base - Turc Anglais Dictionnaire

base

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "base" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 185 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
base n. üs
It is scandalous that the prisoners at the Guantanamo Bay base are still in legal limbo.
Guantanamo Körfezi üssündeki mahkumların hala yasal belirsizlik içinde olması skandaldır.

More Sentences
base n. baz
I enjoy cocktails with a Rum base.
Rom bazlı kokteylleri severim.

More Sentences
base n. temel
If the economy lacks trust and an ethical and moral base, it cannot be developed.
Eğer ekonomi güvenden ve etik ve ahlaki temelden yoksunsa, gelişemez.

More Sentences
base n. taban
The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
Güçlü beceri tabanına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.

More Sentences
base n. kaide
The column bases show the typical features of the late Gothic period.
Sütun kaideleri geç Gotik dönemin tipik özelliklerini göstermektedir.

More Sentences
base n. alt
There is a top note, a middle note, and a base note.
Bir üst nota, bir orta nota ve bir de alt nota vardır.

More Sentences
base v. dayandırmak
We base that on the best available scientific knowledge.
Bunu mevcut en iyi bilimsel bilgiye dayandırıyoruz.

More Sentences
base n. dayanak
base n. esas
base n. altlık
base n. kök
base adj. alçak
base adj. aşağılık
base adj. adi
General
base n. altyapı
The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
Güçlü yetenek altyapısına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.

More Sentences
base n. taban
A solid skills base will not be built in a year.
Sağlam bir beceri tabanı bir yıl içinde oluşturulmayacaktır.

More Sentences
base n. dip
I could see something shining at the base of the cliff.
Uçurumun dibinde parlayan bir şey görebiliyordum.

More Sentences
base n. temel
This legal base will include rules on data protection that will also cover access by private individuals.
Bu yasal temel, özel şahısların erişimini de kapsayacak veri koruma kurallarını içerecektir.

More Sentences
base n. ana
We found it very hard going back to our base camp in the blizzard.
Kar fırtınasında ana kampımıza geri dönmek çok zor geldi.

More Sentences
base n. etek (dağ)
This city lies at the base of a mountain.
Şehir bir dağın eteğinde yer almaktadır.

More Sentences
base n. zemin
I hope that we can reach an agreement on a legal base.
Umarım yasal bir zeminde bir anlaşmaya varabiliriz..

More Sentences
base n. taban
The defence industrial base is hugely important to the Union.
Savunma sanayi tabanı Birlik için son derece önemlidir.

More Sentences
base v. dayanmak
The Commission makes every effort to base itself on available objective information, in particular IAEA sources.
Komisyon, başta IAEA kaynakları olmak üzere, mevcut objektif bilgilere dayanmak için her türlü çabayı göstermektedir.

More Sentences
base v. dayandırmak
Secondly, we have based fishing rights on the data available, which Mauritania provided.
İkinci olarak, balıkçılık haklarını Moritanya'nın sağladığı mevcut verilere dayandırdık.

More Sentences
base v. kurmak
The European Union is basing its policy on respect for fundamental rights.
Avrupa Birliği politikasını temel haklara saygı üzerine kuruyor.

More Sentences
base v. (bir yerde) yaşamak
She is a costume designer based in New York.
New York'ta yaşayan bir kostüm tasarımcısıdır.

More Sentences
Law
base n. baz
In the manufacturing process, a liquid, viscous base is poured into blocks under pressure.
Üretim sürecinde, sıvı, viskoz bir baz basınç altında bloklara dökülür.

More Sentences
base n. temel
The main obstacles to progress in this regard had been the lack of agreement on the legal base.
Bu konuda ilerleme kaydedilmesinin önündeki başlıca engeller, yasal temel üzerinde mutabakat sağlanamaması olmuştur.

More Sentences
base n. şirket merkezi
Our company's base is in Tokyo.
Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.

More Sentences
Technical
base n. baz
If the absolute increment is divided by the value of the level taken as the base, this value will be obtained.
Mutlak artış, baz olarak alınan seviyenin değerine bölünürse bu değer elde edilir.

More Sentences
base n. taban
Policy and management are dependent on the support base within the sector.
Politika ve yönetim, sektör içindeki destek tabanına bağlıdır.

More Sentences
base v. temel almak
Use the trends you observe to set your trading pace and base important decision making factors on.
Ticaret hızınızı belirlemek ve önemli karar verme faktörlerini temel almak için gözlemlediğiniz eğilimleri kullanın.

More Sentences
Automotive
base n. taban
However, climate and changes in base level may be as important.
Bununla birlikte, iklim ve taban seviyesindeki değişiklikler de önemli olabilir.

More Sentences
Statistics
base n. temel
The base age has been raised by six years.
Temel yaş altı yıl yükseltilmiştir.

More Sentences
Chemistry
base n. baz
Hyperchloremic metabolic acidosis may be treated with a base called sodium bicarbonate.
Hiperkloremik metabolik asidoz, sodyum bikarbonat adı verilen bir baz ile tedavi edilebilir.

More Sentences
Linguistics
base n. taban
After the end of the first row, the remaining space between the base and the materials is filled with foam.
İlk sıranın bitiminden sonra taban ile malzemeler arasında kalan boşluk köpükle doldurulur.

More Sentences
Environment
base n. baz
We could write ammonia as a base.
Amonyağı baz olarak yazabiliriz.

More Sentences
Military
base n. askeri üs
The soldiers were sent back to their base.
Askerler üslerine geri gönderildi.

More Sentences
base n. üs
Their enquiries have revealed the extent to which terrorists have set up bases in our countries.
Araştırmaları, teröristlerin ülkelerimizde ne ölçüde üs kurduklarını ortaya koymuştur.

More Sentences
Baseball
base n. kale
I stole a base.
Bir kale kaptım.

More Sentences
General
base n. katışık
base n. karargah
base n. başlangıç sayısı
base n. altlık
base n. alt
base n. kök
base n. asıl
base n. saha kenarı
base n. dayanak
base n. esas
base n. ayak
base n. esas rakam
base n. başlama sayısı
base n. usul
base n. kaide
base n. taban plakası
base n. kural
base n. fon
base n. esas/ana madde
base n. çıkış noktası
base n. makyaj bazı
base n. fondöten altına sürülen baz
base n. ölçüm veya hesaplama için referans çizgisi
base n. başlangıç noktası
base n. çıkış noktası
base n. konumlanılan ve görevlerin başladığı yer
base n. diğer parçaların üzerine monte edildiği parça
base n. aktif destekleyici bileşen
base n. arka plan
base n. mordan
base n. en büyük destekçi kitlesi
base n. hayran kitlesi
base n. merkez
base n. (beyzbol) kale
base n. alt kat
base v. bina etmek
base v. temellenmek
base v. bağlamak
base v. temel atmak
base v. konumlandırmak
base v. yerleştirmek
base v. yakarak ve dumanını soluyarak saf kokain kullanmak
base adj. sütü bozuk
base adj. ciğeri beş para etmez
base adj. süfli
base adj. rezil
base adj. sütsüz
base adj. kaba
base adj. korkak
base adj. kalp
base adj. sefil
base adj. sahte
base adj. soysuz
base adj. adi
base adj. değersiz
base adj. aşağılık
base adj. kanı bozuk
base adj. değersiz
base adj. kısa
base adj. ufak tefek
base adj. alelade
base adj. özelliksiz
base adj. kalın tonlu
base adj. bas
base adj. taban oluşturan
base adj. taban görevi gören
base adj. tabanda veya dipte bulunan
base adj. tabana veya dibe yakın olan
base adj. köleliğe ait
base adj. köleliğe özgü
base adj. köylünün çiftliğini derebeyinin taleplerine göre işletmesine dayalı
Trade/Economic
base n. baz fiyat
base n. indeks sayısındaki varyasyonların ölçüldüğü yüze eşit miktar
base n. fiyatı düşmekte olan bir tahvilin ulaşabileceği alt sınır
Law
base n. aşağı
base n. esas
base n. madun
base n. tali derecede
base n. örgüt merkezi
base n. tedarik merkezi
base n. faaliyet merkezi
base n. parti tabanı
Politics
base n. el kaide terör örgütü
base n. marksizm'de yasal, sosyal ve siyasi ilişkilerin üzerinde inşa edildiği ekonomik faktörler
Industry
base n. doğal incilerin fiyatlandırılmasında kullanılan kalite faktörü
Technical
base n. alt kısım
base n. dip
base n. esas
base n. şişe dibi
base n. üst tabaka
base n. (kristal) bazal pinakoid
base n. (kristal) hekzagonal bazis
base v. kullanmak
base v. referans almak
Electric
base n. transistörde verici ile alıcı arasındaki bölge
base n. transistörde verici ile alıcı arasındaki bölgeye yerleştirilen elektrot
Mechanic
base n. kaide
Architecture
base n. ayaklık
base n. bina eteği
Construction
base n. süpürgelik
Dyeing
base n. boya bazı
base n. boyanın parlak pigmentler halinde emilmesini sağlayan inorganik malzeme
base n. fondöten
base n. cilt görünümü eşitlemek için sürülen kozmetik
base n. içinde boya pigmentlerinin karıştırıldığı madde
base n. renk sabitleyici madde
Automotive
base n. baz kat
Mining
base n. yuvarlak kesimli cevherin alt yüzeyi
Geometry
base n. geometrik şeklin tabanı
Chemistry
base n. saf kokain
base n. serbest baz kokain
base n. kokain hidroklorürün alkaloid bir baz ile tepkimeye girmesi sonucu elde edilen saflaştırılmış katı kokain
base n. kokain hidroklorürün amonyak gibi alkaloid solüsyonlarla tepkimeye girip bir çözücü ile ayrıştırılması sonucu elde edilen kokain türü
base adj. tabana ait
base adj. tabana dair
base adj. tabanı olan
base adj. düşük kaliteli metalden oluşan
base adj. düşük kaliteli metal alaşımlı
Biology
base n. bitki veya hayvan organının birleşim noktasına en yakın kısmı
base n. bitki veya hayvan organının birleşim noktası
base n. dna veya rna'nın şeker bileşenine bağlı olarak ortaya çıkan nitrojen içeren pürin veya pirimidin
Linguistics
base n. kök
base n. eklerin veya diğer köklerin eklenebildiği biçimbirim
History
base n. arazinin bağlı köylülerce veya aşağı tabakaya özgü amaçlar için kullanılması
base adj. derebeyine bağlı köylülerce veya aşağı tabakaya özgü amaçlarla kullanılan (arazi)
Archaeology
base n. sütun altlığı
Meteorology
base n. bulutun alt kısmı
Military
base n. kalkanın alt kısmı
Sport
base n. gol
Baseball
base n. köşe
base n. beyzboldaki dört kaleden her biri
Card
base n. gerekli sayıda kart eklendiğinde kanasta oluşturan minimum kart sayısı
Music
base adj. bas (ses)
Photography
base n. kaplandığı hassaslaştırılmış emülsiyonu destekleyen cam, kağıt veya selüloz ester film
Bookbindery
base n. ciltçinin kitaba bastığı büyük damga
Archaic
base n. belden dize kadar uzanan, kadife, brokar veya zırhlı etek
base adj. avam tabakasına mensup
base adj. gayrimeşru
base adj. alt tabakadan olan
base adj. düşük mevkili
base adj. düşük rütbeli
Slang
base n. piç
base n. uyuşturucu
base exclam. iğrenç
base exclam. görgüsüz

Sens de "base" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
base metal n. adi metal
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.

More Sentences
knowledge base n. bilgi tabanı
However, not everyone has access to this knowledge base.
Ancak, herkesin bu bilgi tabanına erişimi yoktur.

More Sentences
base camp n. üs
Chechnya has become a base camp for international terrorism and the trafficking of arms and drugs.
Çeçenistan uluslararası terörizm, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı için bir üs haline gelmiştir.

More Sentences
naval base n. deniz üssü
The last two have tried to establish hegemony by negotiating for naval base sites.
Son ikisi, deniz üsleri için pazarlık yaparak hegemonya kurmaya çalıştı.

More Sentences
base material n. temel malzemesi
As seen in the image below, the splice has a higher density than the base material.
Aşağıdaki resimde görüldüğü gibi, ek yeri temel malzemeden daha yüksek bir yoğunluğa sahiptir.

More Sentences
customer base n. müşteri tabanı
Establish a customer base and set up a review page or third party page on a popular review site.
Bir müşteri tabanı oluşturun ve popüler bir inceleme sitesinde bir inceleme sayfası veya üçüncü taraf sayfası oluşturun.

More Sentences
client base n. müşteri tabanı
Greater experience means a wider client base, deeper knowledge of accounting and exposure to more accounting strategies.
Daha fazla deneyim, daha geniş bir müşteri tabanı, daha derin muhasebe bilgisi ve daha fazla muhasebe stratejisine maruz kalma anlamına gelir.

More Sentences
air force base n. hava kuvvetleri üssü
This hotel is within close proximity of Wyoming State Museum and Warren Air Force Base.
Bu otel Wyoming Eyalet Müzesi ve Warren Hava Kuvvetleri Üssü yakınındadır.

More Sentences
fan base n. hayran kitlesi
Tom already has a fan base.
Tom'un zaten bir hayran kitlesi var.

More Sentences
base upon v. dayandırmak
The decision was based upon a report from the Temporary Committee on the Echelon Interception System.
Karar, Echelon Dinleme Sistemi Geçici Komitesi'nin hazırladığı bir rapora dayandırılmıştır.

More Sentences
base upon v. dayanmak
Research policy within the EU must be based upon the principle of subsidiarity.
AB içindeki araştırma politikası yerindenlik ilkesine dayanmalıdır.

More Sentences
base on v. esas almak
Our construction of Europe is based on right rather than might.
Avrupa'yı inşa ederken gücümüzü değil, hakkımızı esas alıyoruz.

More Sentences
base on v. dayanmak
In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity.
1917'de Albert Einstein, Genel Görelilik Teorisi'ne dayanan bir evren tanımı önerdi.

More Sentences
base (something) on (another) v. dayandırmak
A restrictive international instrument certainly cannot be based on false assumptions.
Kısıtlayıcı bir uluslararası belge kesinlikle yanlış varsayımlara dayandırılamaz.

More Sentences
steal a base v. kale çalmak
Tom stole a base.
Tom bir kale çaldı.

More Sentences
Trade/Economic
customer base n. müşteri tabanı
You may even attract the wrong customer base.
Yanlış müşteri tabanını bile çekebilirsiniz.

More Sentences
base year n. baz yıl
This makes it particularly important that we should take 1990 as a base year.
Bu da 1990 yılını baz yıl olarak almamızı özellikle önemli kılmaktadır.

More Sentences
capital base n. sermaye tabanı
Basle II concerns the capital base of banks.
Basle II bankaların sermaye tabanı ile ilgilidir.

More Sentences
monetary base n. para tabanı
With a stable monetary base and a stable economy, the value of the currency should remain the same.
İstikrarlı bir para tabanı ve istikrarlı bir ekonomi ile para biriminin değeri aynı kalmalıdır.

More Sentences
user base n. kullanıcılar
Your investor base is much more important than your user base.
Yatırımcı tabanınız kullanıcı tabanınızdan çok daha önemlidir.

More Sentences
user base n. kullanıcı tabanı
In fact, our user base grew faster in the last year than Facebook and Twitter.
Aslında, kullanıcı tabanımız geçen yıl Facebook ve Twitter'dan daha hızlı büyüdü.

More Sentences
Politics
social base n. toplumsal taban
They also draw their support from a different social base.
Desteklerini de farklı bir toplumsal tabandan alıyorlar.

More Sentences
military base n. askeri üs
Looking at the map, you can't see this military base.
Haritaya baktığınızda bu askeri üssü göremezsiniz.

More Sentences
naval base n. deniz üssü
Iraq will build a new naval base on the Al-Faw Peninsula.
Irak, El Faw Yarımadası'nda yeni bir deniz üssü inşa edecek.

More Sentences
Technical
base metal n. baz metal
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
Simyacılar kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştılar.

More Sentences
General
marine recreation base n. denizle ilgili dinlenme alanları
base metal n. ana metal
home base n. üs
cylinder base n. silindir tabanı
base coin n. sahte para
three base hit n. üç adım vuruşu
lower base n. alt taban
bed base n. yatak bazası
bed base n. baza
base register n. temel yazmaç
base plate n. altlık
base map n. temel harita
second base n. ikinci taban
acid base imbalance n. asit baz dengesizliği
base for living n. yaşam sınırı
local base n. yerel taban
logarithm to the base two n. iki tabanına göre logaritma
base of the neck n. ense kökü
base of operations n. harekat üssü
pudding with a caramel base n. kazandibi
reduced base moment arm n. azaltılmış taban moment kolu
disaster prevention shelter base n. afetten korunma barınak üssü
legal base n. hukuki mesnet
home base n. merkez
base line n. ana hat
data base n. veri tabanı
base temperature n. taban ısısı
acid base n. asit baz
stable base n. sağlam zemin
sturdy base n. sağlam zemin
stable base n. sabit zemin
sturdy base n. sabit zemin
scientific base n. bilimsel dayanak
home base n. yönetim merkezi
base line n. esas hat
base colour n. ana renk
base pay n. taban ücret
base level n. ana düzey
base level n. temel düzeyi
base quantity n. temel büyüklük
base period n. temel dönem
base colour n. zemin rengi
base line n. ana çizgi
supply base n. ikmal üssü
base-court n. arka bahçe
acid-base imbalance n. asit-baz dengesizliği
base-court n. saray avlusu
acid-base equilibrium n. asit-baz dengesi
make-up base n. makyaj bazı
faith-base n. inanç temeli
zero-base budgeting n. sıfır tabanlı bütçeleme
base level n. temel seviyesi
base case lease n. esas kira kontratı
morphine base n. baz morfin
compound base n. bileşik baz
base period n. temel süre
base point n. taban puan
american base n. amerikan üssü
base explosive n. baz patlayıcı
secret base n. gizli üs
gum base n. sakız mayası
soap base n. sabun bazı
base effect n. baz etkisi
base line n. kenar çizgisi
base line n. ölçü alınan çizgi
base metal n. anametal
base hospital n. askeri üs hastanesi
compacted granular base n. sıkıştırılmış granüler temel
small base n. ufak üs
small base n. küçük üs
base fare n. esas tarife
base fare n. esas ücret
the base of the n. ...tabanı
people at the base of the pyramid n. piramidin tabanındakiler
bed base n. somya
broad base of knowledge n. geniş bilgi tabanı
base ten blocks n. onluk taban blokları
acid-base indicator n. asit baz göstergesi
acid-base indicator n. asit baz belirteci
target base line n. bir coğrafi alanın çevresiyle ana hedefleri birleştiren çizgi
prisoner's base n. köşe kapmaca oyunu
base [obsolete] n. bas ses
prison base n. bir tür yakalamaca oyunu
base [obsolete] n. bir tür yakalamaca oyunu
base [obsolete] n. bas şarkıcı
prisoner's base n. bir tür yakalamaca oyunu
dexter base n. (armacılıkta) kalkanın sağ alt kısmında bir nokta
fan base n. hayran koleksiyonu
fan base n. destekçiler
fan base n. fan grubu
fan base n. taraftarlar
country-base n. bir tür yakalamaca oyunu
first base n. ilk adım
first base n. ilk basamak
first base n. ilk girişim
first base n. ilk evre
prisoners base n. bir tür yakalamaca oyunu
free-base n. saflaştırılmış toz uyuşturucu
base camping n. kendi canlanma noktasında pusma (video oyunlarında)
touch base with v. biriyle görüşmek
touch base with v. konuşmak
base something on v. bir şeyi bir şeye dayandırmak
base on v. esas kabul etmek
base on v. baz almak
base oneself on v. bel bağlamak
base oneself on v. güvenmek
base upon v. dayamak
touch base v. görüşmek
touch base v. konuşmak
base on v. dayandırmak
base on v. dayamak
lay the base v. temel atmak
be established on base v. temel üzerine kurulmak
use something as base v. temel olarak kullanmak
set up a base v. üs kurmak
use something as base v. baz almak
use as a base v. baz olarak almak
use something as base v. temel almak
base upon v. temele dayandırmak
base on v. temele dayandırmak
base on a scientific foundation v. bilimsel temele dayandırmak
base upon a scientific foundation v. bilimsel temele dayandırmak
use something as base v. dayanak almak
extract data from the data base v. veritabanından veri çekmek
free-base v. (saflaştırılmış katı kokaini) tüttürerek içmek
free-base v. (kokaini) tortusunu ısıtılmış çözücü yardımıyla ayırarak saflaştırmak
off base adj. yoldan çıkmış
off base adj. yanılmış
off base adj. yanlış yolda
wide base adj. geniş tabanlı
base [obsolete] adj. kısa boylu
off-base adj. düzgün bir şekilde yürütülmemiş
off-base adj. düzgün bir şekilde tasavvur edilmemiş
off-base adj. bilmeden
off-base adj. görüşü yanlış (kimse)
off-base adj. uygunsuz (davranış, inanç, fikir)
off-base adj. hatalı (kimse)
off-base adj. düzgün bir şekilde anlaşılmamış
off-base adj. hazırlıksız
off-base adj. kararı yanlış (kimse)
off-base adj. yanılmış (kimse)
off-base adj. ansızın
off-base adj. aniden
off-base adj. hatalı (davranış, inanç, fikir)
in base adv. (hanedan arması) armanın alt kısmında
Phrasals
base in v. merkezi (bir yerde) olmak
base in v. (bir yerde) üslenmek
base in v. (bir düşünceye veya bulguya) dayandırmak
base in v. (bir yerde) tesis etmek
base in v. (bir yerden) yönetmek
base in v. temelini (bir düşünceye veya bulguya) oturtmak
base in v. faaliyetini (bir yerde) yürütmek
base in v. (bir yerde) tesis etmek
base in v. faaliyetini (bir yerde) yürütmek
base in v. temelini (bir düşünceye veya bulguya) oturtmak
base in v. (bir yere) kurmak
base in v. (bir yerden) yönetmek
base in v. merkezi (bir yerde) olmak
base in v. (bir yerde) üslenmek
base in v. (bir yere) kurmak
base in v. (bir düşünceye veya bulguya) dayandırmak
base in v. -de konumlandırmak
base off (of) (something else) v. (bir şeyi) esas almak
base something on someone or something v. bir şeyin temelini birine/bir şeye oturtmak
base off (of) (something else) v. (bir şeyden) türetmek
base something upon someone or something v. bir şeyin temelini birine/bir şeye oturtmak
base in v. '-de bina etmek
base off (of) (something else) v. köklerini/temelini (bir şeye) dayandırmak
base off (of) (something else) v. (bir şeyden) kaynaklanmak
base something upon someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye dayandırmak
base off (of) (something else) v. (bir şeyden) elde etmek
base off (of) (something else) v. (bir şeyi) baz almak
base off (of) (something else) v. (bir şeye) dayandırmak
base off (of) (something else) v. (bir şey) üzerine kurmak
base something on someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye dayandırmak
base off (of) (something else) v. (bir şeyden) sağlamak
base off (of) (something else) v. temeli (bir şeye) dayanmak
Phrases
as the base expr. esas olarak
all your base are belong to us expr. 1980'lerde bir japon bilgisayar oyununda kullanılıp sonradan espri haline gelmiş saçma bir altyazı
all your base are belong to us expr. seni/sizi tamamen hezimete uğrattık
all your base are belong to us expr. seni/sizi tamamen hezimete uğrattık
Proverb
the beacon does not shine on its own base n. mum dibine ışık vermez
Colloquial
base on balls n. (beyzbol) atış bölgesinin dışına çıkan dört atıştan sonra vurucunun ilk kaleye gelmesi/yürümesi
base rate [uk] n. birleşik krallık merkez bankasının iskonto kurumlarına borç verirken uyguladığı faiz oranı
get to first base v. ilk evreyi geçmek
get to first base v. ilk aşamayı geçmek
get to first base v. iyi bir başlangıç yapmak
off base adj. hatalı
off base expr. yanlış
Idioms
base motive n. bencilce neden
base instinct n. temel içgüdü
base motive n. temel güdü
base motive n. haysiyetsiz sebep
base motive n. ahlakdışı güdü
base motive n. kişinin davranışının arkasındaki motivasyon
base instinct n. hayvani içgüdü
reach first base v. ilk girişimi yapmak
make first base v. ilk girişimi yapmak
reach first base v. ilk adımı atmak
make first base v. ilk adımı atmak
get to first base with something v. iyi bir başlangıç yapmak
be off base v. yanlış olmak
reach first base with something v. iyi bir başlangıç yapmak
reach first base with something v. ilk evreyi/aşamayı geçmek
reach first base with something v. ilk aşamayı geçmek
get to first base with something v. ilk evreyi/aşamayı geçmek
get to first base with something v. ilk aşamayı geçmek
get to first base v. aşama/gelişme kaydetmek
base one's opinion on something v. görüşünü/fikrini bir şeye dayandırmak/temellendirmek
way off base v. yanlış yolda olmak
get to first base with something v. bir şeyde önemli bir aşama kaydetmek
reach first base with something v. bir şeyde önemli bir aşama kaydetmek
reach first base v. ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
get to first base v. ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
reach first base v. (beyzbol) ilk kaleye ulaşmak
reach first base v. ilk aşamayı geçmek
reach first base v. ilk evreyi geçmek
reach first base v. ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
reach first base v. iyi bir başlangıç yapmak
touch every base v. her noktaya değinmek
touch every base v. ne gerekiyorsa yapmak
cover every base v. ne gerekiyorsa yapmak
be off base v. hatalı olmak
base opinion on v. fikrini (bir şeye) dayandırmak
base opinion on v. fikrini (bir şey üzerine) temellendirmek
base opinion on v. fikrine (bir şeyi) esas/baz almak
get to first base (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek
get to first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilk aşamayı geçmek
get to first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek
reach first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek
get to first base (with somebody/something) v. (biriyle/bir şeyle) ilk aşamayı geçmek
reach first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilk aşamayı geçmek
touch base (with someone) v. (biriyle) görüşmek
touch base (with someone) v. (biriyle) konuşmak
touch base (with someone) v. birinden son bilgileri almak veya birine son bilgileri vermek için (biriyle) görüşmek
touch base (with someone) v. (biriyle) temas/irtibat kurmak
born on third base but believes (one) hit a triple adj. hazıra konup kendi yapmış gibi davranan
born on third base but believes (one) hit a triple adj. hazıra konup kendi başarısıymış gibi gösteren
off base expr. habersiz
off base expr. gafil
Trade/Economic
base price n. liste fiyatı
tax base n. vergiye esas değer
base period n. baz dönem
corporate base n. kurumsal baz
base price n. baz fiyat
base rate of interest n. temel faiz oranı
tax base of an asset or liability n. bir varlık veya borcun vergiye esas değeri
nonborrowed base n. ödünç olmayan para tabanı
base money n. baz para
base pay n. asıl ücret
base bid n. ana teklif
depreciation base n. amortisman esası
base rate of interest n. baz faiz oranı
base period n. finansal tabloları karşılaştırmada temel alınan hesap dönemi
base value n. temel fiyat
revenue base n. gelir tabanı
tax base n. vergi tabanı
base period n. diğer yıllara ait verilerin karşılaştırılması için ele alınan dönem
base drift n. temel eğilim
base cost n. esas maliyet
base data n. temel veri
monetary base n. parasal taban
industrial resource base n. sanayi kaynakları temeli
tax base of an asset or liability n. bir varlık veya borcun vergi tabanı
total capital base to ratio n. orana esas sermaye toplamı
base year n. fiyat indeksleri hazırlanırken diğer yılların fiyatlarını karşılaştırmada esas alınan yıl
base pay n. fiyat düzeylerini ölçmek için yaygın olarak kullanılan bir indeks
base price n. malın üretim ya da dağıtım yerindeki fiyatı
taxable base n. vergi matrahı
metallic base n. madensel baz
base pay n. temel ücret
tax base n. vergi esası
base price n. taban fiyat
tax base n. vergi matrahı
base stock method n. temel stok yöntemi
base money n. ülkenin uluslararası rezervleri ile yurt içi kredilerinin toplamı
institutional base n. kurumsal baz
depreciation base n. amortismana temel olan değer
base period n. başlama devresi
base period n. esas alman dönem
base pay n. esas ücret
zero base budgetting n. sıfır tabanlı bütçeleme
loss of tax base n. vergi matrahı kaybı
installed base n. kurulu sistem
income tax base n. gelir vergisi matrahı
base bid price n. taban teklif fiyatı
base bid specifications n. ana teklif tanımlamaları
base bid n. baz teklif
product base price n. ürün taban fiyatı
credit base n. kredi tabanı
loan base n. kredi tabanı
base-point pricing n. temel noktaya göre fiyatlandırma
zero-base budgeting n. sıfır temelli bütçeleme
base salary n. taban aylık
base rate n. parça başına ücret
base stock method n. envanter değerleme yöntemi
base period n. temel dönem
base rate n. saat başına ücret
base time n. taban zaman
base unit n. parça adedi
base period n. esas dönem
base unit n. temel birim
base services n. alt tabakadan kimselerin yaptığı hizmetler
depreciation base n. amortismana tabi değer
depreciation base n. amortismana tabi maliyet
economical base n. iktisadi temel
monthly tax base n. aylık matrah
base-case analysis n. temel durum analizi
declared tax base n. beyan olunan matrah
production base n. üretim kaynağı
base pay n. esas maaş
base pay n. asıl maaş
base cost n. baz maliyet
base interest rate n. gösterge faiz oranı
rule base n. kural tabanı
tax base of an asset or liability n. bir varlık veya borcun vergiye esas matrahı
base stock n. temel stok
base rate n. baz oran
corporate tax base n. kurumlar vergisi matrahı
common consolidated corporate tax base n. ortak konsolide kurumlar vergisi matrahı
base currency n. temel birim
base currency n. temel para birimi
human resource base n. insan kaynakları temeli
tax base increase n. matrah artırımı
tax base increase n. matrah arttırımı
base effect n. baz etkisi
money base n. parasal taban
base salary n. brüt maaş
base erosion and profit shifting n. matrah aşındırma ve kar aktarımı
user base n. kullanıcı kitlesi
installed user base n. kayıtlı kullanıcı kitlesi
installed user base n. kurulu sistem
installed user base n. kayıtlı kullanıcı tabanı
installed user base n. kayıtlı kullanıcılar
base fee simple n. taban ücret
base fee [obsolete] n. mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk
base fee n. sabit değişmez ücret
base fee [obsolete] n. mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk
base fee simple n. sabit değişmez ücret
base fee simple [obsolete] n. mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk
base fee simple [obsolete] n. mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk
base fee n. taban ücret
base rate [uk] n. taban kredi faiz oranı
base fee n. yararlanma hakkının belirli koşullara bağlı olduğu mülkiyet
customer base n. müşteri kitlesi
have a large customer base v. müşterisi bol olmak
have a large customer base v. büyük bir müşteri hacmine sahip olmak
zero-base adj. ihtiyaç veya maliyet açısından gerekçelendirilmiş (harcama kalemi)
Law
tax base n. vergi matrahı
base price n. taban fiyat
base pay n. esas ücret
base rate n. saat başına ücret
base stock n. temel stok
base time n. işin yapılması için gereken süre
base services n. aşağı tabakadan insanların yapacağı türden hizmetler
base patent n. esas patent
base patent n. ilk alınan patent
base rate n. parça başına ücret
base pay n. ilave
base price n. esas fiyat
base right n. ikinci derecedeki hak
base salary n. esas maaş
base training pattern n. esas yetiştirme örneği
base salary n. asli maaş
base sizes n. temel ölçüler
base price rate n. üretime göre değişmeyen parça fiyatı
base court n. aşağı dereceli mahkeme
base stock method n. envanter değerleme yöntemi
base pay n. ikramiye
base pay n. tahsisat gibi şeyler hariç olarak verilen ücret
base salary n. temel ücret
base pay n. temel ücret
base courts n. alt mahkemeler
base right n. tali hak
tax base n. vergi matrahı
10 digit base expr. onlar bazında
Politics
base area n. zemin alanı
base year n. temel yıl
base prospectus n. temel izahname
sovereign base area n. egemenlik bölgesi
base period n. asıl dönem
membership base n. üye tabanı
power base n. seçmen grubu
power base n. siyasetçinin seçmen grubu
power base n. kuvvet üssü
voter base n. seçmen tabanı
base-case scenario n. baz senaryo
imperial intelligence base n. imparatorluk istihbarat üssü
form a political base v. siyasi taban oluşturmak
establish a political base v. siyasi taban oluşturmak
create a political base v. siyasi taban oluşturmak
Technical
base current n. taban akımı
base number n. taban sayısı
data base administrator n. veri tabanı yöneticisi
wood base n. ahşap taşıyıcı sistem
data base administration n. veri tabanı yönetimi
magnetic base n. taban
base time n. taban zaman
base time n. temel zaman
asphalt base course n. asfalt altı temel tabakası
data base record n. veri tabanı kaydı
lead base babbit n. kurşun kökenli beyaz metal
angle of base friction n. taban sürtünme açısı
granular base n. granüler temel
tube base n. tüp tabanı
wood base n. ağaç taşıyıcı dizge
wooden base n. ağaç taşıyıcı dizge
base of payment n. ödeme biçimi
base load n. baz yük
magnetic base n. manyetik baza
time base generator n. tarama üreteci
mounting base n. montaj tabanı
cloud base recorder n. bulut yüksekliği ölçme aygıtı
procedure base n. yordam tabanı
base cover n. taban kaplaması
converter base n. konvertör tabanı
base coat n. baz kat
data base analyser n. veri tabanı çözümleyicisi
rim base n. jant tabanı
distributed data base n. dağınık veri tabanı
data base maintenance n. veri tabanı bakımı
wheel base n. dingiller arası mesafe
edison base n. edison soketi
base colour n. ana renk
base pulse width n. ana sinyal genişliği
water base mud n. sondaj çamuru
base language n. taban dili
chimney intake at base n. tabandan baca girişi
common base connection n. ortak bazlı bağlantı
data base trace n. veri tabanı izi
column base n. kolon tabanı
mixed base notation n. karışık taban yazımı
wheel base n. dingil mesafesi
time base generator n. tarama jeneratörü
black base foundation n. bitüm ile tutturulmuş yol temeli
maximum base width n. maksimum taban genişliği
base of the dam n. baraj tabanı
base frequency n. baz frekansı
data base structure n. veri tabanı yapısı
base spreading resistance n. baz içi direnci
base caliper n. taban çap kumpası
base metal n. kaplama altındaki metal
lead base babbit n. kurşun kökenli sabit metal
common data base n. ortak veri tabanı
wooden base n. ahşap taşıyıcı sistem
base metal n. alaşımda esas teşkil eden metal
mirror base n. ayna kaidesi
data base management n. veri tabanı yönetimi
total base number n. toplam baz sayısı
base slab n. taban döşemesi
base plate spring n. taban plakası yayı
base line n. taban çizgisi
impermeable base n. geçirimsiz taban
wheel base n. tekerlek arası
circular time base n. dairesel zaman tabanı
chimney base n. baca temeli
common base amplifier n. ortak bazlı kuvvetlendirici
total base number n. toplam baz numarası
base machine and equipment n. ana makine ve teçhizat
base page n. taban sayfası
base unit of measurement n. temel ölçüm birimi
data base dump n. veri tabanı dökümü
base circle n. çark dişi taban dairesi
base plant n. temel plakası
base stock n. alkalin yağ
base line n. ana çizgi
weak base n. zayıf baz
air base n. askeri uçuş pisti
antenna base n. anten bağlantısı
base fitting n. taban bağlantısı
curve of base n. taban eğrisi
stabilized base course n. stabilize edilmiş temel tabakası
base engine n. motor bloğu
electronic tube base n. elektronik tüp tabanı
base thickness buttress n. payanda tabanı uzunluğu