blow! - Turc Anglais Dictionnaire

blow!

Sens de "blow!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
blow n. darbe
Losing her job was a severe blow.
İşsiz kalmak ona ağır bir darbe oldu.

More Sentences
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
blow v. esmek
There was a light breeze blowing on that summer's night.
O yaz gecesinde hafif bir meltem esiyordu.

More Sentences
blow v. üflemek
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.

More Sentences
General
blow n. üfleme
Come on, one more blow for the last candle!
Hadi, son mum için bir üfleme daha!

More Sentences
blow n. çalma
The siren blew.
Siren çaldı.

More Sentences
sword blow n. kılıç darbesi
The famous Gordian Knot was cut with a sword blow.
Meşhur Gordion Düğümü bir kılıç darbesiyle kesildi.

More Sentences
blow n. çarpma
The door blew shut.
Kapı çarptı.

More Sentences
blow n. yumruk
He dealt me a blow in the face.
O yüzüme bir yumruk attı.

More Sentences
blow drier n. fön makinesi
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için fön makinesi kullanıyorum.

More Sentences
blow drier n. saç kurutma makinesi
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.

More Sentences
blow n. sümkürme
Tom blew his nose.
Tom burnunu sümkürdü.

More Sentences
blow v. uçurmak
The wind blew the umbrella out of my hand.
Rüzgar şemsiyeyi elimden uçurdu.

More Sentences
blow off v. uçurmak
He had his hat blown off by the strong wind.
Güçlü rüzgar yüzünden şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow out v. üfleyerek söndürmek
Don't blow out the candle.
Mumu üfleyip söndürme.

More Sentences
blow v. patlamak
Sami's volcano blew.
Sami'nin volkanı patladı.

More Sentences
blow away v. uçurmak
The windstorm blew away roofs and uprooted many trees.
Kasırga çatıları uçurdu ve birçok ağacı kökünden söktü.

More Sentences
blow up v. öfkelenmek
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde gerçekten öfkelendi ve bana bağırmaya başladı.

More Sentences
blow a fuse v. sigortayı attırmak
We've blown a fuse.
Sigortayı attırdık.

More Sentences
blow v. esmek
The southeasterly wind blew over the water.
Güneydoğu rüzgarı suyun üzerinde esti.

More Sentences
blow v. harcamak
I blew my whole bonus on shopping and travel.
Bütün ikramiyemi alışveriş ve seyahat için harcadım.

More Sentences
blow out v. üflemek
I wasn't able to blow out all the candles on the cake.
Pastadaki tüm mumları üfleyemedim.

More Sentences
blow v. atmak
Tom blew Mary a kiss.
Tom Mary'ye bir öpücük attı.

More Sentences
blow in v. çıkıp gelmek
My uncle blew in from Kobe.
Dayım Kobe'den çıkıp geldi.

More Sentences
blow over v. geçmek
Farming has taken a blow over the past year in the United Kingdom, and sheep farming, of course, is no exception.
Birleşik Krallık'ta çiftçilik geçtiğimiz yıl darbe aldı ve elbette koyun yetiştiriciliği de bir istisna değil.

More Sentences
blow v. patlatmak
We've blown a fuse.
Bir sigortayı patlattık.

More Sentences
blow v. çalmak
You can hear the train coming; it's blowing its horn.
Trenin geldiğini duyabilirsiniz; kornasını çalıyor.

More Sentences
(wind) blow v. rüzgar esmek
We should, however, recognise that the time is coming when the wind of freedom will blow through Vietnam.
Bununla birlikte, Vietnam'da özgürlük rüzgarının eseceği zamanın yaklaşmakta olduğunu kabul etmeliyiz.

More Sentences
blow out v. söndürmek
She blew out all eight of her birthday candles.
Doğum günü mumlarının sekizinin tamamını söndürdü.

More Sentences
blow v. sigorta atmak
No sooner had he turned on the TV than the fuse blew.
Televizyonu açar açmaz sigorta attı.

More Sentences
blow up v. patlamak
If Iraq's integrity cannot be safeguarded, the Kurdish question will blow up in our faces.
Eğer Irak'ın bütünlüğü korunamazsa, Kürt sorunu yüzümüze patlayacaktır.

More Sentences
blow v. çarçur etmek
I blew all our savings on a sports car.
Tüm birikimimizi bir spor araba için çarçur ettim.

More Sentences
blow v. üflemek
He blew on his fingers to make them warm.
Isıtmak için parmaklarına üfledi.

More Sentences
blow smoke v. duman üflemek
Tom blew smoke in Mary's face.
Tom Mary'nin yüzüne duman üfledi.

More Sentences
blow off steam v. stres atmak
I was just blowing off steam.
Sadece stres atıyordum.

More Sentences
blow over v. dinmek
I am waiting for the storm to blow over.
Fırtınanın dinmesini bekliyorum.

More Sentences
blow v. havaya uçurmak
The bullet blew the watermelon to pieces.
Kurşun karpuzu havaya uçurdu.

More Sentences
blow down v. devirmek
The storm blew down a tree.
Fırtına bir ağacı devirdi.

More Sentences
blow v. (sigorta) atmak
My car keeps blowing fuses.
Arabamın sigortaları atıp duruyor.

More Sentences
blow a fuse v. çılgına dönmek
Tom blew a fuse.
Tom çılgına döndü.

More Sentences
blow the horn v. kornaya basmak
Blow the horn so that car will let us pass.
Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.

More Sentences
blow v. uçurmak
The wind blew the umbrella out of my hand.
Rüzgar, şemsiyemi elimden uçurdu.

More Sentences
blow v. repliğini unutmak
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
Jane sırası geldiğinde çok heyecanlandı ve repliklerini unuttu.

More Sentences
blow v. savrulmak
Her scarf was blowing in the wind.
Eşarbı rüzgarda savruluyordu.

More Sentences
blow v. (fırsatı) tepmek
I blew my only opportunity at becoming a movie star!
Bir film yıldızı olmak için tek fırsatımı da teptim!

More Sentences
blow v. (teker) patlamak
The right rear tire blew, so we pulled over.
Sağ arka lastik patladı, biz de kenara çektik.

More Sentences
blow v. açık etmek
Sorry, I didn't mean to blow your cover.
Özür dilerim, kimliğinizi açık etmek istememiştim.

More Sentences
Phrasals
blow into v. (çalgı/enstrüman) üflemek
The little girl is blowing into a trumpet.
Küçük kız bir trompete üflüyor.

More Sentences
blow off v. uçurmak
She had her hat blown off yesterday.
Dün şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow off v. havaya uçurmak
It was such a powerful explosion that the roof was blown off.
O kadar güçlü bir patlamaydı ki çatı havaya uçtu.

More Sentences
blow off v. uçurmak
The papers blew off.
Kağıtlar uçtu.

More Sentences
blow off v. havaya savurmak
Part of our roof was blown off in last night's storm.
Dün gece fırtınada çatımızın bir kısmı havaya savruldu.

More Sentences
blow off v. patlamak
The roof was blown off by the explosion.
Çatı patlamayla uçtu.

More Sentences
blow up v. patlatmak
Tom blew up the balloon.
Tom balonu patlattı.

More Sentences
blow up v. sinirlenmek
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde çok sinirlendi ve bana bağırmaya başladı.

More Sentences
Common Usage
blow up v. şişirmek
General
blow n. şanssızlık
blow n. saldırı
nasty blow n. ağır darbe
blow n. alev lambası
blow n. yüksekten atma
violent blow n. sadme
blow off n. sorumluluktan kaçmak
nasty blow n. tehlikeli vuruş
blow n. baltalama
blow n. darp
blow n. esinti
blow n. tokat
blow n. övünme
death blow n. öldürücü darbe
blow fly n. sinek
blow n. hamle
blow n. şok
blow-dryer n. fön makinesi
blow n. vuruş
blow it! n. kahretsin!
blow n. esme
body-blow n. ciddi yenilgi
blow-up n. büyültme
blow-out n. eğlence
blow-out n. patlama
blow-up n. agrandisman
blow-out n. cümbüş
blow-up n. infilak
blow-up n. patlama
blow-out n. alem
body-blow n. vücuda vurulan sert yumruk
by-blow n. gayrimeşru çocuk
fatal blow n. öldürücü darbe
fatal blow n. ölümcül darbe
blow-up bed n. şişme yatak
blow-dryer n. saç kurutucu
blow-dryer n. saç kurutma makinesi
crushing blow n. ezici darbe
blow n. felaket
blow n. rüzgar
death blow n. ağır darbe
blow-out n. inceleme
blow-out n. araştırma
blow-out n. kolay zafer
blow-out n. soruşturma
blow-out n. lastik patlağı
blow-out n. kolay galibiyet
blow-up n. kavga
blow-out n. elektrik sigortasının erimesi
blow-out n. kuyudan petrol/gaz fışkırması
blow-out n. delik
blow-out n. rahat zafer
blow-out n. lastik patlaması
blow drier n. saç kurutucu
large blow n. büyük darbe
hammer blow n. büyük şok
hammer blow n. büyük aksaklık
blow n. beklenmedik şok
blow n. beklenmedik felaket
blow n. şiddetli fırtına
blow n. şok
blow n. tatsız sürpriz
blow n. balinanın su fışkırtması
blow n. kısa dinlenme
blow n. mola
blow n. (at) dinlenme molası
blow n. kabarcık
blow n. altın çağ
blow n. eksiksiz gelişim
blow n. en yüksek düzeyde gelişim
blow n. mükemmellik
blow n. zirve
blow n. en yüksek nokta
blow n. güzel ve genç olunan dönem
blow n. sert vuruş
blow n. üzücü haber
blow n. üzücü haber alma
blow n. parlak görüntü
blow n. patlama sesi
blow dryer n. saç kurutma makinesi
blow-in [uk] n. göçmen
blow-in [uk] n. muhacir
blow tube n. ağız tüfeği
blow-up n. azarlama
blow-by-blow n. tek tek anlatma
blow-hard n. böbürlenen ve palavracı kimse
low blow n. ahlaka aykırı saldırı
low blow n. etik dışı saldırı
low blow n. hakaret
low blow n. aşağılama
by-blow n. dolaylı darbe
by-blow n. tesadüfi darbe
blow [dialect] [northern england] n. mavi
blow n. üfürme
final blow n. son darbe
blow the whistle on v. itiraz etmek
blow v. fışkırmak
blow somebody's brains out v. beynini dağıtmak
blow v. unutulmak
blow one's own horn v. böbürlenmek
blow out v. püskürmek
blow v. yelpazelemek
give a blow with a whip v. kamçı vurmak
blow out liquid from one's mouth v. püskürmek
blow the whistle on v. ilan etmek
blow up v. bombalamak
blow upon v. üflemek
blow v. yanmak
blow down v. istim boşaltmak
blow with bellows v. körüklemek
blow v. uçmak
blow one's breath upon v. nefeslemek
blow up v. havaya uçmak
blow one's stack v. heyheyleri tutmak
deal a blow v. geçirmek
blow up v. agrandisman yapmak
blow away the cobwebs v. zindeleşmek
blow hot and cold v. bir dediği bir dediğine uymamak
strike someone a blow v. birine bir yumruk indirmek
blow over v. unutulmak
blow v. düşmek
blow v. balina vb su fışkırtmak
blow v. fırsat vb kaçırmak
blow off v. görevden kaçmak
blow up v. tahrip etmek
blow v. çiçeklenmek
blow over v. sona ermek
blow about v. savurmak
blow the whistle on v. ele vermek
blow v. esmek (rüzgar)
blow in v. çıkagelmek
blow gently v. efil efil esmek
blow down v. yıkmak
blow a horn v. korna çalmak
blow v. çiçek açmak
blow v. sigorta atmak (elektrik)
blow over v. sorunsuz atlatmak
blow one's nose v. burnunu silmek
blow a trumpet v. borazan çalmak
blow v. solumak
blow something up v. şişirmek
blow hot and cold about v. bir dediği bir dediğine uymamak
blow v. soluk soluğa kalmak
blow one's mind v. deli etmek
blow one's top v. öfkelenmek
blow v. defolmak
blow one's nose v. sümkürmek
blow out v. püflemek
blow v. kaçmak
blow a whistle v. düdük çalmak
blow v. çalınmak
blow one's top v. tepesi atmak
blow hard v. övünmek
blow v. küfretmek
blow something up v. havaya uçurmak
blow up v. büyütmek
blow out v. üfleyip söndürmek
blow v. parlamak
blow the fuse v. sigortayı attırmak
make blow up v. patlatmak
blow up v. azarlamak
blow v. üfürmek
blow v. körüklemek
blow up v. patlak vermek
blow up v. havaya uçurmak
blow out v. sönmek
blow gently v. püfür püfür esmek
blow somebody up v. fırça çekmek
blow in v. ansızın gelmek
deal a blow to v. darbe indirmek
blow a raspberry v. yuhalamak
deal somebody a blow v. oturtmak
blow v. altından girip üstünden çıkmak
blow over v. dinmek (fırtına)
begin to blow from the northeast v. poyrazlamak
blow upon v. püflemek
blow away v. kuvvetle soluk vermek
blow up v. infilak etmek
blow horn v. boru çalmak
(a bugle) to blow v. boru çalmak
blow one's stack v. tepesi atmak
blow in v. damlamak
blow v. sigorta vb atmak
blow out v. patlamak (lastik)
blow v. (rüzgar) esmek
deal a blow at somebody v. yumruk atmak
deal somebody a blow v. yumruk atmak
blow the opposite way v. tersten esmek
blow in opposite direction v. tersten esmek
blow into v. ansızın içeri girmek
blow one's stack v. zıvanadan çıkmak
have a blow dry v. fön çektirmek
blow out the candle v. mum üflemek
blow out the candle v. mum söndürmek
blow a kiss v. öpücük yollamak
blow a kiss v. öpücük atmak
deal big blow v. büyük darbe vurmak
deal death blow v. büyük darbe vurmak
deal major blow v. büyük darbe vurmak
deal major blow v. ağır darbe indirmek
deliver major blow v. ağır darbe indirmek
deal big blow v. ağır darbe indirmek
strike great blow v. ağır darbe indirmek
deliver big blow v. ağır darbe indirmek
deliver great blow v. ağır darbe indirmek
strike big blow v. ağır darbe indirmek
strike major blow v. ağır darbe indirmek
deal great blow v. ağır darbe indirmek
get a severe blow v. acı bir darbe yemek
receive a nasty blow v. acı bir darbe yemek
get a severe blow v. ağır bir darbe yemek
receive a nasty blow v. ağır bir darbe yemek
blow v. hava vermek
blow down v. yere yatırmak
blow one's own horn v. yüksekten atmak
blow-down v. yıkmak (rakibi vb)
blow-dry v. fön çekmek
blow v. vuruşmak
blow the final whistle v. maçın bitiş düdüğünü çalmak
blow one's stack v. çılgına dönmek
blow up v. çılgına dönmek
blow up a balloon v. balon şişirmek
blow away the roofs v. çatıları uçurmak
take a major blow v. büyük darbe almak
blow-dry v. saç kurutma makinesi ile kurutmak
blow-dry v. saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek
blow-dry v. kurutma makinesiyle saçı kurutmak
blow up v. (fotoğraf) büyütmek
receive a blow v. darbe almak
blow dry v. fön yapmak
blow dry v. saçını fönlemek
blow the tyre v. lastiği patlatmak
blow the tire v. lastiği patlatmak
blow dry v. saç fönlemek
blow the ash off with one's mouth v. ağzıyla külleri üflemek
blow smoke in one's face v. dumanı suratına üflemek
blow from north v. kuzeyden esmek
blow from east v. doğudan esmek
reel back from the blow v. aldığı darbeyle sendelemek/dengesini kaybetmek
blow up v. kopmak (fırtına vb)
blow-up v. fotoğraf büyütme
blow something up v. patlatmak
blow off v. kaytarmak
blow v. kahretmek
blow up a bomb v. bomba patlatmak
blow up v. kabarmak
blow from west v. batıdan esmek
blow from south v. güneyden esmek
blow v. hava akımı ile hareket ettirmek
blow v. içinden hava geçirerek temizlemek
blow v. nefessiz bırakmak
blow v. (at) nefesini toplamasına izin vermek
blow v. gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkarıp tehlikeye atmak
blow v. gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi
blow v. muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan
blow v. (rüzgar, fırtına) uğultu sesi çıkarmak
blow v. (ıslık, siren ) üfleyerek çalmak
blow v. sümkürmek
blow v. atı çok fazla koşturarak nefessiz bırakmak
blow v. (bilgi, haber) yaymak
blow v. (birine bir şey) ısmarlamak
blow v. tıslamak
blow v. ıslık çalmak
blow v. ötmek
blow v. (hayvan) homurdanmak
blow v. (av köpeklerini) düdük sesiyle yönlendirmek
blow [obsolete] v. (duygularını) dile getirmek
blow v. göz ardı etmek
blow v. dikkate almamak
blow v. kağıt hamuru öğütücüsünün içindekileri basınçla dışarı atmak
blow v. gazla şişmek
blow v. şişmek
blow (out) v. (binek atı) eyerlenirken nefesini tutarak göğsünü şişirmek
blow v. fırtınalı olmak
blow v. doğaçlama yapmak
blow v. (düşük kalite nedeniyle) kötü olmak
blow v. üfürerek ısıtmak
blow v. repliğini şaşırmak
blow v. (ödünleşmek için) ifşa etmek
blow v. patlama sesi çıkarmak
blow v. sineklendirmek
blow v. beyazlamak
blow off v. (tozlu bir yeri) basınçlı hava ile temizlemek
blow off v. (yarışmada) geçmek
blow a gasket v. contası atmak
blow a gasket v. contadan sızdırmak
blow v. şişirmek
blow-up adj. şişirilebilen
blow adj. tamamen gelişmiş
blow adj. olgunlaşmış
blow-by-blow adv. harfi harfine
at a blow adv. birden
at one blow adv. bir vuruşta
at a blow adv. aniden
blow-by-blow adv. ayrıntılarıyla
blow-by-blow adv. en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow adv. ayrıntılı
blow-by-blow adv. ayrıntılı bir şekilde
blow-by-blow adv. (bir olayı anlatırken) tüm detayları oluş sırasıyla vererek
a blow was struck expr. ilerleme kaydedildi
Irregular Verb
blow v. blew - blown
Phrasals
blow off v. buhar kazanından (buhar, su, tortu, vb.) püskürtmek
blow out v. bağırarak konuşmak
blow up v. şişmek
blow off v. buhar çıkarmak
blow up v. göğsünü kabartmak
blow out v. küfürlü konuşmak
blow out v. (mumu) söndürmek
blow up v. heyecanlandırmak
blow up v. fırlamak
blow out v. püskürtmek
blow up v. infilak etmek
blow up v. şiddetle azarlamak
blow up v. hava basmak
blow up v. imha etmek
blow in v. uçuşturmak
blow in v. içeriye doğru esmek
blow in v. rüzgarla taşınmak
blow in v. bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek
blow in v. ansızın içeriye girmek
blow in v. içeriye dalmak
blow in v. pat diye girmek
blow in v. selamsız sabahsız gelmek
blow in v. damlamak
blow in v. çıkagelmek
blow in v. (çalgı/enstrüman) üflemek
blow into v. uçuşturmak
blow into v. içeriye doğru esmek
blow into v. rüzgarla taşınmak
blow into v. bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek
blow into v. ansızın içeriye girmek
blow into v. içeriye dalmak
blow into v. pat diye girmek
blow into v. selamsız sabahsız gelmek
blow into v. damlamak
blow into v. çıkagelmek
blow into v. uçuşturmak
blow into v. içeriye doğru esmek
blow in v. (kapı/pencere) çarpmak
blow in v. içeriye taşınmak
blow in v. içeri doldurmak
blow in v. içeriye doluşmak
blow in v. çökertmek
blow in v. göçertmek
blow in v. göçmek
blow in v. çökmek
blow in v. ansızın içeriye girmek
blow in v. içeriye dalmak
blow in v. pat diye girmek
blow in v. selamsız sabahsız gelmek
blow in v. damlamak
blow in v. çıkagelmek
blow off v. uçuşturmak
blow off v. alıp götürmek
blow off v. patlatmak
blow off v. havayla taşınmak
blow off v. uçuşmak
blow off v. havaya uçmak
blow up v. havaya uçurmak
blow up v. gümletmek
blow up v. infilak etmek
blow up v. patlatmak
blow up v. söndürmek
blow up v. havasını almak
blow up v. şişirmek
blow up v. (birisine) patlamak
blow up v. (birisine) çıkışmak
blow up v. veryansın etmek
blow up v. bir anda popüler olmak
blow up v. popülerleşmek
blow up v. önemsemek
blow up v. abartmak
blow up v. olduğundan daha fazla ciddiye almak
blow up v. büyütmek
blow up v. uzatmak
blow up v. (fırtına ve rüzgarlı hava için) aniden bastırmak
blow up v. (planları) suya düşmek
blow up v. kısa zaman çok sayıda telefon araması ve/veya mesaj almak
blow up v. atışmak
blow up v. tartışmak
blow up v. didişmek
blow up v. kavga etmek
blow up v. birbirine girmek
blow on something v. bir şeyi üflemek (çorba vb)
blow up v. çok kızmak
blow through v. çabucak bitirmek
blow through v. hızla harcamak
blow in v. haber vermeden gelmek
blow in v. habersiz gelmek
blow out somebody v. hezimete uğratmak
blow somebody out v. hezimete uğratmak
blow in v. gelivermek
blow in v. içeri dalmak
blow somebody out v. mağlup etmek
blow out somebody v. mağlup etmek
blow up v. küplere binmek
blow in v. paldır küldür gelivermek
blow in v. selamsız sabahsız damlamak
blow into something v. (balon vb) şişirmek
blow up v. (gizli bir şeyin) ortaya çıkması
blow someone out v. (tabancayla) öldürmek
blow something out v. üfleyerek söndürmek
blow off v. oyalanıp durmak
blow someone or something over v. birini/bir şeyi alabora etmek
blow someone or something over v. birini/bir şeyi altüst etmek
blow someone or something over v. birini/bir şeyi devirmek
blow someone over v. birini yere yıkmak
blow someone over v. birini yere devirmek
blow someone over v. şaşırtmak
blow someone over v. hayrete düşürmek
blow someone over v. hayret ettirmek
blow someone over v. çok şaşırtmak
blow someone over v. hayretler içinde bırakmak
blow someone over v. şoke etmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birine/bir şeye) kara çalmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ismini lekelemek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) namına leke sürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gözden düşürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) açığa çıkarmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) ele vermek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gammazlamak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birine/bir şeye) kara çalmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ismini lekelemek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) namına leke sürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gözden düşürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) açığa çıkarmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) ele vermek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gammazlamak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak
blow out v. (gaz kuyusu, petrol kuyusu) kontrolsüz bir şekilde patlamak
blow in v. (metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak
blow out v. (metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak
blow up v. (fonksiyon) sonsuz hale gelmek
blow on v. (bir kimsenin) adını lekelemek
blow on v. (bir kimseyi) itibarsızlaştırmak

Sens de "blow!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
blow off steam kurdunu dökmek v.
Irregular Verb
blow - blown blown v.