|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
blow n.
|
darbe |
|
Losing her job was a severe blow.
İşsiz kalmak ona ağır bir darbe oldu.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
blow up v.
|
patlatmak |
|
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
blow v.
|
esmek |
|
There was a light breeze blowing on that summer's night.
O yaz gecesinde hafif bir meltem esiyordu.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
blow v.
|
üflemek |
|
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
blow n.
|
üfleme |
|
Come on, one more blow for the last candle!
Hadi, son mum için bir üfleme daha!
More Sentences
|
6 |
General |
blow n.
|
çalma |
|
The siren blew.
Siren çaldı.
More Sentences
|
7 |
General |
sword blow n.
|
kılıç darbesi |
|
The famous Gordian Knot was cut with a sword blow.
Meşhur Gordion Düğümü bir kılıç darbesiyle kesildi.
More Sentences
|
8 |
General |
blow n.
|
çarpma |
|
The door blew shut.
Kapı çarptı.
More Sentences
|
9 |
General |
blow n.
|
yumruk |
|
He dealt me a blow in the face.
O yüzüme bir yumruk attı.
More Sentences
|
10 |
General |
blow drier n.
|
fön makinesi |
|
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için fön makinesi kullanıyorum.
More Sentences
|
11 |
General |
blow drier n.
|
saç kurutma makinesi |
|
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.
More Sentences
|
12 |
General |
blow n.
|
sümkürme |
|
Tom blew his nose.
Tom burnunu sümkürdü.
More Sentences
|
13 |
General |
blow v.
|
uçurmak |
|
The wind blew the umbrella out of my hand.
Rüzgar şemsiyeyi elimden uçurdu.
More Sentences
|
14 |
General |
blow off v.
|
uçurmak |
|
He had his hat blown off by the strong wind.
Güçlü rüzgar yüzünden şapkasını uçurdu.
More Sentences
|
15 |
General |
blow out v.
|
üfleyerek söndürmek |
|
Don't blow out the candle.
Mumu üfleyip söndürme.
More Sentences
|
16 |
General |
blow v.
|
patlamak |
|
Sami's volcano blew.
Sami'nin volkanı patladı.
More Sentences
|
17 |
General |
blow away v.
|
uçurmak |
|
The windstorm blew away roofs and uprooted many trees.
Kasırga çatıları uçurdu ve birçok ağacı kökünden söktü.
More Sentences
|
18 |
General |
blow up v.
|
öfkelenmek |
|
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde gerçekten öfkelendi ve bana bağırmaya başladı.
More Sentences
|
19 |
General |
blow a fuse v.
|
sigortayı attırmak |
|
We've blown a fuse.
Sigortayı attırdık.
More Sentences
|
20 |
General |
blow v.
|
esmek |
|
The southeasterly wind blew over the water.
Güneydoğu rüzgarı suyun üzerinde esti.
More Sentences
|
|
21 |
General |
blow v.
|
harcamak |
|
I blew my whole bonus on shopping and travel.
Bütün ikramiyemi alışveriş ve seyahat için harcadım.
More Sentences
|
22 |
General |
blow out v.
|
üflemek |
|
I wasn't able to blow out all the candles on the cake.
Pastadaki tüm mumları üfleyemedim.
More Sentences
|
23 |
General |
blow v.
|
atmak |
|
Tom blew Mary a kiss.
Tom Mary'ye bir öpücük attı.
More Sentences
|
24 |
General |
blow in v.
|
çıkıp gelmek |
|
My uncle blew in from Kobe.
Dayım Kobe'den çıkıp geldi.
More Sentences
|
25 |
General |
blow over v.
|
geçmek |
|
Farming has taken a blow over the past year in the United Kingdom, and sheep farming, of course, is no exception.
Birleşik Krallık'ta çiftçilik geçtiğimiz yıl darbe aldı ve elbette koyun yetiştiriciliği de bir istisna değil.
More Sentences
|
26 |
General |
blow v.
|
patlatmak |
|
We've blown a fuse.
Bir sigortayı patlattık.
More Sentences
|
27 |
General |
blow v.
|
çalmak |
|
You can hear the train coming; it's blowing its horn.
Trenin geldiğini duyabilirsiniz; kornasını çalıyor.
More Sentences
|
28 |
General |
(wind) blow v.
|
rüzgar esmek |
|
We should, however, recognise that the time is coming when the wind of freedom will blow through Vietnam.
Bununla birlikte, Vietnam'da özgürlük rüzgarının eseceği zamanın yaklaşmakta olduğunu kabul etmeliyiz.
More Sentences
|
29 |
General |
blow out v.
|
söndürmek |
|
She blew out all eight of her birthday candles.
Doğum günü mumlarının sekizinin tamamını söndürdü.
More Sentences
|
30 |
General |
blow v.
|
sigorta atmak |
|
No sooner had he turned on the TV than the fuse blew.
Televizyonu açar açmaz sigorta attı.
More Sentences
|
31 |
General |
blow up v.
|
patlamak |
|
If Iraq's integrity cannot be safeguarded, the Kurdish question will blow up in our faces.
Eğer Irak'ın bütünlüğü korunamazsa, Kürt sorunu yüzümüze patlayacaktır.
More Sentences
|
32 |
General |
blow v.
|
çarçur etmek |
|
I blew all our savings on a sports car.
Tüm birikimimizi bir spor araba için çarçur ettim.
More Sentences
|
33 |
General |
blow v.
|
üflemek |
|
He blew on his fingers to make them warm.
Isıtmak için parmaklarına üfledi.
More Sentences
|
34 |
General |
blow smoke v.
|
duman üflemek |
|
Tom blew smoke in Mary's face.
Tom Mary'nin yüzüne duman üfledi.
More Sentences
|
35 |
General |
blow off steam v.
|
stres atmak |
|
I was just blowing off steam.
Sadece stres atıyordum.
More Sentences
|
36 |
General |
blow over v.
|
dinmek |
|
I am waiting for the storm to blow over.
Fırtınanın dinmesini bekliyorum.
More Sentences
|
37 |
General |
blow v.
|
havaya uçurmak |
|
The bullet blew the watermelon to pieces.
Kurşun karpuzu havaya uçurdu.
More Sentences
|
38 |
General |
blow down v.
|
devirmek |
|
The storm blew down a tree.
Fırtına bir ağacı devirdi.
More Sentences
|
39 |
General |
blow v.
|
(sigorta) atmak |
|
My car keeps blowing fuses.
Arabamın sigortaları atıp duruyor.
More Sentences
|
40 |
General |
blow a fuse v.
|
çılgına dönmek |
|
Tom blew a fuse.
Tom çılgına döndü.
More Sentences
|
|
41 |
General |
blow the horn v.
|
kornaya basmak |
|
Blow the horn so that car will let us pass.
Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.
More Sentences
|
42 |
General |
blow v.
|
uçurmak |
|
The wind blew the umbrella out of my hand.
Rüzgar, şemsiyemi elimden uçurdu.
More Sentences
|
43 |
General |
blow v.
|
repliğini unutmak |
|
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
Jane sırası geldiğinde çok heyecanlandı ve repliklerini unuttu.
More Sentences
|
44 |
General |
blow v.
|
savrulmak |
|
Her scarf was blowing in the wind.
Eşarbı rüzgarda savruluyordu.
More Sentences
|
45 |
General |
blow v.
|
(fırsatı) tepmek |
|
I blew my only opportunity at becoming a movie star!
Bir film yıldızı olmak için tek fırsatımı da teptim!
More Sentences
|
46 |
General |
blow v.
|
(teker) patlamak |
|
The right rear tire blew, so we pulled over.
Sağ arka lastik patladı, biz de kenara çektik.
More Sentences
|
47 |
General |
blow v.
|
açık etmek |
|
Sorry, I didn't mean to blow your cover.
Özür dilerim, kimliğinizi açık etmek istememiştim.
More Sentences
|
Phrasals |
|
48 |
Phrasals |
blow into v.
|
(çalgı/enstrüman) üflemek |
|
The little girl is blowing into a trumpet.
Küçük kız bir trompete üflüyor.
More Sentences
|
49 |
Phrasals |
blow off v.
|
uçurmak |
|
She had her hat blown off yesterday.
Dün şapkasını uçurdu.
More Sentences
|
50 |
Phrasals |
blow off v.
|
havaya uçurmak |
|
It was such a powerful explosion that the roof was blown off.
O kadar güçlü bir patlamaydı ki çatı havaya uçtu.
More Sentences
|
51 |
Phrasals |
blow off v.
|
uçurmak |
|
The papers blew off.
Kağıtlar uçtu.
More Sentences
|
52 |
Phrasals |
blow off v.
|
havaya savurmak |
|
Part of our roof was blown off in last night's storm.
Dün gece fırtınada çatımızın bir kısmı havaya savruldu.
More Sentences
|
53 |
Phrasals |
blow off v.
|
patlamak |
|
The roof was blown off by the explosion.
Çatı patlamayla uçtu.
More Sentences
|
54 |
Phrasals |
blow up v.
|
patlatmak |
|
Tom blew up the balloon.
Tom balonu patlattı.
More Sentences
|
55 |
Phrasals |
blow up v.
|
sinirlenmek |
|
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde çok sinirlendi ve bana bağırmaya başladı.
More Sentences
|
Common Usage |
|
56 |
Common Usage |
blow up v.
|
şişirmek |
|
General |
|
57 |
General |
blow n.
|
şanssızlık |
|
58 |
General |
blow n.
|
saldırı |
|
59 |
General |
nasty blow n.
|
ağır darbe |
|
60 |
General |
blow n.
|
alev lambası |
|
61 |
General |
blow n.
|
yüksekten atma |
|
62 |
General |
violent blow n.
|
sadme |
|
63 |
General |
blow off n.
|
sorumluluktan kaçmak |
|
64 |
General |
nasty blow n.
|
tehlikeli vuruş |
|
65 |
General |
blow n.
|
baltalama |
|
66 |
General |
blow n.
|
darp |
|
67 |
General |
blow n.
|
esinti |
|
68 |
General |
blow n.
|
tokat |
|
69 |
General |
blow n.
|
övünme |
|
70 |
General |
death blow n.
|
öldürücü darbe |
|
71 |
General |
blow fly n.
|
sinek |
|
72 |
General |
blow n.
|
hamle |
|
73 |
General |
blow n.
|
şok |
|
74 |
General |
blow-dryer n.
|
fön makinesi |
|
75 |
General |
blow n.
|
vuruş |
|
76 |
General |
blow it! n.
|
kahretsin! |
|
77 |
General |
blow n.
|
esme |
|
78 |
General |
body-blow n.
|
ciddi yenilgi |
|
79 |
General |
blow-up n.
|
büyültme |
|
80 |
General |
blow-out n.
|
eğlence |
|
|
81 |
General |
blow-out n.
|
patlama |
|
82 |
General |
blow-up n.
|
agrandisman |
|
83 |
General |
blow-out n.
|
cümbüş |
|
84 |
General |
blow-up n.
|
infilak |
|
85 |
General |
blow-up n.
|
patlama |
|
86 |
General |
blow-out n.
|
alem |
|
87 |
General |
body-blow n.
|
vücuda vurulan sert yumruk |
|
88 |
General |
by-blow n.
|
gayrimeşru çocuk |
|
89 |
General |
fatal blow n.
|
öldürücü darbe |
|
90 |
General |
fatal blow n.
|
ölümcül darbe |
|
91 |
General |
blow-up bed n.
|
şişme yatak |
|
92 |
General |
blow-dryer n.
|
saç kurutucu |
|
93 |
General |
blow-dryer n.
|
saç kurutma makinesi |
|
94 |
General |
crushing blow n.
|
ezici darbe |
|
95 |
General |
blow n.
|
felaket |
|
96 |
General |
blow n.
|
rüzgar |
|
97 |
General |
death blow n.
|
ağır darbe |
|
98 |
General |
blow-out n.
|
inceleme |
|
99 |
General |
blow-out n.
|
araştırma |
|
100 |
General |
blow-out n.
|
kolay zafer |
|
101 |
General |
blow-out n.
|
soruşturma |
|
102 |
General |
blow-out n.
|
lastik patlağı |
|
103 |
General |
blow-out n.
|
kolay galibiyet |
|
104 |
General |
blow-up n.
|
kavga |
|
105 |
General |
blow-out n.
|
elektrik sigortasının erimesi |
|
106 |
General |
blow-out n.
|
kuyudan petrol/gaz fışkırması |
|
107 |
General |
blow-out n.
|
delik |
|
108 |
General |
blow-out n.
|
rahat zafer |
|
109 |
General |
blow-out n.
|
lastik patlaması |
|
110 |
General |
blow drier n.
|
saç kurutucu |
|
111 |
General |
large blow n.
|
büyük darbe |
|
112 |
General |
hammer blow n.
|
büyük şok |
|
113 |
General |
hammer blow n.
|
büyük aksaklık |
|
114 |
General |
blow n.
|
beklenmedik şok |
|
115 |
General |
blow n.
|
beklenmedik felaket |
|
116 |
General |
blow n.
|
şiddetli fırtına |
|
117 |
General |
blow n.
|
şok |
|
118 |
General |
blow n.
|
tatsız sürpriz |
|
119 |
General |
blow n.
|
balinanın su fışkırtması |
|
120 |
General |
blow n.
|
kısa dinlenme |
|
121 |
General |
blow n.
|
mola |
|
122 |
General |
blow n.
|
(at) dinlenme molası |
|
123 |
General |
blow n.
|
kabarcık |
|
124 |
General |
blow n.
|
altın çağ |
|
125 |
General |
blow n.
|
eksiksiz gelişim |
|
126 |
General |
blow n.
|
en yüksek düzeyde gelişim |
|
127 |
General |
blow n.
|
mükemmellik |
|
128 |
General |
blow n.
|
zirve |
|
129 |
General |
blow n.
|
en yüksek nokta |
|
130 |
General |
blow n.
|
güzel ve genç olunan dönem |
|
131 |
General |
blow n.
|
sert vuruş |
|
132 |
General |
blow n.
|
üzücü haber |
|
133 |
General |
blow n.
|
üzücü haber alma |
|
134 |
General |
blow n.
|
parlak görüntü |
|
135 |
General |
blow n.
|
patlama sesi |
|
136 |
General |
blow dryer n.
|
saç kurutma makinesi |
|
137 |
General |
blow-in [uk] n.
|
göçmen |
|
138 |
General |
blow-in [uk] n.
|
muhacir |
|
139 |
General |
blow tube n.
|
ağız tüfeği |
|
140 |
General |
blow-up n.
|
azarlama |
|
141 |
General |
blow-by-blow n.
|
tek tek anlatma |
|
142 |
General |
blow-hard n.
|
böbürlenen ve palavracı kimse |
|
143 |
General |
low blow n.
|
ahlaka aykırı saldırı |
|
144 |
General |
low blow n.
|
etik dışı saldırı |
|
145 |
General |
low blow n.
|
hakaret |
|
146 |
General |
low blow n.
|
aşağılama |
|
147 |
General |
by-blow n.
|
dolaylı darbe |
|
148 |
General |
by-blow n.
|
tesadüfi darbe |
|
149 |
General |
blow [dialect] [northern england] n.
|
mavi |
|
150 |
General |
blow n.
|
üfürme |
|
151 |
General |
final blow n.
|
son darbe |
|
152 |
General |
blow the whistle on v.
|
itiraz etmek |
|
153 |
General |
blow v.
|
fışkırmak |
|
154 |
General |
blow somebody's brains out v.
|
beynini dağıtmak |
|
155 |
General |
blow v.
|
unutulmak |
|
156 |
General |
blow one's own horn v.
|
böbürlenmek |
|
157 |
General |
blow out v.
|
püskürmek |
|
158 |
General |
blow v.
|
yelpazelemek |
|
159 |
General |
give a blow with a whip v.
|
kamçı vurmak |
|
160 |
General |
blow out liquid from one's mouth v.
|
püskürmek |
|
161 |
General |
blow the whistle on v.
|
ilan etmek |
|
162 |
General |
blow up v.
|
bombalamak |
|
163 |
General |
blow upon v.
|
üflemek |
|
164 |
General |
blow v.
|
yanmak |
|
165 |
General |
blow down v.
|
istim boşaltmak |
|
166 |
General |
blow with bellows v.
|
körüklemek |
|
167 |
General |
blow v.
|
uçmak |
|
168 |
General |
blow one's breath upon v.
|
nefeslemek |
|
169 |
General |
blow up v.
|
havaya uçmak |
|
170 |
General |
blow one's stack v.
|
heyheyleri tutmak |
|
171 |
General |
deal a blow v.
|
geçirmek |
|
172 |
General |
blow up v.
|
agrandisman yapmak |
|
173 |
General |
blow away the cobwebs v.
|
zindeleşmek |
|
174 |
General |
blow hot and cold v.
|
bir dediği bir dediğine uymamak |
|
175 |
General |
strike someone a blow v.
|
birine bir yumruk indirmek |
|
176 |
General |
blow over v.
|
unutulmak |
|
177 |
General |
blow v.
|
düşmek |
|
178 |
General |
blow v.
|
balina vb su fışkırtmak |
|
179 |
General |
blow v.
|
fırsat vb kaçırmak |
|
180 |
General |
blow off v.
|
görevden kaçmak |
|
181 |
General |
blow up v.
|
tahrip etmek |
|
182 |
General |
blow v.
|
çiçeklenmek |
|
183 |
General |
blow over v.
|
sona ermek |
|
184 |
General |
blow about v.
|
savurmak |
|
185 |
General |
blow the whistle on v.
|
ele vermek |
|
186 |
General |
blow v.
|
esmek (rüzgar) |
|
187 |
General |
blow in v.
|
çıkagelmek |
|
188 |
General |
blow gently v.
|
efil efil esmek |
|
189 |
General |
blow down v.
|
yıkmak |
|
190 |
General |
blow a horn v.
|
korna çalmak |
|
191 |
General |
blow v.
|
çiçek açmak |
|
192 |
General |
blow v.
|
sigorta atmak (elektrik) |
|
193 |
General |
blow over v.
|
sorunsuz atlatmak |
|
194 |
General |
blow one's nose v.
|
burnunu silmek |
|
195 |
General |
blow a trumpet v.
|
borazan çalmak |
|
196 |
General |
blow v.
|
solumak |
|
197 |
General |
blow something up v.
|
şişirmek |
|
198 |
General |
blow hot and cold about v.
|
bir dediği bir dediğine uymamak |
|
199 |
General |
blow v.
|
soluk soluğa kalmak |
|
200 |
General |
blow one's mind v.
|
deli etmek |
|
201 |
General |
blow one's top v.
|
öfkelenmek |
|
202 |
General |
blow v.
|
defolmak |
|
203 |
General |
blow one's nose v.
|
sümkürmek |
|
204 |
General |
blow out v.
|
püflemek |
|
205 |
General |
blow v.
|
kaçmak |
|
206 |
General |
blow a whistle v.
|
düdük çalmak |
|
207 |
General |
blow v.
|
çalınmak |
|
208 |
General |
blow one's top v.
|
tepesi atmak |
|
209 |
General |
blow hard v.
|
övünmek |
|
210 |
General |
blow v.
|
küfretmek |
|
211 |
General |
blow something up v.
|
havaya uçurmak |
|
212 |
General |
blow up v.
|
büyütmek |
|
213 |
General |
blow out v.
|
üfleyip söndürmek |
|
214 |
General |
blow v.
|
parlamak |
|
215 |
General |
blow the fuse v.
|
sigortayı attırmak |
|
216 |
General |
make blow up v.
|
patlatmak |
|
217 |
General |
blow up v.
|
azarlamak |
|
218 |
General |
blow v.
|
üfürmek |
|
219 |
General |
blow v.
|
körüklemek |
|
220 |
General |
blow up v.
|
patlak vermek |
|
221 |
General |
blow up v.
|
havaya uçurmak |
|
222 |
General |
blow out v.
|
sönmek |
|
223 |
General |
blow gently v.
|
püfür püfür esmek |
|
224 |
General |
blow somebody up v.
|
fırça çekmek |
|
225 |
General |
blow in v.
|
ansızın gelmek |
|
226 |
General |
deal a blow to v.
|
darbe indirmek |
|
227 |
General |
blow a raspberry v.
|
yuhalamak |
|
228 |
General |
deal somebody a blow v.
|
oturtmak |
|
229 |
General |
blow v.
|
altından girip üstünden çıkmak |
|
230 |
General |
blow over v.
|
dinmek (fırtına) |
|
231 |
General |
begin to blow from the northeast v.
|
poyrazlamak |
|
232 |
General |
blow upon v.
|
püflemek |
|
233 |
General |
blow away v.
|
kuvvetle soluk vermek |
|
234 |
General |
blow up v.
|
infilak etmek |
|
235 |
General |
blow horn v.
|
boru çalmak |
|
236 |
General |
(a bugle) to blow v.
|
boru çalmak |
|
237 |
General |
blow one's stack v.
|
tepesi atmak |
|
238 |
General |
blow in v.
|
damlamak |
|
239 |
General |
blow v.
|
sigorta vb atmak |
|
240 |
General |
blow out v.
|
patlamak (lastik) |
|
241 |
General |
blow v.
|
(rüzgar) esmek |
|
242 |
General |
deal a blow at somebody v.
|
yumruk atmak |
|
243 |
General |
deal somebody a blow v.
|
yumruk atmak |
|
244 |
General |
blow the opposite way v.
|
tersten esmek |
|
245 |
General |
blow in opposite direction v.
|
tersten esmek |
|
246 |
General |
blow into v.
|
ansızın içeri girmek |
|
247 |
General |
blow one's stack v.
|
zıvanadan çıkmak |
|
248 |
General |
have a blow dry v.
|
fön çektirmek |
|
249 |
General |
blow out the candle v.
|
mum üflemek |
|
250 |
General |
blow out the candle v.
|
mum söndürmek |
|
251 |
General |
blow a kiss v.
|
öpücük yollamak |
|
252 |
General |
blow a kiss v.
|
öpücük atmak |
|
253 |
General |
deal big blow v.
|
büyük darbe vurmak |
|
254 |
General |
deal death blow v.
|
büyük darbe vurmak |
|
255 |
General |
deal major blow v.
|
büyük darbe vurmak |
|
256 |
General |
deal major blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
257 |
General |
deliver major blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
258 |
General |
deal big blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
259 |
General |
strike great blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
260 |
General |
deliver big blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
261 |
General |
deliver great blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
262 |
General |
strike big blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
263 |
General |
strike major blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
264 |
General |
deal great blow v.
|
ağır darbe indirmek |
|
265 |
General |
get a severe blow v.
|
acı bir darbe yemek |
|
266 |
General |
receive a nasty blow v.
|
acı bir darbe yemek |
|
267 |
General |
get a severe blow v.
|
ağır bir darbe yemek |
|
268 |
General |
receive a nasty blow v.
|
ağır bir darbe yemek |
|
269 |
General |
blow v.
|
hava vermek |
|
270 |
General |
blow down v.
|
yere yatırmak |
|
271 |
General |
blow one's own horn v.
|
yüksekten atmak |
|
272 |
General |
blow-down v.
|
yıkmak (rakibi vb) |
|
273 |
General |
blow-dry v.
|
fön çekmek |
|
274 |
General |
blow v.
|
vuruşmak |
|
275 |
General |
blow the final whistle v.
|
maçın bitiş düdüğünü çalmak |
|
276 |
General |
blow one's stack v.
|
çılgına dönmek |
|
277 |
General |
blow up v.
|
çılgına dönmek |
|
278 |
General |
blow up a balloon v.
|
balon şişirmek |
|
279 |
General |
blow away the roofs v.
|
çatıları uçurmak |
|
280 |
General |
take a major blow v.
|
büyük darbe almak |
|
281 |
General |
blow-dry v.
|
saç kurutma makinesi ile kurutmak |
|
282 |
General |
blow-dry v.
|
saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek |
|
283 |
General |
blow-dry v.
|
kurutma makinesiyle saçı kurutmak |
|
284 |
General |
blow up v.
|
(fotoğraf) büyütmek |
|
285 |
General |
receive a blow v.
|
darbe almak |
|
286 |
General |
blow dry v.
|
fön yapmak |
|
287 |
General |
blow dry v.
|
saçını fönlemek |
|
288 |
General |
blow the tyre v.
|
lastiği patlatmak |
|
289 |
General |
blow the tire v.
|
lastiği patlatmak |
|
290 |
General |
blow dry v.
|
saç fönlemek |
|
291 |
General |
blow the ash off with one's mouth v.
|
ağzıyla külleri üflemek |
|
292 |
General |
blow smoke in one's face v.
|
dumanı suratına üflemek |
|
293 |
General |
blow from north v.
|
kuzeyden esmek |
|
294 |
General |
blow from east v.
|
doğudan esmek |
|
295 |
General |
reel back from the blow v.
|
aldığı darbeyle sendelemek/dengesini kaybetmek |
|
296 |
General |
blow up v.
|
kopmak (fırtına vb) |
|
297 |
General |
blow-up v.
|
fotoğraf büyütme |
|
298 |
General |
blow something up v.
|
patlatmak |
|
299 |
General |
blow off v.
|
kaytarmak |
|
300 |
General |
blow v.
|
kahretmek |
|
301 |
General |
blow up a bomb v.
|
bomba patlatmak |
|
302 |
General |
blow up v.
|
kabarmak |
|
303 |
General |
blow from west v.
|
batıdan esmek |
|
304 |
General |
blow from south v.
|
güneyden esmek |
|
305 |
General |
blow v.
|
hava akımı ile hareket ettirmek |
|
306 |
General |
blow v.
|
içinden hava geçirerek temizlemek |
|
307 |
General |
blow v.
|
nefessiz bırakmak |
|
308 |
General |
blow v.
|
(at) nefesini toplamasına izin vermek |
|
309 |
General |
blow v.
|
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkarıp tehlikeye atmak |
|
310 |
General |
blow v.
|
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi |
|
311 |
General |
blow v.
|
muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan |
|
312 |
General |
blow v.
|
(rüzgar, fırtına) uğultu sesi çıkarmak |
|
313 |
General |
blow v.
|
(ıslık, siren ) üfleyerek çalmak |
|
314 |
General |
blow v.
|
sümkürmek |
|
315 |
General |
blow v.
|
atı çok fazla koşturarak nefessiz bırakmak |
|
316 |
General |
blow v.
|
(bilgi, haber) yaymak |
|
317 |
General |
blow v.
|
(birine bir şey) ısmarlamak |
|
318 |
General |
blow v.
|
tıslamak |
|
319 |
General |
blow v.
|
ıslık çalmak |
|
320 |
General |
blow v.
|
ötmek |
|
321 |
General |
blow v.
|
(hayvan) homurdanmak |
|
322 |
General |
blow v.
|
(av köpeklerini) düdük sesiyle yönlendirmek |
|
323 |
General |
blow [obsolete] v.
|
(duygularını) dile getirmek |
|
324 |
General |
blow v.
|
göz ardı etmek |
|
325 |
General |
blow v.
|
dikkate almamak |
|
326 |
General |
blow v.
|
kağıt hamuru öğütücüsünün içindekileri basınçla dışarı atmak |
|
327 |
General |
blow v.
|
gazla şişmek |
|
328 |
General |
blow v.
|
şişmek |
|
329 |
General |
blow (out) v.
|
(binek atı) eyerlenirken nefesini tutarak göğsünü şişirmek |
|
330 |
General |
blow v.
|
fırtınalı olmak |
|
331 |
General |
blow v.
|
doğaçlama yapmak |
|
332 |
General |
blow v.
|
(düşük kalite nedeniyle) kötü olmak |
|
333 |
General |
blow v.
|
üfürerek ısıtmak |
|
334 |
General |
blow v.
|
repliğini şaşırmak |
|
335 |
General |
blow v.
|
(ödünleşmek için) ifşa etmek |
|
336 |
General |
blow v.
|
patlama sesi çıkarmak |
|
337 |
General |
blow v.
|
sineklendirmek |
|
338 |
General |
blow v.
|
beyazlamak |
|
339 |
General |
blow off v.
|
(tozlu bir yeri) basınçlı hava ile temizlemek |
|
340 |
General |
blow off v.
|
(yarışmada) geçmek |
|
341 |
General |
blow a gasket v.
|
contası atmak |
|
342 |
General |
blow a gasket v.
|
contadan sızdırmak |
|
343 |
General |
blow v.
|
şişirmek |
|
344 |
General |
blow-up adj.
|
şişirilebilen |
|
345 |
General |
blow adj.
|
tamamen gelişmiş |
|
346 |
General |
blow adj.
|
olgunlaşmış |
|
347 |
General |
blow-by-blow adv.
|
harfi harfine |
|
348 |
General |
at a blow adv.
|
birden |
|
349 |
General |
at one blow adv.
|
bir vuruşta |
|
350 |
General |
at a blow adv.
|
aniden |
|
351 |
General |
blow-by-blow adv.
|
ayrıntılarıyla |
|
352 |
General |
blow-by-blow adv.
|
en ince ayrıntısına kadar |
|
353 |
General |
blow-by-blow adv.
|
ayrıntılı |
|
354 |
General |
blow-by-blow adv.
|
ayrıntılı bir şekilde |
|
355 |
General |
blow-by-blow adv.
|
(bir olayı anlatırken) tüm detayları oluş sırasıyla vererek |
|
356 |
General |
a blow was struck expr.
|
ilerleme kaydedildi |
|
Irregular Verb |
|
357 |
Irregular Verb |
blow v.
|
blew - blown |
|
Phrasals |
|
358 |
Phrasals |
blow off v.
|
buhar kazanından (buhar, su, tortu, vb.) püskürtmek |
|
359 |
Phrasals |
blow out v.
|
bağırarak konuşmak |
|
360 |
Phrasals |
blow up v.
|
şişmek |
|
361 |
Phrasals |
blow off v.
|
buhar çıkarmak |
|
362 |
Phrasals |
blow up v.
|
göğsünü kabartmak |
|
363 |
Phrasals |
blow out v.
|
küfürlü konuşmak |
|
364 |
Phrasals |
blow out v.
|
(mumu) söndürmek |
|
365 |
Phrasals |
blow up v.
|
heyecanlandırmak |
|
366 |
Phrasals |
blow up v.
|
fırlamak |
|
367 |
Phrasals |
blow out v.
|
püskürtmek |
|
368 |
Phrasals |
blow up v.
|
infilak etmek |
|
369 |
Phrasals |
blow up v.
|
şiddetle azarlamak |
|
370 |
Phrasals |
blow up v.
|
hava basmak |
|
371 |
Phrasals |
blow up v.
|
imha etmek |
|
372 |
Phrasals |
blow in v.
|
uçuşturmak |
|
373 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeriye doğru esmek |
|
374 |
Phrasals |
blow in v.
|
rüzgarla taşınmak |
|
375 |
Phrasals |
blow in v.
|
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
|
376 |
Phrasals |
blow in v.
|
ansızın içeriye girmek |
|
377 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeriye dalmak |
|
378 |
Phrasals |
blow in v.
|
pat diye girmek |
|
379 |
Phrasals |
blow in v.
|
selamsız sabahsız gelmek |
|
380 |
Phrasals |
blow in v.
|
damlamak |
|
381 |
Phrasals |
blow in v.
|
çıkagelmek |
|
382 |
Phrasals |
blow in v.
|
(çalgı/enstrüman) üflemek |
|
383 |
Phrasals |
blow into v.
|
uçuşturmak |
|
384 |
Phrasals |
blow into v.
|
içeriye doğru esmek |
|
385 |
Phrasals |
blow into v.
|
rüzgarla taşınmak |
|
386 |
Phrasals |
blow into v.
|
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
|
387 |
Phrasals |
blow into v.
|
ansızın içeriye girmek |
|
388 |
Phrasals |
blow into v.
|
içeriye dalmak |
|
389 |
Phrasals |
blow into v.
|
pat diye girmek |
|
390 |
Phrasals |
blow into v.
|
selamsız sabahsız gelmek |
|
391 |
Phrasals |
blow into v.
|
damlamak |
|
392 |
Phrasals |
blow into v.
|
çıkagelmek |
|
393 |
Phrasals |
blow into v.
|
uçuşturmak |
|
394 |
Phrasals |
blow into v.
|
içeriye doğru esmek |
|
395 |
Phrasals |
blow in v.
|
(kapı/pencere) çarpmak |
|
396 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeriye taşınmak |
|
397 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeri doldurmak |
|
398 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeriye doluşmak |
|
399 |
Phrasals |
blow in v.
|
çökertmek |
|
400 |
Phrasals |
blow in v.
|
göçertmek |
|
401 |
Phrasals |
blow in v.
|
göçmek |
|
402 |
Phrasals |
blow in v.
|
çökmek |
|
403 |
Phrasals |
blow in v.
|
ansızın içeriye girmek |
|
404 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeriye dalmak |
|
405 |
Phrasals |
blow in v.
|
pat diye girmek |
|
406 |
Phrasals |
blow in v.
|
selamsız sabahsız gelmek |
|
407 |
Phrasals |
blow in v.
|
damlamak |
|
408 |
Phrasals |
blow in v.
|
çıkagelmek |
|
409 |
Phrasals |
blow off v.
|
uçuşturmak |
|
410 |
Phrasals |
blow off v.
|
alıp götürmek |
|
411 |
Phrasals |
blow off v.
|
patlatmak |
|
412 |
Phrasals |
blow off v.
|
havayla taşınmak |
|
413 |
Phrasals |
blow off v.
|
uçuşmak |
|
414 |
Phrasals |
blow off v.
|
havaya uçmak |
|
415 |
Phrasals |
blow up v.
|
havaya uçurmak |
|
416 |
Phrasals |
blow up v.
|
gümletmek |
|
417 |
Phrasals |
blow up v.
|
infilak etmek |
|
418 |
Phrasals |
blow up v.
|
patlatmak |
|
419 |
Phrasals |
blow up v.
|
söndürmek |
|
420 |
Phrasals |
blow up v.
|
havasını almak |
|
421 |
Phrasals |
blow up v.
|
şişirmek |
|
422 |
Phrasals |
blow up v.
|
(birisine) patlamak |
|
423 |
Phrasals |
blow up v.
|
(birisine) çıkışmak |
|
424 |
Phrasals |
blow up v.
|
veryansın etmek |
|
425 |
Phrasals |
blow up v.
|
bir anda popüler olmak |
|
426 |
Phrasals |
blow up v.
|
popülerleşmek |
|
427 |
Phrasals |
blow up v.
|
önemsemek |
|
428 |
Phrasals |
blow up v.
|
abartmak |
|
429 |
Phrasals |
blow up v.
|
olduğundan daha fazla ciddiye almak |
|
430 |
Phrasals |
blow up v.
|
büyütmek |
|
431 |
Phrasals |
blow up v.
|
uzatmak |
|
432 |
Phrasals |
blow up v.
|
(fırtına ve rüzgarlı hava için) aniden bastırmak |
|
433 |
Phrasals |
blow up v.
|
(planları) suya düşmek |
|
434 |
Phrasals |
blow up v.
|
kısa zaman çok sayıda telefon araması ve/veya mesaj almak |
|
435 |
Phrasals |
blow up v.
|
atışmak |
|
436 |
Phrasals |
blow up v.
|
tartışmak |
|
437 |
Phrasals |
blow up v.
|
didişmek |
|
438 |
Phrasals |
blow up v.
|
kavga etmek |
|
439 |
Phrasals |
blow up v.
|
birbirine girmek |
|
440 |
Phrasals |
blow on something v.
|
bir şeyi üflemek (çorba vb) |
|
441 |
Phrasals |
blow up v.
|
çok kızmak |
|
442 |
Phrasals |
blow through v.
|
çabucak bitirmek |
|
443 |
Phrasals |
blow through v.
|
hızla harcamak |
|
444 |
Phrasals |
blow in v.
|
haber vermeden gelmek |
|
445 |
Phrasals |
blow in v.
|
habersiz gelmek |
|
446 |
Phrasals |
blow out somebody v.
|
hezimete uğratmak |
|
447 |
Phrasals |
blow somebody out v.
|
hezimete uğratmak |
|
448 |
Phrasals |
blow in v.
|
gelivermek |
|
449 |
Phrasals |
blow in v.
|
içeri dalmak |
|
450 |
Phrasals |
blow somebody out v.
|
mağlup etmek |
|
451 |
Phrasals |
blow out somebody v.
|
mağlup etmek |
|
452 |
Phrasals |
blow up v.
|
küplere binmek |
|
453 |
Phrasals |
blow in v.
|
paldır küldür gelivermek |
|
454 |
Phrasals |
blow in v.
|
selamsız sabahsız damlamak |
|
455 |
Phrasals |
blow into something v.
|
(balon vb) şişirmek |
|
456 |
Phrasals |
blow up v.
|
(gizli bir şeyin) ortaya çıkması |
|
457 |
Phrasals |
blow someone out v.
|
(tabancayla) öldürmek |
|
458 |
Phrasals |
blow something out v.
|
üfleyerek söndürmek |
|
459 |
Phrasals |
blow off v.
|
oyalanıp durmak |
|
460 |
Phrasals |
blow someone or something over v.
|
birini/bir şeyi alabora etmek |
|
461 |
Phrasals |
blow someone or something over v.
|
birini/bir şeyi altüst etmek |
|
462 |
Phrasals |
blow someone or something over v.
|
birini/bir şeyi devirmek |
|
463 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
birini yere yıkmak |
|
464 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
birini yere devirmek |
|
465 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
şaşırtmak |
|
466 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
hayrete düşürmek |
|
467 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
hayret ettirmek |
|
468 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
çok şaşırtmak |
|
469 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
hayretler içinde bırakmak |
|
470 |
Phrasals |
blow someone over v.
|
şoke etmek |
|
471 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek |
|
472 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek |
|
473 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak |
|
474 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek |
|
475 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birine/bir şeye) kara çalmak |
|
476 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ismini lekelemek |
|
477 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) namına leke sürmek |
|
478 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) gözden düşürmek |
|
479 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) açığa çıkarmak |
|
480 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) ele vermek |
|
481 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) gammazlamak |
|
482 |
Phrasals |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak |
|
483 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek |
|
484 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek |
|
485 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak |
|
486 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek |
|
487 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birine/bir şeye) kara çalmak |
|
488 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) ismini lekelemek |
|
489 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) namına leke sürmek |
|
490 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) gözden düşürmek |
|
491 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) açığa çıkarmak |
|
492 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) ele vermek |
|
493 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birini/bir şeyi) gammazlamak |
|
494 |
Phrasals |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak |
|
495 |
Phrasals |
blow out v.
|
(gaz kuyusu, petrol kuyusu) kontrolsüz bir şekilde patlamak |
|
496 |
Phrasals |
blow in v.
|
(metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak |
|
497 |
Phrasals |
blow out v.
|
(metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak |
|
498 |
Phrasals |
blow up v.
|
(fonksiyon) sonsuz hale gelmek |
|
499 |
Phrasals |
blow on v.
|
(bir kimsenin) adını lekelemek |
|
500 |
Phrasals |
blow on v.
|
(bir kimseyi) itibarsızlaştırmak |
|