strict - Turc Anglais Dictionnaire

strict

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "strict" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 50 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
strict adj. sıkı
She became a strict vegan after watching the documentary.
Belgeseli izledikten sonra sıkı bir vegan oldu.

More Sentences
strict adj. katı
The doctor is very strict about appointments; don't be late.
Doktor randevular konusunda çok katıdır; sakın geç kalmayın.

More Sentences
General
strict adj. otoriter
My dad is very strict.
Benim babam çok otoriterdir.

More Sentences
strict adj. sofu
He's a strict Muslim.
Sofu bir Müslüman.

More Sentences
strict adj. sert
The rules established by the company are very strict.
Şirket tarafından koyulan kurallar çok serttir.

More Sentences
strict adj. tam
I am not a fan of Juventus in the strictest sense of the term; I only watch some games.
Ben tam anlamıyla bir Juventus taraftarı sayılmam; sadece bazı maçları izliyorum.

More Sentences
Technical
strict adj. katı
North Korea is famous for its strict rules and restrictions.
Kuzey Kore katı kuralları ve kısıtlamalarıyla ünlüdür.

More Sentences
strict adj. sert
She was very strict with her children.
O çocuklarına karşı çok sertti.

More Sentences
General
strict adj. mutlak
strict adj. hoşgörüsüz
strict adj. kurallara çok bağlı
strict adj. şiddetli
strict adj. dikkatli
strict adj. çok kuralcı
strict adj. harfi harfine
strict adj. müsamahasız
strict adj. sınırlı
strict adj. kısıtlı
strict adj. zor
strict adj. tutucu
strict adj. aşırı ciddi
strict adj. aşırı disiplinli
strict adj. geleneksel
strict adj. kurallara uyan
strict adj. banal
strict adj. basmakalıp
strict adj. normlara uyan
strict adj. standart
strict adj. sıradan
Technical
strict adj. değişmez
Biology
strict adj. koşullu
strict adj. zorunlu
strict adj. belirli bir çevresel koşula tabi olan
Botanic
strict adj. dik duran
strict adj. dik
strict adj. sabit
strict adj. düz
strict adj. sağa sola kaymayan
strict adj. yerinde duran
strict adj. dosdoğru
Archaic
strict adj. dar
strict adj. sınırlandırılmış
strict adj. sıkışık
strict adj. kompakt
strict adj. daralmış
strict adj. yakın
strict adj. samimi
strict adj. sıkı fıkı
strict adj. candan
strict adj. (arkadaşlık, dostluk) sağlam

Sens de "strict" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 65 résultat(s)

Anglais Turc
General
strict control n. sıkı kontrol
Furthermore, it is essential that we apply strict controls to the type of gear being used in these deepwater fisheries.
Ayrıca, bu derin su balıkçılığında kullanılan av araçlarının türüne yönelik sıkı kontroller uygulamamız elzemdir.

More Sentences
strict rule n. katı kural
The use of fat and blood is also subject to strict rules.
Yağ ve kan kullanımı da katı kurallara tabidir.

More Sentences
strict laws n. katı yasalar
Austria has the world's strictest laws against fascism and against nazism.
Avusturya, faşizme ve nazizme karşı dünyanın en katı yasalarına sahiptir.

More Sentences
strict liability n. kusursuz sorumluluk
strict secrecy n. tam bir gizlilik
strict measures n. sıkı önlemler
strict diet n. sıkı diyet
strict diet n. katı diyet
strict supervision n. sıkı inceleme
strict preservation zone n. mutlak koruma alanı
strict wilderness area n. mutlak koruma alanı
strict nature reserve n. mutlak koruma alanı
strict protected area n. mutlak koruma alanı
strict discretion n. ketumluk
strict measures n. kesin önlemler
strict measures n. sert önlemler
strict discipline n. katı disiplin
strict law n. sıkı/katı kanun
strict censorship n. sıkı sansür
strict vegetarian n. katı vejetaryen
strict measure n. sıkı önlem
strict hand n. sert disiplin
strict hand n. katı yönetim
strict hand n. sert yönetim
strict hand n. aşırı disiplin
pay strict attention to v. çok özen göstermek
take strict measures v. sıkı önlem almak
be a strict follower of something v. sıkı takipçisi olmak
in the strict sense adv. tam manasıyla
in strict confidence adv. son derece gizli bir şekilde
in strict confidence adv. büyük bir gizlilik içinde
in the strict sense adv. dar anlamda
Colloquial
in strict confidence expr. son derece özel olarak
in strict confidence expr. aşırı gizli biçimde
in strict confidence expr. son derece gizli olarak
in strict confidence expr. tam bir gizlilik içerisinde
Idioms
in the strict sense expr. tam manasıyla
in the strict sense expr. tam anlamıyla
on the strict qt expr. aramızda sır olarak kalmak koşuluyla
Speaking
he is a strict moslem expr. koyu bir müslümandır
Trade/Economic
strict standard n. sıkı standart
strict measures n. sıkı önlemler
strict product liability n. sıkı mal sorumluluğu kavramı
strict discipline n. katı disiplin
strict order n. kesin talimat
strict order n. kesin emir
strict implication n. kesin gerektirme
strict exogeneity n. kesin dışsallık
Law
strict construction n. dar yorum
strict construction n. lafzi tefsir
strict liability n. kusursuz sorumluluk
strict scrutiny n. detaylı inceleme
strict scrutiny n. tam inceleme
Politics
strict policy n. sıkı politika
strict bureaucracy n. katı bürokrasi
strict communist regime n. katı komünist rejim
Computer
strict yaa n. asıl ye
both strict expr. ikisi de kesin
Informatics
strict inequality n. kesin eşitsizlik
Biology
strict anaerobe n. zorunlu anaerob
Social Sciences
strict norms n. katı normlar/kurallar
Education
impose strict discipline v. katı disiplin uygulamak
Latin
sensu stricto (in the strict sense) expr. dar anlamda
sensu stricto (in the strict sense) expr. tam manasıyla
sensu stricto (in the strict sense) expr. tam anlamıyla