büyük bir - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

büyük bir



Sens de "büyük bir" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
büyük bir at full steam adv.

Sens de "büyük bir" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
öfke (büyük bir haksızlıktan/hakaretten kaynaklanan) outrage n.
General
büyük bir kısmını yok etme decimation n.
herhangi bir alanda en büyük ödül blue ribbon n.
büyük bir kısmı yok olma decimation n.
pavyon (parkta bulunan ve büyük bir kameriyeye benzeyen) kiosk n.
büyük bir miktar peck n.
büyük bir projenin en monoton ve sıkıcı bölümü scutwork n.
büyük bir etki a lasting impression n.
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri flue n.
büyük bir satış yerinde kasa yeri cash point n.
büyük bir miktar considerable amount n.
uzun tırnakli büyük pençeli koyu postlu bir hayvan wolverine n.
özellikle büyük kara parçaları üzerinde bir eksen oluşturan dağ sırası cordillera n.
ortası siyah çizgili kırmızı gagalı siyah ve beyaz renkli büyük bir batı afrika leyleği saddlebill n.
karın büyük bir bölümü a large proportion of the profits n.
büyük bir çoğunluk a clear majority n.
büyük bir toplantının dağılmasından sonra yapılan toplantı rump session n.
büyük bir kuvvetle saldırma storming n.
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il state n.
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik tachyon n.
bir kabloya tutturulmuş ve onun vasıtasıyla hareket eden büyük kabin cable car n.
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan mobile home n.
küçük bir gemi gibi kullanılabilen tek direkli büyük sandal sloop n.
büyük ve çok zehirli bir asya katıryılanı daboia n.
güney amerika'ya mahsus et yiyen ağaçlarda yaşayan ve kediden büyük memeli bir hayvan kinkajou n.
büyük bir miktar round figure n.
başlık (büyük bir mermiye ait) warhead n.
büyük bir çeşit bıçak machete n.
büyük bir başarı a howling success n.
eski yugoslayva'nın büyük bir kısmının adriyatik denizine olan kıyısı dalmatia n.
bir bölgenin en büyük kenti anlamında amerikan asıllı bir terim metropolis n.
büyük bir çiftlikte bulunan malikane stately home n.
yeni zeland adalarına özgü büyük bir çam türü kauri n.
büyük bir darbe indirme whamming n.
büyük bir ağ ile yakalanmış olan balık seined n.
bir şeye duyulan büyük özlem hunger for n.
ekim veya kasım aylarında kutlanan büyük bir hindu festivali diwali n.
ekim veya kasım aylarında kutlanan büyük bir hindu festivali deepavali n.
büyük ve sert bir tür ingiliz şekerlemesi gobstopper n.
büyük bir miktar a considerable amount n.
büyük bir başarı big time n.
büyük bir amerikan petrol şirketi texaco n.
kadınların giydiği büyük bir örtü ya da çarşaf jilbab n.
büyük bir risk a big risk n.
büyük bir risk a major risk n.
büyük bir risk a great risk n.
ileriye doğru büyük bir adım a major step forward n.
büyük bir yoksulluk a great poverty n.
büyük bir rol a pivotal role n.
büyük bir rol a prominent role n.
büyük bir rol a significant role n.
büyük bir rol a major role n.
büyük bir rol a vital role n.
büyük bir rol a primary role n.
büyük bir rol an important role n.
büyük bir rol a key role n.
büyük bir rol an essential role n.
büyük bir rol a fundamental role n.
büyük bir rol a leading role n.
büyük bir özen a great care n.
büyük bir özen a great attention n.
büyük bir teknolojik buluş technological breakthrough n.
büyük bir teknolojik yenilik technological breakthrough n.
hiç bitmeyen büyük bir tutku a passion like the burning of the sun n.
büyük bir yer a big place n.
büyük bir soğuk hava cephesi a massive cold front n.
büyük bir dikkat a great attention n.
büyük bir dikkat a great care n.
büyük bir gelişme a great development n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak wobbler n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak bobbing head doll n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak nodder n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak bobblehead doll n.
bir çift ağır/büyük ayakkabı a pair of heavy shoes n.
büyük bir akşam yemeği a big dinner again n.
(kuzey amerika'da yaşadığına inanılan bir yaratık) büyük ayak bigfoot n.
bir tür büyük motosiklet billet barge n.
büyük bir lider a big leader n.
büyük bir sanayi tesisi a large industrial installation n.
çok büyük bir hata pratfall n.
oturma, çalışma, yemek, misafir odalarının ve mutfağın bir arada olduğu, yüksek tavanlı, büyük salon great room n.
büyük bir akvaryum balığı nishikigoi n.
büyük bir akvaryum balığı koi n.
büyük bir ses a great voice n.
büyük bir kavga a big fight n.
büyük bir kısım a major part n.
büyük bir etobur dinozor t-rex n.
(için) büyük bir gün a big day for n.
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı mud boat n.
18. yüzyılda iş bulma umuduyla büyük bir şehire gelen kimse cadie [scottish] n.
18. yüzyılda iş bulma umuduyla büyük bir şehire gelen kimse cady n.
büyük bir japon davulu taiko n.
büyük bir yaban arısı tarantula killer (pompilus formosus) n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tattersall's n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tattersall's n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tattersall's n.
(barcelona) ortasında çiçekçiler ve büfeler olan büyük bir bulvar rambla n.
bir ülke veya bölgedeki en büyük şehir primate city n.
büyük bir hevesle övgü yağdıran kişi cheerleader n.
bir şeyin en büyük delili/kanıtı nine points of the law n.
bir tür büyük savaş gemisi remberge [obsolete] n.
büyük bir ün ya da seçkinlik yolunda ilerleyen şey newcomer n.
su soğutmakta kullanılan büyük bir sürahi tinaja n.
büyük bir haksızlık ya hakaretten kaynaklı hiddet ultrage n.
kuzey ve güney amerika'da yaşamış çok büyük bir soyu tükenmiş memeli ground sloth n.
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler yak shaving n.
çok daireli büyük bir apartmanda bulunan daire unit n.
suda yaşayan büyük bir semender hellbender n.
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) skyhook n.
büyük bir miktar bags [uk] n.
büyük bir şehrin sokaklarında alışveriş torbasıyla dolaşan evsiz kadın shopping–bag lady n.
yuvarlak büyük bir konyak bardağı balloon n.
güney büyük ovalar'da yaşayıp kiowa kabilesinin önemli bir kısmını oluşturan ve bu kabileden farklı olarak bir atabask dili konuşan amerikan yerlilerine mensup kimse kiowa apache n.
mayalama, yoğurma ve et tuzlama için kullanılan büyük ahşap bir tekne kymnel [obsolete] n.
orta ve güney amerika'da şeker kamışı, gür çalılıklar gibi bitkileri kesmek için kullanılan büyük ve ağır bıçaklı bir pala machete n.
(hindistan'da) eskiden özellikle büyük bir eyaleti yöneten, mertebe olarak racanın üstünde yer alan kral veya prens maharaja n.
bir kimsenin karşısına çıkan en büyük fırsat main chance n.
(hindistan'da) büyük bir ev veya bina bhavan n.
(hindistan'da) büyük bir ev veya bina bhawan n.
büyük bir kardeşlik cemiyeti üyesi eagle n.
(iskoç asiller sınıfında) vikont veya baron gibi bir unvana sahip soylunun en büyük oğlu master [scotland] n.
(iskoç asiller sınıfında) bir kontluğun muhtemel mirasçısının en büyük oğlu master [scotland] n.
(samoa kültüründe) büyük bir ailenin veya köyün reisi matai n.
belgeleri katlamadan koymak için tasarlanmış, genellikle kahverengi olan büyük bir zarf manila envelope n.
büyük bir binadaki ayrı bölmeler mansion n.
büyük bir kaos veya karışıklık durumu mare's nest n.
açık havada yapılan parti, kabul töreni veya sergi gibi organizasyonlar için kurulan büyük bir çadır markee n.
özellikle evsel kullanım için su veya yiyecek depolamak üzere üretilen aşağı burma menşeli büyük yeşil sırlı bir tür çömlek martaban n.
mayşe ve malt yapımında kullanılan büyük bir tekne mash tun n.
içinde mayşeleme yapılan büyük bir tekne mash tub n.
el baskısı için çok büyük bir baskı block n.
büyük bir değişime öncülük eden kimse harbinger n.
(örtmeceli bir dille) büyük penis maypole n.
koyu renkli ve buruşuk kabuğu olan büyük, tatlı ve yumuşak bir hurma medjool date n.
ağırlığı genellikle 1/8 karatın altında olan, büyük bir taş parçasından kesilmiş küçük elmas melee n.
hacmi yaklaşık altı buçuk litre olan büyük bir tür şarap şişesi methuselah n.
ulus veya dünya gibi daha büyük bir oluşumun özeti niteliğindeki topluluk, kuruluş gibi birim microcosm n.
bir organizmayı veya organizmanın bir parçasını çevreleyen ve genellikle büyük ölçekli ortama göre ayırt edilebilen alan microenvironment n.
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar world fair n.
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar world's fair n.
dünyanın dört bir yanından sanat ve el sanatları, bilimsel keşifler, endüstri ve tarım ürünleri gibi sergileri içeren büyük bir fuar worlds fair n.
amerika'da görülen büyük bir kano veya kayık bongo n.
büyük bir grubun düşmanca çevreden kaçtığı yolculuk hejira n.
büyük bir tür av bıçağı bowie n.
iki büyük dik taş ve bir kapak taşından oluşan tarih öncesi bir mezar bowing stone n.
(gazeteci) bir konu hakkında konuşmak için büyük paralar alma buckraking n.
büyük buhran döneminde abd'deki bir gecekondu mahallesi hooverville n.
kuzeybatı arizona'da, büyük kanyon'un güneyinde yaşayan bir amerikan yerli kabilesine mensup kimse hualapai n.
kuzeybatı arizona'da, büyük kanyon'un güneyinde yaşayan bir amerikan yerli kabilesi hualapai n.
kuzeybatı arizona'da, büyük kanyon'un güneyinde yaşayan bir amerikan yerli kabilesi hualpai n.
büyük bir yapının harap olmuş veya terk edilmiş iskeleti hulk n.
amerika'da kullanılan büyük bir kano veya kayık bungo n.
çok büyük bir miktar galaxy n.
(büyük bir motorun etrafındaki) yükseltilmiş platform gallery n.
büyük bir tür dosya muhafaza gereci lever-arch file n.
büyük ve hantal bir şemsiye gamp n.
birmanyalıların kullandığı büyük ve ağır bir tür bıçak dah n.
büyük bir japon davulu daiko n.
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf giant-killer n.
boşluksuz büyük bir metin gövdesinin yarattığı tekdüze grilik algısı grayness n.
çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org great n.
simyacıların kullandığı, çok büyük yumurta şeklinde bir kap gripe's egg [obsolete] n.
büyük bir arazinin bakımını yapan kimse groundskeeper n.
amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen annona cinsi bodur bir ağacın büyük ve etli meyvesi guanabana n.
(bir şeyden duyulan) büyük zevk gust (for) n.
büyük bir uluslararası hizmet kuruluşunun üyesi gyro n.
daha büyük bir şeye dahil etme hedging [obsolete] n.
abd'de bulunan büyük bir sağlık bilgi sistemleri firması idx n.
çocuklar için iyi bir gelecek hazırlama amacını güden uluslararası büyük bir derneğe mensup kimse optimist n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
büyük bir sayı basamağı billion n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock-boat [obsolete] n.
büyük ve güçlü bir sanayi firması colossus n.
çizimde kullanılan büyük bir kağıt columbier n.
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi court of honor n.
eskiden silah olarak kullanılan çift taraflı, büyük bir bıçak couteau n.
büyük bir şehrin emniyet amiri cutwal n.
büyük bir kağıt boyutu double elephant paper n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dubber n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dupper n.
paraşüt biçimli oldukça büyük bir yarış yelkeni parachute n.
şarap ve zeytin yağı için kullanılan büyük bir fıçı pipe n.
daha büyük bir kanalın içine kazılan kanal cunette n.
büyük bir kütleden koparak yüzen buz parçası pan n.
büyük britanya'da kurulan eski bir postacılık sistemi penny post n.
belirli bir meslek mensupları veya özel becerilere sahip insanlar dışında kalan büyük insan topluluğu people n.
kapak kısmı yuvarlak olan büyük bir seyahat sandığı saratoga n.
bir büyük bir de küçük tekerleği bulunan ilkel bir bisiklet türü ordinary n.
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası origination n.
(bir kimsenin) yaşça büyük çağdaşı olan kimse precoetanean n.
komünist ülkelerde daha büyük bir organ tarafından seçilen daimi bir yürütme komitesi presidium n.
büyük bir olaya eşlik eden yan içerik sideband n.
büyük bir miktar para fortune n.
büyük bir şeyden alınan düzensiz parça snag n.
büyük oranda tek bir etnisiteden insanların yaşadığı ülke ethno-state n.
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça bearer n.
biyografileri büyük ölçüde izlenemeyen bir grup insanın ortak özelliklerinin araştırılması prosopography n.
ince yapılı büyük tekerleklere sahip yüksek gövdeli hafif bir araba spider n.
büyük bir endüstriye bağlı küçük endüstri subindustry n.
büyük bir panele bağlı küçük panel subpanel n.
büyük bir sorunun parçası olan problem subproblem n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
büyük bir devlet memurunu görevindeki kusurdan dolayı yüce divanda suçlamak impeach v.
düşmek (dikine ve büyük bir hızla) plunge down v.
büyük bir yenilgiye uğratmak trounce v.
büyük bir üzüntü içinde olmak grieve v.
büyük bir zevkle seyretmek drink in v.
ufak bir kabahati mesele yapıp büyük bir yanlışa aldırmamak strain at a gnat and swallow a camel v.
büyük bir gaf yapmak pull a boner v.
büyük bir hızla yayılmak spread like wildfire v.
büyük bir güçle atmak/fırlatmak heave v.
büyük bir gürültüyle çalmak crash v.
büyük bir ihtimalle meydana gelmek be slated v.
büyük bir zevkle yapmak drink in v.
ağır bir yenilgiye uğratmak (büyük bir orduyla) overwhelm v.
büyük bir zevkle dinlemek drink in v.
büyük bir hızla geçmek whirl v.
büyük bir kayba sebep olmak take a heavy toll v.
büyük bir güçle fırlatmak heave v.
büyük bir hızla geçmek flash v.
büyük bir yenilgiye uğratmak thrash v.
düşmek (dikine ve büyük bir hızla) plummet v.
büyük bir gayretle çalışmak go to town v.
büyük bir cisimden ayrılmak segregate v.
büyük bir çaba göstermek strain every nerve v.
büyük bir gürültü yapmak crash v.
büyük bir pot kırmak pull a boner v.
büyük bir kısmını yok etmek decimate v.
çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak be minting it v.
büyük bir zevkle dinlemek slaver over v.
büyük bir zevkle okumak slaver over v.
dikine büyük bir hızla düşmek plunge down v.
büyük bir başarı kazanmak hit the bullseye v.
çok büyük bir hata yapmak make a boo boo v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think little of v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
büyük bir başarıya imza atmak go from strength to strength v.
büyük bir başarı yakalamak go from strength to strength v.
büyük bir yıkıma neden olmak cause widespread devastation v.
daha büyük bir eve taşınmak move to a bigger house v.
büyük bir stres altında olmak be under a lot of stress v.
işe büyük bir hevesle gelmek come to the job with great enthusiasm v.
birinden büyük bir riske girmesinii istemek ask someone to take a large risk v.
büyük/önemli bir atılım gerçekleştirmek make a breakthrough v.
büyük bir riske girmek put oneself at great risk v.
büyük bir egosu olmak have a big ego v.
büyük bir kaparo vermek put a huge downpayment v.
bir şeyi büyük bir karla ederek satmak sell something for a big profit v.
büyük/yoğun bir katılım/ilgi beklemek expect a huge turnout v.
üzerinden büyük bir hızla uçmak fly over something at high speed v.
büyük bir şöhret kazanmak become a huge celebrity v.
üzerinde büyük bir etkisi olmak have a big influence on v.
bir şeyin veya bir kimsenin büyük bir hayranı olmak be a big fan of something/someone v.
birinden büyük bir riske girmesini istemek ask someone to take a large risk v.
büyük bir farkla yenmek smite hip and thigh v.
büyük ve utandırıcı bir hata yapmak belly flop v.
büyük bir hızla hareket etmek volley v.
büyük bir hızla ilerlemek volley v.
büyük bir hızla ilerlemek blast v.
büyük bir güçle ilerlemek blast v.
(bir işe, etkinliğe) büyük bir istekle girişmek leap v.
topu büyük bir gayretle atmak whale v.
büyük bir değişime öncülük etmek harbinger v.
büyük bir güç ile kaldırmak wrestle v.
(değerli bir şeyi) hızla ve büyük miktarda kaybetmek hemorrhage v.
büyük bir grup halinde ileri götürmek herd v.
büyük bir grup halinde ilerletmek herd v.
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak bootstrap v.
(ağır bir şeyi) büyük güç harcayarak taşımak horse v.
daha büyük bir yapının parçası olarak dahil etmek model v.
daha büyük bir yapının parçası olarak kullanmak model v.
daha büyük bir su kütlesine akmak mouth v.
büyük bir güçle vurmak rifle v.
büyük bir güçle saldırmak rifle v.
büyük bir heyecan hissetmek chomp v.
daha büyük bir şeye dahil etmek hedge [obsolete] v.
(bir şeyin üzerinde) çok büyük etkisi olmak overaffect v.
büyük bir güçle ezmek overlay [obsolete] v.
daha büyük veya önemli bir şeyle birlikte kurup çalıştırmak piggyback v.
daha büyük bir izleyici kitlesini çekmek outpull v.
daha büyük bir değere dönüştürmek parlay v.
büyük bir ivme ile gelişmek snowball v.
(kendini) büyük bir kesime mal etmek spread v.
büyük bir porsiyon yemek stoke v.
(kürek çekmede) büyük bir çaba harcamak stretch v.
büyük bir gürültüyle vurmak crash v.
çok büyük bir (sabır/dikkat vb) infinite adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan lopsided adj.
büyük bir eserden alınmış excerpted adj.
epey büyük (bir miktar) goodly adj.
bir numara büyük a size too big adj.
büyük bir üzüntü içinde olan grief-stricken adj.
büyük bir özen ile parlatılmış high-finished adj.
göreceli olarak büyük bir küme halinde olan macroaggregated adj.
görkemli bir şekilde büyük magnific adj.
çok büyük bir mağazaya ait big-box adj.
ağır ve büyük bir formdan oluşan massive adj.
büyük bir çıkışla ilgili breakout adj.
geyik ve büyük av hayvanlarını avlamak için yeterince ağır ve namlu çıkış hızına sahip mermili bir fişek kullanan high-powered adj.
dünyanın büyük bir kısmına ait mondial adj.
dünyanın büyük bir kısmını kapsayan mondial adj.
(bir şeyin) büyük bölümü most adj.
(bir şeyin) büyük kısmı most adj.
(özellikle bir şefin babasına veya ağabeyine hitap olarak) büyük burra [india] adj.
bir tarafı diğerinden daha büyük olan lobsided adj.
bir tarafı daha büyük olan one-sided adj.
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan one-sided adj.
büyük bir özenle geliştirilen finespun adj.
büyük bir hızla posthaste adv.
büyük bir gizlilik içinde in strict confidence adv.
büyük bir bölümünde (gecenin) deep adv.
büyük bir özenle delicately adv.
büyük bir farkla by far adv.
büyük bir gayretle hard adv.
büyük bir olasılıkla very likely adv.
büyük bir süratle at a furious pace adv.
büyük bir hızla by leaps and bounds adv.
büyük bir şekilde rousingly adv.
büyük bir ölçüde largely adv.
büyük bir olasılıkla most likely adv.
çok büyük bir biçimde howlingly adv.
büyük bir arzuyla hungrily adv.
büyük bir ihtimalle probably adv.
büyük bir dikkatle gingerly adv.
büyük bir şiddetle with a vengeance adv.
büyük bir şevkle fit to bust adv.
büyük bir olasılıkla more likely to adv.
büyük bir güçle in full flood adv.
büyük bir hevesle with great eagerness adv.
büyük bir çoğunlukla predominantly adv.
büyük bir çoğunlukla overwhelmingly adv.
daha da büyük bir dereceye kadar all the more so adv.
büyük bir doğrulukla with great accuracy adv.
büyük bir ağacın altında under a big tree adv.
büyük bir hızla at a great pace adv.
büyük bir hızla post-haste adv.
büyük bir hızla at full steam adv.
büyük bir telaşla demoniacally adv.
büyük bir zevkle gustily adv.
büyük bir ciddiyet ile overseriously adv.
büyük bir kolaylıkla oversimply adv.
büyük bir ilgiyle fanatically adv.
büyük bir tutku ile fanatically adv.
büyük bir özenle fine adv.
büyük bir özenle finely adv.
büyük bir dikkatle smickly [obsolete] adv.
büyük anlamına gelen bir ön ek macr- pref.
büyük anlamına gelen bir ön ek magni- pref.
bir kısmı büyük olan meg- pref.
bir kısmı büyük olan mega- pref.
Phrasals
(büyük bir yeri) arşınlamak rattle around v.
daha büyük bir bütünden pay olarak alıp çıkarmak carve out v.
büyük bir zevkle içmek drink in v.
(oyuncuyu) küçük bir ligden büyük lig takımına çıkarmak call up v.
aniden gelişip/büyük veya önemli bir şey haline gelmek/dönüşmek mushroom into something v.
birine büyük bir ceza kesmek hit someone with something v.
bir dikişte/büyük yudumlarla içmek swill something down v.
üzerinden büyük bir hızla uçmak zoom over something v.
bir dikişte/bol sıvıyla/büyük yudumlarla bir şeyi yutmak swill down with (something) v.
büyük çabalar sonucu bir şeye ulaşmak/bir şeyi elde etmek dredge up v.
bir şeyi belirli bir bölümün/alanın içine büyük matbaa harfleriyle yazmak print something in something v.
bir şeyi belirli bir yerin/kutucuğun içine büyük matbaa harfleriyle yazmak print something in something v.
birini, bir şeyi veya bir sayıyı bir gruptan veya daha büyük bir şeyden çıkarmak subtract from (something) v.
birine/bir şeye bir şey olarak büyük saygı duymak idolize someone or something as something v.
birine/bir şeye bir şey olarak büyük hayranlık duymak idolize someone or something as something v.
bir şeyden büyük bir gürültü kopararak geçmek thunder across something v.
büyük miktarda bir şey biriktirmek/toplamak log up v.
büyük bir yangında yok etmek blaze away v.
büyük bir yangında tahrip etmek blaze away v.
büyük bir yangında yok edilmek/olmak blaze away v.
büyük bir yangında tahrip edilmek/olmak blaze away v.
birine bir şey için büyük saygı/hayranlık duymak admire someone for something v.
(birine bir şey) için büyük saygı/hayranlık duymak admire (one) for (something) v.
(bir şey için) büyük çaba göstermek bear down on (something) v.
(bir şeye) büyük gayret göstermek bear down on (something) v.
(bir şeyi yapmak) için büyük çaba sarf etmek break (one's) back to (do something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline gelmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şeye) dönüşmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şey) haline getirmek build into (something) v.
(daha büyük, kapsamlı, anlamlı bir şeye) dönüştürmek build into (something) v.
büyük bir etki yaratmak burn up v.
büyük sayılarda bir şey üretmek churn something out v.
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak lay out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) büyük miktarda para yatırmak/bayılmak lay out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) büyük miktarda para bağlamak lay out for (someone or something) v.
(bir şeyi büyük bir şey) haline getirmek make (something) (out) of (something) v.
aniden gelişip/büyük veya önemli bir şey haline gelmek/dönüşmek mushroom into v.
kovanın çapını (daha büyük kalibreli bir mermiye göre) ayarlamak neck up v.
daha büyük bir yere açılmak open out on something v.
sonu daha büyük bir yere varmak/çıkmak open out on something v.
daha büyük bir yere açılmak open out onto something v.
sonu daha büyük bir yere varmak/çıkmak open out onto something v.
(bir şeyden) dikine büyük bir hızla düşmek plunge down (something) v.
(bir şeyden) dikine büyük bir hızla düşmek plunge from (something) v.
dikine büyük bir hızla (bir şeye) düşmek plunge to (something) v.
(birine/bir şeye bir şeyden) dolayı büyük saygı duymak revere (someone or something) for (something) v.
(birine/bir şeye bir şeyden) dolayı büyük saygı ve hayranlık göstermek revere (someone or something) for (something) v.
katlanarak/kayarak dışındaki büyük parçanın içine girip bir şekil almak telescope into v.
(bir şey) karşısında büyük heyecan duymak thrill at (something) v.
(bir şeyden) büyük keyif almak thrill at (something) v.
(bir şey) için büyük heyecan duymak thrill to (something) v.
büyük bir gürültü kopararak geçmek thunder across v.
büyük bir gürültü kopararak çıkmak thunder out v.
büyük bir gürültü kopararak/gürültüyle geçmek thunder past v.
(bir şeyi) daha büyük (bir şey) haline getirmek work (something) up into (something) v.
üzerinden büyük bir hızla uçmak zoom over v.
Phrases
(bir şeyin) büyük kısmı the best part of (something) n.
(bir şeyin) büyük kısmı the better/best part of something n.
(birine/bir şeye) karşı büyük bir merhamet beslemek yearn over (someone or something) v.
(biri/bir şey) karşısında büyük bir acı duymak yearn over (someone or something) v.
'-e karşı büyük bir merhamet beslemek yearn over v.
'-in karşısında büyük bir acı duymak yearn over v.
(bir şeyin) halihazırdaki/mevcudunun büyük çoğunluğu the present bulk of (something) adj.
büyük bir üzüntüyle with a great sadness adv.
büyük bir içtenlikle with a great sincerity adv.
büyük bir törenle with a great ceremony adv.
büyük bir ihtimalle as likely as not expr.
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım one small step for a man one giant leap for mankind expr.
büyük bir olasılıkla as likely as not expr.
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım that's one small step for man one giant leap for mankind expr.
büyük bir çoğunluğunu kızların oluşturduğu the vast majority of which are girls expr.
çok büyük bir şey something really big expr.
büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyi) getirir with great (something) comes great (something else) expr.
büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyle) gelir with great (something) comes great (something else) expr.
normalden daha büyük, ciddi, yoğun bir şey/kimse and a half expr.
Proverb
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar great oaks from little acorns grow v.
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar tall oaks from little acorns grow v.
boyundan büyük bir çekişmeye girme never fight a land war in asia expr.
ufak bir barış büyük bir zaferden daha iyidir better a lean peace than a fat victory
başarının kıl payıyla ya da büyük bir farkla kaçırılmasının önemi yoktur a miss is as good as a mile
hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdıramazsın you can't get a quart into a pint pot
bir malın sahipliği mülkiyet hakkının en büyük delilidir possession is nine parts of the law
dışarıdan bakan bir göz büyük resmi görür onlookers see most of the game
bir aksilik sonradan olacak daha büyük bir problemi engelleyebilir a stumble may prevent a fall
bir aksilik/engel uzun vadede daha büyük problemlerin oluşmasını engelleyebilir a stumble may prevent a fall
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
küçük bir problem kendi haline bırakılırsa büyük yıkımlara neden olabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken çözülmeyen bir problem ileride büyük felaketlere yol açabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar great oaks from little acorns grow
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar tall oaks from little acorns grow
boyundan büyük bir çekişmeye girme never start a land war in asia
Colloquial
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tatt's n.
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tatt's n.
(avustralya) melbourne merkezli büyük bir piyango tatt's n.
büyük bir miktar acres n.
büyük bir tekme a kick in the teeth n.
büyük bir tokat a kick in the teeth n.
büyük bir darbe a kick in the teeth n.
büyük bir adım big jump n.
büyük bir sıçrama big jump n.
büyük bir değişiklik big jump n.
büyük mutlu bir aile one big happy family n.
çok büyük bir pay benjamin's mess n.
çok büyük bir pay benjamin's portion n.
artık büyük bir çocuk olma big boy n.
(güç ve etki açısından bir gruptaki) büyükler/büyük adamlar big boy n.
büyük bir çoğunluk for the most part n.
büyük bir adım a big step n.
büyük bir utanç kaynağı a huge embarrassment n.
büyük bir hikaye a big story n.
büyük bir striptizci hayranı a big fan of strippers n.
büyük bir fırsat a great opportunity n.
büyük bir darbe a big blow n.
bir şeyin büyük bir kısmı one's better part n.
büyük bir çıkış/atılım a big break n.
büyük bir hayran a big fan n.
büyük bir hayran a huge fan n.
büyük bir adım a great step n.
büyük bir ipotek a hell of a mortgage n.
büyük bir iş a big job n.
büyük bir başarı a great success n.
günün büyük bir kısmı most part of the day n.
hayatımızın büyük bir parçası a big part of our lives n.
hayatımın büyük bir parçası a big part of my life n.
hayatımızın büyük bir parçası a great part of our lives n.
hayatımın büyük bir parçası a great part of my life n.
kendisinden en az yedi yaş büyük bir kadınla çıkan erkek man-cub n.
tünel kulak pirsingi (kulak memesinde büyük bir delik oluşturan silindir şeklinde pirsing) ear tunnel n.
büyük/kocaman mutlu bir topluluk one big happy family n.
büyük/kocaman mutlu bir grup one big happy family n.
büyük/kocaman mutlu bir aile gibi one big happy family n.
büyük bir başarı dizzy heights [uk] n.
büyük bir başarı dizzying heights n.
sporda bir yılda gerçekleşen tüm büyük şampiyonlukları/turnuvaları kazanma (özellikle tenis ve golfte) grand slam n.
büyük bir yalan lollapalooza n.
büyük bir elveda partisi a big send-off n.
büyük bir veda partisi a big send-off n.
büyük bir uğurlama partisi a big send-off n.
büyük bir güle güle partisi a big send-off n.
(bir şeye) büyük/yoğun talep a rush on (something) n.