-it

"-it" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	know-it-all i.	bilmiş
Tom is a know-it-all. Tom her şeyi biliyor. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	step on it f.	gaza basmak
We gotta lose the heat, step on it! Ateşi düşürmeliyiz, gaza bas! More Sentences
3	Yaygın Kullanım	it zm.	ona
I need it badly. Ona çok ihtiyacım var. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	take it easy ünl.	sakin ol
Take it easy, Tom. Sakin ol, Tom. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	it zm.	o
It didn't use to be like this. O böyle değildi. More Sentences
General
6	Genel	live it up f.	gününü gün etmek
You sure know how to live it up. Nasıl gününü gün edeceğini kesinlikle biliyorsun. More Sentences
7	Genel	keep it up f.	devam etmek
I want Tom to keep it up. Tom'un böyle devam etmesini istiyorum. More Sentences
8	Genel	make it attractive f.	cazip kılmak
However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe. Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir. More Sentences
9	Genel	take it f.	katlanmak
We can't take it any more! Buna daha fazla katlanamayız! More Sentences
10	Genel	take it f.	dayanmak
I just can't take it. Dayanamıyorum. More Sentences
11	Genel	give it back f.	geri vermek
It was hard to give it back after everything that had happened. Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu. More Sentences
12	Genel	hit it off f.	uyuşmak
We didn't exactly hit it off. Biz tam olarak uyuşmadık. More Sentences
13	Genel	step on it f.	acele etmek
We've really got to step on it. Gerçekten acele etmeliyiz. More Sentences
14	Genel	live it up f.	cümbüş yapmak
You sure know how to live it up. Nasıl cümbüş yapacağını kesinlikle biliyorsun. More Sentences
15	Genel	take it easy f.	ağırdan almak
The doctor said I'm going to have to take it easy for a while. Doktor bir süre ağırdan almam gerektiğini söyledi. More Sentences
16	Genel	stick it f.	dayanmak
Tom stuck it out. Tom dayandı. More Sentences
17	Genel	hit it off f.	iyi geçinmek
We didn't exactly hit it off. Biz tam olarak iyi geçinmedik. More Sentences
18	Genel	hit it off f.	anlaşmak
We hit it off. Anlaştık. More Sentences
19	Genel	have it coming f.	hak etmek
I had it coming. Bunu hak etmiştim. More Sentences
20	Genel	keep it clean f.	temiz tutmak
You can use the book as long as you keep it clean. Temiz tuttuğun sürece kitabı kullanabilirsin. More Sentences
21	Genel	keep it up f.	sürdürmek
I want Tom to keep it up. Tom'un bunu sürdürmesini istiyorum. More Sentences
22	Genel	make it possible f.	mümkün kılmak
In so far, I am in favour of making it possible to opt in and out. Şu ana kadar ben de katılma ve çıkmanın mümkün kılınmasından yanayım. More Sentences
23	Genel	consider it necessary (to do sth) f.	gerekli görmek
He is happy to hear what our demands are and is quite prepared to be flexible if he considers it necessary. Taleplerimizi dinlemekten mutluluk duyuyor ve gerekli gördüğü takdirde esnek davranmaya da oldukça hazır. More Sentences
24	Genel	have had it f.	artık yetmek
Have had it. Artık yeter. More Sentences
25	Genel	have had it f.	bıkmak
I have had it with Tom. Tom'dan bıktım artık. More Sentences
26	Genel	call it quits f.	paydos etmek
Tom decided to call it quits. Tom paydos etmeye karar verdi. More Sentences
27	Genel	bring with it f.	beraberinde getirmek
The enlargement of the EU will also bring with it new challenges as transportation routes get longer. AB'nin genişlemesi, ulaşım yolları uzadıkça yeni zorlukları da beraberinde getirecektir. More Sentences
28	Genel	take it to f.	götürmek
Take it to him. Ona götür. More Sentences
29	Genel	make it happen f.	gerçekleştirmek
We call upon the Commission and the Council of Ministers to facilitate this and to make it happen. Komisyon ve Bakanlar Kurulu'nu bunu kolaylaştırmaya ve gerçekleştirmeye çağırıyoruz. More Sentences
30	Genel	can make it f.	başarabilmek
Yes, we can make it in our unilateral commercial policy. Evet, tek taraflı ticari politikamızla bunu başarabiliriz. More Sentences
31	Genel	take it seriously f.	ciddiye almak
We take it seriously, we will continue our discussions and we will definitely follow up. Bunu ciddiye alıyoruz, tartışmalarımıza devam edeceğiz ve kesinlikle takip edeceğiz. More Sentences
32	Genel	try it on f.	üstünde denemek
Try it on. Üstünde dene. More Sentences
33	Genel	as it were zf.	bir bakıma
What is shown on television is, as it were, a reflection of what society is like. Televizyonda gösterilen şey, bir bakıma, toplumun neye benzediğinin bir yansımasıdır. More Sentences
34	Genel	as it were zf.	adeta
He is, as it were, a grown up baby. O, adeta yetişkin bir bebek. More Sentences
35	Genel	to it zf.	ona
For that reason alone, I am very pleased with this report and the reaction to it. Sırf bu nedenle bile bu rapordan ve ona gösterilen tepkiden büyük memnuniyet duyuyorum. More Sentences
36	Genel	as it were zf.	gibi
That is as it were the icing on the cake. Bu, pastanın üzerindeki krema gibi bir şey. More Sentences
37	Genel	from it zf.	ondan
These forces must by no means be in opposition to the United States but independent from it. Bu güçler hiçbir şekilde ABD'ye karşı olmamalı ancak ondan bağımsız olmalıdır. More Sentences
38	Genel	as it were zf.	bir yerde
What is shown on television is, as it were, a reflection of what society is like. Televizyonda gösterilenler, bir yerde, toplumun nasıl olduğunun bir yansımasıdır. More Sentences
Common Usage
39	Yaygın Kullanım	know-it-all i.	ukala
40	Yaygın Kullanım	ask for it f.	aranmak
41	Yaygın Kullanım	step on it f.	gazlamak
General
42	Genel	it i.	ebe (oyunlarda)
43	Genel	the sum and the substance of it i.	kısacası
44	Genel	it i.	cinsel ilişki
45	Genel	it i.	cazibe
46	Genel	it i.	ebe (oyunda)
47	Genel	it i.	ilişki
48	Genel	oggetto (it) i.	obje
49	Genel	the sum and the substance of it i.	hülasa
50	Genel	do-it-all inventor i.	elinden her iş gelen mucit
51	Genel	do-it-yourselfer i.	tamir işlerini kendi yapan kimse
52	Genel	do-it-all inventor i.	herşeyi yapan mucit
53	Genel	how-to-do-it book i.	el kitabı
54	Genel	do-it-yourself i.	birinin kendi başına monte edebileceği (şey)
55	Genel	do-it-yourself i.	birinin kendi başına yapabileceği şey (şey)
56	Genel	do-it-yourself i.	kendin yap
57	Genel	IT specialist i.	bilgi işlem uzmanı
58	Genel	IT specialist i.	BT uzmanı
59	Genel	head of IT department i.	bilgi işlem daire başkanı
60	Genel	some aspects of it i.	bazı yönleri
61	Genel	do-it-yourself project i.	kendin yap projesi
62	Genel	keep it simple stupid i.	kiss prensibi
63	Genel	keep it simple stupid i.	(bir şeyi) basit tut prensibi
64	Genel	keep it simple stupid i.	basit yap prensibi
65	Genel	the thinking behind it i.	bunun arkasındaki düşünce
66	Genel	a card with a child's picture on it i.	üzerinde çocuk resmi olan bir kart
67	Genel	with-it-ness i.	öğretmen farkındalığı
68	Genel	scratch-it i.	kazı kazan kartı
69	Genel	scratch-it i.	kazı kazan
70	Genel	scratch-it i.	kazı kazan bileti
71	Genel	healthcare IT i.	sağlık bilişimi
72	Genel	health IT i.	sağlık bilişimi
73	Genel	tip-it i.	bir tür kumar oyunu
74	Genel	know-it-all i.	bilgiç
75	Genel	post-it note i.	yapışkanlı not kağıdı
76	Genel	carry with it f.	beraberinde getirmek
77	Genel	lay it on with a trowel f.	pohpohlamak
78	Genel	leave where it will be stepped on f.	ayak altında bırakmak
79	Genel	put one's foot into it f.	pot kırmak
80	Genel	give it one's best shot f.	elinden geleni yapmak
81	Genel	have it away f.	mercimeği fırına vermek
82	Genel	have it in for f.	birine kin beslemek
83	Genel	be minting it f.	çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak
84	Genel	put one´s foot in it f.	baltayı taşa vurmak
85	Genel	lay it on with a trowel f.	methetmek
86	Genel	put it on f.	abartmak
87	Genel	have nothing to show for it f.	elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak
88	Genel	hit it off with f.	iyi geçinmek
89	Genel	whoop it up f.	gürültülü patırtılı bir şekilde eğlenmek
90	Genel	bus it f.	otobüsle gitmek
91	Genel	skip it f.	kaçmak
92	Genel	cop it f.	cezalandırmak
93	Genel	carry with it f.	yol açmak
94	Genel	have it made f.	yaptırmak
95	Genel	put a jerk in it f.	acele etmek
96	Genel	grit one's teeth and bear it f.	dişini sıkmak
97	Genel	put one's foot in it f.	akım derken bokum demek
98	Genel	vow not to do it again f.	tövbe etmek
99	Genel	have it off f.	oynaşmak
100	Genel	hoof it f.	yaya gitmek
101	Genel	talk without knowing it f.	ezbere konuşmak
102	Genel	shoot it out f.	bir meseleyi halletmek için karşılıklı ateş etmek
103	Genel	rough it f.	mahrumiyet içinde yaşamak
104	Genel	have it off with somebody f.	oynaşmak
105	Genel	not to find it in one's heart f.	gönlü razı olmamak
106	Genel	snuff it f.	ölmek
107	Genel	be minting it f.	parayı bulmak
108	Genel	put it on thick f.	abartmak
109	Genel	get it into one's head that ... f.	kafasına koymak
110	Genel	buy it f.	başarısızlığa uğramak
111	Genel	call it off f.	bitirmek
112	Genel	have it in one f.	yeteneği olmak
113	Genel	hop to it f.	koyulmak
114	Genel	wrap it up f.	kesmek
115	Genel	lord it over someone f.	birine amir gibi davranmak
116	Genel	put it over on f.	aldatmak
117	Genel	pile it on f.	abartmak
118	Genel	hit it off with f.	gül gibi geçinmek
119	Genel	have it off f.	ilişki kurmak
120	Genel	hotfoot it f.	acele etmek
121	Genel	make it to the finals f.	finale kalmak
122	Genel	be minting it f.	paraya para dememek
123	Genel	put a bold face on it f.	erkekliğe toz kondurmamak
124	Genel	lord it over somebody f.	ağalanmak
125	Genel	call it a day f.	paydos etmek
126	Genel	rub it in f.	başına kakmak
127	Genel	have it off f.	kırıştırmak
128	Genel	play it safe f.	sağlama almak
129	Genel	draw it fine f.	kısa kesmek
130	Genel	hotfoot it f.	acele ile gitmek
131	Genel	jump to it f.	elini çabuk tutmak
132	Genel	get someone's to fall for it f.	dalgaya gelmek
133	Genel	make it warm for somebody f.	zorluk çıkarmak
134	Genel	have it neutered f.	kısırlaştırmak
135	Genel	have it off with somebody f.	mercimeği fırına vermek
136	Genel	lay it on thickly f.	yağ çekmek
137	Genel	have it off f.	mercimeği fırına vermek
138	Genel	make it up f.	uzlaşmak
139	Genel	grin and bear it f.	ağız kokusu çekmek
140	Genel	take it kindly f.	kabullenmek
141	Genel	have it made f.	ısmarlamak
142	Genel	hook it f.	kaçmak
143	Genel	grin and bear it f.	bağrına taş basmak
144	Genel	hop it f.	yaylanmak
145	Genel	have it in for somebody f.	takmak
146	Genel	not leave it to luck f.	işi şansa bırakmamak
147	Genel	let someone have it f.	birini haşlamak
148	Genel	have it made f.	işleri tıkırında olmak
149	Genel	leave it up to the discretion of somebody f.	takdirine bırakmak
150	Genel	stick to it f.	ısrar etmek
151	Genel	get somebody to fall for it f.	dalgaya düşmek
152	Genel	leg it f.	hızlı yürümek
153	Genel	lump it f.	katlanmak
154	Genel	lord it over f.	küçük görmek
155	Genel	hook it f.	tüymek
156	Genel	put it on f.	gibi göstermek
157	Genel	get it wrong f.	durumu tam anlayamamak
158	Genel	rough it f.	bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak
159	Genel	coin it f.	para kırmak
160	Genel	dress as if it is summer f.	baharı başına vurmak
161	Genel	brazen it out f.	yüzsüzlüğe vurmak
162	Genel	play it safe f.	riske girmemek
163	Genel	leg it f.	sıvışmak
164	Genel	the flavour (taste) of it still lingers f.	tadı damağında kalmak
165	Genel	take it personally f.	üzerine alınmak
166	Genel	stick it on f.	yüklenmek
167	Genel	hit it off with f.	arası iyi olmak
168	Genel	beat it f.	defolup gitmek
169	Genel	beat it f.	defolmak
170	Genel	stick it f.	katlanmak
171	Genel	not to put too fine a point on it f.	tam anlamıyla ifade etmek
172	Genel	lay it on thick f.	çok pohpohlamak
173	Genel	make it up to somebody f.	altında kalmamak
174	Genel	hit it off f.	arası iyi olmak
175	Genel	rub somebody's nose in it f.	başına kakınç etmek
176	Genel	lay it on f.	abartmak
177	Genel	lay it on f.	pohpohlamak
178	Genel	grin and bear it f.	katlanmak
179	Genel	foot it f.	yaya gitmek
180	Genel	strike it rich f.	köşeyi dönmek
181	Genel	rake it in f.	voli vurmak
182	Genel	make a bolt for it f.	kaçmak
183	Genel	make it look like a suicide f.	intihar süsü vermek
184	Genel	put it on f.	şişirmek
185	Genel	leg it f.	kaçmak
186	Genel	stick to it f.	diretmek
187	Genel	put one's foot into it f.	gaf yapmak
188	Genel	hoof it f.	dans etmek
189	Genel	have the best of it f.	üstün olmak
190	Genel	approve as it is f.	aynen onamak
191	Genel	think nothing of it f.	önem vermemek
192	Genel	wrap it up f.	kısa kesmek
193	Genel	lay it on with a trowel f.	abartmak
194	Genel	hook it f.	sıvışmak
195	Genel	make the most of it f.	tadını çıkarmak
196	Genel	let someone have it f.	birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
197	Genel	pile it on f.	şişirmek
198	Genel	maintain that it is so f.	böyledir diye iddia etmek
199	Genel	make it up f.	barışmak
200	Genel	make a clean breast of it f.	her şeyi itiraf etmek
201	Genel	put it on thick f.	şişirmek
202	Genel	make it worse f.	içinden çıkılmaz hale getirmek
203	Genel	skip it f.	sıvışmak
204	Genel	make it do f.	idare etmek
205	Genel	live it up f.	vur patlasın çal oynasın eğlenmek
206	Genel	fall for it f.	çapraza gelmek
207	Genel	take someone's word for it f.	birinin sözüne inanmak
208	Genel	get it wrong f.	ters anlamak
209	Genel	foot it f.	tepmek
210	Genel	take it normally f.	normal karşılamak
211	Genel	have the best of it f.	galip gelmek
212	Genel	put it over on f.	kazıklamak
213	Genel	get away with it f.	ettiği yanına kar kalmak
214	Genel	hit it off f.	gül gibi geçinmek
215	Genel	give it a shot f.	denemek
216	Genel	go at it hammer and tongs f.	kapışmak
217	Genel	put it on f.	kazıklamak
218	Genel	make a bolt for it f.	tüymek
219	Genel	make it look like an accident f.	kaza süsü vermek
220	Genel	hop it f.	gitmek
221	Genel	leg it f.	koşmak
222	Genel	make it attractive f.	cazip hale getirmek
223	Genel	have it away with somebody f.	mercimeği fırına vermek
224	Genel	rake it in f.	vurgun vurmak
225	Genel	foot it f.	yürüyerek gitmek
226	Genel	rough it f.	sürünmek
227	Genel	put one's foot in it f.	pot kırmak
228	Genel	foot it f.	dans etmek
229	Genel	make it possible f.	imkan vermek
230	Genel	have it off with somebody f.	kırıştırmak
231	Genel	think better of it f.	fikrini değiştirmek
232	Genel	take it for granted f.	bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek
233	Genel	make a night of it f.	sabaha kadar eğlenmek
234	Genel	be coining it f.	çok para kazanmak
235	Genel	tear it apart f.	yırtarak ayırmak
236	Genel	take it kindly f.	hoşuna gitmek
237	Genel	let it all hang out f.	kendini koyvermek
238	Genel	let it all hang out f.	koyvermek
239	Genel	let it all hang out f.	boşlamak
240	Genel	let it all hang out f.	gevşemek
241	Genel	let it all hang out f.	rahatlamak
242	Genel	see about it f.	icabına bakmak
243	Genel	be in for it f.	(kötü bir şey) geçirmek üzere olmak
244	Genel	beat somebody to it f.	atlatmak
245	Genel	let somebody have it f.	hakkından gelmek
246	Genel	hit it off with somebody f.	kanı kaynamak
247	Genel	let somebody have it f.	saldırmak
248	Genel	hit it off with somebody f.	ısınmak
249	Genel	hit it off with somebody f.	anlaşmak
250	Genel	let somebody have it f.	azarlamak
251	Genel	let somebody have it f.	bırakmak
252	Genel	make it superficial f.	yüzeyselleştirmek
253	Genel	lay it on f.	göklere çıkartmak
254	Genel	kick someone where it hurts f.	can evinden vurmak
255	Genel	take it personally f.	üstüne alınmak
256	Genel	find it necessary f.	gerekli görmek
257	Genel	find it sufficient f.	yeterli görmek
258	Genel	find it sufficient f.	yeterli bulmak
259	Genel	turn it into a big deal f.	problem haline getirmek
260	Genel	turn it into a problem f.	problem haline getirmek
261	Genel	turn it into a big deal f.	sorun haline getirmek
262	Genel	turn it into a problem f.	sorun haline getirmek
263	Genel	get it signed f.	imzalatmak
264	Genel	make it habitable f.	yaşanılır hale getirmek
265	Genel	make it livable f.	yaşanılır hale getirmek
266	Genel	take it out of the country illegally f.	yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak
267	Genel	strike it rich f.	beklenmedik bir gelire kavuşmak
268	Genel	strike it rich f.	birdenbire zengin olmak
269	Genel	strike it rich f.	bir anda köşeyi dönmek
270	Genel	take it from the beginning f.	baştan almak (işi/konuyu)
271	Genel	give it one's all f.	canını dişine takmak
272	Genel	put one's back in it f.	canını dişine takmak
273	Genel	behave like a know it all f.	hariçten gazel okumak
274	Genel	even if it involves a risk your life f.	kelleyi koltuğa almak
275	Genel	let it pass f.	kusura bakmamak
276	Genel	make it look like a murder f.	cinayet süsü vermek
277	Genel	leave it out of the scope f.	kapsam dışında bırakmak
278	Genel	leave it out of the coverage f.	kapsama dışında bırakmak
279	Genel	leave it out of the coverage area f.	kapsama alanı dışında bırakmak
280	Genel	say it to one's face f.	yüzüne söylemek
281	Genel	play it low down f.	kaale almamak
282	Genel	make a story of it f.	hikayeleştirmek
283	Genel	let it ride f.	oluruna bırakmak
284	Genel	have it out f.	bir anlaşmazlığı çözüme ulaştırmak
285	Genel	make it possible (for somebody) to do something f.	zemin sunmak
286	Genel	put it bluntly f.	doğrudan söylemek
287	Genel	make it snappy f.	acele etmek
288	Genel	ram it down one's throat f.	dayatmak
289	Genel	ram it down one's throat f.	birine bir şeyi dayatmak
290	Genel	ram it down one's throat f.	birine bir şeyi zorla benimsetmeye çalışmak
291	Genel	have a blue tinge to it f.	maviye çalmak
292	Genel	have had it f.	sonucu kötü olmak
293	Genel	have had it f.	kötü sonuçlanmak
294	Genel	make it possible f.	olanaklı hale getirmek
295	Genel	charge it to one's account f.	hesaba yazmak
296	Genel	write it on one's tab f.	hesaba yazmak
297	Genel	put it on one's tab f.	hesaba yazmak
298	Genel	put it on one's bill f.	hesaba yazmak
299	Genel	make it livable f.	yaşanır kılmak
300	Genel	make it liveable f.	yaşanır kılmak
301	Genel	make it suitable to live in f.	yaşanır kılmak
302	Genel	make it habitable f.	yaşanır kılmak
303	Genel	make it fit to live in f.	yaşanır kılmak
304	Genel	hightail it f.	sıvışmak
305	Genel	whistle for it f.	avucunu yalamak
306	Genel	hit it off f.	kanı kaynamak
307	Genel	get it together f.	bir şeyler kapmak
308	Genel	get it off your chest f.	eteğindeki taşları dökmek
309	Genel	get it together f.	bir şeyler çıkartmak
310	Genel	get it off your chest f.	ağzındaki baklayı çıkartmak
311	Genel	slice it up f.	dilim dilim etmek
312	Genel	take (it) a step further f.	bir adım ileri götürmek
313	Genel	slice it up f.	dilimlemek
314	Genel	put effort into it f.	güç harcamak
315	Genel	let it all hang out f.	kafa dağıtmak
316	Genel	tighten it f.	vidayı sıkmak
317	Genel	loosen it f.	vidayı gevşetmek
318	Genel	rough it f.	sefalet çekmek
319	Genel	spoil food by cooking it for too long f.	yemeği yakmak
320	Genel	ensure that it gets done f.	yapılmasını sağlamak
321	Genel	take it out of someone f.	bütün gücünü tüketmek
322	Genel	go it f.	aceleci davranmak
323	Genel	hold it good f.	doğru bulmak
324	Genel	go it f.	hızlı davranmak
325	Genel	go it f.	sabırsız davranmak
326	Genel	call it a day f.	günlük işi bitirmek
327	Genel	call it quits f.	günlük işi bitirmek
328	Genel	call it quits f.	paydos yapmak
329	Genel	call it a day f.	paydos yapmak
330	Genel	camp it up f.	yapmacık tavır takınmak
331	Genel	camp it up f.	yapmacıklı davranmak
332	Genel	put something back where it belongs f.	ait olduğu yere geri bırakmak
333	Genel	put something back where it belongs f.	aldığı yere geri koymak
334	Genel	write it on one's tab f.	borç hanesine yazılmak
335	Genel	not what it looks like f.	göründüğü gibi olmamak
336	Genel	find it credible f.	inandırıcı bulmak
337	Genel	take it as one's duty f.	görev bilmek
338	Genel	take it as one's duty f.	gayret etmek
339	Genel	happen to say it f.	söylemiş bulunmak
340	Genel	make it a rule f.	prensip edinmek
341	Genel	bring with it f.	yol açmak
342	Genel	ask what it is f.	ne olduğunu sormak
343	Genel	make it look like an act of terror/terrorism f.	terör süsü vermek
344	Genel	give an impression that it is an act of terror/terrorism f.	terör süsü vermek
345	Genel	find it very/extremely important f.	son derece önemli bulmak
346	Genel	write it off f.	bir kalemde silmek
347	Genel	find it normal f.	normal bulmak
348	Genel	sell something for twice what he/she paid for it f.	aldığının/ödediğinin iki katına satmak
349	Genel	make it too personal f.	fazla kişiselleştirmek
350	Genel	make it possible f.	olası kılmak
351	Genel	see it on a rerun f.	(bir filmi) tekrar gösteriminde izlemek
352	Genel	kneel down to pick it up f.	almak için yere eğilmek
353	Genel	get it gift wrapped f.	hediye paketi yaptırmak
354	Genel	give it a quick read f.	kitaba/dergiye hızlıca bir göz gezdirmek
355	Genel	make it out of somewhere alive f.	bir yerden canlı çıkmak
356	Genel	knock it off f.	bir manevrayı tamamen iptal etmek
357	Genel	miss it by a minute f.	bir dakikayla kaçırmak
358	Genel	make up for it f.	telafi etmek
359	Genel	make it convenient f.	kolaylık sağlamak
360	Genel	make it easy f.	kolaylık sağlamak
361	Genel	find it chic f.	şık bulmak
362	Genel	put it under the pillow f.	yastığın altına koymak
363	Genel	pay it off in installments f.	taksitle ödemek
364	Genel	not what it appears to be f.	göründüğü gibi olmamak
365	Genel	not as it seems f.	göründüğü gibi olmamak
366	Genel	put it on the wall f.	duvara asmak
367	Genel	make it more understandable f.	daha anlaşılır hale getirmek
368	Genel	make some sort of deal to get it back f.	geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak
369	Genel	look at it with different eyes f.	farklı gözle bakmak
370	Genel	open the door to see who it is f.	kim olduğunu öğrenmek için kapıyı açmak
371	Genel	give it to charity f.	hayır kurumlarına bağışlamak
372	Genel	make it seem like an accident f.	kaza süsü vermek
373	Genel	make it seem like a suicide f.	intihar süsü vermek
374	Genel	make it through the day alive f.	günü sağ olarak/ölmeden bitirmek
375	Genel	let it rust f.	paslanmaya terk etmek
376	Genel	make it official f.	resmiyet kazandırmak
377	Genel	pay more for something than it is really worth f.	bir şeye gerçek değerinden daha fazla ödemek
378	Genel	pay more for something than it is really worth f.	bir şeye gerçek değerinden fazla ödemek
379	Genel	take it in turns f.	bir işi birisiyle dönüşümlü yapmak
380	Genel	make it visible f.	görünür kılmak
381	Genel	accept the world the way it is f.	dünyayı olduğu gibi kabullenmek
382	Genel	let it sit until it cools down f.	soğuyana kadar bekletmek
383	Genel	give it to his/her f.	(çocukluğuna/tecrübesizliğine vb) vermek
384	Genel	put it into three f.	vitesi üçe takmak
385	Genel	put it into three f.	üçüncü vitese takmak
386	Genel	put it into second f.	ikinci vitese takmak
387	Genel	put it into second f.	vitesi ikiye takmak
388	Genel	make it functional f.	işlevsel kılmak
389	Genel	settle it in court f.	mahkemede çözmek/halletmek
390	Genel	give credit where it is due f.	hakkını vermek
391	Genel	send it back to the publisher f.	yayınevine geri göndermek
392	Genel	end before it began f.	başlamadan bitmek
393	Genel	find it newsworthy f.	haberi yayınlamaya değer bulmak
394	Genel	cover it with chocolate f.	çikolatayla kaplamak
395	Genel	twist it around pull it down f.	döndürüp aşağı çekmek
396	Genel	split it four ways f.	(kazancı vb) dörde bölmek
397	Genel	split it three ways f.	(kazancı vb) üçe bölmek
398	Genel	mention it in conversation f.	sohbet sırasında bahsetmek
399	Genel	split it evenly f.	eşit paylaşmak
400	Genel	pick (it) up on the first ring f.	ilk çaldırışta telefonu açmak
401	Genel	pick (it) up on the first ring f.	ilk çaldırışta telefona cevap vermek
402	Genel	pick (it) up on the first ring f.	ilk çaldırışta telefona bakmak
403	Genel	play it safe f.	sağlamcı davranmak
404	Genel	make it entertaining f.	eğlenceli kılmak
405	Genel	make it enjoyable f.	zevki hale getirmek
406	Genel	make it enjoyable f.	zevkli kılmak
407	Genel	make it entertaining f.	eğlenceli hale getirmek
408	Genel	make it enjoyable f.	eğlenceli kılmak
409	Genel	make it enjoyable f.	eğlenceli hale getirmek
410	Genel	have it postponed f.	erteletmek
411	Genel	get them/it manufactured f.	imal ettirmek
412	Genel	find it expensive f.	pahalı bulmak
413	Genel	have it insured f.	sigortalatmak
414	Genel	give credit where it is due f.	hakkını teslim etmek
415	Genel	put it in the center f.	merkeze koymak
416	Genel	take it as one's duty to f.	görev kabul etmek
417	Genel	feel like she(he's had it before f.	sanki daha önce yaşamış gibi hissetmek
418	Genel	see if it works f.	işe yarayıp yaramadığına bakmak
419	Genel	see if it works f.	çalışıp çalışmadığına bakmak
420	Genel	didn't make it to the final round f.	finale çıkamamak
421	Genel	didn't make it to the final round f.	finale kalamamak
422	Genel	split it evenly f.	eşit biçimde bölmek
423	Genel	try it on f.	üzerinde denemek
424	Genel	find it unnecessary f.	zül saymak
425	Genel	find it humiliating f.	zül saymak
426	Genel	give it a try f.	denemek
427	Genel	tickle it [obsolete] f.	istenen sona ulaştırmak
428	Genel	tickle it [obsolete] f.	başarıyla tamamlamak
429	Genel	have a go at it f.	cinsel ilişkiye girmek
430	Genel	mistress it f.	(kadın) patronluk taslamak
431	Genel	mistress it f.	metreslik etmek
432	Genel	monarch (it) f.	krallık yapmak
433	Genel	monarch (it) f.	kral olmak
434	Genel	monarch (it) f.	hükümdar olmak
435	Genel	monarch (it) f.	hükümdarlık yapmak
436	Genel	luck (it) f.	(bir faaliyeti) şansına güvenerek gerçekleştirmek
437	Genel	luck (it) f.	şans ile hareket etmek
438	Genel	luck (it) f.	risk almak
439	Genel	luck (it) f.	(mecazen) kumar oynamak
440	Genel	luck (it) f.	işini şansa bırakmak
441	Genel	bush (it) [australia] f.	çalılıkta yaşamak
442	Genel	sick of it all s.	sıtkı sıyrılmış
443	Genel	going as it should s.	yolunda
444	Genel	do-it-yourself s.	yardımsız yapılabilen
445	Genel	with-it s.	şehir standartlarında yaşayabilen
446	Genel	know-it-all s.	akılevvel
447	Genel	as it should be zf.	layıkıyla
448	Genel	as it is zf.	bu durumda
449	Genel	as it should be zf.	olması gerektiği gibi
450	Genel	by the look of it zf.	görünüşe göre
451	Genel	on the face of it zf.	dış görünüşe bakılırsa
452	Genel	as luck would have it zf.	şans işi
453	Genel	in the middle of it all zf.	tam ortasında
454	Genel	on the face of it zf.	görünüşe göre
455	Genel	the straight of it zf.	doğrusu
456	Genel	nothing for it but zf.	hiçbir veçhile
457	Genel	by just looking at it zf.	göz kararı
458	Genel	crown it all zf.	üstüne üslük
459	Genel	on the face of it zf.	görünüşe bakılırsa
460	Genel	as far as it goes zf.	esasen
461	Genel	as luck would have it zf.	şansa göre
462	Genel	as it were zf.	güya
463	Genel	as luck would have it zf.	şansıma
464	Genel	on the top of it zf.	üstelik
465	Genel	as far as it goes zf.	aslında
466	Genel	on the top of it zf.	bir de
467	Genel	on top of it zf.	üstelik
468	Genel	top it all off zf.	üstüne üstlük
469	Genel	such as it is zf.	her nasılsa
470	Genel	as it is said zf.	söylenildiği gibi
471	Genel	as it was sometimes called zf.	bazen söylenildiği gibi
472	Genel	the long and the short of it zf.	doğrusu
473	Genel	as it is zf.	aynıyla
474	Genel	as it were zf.	sanki
475	Genel	on top of it zf.	bir de
476	Genel	on the face of it zf.	görünüşte
477	Genel	for the fun of it zf.	şaka olsun diye
478	Genel	as it is understood zf.	anlaşılacağı üzere
479	Genel	as it is understood zf.	anlaşıldığı üzere
480	Genel	as it is understood zf.	anlaşılacağı gibi
481	Genel	for whatever reason it is zf.	her ne sebeple olursa olsun
482	Genel	for whatever reason it might be zf.	her ne sebeple olursa olsun
483	Genel	even though I say it myself zf.	övünmek gibi olmasın ama
484	Genel	since it was founded zf.	kurulduğundan bu yana
485	Genel	since it was founded zf.	kurulduğu tarihten bu yana
486	Genel	since it was established zf.	kurulduğu tarihten bu yana
487	Genel	since it was established zf.	kurulduğundan bu yana
488	Genel	no matter how…it is zf.	ne kadar olursa olsun
489	Genel	put it differently zf.	bir başka deyişle
490	Genel	put it differently zf.	diğer bir deyişle
491	Genel	as it seems zf.	görünüşe göre
492	Genel	when it is considered zf.	düşünüldüğünde
493	Genel	as it is expected zf.	beklendiği gibi
494	Genel	when it is considered zf.	dikkate alındığında
495	Genel	as it is expected zf.	beklendiği üzre
496	Genel	as it was expected zf.	beklendiği üzre
497	Genel	as it is expected zf.	beklendiği üzere
498	Genel	as it was expected zf.	beklendiği üzere
499	Genel	as it was expected zf.	beklendiği gibi
500	Genel	when it is taken into consideration zf.	dikkate alındığında

"-it" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 110 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	it	dog i.
Just get your dog away from me. Çek şu itini üzerimden. More Sentences
General
2	Genel	it dalaşı	dogfight i.
This aircraft is capable to dogfight and bomb at the same time. Bu uçak it dalaşı yaparken, bombalama yapabilme kabiliyetine sahip. More Sentences
Politics
3	Siyasal	it dalaşı	dogfight i.
This aircraft is capable to dogfight and bomb at the same time. Bu uçak aynı anda hem it dalaşı hem de bombalama yapabiliyor. More Sentences
Computer
4	Bilgisayar	it	push expr.
Push the door carefully. Kapıyı dikkatle it. More Sentences
General
5	Genel	it	blackguard i.
6	Genel	it	belvedere i.
7	Genel	it	tanto i.
8	Genel	it herif	cur i.
9	Genel	it herif	scab i.
10	Genel	it	cur i.
11	Genel	it	maestoso i.
12	Genel	it herif	hound i.
13	Genel	it	whelp i.
14	Genel	it herif	rotter i.
15	Genel	it	tardo i.
16	Genel	it sürüsü	pack of dogs i.
17	Genel	it	lower i.
18	Genel	it	mut i.
19	Genel	it dalaşı	gurry i.
20	Genel	it gibi ısıran kimse	rottweiler i.
21	Genel	it gibi çalışan kimse	pack horse i.
22	Genel	post-it kağıtları	sticky i.
23	Genel	4. jenerasyonun "it boy"u	yeonjun i.
24	Genel	it gibi çalışmak	dogsbody f.
25	Genel	it dalaşına girmek	dogfight f.
26	Genel	it	scoundrel s.
27	Genel	(kısaca) it would	it'd expr.
28	Genel	(kısaca) it had	it'd expr.
29	Genel	(kısaca) it will	it'll expr.
30	Genel	(kısaca) it is	it's expr.
31	Genel	(kısaca) it has	it's expr.
32	Genel	it is in kısa kullanımı	t is kısalt.
33	Genel	it was ın kısa kullanımı	t was kısalt.
Phrases
34	İfadeler	wiifm (what's in it for me)	bundan benim çıkarım ne expr.
35	İfadeler	it ürür kervan yürür	even when dogs bark, the parade goes on expr.
Proverb
36	Atasözü	it ulur, birbirini bulur	birds of a feather flock together
37	Atasözü	it ürür kervan yürür	the dogs bark, but the caravan goes on
38	Atasözü	it ulur birbirini bulur	birds of a feather fly together
Colloquial
39	Konuşma Dili	it kopuk	skid-row bum i.
40	Konuşma Dili	it kopuk	stew bum [old-fashioned] i.
41	Konuşma Dili	it kopuk	stumblebum i.
42	Konuşma Dili	it kopuk	cull i.
43	Konuşma Dili	it	barker i.
Idioms
44	Deyim	it-kopuk takımı	the scum of the earth i.
45	Deyim	it sürüsü	bad bunch i.
46	Deyim	it kopuk	bad bunch i.
47	Deyim	it kopuk	bad lot i.
48	Deyim	it gibi çalışan kimse	packhorse i.
49	Deyim	it gibi çalışmak	work like a dog f.
50	Deyim	(yaşarken) it gibi sürünmek	live a dog's life f.
51	Deyim	(yaşarken) it gibi sürünmek	lead a dog's life f.
52	Deyim	it gibi davranmak	dog out f.
53	Deyim	it ulur birbirini bulur	birds of a feather flock together expr.
54	Deyim	it iti ısırmaz	dog does not eat dog expr.
55	Deyim	it ürür kervan yürür	dogs bark but the caravan goes on expr.
Speaking
56	Konuşma	beni yukarı it	push me up i.
57	Konuşma	oydu (it was) anlamına gelen kaynaşmış sözcük	twas expr.
58	Konuşma	oydu (it was) anlamına gelen kaynaşmış sözcük	twas expr.
59	Konuşma	oydu (it were) anlamına gelen kaynaşmış sözcük	twere expr.
60	Konuşma	oydu (it were) anlamına gelen kaynaşmış sözcük	twere expr.
61	Konuşma	olacak (it will) anlamına gelen kaynaşmış sözcük	twill expr.
62	Konuşma	olurdu (it would) anlamına gelen kaynaşmış ifade	twould expr.
63	Konuşma	olurdu (it would) anlamına gelen kaynaşmış ifade	twould expr.
64	Konuşma	(kısaca) it is	tis kısalt.
Politics
65	Siyasal	siyasi it dalaşı	political dogfight i.
Technical
66	Teknik	it-çek	push-pull i.
67	Teknik	it ve çek mekanizmalı başlığa uygulanan çekme kuvveti	ferrule withdrawal force i.
68	Teknik	süperheterodin alıcı formuna it veya ilgili	superheterodyne s.
Computer
69	Bilgisayar	italya:it	italy:it i.
Medical
70	Medikal	it üzümü	solanum nigrum i.
Botanic
71	Botanik	it soğanı	spanish garlic (allium scorodoprasum) i.
72	Botanik	it soğanı	sand leek i.
73	Botanik	it soğanı	rocambole i.
74	Botanik	it soğanı	giant garlic i.
75	Botanik	adi it sineği	white horehound i.
76	Botanik	adi it sineği	marrubium vulgare i.
77	Botanik	adi it sineği	common horehound i.
78	Botanik	it üzümü	common nightshade i.
79	Botanik	it sineği	common horehound i.
80	Botanik	it sineği	white horehound i.
81	Botanik	it soğanı	muscari i.
82	Botanik	it sineği	marrubium vulgare i.
83	Botanik	it üzümü	black nightshade i.
84	Botanik	it üzümü	solanum nigrum i.
85	Botanik	it üzümü	poisonberry i.
86	Botanik	it üzümü	poison-berry i.
87	Botanik	it dolanbacı	bur cucumber i.
88	Botanik	it dolanbacı meyvesi	bur cucumber i.
Literature
89	Edebiyat	sheakespeare'in as you like it oyununda kullanılan anlamsız bir nakarat	ducdame expr.
Military
90	Askeri	it dalaşı	scramble i.
Archaic
91	Eski Kullanım	is it	is't expr.
Slang
92	Argo	it sürüsü	bouquet of assholes i.
93	Argo	it kopuk takımı	bouquet of assholes i.
94	Argo	it bağlasan durmaz (bir yer)	pisshole i.
95	Argo	it kopuk	a bad lot i.
96	Argo	şanslı it	lucky dog i.
97	Argo	it	rat bastard i.
98	Argo	it	rat-bastard i.
99	Argo	it	bastardly gullion [obsolete] i.
100	Argo	it	pot hound i.
101	Argo	it herif	tyke i.
102	Argo	it herif	arsehole expr.
103	Argo	it herif	asshole expr.
104	Argo	itoğlu it	son of a bitch expr.
105	Argo	it oğlu it	son of a bitch expr.
106	Argo	it herif	son of a bitch expr.
107	Argo	it	bastard expr.
108	Argo	it	mutt expr.
109	Argo	itoğlu it	son of a biscuit eater expr.
Star Wars
110	Star Wars	it-o sorgu birimi	it-o interrogation unit i.