|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
be exposed to v.
|
maruz kalmak |
|
He was exposed to danger.
O, tehlikeye maruz kaldı.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
to be honest adv.
|
doğrusu |
|
We're all a little scared, to be honest.
Doğrusu hepimiz biraz korktuk.
More Sentences
|
| General |
|
| 3 |
General |
bound to be n.
|
mahkum |
|
You're bound to be discovered.
Keşfedilmeye mahkumsunuz.
More Sentences
|
| 4 |
General |
be forced to v.
|
mecbur kalmak |
|
I was forced to lie.
Ben yalan söylemeye mecbur kaldım.
More Sentences
|
| 5 |
General |
be happy to v.
|
mutlu olmak |
|
Tom was happy to see his friend Mary.
Tom arkadaşı Mary'yi görmekten mutlu oldu.
More Sentences
|
| 6 |
General |
be true to v.
|
sadık kalmak |
|
The translation is true to the original.
Tercüme aslına sadık kalınarak yapılmıştır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
not to be v.
|
olmamak |
|
There is no reason not to be fair.
Adil olmamak için hiçbir neden yoktur.
More Sentences
|
| 8 |
General |
be supposed to v.
|
gerekmek |
|
We were supposed to tell everyone to leave.
Herkese gitmesini söylememiz gerekiyordu.
More Sentences
|
| 9 |
General |
seem to be v.
|
görünmek |
|
In addition, the changes seem to be taking a long time.
Ayrıca, değişiklikler uzun zaman alıyor gibi görünüyor.
More Sentences
|
| 10 |
General |
be supposed to v.
|
beklenmek |
|
Tom is supposed to go to Boston next week.
Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi bekleniyor.
More Sentences
|
| 11 |
General |
be up to v.
|
anlamak |
|
I knew you were up to no good!
Bir boklar karıştıracağınızı anlamıştım!
More Sentences
|
| 12 |
General |
want to be v.
|
olmak istemek |
|
Compatriots are not the same thing as accomplices, and we do not want to be accomplices.
Yurttaşlar suç ortağı ile aynı şey değildir ve biz suç ortağı olmak istemiyoruz.
More Sentences
|
| 13 |
General |
be reluctant to v.
|
isteksiz olmak |
|
I suspect that Tom is reluctant to do that.
Tom'un bunu yapmaya isteksiz olduğundan şüpheleniyorum.
More Sentences
|
| 14 |
General |
be close to v.
|
yakını olmak |
|
I know you were close to her.
Ona yakın olduğunuzu biliyorum.
More Sentences
|
| 15 |
General |
be up to v.
|
iş çevirmek |
|
I think I'm going to go see what Tom is up to.
Sanırım Tom'un ne iş çevirdiğini görmeye gideceğim.
More Sentences
|
| 16 |
General |
be pleased to v.
|
memnun olmak |
|
He was pleased to hear the news.
Haberi duyduğuna memnun oldu.
More Sentences
|
| 17 |
General |
be supposed to v.
|
farzedilmek |
|
Owls are supposed to be very wise.
Baykuşların çok akıllı oldukları farzedilmektedir.
More Sentences
|
| 18 |
General |
be indifferent to v.
|
kayıtsız kalmak |
|
According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Yapılan bir ankete göre, günümüzde her beş kişiden üçü dış ilişkilere kayıtsız kalıyor.
More Sentences
|
| 19 |
General |
allow to be v.
|
izin vermek |
|
If the Irish people vote 'no', that cannot be allowed to be decisive for the whole EU.
İrlanda halkı 'hayır' oyu verirse, bunun tüm AB için belirleyici olmasına izin verilemez.
More Sentences
|
| 20 |
General |
be willing to v.
|
can atmak |
|
I'd be willing to give it a try.
Bunu denemek için can atıyorum.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
be appointed to v.
|
atanmak |
|
If you want a lawyer and can't afford one, one will be appointed to you.
Eğer bir avukat istiyorsanız ve paranız yetmiyorsa, size bir avukat atanacaktır.
More Sentences
|
| 22 |
General |
be itching to v.
|
can atmak |
|
Tom is itching to do that.
Tom bunu yapmak için can atıyor.
More Sentences
|
| 23 |
General |
be exposed to v.
|
maruz kalmak |
|
The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.
Çernobil'de yirmi dokuz yıl boyunca radyasyona maruz kalan tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların elinden yemek yemeye istekli.
More Sentences
|
| 24 |
General |
be easy to v.
|
kolay olmak |
|
It won't be easy to sell this house.
Bu evi satmak kolay olmayacak.
More Sentences
|
| 25 |
General |
be unfair to v.
|
haksızlık etmek |
|
I was unfair to Tom.
Tom'a haksızlık ettim.
More Sentences
|
| 26 |
General |
be determined to v.
|
kararlı olmak |
|
Tom said that Mary was determined to do that.
Tom, Mary'nin bunu yapmaya kararlı olduğunu söyledi.
More Sentences
|
| 27 |
General |
be used to v.
|
alışmak |
|
Tom still isn't used to the way things work here.
Tom hala burada işlerin nasıl yürüdüğüne alışamadı.
More Sentences
|
| 28 |
General |
be wise to v.
|
mantıklı olmak |
|
I don't think it would be wise to do that.
Onu yapmanın mantıklı olacağını sanmıyorum.
More Sentences
|
| 29 |
General |
be related to v.
|
ilgili olmak |
|
Do you think your feeling of malaise is related to your job?
Halsizlik hissinizin işinizle ilgili olduğunu düşünüyor musunuz?
More Sentences
|
| 30 |
General |
be equal to v.
|
uygun olmak |
|
My boss doesn't think I am equal to the job.
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.
More Sentences
|
| 31 |
General |
be equivalent to v.
|
eşit olmak |
|
The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.
İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
More Sentences
|
| 32 |
General |
be attached to v.
|
bağlanmak |
|
The boat is attached to the anchor by a chain.
Tekne çapaya bir zincirle bağlı.
More Sentences
|
| 33 |
General |
be to blame v.
|
suçlusu olmak |
|
It is he who is to blame.
Suçlu olan o.
More Sentences
|
| 34 |
General |
be willing to v.
|
razı olmak |
|
I'm sure Tom won't be willing to pay that much.
Eminim Tom o kadar ödemeye razı olmayacaktır.
More Sentences
|
| 35 |
General |
be to blame v.
|
sorumlusu olmak |
|
It is he who is to blame for the accident.
Kazadan sorumlu olan odur.
More Sentences
|
| 36 |
General |
be used to v.
|
alışkın olmak |
|
Tom said he was used to doing that.
Tom bunu yapmaya alışkın olduğunu söyledi.
More Sentences
|
| 37 |
General |
be obliged to v.
|
zorunda kalmak |
|
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
Üzülerek, dört gözle beklediğimiz oyunu iptal etmek zorunda kaldık.
More Sentences
|
| 38 |
General |
be used to v.
|
alışık olmak |
|
The culture was completely different from the one she was used to.
Alışık olduğu kültürden tamamen farklıydı.
More Sentences
|
| 39 |
General |
be up to v.
|
bilmek |
|
Tom knows Mary is up to something.
Tom, Mary'nin bir şeylerin peşinde olduğunu biliyor.
More Sentences
|
| 40 |
General |
be sorry to v.
|
üzgün olmak |
|
We'll all be sorry to lose you.
Seni kaybettiğimiz için hepimiz üzgün olacağız.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
General |
prove to be v.
|
çıkmak |
|
We shall just have to wait and see if they prove to be right.
Haklı çıkıp çıkmayacaklarını bekleyip göreceğiz.
More Sentences
|
| 42 |
General |
be opposed to v.
|
karşı olmak |
|
I wouldn't be opposed to doing that.
Bunu yapmaya karşı olmazdım.
More Sentences
|
| 43 |
General |
be nice to v.
|
iyi davranmak |
|
Tom has been nice to everyone.
Tom herkese iyi davrandı.
More Sentences
|
| 44 |
General |
be accustomed to v.
|
alışmak |
|
Tom is accustomed to working outside.
Tom dışarıda çalışmaya alışıktır.
More Sentences
|
| 45 |
General |
be unwilling to v.
|
istememek |
|
I was unwilling to agree to the proposal, but it seemed that I had no choice.
Teklifi kabul etmek istemiyordum ama başka seçeneğim yokmuş gibi görünüyordu.
More Sentences
|
| 46 |
General |
appear to be v.
|
gibi görünmek |
|
There also appears to be some doubt as to the efficacy of the programmes themselves.
Programların etkinliği konusunda da bazı şüpheler var gibi görünüyor.
More Sentences
|
| 47 |
General |
be allergic to v.
|
alerjisi olmak |
|
We have to find out what Tom is allergic to.
Tom'un neye alerjisi olduğunu öğrenmeliyiz.
More Sentences
|
| 48 |
General |
(plans etc) to be upset v.
|
altüst olmak |
|
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that.
Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 49 |
Common Usage |
be obliged to v.
|
mecbur olmak |
|
| 50 |
Common Usage |
to-be adj.
|
müstakbel |
|
| General |
|
| 51 |
General |
right to be educated n.
|
eğitim hakkı |
|
| 52 |
General |
information to be recorded n.
|
kaydedilmesi gereken bilgiler |
|
| 53 |
General |
flat to be let n.
|
kiralık kat |
|
| 54 |
General |
the first thing to be done n.
|
yapılması gereken ilk şey |
|
| 55 |
General |
that has to be paid for n.
|
ücretli |
|
| 56 |
General |
an agreement that has yet to be notarized n.
|
noterden geçmemiş sözleşme |
|
| 57 |
General |
an agreement that has yet to be notarised n.
|
noterden geçmemiş sözleşme |
|
| 58 |
General |
amount to be paid n.
|
ödenecek miktar |
|
| 59 |
General |
amount to be paid n.
|
ödenecek tutar |
|
| 60 |
General |
tests to be conducted n.
|
yapılacak testler |
|
| 61 |
General |
debt to be incurred n.
|
doğacak borç |
|
| 62 |
General |
bride-to-be n.
|
müstakbel gelin |
|
| 63 |
General |
bride-to-be n.
|
gelin adayı |
|
| 64 |
General |
mother-to-be n.
|
anne adayı |
|
| 65 |
General |
obligatory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 66 |
General |
compulsory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 67 |
General |
mandatory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 68 |
General |
obligatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 69 |
General |
compulsory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 70 |
General |
mandatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
| 71 |
General |
a situation to be ashamed of n.
|
utanılacak durum |
|
| 72 |
General |
low point (to be in something) n.
|
(bir işin) gelebileceği en berbat durum |
|
| 73 |
General |
low point (to be in something) n.
|
(bir işin) gelebileceği en berbat nokta |
|
| 74 |
General |
groom to be n.
|
müstakbel damat |
|
| 75 |
General |
the point(s) to be considered n.
|
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
|
| 76 |
General |
the point to be emphasized n.
|
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
|
| 77 |
General |
people waiting to be rescued n.
|
kurtarılmayı bekleyen insanlar |
|
| 78 |
General |
people waiting to be rescued n.
|
kurtarılmayı bekleyen vatandaşlar |
|
| 79 |
General |
want to be a teacher n.
|
öğretmen olmak istemek |
|
| 80 |
General |
husband to be n.
|
müstakbel koca |
|
|
|
| 81 |
General |
mums-to-be n.
|
anne adayları |
|
| 82 |
General |
parents-to-be n.
|
ebeveyn adayları |
|
| 83 |
General |
who wants to be a millionaire n.
|
kim milyoner olmak ister |
|
| 84 |
General |
husband-to-be n.
|
müstakbel eş |
|
| 85 |
General |
lesson to be drawn n.
|
çıkarılacak ders |
|
| 86 |
General |
the method to be applied n.
|
uygulanacak yöntem |
|
| 87 |
General |
groom-to-be n.
|
nişanlı erkek |
|
| 88 |
General |
show to be irresponsible v.
|
sorumsuz görünmek |
|
| 89 |
General |
be quick to take advantage of an opportunity v.
|
açıkgözlük etmek |
|
| 90 |
General |
be disposed to do something v.
|
istekli olmak |
|
| 91 |
General |
be here to stay v.
|
vazgeçilmez olmak |
|
| 92 |
General |
be related to v.
|
akrabalık bağı olmak |
|
| 93 |
General |
be a stranger to something v.
|
fransız kalmak |
|
| 94 |
General |
be frightened to death v.
|
ödü kopmak |
|
| 95 |
General |
be a mother to v.
|
annelik etmek |
|
| 96 |
General |
be kind to v.
|
teveccüh göstermek |
|
| 97 |
General |
be fated to be v.
|
kaderde olmak |
|
| 98 |
General |
to be shot v.
|
postu deldirmek |
|
| 99 |
General |
be unable to contain oneself for v.
|
yerinde duramamak |
|
| 100 |
General |
pretend to be sick v.
|
hasta numarası yapmak |
|
| 101 |
General |
be subject to v.
|
bağımlı olmak |
|
| 102 |
General |
not to be involved in v.
|
seyirci kalmak |
|
| 103 |
General |
cause to be bitter v.
|
acılaştırmak |
|
| 104 |
General |
be unable to do something v.
|
acze düşmek |
|
| 105 |
General |
be rude to somebody v.
|
kabalık etmek |
|
| 106 |
General |
be of service to v.
|
yaramak |
|
| 107 |
General |
not to be able to stand v.
|
ayakta duramamak |
|
| 108 |
General |
be unable to work v.
|
elden ayaktan düşmek |
|
| 109 |
General |
a decrease to be seen v.
|
azalma görülmek |
|
| 110 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeyin delili olmak |
|
| 111 |
General |
be unable to withstand hardship v.
|
zora gelememek |
|
| 112 |
General |
be subsequent to v.
|
belirli bir olayı takip etmek |
|
| 113 |
General |
be up to one's tricks v.
|
acemilik etmek |
|
| 114 |
General |
be attuned to v.
|
uyum sağlamak |
|
| 115 |
General |
be rude to somebody v.
|
kaba davranmak |
|
| 116 |
General |
not to be discouraged by v.
|
pabuç bırakmamak |
|
| 117 |
General |
be cut to the heart v.
|
içi parçalanmak |
|
| 118 |
General |
be susceptible to v.
|
karşı direnci olmamak (bir hastalığa) |
|
| 119 |
General |
be reduced to ash v.
|
kül olmak |
|
| 120 |
General |
be unable to understand v.
|
anlam verememek |
|
| 121 |
General |
be brought to agenda v.
|
gündeme gelmek |
|
| 122 |
General |
be up to some mischief v.
|
yaramazlık etmek |
|
| 123 |
General |
not to be suitable v.
|
elvermemek |
|
| 124 |
General |
be drawn to background v.
|
arka plana çekilmek |
|
| 125 |
General |
be prone to something v.
|
bir şeye yatkın olmak |
|
| 126 |
General |
be opposed to something v.
|
bir şeye karşı olmak |
|
| 127 |
General |
be unable to do something v.
|
aciz olmak |
|
| 128 |
General |
be out to v.
|
bir şey için fırsat kollamak |
|
| 129 |
General |
be able to relate v.
|
bağdaştırabilmek |
|
| 130 |
General |
be unable to bring oneself to v.
|
kendine yedirememek |
|
| 131 |
General |
be to blame for something v.
|
suçlusu olmak |
|
| 132 |
General |
be opposed to something v.
|
bir şeyin aleyhinde olmak |
|
| 133 |
General |
be in a hurry to v.
|
çabuk (yapmak) istemek |
|
| 134 |
General |
not to be willing to say v.
|
ağzı varmamak |
|
| 135 |
General |
not to be added v.
|
katılmamak |
|
| 136 |
General |
be unable to cope v.
|
baş edememek |
|
| 137 |
General |
not to be on speaking terms v.
|
küsüşmek |
|
| 138 |
General |
be a disincentive to v.
|
yıldırmak |
|
| 139 |
General |
be obliged to somebody v.
|
minnettar olmak |
|
| 140 |
General |
be habituated to v.
|
alışmış olmak |
|
| 141 |
General |
be indifferent to v.
|
ilgi göstermemek |
|
| 142 |
General |
be averse to v.
|
hoşlanmamak |
|
| 143 |
General |
be left to one's fate v.
|
kendi kaderine terk edilmek |
|
| 144 |
General |
begin to be forgotten v.
|
unutulmaya yüz tutmak |
|
| 145 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeye delalet etmek |
|
| 146 |
General |
be subject to v.
|
arasıra tekrarlanan bir durumu belirtmek için kullanılır |
|
| 147 |
General |
be related to v.
|
ilişiği olmak |
|
| 148 |
General |
cause to be silent v.
|
sessiz olmasına yol açmak |
|
| 149 |
General |
be unable to understand v.
|
kafası almamak |
|
| 150 |
General |
be equal to v.
|
bir işin üstesinden gelmek |
|
| 151 |
General |
not to be worth a shit v.
|
beş para etmemek |
|
| 152 |
General |
be unable to remember v.
|
hatırlayamamak |
|
| 153 |
General |
be answerable to someone v.
|
birine karşı sorumlu olmak |
|
| 154 |
General |
turn out to be v.
|
çıkmak |
|
| 155 |
General |
be unworthy to handle v.
|
layığıyla kullanamamak |
|
| 156 |
General |
be addicted to v.
|
tiryakisi olmak |
|
| 157 |
General |
be up to one's ears in debt v.
|
gırtlağına kadar borçlu olmak |
|
| 158 |
General |
be unable to defeat each other v.
|
yenişememek |
|
| 159 |
General |
be unable to get to sleep v.
|
uyku tutmamak |
|
| 160 |
General |
cause to be loved v.
|
sevdirmek |
|
| 161 |
General |
be open to dispute v.
|
tartışmaya açık olmak |
|
| 162 |
General |
get to be difficult v.
|
darlaşmak |
|
| 163 |
General |
be brought to daylight v.
|
açığa çıkarılmak |
|
| 164 |
General |
be tangent to v.
|
teğet geçmek |
|
| 165 |
General |
prove to be wrong v.
|
haksız çıkarmak |
|
| 166 |
General |
be unequal to a task v.
|
bir işi becerememek |
|
| 167 |
General |
be hard put to do something v.
|
akla karayı seçmek |
|
| 168 |
General |
be open to v.
|
açık olmak (eleştirilere/yeni fikirlere vb) |
|
| 169 |
General |
be given to the right man v.
|
adamına düşmek |
|
| 170 |
General |
be parallel to v.
|
benzemek |
|
| 171 |
General |
be unable to hold one's tongue v.
|
dilini tutamamak |
|
| 172 |
General |
oblige to be v.
|
mecbur etmek |
|
| 173 |
General |
be subject to v.
|
tabi olmak |
|
| 174 |
General |
be subordinate to v.
|
başkasının emrinde olmak |
|
| 175 |
General |
pretend to be v.
|
kendine ... süsü vermek |
|
| 176 |
General |
be contrary to v.
|
zıt olmak |
|
| 177 |
General |
be able to read v.
|
sökmek (okumayı) |
|
| 178 |
General |
be inclined to v.
|
meyli olmak |
|
| 179 |
General |
be able to desist v.
|
kendini alamamak |
|
| 180 |
General |
be anathema to v.
|
tarafından nefret edilen biri olmak |
|
| 181 |
General |
be entitled to v.
|
hakkı olmak |
|
| 182 |
General |
be too sorry to say a word v.
|
ağzını bıçak açmamak |
|
| 183 |
General |
be to someone's disadvantage v.
|
birinin zararına olmak |
|
| 184 |
General |
be unable to get a word in edgewise v.
|
karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak |
|
| 185 |
General |
be only too glad to v.
|
dünden razı olmak |
|
| 186 |
General |
be equivalent to v.
|
denk olmak |
|
| 187 |
General |
be torn to pieces v.
|
parça parça olmak |
|
| 188 |
General |
be susceptible to v.
|
kapılabilmek |
|
| 189 |
General |
pretend to be v.
|
geçinmek |
|
| 190 |
General |
be to someone's disadvantage v.
|
birinin aleyhine olmak |
|
| 191 |
General |
be contrary to v.
|
ters düşmek |
|
| 192 |
General |
be in something up to one's eyes v.
|
bir işe fena halde bulaşmış olmak |
|
| 193 |
General |
prove to be worthless v.
|
kof çıkmak |
|
| 194 |
General |
be left to somebody to decide v.
|
takdirine kalmak |
|
| 195 |
General |
be in the mood to v.
|
canı bir şeyi yapmak istemek |
|
| 196 |
General |
not to be heard v.
|
ses çıkmamak |
|
| 197 |
General |
not to be serious v.
|
ciddi olmamak |
|
| 198 |
General |
be unable to settle down v.
|
dikiş tutturamamak |
|
| 199 |
General |
for someone to be completely forgotten v.
|
adı okunmamak |
|
| 200 |
General |
be dedicated to v.
|
-e adanmak |
|
| 201 |
General |
be obliged to do something v.
|
bir şeyi yapmaya mecbur olmak |
|
| 202 |
General |
be inured to v.
|
kanıksamak |
|
| 203 |
General |
be obliged to do something v.
|
mahkum olmak |
|
| 204 |
General |
be tied to someone's apron strings v.
|
birine fazla bağlı olmak |
|
| 205 |
General |
not to be willing to say v.
|
dili varmamak |
|
| 206 |
General |
be accustomed to v.
|
alışkın olmak |
|
| 207 |
General |
be equal to v.
|
denk olmak |
|
| 208 |
General |
prove to be right v.
|
doğru çıkmak |
|
| 209 |
General |
be apt to v.
|
eğiliminde olmak |
|
| 210 |
General |
be pleased to do something v.
|
bir şeyi memnuniyetle yapmak |
|
| 211 |
General |
be a party to v.
|
ortak olmak |
|
| 212 |
General |
(for one) to be worthwhile v.
|
adamdan sayılmak |
|
| 213 |
General |
be a lesson to v.
|
kulağına küpe olmak |
|
| 214 |
General |
be appertaining to v.
|
ilgili olmak |
|
| 215 |
General |
be torn to shreds v.
|
lime lime olmak |
|
| 216 |
General |
be appointed to v.
|
tayini çıkmak |
|
| 217 |
General |
be equal to v.
|
bir olmak |
|
| 218 |
General |
be doomed to v.
|
kötü bir şeye mahkum olmak |
|
| 219 |
General |
be out to lunch v.
|
öğle yemeği yemeye çıkmış olmak |
|
| 220 |
General |
be broken to smithereens v.
|
paramparça olmak |
|
| 221 |
General |
be subordinate to v.
|
bir şeyden aşağı kalmak |
|
| 222 |
General |
be to blame for v.
|
suçlusu olmak |
|
| 223 |
General |
be able to understand v.
|
anlayabilmek |
|
| 224 |
General |
be pertinent to v.
|
ile ilgisi olmak |
|
| 225 |
General |
be engaged (to be married) v.
|
adaklanmak |
|
| 226 |
General |
be unable to comprehend v.
|
havsalası almamak |
|
| 227 |
General |
be true to one's word v.
|
sözünü yerine getirmek |
|
| 228 |
General |
be unable to cope with v.
|
baş edememek |
|
| 229 |
General |
be so kind as to v.
|
lütfetmek |
|
| 230 |
General |
be unable to stand v.
|
çekememek |
|
| 231 |
General |
be a burden to v.
|
yük olmak |
|
| 232 |
General |
be a stranger to v.
|
yabancısı olmak |
|
| 233 |
General |
(something) to be clearly explained v.
|
açıkça anlatılmak |
|
| 234 |
General |
be privy to someone's secrets v.
|
birinin sırdaşı olmak |
|
| 235 |
General |
be a burden to v.
|
ağırlık olmak |
|
| 236 |
General |
(for one) to be worthwhile v.
|
adamdan saymak |
|
| 237 |
General |
be pertinent to v.
|
ilgisi olmak |
|
| 238 |
General |
be so pleased to v.
|
çok memnun olmak |
|
| 239 |
General |
not to be enough v.
|
eksik gelmek |
|
| 240 |
General |
cause to be brought v.
|
getirtmek |
|
| 241 |
General |
cause to be late v.
|
geç kalmasına neden olmak |
|
| 242 |
General |
be able to cope with v.
|
baş edebilmek |
|
| 243 |
General |
be unaccustomed to v.
|
alışık olmamak |
|
| 244 |
General |
be up to one's eyes in v.
|
ile çok meşgul olmak |
|
| 245 |
General |
be soaked to the skin v.
|
iliklerine kadar ıslanmak |
|
| 246 |
General |
be connected to v.
|
mensup olmak |
|
| 247 |
General |
be conducive to v.
|
müsait olmak |
|
| 248 |
General |
be unable to work out v.
|
içinden çıkamamak |
|
| 249 |
General |
be subject to v.
|
bağlı olmak |
|
| 250 |
General |
be unable to find a job v.
|
bir baltaya sap olamamak |
|
| 251 |
General |
pretend to be asleep v.
|
uyur gibi görünmek |
|
| 252 |
General |
be glad to meet you v.
|
tanıştığına memnun olmak |
|
| 253 |
General |
be unable to work (something) out v.
|
işin içinden çıkamamak |
|
| 254 |
General |
be going to v.
|
gelecek zaman için kullanılır/zorunluluk gösterir/niyet gösterir |
|
| 255 |
General |
be an instrument to v.
|
alet olmak |
|
| 256 |
General |
be allergic to something v.
|
alerjisi olmak |
|
| 257 |
General |
be abhorrent to v.
|
son derece ters gelmek |
|
| 258 |
General |
be supposed to v.
|
izin verilmek |
|
| 259 |
General |
cause something to be lost in the confusion v.
|
gürültüye getirmek |
|
| 260 |
General |
be in something up to one's eyes v.
|
yasadışı bir işin içinde olmak |
|
| 261 |
General |
be eye to eye v.
|
aynı görüşlerde olmak |
|
| 262 |
General |
be able to read v.
|
sökmek |
|
| 263 |
General |
be unable to retort v.
|
altında kalmak |
|
| 264 |
General |
not to be able to get married v.
|
evde kalmak |
|
| 265 |
General |
force to be v.
|
zorlamak |
|
| 266 |
General |
be related to v.
|
ilgisi olmak |
|
| 267 |
General |
be supposed to v.
|
yükümlü olmak |
|
| 268 |
General |
cause to be lost in the confusion v.
|
gürültüye getirmek |
|
| 269 |
General |
not to be sure v.
|
emin olmamak |
|
| 270 |
General |
be subjected to violence v.
|
şiddet görmek |
|
| 271 |
General |
be to blame for something v.
|
sorumlusu olmak |
|
| 272 |
General |
believe to be guilty v.
|
suçlu olduğuna inanmak |
|
| 273 |
General |
accustom to be v.
|
alışmak |
|
| 274 |
General |
be given to v.
|
bir şey yapmak itiyadında olmak |
|
| 275 |
General |
be pretty well suited to v.
|
iyi uymak |
|
| 276 |
General |
be exposed to frost v.
|
ayazda kalmak |
|
| 277 |
General |
be broken to pieces v.
|
parça parça olmak |
|
| 278 |
General |
be obliged to v.
|
mecburiyetinde kalmak |
|
| 279 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeye işaret etmek |
|
| 280 |
General |
be determined to v.
|
azmetmek |
|
| 281 |
General |
be obliged to visit v.
|
ayağına kadar gitmek |
|
| 282 |
General |
be supposed to v.
|
lazım olmak |
|
| 283 |
General |
not to be sure v.
|
tam olarak bilmemek |
|
| 284 |
General |
be unworthy to handle v.
|
kıvıramamak |
|
| 285 |
General |
be up to v.
|
seçimine kalmak |
|
| 286 |
General |
be unable to complete v.
|
arkasını getirememek |
|
| 287 |
General |
be up to no good v.
|
halt karıştırmak |
|
| 288 |
General |
be up to date v.
|
son modaya uymak |
|
| 289 |
General |
be unable to comprehend v.
|
kafası almamak |
|
| 290 |
General |
be torn to pieces v.
|
paralanmak |
|
| 291 |
General |
be entitled to v.
|
yapmaya yetkisi olmak |
|
| 292 |
General |
not to be able to exit v.
|
çıkamamak |
|
| 293 |
General |
be addicted to v.
|
tutkun olmak |
|
| 294 |
General |
be open to dispute v.
|
bir şey tartışılabilmek |
|
| 295 |
General |
be too lazy to v.
|
üşenmek |
|
| 296 |
General |
be in a hurry to v.
|
bir an evvel (yapmak) istemek |
|
| 297 |
General |
be subjected to violence v.
|
şiddete maruz kalmak |
|
| 298 |
General |
be unqualified to do something v.
|
bir şeyi yapmak için gereken niteliklere sahip olmamak |
|
| 299 |
General |
be liable to v.
|
tabi olmak |
|
| 300 |
General |
be soaked to the skin v.
|
sırsıklam olmak |
|
| 301 |
General |
be wedded to something v.
|
kendini adamak |
|
| 302 |
General |
not to be worth a shit v.
|
aşağılık bir şey olmak |
|
| 303 |
General |
be at home to guests v.
|
gün yapmak |
|
| 304 |
General |
be of an age to marry v.
|
evlenecek yaşta olmak |
|
| 305 |
General |
be frozen to death v.
|
soğuktan donmak |
|
| 306 |
General |
be in a position to v.
|
durumda olmak |
|
| 307 |
General |
pretend to be v.
|
kesilmek |
|
| 308 |
General |
egg on to be v.
|
cesaretlendirmek |
|
| 309 |
General |
be able to desist from v.
|
kendini alamamak |
|
| 310 |
General |
be loath to do something v.
|
bir şeyi yapmayı hiç istememek |
|
| 311 |
General |
be exposed to violence v.
|
şiddet görmek |
|
| 312 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeye şahitlik etmek |
|
| 313 |
General |
be sick to death of v.
|
canına tak demek |
|
| 314 |
General |
be up to one's eyes in debt v.
|
gırtlağına kadar borçlu olmak |
|
| 315 |
General |
be able to take a joke v.
|
şaka kaldırmak |
|
| 316 |
General |
be up to v.
|
düşmek (karar birine) |
|
| 317 |
General |
be unable to carry through v.
|
altından kalkamamak |
|
| 318 |
General |
be torn to pieces v.
|
paramparça olmak |
|
| 319 |
General |
be unable to bring oneself (to do something) v.
|
nefsine yedirememek |
|
| 320 |
General |
be unworthy to handle v.
|
hakkını verememek |
|
| 321 |
General |
be true to one's word v.
|
sözünü tutmak |
|
| 322 |
General |
be unable to control one's anger v.
|
hırsını alamamak |
|
| 323 |
General |
to be stubborn v.
|
inat etmek |
|
| 324 |
General |
be pertinent to v.
|
ilgili olmak |
|
| 325 |
General |
be of help to v.
|
faydası dokunmak |
|
| 326 |
General |
be supposed to v.
|
zannedilmek |
|
| 327 |
General |
be wise to v.
|
bilmek |
|
| 328 |
General |
be familiar to v.
|
aşina olmak |
|
| 329 |
General |
be ranging to the v.
|
uzanmak |
|
| 330 |
General |
be unable to slow down v.
|
hızını alamamak |
|
| 331 |
General |
be very pleased to v.
|
çok memnun olmak |
|
| 332 |
General |
pretend to be a poet v.
|
şairlik taslamak |
|
| 333 |
General |
be liable to v.
|
maruz kalmak |
|
| 334 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeyin kanıtı olmak |
|
| 335 |
General |
be insensitive to v.
|
hassas olmamak |
|
| 336 |
General |
not to be able to get married v.
|
evde kalmak (evlenmemiş) |
|
| 337 |
General |
be loath to do something v.
|
bir şeyi yapmaktan çekinmek |
|
| 338 |
General |
be unable to v.
|
aciz olmak |
|
| 339 |
General |
be willing to pay v.
|
gözden çıkarmak |
|
| 340 |
General |
not to be able to believe one's eyes v.
|
gözlerine inanamamak |
|
| 341 |
General |
not to be enough v.
|
eksik olmak |
|
| 342 |
General |
be ready to burst with anger v.
|
hırsından çatlamak |
|
| 343 |
General |
be led to v.
|
sürüklenmek |
|
| 344 |
General |
be unable to escape from one's fate v.
|
kaderinden kaçamamak |
|
| 345 |
General |
be pleasing to the eye v.
|
göze hitap etmek |
|
| 346 |
General |
be tied to v.
|
bağlı olmak |
|
| 347 |
General |
prove to be true v.
|
aslı çıkmak |
|
| 348 |
General |
not to be advisable v.
|
akıl karı bir iş olmamak |
|
| 349 |
General |
be posterior to v.
|
sonra gelmek |
|
| 350 |
General |
be up to par v.
|
her zamanki seviyede olmak |
|
| 351 |
General |
be awake to something v.
|
bilincinde olmak |
|
| 352 |
General |
not to be worth a shit v.
|
değersiz bir şey olmak |
|
| 353 |
General |
be up to date v.
|
en son değişiklikleri kapsamak |
|
| 354 |
General |
be put to a vote v.
|
oylanmak |
|
| 355 |
General |
be abhorrent to v.
|
son derece aykırı gelmek |
|
| 356 |
General |
(an amnesty) to be granted v.
|
af çıkmak |
|
| 357 |
General |
cause to be v.
|
neden olmak |
|
| 358 |
General |
be here to stay v.
|
kalıcı olmak |
|
| 359 |
General |
be up to date v.
|
gündemi takip etmek |
|
| 360 |
General |
be bored to death v.
|
sıkıntıdan patlamak |
|
| 361 |
General |
be up to v.
|
üstesinden gelebilmek |
|
| 362 |
General |
to be snubbed v.
|
ağzının payını almak |
|
| 363 |
General |
be up to v.
|
bağlı olmak (birine) |
|
| 364 |
General |
advise to be v.
|
tavsiye etmek |
|
| 365 |
General |
to be sufficient v.
|
idare etmek |
|
| 366 |
General |
be wedded to v.
|
bağlanmak |
|
| 367 |
General |
be nailed to the spot v.
|
mıhlanmak |
|
| 368 |
General |
be enough to make a saint swear v.
|
dinden imandan çıkarmak |
|
| 369 |
General |
be tantamount to v.
|
ile aynı olmak |
|
| 370 |
General |
be unable to settle a matter v.
|
işin içinden çıkamamak |
|
| 371 |
General |
be a witness to v.
|
tanık olmak |
|
| 372 |
General |
be unable to think v.
|
kafa kalmamak |
|
| 373 |
General |
be tied to someone's apron strings v.
|
birisinin sözünden çıkmamak |
|
| 374 |
General |
be faithful to v.
|
aldatmamak |
|
| 375 |
General |
be accustomed to v.
|
alışagelmek |
|
| 376 |
General |
be unable to hide something v.
|
açık vermek |
|
| 377 |
General |
be a party to v.
|
katılmak |
|
| 378 |
General |
be scared to death v.
|
ödü kopmak |
|
| 379 |
General |
be a mother to v.
|
analık etmek |
|
| 380 |
General |
have a dispute to be settled in court v.
|
mahkemelik olmak |
|
| 381 |
General |
forbid to be v.
|
yasaklamak |
|
| 382 |
General |
be acceptable to the mind v.
|
mantıklı gelmek |
|
| 383 |
General |
be required to v.
|
gerektirmek |
|
| 384 |
General |
be obliged to do v.
|
zorunda olmak |
|
| 385 |
General |
be up to date v.
|
en son teknolojiye sahip olmak |
|
| 386 |
General |
be pertinent to v.
|
ile ilgili olmak |
|
| 387 |
General |
be tantamount to v.
|
eşit olmak |
|
| 388 |
General |
require to be v.
|
gerektirmek |
|
| 389 |
General |
be prone to v.
|
meyilli olmak |
|
| 390 |
General |
be designed to v.
|
uygun olmak |
|
| 391 |
General |
pretend to be v.
|
ayağına yatmak |
|
| 392 |
General |
be up to the mark v.
|
istenilen derecede olmak |
|
| 393 |
General |
be unable to stand v.
|
yüreği kaldıramamak |
|
| 394 |
General |
be too tired to go on v.
|
şişmek |
|
| 395 |
General |
be tied to v.
|
tabi olmak |
|
| 396 |
General |
be sick to death of v.
|
illallah demek |
|
| 397 |
General |
be able to understand v.
|
aklı ermek |
|
| 398 |
General |
be smashed to smithereens v.
|
tuzla buz olmak |
|
| 399 |
General |
be unable to sleep v.
|
uykusuz kalmak |
|
| 400 |
General |
be alien to v.
|
birine yabancı gelmek |
|
| 401 |
General |
not to be able to do anything v.
|
elinden bir şey gelmemek |
|
| 402 |
General |
be partial to v.
|
hoşlanmak |
|
| 403 |
General |
be dressed up fit to kill v.
|
iki dirhem bir çekirdek olmak |
|
| 404 |
General |
be unable to find a meaning in v.
|
mana verememek |
|
| 405 |
General |
turn out to be tasteless v.
|
kabak çıkmak |
|
| 406 |
General |
be supplied to the consumer as fresh v.
|
tüketiciye taze olarak sunulmak |
|
| 407 |
General |
be quick to retort v.
|
söz altında kalmamak |
|
| 408 |
General |
be anxious for someone to do something v.
|
birinin bir şeyi yapmasını çok istemek |
|
| 409 |
General |
enable to be v.
|
sağlamak |
|
| 410 |
General |
be exposed to violence v.
|
şiddete maruz kalmak |
|
| 411 |
General |
be to someone's discredit v.
|
birinin şerefini lekelemek |
|
| 412 |
General |
be liable to v.
|
eğiliminde olmak |
|
| 413 |
General |
be incongruent to contract v.
|
sözleşmeye aykırı olmak |
|
| 414 |
General |
be unfair to v.
|
hakkını yemek |
|
| 415 |
General |
be deaf to something v.
|
kulak asmamak |
|
| 416 |
General |
be out to v.
|
bir amaç peşinde olmak |
|
| 417 |
General |
be disposed to v.
|
eğilimi olmak |
|
| 418 |
General |
be in no hurry to v.
|
bir şey yapmaya can atmamak |
|
| 419 |
General |
be of service to somebody v.
|
bir işe yaramak |
|
| 420 |
General |
be rude to v.
|
küstahlık etmek |
|
| 421 |
General |
be entrusted to somebody v.
|
ısmarlanmak |
|
| 422 |
General |
be oblivious to v.
|
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak |
|
| 423 |
General |
be assigned to v.
|
tayini çıkmak |
|
| 424 |
General |
compel to be v.
|
zorlamak |
|
| 425 |
General |
be unwilling to do v.
|
isteksiz olmak |
|
| 426 |
General |
be or not to be v.
|
olmak ya da olmamak |
|
| 427 |
General |
be prepared to sacrifice v.
|
gözden çıkarmak |
|
| 428 |
General |
be disadvantageous to somebody v.
|
aleyhine olmak |
|
| 429 |
General |
be good enough to v.
|
bir iyilik edip de bir yardımda bulunmak |
|
| 430 |
General |
cause to be senseless v.
|
hissiz olmasına yolaçmak |
|
| 431 |
General |
be added to agenda v.
|
gündeme gelmek (hükümet'in vb) |
|
| 432 |
General |
be subjected to v.
|
tabi tutulmak |
|
| 433 |
General |
be attached to v.
|
bağlı olmak |
|
| 434 |
General |
be a stranger to v.
|
yabancı olmak (bir yer birine) |
|
| 435 |
General |
cause to be seen v.
|
görülmesine neden olmak |
|
| 436 |
General |
be liable to v.
|
ihtimali olmak |
|
| 437 |
General |
be frightened to death v.
|
ödü patlamak |
|
| 438 |
General |
be disposed to v.
|
eğiliminde olmak |
|
| 439 |
General |
be tantamount to v.
|
ile eşanlamlı olmak |
|
| 440 |
General |
be broken to pieces v.
|
paramparça olmak |
|
| 441 |
General |
turn out to be in the wrong v.
|
haksız çıkmak |
|
| 442 |
General |
be insensitive to v.
|
duyarlı olmamak |
|
| 443 |
General |
be unable to understand v.
|
aklı almamak |
|
| 444 |
General |
be addicted to v.
|
düşkün olmak |
|
| 445 |
General |
be unwilling to v.
|
razı olmamak |
|
| 446 |
General |
be a lesson to v.
|
ibret olmak |
|
| 447 |
General |
pretend to be ignorant of v.
|
nağme yapmak |
|
| 448 |
General |
be successor and predecessor to each other v.
|
halef selef olmak |
|
| 449 |
General |
be a nuisance to v.
|
başının belası olmak |
|
| 450 |
General |
be unable to work something out v.
|
içinden çıkamamak |
|
| 451 |
General |
be going to v.
|
üzere olmak |
|
| 452 |
General |
be unable to pronounce correctly v.
|
dili dönmemek |
|
| 453 |
General |
cause to be joined v.
|
birleşmesine neden olmak |
|
| 454 |
General |
be obliged to do v.
|
zorunda kalmak |
|
| 455 |
General |
be oblivious to v.
|
önemsememek |
|
| 456 |
General |
be able to do v.
|
yapabilmek için |
|
| 457 |
General |
believed to be guilty v.
|
suçlu olduğuna inanılmak |
|
| 458 |
General |
be disposed to do something v.
|
hevesli olmak |
|
| 459 |
General |
be unable to stand the gaff v.
|
sıkıntıya gelememek |
|
| 460 |
General |
be subservient to v.
|
hizmetinde olmak |
|
| 461 |
General |
be up to v.
|
yapabilmek |
|
| 462 |
General |
be alive to (something) v.
|
farkında olmak |
|
| 463 |
General |
be awake to v.
|
farkında olmak |
|
| 464 |
General |
be unable to get v.
|
kafası almamak |
|
| 465 |
General |
be unable to contain oneself v.
|
içi içine sığmamak |
|
| 466 |
General |
be up to date v.
|
en son gelişmelerden haberdar olmak |
|
| 467 |
General |
be dressed up fit to kill v.
|
çok süslenmiş olmak |
|
| 468 |
General |
be careful not to v.
|
sakınmak |
|
| 469 |
General |
urge to be v.
|
teşvik etmek |
|
| 470 |
General |
not to be firmly in place v.
|
iğreti durmak |
|
| 471 |
General |
cause to be mouldy v.
|
küflendirmek |
|
| 472 |
General |
prove to be untrue v.
|
çürük çıkmak |
|
| 473 |
General |
be up to v.
|
sorumluluğunda olmak |
|
| 474 |
General |
be unable to make head or tail of v.
|
akıl erdirememek |
|
| 475 |
General |
be opposed to each other v.
|
karşıtlaşmak |
|
| 476 |
General |
be obliged to look after v.
|
bakmakla yükümlü olmak |
|
| 477 |
General |
be liable to look after v.
|
bakmakla yükümlü olmak |
|
| 478 |
General |
be condemned to fail v.
|
başarısızlığa mahkum olmak |
|
| 479 |
General |
turn out to be right v.
|
haklı çıkmak |
|
| 480 |
General |
be devoted to one's religion v.
|
dinine düşkün olmak |
|
| 481 |
General |
be committed to one's religion v.
|
dinine düşkün olmak |
|
| 482 |
General |
be fitted to v.
|
uygun olmak |
|
| 483 |
General |
be drawn to somebody v.
|
kapılmak |
|
| 484 |
General |
be drawn to somebody v.
|
yakınlaşmak |
|
| 485 |
General |
be a witness to (something) v.
|
tanıklık etmek (bir şeye) |
|
| 486 |
General |
turn out to be clear v.
|
netlik kazanmak |
|
| 487 |
General |
be deemed to be final v.
|
nihai olarak kabul edilecek olmak |
|
| 488 |
General |
be personally involved to v.
|
bizzat ilgilenmek |
|
| 489 |
General |
be an onlooker to v.
|
seyirci kalmak |
|
| 490 |
General |
be subjected to torture v.
|
işkenceye maruz kalmak |
|
| 491 |
General |
be exposed to torment v.
|
işkenceye maruz kalmak |
|
| 492 |
General |
be exposed to torture v.
|
işkenceye maruz kalmak |
|
| 493 |
General |
not to be paid attention v.
|
kulak verilmemek |
|
| 494 |
General |
not to be paid attention v.
|
kulak asılmamak |
|
| 495 |
General |
make matters worse while trying to be helpful v.
|
kaş yapayım derken göz çıkarmak |
|
| 496 |
General |
be delivered to (one's) address v.
|
adresine ulaşmak |
|
| 497 |
General |
be sentenced to death v.
|
ölüme mahkum edilmek |
|
| 498 |
General |
be sentenced to death v.
|
idam almak |
|
| 499 |
General |
not to be included v.
|
dahil olmamak |
|
| 500 |
General |
not to be involved v.
|
dahil olmamak |
|
