception n.
|
|
74 |
General |
düzeltme veya açıklama amacıyla bir kağıdın üzerine not düşme |
mark up n.
|
|
75 |
General |
mantıktan ziyade duygu üzerine söylemlerle destek kazanmaya çalışan siyasi lider |
demagogue n.
|
|
76 |
General |
atasözlerinin kökeni, tarihçesi gibi konular üzerine çalışan ilgi alanı |
paremiology n.
|
|
77 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
78 |
General |
rendelenmiş buz veya kar üzerine şurup ekilerek hazırlanan bir tatlı |
shaved ice n.
|
|
79 |
General |
bir olay üzerine manzum şekilde ebced hesabıyla tarih düşüren kişi |
historian n.
|
|
80 |
General |
sorumluluğu üzerine alma |
avouchment n.
|
|
81 |
General |
küçük tamiratlar yapmak için masanın üzerine monte edilebilen ufak örs |
table anvil n.
|
|
82 |
General |
dönen cam bir tabaka üzerine monte edilmiş görüntülerin kullanılarak hareketli resim efekti yaratılan bir çeşit resim tüpü |
tachyscope n.
|
|
83 |
General |
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı |
banana split n.
|
|
84 |
General |
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması |
tag sale n.
|
|
85 |
General |
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması |
yard sale n.
|
|
86 |
General |
ikinci el ev eşyalarının üzerine etiket koyularak satılması |
tag question n.
|
|
87 |
General |
üzerine çentik koyularak hesap tutulan değnek |
tally n.
|
|
88 |
General |
üzerine yazı ya da resim kazınmış olan levha |
tablature n.
|
|
89 |
General |
köpeklerin avının üzerine doğru uluyup havlaması |
abay n.
|
|
90 |
General |
yüzyıllık dönemler üzerine araştırma yapan tarihçi |
centuriator n.
|
|
91 |
General |
tahıl ve tahıl yetiştiriciliği üzerine çalışmalar yapan kimse |
cerealist n.
|
|
92 |
General |
kendi üzerine dönebilme |
reflexibility n.
|
|
93 |
General |
kendi üzerine dönebilme |
reflexity [rare] n.
|
|
94 |
General |
bir şeyin üzerine kabartılmış ya da oyulmuş harf, karakter veya sembol |
charact [obsolete] n.
|
|
95 |
General |
bilezik/bileklik üzerine takılan küçük süsleme |
charm n.
|
|
96 |
General |
metal üzerine yapılmış oyma |
chasing n.
|
|
97 |
General |
siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka |
chattering class n.
|
|
98 |
General |
siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka |
chattering classes n.
|
|
99 |
General |
rakamlar üzerine çalışan kimse |
numerist [obsolete] n.
|
|
100 |
General |
delinmesi veya kesilmesi kolay olan ve üzerine çakılan çivileri tutacak, çok gözenekli toprak çanak çömlek |
terra-cotta lumber n.
|
|
101 |
General |
bir kimsenin ölüm üzerine yaşadıklarını anlatması |
thanatography n.
|
|
102 |
General |
dekorasyon, koruma veya sıcaklık sağlamak üzere bir nesnenin üzerine yerleştirilen bez |
throwover n.
|
|
103 |
General |
yağışı önlemek için geminin bacasının üzerine sabitlenmiş metal örtü |
umbrella n.
|
|
104 |
General |
üzerine alma |
engagement n.
|
|
105 |
General |
üzerine yemin edilebilir olma |
avowableness n.
|
|
106 |
General |
sembollerin anlamı üzerine çalışma yapan kimse |
emblematologist n.
|
|
107 |
General |
tüm dikkati üzerine toplama |
enthrallment n.
|
|
108 |
General |
çevreyi belirleyen insan ve doğal güçler üzerine yapılan çalışmalar |
environics n.
|
|
109 |
General |
diğer parçaların üzerine monte edildiği parça |
base n.
|
|
110 |
General |
üzerine basınca harf, sayı ve sembolleri belgeye işleyen bir nesne |
keybutton n.
|
|
111 |
General |
üzerine diz çökmek için yapılmış, yastıklı da olabilen tahta |
kneeler n.
|
|
112 |
General |
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak |
bender [uk] n.
|
|
113 |
General |
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak |
bender tent [uk] n.
|
|
114 |
General |
etik ve ahlaki sistemler üzerine yapılan çalışmalara verilen ad |
ethography n.
|
|
115 |
General |
(hindistan'da) çelik üzerine altın kakma ustası |
koftgar n.
|
|
116 |
General |
üzerine bir şey kurulu toprak parçası |
land site n.
|
|
117 |
General |
üzerine bir şey kurulması planlanan toprak parçası |
land site n.
|
|
118 |
General |
kılıç kabzasının kının üzerine sarkan metal parçası |
languet n.
|
|
119 |
General |
kısmen başka bir şeyin üzerine binmek |
lap n.
|
|
120 |
General |
bazı kısımları veya kenarları birbirinin üzerine binen bir el işi |
lapwork n.
|
|
121 |
General |
ispanya veya latin amerika'da geniş arazi üzerine kurulmuş bir malikane |
latifundio n.
|
|
122 |
General |
ispanya veya latin amerika'da geniş arazi üzerine kurulmuş malikanenin sahibi |
latifundista n.
|
|
123 |
General |
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri |
villa home [australia] n.
|
|
124 |
General |
antik roma'nın üzerine inşa edildiği yedi tepeden biri |
viminal n.
|
|
125 |
General |
şarap ve şarap yapımı üzerine çalışan kimse |
vinologist n.
|
|
126 |
General |
bir topu sokağın sonuna asılmış demir bir halkadan geçirme üzerine kurulu 17. yüzyıla ait bir oyunda kullanılan çekiç |
mall n.
|
|
127 |
General |
(bir kimsenin) üzerine düşen görev |
bit n.
|
|
128 |
General |
üzerine kafa yorarak fikirlerin sentezlenebileceği ve orijinal yorumlar ve sonuçlar için bir temel oluşturabilecek veri, gözlem ve fikirler |
material n.
|
|
129 |
General |
birbirlerine doğru yaklaştırıldıklarında bir nesneye istenen şekli veren veya bir objenin üzerine istenen damgayı basan kesme veya şekillendirme aleti çifti |
matrix n.
|
|
130 |
General |
süsleme amaçlı veya kazara üzerine basılmasını önlemek için cam üzerine yapılan motif |
manifestation n.
|
|
131 |
General |
kesilmeden önce giysi, ahşap ve metal gibi malzemelerin üzerine desen taslağı çizen işçi |
marker n.
|
|
132 |
General |
kesilmeden önce giysi, ahşap ve metal gibi malzemelerin üzerine çizilen desen taslağı |
marker n.
|
|
133 |
General |
deri veya kapitone bir giysinin üzerine takılmış baklava şeklindeki küçük metal parçalardan oluşan bir zırh |
mascled armor n.
|
|
134 |
General |
kıyafetin kendi üzerine katlanan kenarı |
wing n.
|
|
135 |
General |
dini konular üzerine akademik yazılar yazan kimse |
quodlibetarian n.
|
|
136 |
General |
rayları tahta yol üzerine yerleştirilmiş lunapark treni |
woodie n.
|
|
137 |
General |
üzerine peruk takılan ve yüz hatları olmayan kafa modeli |
block n.
|
|
138 |
General |
afyon çiçeği üzerine yazılmış bilimsel eser |
meconology n.
|
|
139 |
General |
taş yığınlarının üzerine dikilmiş taş levhadan meydana gelen sembol yapı |
meerestone n.
|
|
140 |
General |
özellikle toprağın içinde, toprak üstünde veya denizin dibinde yaşayıp çıplak gözle görülebilen ve genellikle 2 mm'den uzun olan hayvanlar üzerine yazılmış bilimsel eser |
megafauna n.
|
|
141 |
General |
yere veya tahtanın üzerine çizilen çizgilerin kesişim noktalarına taş yerleştirerek oynanan, iki kişilik modası geçmiş bir oyun |
merils n.
|
|
142 |
General |
metaller üzerine yazan kimse |
metallographist n.
|
|
143 |
General |
metaller üzerine yayın yapan kimse |
metallographist n.
|
|
144 |
General |
metal üzerine çalışan kimse |
metallurgist [dated] n.
|
|
145 |
General |
meteorlar üzerine çalışan kimse |
meteorist n.
|
|
146 |
General |
şiir ölçüsü üzerine çalışan kimse |
metrician n.
|
|
147 |
General |
çok az adet basımı veya talep üzerine istenilen tek cilt basımını içeren yayıncılık |
micropublishing n.
|
|
148 |
General |
karakter üzerine belirgin etkisi olan deneyim |
mill n.
|
|
149 |
General |
suç üzerine yıkılan kimse |
fall guy n.
|
|
150 |
General |
(sac levhada) pürüzsüz kenar elde edip mukavemeti veya sertliği artırmak için kendi üzerine katlanmış bordür |
hem n.
|
|
151 |
General |
dine aykırı konular üzerine yazan kimse |
heresiographer n.
|
|
152 |
General |
üzerine çömlek konulan nihale |
brand iron n.
|
|
153 |
General |
olayların, fikirlerin üzerine döndüğü şey |
hinge n.
|
|
154 |
General |
kapının üzerine kapandığı direk |
hinging post n.
|
|
155 |
General |
üzerine oturulan at benzeri şey |
horse n.
|
|
156 |
General |
üzerine binilen şey |
montrue n.
|
|
157 |
General |
tabut üzerine örtülen örtü |
mort cloth n.
|
|
158 |
General |
tabut üzerine örtülen örtü |
mort-cloth [obsolete] [uk] n.
|
|
159 |
General |
tabut taşıyıcılarının tabutu üzerine koyduğu büyük taş |
mort stone n.
|
|
160 |
General |
tabut taşıyıcılarının tabutu üzerine koyduğu büyük taş |
mort-stone [uk] [obsolete] n.
|
|
161 |
General |
cenazede tabutun üzerine serilen örtü |
mortcloth n.
|
|
162 |
General |
jimnastikte yerden bir düzeneğin üzerine fırlama hareketi |
mount n.
|
|
163 |
General |
harf yüksekliğini artırmak için üzerine baskı plakası yerleştirilen altlık |
mount n.
|
|
164 |
General |
sergilenmek için üzerine pul yapıştırılan mafsal, kart veya zarf |
mount n.
|
|
165 |
General |
kuş yakalamak için üzerine ökse sürülmüş ince dal |
lime rod n.
|
|
166 |
General |
kuş yakalamak için üzerine ökse sürülmüş ince dal |
lime twig n.
|
|
167 |
General |
üzerine yoğun emek harcanan eser |
lucubration n.
|
|
168 |
General |
ayakkabı tabanının hemen üzerine yağmur veya çamurdan koruma amaçlı eklenen parça |
mudguard n.
|
|
169 |
General |
ayakkabı tabanının hemen üzerine süs amaçlı eklenen materyal |
mudguard n.
|
|
170 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
muckluck n.
|
|
171 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
mucluc n.
|
|
172 |
General |
müslin veya organdi kumaş üzerine sürülüp astar olarak kullanılması amaçlanan yüksek erime noktasına sahip bir yağ |
mull n.
|
|
173 |
General |
isa'nın hayatındaki önemli olaylar üzerine yapılan on beş tefekkür |
mystery n.
|
|
174 |
General |
mitler üzerine yazılmış kitap |
mythology n.
|
|
175 |
General |
coğrafya üzerine bilimsel eser |
geography n.
|
|
176 |
General |
jeoloji üzerine bilimsel eser |
geology n.
|
|
177 |
General |
geometri üzerine bilimsel eser |
geometry n.
|
|
178 |
General |
çingeneler üzerine araştırma yapan kimse |
gipsyologist n.
|
|
179 |
General |
çingeneler üzerine araştırma yapan kimse |
gypsologist n.
|
|
180 |
General |
çingeneler üzerine araştırma yapan kimse |
gipsologist n.
|
|
181 |
General |
gümüşlü levha üzerine fotoğraf çeken kimse |
daguerreotyper n.
|
|
182 |
General |
gümüşlü levha üzerine fotoğraf çekme sanatı |
daguerreotypy n.
|
|
183 |
General |
gümüşlü levha üzerine fotoğraf çekme tekniği |
daguerreotypy n.
|
|
184 |
General |
sırt çantasının üzerine bir şeyler asmaya yarayan çok halkalı şerit |
daisy-chain n.
|
|
185 |
General |
dante üzerine çalışan öğrenci |
dantean n.
|
|
186 |
General |
bina veya anıtsal kayalar üzerine yazı veya desen işleyen kimse |
decorator n.
|
|
187 |
General |
üzerine düşünülmüş bağlam |
deliberative [obsolete] n.
|
|
188 |
General |
sanat veya zanaatın kalitesi üzerine yapılan değerlendirme |
deserts n.
|
|
189 |
General |
değerli bir yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için üzerine takılan yüzük |
guard n.
|
|
190 |
General |
değerli bir yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için üzerine takılan yüzük |
guard ring n.
|
|
191 |
General |
balıklar üzerine yazılmış eser |
ichthyology n.
|
|
192 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumbledy peg n.
|
|
193 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumble peg n.
|
|
194 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumble-the-peg n.
|
|
195 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumbledepeg n.
|
|
196 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumbly-peg n.
|
|
197 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumbletypeg n.
|
|
198 |
General |
çakıyı çeşitli şekillerde yüzeye saplamaya çalışma üzerine kurulu bir oyun |
mumblety-peg n.
|
|
199 |
General |
kendisi üzerine gereğinden fazla düşünme |
omphaloskepsis n.
|
|
200 |
General |
bir şeyin üzerine akma |
onflow n.
|
|
201 |
General |
üzerine akma |
onflow n.
|
|
202 |
General |
bir şeyin üzerine serilen şey |
onlay n.
|
|
203 |
General |
bir şeyin üzerine uygulanan şey |
onlay n.
|
|
204 |
General |
sikkenin izleri tamamen silinememiş olan orijinal tarihinin üzerine konulan yeni tarih |
overdate n.
|
|
205 |
General |
izleri tamamen silinememiş olan orijinal tarihinin üzerine yeni tarihi basılan sikke |
overdate n.
|
|
206 |
General |
kenarın üzerine atılan dikey dikiş |
overhand stitch n.
|
|
207 |
General |
üzerine titreme |
overindulgence n.
|
|
208 |
General |
(sözcük, harf, şekil üzerine çekilen) çizgi |
overscore n.
|
|
209 |
General |
(birinin) üzerine konuşma |
overtalk n.
|
|
210 |
General |
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça |
ruff n.
|
|
211 |
General |
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça |
ruffle n.
|
|
212 |
General |
kağıt, ahşap gibi materyallerin üzerine çizgi çizen düzenek |
ruler n.
|
|
213 |
General |
bir karar üzerine uzun uzun ve takıntılı biçimde düşünme |
rumination n.
|
|
214 |
General |
immünoloji üzerine yazılmış bilimsel eser |
immunology n.
|
|
215 |
General |
(ışık) üzerine düşme |
impact n.
|
|
216 |
General |
ticari mal üzerine çalışan komisyoncu firma |
commodity brokerage n.
|
|
217 |
General |
bir zıtlığın üzerine giden kimse |
confrontationist n.
|
|
218 |
General |
yağmurlu veya karlı havalarda ayakkabının üzerine geçirilen su geçirmez galoş |
golosh n.
|
|
219 |
General |
yağmurlu veya karlı havalarda ayakkabının üzerine geçirilen su geçirmez galoş |
goloshe [obsolete] n.
|
|
220 |
General |
ağrıyı tedavi etmek üzerine uzmanlaşmış doktor |
algiatrist n.
|
|
221 |
General |
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri |
colorway n.
|
|
222 |
General |
deniz kabukları üzerine yapılmış bilimsel inceleme |
conchology n.
|
|
223 |
General |
kozmokimya üzerine çalışan öğrenci |
cosmochemist n.
|
|
224 |
General |
(kürsüde) üzerine kutsal kitap konan yastık |
cushion n.
|
|
225 |
General |
üzerine iğne nesne iliştirilen kağıt |
paper n.
|
|
226 |
General |
kağıt üzerine kesilmiş resimler |
paper cuts n.
|
|
227 |
General |
(eski usul içki kaplarının üzerine) kişi başına içki miktarını belirten işaretlemeler |
pin n.
|
|
228 |
General |
levha üzerine işlenmiş şema |
pinax n.
|
|
229 |
General |
çam ağaçları üzerine yazılmış bilimsel eser |
pinetum n.
|
|
230 |
General |
üzerine kıyafet asılan tekerlekli raf |
pipe rack n.
|
|
231 |
General |
üzerine düşünme |
ponder n.
|
|
232 |
General |
üzerine düşünülebilen şey |
ponderable n.
|
|
233 |
General |
iptal etmek için üzerine çizik atma |
crossing n.
|
|
234 |
General |
bir şeyin üzerine uzanma |
innixion [obsolete] n.
|
|
235 |
General |
(süsleme amacı ile) elbise üzerine eklenen kumaş |
insert n.
|
|
236 |
General |
eskiden apse veya ülser üzerine konan küçük yuvarlak nesne |
issue pea n.
|
|
237 |
General |
üzerine oturulan küçük ve sert yastık |
pad n.
|
|
238 |
General |
pagan tanrıları üzerine yazılmış eser |
pantheon n.
|
|
239 |
General |
göğüs üzerine takılan haç |
pectoral n.
|
|
240 |
General |
göğüs üzerine takılan aksesuar |
pectoral medallion n.
|
|
241 |
General |
sıvı mürekkebin üzerine kum serpmeye yarayan kap |
sandbox n.
|
|
242 |
General |
gömülmeye hazırlanılan cesedin üzerine konduğu tahta |
cooling board [dialect] n.
|
|
243 |
General |
konu üzerine yapılan açıklama |
discant n.
|
|
244 |
General |
üzerine hak veya kontrol sahibi olunan şey |
fief n.
|
|
245 |
General |
çadırın direği üzerine örtülüp çatı işlevi gören yelken bezi parçası |
fly n.
|
|
246 |
General |
metal yaprağın üzerine lamine edildiği kağıt |
foil n.
|
|
247 |
General |
sunum amaçlı üzerine işaretlemeler yapılan ince, şeffaf ve plastik bir malzeme |
foil n.
|
|
248 |
General |
içerikleri korumak için üzerine katlanmış olan örtü |
folder n.
|
|
249 |
General |
üzerine kafa yorulmamış işlem |
follies n.
|
|
250 |
General |
kentin veya kalenin girişi üzerine inşa edilmiş müstahkem yapı |
gatehouse n.
|
|
251 |
General |
erkekleri sohbet ederek, şarkı söyleyerek ve dans ederek eğlendirme üzerine eğitilmiş japon kadın |
geisha girl n.
|
|
252 |
General |
sahne ışıklarını renklendirmek için üzerine konan renkli ve şeffaf kağıt |
gelatin n.
|
|
253 |
General |
sahne ışıklarını renklendirmek için üzerine konan renkli ve şeffaf kağıt |
gelatine n.
|
|
254 |
General |
düzkanatlılar üzerine çalışan kimse |
orthopterist n.
|
|
255 |
General |
koku duyusu üzerine çalışan bir bilim dalı |
osmics n.
|
|
256 |
General |
taş üzerine yazı yazma sanatı |
petrography n.
|
|
257 |
General |
petroloji üzerine yazılmış eser |
petrology n.
|
|
258 |
General |
deniz fenerleri üzerine çalışan bilim dalı |
pharology n.
|
|
259 |
General |
fizyoloji üzerine inceleme |
physiology [obsolete] n.
|
|
260 |
General |
bitki patolojisi üzerine çalışan kimse |
phytopathologist n.
|
|
261 |
General |
gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati |
prime-vertical dial n.
|
|
262 |
General |
gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati |
prime vertical dial n.
|
|
263 |
General |
dikkatleri üzerine çekme |
pull n.
|
|
264 |
General |
masa veya büfenin üzerine örtülen uzun süslü kumaş |
scarf n.
|
|
265 |
General |
üzerine çok şey yazılabilir olma |
scribaciousness n.
|
|
266 |
General |
kişinin üzerine kendi adını ve adresini yazarak gönderdiği zarf |
self-addressed envelope n.
|
|
267 |
General |
kendi istek ve davranışları üzerine kafa patlatma |
self-contemplation n.
|
|
268 |
General |
peter lombard'ın 12. yüzyılda yazmış olduğu teoloji kitabı üzerine ders notları okuyup yorumda bulunan kimse |
sententiarist n.
|
|
269 |
General |
peter lombard'ın 12. yüzyılda yazmış olduğu teoloji kitabı üzerine ders notları okuyup yorumda bulunan kimse |
sententiary n.
|
|
270 |
General |
iktidarın izni üzerine parlamento kamaralarına katılan ve kuralları uygulayan iki memurdan her biri |
sergeant n.
|
|
271 |
General |
iktidarın izni üzerine temyiz mahkemesine katılıp kuralları uygulayan yetkili |
sergeant n.
|
|
272 |
General |
üzerine hazırlanılmış konuşma |
set speech n.
|
|
273 |
General |
mahkemenin icra emri üzerine mülkün şerif tarafından satılması |
sheriff's sale n.
|
|
274 |
General |
mahkemenin icra emri üzerine mülkün şerif tarafından satılması |
execution sale n.
|
|
275 |
General |
gömleğin üzerine dış giysi giymeme |
shirtsleeve n.
|
|
276 |
General |
üzerine bahse girilen şey |
shot n.
|
|
277 |
General |
asılı karkas üzerine geçirilen müslin bezi |
shroud n.
|
|
278 |
General |
(kapının üzerine kapandığı) kapı dikmesi |
shutting post n.
|
|
279 |
General |
üzerine tam oturma |
side overlap n.
|
|
280 |
General |
nesnelerin üzerine basılan işaretlerin o nesnelerin karakter veya niteliklerinin göstergesi olduğu inancına sahip kimse |
signaturist n.
|
|
281 |
General |
gemi veya kanal havuzunun girişinde bulunan kapakların üzerine kapandığı ahşap parçası |
sill n.
|
|
282 |
General |
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse |
sin eater n.
|
|
283 |
General |
(eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse |
sin-eater n.
|
|
284 |
General |
nesne üzerine işlenmiş kabartmalı plaka |
crusta n.
|
|
285 |
General |
hafif bol pantolon üzerine ceket veya spor gömlekten oluşan rahat takım elbise |
slack suit n.
|
|
286 |
General |
parça başı iş yapılan bir atölyede dizgicinin nüsha bitince üzerine adını yazdığı taş |
slate [uk] n.
|
|
287 |
General |
kargo üzerine damgalanmış sözcük veya ifade |
slogan n.
|
|
288 |
General |
bira üzerine atılan cila |
snit [dialect] [us] n.
|
|
289 |
General |
şiir veya estetiği üzerine yazılmış eser |
poetic n.
|
|
290 |
General |
atasözleri üzerine çalışmalar |
proverbiology n.
|
|
291 |
General |
mısır piramitleriyle ilgili efsaneler üzerine çalışan kimse |
pyramidologist n.
|
|
292 |
General |
mısır piramitleriyle ilgili efsaneler üzerine yapılan çalışmalar |
pyramidology n.
|
|
293 |
General |
pul hırsızlığını önlemek amacıyla üzerine deliklerle harf basılmış posta pulu |
spif n.
|
|
294 |
General |
yapısal bir parçanın eğri kısmını kesmeden önce malzeme üzerine yerleştirme işlemi |
spiling n.
|
|
295 |
General |
model çıkarmak için masa üzerine kumaş seren kimse |
spreader n.
|
|
296 |
General |
yıldızlar üzerine çalışan kimse |
star conner n.
|
|
297 |
General |
insanın üzerine yapışan şey |
stick n.
|
|
298 |
General |
insanın üzerine üzerine gelen ortam |
stifle n.
|
|
299 |
General |
intihar ve önleyici tedbirler üzerine yapılan çalışmalar |
suicidology n.
|
|
300 |
General |
bir şeyin üzerine yatma |
superincumbence n.
|
|
301 |
General |
bir şeyin üzerine dayanma |
superincumbence n.
|
|
302 |
General |
bir diğer enjeksiyon üzerine yapılan enjeksiyon |
superinjection n.
|
|
303 |
General |
tohumu daha önce ekilmiş tohum üzerine ekme |
supersemination [obsolete] n.
|
|
304 |
General |
var olanın üzerine tohum ekme |
supersemination [obsolete] n.
|
|
305 |
General |
farklı bir oluşumun üzerine gelen yeni oluşum |
superstructure n.
|
|
306 |
General |
üzerine resim yapılan malzeme |
support n.
|
|
307 |
General |
eş anlamlı sözcükler üzerine yürütülen çalışma |
synonymy n.
|
|
308 |
General |
üzerine ekleme |
top-up n.
|
|
309 |
General |
üzerine sürmek |
overlay v.
|
|
310 |
General |
birinin üzerine kapıyı kilitlemek |
lock someone in v.
|
|
311 |
General |
üzerine titremek |
spoonfeed v.
|
|
312 |
General |
üzerine atmak |
arrogate v.
|
|
313 |
General |
üzerine eklemek |
add on v.
|
|
314 |
General |
üzerine koymak |
impose v.
|
|
315 |
General |
üzerine titremek |
fuss over v.
|
|
316 |
General |
üzerine basmak |
tread on v.
|
|
317 |
General |
üzerine yeniden basmak |
overprint v.
|
|
318 |
General |
üzerine düşeni yapmak |
pull one's weight v.
|
|
319 |
General |
dikkati üzerine çekmek |
make oneself conspicuous v.
|
|
320 |
General |
üzerine saldırmak |
set upon v.
|
|
321 |
General |
üzerine titremek |
treasure v.
|
|
322 |
General |
üzerine titremek |
make a fuss over v.
|
|
323 |
General |
üzerine yıkmak |
leave holding the bag v.
|
|
324 |
General |
üzerine titremek |
overindulge v.
|
|
325 |
General |
kurumaması için etin üzerine su dökmek |
baste v.
|
|
326 |
General |
(araziyi) parselleyip üzerine ev yapmak/yaptırmak |
subdivide v.
|
|
327 |
General |
paletler üzerine yerleştirmek |
palletize v.
|
|
328 |
General |
dizlerinin üzerine çökmek |
sink to one's knees v.
|
|
329 |
General |
ilgiyi kendi üzerine çekmek |
take stage v.
|
|
330 |
General |
üzerine titremek |
cherish v.
|
|
331 |
General |
üzerine titremek |
cocker v.
|
|
332 |
General |
üzerine süslü şeyler asmak |
overhang v.
|
|
333 |
General |
gövde üzerine inmek (uçak) |
pancake v.
|
|
334 |
General |
bir şeyi başka bir şeyin üzerine bindirmek |
superimpose on v.
|
|
335 |
General |
üzerine düşeni yapmak |
do one's bit v.
|
|
336 |
General |
suçunu üzerine almak |
bear the blame for v.
|
|
337 |
General |
birinin üzerine kurşun yağdırmak |
pepper someone with buckshot v.
|
|
338 |
General |
üzerine varmak |
bombard v.
|
|
339 |
General |
kabahati üzerine almak |
bear the blame v.
|
|
340 |
General |
suçu başkasının üzerine atmak |
lay the blame on v.
|
|
341 |
General |
üzerine alınmak |
take it personally v.
|
|
342 |
General |
sorumluluğu başkasının üzerine atmak |
pass the buck v.
|
|
343 |
General |
üzerine çıkmak |
mount v.
|
|
344 |
General |
dalga üzerine binerek sürüklenmek |
ride a wave v.
|
|
345 |
General |
üzerine yıkmak |
leave someone holding the bag v.
|
|
346 |
General |
üzerine atmak |
lay something at one's door v.
|
|
347 |
General |
üzerine yüklemek |
put on v.
|
|
348 |
General |
üzerine yatmak |
overlie v.
|
|
349 |
General |
üzerine geçirmek |
overspread v.
|
|
350 |
General |
sorumluluğunu üzerine almak |
assume responsibility for v.
|
|
351 |
General |
üzerine salmak |
set v.
|
|
352 |
General |
üzerine titremek |
fuss v.
|
|
353 |
General |
üzerine yerleştirmek |
mount v.
|
|
354 |
General |
mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak |
knock down v.
|
|
355 |
General |
üzerine krema sürmek |
ice v.
|
|
356 |
General |
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak |
euhemerize v.
|
|
357 |
General |
üzerine ileri tarih yazmak |
postdate v.
|
|
358 |
General |
üzerine titremek |
dote on v.
|
|
359 |
General |
dikkatleri üzerine çekmek |
attract attention v.
|
|
360 |
General |
üzerine titremek |
coddle v.
|
|
361 |
General |
üzerine yerleştirmek |
superimpose on v.
|
|
362 |
General |
üzerine düşmek |
light v.
|
|
363 |
General |
üzerine biber ekmek |
pepper v.
|
|
364 |
General |
üzerine düşmek |
cosset v.
|
|
365 |
General |
suçu başkasının üzerine atmak |
pass the buck v.
|
|
366 |
General |
kabahati birinin üzerine atmak |
lay the blame on somebody v.
|
|
367 |
General |
üzerine atmak |
fasten on v.
|
|
368 |
General |
üzerine sarkmak |
overhang v.
|
|
369 |
General |
suçu üzerine atmak |
lay something at somebody's door v.
|
|
370 |
General |
üzerine kağıt kaplamak |
paper v.
|
|
371 |
General |
üzerine çevirmek |
point v.
|
|
372 |
General |
-in üzerine atılmak |
pounce on v.
|
|
373 |
General |
dört ayak üzerine düşmek |
land on one's feet v.
|
|
374 |
General |
üzerine köprü kurmak |
span v.
|
|
375 |
General |
bir şeyi bir yerin üzerine pat diye koyuvermek |
plop something down on v.
|
|
376 |
General |
ilgiyi üzerine çekmek |
take the stage v.
|
|
377 |
General |
üzerine kalmak |
be held responsible for v.
|
|
378 |
General |
üzerine saldırmak |
lunge at v.
|
|
379 |
General |
hayatını yalan üzerine kurmak |
live a lie v.
|
|
380 |
General |
üzerine konmak |
alight on v.
|
|
381 |
General |
tüm dikkatleri üzerine çekmek |
draw all attention towards oneself v.
|
|
382 |
General |
üzerine titremek |
dote v.
|
|
383 |
General |
dört ayak üzerine düşmek |
fall on all fours v.
|
|
384 |
General |
üzerine bir bardak su içmek |
kiss something goodbye v.
|
|
385 |
General |
bir şeyi pat diye birşeyin üzerine koyuvermek |
plump something down on v.
|
|
386 |
General |
kumarda birşey üzerine para koymak |
stake on v.
|
|
387 |
General |
sorumluluğunu üzerine almak |
accept responsibility for v.
|
|
388 |
General |
üzerine su serpmek |
douse v.
|
|
389 |
General |
üzerine nakış işlemek |
embroider v.
|
|
390 |
General |
üzerine düşeni yapmak |
do one's full share of work v.
|
|
391 |
General |
üzerine bir bardak soğuk su içmek |
kiss something goodbye v.
|
|
392 |
General |
işleme yapmak (bir şeyin üzerine) |
work v.
|
|
393 |
General |
bir temel üzerine yerleştirmek |
bottom v.
|
|
394 |
General |
üzerine atılıp avlamak |
pounce v.
|
|
395 |
General |
dikkatleri üzerine çekmek |
be in the limelight v.
|
|
396 |
General |
üzerine başka resim yapmak |
repaint v.
|
|
397 |
General |
üzerine çizgi çizmek |
score out v.
|
|
398 |
General |
üzerine atmak |
father v.
|
|
399 |
General |
üzerine çullanmak |
swoop v.
|
|
400 |
General |
dizlerinin üzerine çöküvermek |
plump down on one's knees v.
|
|
401 |
General |
üzerine ileri bir tarih atmak |
postdate v.
|
|
402 |
General |
üzerine düşmek |
persist v.
|
|
403 |
General |
üzerine hücum etmek |
lunge at v.
|
|
404 |
General |
dikkatleri üzerine çekmek |
draw attention v.
|
|
405 |
General |
üzerine hücum etmek |
lunge v.
|
|
406 |
General |
üzerine yayılmak |
suffuse v.
|
|
407 |
General |
üzerine boyamak |
overdye v.
|
|
408 |
General |
üzerine atmak |
charge v.
|
|
409 |
General |
üzerine düşmek |
dote on v.
|
|
410 |
General |
cesurca üzerine almak |
emprise v.
|
|
411 |
General |
mil üzerine yerleştirmek |
pivot v.
|
|
412 |
General |
(mikroskopta incelenecek örneği) lamın üzerine yerleştirmek |
mount v.
|
|
413 |
General |
üzerine yüz kaplamak |
surface v.
|
|
414 |
General |
üzerine saldırmak |
lunge v.
|
|
415 |
General |
üzerine yıkmak |
inflict on v.
|
|
416 |
General |
üzerine düşeni yapmak |
do one's part v.
|
|
417 |
General |
üzerine atılmak |
lay on v.
|
|
418 |
General |
üzerine yerleştirmek |
superimpose v.
|
|
419 |
General |
tehlikeli işi üzerine almak |
bell the cat v.
|
|
420 |
General |
başkalarıyla bir konu üzerine konuşmak |
hash out v.
|
|
421 |
General |
üzerine serpmek |
dredge v.
|
|
422 |
General |
üzerine almak |
take on v.
|
|
423 |
General |
üzerine almak |
take something on v.
|
|
424 |
General |
üzerine düşeni yapmak |
do one's fair share of the work v.
|
|
425 |
General |
üzerine tutmak |
play upon v.
|
|
426 |
General |
üzerine silah doğrultmak |
aim a gun towards v.
|
|
427 |
General |
üzerine silah doğrultmak |
point a gun at v.
|
|
428 |
General |
üzerine basmak |
put one's finger on v.
|
|
429 |
General |
üzerine almak |
undertake v.
|
|
430 |
General |
limitinin üzerine çıkarmak |
put someone over the limit v.
|
|
431 |
General |
dikkatleri üzerine çekmek |
attract the attention v.
|
|
432 |
General |
üzerine alınmak |
take offence v.
|
|
433 |
General |
üzerine alınmak |
be insulted v.
|
|
434 |
General |
üzerine alınmak |
be offended v.
|
|
435 |
General |
üzerine yük binmek |
(burden) fall on somebody v.
|
|
436 |
General |
temel üzerine kurulmak |
be established on base v.
|
|
437 |
General |
dizlerinin üzerine düşmek |
fall down into one's knees v.
|
|
438 |
General |
suçu üzerine almak |
take the fall v.
|
|
439 |
General |
ata biner gibi üzerine oturmak |
straddle v.
|
|
440 |
General |
üzerine çok düşmek |
pamper v.
|
|
441 |
General |
üzerine titremek |
dote upon v.
|
|
442 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
pull attention towards v.
|
|
443 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
attract attention v.
|
|
444 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
draw attention v.
|
|
445 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
compel attention v.
|
|
446 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
grab attention v.
|
|
447 |
General |
dikkatleri üzerine toplamak |
capture attention v.
|
|
448 |
General |
üzerine alınmamak |
take no offence v.
|
|
449 |
General |
üzerine alınmamak |
not to take something personally v.
|
|
450 |
General |
üzerine alınmamak |
no offense taken v.
|
|
451 |
General |
üzerine eğilmek |
concern oneself with v.
|
|
452 |
General |
üzerine eğilmek |
lean over v.
|
|
453 |
General |
üzerine eğilmek |
involve oneself in v.
|
|
454 |
General |
üzerine düşen görevi yapmak |
do one's part v.
|
|
455 |
General |
kendi üzerine düşeni yapmak |
do one's part v.
|
|
456 |
General |
kendi üzerine düşen görevi yapmak |
do one's part v.
|
|
457 |
General |
birinin üzerine oynamak |
have someone on v.
|
|
458 |
General |
üzerine titremek |
wrap up in cotton wool v.
|
|
459 |
General |
üzerine kabartma yapmak |
emboss v.
|
|
460 |
General |
asitle maden üzerine resim oymak |
etch v.
|
|
461 |
General |
tüm dikkatleri üzerine toplamak |
enthrall v.
|
|
462 |
General |
asitle üzerine resim oymak |
etch v.
|
|
463 |
General |
-in üzerine kurulmuş olmak |
be predicated on v.
|
|
464 |
General |
üzerine üflemek |
insufflate v.
|
|
465 |
General |
üzerine titremek |
cosset v.
|
|
466 |
General |
yiyeceğin üzerine serpmek |
dredge v.
|
|
467 |
General |
üzerine şeffaf bir kağıt koyup kopyasını çıkarmak |
trace v.
|
|
468 |
General |
sorumluluğu üzerine almak |
take the responsibility v.
|
|
469 |
General |
üzerine koymak |
lap v.
|
|
470 |
General |
sipariş üzerine yapmak |
make to order v.
|
|
471 |
General |
(üzerine) ileri bir tarih yazmak |
postdate v.
|
|
472 |
General |
tapuyu üzerine almak |
have the title to the land (property) registered in one’s name v.
|
|
473 |
General |
tapuyu üzerine geçirmek |
have the title to the land (property) registered in one’s name v.
|
|
474 |
General |
(suç vb) birisinin üzerine yüklemek |
lay to one's charge v.
|
|
475 |
General |
üzerine koymak |
superimpose v.
|
|
476 |
General |
kazancının üzerine yatmak |
rest on one's laurels v.
|
|
477 |
General |
üzerine giyivermek |
throw on v.
|
|
478 |
General |
üzerine çullanmak |
fly at v.
|
|
479 |
General |
üzerine atılmak |
fly at v.
|
|
480 |
General |
üzerine fırlamak |
fly at v.
|
|
481 |
General |
üzerine binmek |
bestride v.
|
|
482 |
General |
(yolsuzlukların) üzerine gitmek |
clamp down v.
|
|
483 |
General |
bütün hayatını çocukları üzerine kurmak |
build one’s whole life around his/her children v.
|
|
484 |
General |
yemeği üzerine dökmek |
spill the meal over oneself v.
|
|
485 |
General |
üzerine yığılmak |
plonk down v.
|
|
486 |
General |
üzerine yığılmak |
plank down v.
|
|
487 |
General |
üzerine yığılmak |
plump down v.
|
|
488 |
General |
riski üzerine almak |
take a risk over v.
|
|
489 |
General |
sağlam temeller üzerine kurmak |
build on solid basis v.
|
|
490 |
General |
sağlam temeller üzerine kurulmak |
be built on a strong foundation v.
|
|
491 |
General |
üzerine çalışmak |
work on v.
|
|
492 |
General |
kendi üzerine almak |
take upon oneself v.
|
|
493 |
General |
masrafları üzerine almak |
take over the expenses v.
|
|
494 |
General |
üzerine almak |
take upon oneself v.
|
|
495 |
General |
birbiri üzerine geçmek |
overlap v.
|
|
496 |
General |
dikkati üzerine çekmek |
attract attention v.
|
|
497 |
General |
(birşeyin) üzerine birşeyler yazmak |
write something on (something) v.
|
|
498 |
General |
üzerine yazmak |
write something on (something) v.
|
|
499 |
General |
üzerine çıkmak (atın) |
mount on v.
|
|
500 |
General |
yeniden üzerine eğilmek |
refocus v.
|
|