|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
have a bath f.
|
yıkanmak |
|
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.
More Sentences
|
| 2 |
Yaygın Kullanım |
have a nap f.
|
kestirmek |
|
I had a nap for about an hour.
Bir saat kestirdim.
More Sentences
|
| 3 |
Yaygın Kullanım |
have a child f.
|
çocuğu olmak |
|
If only we had a child!
Keşke bir çocuğumuz olsaydı!
More Sentences
|
| 4 |
Yaygın Kullanım |
have a break f.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.
More Sentences
|
| General |
|
| 5 |
Genel |
have a nightmare f.
|
kabus görmek |
|
Are you telling me that you've never had a nightmare?
Bana hiç kabus görmediğini mi söylüyorsun?
More Sentences
|
| 6 |
Genel |
have a talk f.
|
sohbet etmek |
|
I had a talk with her.
Onunla sohbet ettim.
More Sentences
|
| 7 |
Genel |
have a try f.
|
denemek |
|
At this point in the debate, there is not perhaps a very great deal new to add, but I shall nonetheless have a try.
Tartışmanın bu noktasında, belki ekleyecek çok fazla yeni bir şey yok, ancak yine de deneyeceğim.
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
have a talk f.
|
görüşme yapmak |
|
Yesterday we had a talk with the American Minister for Transport.
Dün Amerikan Ulaştırma Bakanı ile bir görüşme yaptık.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
have a child f.
|
çocuk sahibi olmak |
|
I can't have a child so I bought a rabbit instead.
Çocuk sahibi olamadığım için onun yerine bir tavşan aldım.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
have a break f.
|
mola vermek |
|
They're having a break at the moment.
Şu anda mola veriyorlar.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
have a holiday f.
|
tatil yapmak |
|
She talked her husband into having a holiday in France.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
More Sentences
|
| 12 |
Genel |
have a baby f.
|
doğurmak |
|
My wife is having a baby.
Karım bir çocuk doğuruyor.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
have a nosebleed f.
|
burnu kanamak |
|
I had a nosebleed today.
Bugün bir burun kanaması geçirdim.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
have a seat f.
|
oturmak (sandalye vb) |
|
Have a seat please.
Oturun lütfen.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
have a fight f.
|
dövüşmek |
|
Is it true that you had a fight with Tom?
Tom'la dövüştüğün doğru mu?
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
have a talk f.
|
konuşmak |
|
You and I need to have a talk.
Sen ve benim bir konuşmamız gerek.
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
have a temperature f.
|
ateşi olmak |
|
My mother called the doctor because I had a temperature.
Annem ateşim olduğu için doktoru aradı.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
have a headache f.
|
başı ağrımak |
|
Tom had a headache.
Tom'un başı ağrıyormuş.
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
have a chat f.
|
muhabbet etmek |
|
I had a chat with them.
Onlarla muhabbet ettim.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
have a dream f.
|
rüya görmek |
|
Last night I had a dream.
Dün gece bir rüya gördüm.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Genel |
have a shower f.
|
duş almak |
|
She has a shower every night.
Her gece duş alıyor.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
have a hunch f.
|
içine doğmak |
|
Tom had a hunch that Mary would bring her new boyfriend to the party.
Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
have a drink f.
|
içmek |
|
I hadn't had a drink since lunch.
Öğle yemeğinden beri içki içmemiştim.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
have a party f.
|
parti vermek |
|
We always have a party on his birthday.
Doğum gününde her zaman bir parti veririz.
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
have a shower f.
|
duş yapmak |
|
She has a shower every night.
O her gece duş yapar.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
have a chance f.
|
şansı olmak |
|
Then we will have a chance of reaching women and giving them the help they need.
O zaman kadınlara ulaşma ve onlara ihtiyaç duydukları yardımı verme şansımız olacak.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
have a tiff f.
|
tartışmak |
|
Mary had a tiff with her boyfriend.
Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
have a break f.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
have a fit f.
|
küplere binmek |
|
Tom is going to have a fit.
Tom küplere binecek.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
have a miscarriage f.
|
düşük yapmak |
|
My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.
Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
have a bath f.
|
banyo yapmak |
|
When I was having a bath, a good idea came to me.
Banyo yaparken aklıma iyi bir fikir geldi.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
have a go f.
|
denemek |
|
We have had a go with sugar, but the EU's export subsidy did not give us a chance.
Şekeri denedik ama AB'nin ihracat sübvansiyonu bize bir şans vermedi.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
have a voice f.
|
söz sahibi olmak |
|
This is where Europe has a voice.
Avrupa'nın söz sahibi olduğu yer burası.
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
have a nap f.
|
şekerleme yapmak |
|
Tell her that I am having a nap.
Ona şekerleme yaptığımı söyleyin.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
have a hangover f.
|
akşamdan kalmak |
|
I asked Tom if he had a hangover.
Tom'a akşamdan kalma olup olmadığını sordum.
More Sentences
|
| 36 |
Genel |
have a chat f.
|
sohbet etmek |
|
Let's go have a chat with Tom.
Gidip Tom'la sohbet edelim.
More Sentences
|
| 37 |
Genel |
have a stomachache f.
|
karnı ağrımak |
|
He said he had a stomachache and left the room.
Karnının ağrıdığını söyledi ve odadan çıktı.
More Sentences
|
| 38 |
Genel |
have a haircut f.
|
saç tıraşı olmak |
|
It is time you had a haircut!
Saç tıraşı olmanın zamanı geldi!
More Sentences
|
| 39 |
Genel |
have a blast f.
|
çok eğlenmek |
|
They'll have a blast.
Çok eğlenecekler.
More Sentences
|
| 40 |
Genel |
(have a) walk around f.
|
çevreyi dolaşmak |
|
He walked around to see the town.
Kenti tanımak için çevrede dolaştı.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
Genel |
have a toothache f.
|
diş ağrısı çekmek |
|
My son has a toothache.
Oğlum diş ağrısı çekiyor.
More Sentences
|
| 42 |
Genel |
have a problem f.
|
problem yaşamak |
|
If he carries on drinking like that, he's going to have a problem.
Böyle içmeye devam ederse, problem yaşayacak.
More Sentences
|
| 43 |
Genel |
have a vision f.
|
vizyon sahibi olmak |
|
A government should therefore have a vision of regional profiles it would like in future.
Bu nedenle bir hükümet gelecekte olmasını istediği bölgesel profillere ilişkin bir vizyona sahip olmalıdır.
More Sentences
|
| 44 |
Genel |
have a beer f.
|
bira içmek |
|
Let's sit down and have a beer.
Oturalım ve bir bira içelim.
More Sentences
|
| 45 |
Genel |
have a beer f.
|
bira almak |
|
Can I have a beer, please?
Bir bira alabilir miyim lütfen?
More Sentences
|
| 46 |
Genel |
have a contest f.
|
yarışma düzenlemek |
|
Let's have a contest.
Bir yarışma düzenleyelim.
More Sentences
|
| 47 |
Genel |
have a meeting f.
|
toplantısı olmak |
|
I knew you didn't have a meeting.
Bir toplantın olmadığını biliyordum.
More Sentences
|
| 48 |
Genel |
have a role f.
|
role sahip olmak |
|
The Europeans should cease worrying about having a role.
Avrupalılar bir role sahip olma konusunda endişelenmeyi bırakmalıdır.
More Sentences
|
| 49 |
Genel |
have a stroke f.
|
inme geçirmek |
|
I had a stroke last year.
Geçen yıl bir inme geçirdim.
More Sentences
|
| 50 |
Genel |
have a meaning f.
|
anlam kazanmak |
|
| 51 |
Genel |
have a bone to pick with somebody f.
|
paylaşacak kozu olmak |
|
| 52 |
Genel |
have a meeting f.
|
meclis kurmak |
|
| 53 |
Genel |
have as a guest f.
|
misafir olarak kabul etmek |
|
| 54 |
Genel |
have a perm f.
|
perma yaptırmak |
|
| 55 |
Genel |
have a fit f.
|
çok sevinmek |
|
| 56 |
Genel |
have a different opinion f.
|
aynı görüşte olmamak |
|
| 57 |
Genel |
have a yearning to f.
|
arzu etmek |
|
| 58 |
Genel |
have a row f.
|
ağız kavgası etmek |
|
| 59 |
Genel |
have a fit of obstinacy f.
|
inadı tutmak |
|
| 60 |
Genel |
have a row with f.
|
tartışmak |
|
| 61 |
Genel |
have a crush on f.
|
birine vurulmak |
|
| 62 |
Genel |
have a wreck f.
|
trafik kazası geçirmek |
|
| 63 |
Genel |
have a quarrel f.
|
kavga etmek |
|
| 64 |
Genel |
have a long run f.
|
afişte kalmak |
|
| 65 |
Genel |
have a feeling f.
|
içine doğmak |
|
| 66 |
Genel |
have a hell of a time f.
|
anasından emdiği süt burnundan gelmek |
|
| 67 |
Genel |
have a lot on one's plate f.
|
çok fazla işi olmak |
|
| 68 |
Genel |
have a set f.
|
mizanpili yaptırmak |
|
| 69 |
Genel |
not to have a dog's chance f.
|
hiç şansı olmamak |
|
| 70 |
Genel |
have a rambling conversation f.
|
dereden tepeden konuşmak |
|
| 71 |
Genel |
have a breather f.
|
ara vermek |
|
| 72 |
Genel |
have a low opinion of f.
|
önemsememek |
|
| 73 |
Genel |
have a bash at something f.
|
teşebbüs etmek |
|
| 74 |
Genel |
have a rest f.
|
soluklanmak |
|
| 75 |
Genel |
have a tiff f.
|
atışmak |
|
| 76 |
Genel |
have a good head on one's shoulders f.
|
çok zeki olmak |
|
| 77 |
Genel |
have a snooze f.
|
kestirmek |
|
| 78 |
Genel |
(economy, budget) to have a deficit f.
|
açık bulunmak |
|
| 79 |
Genel |
have a lark f.
|
şaka yapmak |
|
| 80 |
Genel |
have a short memory f.
|
çabuk unutmak |
|
|
|
| 81 |
Genel |
have a finger in every pie f.
|
her işte parmağı olmak |
|
| 82 |
Genel |
have a drink f.
|
iki tek atmak |
|
| 83 |
Genel |
have a mastery of f.
|
maharet sahibi olmak |
|
| 84 |
Genel |
have a down on somebody f.
|
takmak |
|
| 85 |
Genel |
have a shit f.
|
kaka yapmak |
|
| 86 |
Genel |
have a laze f.
|
tembellik etmek |
|
| 87 |
Genel |
have a bad hair day f.
|
kötü bir gün geçirmek |
|
| 88 |
Genel |
have a crap f.
|
sıçmak |
|
| 89 |
Genel |
have a part in f.
|
rol almak |
|
| 90 |
Genel |
have a dekko f.
|
bakıvermek |
|
| 91 |
Genel |
have a gossip f.
|
çene çalmak |
|
| 92 |
Genel |
have a scent for something f.
|
sezmek |
|
| 93 |
Genel |
have a great success f.
|
büyük başarı kazanmak |
|
| 94 |
Genel |
have a nervous breakdown f.
|
sürmenaj olmak |
|
| 95 |
Genel |
have a trip f.
|
seyahat etmek |
|
| 96 |
Genel |
not to have a deficit or shortage f.
|
açık vermemek |
|
| 97 |
Genel |
have a fit f.
|
çılgına dönmek |
|
| 98 |
Genel |
have a row f.
|
tartışmak |
|
| 99 |
Genel |
have a chat f.
|
laflamak |
|
| 100 |
Genel |
have a strong stomach f.
|
midesi sağlam olmak |
|
| 101 |
Genel |
have a suspicion f.
|
şüphelenmek |
|
| 102 |
Genel |
have a crush on someone f.
|
birisine aşık olmak |
|
| 103 |
Genel |
have a snap f.
|
kestirmek |
|
| 104 |
Genel |
have a blowout f.
|
lastiği patlamak |
|
| 105 |
Genel |
have a crash f.
|
kaza yapmak |
|
| 106 |
Genel |
have a breather f.
|
oh demek |
|
| 107 |
Genel |
have a fright f.
|
yüreği yarılmak |
|
| 108 |
Genel |
have a good time f.
|
eğlenmek |
|
| 109 |
Genel |
have a special place in one's heart f.
|
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak |
|
| 110 |
Genel |
have a shy at f.
|
tecrübe etmek |
|
| 111 |
Genel |
have a fit of f.
|
damarı tutmak |
|
| 112 |
Genel |
have a share in f.
|
payı olmak |
|
| 113 |
Genel |
have a close call f.
|
kıl payı kurtulmak |
|
| 114 |
Genel |
have a chat f.
|
hoşbeş etmek |
|
| 115 |
Genel |
have a grasp of f.
|
vakıf olmak |
|
| 116 |
Genel |
have a field day f.
|
bayram etmek |
|
| 117 |
Genel |
have a row with f.
|
kavga etmek |
|
| 118 |
Genel |
have a word or two f.
|
iki çift laf etmek |
|
| 119 |
Genel |
have a screw f.
|
yatmak |
|
| 120 |
Genel |
have a lark f.
|
muziplik yapmak |
|
| 121 |
Genel |
have a tickle in one's throat f.
|
gıcık duymak |
|
| 122 |
Genel |
have a fit f.
|
mest olmak |
|
| 123 |
Genel |
have a lump in one's throat f.
|
boğazı düğümlenmek |
|
| 124 |
Genel |
have a fright f.
|
ürkmek |
|
| 125 |
Genel |
have a rough tongue f.
|
ağır konuşmak |
|
| 126 |
Genel |
have a fling at f.
|
bir şey yapmayı denemek |
|
| 127 |
Genel |
have a heart of gold f.
|
altın gibi kalbi olmak |
|
| 128 |
Genel |
have a fancy for something f.
|
içi çekmek |
|
| 129 |
Genel |
have a dispute to be settled in court f.
|
mahkemelik olmak |
|
| 130 |
Genel |
have somebody do a boring job f.
|
pösteki saydırmak |
|
| 131 |
Genel |
have a stomachache f.
|
birinin midesi ağrımak |
|
| 132 |
Genel |
have a dream of (someone/something) f.
|
rüyasını görmek |
|
| 133 |
Genel |
have a walk f.
|
yürümek |
|
| 134 |
Genel |
have a part f.
|
rol almak |
|
| 135 |
Genel |
have a good run for one's money f.
|
bir işte uzun süre başarılı olmak |
|
| 136 |
Genel |
have a command of f.
|
kıvırmak |
|
| 137 |
Genel |
have a jag on f.
|
sarhoş olmak |
|
| 138 |
Genel |
have a run of bad luck f.
|
şansı ters gitmek |
|
| 139 |
Genel |
have a suspicion that f.
|
şüphe etmek |
|
| 140 |
Genel |
have a good head on one's shoulders f.
|
aklı başında biri olmak |
|
| 141 |
Genel |
have a grudge against f.
|
kin beslemek |
|
| 142 |
Genel |
have a guilty conscience f.
|
vicdan azabı çekmek |
|
| 143 |
Genel |
have a stiff neck f.
|
boynu tutulmak |
|
| 144 |
Genel |
have a look at f.
|
gözden geçirmek |
|
| 145 |
Genel |
have a stuffy nose f.
|
genizi tıkanmak |
|
| 146 |
Genel |
have a chat f.
|
gevezelik etmek |
|
| 147 |
Genel |
have a shave f.
|
tıraş olmak |
|
| 148 |
Genel |
have a row with f.
|
atışmak |
|
| 149 |
Genel |
have a big lead f.
|
çok önde olmak |
|
| 150 |
Genel |
have a fit of hysterics f.
|
kriz geçirmek |
|
| 151 |
Genel |
have a quick look around f.
|
etrafı kolaçan etmek |
|
| 152 |
Genel |
have a bearing on f.
|
ile ilgisi olmak |
|
| 153 |
Genel |
have a quick mind f.
|
kafası çalışmak |
|
| 154 |
Genel |
have a fit f.
|
zıvanadan çıkmak |
|
| 155 |
Genel |
have a baby f.
|
çocuk sahibi olmak |
|
| 156 |
Genel |
have a different opinion f.
|
ayrı fikirde olmamak |
|
| 157 |
Genel |
have a drink f.
|
ağzını ıslatmak |
|
| 158 |
Genel |
have a liking f.
|
meyletmek |
|
| 159 |
Genel |
have a bee in one's bonnet about something f.
|
aklını takmak |
|
| 160 |
Genel |
have a bash f.
|
bir denemek |
|
| 161 |
Genel |
have a scent for something f.
|
kokusunu almak |
|
| 162 |
Genel |
have a smattering of f.
|
çat pat bilmek |
|
| 163 |
Genel |
have a field day with f.
|
sarakaya almak |
|
| 164 |
Genel |
have a nice time f.
|
hoşça vakit geçirmek |
|
| 165 |
Genel |
have a heart attack f.
|
damla inmek |
|
| 166 |
Genel |
have a dog's chance f.
|
eşek şansı olmak |
|
| 167 |
Genel |
have a bath f.
|
banyo almak |
|
| 168 |
Genel |
have a hitch f.
|
aksamak |
|
| 169 |
Genel |
have a surprising success f.
|
düşeş atmak |
|
| 170 |
Genel |
have a fit f.
|
babaları tutmak |
|
| 171 |
Genel |
have a design against f.
|
kastetmek |
|
| 172 |
Genel |
have a rough time f.
|
zor bir hayat geçirmek |
|
| 173 |
Genel |
not to have a good word to say for f.
|
hep tenkit etmek |
|
| 174 |
Genel |
have a stab at f.
|
denemek |
|
| 175 |
Genel |
have a fit f.
|
fenalık geçirmek |
|
| 176 |
Genel |
have a bash at something f.
|
bir denemek |
|
| 177 |
Genel |
have a rest f.
|
soluk almak |
|
| 178 |
Genel |
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) f.
|
resim çekilmek |
|
| 179 |
Genel |
have a poker face f.
|
belli etmemek |
|
| 180 |
Genel |
have a high opinion of f.
|
önemsemek |
|
| 181 |
Genel |
have a screw f.
|
cinsel ilişkiye girmek |
|
| 182 |
Genel |
have a deposit f.
|
kapora almak |
|
| 183 |
Genel |
have a drinking party f.
|
papaz ucurmak |
|
| 184 |
Genel |
have a lot on one's plate f.
|
bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak |
|
| 185 |
Genel |
have a bee in one's bonnet f.
|
aklını takmak |
|
| 186 |
Genel |
have a shit f.
|
sıçmak |
|
| 187 |
Genel |
have a gossip f.
|
hoşbeş etmek |
|
| 188 |
Genel |
have a screw loose f.
|
bir tahtası eksik olmak |
|
| 189 |
Genel |
have a nervous breakdown f.
|
evhamlanmak |
|
| 190 |
Genel |
have a sore throat f.
|
anjin olmak |
|
| 191 |
Genel |
have been waiting for a long time f.
|
gözü yollarda kalmak |
|
| 192 |
Genel |
have a stroke f.
|
inme inmek |
|
| 193 |
Genel |
have a bee in one's bonnet f.
|
kafasını takmak |
|
| 194 |
Genel |
have a deficit f.
|
açık vermek |
|
| 195 |
Genel |
have a surgical operation f.
|
ameliyat geçirmek |
|
| 196 |
Genel |
have a child illegitimately f.
|
peydahlamak |
|
| 197 |
Genel |
have a stomachache f.
|
sancılanmak |
|
| 198 |
Genel |
have a child f.
|
çocuk yapmak |
|
| 199 |
Genel |
have a sunstroke f.
|
güneş vurmak |
|
| 200 |
Genel |
have a spill f.
|
atın sırtından düşmek |
|
| 201 |
Genel |
have a tickle in one's throat f.
|
birinin boğazı gıcıklanmak |
|
| 202 |
Genel |
have a bash at something f.
|
el atmak |
|
| 203 |
Genel |
have a job f.
|
ekmeğini eline almak |
|
| 204 |
Genel |
have a difficulty come up f.
|
aksilik çıkmak |
|
| 205 |
Genel |
have a nightmare f.
|
ağır basmak |
|
| 206 |
Genel |
have a stretch f.
|
gerinmek |
|
| 207 |
Genel |
have a hand in f.
|
bir işte parmağı olmak |
|
| 208 |
Genel |
have a good time f.
|
safa sürmek |
|
| 209 |
Genel |
have a right to f.
|
hak kazanmak |
|
| 210 |
Genel |
have a means of gaining advantage with f.
|
nüfuzu olmak (bir kurumda vb) |
|
| 211 |
Genel |
have a good time f.
|
hoşça vakit geçirmek |
|
| 212 |
Genel |
have as a meaning f.
|
anlam olarak almak |
|
| 213 |
Genel |
have a strong stomach f.
|
korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak |
|
| 214 |
Genel |
have a fit f.
|
neredeyse zil takıp oynamak |
|
| 215 |
Genel |
have a bun in the oven f.
|
karnı burnunda olmak |
|
| 216 |
Genel |
have a fit of nerves f.
|
siniri tutmak |
|
| 217 |
Genel |
have a drop too much f.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
| 218 |
Genel |
have a slack f.
|
mola vermek |
|
| 219 |
Genel |
have a short time f.
|
az zaman kalmak |
|
| 220 |
Genel |
have had a bellyful of f.
|
bıkmak |
|
| 221 |
Genel |
have a tooth out f.
|
diş çektirmek |
|
| 222 |
Genel |
have a snag in plans f.
|
altından çapanoğlu çıkmak |
|
| 223 |
Genel |
have a bone to pick with somebody f.
|
görülecek bir hesabı olmak |
|
| 224 |
Genel |
have a feeling for f.
|
dilinden anlamak |
|
| 225 |
Genel |
have a quick mind f.
|
kafası işlemek |
|
| 226 |
Genel |
have a good time f.
|
gülüp oynamak |
|
| 227 |
Genel |
have a class f.
|
ders yapmak |
|
| 228 |
Genel |
have a presentment f.
|
malum olmak |
|
| 229 |
Genel |
have a snooze f.
|
şekerleme yapmak |
|
| 230 |
Genel |
have a row f.
|
ağız dalaşı yapmak |
|
| 231 |
Genel |
have a market f.
|
alıcı bulmak |
|
| 232 |
Genel |
have a go at f.
|
denemek |
|
| 233 |
Genel |
have a dream f.
|
düş görmek |
|
| 234 |
Genel |
have a crush on f.
|
vurulmak |
|
| 235 |
Genel |
have a bee in one's bonnet f.
|
kafaya takmak |
|
| 236 |
Genel |
have a fright f.
|
korkmak |
|
| 237 |
Genel |
have as a purpose f.
|
amaç olarak almak |
|
| 238 |
Genel |
have a good head on one's shoulders f.
|
sağduyu sahibi olmak |
|
| 239 |
Genel |
have a miscarriage f.
|
çocuk düşürmek |
|
| 240 |
Genel |
have a word with someone f.
|
biriyle konuşmak |
|
| 241 |
Genel |
have a dig at somebody f.
|
taş atmak |
|
| 242 |
Genel |
have a sore throat f.
|
boğazı yanmak |
|
| 243 |
Genel |
have a yen for f.
|
arzulamak |
|
| 244 |
Genel |
not to have a meaning f.
|
anlam ifade etmemek |
|
| 245 |
Genel |
have a mind to f.
|
niyeti olmak |
|
| 246 |
Genel |
have a gander at f.
|
bakmak |
|
| 247 |
Genel |
have a field day with f.
|
makaraya almak |
|
| 248 |
Genel |
have a foot in both camps f.
|
ikili oynamak |
|
| 249 |
Genel |
have a good grasp of f.
|
iyice vakıf olmak |
|
| 250 |
Genel |
have a high opinion of oneself f.
|
fasulye gibi kendini nimetten saymak |
|
| 251 |
Genel |
have a car accident f.
|
araba çarpmak |
|
| 252 |
Genel |
have a fling f.
|
kurtlarını dökmek |
|
| 253 |
Genel |
have a suspicion f.
|
şüpheye düşmek |
|
| 254 |
Genel |
have a wild time f.
|
vur patlasın çal oynasın eğlenmek |
|
| 255 |
Genel |
have a desire f.
|
heves etmek |
|
| 256 |
Genel |
have (a question/remark) directed to oneself f.
|
muhatap olmak |
|
| 257 |
Genel |
have a screw loose f.
|
aklından zoru olmak |
|
| 258 |
Genel |
have a fit f.
|
deli olmak (öfkeden) |
|
| 259 |
Genel |
have a heart of stone f.
|
taş kalpli olmak |
|
| 260 |
Genel |
have a shy at f.
|
denemek |
|
| 261 |
Genel |
have a short memory f.
|
hafızası zayıf olmak |
|
| 262 |
Genel |
have a working knowledge of f.
|
bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek |
|
| 263 |
Genel |
have a swim f.
|
denize girmek |
|
| 264 |
Genel |
have a falling out with somebody f.
|
külahları değişmek |
|
| 265 |
Genel |
have a stroke f.
|
felç gelmek |
|
| 266 |
Genel |
have a bee in one's bonnet about something f.
|
kafasını takmak |
|
| 267 |
Genel |
have a smile f.
|
gülmek |
|
| 268 |
Genel |
have a way with f.
|
ikna etmek |
|
| 269 |
Genel |
have a pain f.
|
ağrısı olmak |
|
| 270 |
Genel |
have a bearing on f.
|
etkilemek |
|
| 271 |
Genel |
have a talk with f.
|
konuşmak |
|
| 272 |
Genel |
have a command of f.
|
hakim olmak |
|
| 273 |
Genel |
have a swollen head f.
|
burnu büyümek |
|
| 274 |
Genel |
have a heavy foot f.
|
arabayı çok hızlı sürmek |
|
| 275 |
Genel |
have a fancy for f.
|
heves etmek |
|
| 276 |
Genel |
have a yearning for f.
|
arzu etmek |
|
| 277 |
Genel |
not to have a clue f.
|
hiçbir fikri olmamak |
|
| 278 |
Genel |
have a nightmare f.
|
ağırlık basmak |
|
| 279 |
Genel |
have a talk with f.
|
görüşmek |
|
| 280 |
Genel |
have a good time f.
|
sefa sürmek |
|
| 281 |
Genel |
have a finger in f.
|
parmağı olmak |
|
| 282 |
Genel |
have a chip on one's shoulder f.
|
çok alıngan olmak |
|
| 283 |
Genel |
have a haircut f.
|
tıraş olmak |
|
| 284 |
Genel |
have a high opinion of f.
|
değer vermek |
|
| 285 |
Genel |
have a dekko f.
|
göz atmak |
|
| 286 |
Genel |
have a chip an one's shoulder f.
|
meydan okumak |
|
| 287 |
Genel |
have a chat f.
|
yarenlik etmek |
|
| 288 |
Genel |
have a bee in one's bonnet about something f.
|
kafaya takmak |
|
| 289 |
Genel |
not have a bean f.
|
hiç parası olmamak |
|
| 290 |
Genel |
have a stab at f.
|
kalkışmak |
|
| 291 |
Genel |
have a finger in a matter f.
|
eli olmak |
|
| 292 |
Genel |
have a special place in one's life f.
|
hayatında özel bir yere sahip olmak |
|
| 293 |
Genel |
have a narrow escape f.
|
paçayı sıyırmak |
|
| 294 |
Genel |
have a narrow escape f.
|
ucuz kurtulmak |
|
| 295 |
Genel |
have a fit f.
|
deli olmak |
|
| 296 |
Genel |
have a broad repercussion f.
|
geniş yankı bulmak |
|
| 297 |
Genel |
have a broad repercussion in press f.
|
basında geniş yankı bulmak |
|
| 298 |
Genel |
have a bash f.
|
el atmak |
|
| 299 |
Genel |
have a bash at f.
|
el atmak |
|
| 300 |
Genel |
have a bash f.
|
teşebbüs etmek |
|
| 301 |
Genel |
have a bash f.
|
girişmek |
|
| 302 |
Genel |
have a heart f.
|
insaflı davranmak |
|
| 303 |
Genel |
have a heart f.
|
insaflı olmak |
|
| 304 |
Genel |
have a shave f.
|
sakal tıraşı olmak |
|
| 305 |
Genel |
have a say in a field f.
|
alanında söz sahibi olmak |
|
| 306 |
Genel |
have a good time f.
|
gününü güzel geçirmek |
|
| 307 |
Genel |
not to have a moment's peace f.
|
dirlik yüzü görmemek |
|
| 308 |
Genel |
have a bone to pick f.
|
halledilecek davası olmak |
|
| 309 |
Genel |
not to have a moment's peace f.
|
rahata kavuşamamak |
|
| 310 |
Genel |
have a bone to pick f.
|
paylaşacak kozu olmak |
|
| 311 |
Genel |
not to have a moment of peace f.
|
rahat yüzü görmemek |
|
| 312 |
Genel |
have a great time f.
|
hoşça zaman geçirmek |
|
| 313 |
Genel |
have a great time f.
|
iyi vakit geçirmek |
|
| 314 |
Genel |
have a crick in one's neck f.
|
boynu tutulmak |
|
| 315 |
Genel |
have a zizz f.
|
kestirmek |
|
| 316 |
Genel |
have a zizz f.
|
kısa bir uyku çekmek |
|
| 317 |
Genel |
have a zizz f.
|
şekerleme yapmak |
|
| 318 |
Genel |
not to have a stitch on f.
|
çırılçıplak olmak |
|
| 319 |
Genel |
not to have a care in the world f.
|
hiç derdi olmamak |
|
| 320 |
Genel |
have a good/brilliant command of f.
|
hakim olmak (dile vb) |
|
| 321 |
Genel |
have a grasp of f.
|
hakim olmak (konuya vb) |
|
| 322 |
Genel |
have a good/brilliant knowledge of f.
|
hakim olmak (dile vb) |
|
| 323 |
Genel |
have a good/brilliant comprehension/understanding of f.
|
hakim olmak (dile vb) |
|
| 324 |
Genel |
have a good/brilliant mastery of f.
|
hakim olmak (dile vb) |
|
| 325 |
Genel |
have a legal basis f.
|
yasal dayanağı olmak |
|
| 326 |
Genel |
have a distrust of somebody f.
|
güvenmemek |
|
| 327 |
Genel |
have a liking for somebody f.
|
ilgisi olmak |
|
| 328 |
Genel |
have a crush on somebody f.
|
tutulmak |
|
| 329 |
Genel |
have a liking for somebody f.
|
hoşlanmak |
|
| 330 |
Genel |
have somebody over a barrel f.
|
köşeye sıkıştırmak |
|
| 331 |
Genel |
have a bm f.
|
büyük abdest bozmak |
|
| 332 |
Genel |
have a good ear f.
|
kulağı hassas olmak |
|
| 333 |
Genel |
have a good ear f.
|
iyi kulağı olmak |
|
| 334 |
Genel |
have a passion for f.
|
merak sarmak |
|
| 335 |
Genel |
have a weapon on f.
|
silah bulundurmak |
|
| 336 |
Genel |
have a gun on one's possession f.
|
silah bulundurmak |
|
| 337 |
Genel |
not have a need for something f.
|
gerek görmemek |
|
| 338 |
Genel |
not to have a need for something f.
|
gerek duymamak |
|
| 339 |
Genel |
have a runny nose f.
|
burnu akmak |
|
| 340 |
Genel |
have a commercial activity f.
|
ticari faaliyette bulunmak |
|
| 341 |
Genel |
have a grudge against f.
|
kin duymak |
|
| 342 |
Genel |
have a lot of fun f.
|
çok eğlenmek |
|
| 343 |
Genel |
have a great time f.
|
çok eğlenmek |
|
| 344 |
Genel |
have a very enjoyable day f.
|
felekten bir gün çalmak |
|
| 345 |
Genel |
have a very enjoyable night f.
|
felekten bir gece çalmak |
|
| 346 |
Genel |
have a harmful effect on f.
|
zararı dokunmak |
|
| 347 |
Genel |
(for someone) have a part in f.
|
yer almak |
|
| 348 |
Genel |
have a great run f.
|
iyi bir yükseliş gerçekleştirmek (müzik listelerinde vb) |
|
| 349 |
Genel |
have a falling out with somebody f.
|
arası açılmak |
|
| 350 |
Genel |
have a metamorphosis f.
|
değişim geçirmek |
|
| 351 |
Genel |
(a problem/a situation) have no solution f.
|
çaresiz olmak |
|
| 352 |
Genel |
have a party f.
|
davet yapmak |
|
| 353 |
Genel |
have a change f.
|
değişiklik yaşamak |
|
| 354 |
Genel |
have a cup of tea f.
|
çay içmek |
|
| 355 |
Genel |
have a change f.
|
değişim yaşamak |
|
| 356 |
Genel |
have a discussion on/about something with someone a lot f.
|
çok tartışmak |
|
| 357 |
Genel |
not to have a baby f.
|
çocuğu olmamak |
|
| 358 |
Genel |
have the command of a language f.
|
dile hakim olmak |
|
| 359 |
Genel |
have a role in f.
|
rol oynamak |
|
| 360 |
Genel |
have a good time to repletion f.
|
doyasıya eğlenmek |
|
| 361 |
Genel |
have a transformation f.
|
dönüşüm yaşamak |
|
| 362 |
Genel |
have a seizure f.
|
atak geçirmek |
|
| 363 |
Genel |
have a favourable opinion f.
|
olumlu karşılamak |
|
| 364 |
Genel |
have a strong liking for f.
|
sevgi beslemek |
|
| 365 |
Genel |
have a strong liking for f.
|
sevgi duymak |
|
| 366 |
Genel |
go to have a good time f.
|
eğlenmeye gitmek |
|
| 367 |
Genel |
go to have a good time f.
|
eğlenceye gitmek |
|
| 368 |
Genel |
have a meaning f.
|
anlam taşımak |
|
| 369 |
Genel |
have a promising future f.
|
parlak bir geleceği olmak |
|
| 370 |
Genel |
have a difficulty f.
|
güçlükle karşılaşmak |
|
| 371 |
Genel |
have a difficulty f.
|
güçlük yaşamak |
|
| 372 |
Genel |
have a trouble f.
|
sorun yaşamak |
|
| 373 |
Genel |
have a difficulty f.
|
zorluk yaşamak |
|
| 374 |
Genel |
have a link f.
|
link almak |
|
| 375 |
Genel |
have a sexual intercourse f.
|
cinsel ilişkiye girmek |
|
| 376 |
Genel |
have a promising future f.
|
gelecek vaat etmek |
|
| 377 |
Genel |
have a bet f.
|
bahis oynamak |
|
| 378 |
Genel |
have a confirmation f.
|
teyit almak |
|
| 379 |
Genel |
have a positive look f.
|
iyimser olmak |
|
| 380 |
Genel |
have a career f.
|
kariyer sahibi olmak |
|
| 381 |
Genel |
have a desperate longing f.
|
özlem çekmek |
|
| 382 |
Genel |
have a quick recovery f.
|
çabuk iyileşmek |
|
| 383 |
Genel |
have a bad time f.
|
kötü zaman geçirmek |
|
| 384 |
Genel |
have a good time f.
|
iyi vakit geçirmek |
|
| 385 |
Genel |
have a phone call f.
|
çağrı gelmek |
|
| 386 |
Genel |
have a passion for f.
|
merakı olmak |
|
| 387 |
Genel |
have a souvenir photograph taken f.
|
hatıra fotoğrafı çektirmek |
|
| 388 |
Genel |
have a souvenir photo taken f.
|
hatıra fotoğrafı çektirmek |
|
| 389 |
Genel |
have (a specified) cast f.
|
rengi çalmak |
|
| 390 |
Genel |
have a risk of death f.
|
ölüm riski taşımak |
|
| 391 |
Genel |
have a pet f.
|
evcil hayvan beslemek |
|
| 392 |
Genel |
have a pee f.
|
çişi olmak |
|
| 393 |
Genel |
have a chance f.
|
şans bulmak |
|
| 394 |
Genel |
have a treatment f.
|
tedavi geçirmek |
|
| 395 |
Genel |
have a fun morning f.
|
sabah keyfi yapmak |
|
| 396 |
Genel |
have a chance f.
|
eline şans geçmek |
|
| 397 |
Genel |
have a market share f.
|
pazar payı almak |
|
| 398 |
Genel |
have a share f.
|
pay almak |
|
| 399 |
Genel |
have a blow dry f.
|
fön çektirmek |
|
| 400 |
Genel |
have a brief chat f.
|
iki satır dertleşmek |
|
| 401 |
Genel |
have a brief chat f.
|
iki satır konuşmak |
|
| 402 |
Genel |
have a penetrative appearance f.
|
etkili bir görünüme sahip olmak |
|
| 403 |
Genel |
have a powerful complexion f.
|
etkili bir görünüme sahip olmak |
|
| 404 |
Genel |
have a penetrative view f.
|
etkili bir görünüme sahip olmak |
|
| 405 |
Genel |
have a cerebral hemorrhage f.
|
beyin kanaması geçirmek |
|
| 406 |
Genel |
have a brain hemorrhage f.
|
beyin kanaması geçirmek |
|
| 407 |
Genel |
have a heart attack f.
|
kalp krizi geçirmek |
|
| 408 |
Genel |
have a hot shower f.
|
sıcak duş almak |
|
| 409 |
Genel |
have passed (a certain age) f.
|
gün almak |
|
| 410 |
Genel |
have a sore throat f.
|
boğazı şişmek |
|
| 411 |
Genel |
have a charge of f.
|
koruması altına almak |
|
| 412 |
Genel |
have a miscarriage f.
|
bebek düşürmek |
|
| 413 |
Genel |
have a hard time making ends meet f.
|
geçim sıkıntısı çekmek |
|
| 414 |
Genel |
have a high opinion of f.
|
önem vermek |
|
| 415 |
Genel |
have a place f.
|
yeri olmak |
|
| 416 |
Genel |
have a long discussion f.
|
uzunca tartışmak |
|
| 417 |
Genel |
have a long debate f.
|
uzunca tartışmak |
|
| 418 |
Genel |
have a hunch f.
|
kalbine doğmak |
|
| 419 |
Genel |
have a tooth pulled f.
|
diş çektirmek |
|
| 420 |
Genel |
have a tooth filled f.
|
dolgu yaptırmak |
|
| 421 |
Genel |
have a tooth pulled f.
|
dişini çektirmek |
|
| 422 |
Genel |
have a cough f.
|
öksürüğü olmak |
|
| 423 |
Genel |
have a spite against f.
|
kin duymak |
|
| 424 |
Genel |
have a spite against f.
|
kin beslemek |
|
| 425 |
Genel |
have a grudge against somebody f.
|
kin gütmek |
|
| 426 |
Genel |
have a spite against f.
|
garezi olmak |
|
| 427 |
Genel |
have a grudge against somebody f.
|
garezi olmak |
|
| 428 |
Genel |
have a grudge against somebody f.
|
kin duymak |
|
| 429 |
Genel |
have a spite against f.
|
kin gütmek |
|
| 430 |
Genel |
have a grudge against somebody f.
|
kin beslemek |
|
| 431 |
Genel |
have a dispute with f.
|
ihtilafa düşmek |
|
| 432 |
Genel |
have a potential f.
|
potansiyel taşımak |
|
| 433 |
Genel |
have a crush on f.
|
aşık olmak |
|
| 434 |
Genel |
have a crush on f.
|
birine çarpılmak |
|
| 435 |
Genel |
have a hand in f.
|
parmağı olmak |
|
| 436 |
Genel |
have a break f.
|
teneffüse çıkmak |
|
| 437 |
Genel |
not to have been used for a long time f.
|
örümcek bağlamak |
|
| 438 |
Genel |
have a chip on one's shoulder f.
|
kavgaya hazır olmak |
|
| 439 |
Genel |
have a chip on one's shoulder f.
|
kavgacı olmak |
|
| 440 |
Genel |
have a chip on one's shoulder f.
|
öfkesi burnunda olmak |
|
| 441 |
Genel |
have a blue tinge to it f.
|
maviye çalmak |
|
| 442 |
Genel |
have a bluish tint f.
|
maviye çalmak |
|
| 443 |
Genel |
have a bitter end end in a calamity f.
|
acı sonla bitmek |
|
| 444 |
Genel |
have a bitter end end in a calamity f.
|
acı son ile bitmek |
|
| 445 |
Genel |
have a green thumb f.
|
bitkileri iyi yetiştirebilen biri olmak |
|
| 446 |
Genel |
have a green thumb f.
|
bitkilerden iyi anlayan biri olmak |
|
| 447 |
Genel |
have a green thumb f.
|
çiçek yetiştirme yeteneğine sahip olmak |
|
| 448 |
Genel |
have a suspicion f.
|
şüphe duymak |
|
| 449 |
Genel |
have a doubt f.
|
şüphe duymak |
|
| 450 |
Genel |
have a good grade f.
|
iyi not almak |
|
| 451 |
Genel |
have a good time f.
|
iyi zaman geçirmek |
|
| 452 |
Genel |
have a distrust of someone f.
|
sıtkı sıyrılmak |
|
| 453 |
Genel |
have a distrust of someone f.
|
sıdkı sıyrılmak |
|
| 454 |
Genel |
have a chance f.
|
imkan elde etmek |
|
| 455 |
Genel |
have a chance f.
|
fırsat elde etmek |
|
| 456 |
Genel |
have a road accident f.
|
trafik kazası yapmak |
|
| 457 |
Genel |
have a traffic accident f.
|
trafik kazası yapmak |
|
| 458 |
Genel |
have a squint f.
|
göz atmak |
|
| 459 |
Genel |
have a vivid imagination f.
|
hayal gücü geniş olmak |
|
| 460 |
Genel |
have a great imagination f.
|
hayal gücü geniş olmak |
|
| 461 |
Genel |
have a name tag on f.
|
yaka kartı takmak |
|
| 462 |
Genel |
have a name tag on f.
|
isimlik takmak |
|
| 463 |
Genel |
have a disappointment f.
|
hayal kırıklığı yaşamak |
|
| 464 |
Genel |
have a special place f.
|
özel yeri olmak |
|
| 465 |
Genel |
have a special place f.
|
özel bir yeri olmak |
|
| 466 |
Genel |
have a magnetic resonance imaging test f.
|
mr çektirmek |
|
| 467 |
Genel |
have a voice in f.
|
-de sözü geçmek |
|
| 468 |
Genel |
have half a mind to f.
|
-esi gelmek |
|
| 469 |
Genel |
have a good mind to f.
|
-esi gelmek |
|
| 470 |
Genel |
have a set-to f.
|
kavga etmek |
|
| 471 |
Genel |
have a voice in f.
|
-de söz sahibi olmak |
|
| 472 |
Genel |
have a blood-relation f.
|
kan bağı olmak |
|
| 473 |
Genel |
have half a mind to f.
|
-eceği gelmek |
|
| 474 |
Genel |
have a multi-dimensional life f.
|
çok boyutlu yaşamak |
|
| 475 |
Genel |
have a rave-up f.
|
cümbüş yapmak |
|
| 476 |
Genel |
have a look-see f.
|
bakmak |
|
| 477 |
Genel |
have a look-see f.
|
aramak |
|
| 478 |
Genel |
have a good grasp of f.
|
-i iyi kavramak |
|
| 479 |
Genel |
have a mind to f.
|
-esi gelmek |
|
| 480 |
Genel |
have a one-track mind f.
|
bir konuyu tutturmak |
|
| 481 |
Genel |
have a look-see f.
|
bakıvermek |
|
| 482 |
Genel |
have a run-in with someone f.
|
biriyle atışmak |
|
| 483 |
Genel |
have a mind to f.
|
-eceği gelmek |
|
| 484 |
Genel |
have a good mind to f.
|
-eceği gelmek |
|
| 485 |
Genel |
have a chance against f.
|
-e karşı şansı olmak |
|
| 486 |
Genel |
have a set-to f.
|
tartışmak |
|
| 487 |
Genel |
have a whip-round f.
|
para toplamak |
|
| 488 |
Genel |
have a booze-up f.
|
kafayı çekmek |
|
| 489 |
Genel |
not to have a good word to say for f.
|
-i hiç beğenmemek |
|
| 490 |
Genel |
not to have a good word to say for f.
|
-i hep tenkit etmek |
|
| 491 |
Genel |
have a pity on f.
|
acımak |
|
| 492 |
Genel |
have a high temperature f.
|
ateşi olmak |
|
| 493 |
Genel |
have a bad time f.
|
çok sıkıntı çekmek |
|
| 494 |
Genel |
have a liking for f.
|
-den hoşlanmak |
|
| 495 |
Genel |
have a strong stomach f.
|
midesi kolaylıkla bulanmamak/bozulmamak |
|
| 496 |
Genel |
have a wide coverage f.
|
geniş yer tutmak (medyada vb) |
|
| 497 |
Genel |
have no advantage out of (a situation) for oneself f.
|
çıkarı olmamak |
|
| 498 |
Genel |
have no benefit out of (a situation) for oneself f.
|
çıkarı olmamak |
|
| 499 |
Genel |
have a nervous break down f.
|
sinir krizi geçirmek |
|
| 500 |
Genel |
have a hysteria attack f.
|
cinnet geçirmek |
|
