gelen - Turkish English Dictionary
History

gelen



Meanings of "gelen" in English Turkish Dictionary : 17 result(s)

Turkish English
General
gelen comer n.
gelen arriving adj.
gelen pending adj.
gelen coming adj.
gelen incoming adj.
gelen inbound adj.
gelen arrival adj.
gelen on the way adj.
gelen in adj.
gelen ingoing adj.
gelen inbound adv.
gelen bound suf.
Colloquial
gelen on way expr.
Technical
gelen incident adj.
Computer
gelen incoming adj.
gelen received adj.
Informatics
gelen inbound adj.

Meanings of "gelen" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
ileri gelen magnate n.
seçimle gelen sınırlı yetkili yönetici sheriff n.
paskalya'dan önce gelen büyük perhiz süresinin ilk çarşambası ash wednesday n.
yeni gelen newcomer n.
soğuktan meydana gelen çatlak kibe n.
gelen şey arrival n.
aydan gelen lunarian n.
seçimi kazanan kimsenin ikinci gelen kişiden fazla olarak aldığı oy sayısı plurality n.
güneş çekiminden ötürü ayın hareketinde meydana gelen düzensizlik evection n.
kesinti (grev yüzünden meydana gelen) stoppage n.
başa gelen olay experience n.
banliyödeki evi ile şehirdeki işyeri arasında her gün gidip gelen kimse commuter n.
önce gelen karakter leading character n.
reklam olarak gelen posta junk mail n.
yerine zamir gelen isim antecedent n.
zarda gelen sayı cast n.
gelen kimse comer n.
ümitsizlikten ileri gelen dengesizlik desperation n.
önde gelen kenar leading edge n.
adli merciden gelen yazılı emir writ n.
gelen giden visitors n.
dolaşıp aynı noktaya gelen yol circuit n.
aniden gelen sel flash flood n.
paskalyadan önce gelen büyük perhiz lent n.
hem avrupalı hem de siyahi kökenden gelen kimse veya bu kimselerin konuştuğu dil creole n.
önden gelen forerunner n.
kısıtlamadan ileri gelen zor durum squeeze n.
aileden gelen predecessor n.
-e gelen accruing to n.
her gün işe trenle gidip gelen kimse commuter n.
havaalanı/otobüs garı gibi yerlerde gelen ve giden yolcuların ilgili işlemlerinin yapıldığı bina terminal n.
aniden gelen soğuk hava cold snap n.
soyundan gelen kimse descendant of n.
kütüphaneye yeni gelen kitap acquisition n.
olay (meydana gelen herhangi bir) occurrence n.
yarımada anlamına gelen yunanca ifade, özellikle trakya yarımadası için kullanılır chersonese n.
(incilin getirdiği) ahlak kurallarına karşı gelen antinomian n.
halk (belirli bir ülkede yaşayan/belirli bir soydan gelen) people n.
yasaya karşı gelen kimse outlaw n.
ileri gelen kimse person of rank n.
birinin soyundan gelen kimse descendant n.
önce gelen kimse progenitor n.
önde gelen kişi luminary n.
ileri gelen kimse notable n.
gelen giden passers by n.
başa gelen olay misadventure n.
yeni gelen new arrival n.
belirli bir soydan gelen halk people n.
hızla gelen büyük iflas crash n.
gelen geçen passerby n.
sonradan akla gelen second thought n.
toplantı anlamına gelen bir zulu ifadesi indaba n.
uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta cross spar n.
arada meydana gelen madde intermediate n.
insana alay gibi gelen bir tesadüf irony n.
çifte gelen zarlar doublets n.
uykusu zor gelen insomniac n.
doğuştan gelen statü ascribed status n.
ileri gelen topliner n.
soyundan gelen kimse descendant n.
abd'nin güney eyaletlerindeki fransız yerleşimcilerin soyundan gelen beyazlar creole n.
kuzeyden gelen fırtına norther n.
aniden gelen güzel fikir a brain wave n.
almanca'da cins isimlerin önlerine gelen üç artikel'den biri der n.
belirli bir amaçla bir araya gelen insanların veya milletlerin oluşturduğu grup league n.
tereddüt (vicdanın elvermemesinden ileri gelen) scruple n.
hakim olan siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce heresy n.
yanık (kaynar sıvı veya buhardan ileri gelen) scald n.
yeni gelen incomer n.
hakiki ile farzedilen hız arasındaki kayma neticesi meydana gelen fark slippage n.
çürüme (pas veya kimyasal maddeden ileri gelen) corrosion n.
bir tabakanın on sekiz yaprak olmak üzere katlanmasından meydana gelen forma veya kitap eighteenmo n.
hinducada insanlar anlamına gelen sözcük janata n.
derinden gelen ses boom n.
dört yılda bir gelen ve 366 gün olan yıl leap year n.
tanrıdan gelen şey visitation n.
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime acronym n.
üstesinden gelen executer n.
başka bir ülkeden gelen kişi alien n.
sonradan akla gelen düşünce afterthought n.
bir neslin kendisinden sonra gelen nesle bıraktığı şey heritage n.
sonradan akla gelen düşünceler second thoughts n.
tarafgirlikten ileri gelen haksızlık partiality n.
vücutta meydana gelen kızıllık rashness n.
ileri gelen doctor n.
geç gelen latecomer n.
sonra gelen yemek remove n.
doğuştan gelen özel yetenek endowment n.
iki fikir arasında gidip gelen wobbler n.
elinden her iş gelen jack of all trades n.
hastalar (hekime gelen) practice n.
kıtlıktan ileri gelen zor durum squeeze n.
cilt üzerinde meydana gelen morluk tattooing n.
genç kadınlarda kansızlıktan ileri gelen bir hastalık greensickness n.
dize kadar gelen çizme knee boot n.
beş şeyden meydana gelen takım quintuplet n.
mektup zarfı üzerine isim ve soyadından sonra kısaltılarak yazılan ve “bay” anlamına gelen bir unvan esquire n.
piskopostan sonra gelen papaz presbyter n.
içkiden ileri gelen çılgınca cesaret dutch courage n.
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce epiphanot n.
melez kökenden gelen mestizo n.
gece yatısına gelen misafir houseguest n.
ileri gelen dignitary n.
araba kazasında kafa ve omurganın şiddetle sarsılmasından ileri gelen travma whiplash n.
faksla gelen mesaj fax n.
aniden gelen parlak fikir brain wave n.
gelen trafik inbound traffic n.
elinden gelen çaba utmost n.
ikinci gelen runner up n.
yarışta ikinci gelen runner up n.
beraberinde gelen şey concomitant n.
kanuna karşı gelen contravener n.
karşılık gelen meblağ corresponding sum n.
yukarıdan gelen darbeyle ileriye doğru atılan top topspin n.
önceden gelen foregoer n.
gelen siparişler incoming orders n.
gelen siparişler received orders n.
tabandan gelen halk hareketi grassroots movement n.
gelen ve giden postaların düzenlendiği oda mailroom n.
vicdanın elvermemesinden ileri gelen tereddüt scruple n.
sonucunda meydana gelen zararlar consequential losses n.
gelen veri incoming data n.
hoparlörden gelen müzik sesi piped music n.
elinden her iş gelen kimse all rounder n.
gelen evrak incoming document n.
gelen mektup incoming letter n.
önüne gelen her şeyi yıkan güç juggernaut n.
geriye gelen dalga backwash n.
gerçekleri görmezden gelen kişi struthonian n.
meydana gelen gelişmeler the emerging developments n.
elinden her iş gelen kimse jack-of-all-trades n.
elinden her iş gelen mucit do-it-all inventor n.
ön tarafa gelen kenar leading edge n.
-in soyundan gelen kimse descendant n.
alabora olması halinde otomatik olarak düzgün duruma gelen küçük bot self-righting n.
sel nedeniyle kara veya demiryolunda meydana gelen çöküntü wash-out n.
elinden her iş gelen erkek handyman n.
gelen kutusu inbox n.
gelen sepeti in basket n.
çağrılmadan gelen gate crasher n.
in soyundan gelen kimse descendant n.
bar veya şarap dükkanı anlamına gelen ve özellikle meksika'da yaygın ispanyolca bir ifade cantina n.
abd'de uzakdoğu dahil asya'nın herhangi bir yerinden gelen kişi asian n.
feministlerin men kelimesini kullanmadan ifade ettikleri kadınlar anlamına gelen kelime womyn n.
ingiltere'de hint alt kıtası veya çevresinden gelen kişi asian n.
britanya ve galler'in roma dönemi öncesi halkı ve onların soyundan gelen celt n.
önce gelen karakterler leading characters n.
anayurttan gelen kişi mainlander n.
ileri gelen/saygın kişi notable n.
umulmadık yerden gelen para veya mal wind fail n.
umulmadık yerden gelen windfall n.
beklenmedik yerden gelen para windfall n.
komşulardan gelen şikayet a complaint from the neighbours n.
aniden akla gelen parlak fikir brain wave n.
aniden akla gelen parlak fikir brainwave n.
kendinden sonra gelen successor n.
gelen dalga incident wave n.
kaynaktan yüke gelen gerilim dalgası incident wave n.
borçalı-kazak boyundan gelen kıpçak kuman ve bulgar ve hazar türklerinin ön-asya'daki kolu karapapaks n.
borçalı-kazak boyundan gelen kıpçak kuman ve bulgar ve hazar türklerinin ön-asya'daki kolu karapapakh n.
borçalı-kazak boyundan gelen kıpçak kuman ve bulgar ve hazar türklerinin ön-asya'daki kolu karapapak n.
borçalı-kazak boyundan gelen kıpçak kuman ve bulgar ve hazar türklerinin ön-asya'daki kolu garapapag n.
gelen arama incoming call n.
önden gelen outrunner n.
önce gelen predecessor n.
önde gelen sebep leading cause n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming truck laden with diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming truck carrying diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming diesel truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming diesel truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming truck laden with diesel n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming diesel fuel-laden truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü kamyon oncoming diesel fuel-laden truck n.
karşı yönden gelen mazot yüklü tanker oncoming truck carrying diesel n.
davetsiz gelen misafir unwelcome guest n.
davetsiz gelen misafir uninvited guest n.
davetsiz gelen misafir unexpected guest n.
davetsiz gelen misafir intruder n.
davetsiz gelen misafir gatecrasher n.
davetsiz gelen misafir self-invited guest n.
bekletilmiş şarapların üzerinde meydana gelen ince tabaka beeswing n.
omuza gelen saç shoulder length hair n.
hakkından gelen overcomer n.
hakkından gelen subduer n.
hakkından gelen surmounter n.
meydana gelen olumsuz durumda pay sahibi olma contributory fault n.
verilen rezervasyonları takip eden muayenehaneye gelen hastalarla ilgilenen diş hekimi muayene görevlisi dental receptionist n.
erken gelen yaz an early summer n.
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası siberian cold front (to affect) n.
önde gelen müşteri major client n.
önde gelen müşteri big customer n.
önde gelen müşteri major customer n.
hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen dead on arrival n.
(tanrıdan gelen) bela/felaket visitation n.
yeni gelen öğrenci incoming freshman n.
karşı gelen kimse dissident n.
içinden gelen his gut instinct n.
yandan gelen darbe sideswipe n.
korece nehrin güneyi anlamına gelen güney kore'de son derece varlıklı bir muhit kangnam n.
korece nehrin güneyi anlamına gelen güney kore'de son derece varlıklı bir muhit gangnam n.
gelen geçen passer-by n.
üst kattan gelen yüksek ses loud music coming from upstairs n.
ishal halinde gelen dışkı squit n.
doğuştan gelen hak natural right n.
tersten okununca başka anlama gelen kelime semordnilap n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
yaklaşık 0,45 kg'a denk gelen ağırlık ölçüsü lbs. n.
"rüzgâr" ve "su" anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlarda harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir çin öğretisi feng shui n.
dışardan gelen outcomer n.
bir anda gelen aydınlanma sudden and striking realization n.
gelen yolcu arriving passenger n.
gelen yolcu incoming passenger n.
yenilikten gelen değer value from innovation n.
derinden gelen bir mırıltı brool n.
(işe giden/işten gelen) yolcu commuter n.
gelen malzeme incoming material n.
yaklaşık 2 litreye denk gelen ibrani ölçü birimi cab n.
18. yüzyılda iş bulma umuduyla büyük bir şehire gelen kimse cadie [scottish] n.
18. yüzyılda iş bulma umuduyla büyük bir şehire gelen kimse cady n.
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey tally n.
dalai lama'dan sonra gelen tibet rahibi tashi lama n.
başa gelen şey adventure n.
yüzeyinde yoğuşum meydana gelen bir madde adsorbent material n.
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım back matter n.
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım end matter n.
20 maunda denk gelen güney hindistan ağırlık ölçüsü candie n.
güneydoğu asya'da kullanılan, yaklaşık yarım kiloya denk gelen ağırlık birimi cattie n.
güneydoğu asya'da kullanılan, yaklaşık yarım kiloya denk gelen ağırlık birimi catty n.
kafkas ırkından gelen kişi caucasoid n.
art arda gelen şeyler cavalcade n.
sırayla gelen araç veya gemiler cavalcade n.
günün yüzde birine denk gelen 14 dakika 24 saniyelik dilim centiday n.
sovyetler birliğinde 45.3 kg (100 paund)'a denk gelen ağırlık birimi centner n.
100 kg'a denk gelen ağırlık birimi centner n.
yetkili komisyon tarafından onaylanmış süt mandıralarından gelen süt certified milk n.
ciltte sürtünme nedeniyle meydana gelen tahriş chafing n.
ormanda yaşayan veya ormandan gelen kimse backwoodsman n.
kapasitesi altı normal şişeye denk gelen bir şarap şişesi Rehoboam n.
gecikmeli gelen şey lag n.
yavaş gelen kimse lagger n.
portekizcede kırbaç şaklaması anlamına gelen sözcük lambada n.
görmezlikten gelen kişi ducker n.
kişinin doğasından gelen özellik ve yetenekler naturals [obsolete] n.
soyluluk göstergesi olarak soyadı önüne gelen edat nobiliary particle n.
eski roma ve doğu hesaplarına göre saat dokuza denk gelen kanonik zaman noon [obsolete] n.
bir kimsenin doğrudan soyundan gelen (torun, kardeş torunu vb.) kimse nephew [obsolete] n.
bir yere yeni gelen kimse newcome n.
bir yere yeni gelen veya varan şey newcome n.
bir sonra gelen şey next n.
abd'nin kentucky eyaletinin isminin önemine vurgu yapan, karanlık ve kanlı toprak anlamına gelen söz the dark and bloody ground n.
insanların başına gelen iyi şeyler the good n.
semitik alfabelerde ibranilerin thau harfine karşılık gelen harf thau n.
insanların başına gelen nahoş şeyler the bad n.
yaşanılan mekanda, temel önlemler alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı oluşturulan güvenli bir alan shelter in place n.
aşırı uçlarda gidip gelen durum tide n.
sahne, ekran veya televizyonun önde gelen yıldızı vedette n.
elinden her iş gelen işçi tinker n.
kişinin yönlendirmesi olmadan gelen talep unsolicited request n.
uzay ve zamanda belirli bir noktanın koordinatlarına karşılık gelen karmaşık bir değişken twistor n.
iki gelen zar two n.
bir diğerinden önce gelen sayı antenumber n.
gelen kimse arriver n.
gelen kimse arrival n.
beraberinde gelen şey attendant n.
çocuklara cazip gelen tehlikeli oyuncak attractive nuisance n.
lüks ve refahtan gelen mutluluk eadness n.
parayla gelen saadet eadness n.
dağ eteği anlamına gelen yaygın bir japon soyadı yamamoto n.
japonca'da dağın altında anlamına gelen soyadı yamashita n.
eski çince'den gelen ve yeryüzü, kasılma gücü anlamında sözcük yang n.
çok ve sık gelen şey avalanche n.
önde gelen üreticiler leading manufacturers n.
ilişkili bölümlerden meydana gelen bütünsellik unity n.
kapan kimseye ait hale gelen değerli şeyler topluluğu lucky bag n.
ordunun gerisinden gelen sivil baggager [obsolete] n.
doğuştan gelen yetenek endowments n.
doğuştan gelen özellik endowments n.
simbalom çalan kimse anlamına gelen bir soyad zimbalist n.
simbalom çalan kimse anlamına gelen bir soyad tsimbalist n.
göze hoş gelen kişi veya şey eye candy n.
ingiltere'de yüksek rütbeli feodal bir soylunun soyundan gelen kimse baron n.
elinden her iş gelen kimse jack-at-all-trades n.
en önde gelen kimse kahuna n.
en önde gelen şey kahuna n.
kashubialı soyundan gelen kimse kashubian n.
atın çok yorulduktan sonra atın ağzından gelen köpük lather n.
en önde gelen şey king n.
sıradan bir aileden gelen erkek knave n.
asil olmayan bir aileden gelen erkek knave n.
doğuştan gelen soyluluk eugeny n.
ingiliz soyundan gelen kimse john bull n.
ingiliz soyundan gelen kimse limey n.
çekiciliği çirkinliğinden gelen kadın jolie laide n.
maun ağaçlarını kesmeleri için belize'ye getirilen afrikalı kölelerin soyundan gelen bir halk kriol n.
özellikle doğu avrupa'da aynı bölge veya şehirden gelen akran yahudi landsman n.
bentten gelen suyun toplandığı havuz lasher n.
makedonya krallığı ile roma arasında m.ö. 3. ve 2. yüzyıllarda meydana gelen dört savaştan biri macedonian war n.
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma malaprop n.
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri sıklıkla karıştıran kimse malapropist n.
hawaii'ye yeni gelen kimse malihini n.
imkansız gibi görülmesine rağmen meydana gelen bir olay black swan n.
(genellikle birleşik halde kullanılır) ince partiküllerin sürtülmesi sonucu meydana gelen aşınma blasting n.
istenilen zamanda oynanabilen dört domino taşı hariç uç uca gelen sayıların toplamda yedi olması gerektiği bir çeşit domino oyunu matador n.
ailenin anne tarafından gelen akrabalık ilişkisi matriline n.
anne tarafından gelen kan bağı veya akrabalık matriliny n.
bakır ve çinkodan meydana gelen ve altın imitasyonu olarak kullanılan bir tür pirinç alaşımı mannheim gold n.
düşmana vurmak veya düşmanı kapana kıstırmak için tasarlanmış, uçlarında ağırlıklar bulunan bir zincirden meydana gelen japon silahı manrikigusari n.
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası margin n.
markiz adaları'nın yerlilerinin soyundan gelen kimse marquesan n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
jamaika'nın dağları'nda, guyana'da ve özellikle surinam'da yaşayan ve kaçak siyahi bir kölenin soyundan gelen kimse marron n.
(kulağa veya yüze gelen) darbe whirret n.
odundan gelen yankı sesi wood echo n.
bulaşma ile meydana gelen renksiz iz blot n.
suyun set gibi bir yapının altına girmesi nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen hareket boil n.
elinden farklı işler gelen deneyimli işçi handyman n.
heyecanlı bir dönemden sonra gelen düşüş hangover n.
makine mühendisliği, programlama ve elektronik biliminin birleşiminden meydana gelen, tasarımda ve yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesinde kullanılan alan mechatronics n.
taş yığınlarının üzerine dikilmiş taş levhadan meydana gelen sembol yapı meerestone n.
özellikle klasik yunan oyunlarında görülen, sahne dışında gerçekleşmiş bir olayı iletmek üzere sahneye gelen karakter messenger n.
annenin veya anne soyundan gelen bir atanınkinden türetilmiş bir isim metronymic n.
topografik yapıya bağlı olarak iklimde meydana gelen çok küçük geçişleri inceleyen bilim dalı microclimatology n.
devredeki akımda meydana gelen istenmeyen değişimlerden veya tüp gibi aksamların mekanik hareketinden kaynaklı olarak hoparlörde duyulan sesler microphonics n.
(ingiltere'de) orta sınıftan gelen ailelerin çocukları için bir okul middle school [obsolete] n.
evlilik dışı dünyaya gelen çocuk wosbird n.
başa gelen şey fall [scotland] n.
doğuştan gelen yetenek head n.
başına eksi işareti gelen değer minus n.
aynı atadan gelen bir soyun alt kolu branch n.
cape verde adaları göçmenlerinin soyundan gelen kimse brava n.
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim breaking n.
rüzgar gibi gelen şey breeze n.
trendlerde meydana gelen ani ve geçici değişiklik bubble n.
arkadan gelen kısım hind end n.
eve gelen kimse homecomer n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki kombinasyonu mix n.
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki uyumu mix n.
ataları farklı ırktan gelen kimse mixed-blood n.
mong soyundan gelen kimse mong leng n.
örgütlü grupta meydana gelen bölünme rent n.
yeniden meydana gelen şey reoccurrence n.
birimden ayrılan kişilerin yerine gelen personel replacements n.
farklı bir zamandan gelen kimse revenant n.
peş peşe gelen arbede hype n.
ray kafasının bağlantı yerlerinde meydana gelen çıkıntı lip n.
melodi anlamına gelen bir kadın adı luanda n.
öğle yemeklerinde bir araya gelen grup luncheon club n.
elden gelen her şey business n.
doğuştan gelen karakter veya kişilik geography n.
küçük sahil anlamına gelen bir japon soyadı obama n.
itici gelen şey obscenity n.
meydana gelen şey occurrence n.
toplu konuşma için bir araya gelen grup choir n.
toplu konuşma için bir araya gelen grup quire n.
elinden her iş gelen erkek choreman n.
iki gün arasında meydana gelen dalgalanmalar daily variation n.
yorkshire dales'ten gelen kimse dalesman n.
lakeland'den gelen kimse dalesman n.
çok tanıdık gelen şey déjà vu n.
zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü descendant n.
zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü descendent n.
belirli bir soydan gelen şey descension n.
(birinin) soyundan gelen kimse descent [obsolete] n.
anne tarafından gelen soy descent by distaff n.
baldırın yarısına gelen bot desert boot n.
kurutulmaktan veya kurumaktan ileri gelen canlılık kaybı desiccation n.
cazip gelen ve ilgi çeken kimse desirable n.
cazip gelen ve ilgi çeken şey desirable n.
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil diminutive n.
bay anlamına gelen bir rus hitap kelimesi gospodin n.
hindistan'a yeni gelen bir ingiliz olma griffinism n.
hindistan'a yeni gelen ingilizlere özgü davranış griffinism n.
zamanla daha sevimli hale gelen kimse grower n.
ham ipek telinin dış kısmındaki çoğunlukla serisinden meydana gelen yapışkan tabaka gum n.
hmong soyundan gelen kimse hmong n.
izlanda'dan gelen kimse icelander n.
1960'ta bağımsız hale gelen ve geçici askeri hükümetle yönetilen bir kuzeybatı afrika ülkesi muritaniya n.
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu odd-man n.
bir ırkın soyundan gelen kimse offset n.
bir ailenin soyundan gelen kimse offset n.
belirli bir zaman aralığında meydana gelen olayların sayısı oftenness n.
fazla büyük gelen ayarlama overadjustment n.
ağır gelen şey overbalance n.
fazlalık gelen şey overbalance n.
etkinliğin kapasitesine fazla gelen izleyicilerle yapılan buluşma overflow meeting n.
(atın arka ayağını ön ayağına vurması sonucu meydana gelen) yaralanma overreach n.
baskın gelen kimse overreacher n.
üstün gelen şey overshadower n.
tek kaynaktan gelen yoğun sıvı akışı river n.
sırt çantasının oturak haline gelen kısmı ruckseat n.
iyi aileden gelen erkek rye n.
nötron yıldızlarının dönüş süresinde meydana gelen ani bir değişiklik glitch n.
hoş gelen şey oyster n.
edebi pasajların, telkin edici alıntıların, akla gelen düşüncelerin ve hatırlanmaya değer şeylerin bulunduğu defter commonplace [obsolete] n.
karşı karşıya gelen kimse confrontationist n.
yüz yüze gelen kimse confronter n.
karşı karşıya gelen kimse confronter n.
görmezden gelen kimse conniver n.
iki ve bir gelen zar deuce-ace n.
insanlara cazip gelen renkli, hareketli ve geniş yer disneyland n.
dikkatsizlik sonucu meydana gelen hata inadvertence n.
gelen e-posta kutusu in-box n.
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum incident n.
firmanın işlerinde meydana gelen ani değişiklik inflection point n.
yıldızlardan gelen doğaüstü etki influence n.
yıldızlardan gelen ruhani etki influence n.
dışarıdan gelen şey ingate n.
doğuştan gelen yetenek ingeny [obsolete] n.
doğuştan gelen maharet ingine [scotland] n.
doğuştan gelen nitelik ingrain n.
zamanla yerleşik hale gelen davranış kalıpları institutions n.
galip gelen kadın victress n.
galip gelen kadın victrice n.
galip gelen kadın victrix n.
galip gelen kadın victoress n.
galip gelen kadın conqueress n.
doğuştan gelen meziyetler dotes n.
batı kıyılarından gelen kimse coaster [new zealand] n.
parçaların eklenmesiyle meydana gelen artış concrescence n.
elinden her iş gelen kadın craftswoman n.
farklı durumlar arasında gidip gelen şey cycler n.
gelen sıcak havayı dağıtmak için saç kurutma makinesine takılan aparat diffuser n.
yüze gelen darbe dowse n.
çat kapı gelen kimse drop-in n.
başarı ile gelen şöhret famousness n.
yabancı gelen şey fantasia n.
tuhaf gelen şey fantasia n.
gelen kimse income [dialect] [uk] n.
şans eseri gelen şey income n.
nişancıya doğru gelen hedef incomer n.
metre kare başı bir newton'a denk gelen basınç birimi pa n.
pasifik adalarının herhangi birinden gelen kimse pacific islander n.
sonradan meydana gelen ince çıkıntı pad n.
gaipten gelen bilgi paragnosis n.
randevusuz gelen müşteri walk-in n.
rezervasyonsuz gelen müşteri walk-in n.
karşılık gelen tür countertype n.
karşılık gelen ses countretaille n.
önde gelen adam father n.
güç veya maddi avantaj arzusuyla gelen manevi veya entelektüel tatminsizlik faustianism n.
doğuştan gelen karakter inherency n.
doğuştan gelen tutum inherency n.
doğuştan gelen davranış biçimi inherent aptitude n.
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse inmigrant n.
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse in-migrant n.
farklı zamanlarda meydana gelen ruhsal aydınlanma interspiration [obsolete] n.
gregoryen ilahilerinde önde gelen açılış tonları intonation n.
(protestan kiliselerinde) günah çıkarmadan hemen önce gelen kısa vaaz invitement [obsolete] n.
dorsal dudaktaki hücrelerin içe doğru büyümesiyle meydana gelen gastrula oluşumu involution n.
ismail'in soyundan gelen kimse ishmaelite n.
taşradan gelen beyaz güneyli peckerwood [dialect] n.
bardak işaretine kadar gelen içecek miktarı peg [uk] n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet posse n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet posse comitatus n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet üyesi posseman n.
kargo ile gelen ürün post n.
atın her uzun adımı sonrası eyer koltuğunda meydana gelen yükselme post n.
... libre gelen şey pounder n.
ağza gelen tuz tadı saltiness n.
(armacılıkta) sağ ve sol üst köşelerden çapraz gelen çizgilerin ortada kesiştiği haç saltire n.
benzer sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma malapropism n.
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick n.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri corn snow n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri spring corn n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri spring snow n.
peşi sıra gelen şey corollary n.
elliye karşılık gelen sıra sayısı fiftieth n.
oğuldan gelen isim filionymic n.
finley soyadından gelen bir erkek ismi finlay n.
art arda gelen sözler fire n.
çeyrek fıçıya denk gelen bir ingiliz ölçü birimi firkin n.
ilk yerleşimcilerin soyundan gelen aile first family n.
bir bölgenin önde gelen ailesi first family n.
(meslek veya sanat dalında) önde gelen kadın temsilci first lady n.
göze hoş gelen değersiz süs flamfew [obsolete] n.
sel gibi gelen şey flooder n.
göze hoş gelen uyduruk süs folderol n.
önde gelen konum forefront n.
yabancı ülkeden gelen şey (gemi, ürün) foreigner n.
konuşma sesi karnından gelen kimse gastromyth n.
başka eyalet veya ülkeden gelen ziyaretçi out-of-stater n.
parma kenti ve çevresinden gelen kimse parmesan n.
rakip veya düşmandan gelen hücumu savuşturmak için yapılan hareket parry n.
(el falında) avuç içinde dördüncü parmağın alt kenarına denk gelen kısım percussion n.
birbirinden ayrılan pulların kenarlarında deliklerden yırtma sonucu meydana gelen diş perforation n.
yaklaşık bir sepete karşılık gelen eski bir ağırlık birimi prickle n.
önde gelen kısım primo n.
çin halk cumhuriyeti'nde bazı üst düzey komünist yetkililerin soyundan gelen kimse princeling n.
doğuştan gelen kusur privative n.
gazete haberi öncesinde gelen ilişkili bölüm precede n.
(adın önüne gelen) hitap sözcüğü prefix n.
öne gelen şey prefix n.
erken gelen şey premature n.
(yer veya tür adı) isimden önce gelen öge prenomen n.
yasalara karşı gelen kimse scofflaw n.
etik veya ahlaki ilkelerden gelen motivasyon scruples n.
üretim alanında bulunan ve sulama sisteminden gelen suyu tahliye eden gider scupper n.
(eski ingiliz derebeylik hukukunda) denizden gelen düşmanlara karşı koruma veya bu düşmanları gözetleme hizmeti seaward n.
eski ibrani takviminin yaklaşık olarak şubat'a denk gelen on birinci ayı sebat n.