|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
kenara çekilmek |
step aside v.
|
|
Would you step aside?
Kenara çekilir misin?
More Sentences
|
2 |
General |
kenara çekilmek |
stand aside v.
|
|
However, Europe cannot, under any circumstances, stand aside and do nothing.
Ancak Avrupa hiçbir koşulda kenara çekilip hiçbir şey yapmadan duramaz.
More Sentences
|
3 |
General |
kenara çekmek (araba) |
pull v.
|
|
Tom was going 50 over the speed limit when the police pulled him over.
Polis onu kenara çektiğinde Tom hız sınırının 50 kat üzerinde gidiyordu.
More Sentences
|
4 |
General |
kenara çekmek |
pull over v.
|
|
I was pulled over by a motorcycle cop.
Motosikletli bir devriye tarafından kenara çekildim.
More Sentences
|
5 |
General |
bir kenara bırakmak |
put away v.
|
|
After listening to the debate here, I have put away the script for the speech I had prepared.
Buradaki tartışmayı dinledikten sonra, hazırladığım konuşma metnini bir kenara bıraktım.
More Sentences
|
6 |
General |
kenara koymak |
put away v.
|
|
Tom can put away more money, tax-deferred, for retirement.
Tom emeklilik için, vergisi ertelenmiş daha çok parayı bir kenara koyabilir.
More Sentences
|
7 |
General |
kenara çekilmek |
move over v.
|
|
Now move over.
Şimdi kenara çekil.
More Sentences
|
8 |
General |
bir kenara koymak |
lay aside v.
|
|
He laid aside a few dollars each week.
O her hafta beş dolar bir kenara koydu.
More Sentences
|
9 |
General |
bir kenara koymak |
put aside v.
|
|
He put aside the book.
Kitabı bir kenara koydu.
More Sentences
|
10 |
General |
bir kenara bırakmak |
cast aside v.
|
|
The Karas report strengthens this provision by casting aside government authorisation.
Karas raporu, hükümet iznini bir kenara bırakarak bu hükmü güçlendiriyor.
More Sentences
|
11 |
General |
kenara kaymak |
scoot over v.
|
|
Scoot over and make room for Tom.
Kenara kay ve Tom için yer aç.
More Sentences
|
12 |
General |
kenara ayırmak |
reserve v.
|
|
Reserve half of the chocolate sauce.
Çikolata sosunun yarısını kenara ayırın.
More Sentences
|
13 |
General |
(kenara) çekmek |
draw v.
|
|
My father drew me aside and asked me about work.
Babam beni bir kenara çekti ve iş konusunda sorular sordu.
More Sentences
|
14 |
General |
bir kenara |
aside adv.
|
|
If you set aside a hundred dollars per month, you can buy the suit in three months.
Ayda yüz doları bir kenara ayırırsanız, takım elbiseyi üç ay içinde satın alabilirsiniz.
More Sentences
|
15 |
General |
bir kenara bırakarak |
away adv.
|
|
Put that watch away; you don't want it to be stolen.
O saati bir kenara koy; çalınmasını istemezsin.
More Sentences
|
16 |
General |
kenara atarak |
away adv.
|
|
I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
Taviz vermeye çok istekli olduğumu ancak karşı tarafın bu tavizleri bir kenara atmaması gerektiğini vurgulamak isterim.
More Sentences
|
17 |
General |
bir kenara bırakırsak |
apart from prep.
|
|
Apart from the weather, it was a good picnic.
Havayı bir kenara bırakırsak, güzel bir piknik oldu.
More Sentences
|
|
18 |
General |
kenara koymak |
towards prep.
|
|
My father gave me 100 dollars to put towards a new pair of sneakers.
Babam bana yeni bir çift spor ayakkabı için kenara koyayım diye 100 dolar verdi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
19 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
cast aside v.
|
|
The Karas report strengthens this provision by casting aside government authorisation.
Karas raporu, hükûmet iznini bir kenara bırakarak bu hükmü güçlendirmektedir.
More Sentences
|
20 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
put aside v.
|
|
For us to succeed, we need to put aside our petty squabbles and the interinstitutional rivalries.
Başarılı olabilmemiz için küçük çekişmelerimizi ve kurumlar arası rekabeti bir kenara bırakmamız gerekiyor.
More Sentences
|
21 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
put aside v.
|
|
He put aside a few dollars each week.
O, her hafta birkaç dolar bir kenara koydu.
More Sentences
|
General |
|
22 |
General |
kenara bükülme (bitki) |
deflexure n.
|
|
23 |
General |
bir kenara koyma |
removal n.
|
|
24 |
General |
bir kenara koyma |
setting aside n.
|
|
25 |
General |
(bir şeyi) kenara kaldıran kimse |
mislayer n.
|
|
26 |
General |
kenara ayrılmış olma |
mothballs n.
|
|
27 |
General |
kenara koyma |
deposition [obsolete] n.
|
|
28 |
General |
(yükü) bir kenara bırakma |
deposition [obsolete] n.
|
|
29 |
General |
daha sonra kullanılmak üzere kenara ayrılmış iskambil kartları |
heel [us] n.
|
|
30 |
General |
arabanın güvenle kenara çekilebileceği yer |
drive-off n.
|
|
31 |
General |
kenara yerleştirilen basamak |
side step n.
|
|
32 |
General |
şüpheyi kenara bırakma |
suspension of disbelief n.
|
|
33 |
General |
kenara kaldırmak |
put aside v.
|
|
34 |
General |
bir kenara para koymak |
put something away v.
|
|
35 |
General |
kenara çekmek |
draw apart v.
|
|
36 |
General |
birini kenara çekmek |
get someone out of the way v.
|
|
37 |
General |
kenara çekilmek |
stand back v.
|
|
|
38 |
General |
bir kenara bırakmak |
put something to one side v.
|
|
39 |
General |
bir şeyi kenara çekmek |
get something out of the way v.
|
|
40 |
General |
birine eliyle kenara geç demek |
wave someone aside v.
|
|
41 |
General |
bir kenara para koymak |
put something by v.
|
|
42 |
General |
kenara yazmak |
margin v.
|
|
43 |
General |
kenara sıçramak |
dodge v.
|
|
44 |
General |
kenara çekmek |
draw aside v.
|
|
45 |
General |
kenara çekilmek |
get out of the way v.
|
|
46 |
General |
kenara çekmek |
pull to the curb v.
|
|
47 |
General |
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
keep something on the back burner v.
|
|
48 |
General |
bir kenara bırakmak |
leave aside v.
|
|
49 |
General |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
put something to one side v.
|
|
50 |
General |
bir kenara koymak |
put something by v.
|
|
51 |
General |
kenara parketmek |
pull v.
|
|
52 |
General |
sonrası için bir kenara koymak (para vb) |
put away v.
|
|
53 |
General |
bir kenara atmak |
put away v.
|
|
54 |
General |
kenara çekmek |
pull off v.
|
|
55 |
General |
bir kenara para ayırmak |
put some money on the side v.
|
|
56 |
General |
bir kenara para ayırmak |
allocate money v.
|
|
57 |
General |
kenara çekmek |
pull off the road v.
|
|
58 |
General |
arabayı kenara çekmek |
pull off the road v.
|
|
59 |
General |
kenara itmek |
thrust aside v.
|
|
60 |
General |
kenara yanaşmak |
draw in v.
|
|
61 |
General |
bir kenara koymak |
set apart v.
|
|
62 |
General |
bir kenara ayırmak |
earmark v.
|
|
63 |
General |
bir kenara ayırmak |
set-aside v.
|
|
64 |
General |
bir kenara koymak |
set aside v.
|
|
65 |
General |
(taşıt) kenara çekilip durmak |
pull in v.
|
|
66 |
General |
bir kenara atmak (para vb) |
lay aside v.
|
|
67 |
General |
bir kenara itmek |
brush aside v.
|
|
68 |
General |
kenara itilmek |
be marginalized v.
|
|
69 |
General |
bir kenara kaldırmak |
sweep aside v.
|
|
70 |
General |
ayırıp kenara koymak |
filter v.
|
|
71 |
General |
ayırıp kenara koymak |
strain v.
|
|
72 |
General |
ayırıp kenara koymak |
separate out v.
|
|
73 |
General |
ayırıp kenara koymak |
filter out v.
|
|
74 |
General |
ayırıp kenara koymak |
filtrate v.
|
|
75 |
General |
bir amaç için bir kenara koymak |
earmark v.
|
|
76 |
General |
arabayı kenara çekmek |
pull the car over v.
|
|
77 |
General |
üzerindeki battaniyeyi kenara doğru atmak/fırlatmak |
fling the blanket off of oneself v.
|
|
|
78 |
General |
bir oyuncuyu kenara çekmek |
sideline v.
|
|
79 |
General |
kenara koymak |
do way v.
|
|
80 |
General |
kenara kaldırmak |
do way v.
|
|
81 |
General |
kenara çekilmek |
make way v.
|
|
82 |
General |
bir kenara atmak |
trash v.
|
|
83 |
General |
kenara koymak |
elong v.
|
|
84 |
General |
bir kenara bırakmak |
elong v.
|
|
85 |
General |
kenara çekmek |
undraw v.
|
|
86 |
General |
kenara çekilmek |
undraw v.
|
|
87 |
General |
kenara çekilmek |
turn v.
|
|
88 |
General |
kenara koymak |
bestow v.
|
|
89 |
General |
kenara çekilmesine neden olmak |
blanch v.
|
|
90 |
General |
(at) kenara itmek |
bore v.
|
|
91 |
General |
bir kenara koymak |
mislay v.
|
|
92 |
General |
kenara atmak |
burke v.
|
|
93 |
General |
diğer her şeyi bir kenara bırakıp aşırı konsantre olmak |
overfocus v.
|
|
94 |
General |
bir kenara atmak |
dice [australia] v.
|
|
95 |
General |
kenara ayırmak |
consign v.
|
|
96 |
General |
parayı kenara atmak |
invest v.
|
|
97 |
General |
bir kenara itmek |
fob off v.
|
|
98 |
General |
kenara ayırıp iyi durumda tutmak |
preserve v.
|
|
99 |
General |
bir kenara yazmak |
scriggle [dated] v.
|
|
100 |
General |
bir kenara itmek |
shog v.
|
|
101 |
General |
kenara ayırmak |
shuck v.
|
|
102 |
General |
kenara koymak |
shuck v.
|
|
103 |
General |
kenara koymak |
side [dialect] v.
|
|
104 |
General |
bir kenara koymak |
sidetrack v.
|
|
105 |
General |
kenara koymak |
single [obsolete] v.
|
|
106 |
General |
şüpheyi kenara bırakmak |
suspend one's disbelief v.
|
|
107 |
General |
kenara para koyarak ödemek |
protect v.
|
|
108 |
General |
kenara ayırmak |
squirrel v.
|
|
109 |
General |
bir kenara atılmış |
to the left adj.
|
|
110 |
General |
bir kenara atılmış |
dumped adj.
|
|
111 |
General |
dış kenara ait |
peripheral adj.
|
|
112 |
General |
kenara ait |
marginal adj.
|
|
113 |
General |
bir davaya veya fikre diğer kaygıları bir kenara itecek derecede saplantılı kimse |
monomaniacal adj.
|
|
114 |
General |
bir kenara konmuş |
reversed adj.
|
|
115 |
General |
kenara koyulmuş |
destinate adj.
|
|
116 |
General |
bir kenara atılmış |
old adj.
|
|
117 |
General |
kenara yerleştirilen |
corner adj.
|
|
118 |
General |
katlanıp bir kenara konulabilen (yatak) |
foldaway adj.
|
|
119 |
General |
kenara atılmış |
perdulous [obsolete] adj.
|
|
120 |
General |
gelişigüzel kenara atılmış |
scattered [obsolete] adj.
|
|
121 |
General |
kenara atılan |
superseded adj.
|
|
122 |
General |
kenara doğru |
toward the side adv.
|
|
123 |
General |
kenara doğru |
edgeways adv.
|
|
124 |
General |
kenara atılarak |
overboard adv.
|
|
125 |
General |
her şeyi bir kenara bırakarak |
first of all adv.
|
|
126 |
General |
her şeyi bir kenara koyarak |
firstly adv.
|
|
127 |
General |
bir kenara |
by prep.
|
|
128 |
General |
-i bir kenara bırakırsak |
apart from prep.
|
|
Phrasals |
|
129 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
cast away v.
|
|
130 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
cast away v.
|
|
131 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
cast out v.
|
|
132 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
throw by v.
|
|
133 |
Phrasals |
fırçayla vb. bir kenara itmek |
brush aside v.
|
|
134 |
Phrasals |
kenara koymak |
fob off v.
|
|
135 |
Phrasals |
kenara çekilmek |
sheer off v.
|
|
136 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
throw away v.
|
|
137 |
Phrasals |
bir kenara itmek |
thrust off v.
|
|
138 |
Phrasals |
kenara ayırmak |
throw over v.
|
|
139 |
Phrasals |
kenara koymak |
shift off v.
|
|
140 |
Phrasals |
bir kenara itmek |
thrust away v.
|
|
141 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
set by v.
|
|
142 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
put off v.
|
|
143 |
Phrasals |
yana/kenara atmak/fırlatmak/savurmak |
fling (someone or something) aside v.
|
|
144 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
place aside v.
|
|
145 |
Phrasals |
yana/bir kenara itmek/itelemek |
sweep aside v.
|
|
146 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
place aside v.
|
|
147 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak |
toss out v.
|
|
148 |
Phrasals |
aracı kenara çekmek |
pull over v.
|
|
149 |
Phrasals |
bir kenara itmek |
push aside v.
|
|
150 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
chuck out v.
|
|
151 |
Phrasals |
bir kenara vb. para koymak |
sock something away v.
|
|
152 |
Phrasals |
birini aracını kenara çekmek |
pull over somebody v.
|
|
153 |
Phrasals |
bir kenara bırakmak/koymak |
leave something aside v.
|
|
154 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
cast aside v.
|
|
155 |
Phrasals |
bir kenara ayırmak |
put aside v.
|
|
156 |
Phrasals |
birini aracını kenara çekmek |
pull somebody over v.
|
|
157 |
Phrasals |
bir kenara ayırmak |
put something by v.
|
|
158 |
Phrasals |
bir kenara ayırmak |
lay something by v.
|
|
159 |
Phrasals |
bir kenara saklamak |
put aside v.
|
|
160 |
Phrasals |
bir kenara atmak |
put aside v.
|
|
161 |
Phrasals |
bir kenara itmek |
push away v.
|
|
162 |
Phrasals |
birini kenara çekmek |
take somebody aside v.
|
|
163 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
stack away v.
|
|
164 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
hive away v.
|
|
165 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
lay in v.
|
|
166 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
salt away v.
|
|
167 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
store away v.
|
|
168 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
store something away v.
|
|
169 |
Phrasals |
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak |
stash away v.
|
|
170 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak |
lay in v.
|
|
171 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak |
stack away v.
|
|
172 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak |
salt away v.
|
|
173 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak |
hive away v.
|
|
174 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak |
stash away v.
|
|
175 |
Phrasals |
kenara itmek |
push aside v.
|
|
176 |
Phrasals |
kenara itmek |
shove aside v.
|
|
177 |
Phrasals |
kenara süpürmek |
sweep aside v.
|
|
178 |
Phrasals |
kenara itmek |
nudge aside v.
|
|
179 |
Phrasals |
kenara kaldırmak |
shoulder aside v.
|
|
180 |
Phrasals |
kenara itmek |
shoulder aside v.
|
|
181 |
Phrasals |
kenara koymak/ayırmak |
place something aside v.
|
|
182 |
Phrasals |
kenara atmak/itmek |
throw aside/out of the way v.
|
|
183 |
Phrasals |
kenara atmak/itmek |
toss aside v.
|
|
184 |
Phrasals |
kenara geç diye işaret etmek |
motion someone to the side v.
|
|
185 |
Phrasals |
kenara çekmek |
call aside v.
|
|
186 |
Phrasals |
tekmeleyerek kenara itmek |
kick aside v.
|
|
187 |
Phrasals |
(el/kol işareti ile) birini kenara çekmek |
motion someone aside v.
|
|
188 |
Phrasals |
(sonra kullanmak üzere) bir kenara koymak |
store away v.
|
|
189 |
Phrasals |
(sonra kullanmak üzere) bir kenara koymak |
store something away v.
|
|
190 |
Phrasals |
yana/kenara çekmek |
pull someone aside v.
|
|
191 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
put down v.
|
|
192 |
Phrasals |
kenar kenara koymak/getirmek |
edge with (something) v.
|
|
193 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
factor out v.
|
|
194 |
Phrasals |
(birini) kenara almak |
rest in (someone) v.
|
|
195 |
Phrasals |
bir oyuncuyu kenara almak |
rest in (someone) v.
|
|
196 |
Phrasals |
bir oyuncuyu kenara alıp dinlendirmek |
rest in (someone) v.
|
|
197 |
Phrasals |
işaret edip kenara çekmek |
wave aside v.
|
|
198 |
Phrasals |
bir kenara atmak/fırlatmak |
pitch on v.
|
|
199 |
Phrasals |
bir şeyi bir şeyin içerisinde bir kenara koymak |
store something in something v.
|
|
200 |
Phrasals |
kenara itmek |
jostle aside v.
|
|
201 |
Phrasals |
bir süreliğine bir kenara bırakmak |
lay aside v.
|
|
202 |
Phrasals |
kenara çelmek |
zoom up v.
|
|
203 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
put (something) toward (something) v.
|
|
204 |
Phrasals |
için kenara koymak |
put toward v.
|
|
205 |
Phrasals |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
set something aside v.
|
|
206 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
set something aside v.
|
|
207 |
Phrasals |
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak/kaldırmak |
set something aside for future use v.
|
|
208 |
Phrasals |
biri için bir kenara bir şey ayırmak |
set something aside for someone v.
|
|
209 |
Phrasals |
bir kenara koymak |
lay by v.
|
|
210 |
Phrasals |
kenara koymak |
bank up v.
|
|
211 |
Phrasals |
biri/bir şey için kenara para koymak |
budget something for someone or something v.
|
|
212 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şey) kenara koymak |
budget (something) for (something) v.
|
|
213 |
Phrasals |
kenara çekmek |
cast aside v.
|
|
214 |
Phrasals |
kenara itmek |
cast aside v.
|
|
215 |
Phrasals |
bir şeyi bir kenara atmak |
cast something aside v.
|
|
216 |
Phrasals |
kenara ayırmak |
bracket (off) v.
|
|
217 |
Phrasals |
kenara ayırmak |
hold out v.
|
|
218 |
Phrasals |
kenara itmek |
chuck away v.
|
|
219 |
Phrasals |
kenara çekmek |
chuck away v.
|
|
220 |
Phrasals |
birini/bir şeyi kenara itmek |
chuck someone or something away v.
|
|
221 |
Phrasals |
birini/bir şeyi kenara çekmek |
chuck someone or something away v.
|
|
222 |
Phrasals |
(bir şeyi) kenara bırakmak |
depart with (something) v.
|
|
223 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir kenara bırakmak |
dispense with someone or something v.
|
|
224 |
Phrasals |
(bir şeyi) bir kenara bırakmak |
dispense with (something) v.
|
|
225 |
Phrasals |
kenara çekilmek |
draw aside v.
|
|
226 |
Phrasals |
birini kenara çekmek |
draw someone aside v.
|
|
227 |
Phrasals |
kenar kenara koymak/getirmek |
edge with v.
|
|
228 |
Phrasals |
kenara itmek |
elbow aside v.
|
|
229 |
Phrasals |
yana/kenara atmak/fırlatmak/savurmak |
fling aside v.
|
|
230 |
Phrasals |
birini/bir şeyi kenara itmek |
fling someone or something away v.
|
|
231 |
Phrasals |
öylece bir kenara atmak |
kick aside v.
|
|
232 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için kenara koymak/ayırmak |
lay aside (something) for (someone or something) v.
|
|
233 |
Phrasals |
için kenara koymak/ayırmak |
lay aside for v.
|
|
234 |
Phrasals |
için kenara ayırmak |
leave for v.
|
|
235 |
Phrasals |
kenara geçmesini/çekilmesini işaret etmek |
motion aside v.
|
|
236 |
Phrasals |
kenara geçmesi için işaret yapmak |
motion aside v.
|
|
237 |
Phrasals |
kenara çekmek |
pull aside v.
|
|
238 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için bir kenara koymak |
reserve (something) for (someone or something) v.
|
|
239 |
Phrasals |
için bir kenara koymak |
reserve for v.
|
|
240 |
Phrasals |
kenara alıp dinlendirmek |
rest in v.
|
|
241 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
save for (something) v.
|
|
242 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
save toward (something) v.
|
|
243 |
Phrasals |
kenara kaymak |
scooch over v.
|
|
244 |
Phrasals |
kenara kaydırmak |
scooch over v.
|
|
245 |
Phrasals |
kenara çekmek |
scooch over v.
|
|
246 |
Phrasals |
(bir şey için) bir tarafa/kenara (bir şey) koymak |
set (something) apart (for something) v.
|
|
247 |
Phrasals |
(birini) kenara çekmek |
take aside v.
|
|
248 |
Phrasals |
(birini) kenara itmek |
trip over (someone) v.
|
|
249 |
Phrasals |
(bir aracı) kenara çekmek |
pull up v.
|
|
Phrases |
|
250 |
Phrases |
şimdi bunları bir kenara/tarafa bırakalım millet |
but seriously, folks expr.
|
|
251 |
Phrases |
bir kenara bırakırsak |
apart from the fact that expr.
|
|
252 |
Phrases |
-i bir kenara bırakırsak |
apart from the fact that expr.
|
|
Colloquial |
|
253 |
Colloquial |
acil durumlar için kenara ayrılmış az miktarda para |
mad money n.
|
|
254 |
Colloquial |
her ihtimale karşı kenara koyulan cüzi bir para |
mad money n.
|
|
255 |
Colloquial |
(kenara) kaymak |
shove up v.
|
|
256 |
Colloquial |
görüntüsünü bir kenara bırakırsak |
aside from how it looks v.
|
|
257 |
Colloquial |
konuyu bi kenara bırakmak |
let it drop v.
|
|
258 |
Colloquial |
oyuncuyu kenara almak |
bench v.
|
|
259 |
Colloquial |
(yarışta at veya atlet) diğer yarışçıları kenara sıkıştırmak |
bore v.
|
|
260 |
Colloquial |
konuyu bir kenara bırakmak |
park it v.
|
|
261 |
Colloquial |
(birini) kenara çekmek |
take to one side v.
|
|
262 |
Colloquial |
(bir şeyi) bir kenara bırakabilirsin |
you can dispense with (something) expr.
|
|
263 |
Colloquial |
kenara çekil! |
move over! expr.
|
|
264 |
Colloquial |
kenara kay! |
move over! expr.
|
|
265 |
Colloquial |
kenara çekil! |
move up! expr.
|
|
266 |
Colloquial |
kenara kay! |
move aside! expr.
|
|
267 |
Colloquial |
kenara kay! |
scoot over! expr.
|
|
268 |
Colloquial |
kenara kay! |
move up! expr.
|
|
269 |
Colloquial |
kenara çekil! |
move aside! expr.
|
|
270 |
Colloquial |
yaz bir kenara (söz verirken söylenir) |
book it expr.
|
|
271 |
Colloquial |
konuyu kapat, konuyu bir kenara bırak |
let it drop expr.
|
|
272 |
Colloquial |
konuyu kapat, konuyu bir kenara bırak |
let it rest expr.
|
|
273 |
Colloquial |
(ya bir şeyi yap) ya da kenara çekil |
(do something) or get off the pot expr.
|
|
274 |
Colloquial |
hemen/derhal kenara çekil |
move it expr.
|
|
275 |
Colloquial |
kenara çekil |
one side exclam.
|
|
Idioms |
|
276 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-contemplation n.
|
|
277 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-gazing n.
|
|
278 |
Idioms |
kenara koyulan para |
a nest egg n.
|
|
279 |
Idioms |
kenara alınma |
an early bath n.
|
|
280 |
Idioms |
kenara alınma |
an early bath n.
|
|
281 |
Idioms |
gereksiz olarak kenara ayırmak |
lay on the shelf v.
|
|
282 |
Idioms |
kenara ayırmak |
throw overboard v.
|
|
283 |
Idioms |
anlaşmazlıkları bir kenara bırakmak/göz ardı etmek |
put aside (one's) differences v.
|
|
284 |
Idioms |
ortalıktan/ortadan/kenara kaldırmak |
put out of the way v.
|
|
285 |
Idioms |
kenara atılmak/itilmek |
go by the wayside v.
|
|
286 |
Idioms |
bir kenara bırakmak |
clear the decks v.
|
|
287 |
Idioms |
kenara kaldırmak |
clear the decks v.
|
|
288 |
Idioms |
bir kenara bırakmak |
clear the deck v.
|
|
289 |
Idioms |
kenara kaldırmak |
clear the deck v.
|
|
290 |
Idioms |
eskiyip bir kenara atılmak |
collect dust v.
|
|
291 |
Idioms |
bir kenara atılmak |
collect dust v.
|
|
292 |
Idioms |
bir kenara itilmek |
end up in the knacker's yard v.
|
|
293 |
Idioms |
bir kenara çekilmek |
take a back seat v.
|
|
294 |
Idioms |
bir kenara atılmak |
go by the board v.
|
|
295 |
Idioms |
geçmişi bir kenara bırakmak |
break with the past v.
|
|
296 |
Idioms |
her şeyi bir kenara bırakmak |
throw everything to wind v.
|
|
297 |
Idioms |
oyuncuyu kenara almak |
send someone to the showers v.
|
|
298 |
Idioms |
kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakmak |
nip their own noses off v.
|
|
299 |
Idioms |
kenara itmek |
edge someone out v.
|
|
300 |
Idioms |
kenara para koymak |
set money aside v.
|
|
301 |
Idioms |
kenara para koymak |
put money aside v.
|
|
302 |
Idioms |
kenara geç diye işaret etmek |
motion someone to one side v.
|
|
303 |
Idioms |
oyuncuyu kenara almak |
send someone to the locker room v.
|
|
304 |
Idioms |
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak |
can't call one's soul one's own v.
|
|
305 |
Idioms |
kenara çekilmek |
take a back seat v.
|
|
306 |
Idioms |
(zor günler için) bir kenara koymak |
keep something for a rainy day v.
|
|
307 |
Idioms |
(zor günler için) bir kenara koymak |
hold something back for a rainy day v.
|
|
308 |
Idioms |
(sonradan kullanmak üzere) bir şeyi kenara kaldırmak |
put something in mothballs v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şey için) (bir şeyi) bir kenara ayırmak |
put something aside (for something) v.
|
|
310 |
Idioms |
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek |
get off to the side with someone v.
|
|
311 |
Idioms |
(zor günler için) bir kenara koymak |
put something aside for a rainy day v.
|
|
312 |
Idioms |
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek |
move off to the side with someone v.
|
|
313 |
Idioms |
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek |
go off to the side with someone v.
|
|
314 |
Idioms |
(zor günler için) bir kenara koymak |
save something for a rainy day v.
|
|
315 |
Idioms |
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek |
step off to the side with someone v.
|
|
316 |
Idioms |
birini bir köşeye/kenara çekmek |
draw (one) to one side v.
|
|
317 |
Idioms |
bir kenara atılmak/itilmek |
gather dust v.
|
|
318 |
Idioms |
oyunda kenara alınmak |
take an early bath [uk] v.
|
|
319 |
Idioms |
kenara alınmak |
take an early bath [uk] v.
|
|
320 |
Idioms |
anlaşmazlıkları bir kenara bırakmak/göz ardı etmek |
set aside (one's) differences v.
|
|
321 |
Idioms |
mantığını bir kenara bırakmak |
suspend (one's) disbelief v.
|
|
322 |
Idioms |
sorgulamayı bir kenara bırakmak |
suspend (one's) disbelief v.
|
|
323 |
Idioms |
kenara alınmak |
get the hook v.
|
|
324 |
Idioms |
birini bir köşeye/kenara çekmek |
take/draw somebody to one side v.
|
|
325 |
Idioms |
gururunu bir kenara bırakmak |
go to canossa v.
|
|
326 |
Idioms |
bir kenara atılmak |
be hung out to dry v.
|
|
327 |
Idioms |
kenara çekilmek |
move out of (one's) way v.
|
|
328 |
Idioms |
kenara çekmek |
move out of (one's) way v.
|
|
329 |
Idioms |
kenara çekilmek |
move out of the way v.
|
|
330 |
Idioms |
kenara çekmek |
move out of the way v.
|
|
331 |
Idioms |
birini/bir şeyi kenara çekmek |
move someone or something out of the way v.
|
|
332 |
Idioms |
(bir şeyi) bir kenara bırakmak |
leave (something) to one side v.
|
|
333 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
leave something on one side v.
|
|
334 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
put something on one side v.
|
|
335 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
put something to one side v.
|
|
336 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
leave something to one side v.
|
|
337 |
Idioms |
bitirip kenara koymak |
put to bed v.
|
|
338 |
Idioms |
kenara çekmek/koymak |
put out of the way v.
|
|
339 |
Idioms |
anlaşmazlığı bir kenara bırakmak |
bury your differences v.
|
|
340 |
Idioms |
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak |
can't call soul own v.
|
|
341 |
Idioms |
korkulu/endişeli/üzüntülü bir anıyı/düşünceyi bir kenara bırakmak |
lay a ghost v.
|
|
342 |
Idioms |
korkulu/endişeli/üzüntülü bir anıyı/düşünceyi bir kenara bırakmak |
lay the ghost v.
|
|
343 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
leave something on one side v.
|
|
344 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
leave something onto one side v.
|
|
345 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
put something on one side v.
|
|
346 |
Idioms |
bir şeyi bir kenara bırakmak |
put something onto one side v.
|
|
347 |
Idioms |
(bir şeyi) bir kenara bırakmak |
let (something) lie v.
|
|
348 |
Idioms |
(bir şeyi) bir kenara bırakmak |
let (something) rest v.
|
|
349 |
Idioms |
kenara çekilmesini/geçmesini işaret etmek |
motion to one side v.
|
|
350 |
Idioms |
kenara geç/çekil diye işaret etmek |
motion to one side v.
|
|
351 |
Idioms |
(bir konuyu) bir kenara bırakmak |
put (something) to bed v.
|
|
352 |
Idioms |
(bir konuyu) bir kenara bırakmak |
put (something) to rest v.
|
|
353 |
Idioms |
bir kenara kaldırmak |
put in mothballs v.
|
|
354 |
Idioms |
(bir şey) için kenara para koymak |
save money up (for something) v.
|
|
355 |
Idioms |
kenara koymak |
save, keep, it for a rainy day v.
|
|
356 |
Idioms |
kenara koymak |
save, keep, it for a rainy day v.
|
|
357 |
Idioms |
(oyuncuyu) kenara almak |
send to the showers v.
|
|
358 |
Idioms |
bir yana/kenara çekmek |
take to one side v.
|
|
359 |
Idioms |
(bir şeyler konuşmak için biriyle) bir kenara çekilmiş |
off to the side (with someone) adj.
|
|
360 |
Idioms |
bir kenara |
to one side adv.
|
|
361 |
Idioms |
sözlerimi bir kenara yaz |
mark my words expr.
|
|
362 |
Idioms |
zor günler için kenara koy |
save it for a rainy day expr.
|
|
363 |
Idioms |
ilerisi için kenara koy |
save it for a rainy day expr.
|
|
364 |
Idioms |
zor günler için kenara koy |
keep it for a rainy day expr.
|
|
365 |
Idioms |
ilerisi için kenara koy |
keep it for a rainy day expr.
|
|
Speaking |
|
366 |
Speaking |
bu sözü bir kenara yazayım |
I must remember that line expr.
|
|
367 |
Speaking |
dediklerimi yaz bir kenara |
you mark my words expr.
|
|
368 |
Speaking |
kenara çek |
pull over expr.
|
|
369 |
Speaking |
sözlerimi/bunu bir kenara yaz |
mark my word expr.
|
|
Trade/Economic |
|
370 |
Trade/Economic |
(arazi, karın bir bölümü) belirli amaç doğrultusunda kenara ayrılan şey |
set-aside n.
|
|
Technical |
|
371 |
Technical |
kenar kenara |
edge-to-edge n.
|
|
372 |
Technical |
(grafik teorisinde) bir grafikteki bağımsız olan ve birbiriyle kesişmeyen bir dizi kenara verilen ad |
matching n.
|
|
373 |
Technical |
(kullanılmış materyali) dağıtım için kenara ayırmak |
dump v.
|
|
374 |
Technical |
dışbükey ve içbükey kenara sahip olan |
convexo-concave adj.
|
|
375 |
Technical |
iki düzlem yüz veya kenara sanip olan |
dihedral adj.
|
|
Computer |
|
376 |
Computer |
kenar-kenara birleştirme |
margin convergence n.
|
|
377 |
Computer |
kenar-kenara tamiri |
margin convergence n.
|
|
378 |
Computer |
kenara yanaştırmak |
justify v.
|
|
379 |
Computer |
kenardan kenara |
edge-to-edge adj.
|
|
380 |
Computer |
kenardan kenara |
edge to edge adv.
|
|
381 |
Computer |
kenar kenara |
side by side adv.
|
|
Textile |
|
382 |
Textile |
örgü ipliklerinin kenardan kenara uzandığı makineyle goblen dokuma yöntemi |
tapestry weave n.
|
|
Construction |
|
383 |
Construction |
(kenara) taş döşemek |
surbed v.
|
|
384 |
Construction |
(kenara) taş dizmek |
surbed v.
|
|
385 |
Construction |
(kenara) taş koymak |
surbed v.
|
|
Automotive |
|
386 |
Automotive |
kenara çekme |
pulling over n.
|
|
387 |
Automotive |
kenara çekme |
pulling in n.
|
|
Marine |
|
388 |
Marine |
geminin pruvasının seyir halindeyken su damlacıklarını kenara iten yukarı ve dışa doğru kıvrılan kısmı |
flare n.
|
|
Gastronomy |
|
389 |
Gastronomy |
(hamur) mayalanması için bir kenara koymak |
set v.
|
|
Math |
|
390 |
Math |
dik üçgende karşı kenarın komşu kenara oranı |
cotan n.
|
|
Geometry |
|
391 |
Geometry |
düzgün çokgenin merkezinden kenara indirilen dikme |
apothem n.
|
|
392 |
Geometry |
dik üçgende hipotenüsün karşı kenara oranı |
cosec n.
|
|
393 |
Geometry |
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) |
opposite adj.
|
|
Biology |
|
394 |
Biology |
farklı bir renk veya biçimde kenara sahip olan |
marginate adj.
|
|
395 |
Biology |
kenara yakın |
submarginal adj.
|
|
Botanic |
|
396 |
Botanic |
tepesine doğru genişleyen dairesel kenara sahip (yaprak) |
wheel-shaped adj.
|
|
Apiculture |
|
397 |
Apiculture |
bir kenara atmak |
supersedure v.
|
|
Philosophy |
|
398 |
Philosophy |
yalnızca gerçek deneyimlere odaklanmak için metafiziksel teorileri ve varoluşsal soruları bir kenara bırakmak |
bracket v.
|
|
Sport |
|
399 |
Sport |
köşeye/kenara çarpmak (top) |
nick v.
|
|
400 |
Sport |
(bilardo) topu birkaç kenara çarptırıp bir sonraki vuruş için istenen pozisyona getirmek |
drive v.
|
|
401 |
Sport |
(beyzbol ve softball) üç vuruş sonrası kenara çekilmek |
pop out v.
|
|
Football |
|
402 |
Football |
(amerikan futbolunda hücum kenar oyuncusu) top taşıyıcıya engel olmak için hücum hattından kenara geri dönmek |
pull v.
|
|
Boxing |
|
403 |
Boxing |
(boksta karşı yumruktan kaçmak için) kenara çekilme |
side step n.
|
|
Bookbindery |
|
404 |
Bookbindery |
(yaprakları) ciltlenen kenara atılan dikişle birbirine tutturmak |
overcast v.
|
|
Archaic |
|
405 |
Archaic |
kenara koymak |
daff v.
|
|
406 |
Archaic |
kenara çevirmek |
daff v.
|
|
407 |
Archaic |
kenara itmek |
daff v.
|
|
408 |
Archaic |
kenara koymak |
divest v.
|
|
409 |
Archaic |
kenara ayırmak |
set to v.
|
|
410 |
Archaic |
kenara atmak |
set to v.
|
|
Slang |
|
411 |
Slang |
kenara kaymak |
scooch v.
|
|
412 |
Slang |
kenara ilişmek |
scooch v.
|
|
413 |
Slang |
kenara para atmak |
sock away v.
|
|
414 |
Slang |
bir kenara koymak |
ditch v.
|
|
415 |
Slang |
bir kenara atmak |
crater v.
|
|
416 |
Slang |
bir kenara atmak |
shit-can v.
|
|
British Slang |
|
417 |
British Slang |
kenara kaymak |
hutch up v.
|
|
418 |
British Slang |
kenara kaymak |
budge up v.
|
|