zorlamak - Turco Inglés Diccionario

zorlamak

Significados de "zorlamak" en diccionario inglés turco : 140 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
zorlamak compel v.
Time compels me to highlight only five aspects of it, so please forgive me for that.
Zaman beni sadece beş yönünü vurgulamaya zorluyor, bu yüzden lütfen beni affedin.

More Sentences
zorlamak force v.
If she doesn’t want to go, you can’t force her.
Gitmek istemiyorsa eğer, onu zorlayamazsınız.

More Sentences
General
zorlamak drive v.
I’m afraid that she will drive herself too hard trying to please him.
Adamı memnun etmek uğruna kendini fazla zorlayacak diye korkuyorum.

More Sentences
zorlamak force to be v.
No one should be forced to be happy.
Kimse mutlu olmaya zorlanmamalı.

More Sentences
zorlamak urge v.
I urged him to get up early and run every morning.
Onu her sabah erken kalkıp koşmaya zorladım.

More Sentences
zorlamak push v.
Don't push him into swimming; he'll try when he's ready.
Onu yüzmeye zorlamayın; hazır olduğunda deneyecektir.

More Sentences
zorlamak oblige v.
Instead of obliging employers to introduce preventive measures, it would be preferable to encourage employers to do so.
İşverenleri önleyici tedbirler almaya zorlamak yerine işverenleri bunu yapmaya teşvik etmek tercih edilir.

More Sentences
zorlamak coerce v.
The rebels coerced the inhabitants into hiding them from the guerillas.
İsyancılar, bölge sakinlerini onları gerillalardan saklamaları için zorladı.

More Sentences
zorlamak press v.
I did press very hard indeed but unfortunately it was not achievable.
Gerçekten çok zorladım ama ne yazık ki başaramadım.

More Sentences
zorlamak enforce v.
We should also support Article 2E proposed by the Council, as nothing good ever comes from enforced decisions.
Konsey tarafından önerilen Madde 2E'yi de desteklemeliyiz, zira zorlama kararlardan hiçbir zaman iyi bir şey çıkmaz.

More Sentences
zorlamak stretch v.
Burning waste and calling it recovery is stretching the imagination to the extreme.
Atık yakmak ve buna geri kazanım demek hayal gücünü aşırı derecede zorlamaktır.

More Sentences
zorlamak make v.
I can't make you come with us.
Seni bizimle gelmeye zorlayamam.

More Sentences
zorlamak pressure v.
He was the one who pressured her into getting a driver's license.
Ehliyet alması için kadını zorlayan oydu.

More Sentences
zorlamak put v.
We have to know in whom we can put our trust.
Kime güvenebileceğimizi bilmek zorundayız.

More Sentences
zorlamak impose v.
I'm afraid I'm imposing on your hospitality.
Korkarım misafirperverliğinizi zorluyorum.

More Sentences
zorlamak bully v.
My boss bullies me to work late every day.
Patronum her gün geç saatlere kadar çalışmam için beni zorluyor.

More Sentences
zorlamak bludgeon v.
She was bludgeoned into signing the contract.
Anlaşmayı imzalaması için onu zorlamışlardı.

More Sentences
zorlamak force to v.
The Turks were forced to emigrate on 29 May 1989 by statements from communist leader Jivkov.
Türkler, 29 Mayıs 1989'da komünist lider Jivkov'un açıklamalarıyla göç etmeye zorlandı.

More Sentences
zorlamak compel v.
Can we compel or perhaps entice them to pay this price?
Onları bu bedeli ödemeye zorlayabilir ya da belki de ikna edebilir miyiz?

More Sentences
zorlamak force v.
You cannot force peopled to become entrepreneurs, but we can legislate and create the right framework.
İnsanları girişimci olmaya zorlayamazsınız ancak yasama yapabilir ve doğru çerçeveyi oluşturabiliriz.

More Sentences
zorlamak strain v.
My dog Buddy was straining against the fence.
Köpeğim Buddy çitleri zorluyordu.

More Sentences
zorlamak put a strain v.
But, secondly, the projects will put a strain on, indeed will be injurious to, the national democracies.
İkinci olarak, projeler ulusal demokrasileri zorlayacak, hatta onlara zarar verecektir.

More Sentences
zorlamak shotgun v.
Tom and Mary had a shotgun wedding.
Tom ve Mary zoraki evlilik yaptılar.

More Sentences
zorlamak challenge v.
The point of a university education is to challenge you.
Üniversite eğitiminin amacı sizi çalışma konusunda zorlamaktır.

More Sentences
Phrasals
zorlamak force into v.
Here, they are forced into sex trafficking and drug smuggling activities.
Burada seks kaçakçılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerine zorlanıyorlar.

More Sentences
Colloquial
zorlamak cow v.
You shouldn't cow her into marrying you.
Onu seninle evlenmeye zorlamamalısın.

More Sentences
Law
zorlamak force v.
En route, some 50 Muslim terrorists forced the vehicle to stop.
Yolda 50 kadar Müslüman terörist aracı durmaya zorladı.

More Sentences
Technical
zorlamak strain v.
There will be reverses that will place this commitment under severe strain.
Bu taahhüdü ciddi şekilde zorlayacak geri dönüşler olacaktır.

More Sentences
General
zorlamak pluck v.
zorlamak worry v.
zorlamak crack v.
zorlamak impress v.
zorlamak lean upon v.
zorlamak press into v.
zorlamak push somebody for v.
zorlamak stampede v.
zorlamak obligate v.
zorlamak clamour down v.
zorlamak drag in v.
zorlamak sweat v.
zorlamak compel to be v.
zorlamak bring pressure to bear on v.
zorlamak clamor down v.
zorlamak railroad into doing v.
zorlamak compel to v.
zorlamak obtrude v.
zorlamak do violence to v.
zorlamak muscle in v.
zorlamak exact v.
zorlamak outrage v.
zorlamak railroad v.
zorlamak cozen v.
zorlamak wrest v.
zorlamak edge on v.
zorlamak subdue v.
zorlamak constrain v.
zorlamak cow somebody into v.
zorlamak be urgent with somebody v.
zorlamak come down v.
zorlamak press-gang somebody into doing something v.
zorlamak impel v.
zorlamak inflict v.
zorlamak demand v.
zorlamak bring to term v.
zorlamak solicit v.
zorlamak jimmy v.
zorlamak mandate v.
zorlamak jemmy v.
zorlamak influence v.
zorlamak reduce v.
zorlamak adact v.
zorlamak adaunt [obsolete] v.
zorlamak adaunt v.
zorlamak ram v.
zorlamak necessitate v.
zorlamak tie v.
zorlamak edge v.
zorlamak bend v.
zorlamak jet v.
zorlamak kvetch v.
zorlamak blitz v.
zorlamak move v.
zorlamak bring v.
zorlamak highjack v.
zorlamak hijack v.
zorlamak bull v.
zorlamak garre [scotland] v.
zorlamak muscle v.
zorlamak impeach v.
zorlamak importune v.
zorlamak ingeminate [rare] v.
zorlamak instance [obsolete] v.
zorlamak distress v.
zorlamak coact v.
zorlamak consist [obsolete] v.
zorlamak crowd v.
zorlamak flog [uk] v.
zorlamak perforce [obsolete] v.
zorlamak pheese v.
zorlamak press-gang v.
zorlamak spring v.
zorlamak strein v.
zorlamak stretch v.
zorlamak suck v.
zorlamak suppose v.
zorlamak strain [obsolete] v.
zorlamak swagger v.
Phrasals
zorlamak screw up v.
zorlamak work into v.
zorlamak thrust on v.
zorlamak press on v.
zorlamak clamp (on) v.
zorlamak clamp (upon) v.
Colloquial
zorlamak run hard v.
zorlamak lean on v.
zorlamak bulldoze v.
zorlamak muscle up v.
Idioms
zorlamak twist someone's arm v.
zorlamak put the thumbscrews on v.
zorlamak tighten the thumbscrews on v.
zorlamak put under the screw v.
zorlamak put the squeeze on (one) v.
zorlamak put the squeeze on someone v.
zorlamak give (one) a bumpy ride v.
zorlamak give somebody a bumpy ride v.
zorlamak force hand v.
zorlamak twist arm v.
Law
zorlamak coerce v.
zorlamak constrain v.
zorlamak extort v.
zorlamak enjoin v.
Technical
zorlamak constrain v.
zorlamak impel v.
Military
zorlamak herry v.
Archaic
zorlamak compulse v.
zorlamak overwrest v.
zorlamak stead v.
Slang
zorlamak bust (one's) butt v.
zorlamak bust (one's) hump v.
zorlamak ride (someone's) butt v.

Significados de "zorlamak" con otros términos en diccionario inglés turco: 491 resultado(s)

Turco Inglés
General
zorlamak (takat/sabır vb'ni) tax v.
The job is really taxing my strength.
Bu iş cidden takatimi zorluyor.

More Sentences
kendini zorlamak strain v.
Avoid forcing or straining yourself during bowel movements.
Bağırsak hareketleri sırasında kendinizi zorlamaktan veya zorlamaktan kaçının.

More Sentences
sınırlarını zorlamak push the limits v.
Keep pushing the limits of your dreams!
Hayallerinizin sınırlarını zorlamaya devam edin!

More Sentences
istifaya zorlamak force to resign v.
They were forced to resign.
İstifaya zorlandılar.

More Sentences
bütçesini fazla zorlamak overextend v.
Many people get into financial trouble when they overextend themselves.
Birçok insan bütçesini fazla zorladığında mali sıkıntıya girer.

More Sentences
(sınırlarını) zorlamak stretch v.
The sales team is stretched to its limit.
Satış ekibi son sınırına kadar zorlanmış durumda.

More Sentences
Colloquial
kendini zorlamak push yourself v.
You have to push yourself to make a change in a comfortable lifestyle.
Rahat bir yaşam tarzında değişiklik yapmak için kendinizi zorlamalısınız.

More Sentences
Idioms
sınırları zorlamak push the envelope v.
Tom is pushing the envelope.
Tom sınırları zorluyor.

More Sentences
şansını zorlamak push your luck v.
You're pushing your luck.
Şansını zorluyorsun.

More Sentences
General
birinin sabrının sınırlarını zorlamak test someone's patience v.
kapasitesini zorlamak place great demands on v.
kapıyı zorlamak force the door v.
birini aç bırakarak teslim olmaya zorlamak starve someone out v.
sınırını zorlamak press in upon v.
şartlarını zorlamak strain every nerve (to do something) v.
şansını zorlamak press one's luck v.
zorlamak (birisini birşey yapmaya) force one's hand v.
aşırı zorlamak overstrain v.
aşırı derecede zorlamak (vücudun bir organını) overtax v.
birini bir şey yapmaya zorlamak bludgeon someone into doing something v.
şansını zorlamak push one's luck v.
üzülmemek için kendini zorlamak snap out of something v.
zorlamak (işe vb) press into v.
kapasitesini zorlamak overburden v.
şartlarını zorlamak overstrain one's capacity v.
kaba kuvvetle başkasını boyun eğmeye zorlamak jackboot v.
kendini zorlamak exert oneself v.
düşünmeye zorlamak compel someone to think v.
limiti zorlamak push the limit v.
şartları zorlamak push the limits v.
birini zorlamak force someone v.
sınırı zorlamak push the limit v.
sınırları zorlamak push the limits v.
sabrının sınırlarını zorlamak try one's patience v.
sabrını zorlamak try one's patience v.
limitleri zorlamak push the limits v.
bir şey yapmaya zorlamak chivy into v.
bir şeyi kabule zorlamak coerce v.
birini bir şey yapmaya zorlamak place someone under an obligation v.
istifaya zorlamak force someone to resign v.
birisini bir şeye yapmaya zorlamak drive someone to do something v.
sınırlarını zorlamak push oneself beyond one’s boundaries v.
sınırlarını zorlamak push one's personal limits v.
aşırı zorlamak overextend v.
birinin sabrını zorlamak push one's patience v.
sınırları zorlamak push to the limits v.
elini zorlamak force someone’s hand v.
geçişe zorlamak ramrod v.
geri çekilmeye zorlamak recoil [obsolete] v.
kendi sınırlarını zorlamak pain one's self v.
durmaya zorlamak bail [australia] v.
(kadını) grup sekse zorlamak jackroll [south africa] v.
süngü ile zorlamak bayonet v.
süngü kullanırmışçasına zorlamak bayonet v.
teslim olmaya zorlamak bend v.
son raddeye kadar zorlamak extend v.
sonuna kadar zorlamak extend oneself v.
tehdit veya baskı yoluyla zorlamak blackjack v.
gereksiz yere zorlamak wiredraw v.
gitmeye zorlamak hale v.
(kırbaçlayarak) zorlamak whip (on) v.
(kırbaçlayarak) zorlamak whip (out) v.
(kırbaçlayarak) zorlamak whip (off) v.
göz kırparak zorlamak wink (back) v.
göz kırparak zorlamak wink (away) v.
düşünmesine izin vermeden harekete zorlamak blitz v.
ileri gitmeye zorlamak hark [uk] v.
geri dönmeye zorlamak hark [uk] v.
kapıyı zorlamak break down v.
kendini zorlamak bring v.
(atı) kısa mesafede yüksek hıza çıkmaya zorlamak brush v.
yeniden zorlamak reurge v.
ağır çalışmaya zorlamak yoke v.
boyun eğmeye zorlamak yoke v.
köleliğe zorlamak yoke v.
(birini bir şeye) zorlamak gar [scotland] v.
konuşmaya zorlamak için yakasına yapışmak buttonhole v.
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak ideologise v.
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak ideologize v.
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak ideologise v.
savunmayı aynı anda çok fazla iş yapmaya zorlamak open up v.
makul olmayan hedefler için kendini aşırı zorlamak overachieve v.
aşırı derecede zorlamak (organı) overdo v.
(görevleri yerine getirmede) sınırlarını zorlamak overdrive v.
kendini sağlıksız şekilde zorlamak overexert oneself v.
(kendini) mali konularda aşırı zorlamak overextend v.
kendini zorlamak overreach v.
sınırını zorlamak overpress v.
fazla zorlamak overrack [dialect] v.
satışı zorlamak oversell v.
(kaynakları) zorlamak overstrain v.
fazla zorlamak overwrest v.
köyde yaşamaya zorlamak rusticate v.
avantajdan vazgeçmeye zorlamak dislodge v.
elverişli pozisyonu terk etmeye zorlamak dislodge v.
(insanları) hizmet etmeye zorlamak inspan v.
imkanları zorlamak beggar v.
zihinsel olarak zorlamak commend v.
(birini bir şeye) zorlamak condemn v.
(siyasi, ekonomik) baskı nedeniyle gitmeye zorlamak drive v.
hal değişikliğine zorlamak drive v.
daha fazla çabalamaya zorlamak drive v.
(birini) devlet memuru adayı olmak için zorlamak draft v.
ısrar ederek zorlamak drum v.
kapasitesini zorlamak incumber v.
harekete zorlamak crowd v.
(tozu) delikler üzerinden zorlamak pounce v.
asimile olmaya zorlamak pound v.
mahmuzla zorlamak (atı) prick v.
önceden zorlamak preimpose v.
(birini) özel müfreze ile orduya katılmaya zorlamak press gang v.
sürekli denetleyip hata bularak uygun davranmaya zorlamak schoolmaster v.
kabule zorlamak press-gang v.
limitleri zorlamak slop v.
olağan sınırların ötesine zorlamak push v.
risk alarak şansını zorlamak push v.
geri çekilmeye zorlamak push off v.
bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak push past v.
kabule zorlamak push through v.
bir yerden geçmeye zorlamak squeeze v.
bir yere zorlamak squeeze v.
para için zorlamak squeeze for v.
yalancı şahitliğe zorlamak perjure [obsolete] v.
birini başka yere yerleşmeye zorlamak resettle v.
ısrarla zorlamak hound v.
Phrasals
birini bir işe müdahale etmeye zorlamak interject someone into something v.
(birini) bir işi yapmaya/bir gruba katılmaya zorlamak co-opt someone into something v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak nail someone down on something v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak pin someone down on something v.
dışarı çıkmaya zorlamak force out v.
birini bir şey yapmaya zorlamak push someone to do something v.
birini bir şey yapmaya zorlamak force someone to do something v.
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak starve someone out v.
birini aç bırakarak bir şey yapmaya zorlamak starve someone into something v.
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak starve someone out of some place v.
birini bir şey yapmaya zorlamak urge someone to do something v.
birini bir şeye zorlamak force somebody into something v.
boyun eğmeye zorlamak buy off v.
boyun eğmeye zorlamak buy out v.
çevirerek zorlamak screw in v.
(insanları) ev veya iş yerlerini yakarak kaçmaya zorlamak burn out v.
bükerek zorlamak screw in v.
eğilmeye zorlamak buy off v.
eğilmeye zorlamak buy out v.
(yarış atının) sınırını zorlamak ride out v.
boyun eğmeye zorlamak buy off v.
boyun eğmeye zorlamak buy out v.
vurarak zorlamak knock off v.
döverek zorlamak knock off v.
(pazarlık yaparak) daha yüksek bir fiyata zorlamak beat up v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak beat (someone or something) into (something) v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak beat someone into (doing) something v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak beat into v.
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak put (one) out of (something or some place) v.
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak put (someone or an animal) out of something v.
bir yeri yakarak (birini) dışarı çıkmaya zorlamak burn (one) out of (something) v.
beyzbolda topu vurucunun üstüne doğru atmak/atarak geriye kaçmaya zorlamak brush back v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak coax (someone or something) in (something) v.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or something) in (something) v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak coax (someone or something) into (something) v.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or something) into (something) v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak coax (someone or something) to (do something) v.
bir şey yapmaya zorlamak coax (someone or something) to (do something) v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak coax (someone or an animal) in (to something) v.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or an animal) in (to something) v.
(birini bir şeye) zorlamak coerce (one) into (something) v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey yapmaya) zorlamak coerce (one) into (something) v.
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey yapmaya) zorlamak coerce (someone or an animal) into something v.
içeriye doğru zorlamak crush something in v.
kendini yutmaya zorlamak force something down v.
kendini yemeye zorlamak force something down v.
alçalmaya zorlamak force something down v.
inişe zorlamak force something down v.
kendini yutmaya zorlamak force something down v.
bulmak için zorlamak dredge someone or something v.
(birini bir şeye) zorlamak entrap (someone) in (something) v.
(birini bir şeye) zorlamak entrap (someone) into (something) v.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak entrap (someone) in (something) with (something) v.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak entrap (someone) into (something) with (something) v.
(birini başka birini kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak entrap (someone) with (something) v.
(bir suçluyu bir yerden) suçu işlediği yere gitmeye zorlamak extradite (someone) from (some place) to (some place) v.
(birini/bir şeyi) bir yere girmeye zorlamak force (someone or something) in v.
(birini/bir şeyi) bir gruptan ayrılmaya zorlamak force (someone or something) off (of) (something) v.
(birini/bir şeyi) bir gruptan vazgeçmeye zorlamak force (someone or something) off (of) (something) v.
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak force (someone or something) off (of) (something) v.
(birini/bir şeyi) bir gruptan ayrılmaya zorlamak force off v.
(birini/bir şeyi) bir gruptan vazgeçmeye zorlamak force off v.
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak force off v.
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya zorlamak force someone or something off (of) something v.
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden vazgeçmeye zorlamak force someone or something off (of) something v.
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak force someone or something off (of) something v.
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya zorlamak and force someone or something off v.
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden vazgeçmeye zorlamak and force someone or something off v.
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak and force someone or something off v.
(birini/bir şeyi) devam etmeye zorlamak force on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) zorlamak force on (someone or something) v.
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak press forward v.
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak push forward v.
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak push forward v.
bilgi vermeye zorlamak pry from v.
(birini/bir grubu) yaşadığı yerden gitmeye zorlamak uproot (someone or something) from (something or some place) v.
birini yaşadığı yerden gitmeye zorlamak uproot someone from v.
öksürerek atmaya zorlamak hack up v.
öksürerek çıkarmaya zorlamak hack up v.
birini bir yere gitmeye/girmeye zorlamak haul in v.
birini bir yere gitmeye/girmeye zorlamak haul into (some place) v.
bir şeyle birini veya bir şeyi zorlamak press something against someone or something v.
kendini zorlamak press on v.
kendini zorlamak press on v.
(birini/bir şeyi) zorlamak prod into (someone or something) v.
(birini bir şey) yapmaya/vermeye zorlamak squeeze (something) out of (someone) v.
bilgi vermesi için zorlamak squeeze out (of something) v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak terrify (one) into (something) v.
birini bir şey yapmaya zorlamak terrify someone into something v.
birini bir şey yapmaya zorlamak terrorize someone into something v.
(birini bir şeyden/yerden) çıkmaya zorlamak terrify (one) out of (something or some place) v.
(birini bir şeyi/yeri) terk etmeye zorlamak terrify (one) out of (something or some place) v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak terrorize (one) into (something) v.
(birini bir şeyden) çıkmaya zorlamak terrorize (one) out of (something) v.
(birini bir şeyi) terk etmeye zorlamak terrorize (one) out of (something) v.
sıkışık/kalabalık bir yerde kalmaya zorlamak stuff in v.
çok yemeye zorlamak stuff in v.
(birini) sıkışık/kalabalık (bir yerde/şeyde) kalmaya zorlamak stuff into (something) v.
(birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak stuff into (something) v.
'-e zorlamak push toward v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak push (something) into (something) v.
(birini) ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak urge (one) along v.
birini ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak urge someone along v.
birini daha hızlı ilerlemesi için teşvik etmek/zorlamak/dürtmek urge someone along v.
birini istifaya zorlamak force out v.
birini yetkili konumunu bırakmaya zorlamak force out v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak/itmek bounce into (someone) v.
korkutarak yapmaya zorlamak bully into v.
bir şeyi yakıp birini dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak burn someone out of something v.
yakıp dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak burn out of v.
(birini/bir şeyi bir yerden) dışarı çıkmaya zorlamak clear (someone or something) out of (some place) v.
girmeye ikna etmek/zorlamak coax in v.
-e zorlamak coerce into v.
(birini bir şey yapmaya) zorlamak compel (someone) to (do something) v.
yapmaya zorlamak compel to do v.
'-i yapmaya ikna etmek/zorlamak co-opt into v.
'-e katılmaya ikna etmek/zorlamak co-opt into v.
(birini bir şeye) zorlamak cow (someone) into (something) v.
'-e zorlamak cow into v.
(birini bir şeye) zorlamak dragoon (someone) into (something) v.
-e zorlamak dragoon into v.
-e zorlamak drive to v.
(birini) istifaya zorlamak elbow (one) out v.
birini bir şeyden istifa etmeye zorlamak elbow someone out of something and elbow someone out v.
(birini bir şeyden) istifa etmeye zorlamak elbow (one) out of (something) v.
'den istifaya zorlamak elbow out of v.
'den istifaya zorlamak elbow out v.
(yarış atını) zorlamak ride off v.
(yarış atının) sınırlarını zorlamak ride off v.
(birini/bir şeyi) devam etmeye zorlamak force (someone or something) on v.
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden çıkmaya/ayrılmaya zorlamak force someone or something out of something v.
birini/bir şeyi konumunu bırakmaya zorlamak force someone or something out of something v.
birini/bir şeyi konumundan ayrılmaya zorlamak force someone or something out of something v.
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden çıkmaya/ayrılmaya zorlamak force someone or something out v.
birini/bir şeyi konumunu bırakmaya zorlamak force someone or something out v.
birini/bir şeyi konumundan ayrılmaya zorlamak force someone or something out v.
(birini) istifaya zorlamak force (someone) out of (something) v.
(birini pozisyonunu/koltuğunu) bırakmaya zorlamak force (someone) out of (something) v.
(birini pozisyonundan) ayrılmaya zorlamak force (someone) out of (something) v.
(birini bir yerden) el çekmeye zorlamak force (someone) out of (something) v.
(birini) zorlamak get after (someone) v.
(birini) devam etmeye zorlamak goad (someone) on v.
(birini bir şey) söylemesi/(bir bilgi) vermesi için zorlamak hound (something) out of (one) v.
(birini) korkutarak/tehditle (bir şeye) zorlamak intimidate (one) into (something) v.
(birini bir şey yapmaya) zorlamak pressure (one) into (doing something) v.
(bir şey) yapmaya zorlamak pressure into v.
-i zorlamak prod into v.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak push (someone) into (something) v.
(bir şeyin) olması için zorlamak/uğraşmak push for (something) v.
(birini bir şey) yapmaya itmek/zorlamak put (one) up to (something) v.
(birini bir şeye) zorlamak railroad (one) into (something) v.
-e zorlamak railroad into v.
(birini) aç bırakarak (bir şeyden/bir yerden) çıkmaya zorlamak starve (one) out of (something or some place) v.
aç bırakarak dışarı çıkmaya zorlamak starve out v.
(bir şeyi) zorlamak strain at (something) v.
yapmaya zorlamak terrify into v.
kalabalık halde (bir şeye) dayanıp zorlamak/baskı yapmak throng against (something) v.
(birini bir şey yapmaya) zorlamak torment (one) into (doing something) v.
(birini bir şey yapmaya) zorlamak torture (one) into (doing something) v.
-e zorlamak torture into v.
ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak urge along v.
(birini/bir şeyi kırbaçlayarak) zorlamak whip (someone or something) on v.
(birine/bir şeye) vurarak devam etmeye zorlamak whip (someone or something) on v.
tamamlamaya zorlamak bear on v.
kapılıp gitmeye zorlamak sweep up v.
Proverb
zorlamak yerine ikna yöntemiyle başarıya ulaşmak daha olasıdır persuasion is better than force
Colloquial
gündemi zorlamak force an issue v.
konuyu zorlamak force an issue v.
hayal gücünü zorlamak stretch the imagination v.
bir meblağı/tutarı ödemesi için zorlamak shake down v.
birini kendine borç vermeye zorlamak shake someone down v.
kendini zorlamak be hard pushed v.
korkutarak yapmaya zorlamak browbeat into v.
yapmaya zorlamak coax to do v.
yapmaya zorlamak drive to do v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak drive (one) to (do something) v.
birini istifaya zorlamak clean out v.
(bir şey yapmaya) zorlamak get to (do something) v.
birini zorlamak hound someone v.
bir kasını aşırı zorlamak pull something v.
bir yerlerini zorlamak pull something v.
(birini) zorlamak railroad (one) v.
yapmaya zorlamak urge to do v.
kendini devam etmeye zorlamak will on v.
kendi sınırlarını zorlamak try one's hardest v.
Idioms
tüm şartları zorlamak strain every sinew v.
tüm şartları zorlamak strain every nerve v.
şansını zorlamak push one's luck v.
şansını zorlamak press one's luck v.
tüm şartları zorlamak pull out all the stops v.
birisini istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak force someone's hand v.
birini bir şey yapmaya zorlamak hold a gun to someone's head v.
sınırları zorlamak push the edge of the envelope v.
emekli olmaya zorlamak put out to pasture v.
birini bir şeye zorlamak put the screws on v.
birinin sabrını zorlamak try the patience of somebody v.
birinin sabrını zorlamak try somebody's patience v.
birinin sabrının sınırılarını zorlamak try somebody's patience v.
birinin sabrının sınırılarını zorlamak try the patience of somebody v.
istifaya zorlamak drive someone out of office v.
istifaya zorlamak drive someone out v.
istifaya zorlamak force someone out of office v.
hata yapmaya zorlamak trip somebody up v.
hata yapmaya zorlamak trip up somebody v.
istifaya zorlamak elbow someone out of something v.
birisine bir şey yapmaya zorlamak put the arm on someone v.
birisine bir şey yapmaya zorlamak put the arm on v.
istifaya zorlamak elbow someone out v.
istifaya zorlamak edge someone out of something v.
birini istifaya zorlamak force someone off something v.
birini istifaya zorlamak force someone off v.
sınırı zorlamak go the limit v.
sınırı zorlamak go to the limit v.
kendi düşüncelerini paylaşmaya zorlamak bend to one's will v.
kendini sıkmak/zorlamak gulp something back v.
(satıcı/tezgahtar) satın alması için zorlamak give someone the hard sell v.
şansını zorlamak push one’s luck v.
birini yaptığı işe bütün enerjisini ve dikkatini vermeye zorlamak keep somebody on their toes v.
sınırlarını zorlamak max oneself out v.
birisini bir şey yapmaya zorlamak/mecbur etmek force someone's hand v.
bir şeyi sonuna kadar zorlamak push something all the way through v.
sesini zorlamak strain one's voice v.
birisini bir şey yapmaya zorlamak twist somebody's arm v.
(bir şeyi görmek için) gözlerini zorlamak strain one's eyes v.
(duymak için) kulaklarını zorlamak strain one's ears v.
kapasiteyi zorlamak stretch oneself too thin v.
fiziksel olarak kendini zorlamak break a sweat v.
sınırları zorlamak drive to the wall v.
birini bir şey yapmaya zorlamak put the squeeze on (one) v.
birini bir şey yapmaya zorlamak put the squeeze on someone/something v.
birini bir şey yapmaya zorlamak put the squeeze on someone/something v.
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak browbeat (one) into (something) v.
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak browbeat someone into something v.
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak bully (one) into (something) v.
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak bully someone into something v.
egzersizde kendini zorlamak go for the burn v.
(birinin) sabrını zorlamak try it on [uk] v.
sınırları zorlamak color outside the lines v.
sınırları zorlamak be the (absolute) limit v.
yemeye/yutmaya zorlamak stuff (something) down (one's) throat v.
sınırlarını zorlamak/esnetmek bend (one's) efforts v.
aklını/zihnini zorlamak bend (one's) mind v.
bir konuda sınırlarını zorlamak bend your mind/efforts to something v.
sınırlarını zorlamak go for the fences v.
sınırlarını zorlamak swing for the fences v.
gündemi zorlamak force the issue v.
konuyu zorlamak force the issue v.
bir konuda karar vermeye zorlamak force the issue v.
hızlıca bir karar vermeye zorlamak force the issue v.
bir konuda insanları acele karar vermeye zorlamak force the issue v.
zihinsel veya fiziksel olarak kendini zorlamak dig deep v.
birinin zihnini zorlamak get under your skin v.
ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak/zorlamak gulp back (one's) tears v.
hıçkırmamak için (kendini) zorlamak gulp back (one's) sobs v.
tüm imkanları zorlamak try (one's) utmost v.
tüm imkanları zorlamak do/try your utmost (to do something) v.
birini emekli olmaya zorlamak put somebody out to grass v.
birini emekli olmaya zorlamak turn somebody out to grass v.
birini emekli olmaya zorlamak send somebody out to grass v.
(birini) emekli olmaya zorlamak turn (someone) out to grass v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak have a gun to (one's) head v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak hold a pistol to (one's) head v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak put a pistol to (one's) head v.
(birini) sürekli kendi isteklerine uymaya zorlamak have (someone) under (one's) thumb v.
(birini) tehditle bir şey yapmaya zorlamak turn the screws (on someone) v.
(birini) tehditle bir şey yapmaya zorlamak turn the screw (on someone) v.
birini tehditle bir şey yapmaya zorlamak turn the screw on someone v.
birini tehditle bir şey yapmaya zorlamak tighten the screw on someone v.
(birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak stuff (someone) full of (something) v.
(birini) emekli olmaya zorlamak put (someone) out to pasture v.
(birini) emekli olmaya zorlamak send (someone) out to grass v.
kapıyı/(birinin) kapısını zorlamak kick the door down v.
kapıyı/(birinin) kapısını zorlamak kick one's door down v.
bir şeyin kapısını zorlamak be knocking on the door v.
kapılarını zorlamak be knocking on the door v.
zihnini zorlamak beat one's brains (out) v.
zihnini zorlamak beat your brains out [us] v.
zihnini zorlamak beat (one's) brain v.
(birini) zorlamak bring (someone) to terms v.
müzakereyi devam ettirmeye zorlamak bring to terms v.
(birini) istifaya zorlamak drive (one) out of office v.
birini bir şey yapması için zorlamak exhort someone to do something v.
yapması için zorlamak exhort to do v.
istifaya zorlamak force out of office v.
(birini) istifaya zorlamak force (one) out of office v.
(birini) pozisyonunu/koltuğunu bırakmaya zorlamak force (one) out of office v.
(birini) pozisyonundan ayrılmaya zorlamak force (one) out of office v.
(birini) el çekmeye zorlamak force (one) out of office v.
(birini bir şeyi) kabul etmeye zorlamak force (something) down (one's) throat v.
elini zorlamak force hand v.
(satıcı/tezgahtar) (birinin) satın alması için zorlamak give (one) the hard sell v.
birini zorlamak/zorlanmak give somebody a bumpy ride v.
birini zorlamak/zorlanmak have a bumpy ride v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak hold a gun to (one's) head v.
(birini) bir şey yapmaya zorlamak hold a gun to head v.
birini (bir şey) yapmaya zorlamak hold/put a gun to somebody's head v.
(birini) belli kurallara uymaya zorlamak keep (someone) within bounds v.
yaptığı işe bütün enerjini ve dikkatini vermeye zorlamak keep you on your toes v.
(birini/bir şeyi) bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek press (someone or something) into service v.
bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek press into service v.
tüm şartları zorlamak pull all the stops out v.
(birini) zorlamak put (one) on (one's) mettle v.
(birini) emekliliğe zorlamak put (someone) out to grass v.
(rakibini) zorlamak put the heat on (one) v.
(birini) zorlamak put the screws on (one) v.
(birini) zorlamak put the screws to (someone) v.
birini bir yeri terk etmeye zorlamak run someone out of town [us] v.
yemeye/yutmaya zorlamak stuff down throat v.
sınırlarını zorlamak swing for the bleachers v.
sabrını zorlamak try patience v.
sabrının sınırlarını zorlamak try patience v.
bir şey yapmaya zorlamak twist arm v.
Speaking
sınırlarını zorlamak iyidir there's a first time for everything expr.
Trade/Economic
kredisini zorlamak strain one's credit v.
borcunu ödemeye zorlamak dun v.
ödemeye zorlamak enforce v.
satış opsiyonu kullanarak satın almaya zorlamak put v.
ekonomik açıdan zorlamak squeeze v.
Law
fermanla bir görevi yapmaya zorlamak mandamus v.
Politics
sınırlarını zorlamak push back the frontiers of v.
istifaya zorlamak depose v.
görevini bırakmaya zorlamak depose v.
(kamu çalışanlarını) siyasi destek vermeye zorlamak mace v.
(tasarı) geçmesi için zorlamak lobby v.
Technical
akıntının tersi yönde gitmeye zorlamak restem v.
Computer
kullanıcının bilgisi olmadan yazılım ayarlarını değiştirip belirli siteye girmeye zorlamak highjack v.
kullanıcının bilgisi olmadan yazılım ayarlarını değiştirip belirli siteye girmeye zorlamak hijack v.
Aeronautic
uçağın performans sınırlarını zorlamak wring out v.
sınırlarını zorlamak wring out v.
Marine
iskota halatını çekerek (sereni) aşağıya doğru zorlamak clew down v.
Psychology
(birini) çocuk gibi davranmaya zorlamak infantilize v.
(birini) çocuk gibi davranmaya zorlamak infantilise v.
Veterinary
(çiftlik hayvanı) kalçasını zorlamak hip n.
Social Sciences
zihinsel problemi olan birini hastaneye götürüp tedavi altına almaya zorlamak section [uk] v.
(birini) evinden çıkmaya zorlamak displace v.
Geology
(kayaç kütlesi) aşırı zorlamak overthrust v.
Military
emniyet tedbirlerini zorlamak force a safeguard v.
mutlak yenilgiden kurtulmak için mümkün olduğunca geri çekilmeye zorlamak dunkirk v.
Hunting
(avı kovalayarak) ağaca çıkmaya zorlamak tree v.
(av hayvanını) saklandığı yerden çıkmaya zorlamak draw v.
Sport
(yarış atını) zorlamak ride v.
(yarış atının) sınırlarını zorlamak ride v.
(yarış atını) tükenme noktasına kadar zorlamak pinch [uk] v.
Tennis
rakibi aniden yön değiştirmeye zorlamak için topu beklenmedik bir yöne atmak wrong-foot v.
Chess
genellikle pat etmek veya sürekli şah çekerek rakibi beraberliğe zorlamak için feda edilen taş desperado n.
Card
(belirli bir kartı) oynamaya zorlamak draw v.
(hearts oyuncusunu) maça kızını almaya zorlamak paint v.
Wagering
stratejik olarak rakibi taş yemeye zorlamak sacrifice v.
Archaic
bağırarak zorlamak brawl v.
azarlayarak zorlamak brawl v.
acele etmeye zorlamak hurry v.
kapasitesini zorlamak overburthen v.
toplanmaya zorlamak compel v.
aşırı zorlamak outstrain v.
günaha zorlamak sin v.
Slang
homoseksüel/homo gibi davranmaya zorlamak queen up n.
bir kimseyi zorlamak flexin' v.
birine (zor) sorular sorarak beynini yormak/zorlamak give someone a brain boner v.
(birini) zorlamak bust (one's) ass v.
(birini) zorlamak bust (one's) balls v.
kendini zorlamak bust (one's) chops v.
(birini) zorlamak bust (one's) chops v.
birini okulu bırakmaya zorlamak bust someone out of some place v.
birini okulu bırakmaya zorlamak bust someone out v.
fahişeliğe/orospuluğa zorlamak whore out v.
British Slang
sınırı zorlamak rag it v.