|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
sınıf veya önem bakımından ilk sırada |
premier i.
|
|
2 |
Genel |
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il |
state i.
|
|
|
3 |
Genel |
soy bakımından oğul veya kız |
child i.
|
|
4 |
Genel |
yoksul çocukların bakımından sorumlu kurum |
protectory i.
|
|
5 |
Genel |
sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı |
temperate i.
|
|
6 |
Genel |
atların bakımından sorumlu kimse |
lad i.
|
|
7 |
Genel |
ingiliz kraliyet ailesinin hizmetinde kralın kıyafetlerinin bakımından sorumlu görevli |
master of the robes i.
|
|
8 |
Genel |
(yayılma, yaşamsallık özelliği bakımından) kan dolaşımına benzetilen şey |
bloodstream i.
|
|
9 |
Genel |
(tazelik, güzellik bakımından) çiçeğe benzeyen şey |
blossom i.
|
|
10 |
Genel |
(şekil veya konum bakımından) göğse benzeyen şey |
breast i.
|
|
11 |
Genel |
(güç veya hız bakımından) kasırgaya benzeyen şey |
hurricane i.
|
|
12 |
Genel |
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse |
buster i.
|
|
13 |
Genel |
şekil veya işlev bakımından yarığa benzeyen şey |
chimney i.
|
|
14 |
Genel |
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil |
diminutive i.
|
|
15 |
Genel |
özelliği bakımından ilave notaya benzeyen şey |
grace note i.
|
|
16 |
Genel |
(öncülük, yaşlılık bakımından) dede özelliğine sahip kimse |
grandfather i.
|
|
17 |
Genel |
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey |
cimeter i.
|
|
18 |
Genel |
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey |
scimetar i.
|
|
19 |
Genel |
(deneyim veya düşünce bakımından) yakınlık |
coadjacency i.
|
|
20 |
Genel |
av yeri bakımından zengin bölge |
coverside i.
|
|
21 |
Genel |
(şekil, kullanım ve işleyiş bakımından) paraşüte benzeyen şey |
parachute i.
|
|
22 |
Genel |
yağ bakımından zengin olma |
fatness i.
|
|
|
23 |
Genel |
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi |
poundkeeper i.
|
|
24 |
Genel |
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi |
poundmaster i.
|
|
25 |
Genel |
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad |
gelatin i.
|
|
26 |
Genel |
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad |
gelatine i.
|
|
27 |
Genel |
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse |
outlier i.
|
|
28 |
Genel |
içeriği test edilen numunenin mineral bakımından verimi |
prospect i.
|
|
29 |
Genel |
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olma |
sobersidedness i.
|
|
30 |
Genel |
protein bakımından zengin yem |
supplement i.
|
|
31 |
Genel |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moralize upon f.
|
|
32 |
Genel |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moralize about f.
|
|
33 |
Genel |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moralize on f.
|
|
34 |
Genel |
gramer bakımından incelemek |
parse f.
|
|
35 |
Genel |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moralize f.
|
|
36 |
Genel |
bir şey bakımından zengin olmak |
be rich in something f.
|
|
37 |
Genel |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moralise f.
|
|
38 |
Genel |
sayı, miktar, güç veya önem bakımından daha büyük olmak |
reign f.
|
|
39 |
Genel |
gençlik ve tazelik bakımından tomurcuğa benzemek |
bud f.
|
|
40 |
Genel |
umut ve ilerleme bakımından tomurcuğa benzemek |
bud f.
|
|
41 |
Genel |
tuz bakımından zenginleştirmek |
salinate f.
|
|
42 |
Genel |
(cümleyi) öğelerine ayırıp gramer bakımından incelemek |
parse f.
|
|
43 |
Genel |
tahıl bakımından zengin |
corny s.
|
|
44 |
Genel |
teknoloji bakımından yenilenmiş |
retrofitted s.
|
|
45 |
Genel |
sayı bakımından |
quantitative s.
|
|
46 |
Genel |
lif bakımından zengin |
fiber-rich s.
|
|
47 |
Genel |
şeker bakımından zengin |
sugar rich s.
|
|
48 |
Genel |
boyut, kapsam veya önem bakımından başta gelen |
main s.
|
|
49 |
Genel |
şekil veya esneklik bakımından mesaneye benzeyen |
bladderlike s.
|
|
50 |
Genel |
(hız ve verimlilik bakımından) yıldırım gibi |
blitz s.
|
|
51 |
Genel |
özellik bakımından metale benzeyen |
metallike s.
|
|
52 |
Genel |
(yer) sakin ve kırsal olması bakımından hoş |
bonnie s.
|
|
53 |
Genel |
(yer) özellikle sakin ve kırsal olması bakımından hoş |
bonny s.
|
|
54 |
Genel |
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan |
herbose s.
|
|
55 |
Genel |
otsu bitki örtüsü bakımından zengin olan |
herbous s.
|
|
56 |
Genel |
(ingiltere'deki devlet okullarında) aynı soyada sahip iki veya daha çok oğlan çocuğu arasında yaş veya derece bakımından ikinci sırada gelen |
minor s.
|
|
57 |
Genel |
(şekil bakımından) üzüm salkımına benzeyen |
boytrose s.
|
|
58 |
Genel |
(renk, tatlılık bakımından) bala benzeyen |
honey s.
|
|
59 |
Genel |
(renk, tatlılık bakımından) bala benzeyen |
honey-blonde s.
|
|
60 |
Genel |
etki bakımından deri altı enjeksiyonuna benzeyen |
hypodermic s.
|
|
61 |
Genel |
tarz, yapı veya biçim bakımından manastır yaşamını andıran |
monastic s.
|
|
62 |
Genel |
tarz, yapı veya biçim bakımından manastır yaşamına benzeyen |
monastic s.
|
|
|
63 |
Genel |
(cesaret veya inatçılık bakımından) buldog gibi |
bulldog s.
|
|
64 |
Genel |
(şekil veya işlev bakımından) mideye benzeyen |
gastric s.
|
|
65 |
Genel |
(tını veya rezonans bakımından) zengin ve yumuşak |
golden s.
|
|
66 |
Genel |
(özellikle kuruluk bakımından) talaş gibi |
chippy s.
|
|
67 |
Genel |
(davranış veya performans bakımından) düşük kaliteli |
graceless s.
|
|
68 |
Genel |
kapsam ve etki bakımından diğerlerini geride bırakan |
olympian s.
|
|
69 |
Genel |
kapsam ve etki bakımından diğerlerini aşan |
olympian s.
|
|
70 |
Genel |
boyut, oran, kapsam veya güç bakımından önemsiz sayılan |
dwarf s.
|
|
71 |
Genel |
(görünüş bakımından) usturuplu |
civil s.
|
|
72 |
Genel |
(konuşma bakımından) dikkatli ve net |
close-grained s.
|
|
73 |
Genel |
(konuşma bakımından) dikkatli ve net |
close-grain s.
|
|
74 |
Genel |
belirli bir unsur bakımından zengin |
concentrate s.
|
|
75 |
Genel |
esas unsur bakımından zengin |
concentrate s.
|
|
76 |
Genel |
yengeç bakımından zengin |
crabby s.
|
|
77 |
Genel |
(görünüm veya renk bakımından) demire benzeyen |
iron s.
|
|
78 |
Genel |
olay veya deneyim bakımından zengin |
crowded s.
|
|
79 |
Genel |
görünüm ve yoğunluk bakımından jelatine veya pelteye benzer |
gelatinous s.
|
|
80 |
Genel |
morfolojiden ziyade metabolik tepkimeler ya da fonksiyonel özellikler bakımından farklılık gösteren |
physiologic s.
|
|
81 |
Genel |
morfolojiden ziyade metabolik tepkimeler ya da fonksiyonel özellikler bakımından farklılık gösteren |
physiological s.
|
|
82 |
Genel |
faaliyet düzeyi, kapsam veya miktar bakımından azaltılmış |
scaled-down s.
|
|
83 |
Genel |
renk veya dekorasyon bakımından nötr olan |
sober s.
|
|
84 |
Genel |
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olan |
sobersided s.
|
|
85 |
Genel |
nişasta bakımından fakir |
starchless s.
|
|
86 |
Genel |
nicelik bakımından |
quantitatively zf.
|
|
87 |
Genel |
hukuk bakımından |
juristically zf.
|
|
88 |
Genel |
sanayi bakımından |
industrially zf.
|
|
89 |
Genel |
ırk bakımından |
ethnically zf.
|
|
90 |
Genel |
halkın menfaati bakımından |
on public grounds zf.
|
|
91 |
Genel |
sesler bakımından |
phonetically zf.
|
|
92 |
Genel |
tabiye bakımından |
tactically zf.
|
|
93 |
Genel |
insanlık bakımından |
as a man zf.
|
|
94 |
Genel |
mevzuat bakımından |
in terms of legislation zf.
|
|
95 |
Genel |
evlilik bakımından |
maritally zf.
|
|
96 |
Genel |
duygu bakımından |
emotionally zf.
|
|
97 |
Genel |
kafa bakımından |
mentally zf.
|
|
98 |
Genel |
kalite bakımından |
in terms of quality zf.
|
|
99 |
Genel |
nitelik ve nicelik bakımından |
in terms of quality and quantity zf.
|
|
100 |
Genel |
tabiatı bakımından |
in nature zf.
|
|
101 |
Genel |
bilim ve teknoloji bakımından |
technically zf.
|
|
102 |
Genel |
konusal içerik bakımından |
thematically zf.
|
|
103 |
Genel |
nicelik bakımından |
quantitively zf.
|
|
104 |
Genel |
mineraloji bakımından |
mineralogically zf.
|
|
105 |
Genel |
köken bakımından |
genetically zf.
|
|
106 |
Genel |
gelişim bakımından |
genetically zf.
|
|
107 |
Genel |
içilebilirlik bakımından |
drinkably zf.
|
|
108 |
Genel |
anlam bakımından |
contentually zf.
|
|
109 |
Genel |
içerik bakımından |
contentually zf.
|
|
110 |
Genel |
odak bakımından |
focally zf.
|
|
111 |
Genel |
kültür bakımından |
culturally zf.
|
|
112 |
Genel |
-mesi bakımından |
in the sense that bağ.
|
|
113 |
Genel |
cins bakımından |
in kind expr.
|
|
Phrasals |
|
114 |
Öbek Fiiller |
bir şey bakımından artış göstermek |
gain in f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
bir şey konusunda/bakımından iyiye gitmek |
gain in f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) ahlak bakımından değerlendirmek |
moralize about (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
117 |
İfadeler |
görev bakımından |
by duty expr.
|
|
118 |
İfadeler |
işlerin hallolması/yapılması bakımından/açısından |
in terms of getting things done expr.
|
|
119 |
İfadeler |
nüfus bakımından |
in terms of population expr.
|
|
120 |
İfadeler |
yasalar bakımından |
as a matter of legal doctrine expr.
|
|
121 |
İfadeler |
… bakımından |
in the... stakes expr.
|
|
122 |
İfadeler |
(bir şey) bakımından |
in terms of (something) expr.
|
|
123 |
İfadeler |
… bakımından |
in terms of... expr.
|
|
124 |
İfadeler |
… bakımından |
in ... terms expr.
|
|
125 |
İfadeler |
biri/bir şey bakımından |
in regard to somebody/something expr.
|
|
126 |
İfadeler |
biri/bir şey bakımından |
with regard to somebody/something expr.
|
|
Colloquial |
|
127 |
Konuşma Dili |
(aksesuar bakımından) dolu |
loaded s.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
bir şey bakımından zengin |
strong on s.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
bir şey yönünden/bakımından güçlü |
strong on s.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
bakımından zengin |
rich with s.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
(bir şey) bakımından zengin |
rich with (something) s.
|
|
Idioms |
|
132 |
Deyim |
(talep bakımından) hücum etme/saldırma |
a run on (something) i.
|
|
133 |
Deyim |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep your distance f.
|
|
134 |
Deyim |
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak |
hit below (one's) weight f.
|
|
135 |
Deyim |
görünüm/zeka/iş bakımından kendisine uygun olmayan biriyle ilişkisi olmak |
punch below (one's) weight f.
|
|
136 |
Deyim |
bir geminin hava şartları bakımından düşmanına göre avantajlı konumda olması |
get the weather gage of (someone or something) f.
|
|
137 |
Deyim |
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması |
get the weather gage of (someone or something) f.
|
|
138 |
Deyim |
(bir şey) bakımından zengin olmak |
be steeped in (something) f.
|
|
139 |
Deyim |
(bir şey) bakımından derinliği olmak |
be steeped in (something) f.
|
|
140 |
Deyim |
bir şey bakımından zengin olmak |
be steeped in something f.
|
|
141 |
Deyim |
bir şey bakımından derinliği olmak |
be steeped in something f.
|
|
142 |
Deyim |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep distance f.
|
|
143 |
Deyim |
(birini/bir şeyi önem bakımından) ilk sıraya koymak |
put (someone or something) first f.
|
|
144 |
Deyim |
birini/bir şeyi önem bakımından ilk sıraya koymak |
put somebody/something first f.
|
|
145 |
Deyim |
(bir özelliğe) yeterince/çok sahip olma bakımından |
in the (something) stakes expr.
|
|
146 |
Deyim |
(biri) bakımından/açısından |
on (someone's) part expr.
|
|
Trade/Economic |
|
147 |
Ticaret/Ekonomi |
oy bakımından imtiyazlı hisse senedi |
share with voting power i.
|
|
148 |
Ticaret/Ekonomi |
sosyal davranışlar bakımından doğruluk |
propriety i.
|
|
149 |
Ticaret/Ekonomi |
maliyet bakımından |
costwise s.
|
|
150 |
Ticaret/Ekonomi |
sağlık bakımından çalışamayacak durumda olan |
unfit for work s.
|
|
151 |
Ticaret/Ekonomi |
yönetim bakımından |
managerially zf.
|
|
152 |
Ticaret/Ekonomi |
gelişmişlik düzeyi bakımından |
in terms of level of development expr.
|
|
153 |
Ticaret/Ekonomi |
şekil bakımından |
pro forma expr.
|
|
Law |
|
154 |
Hukuk |
ağaçların bakımından sorumlu memur |
tree warden i.
|
|
155 |
Hukuk |
kişi bakımından uygulama |
ratione personae i.
|
|
156 |
Hukuk |
konu bakımından yetki |
jurisdiction ratione materiae i.
|
|
157 |
Hukuk |
konu bakımından yargılama yetkisi |
jurisdiction ratione materiae i.
|
|
158 |
Hukuk |
konu bakımından yargılama yetkisi |
subject-matter jurisdiction i.
|
|
159 |
Hukuk |
konu bakımından yetki |
subject-matter jurisdiction i.
|
|
160 |
Hukuk |
konu bakımından uygulama |
ratione materiae i.
|
|
161 |
Hukuk |
esas bakımından inceleme |
examination of the merits i.
|
|
162 |
Hukuk |
hukuk bakımından |
juridically zf.
|
|
163 |
Hukuk |
herkes bakımından geçerli |
erga omnes expr.
|
|
Politics |
|
164 |
Siyasal |
biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından insan hakları haysiyetinin korunması sözleşmesi |
convention for the protection of human rights and dignity of the human being with regard to the application of biology and medicine i.
|
|
165 |
Siyasal |
ingiliz kraliyet ailesinin hizmetinde kraliçenin kıyafetlerinin bakımından sorumlu olan ve tüm devlet törenlerinde kraliçeye eşlik etmekle görevli düşes |
mistress of the robes i.
|
|
166 |
Siyasal |
ticari ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası |
open door i.
|
|
167 |
Siyasal |
ticari ve diğer ilişkiler bakımından tüm uluslara eşit fırsat tanıyan devlet politikası |
open-door i.
|
|
Media |
|
168 |
Medya |
gazetecilik bakımından |
journalistically zf.
|
|
Technical |
|
169 |
Teknik |
atalet özelliği bakımından tanımlanan bir cismin kütlesi |
inertial mass i.
|
|
170 |
Teknik |
sistem değerlendirme amacı bakımından sistem özelliklerinin değerlendirilmesi |
evaluation of system properties for the purpose of system assessment i.
|
|
171 |
Teknik |
renk ve desen bakımından kasap kütüğüne benzetilmiş vinil malzeme |
butcher block i.
|
|
172 |
Teknik |
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu |
multiplet i.
|
|
173 |
Teknik |
yükleri farklı olup diğer özellikler bakımından aynı olan bir grup temel parçacık |
multiplet i.
|
|
174 |
Teknik |
(metali) oksijen bakımından zengin alevle yakmak |
burn f.
|
|
175 |
Teknik |
(yapısını oluşturan unsurlar bakımından) simetrik olmayan |
irreversible s.
|
|
176 |
Teknik |
iklim bakımından |
climatically zf.
|
|
177 |
Teknik |
teknoloji bakımından |
technologically zf.
|
|
178 |
Teknik |
yapı bakımından |
structurally zf.
|
|
Electric |
|
179 |
Elektrik |
endüktif kuplajlı iki devreden birinin diğerine sarım sayısı bakımından oranı |
turn ratio i.
|
|
180 |
Elektrik |
endüktif kuplajlı iki devreden birinin diğerine sarım sayısı bakımından oranı |
turns ratio i.
|
|
Mechanic |
|
181 |
Mekanik |
şekil veya işlev bakımından silahı andıran şey |
gun i.
|
|
Textile |
|
182 |
Tekstil |
yüz bakımından önce uygulanan |
prefacial s.
|
|
Aeronautic |
|
183 |
Havacılık |
uçuş sonrası uçağın hasar bakımından incelendiği denetim |
post-flight inspection i.
|
|
Mining |
|
184 |
Maden |
kuzey ontario'daki sudbury civarlarında nikel bakımından zengin bölge |
nickel belt i.
|
|
Medical |
|
185 |
Medikal |
gelişim veya çalışma bakımından başka bir uyarıya gerek gösterme durumu |
heteronomy i.
|
|
186 |
Medikal |
lif bakımından zengin diyet |
fiber rich diet i.
|
|
187 |
Medikal |
doku ve yapı bakımından beyine benzeyen |
cerebriform s.
|
|
Anatomy |
|
188 |
Anatomi |
beynin evrimsel gelişimde filogenetik köken bakımından en yeni olan kısmı |
neencephalon i.
|
|
189 |
Anatomi |
beynin filogenetik köken bakımından en yeni olan kısmı |
neoencephalon i.
|
|
Mental Health |
|
190 |
Ruhbilim |
bakımından sorumlu olduğu kişi hastaymış gibi yaparak doktorlardan ilgi görmeye çalışma |
munchausen syndrome by proxy i.
|
|
Gastronomy |
|
191 |
Mutfak |
nişasta bakımından zengin besinler |
starches i.
|
|
Math |
|
192 |
Matematik |
özne ve yüklemleri aynı olup nicelik veya nitelik olarak veya her ikisi bakımından farklılık gösteren iki önerme arasındaki ilişki |
opposition i.
|
|
Chemistry |
|
193 |
Kimya |
ısı etkileri bakımından nötr olma |
thermoneutrality i.
|
|
194 |
Kimya |
genellikle alkali, titanyum bakımından zengin bir bazaltik ojit |
titanaugite i.
|
|
195 |
Kimya |
asimetrik karbon atomları bakımından dengelenmiş (optikçe etkin olmayan kimyasal bileşik) |
compensated s.
|
|
Biology |
|
196 |
Biyoloji |
başka biriyle özellikleri, yapısı bakımından yakından ilişkili bitki, hayvan, madde |
ally i.
|
|
197 |
Biyoloji |
görünüm, davranış ve özellik bakımından sinire veya sinir yapısına benzeyen |
neuroid s.
|
|
198 |
Biyoloji |
şekil ve işlev bakımından özelleşmemiş |
undifferentiated s.
|
|
199 |
Biyoloji |
yapı ve köken bakımından benzeyip aynı işleve sahip olmayan |
homological s.
|
|
200 |
Biyoloji |
belirtilen canlıyla karakteristik temel kromozom sayısı bakımından ilişkili anlamı veren ön ek |
-ploid snk.
|
|
Marine Biology |
|
201 |
Deniz Biyolojisi |
bazı özellikleri bakımından kum pireleri ile eş-ayaklılar arasında yer alan bir eklembacaklı kabuklular sınıflandırması |
anisopoda i.
|
|
Zoology |
|
202 |
Zooloji |
miyosen, pliyosen ve pleistosen çağlarında yaşamış, fillere benzeyen fakat azı dişlerinin yapısı bakımından farklılık gösteren, mammutidae familyasına mensup hortumlu devasa memelilere verilen ad |
mastodon i.
|
|
203 |
Zooloji |
miyosen, pliyosen ve pleistosen çağlarında yaşamış, fillere benzeyen fakat azı dişlerinin yapısı bakımından farklılık gösteren, mammutidae familyasına mensup hortumlu devasa memelilere verilen ad |
mastodont i.
|
|
204 |
Zooloji |
(özellikle şekil bakımından) fayton atı gibi |
coachy s.
|
|
Botanic |
|
205 |
Botanik |
kuzeydoğu afrika’da yetişen, sarı çiçekleri ve yağ bakımından zengin tohumları olan, kuş yemi olarak da kullanılan bir bitki |
niger (guizotia abyssinica) i.
|
|
206 |
Botanik |
genellikle turuncu veya kırmızı renkli çiçekliği ve yağ bakımından zengin tohumları olan, eski dünya'ya özgü bileşikgiller familyasından bir ot |
thistle saffron (carthamus tinctorius) i.
|
|
207 |
Botanik |
güneydoğu asya'ya özgü olup meyvesinde iki adet kanat benzeri uzantı bulunan ve kereste, aromatik yağ ve reçine bakımından değerli tropik ağaçları içeren bir familya |
dipterocarpaceae i.
|
|
208 |
Botanik |
güneydoğu asya'ya özgü olup meyvesinde iki adet kanat benzeri uzantı bulunan ve kereste, aromatik yağ ve reçine bakımından değerli tropik ağaçları içeren bir familya |
family dipterocarpaceae i.
|
|
209 |
Botanik |
idaho'da yetişen nişasta bakımından zengin uzun bir patates çeşidi |
idaho i.
|
|
210 |
Botanik |
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki |
calcicole i.
|
|
211 |
Botanik |
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki |
calciphyte i.
|
|
212 |
Botanik |
kireç bakımından zengin topraklarda yetişen bitki |
calciphile i.
|
|
213 |
Botanik |
nektar bakımından zengin |
nectar-rich s.
|
|
214 |
Botanik |
çiçekleri parça sayısı bakımından farklılık gösteren |
anisomerous s.
|
|
215 |
Botanik |
çanak ve taç yaprakları renk ve doku bakımından farklılık gösteren |
heterochlamydeous s.
|
|
216 |
Botanik |
büyümeyi sürdürecek malzeme bakımından zengin |
fertile s.
|
|
217 |
Botanik |
biçim bakımından eğrelti otuna benzeyen |
filicoid s.
|
|
218 |
Botanik |
üreme şekli bakımından eğrelti otuna benzeyen |
filicoid s.
|
|
219 |
Botanik |
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki) |
siliceous s.
|
|
220 |
Botanik |
silika bakımından zengin topraklarda yetişen (bitki) |
silicious s.
|
|
Agriculture |
|
221 |
Tarım |
enerji bakımından zengin yem |
energy rich feed i.
|
|
222 |
Tarım |
humus bakımından zengin (toprak) |
humusy s.
|
|
Social Sciences |
|
223 |
Sosyal Bilimler |
sosyo-ekonomik koşullar bakımından farklılık gösteren bireylerin, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimlerindeki farklılık |
digital gap i.
|
|
224 |
Sosyal Bilimler |
karakter, kültür veya medeniyet bakımından yunanlaştırmak |
hellenize f.
|
|
225 |
Sosyal Bilimler |
karakter, kültür veya medeniyet bakımından yunanlaştırmak |
hellenise f.
|
|
Education |
|
226 |
Eğitim |
içerik bakımından zengin eğitim |
content-rich education i.
|
|
227 |
Eğitim |
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi |
seconder i.
|
|
228 |
Eğitim |
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi |
secondar i.
|
|
229 |
Eğitim |
yüzde veya not bakımından standardın biraz üzerinde olan |
plus s.
|
|
Literature |
|
230 |
Edebiyat |
kötü ve içerik bakımından zayıf romanlar yazma |
novelese i.
|
|
231 |
Edebiyat |
dizeleri hece ve durak bakımından denk olmayan (şiir) |
unmetrical s.
|
|
232 |
Edebiyat |
su bakımından zengin |
fountful s.
|
|
Linguistics |
|
233 |
Dilbilim |
(çincede) işlevi bakımından diğer dillerdeki ad durumları ve ilgeçlere karşılık gelen sözcük sınıfı |
preverb i.
|
|
234 |
Dilbilim |
(algonkin dillerinde) işlevi bakımından diğer dillerdeki sıfata karşılık gelen ön ek |
preverb i.
|
|
235 |
Dilbilim |
(kelimeyi, ifadeyi veya dili) özellikle yazım bakımından yunancaya uygun hale gelecek şekilde değiştirmek |
grecise f.
|
|
236 |
Dilbilim |
(kelimeyi, ifadeyi veya dili) özellikle yazım bakımından yunancaya uygun hale gelecek şekilde değiştirmek |
grecize f.
|
|
History |
|
237 |
Tarih |
(ingiltere'de) özellikle cinsel ahlak bakımından eğlence düşkünü ve rahat bir dönem olarak kabul edilen 1890'lı yıllar |
naughty nineties i.
|
|
238 |
Tarih |
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse |
thane i.
|
|
239 |
Tarih |
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan hür vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse |
thegn i.
|
|
240 |
Tarih |
evrenin işleyiş bakımından kusursuz bir saate benzediğini savunan görüş |
clockwork universe i.
|
|
Philosophy |
|
241 |
Felsefe |
ahlaki yasaların, sabit ya da evrenselden ziyade anlam ve uygulama bakımından göreceli olduğu görüşü |
antinomianism i.
|
|
242 |
Felsefe |
algı bakımından |
noematically zf.
|
|
Environment |
|
243 |
Çevre |
iklim ve üretim bakımından ele alınan bölge |
home town i.
|
|
244 |
Çevre |
organik madde bakımından zengin yüzey toprağı |
a-horizon i.
|
|
245 |
Çevre |
(göl) içerik bakımından zengin |
polytrophic s.
|
|
Geography |
|
246 |
Coğrafya |
güney afrika'da altın, mercan ve manganez bakımından oldukça zengin olan kayalık bir bölge |
reef i.
|
|
247 |
Coğrafya |
güney afrika'da yüzölçümü bakımından en büyük ancak en seyrek nüfuslu bölge |
northern cape i.
|
|
248 |
Coğrafya |
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge |
slask i.
|
|
249 |
Coğrafya |
orta avrupa'da yer alan, kömür ve demir bakımından zengin bir bölge |
schlesien i.
|
|
250 |
Coğrafya |
organik madde bakımından zengin |
unctuous s.
|
|
251 |
Coğrafya |
içinde az bitki ve organizma bulunup derin kısımları oksijen bakımından zengin olan (göl) |
oligotrophic s.
|
|
Geology |
|
252 |
Jeoloji |
alüminyum yönünden zengin ve potasyum bakımından zayıf bir bazalt kayaç |
tholeiite i.
|
|
253 |
Jeoloji |
diğerlerinden görünüm ve oluşum bakımından farklı bir kaya veya tabakalı kitle |
facies i.
|
|
254 |
Jeoloji |
kompozisyon ve mineral içeriği bakımından granitin aynısı olup daha ince dokuya sahip bir püskürük kayaç |
microgranite i.
|
|
255 |
Jeoloji |
özellikle diziliş ve yer bakımından benzer fakat çağdaş olmayan tabakalı katmanların benzer şekilde düzenlenmesi |
homotaxy i.
|
|
256 |
Jeoloji |
hümik asit bakımından zengin şist |
humic shale i.
|
|
257 |
Jeoloji |
kil ve silt bakımından zengin sığ çöküntü |
claypan [australia] i.
|
|
258 |
Jeoloji |
jips bakımından zengin kayaç |
gyprock i.
|
|
259 |
Jeoloji |
mineral kompozisyonu bakımından içinde bulundukları volkanik kayaçlardan farklılık gösteren küçük kitleler veya damarlar |
schlieren i.
|
|
260 |
Jeoloji |
toprağın silika ve alümin bakımından zengin dış tabakası |
sial i.
|
|
261 |
Jeoloji |
organik içerik bakımından fakir olan kalkerli bir toprak türü |
sierozem i.
|
|
262 |
Jeoloji |
yeryüzünün denizel kabuğunda bulunan, silisyum ve magnezyum bakımından zengin kayalar |
sima i.
|
|
263 |
Jeoloji |
demir bakımından zengin olan kontak metamorfik bir kayaç çeşidi |
skarn i.
|
|
264 |
Jeoloji |
yapı veya şekil bakımından granite benzer |
granitiform s.
|
|
Military |
|
265 |
Askeri |
nükleer silahların güvenliği sürecinde personel, prosedür ve performans bakımından hiçbir nükleer silah kazası, yetkisiz silah patlaması ya da bozulması olmayacağının teminatı |
nuclear weapons surety i.
|
|
266 |
Askeri |
savunma bakanlığı'nın sahip olduğu ve kontrol ettiği intermodal konteynırların ve ekipmanın denetimi, raporlanması, kullanımı ve bakımından sorumlu subay |
container control officer i.
|
|
Sport |
|
267 |
Spor |
golf sahasının bakımından sorumlu olan kimse |
greenskeeper i.
|
|
Art |
|
268 |
Sanat |
(italyan sanatı bakımından) on üçüncü yüzyıl |
duecento i.
|
|
Music |
|
269 |
Müzik |
perde bakımından aynı yönde ilerleyen |
similar s.
|
|
Cinema |
|
270 |
Sinema |
modern zamanlarda çekildiği halde olay örgüsü veya stil bakımından siyah-beyaz film özelliği gösteren |
neo-noir s.
|
|
Mythology |
|
271 |
Mitoloji |
(yunan mitolojisinde) görünüş veya karakter bakımından sfenksi andıran yaratık |
sphinx i.
|
|
Latin |
|
272 |
Latince |
hukuk bakımından |
in jure expr.
|
|
273 |
Latince |
zaman bakımından |
ratione temporis expr.
|
|
Archaic |
|
274 |
Eski Kullanım |
başıboş hayvanların beslenmesi ve bakımından sorumlu yerel hükümet yetkilisi |
pounder i.
|
|
275 |
Eski Kullanım |
özellikle güç, cesaret ve zeka bakımından denk olmak |
mate f.
|
|
276 |
Eski Kullanım |
ahlak bakımından değerlendirmek |
moral f.
|
|
Slang |
|
277 |
Argo |
hız ve bant genişliği gibi sahip olduğu internet seçenekleri bakımından üstün olan kişi |
e-penis i.
|
|
278 |
Argo |
(tarz veya zevk bakımından) ergenlerin toyluğunu yansıtan |
bubblegum s.
|
|
Modern Slang |
|
279 |
Modern Argo |
fiziksel ve cinsel kimlik bakımından belirli bir cinsiyetin özelliklerini göstermeyen |
altersex s.
|
|