heave

"heave" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 69 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Genel
1	Genel	heave i.	kaldırma
Can you give the stove a heave? Sobayı bir kaldırman mümkün mü? More Sentences
2	Genel	heave f.	çekmek
Tom heaved a sigh of relief. Tom derin bir oh çekti. More Sentences
3	Genel	heave f.	büyük bir güçle fırlatmak
The workers were heaving the fertilizer bags into the garage. İşçiler gübre torbalarını garaja büyük bir güçle fırlatıyorlardı. More Sentences
4	Genel	heave f.	kusmak
Who heaved on the carpet? Halıya kim kustu? More Sentences
5	Genel	heave f.	inip kalkmak
The drone was heaving up and down above our heads. Dron başımızın üzerinde bir aşağı bir yukarı inip kalkmaktaydı. More Sentences
6	Genel	heave f.	kaldırmak
I heaved the toolbox onto the workbench. Alet kutusunu tezgahın üzerine kaldırdım. More Sentences
Jeoloji
7	Jeoloji	heave i.	yükselme
The share prices are in a heave. Hisse fiyatları yükselme halinde. More Sentences
Genel
8	Genel	heave i.	atma
9	Genel	heave i.	kabarma
10	Genel	heave i.	fırlatma
11	Genel	heave i.	fay hareketi
12	Genel	heave i.	öğürme
13	Genel	heave i.	kusma
14	Genel	heave i.	yukarı doğru hareket
15	Genel	heave f.	yükseltmek
16	Genel	heave f.	kaldırmaya uğraşmak
17	Genel	heave f.	iç geçirmek
18	Genel	heave f.	şişirmek (göğüs)
19	Genel	heave f.	inip kalkmak (göğüs)
20	Genel	heave f.	kabarmak
21	Genel	heave f.	öğürmek
22	Genel	heave f.	çabalamak
23	Genel	heave f.	güçlükle çıkarmak (inilti)
24	Genel	heave f.	atmak
25	Genel	heave f.	şişirmek
26	Genel	heave f.	büyük bir güçle atmak/fırlatmak
27	Genel	heave f.	yukarı çekmek
28	Genel	heave f.	kabarmak (deniz)
29	Genel	heave f.	kabartmak
30	Genel	heave f.	yukarı kaldırmak
31	Genel	heave f.	(deniz) kabarmak
32	Genel	heave f.	fırlatmak
33	Genel	heave f.	zorla ağzından çıkarmak
34	Genel	heave f.	nefes nefese kalmak
35	Genel	heave f.	sesli nefes almak
36	Genel	heave f.	belirli yönde hareket etmek
37	Genel	heave f.	basınç veya sıcaklık etkisiyle eğilip bükülerek şekil değiştirmek
38	Genel	heave f.	kusturmak
39	Genel	heave f.	çıkarmaya uğraşmak
40	Genel	heave f.	yükselmek
41	Genel	heave f.	(bir şeyi) yükseltmeye çalışmak
42	Genel	heave f.	bir şeyi yapmak için çabalamak
43	Genel	heave f.	mücadele etmek
Irregular Verb
44	Irregular Verb	heave f.	heaved/hove - heaved/hove
Konuşma Dili
45	Konuşma Dili	heave f.	kusmak
Teknik
46	Teknik	heave f.	ileri gitmek
Havacılık
47	Havacılık	heave i.	yükseğe ya da alçağa doğru hareket
Denizcilik
48	Denizcilik	heave i.	dalıp-çıkma
49	Denizcilik	heave i.	seyirde bir geminin aşağı yukarı hareketi
50	Denizcilik	heave f.	ırgatı çevirmek
51	Denizcilik	heave f.	(çapa) fırlatmak
52	Denizcilik	heave f.	(çapa) atmak
53	Denizcilik	heave f.	vira etmek
54	Denizcilik	heave f.	vira etmek
55	Denizcilik	heave f.	(gemiyi) sürükleyerek belirli yönde hareket ettirmek
56	Denizcilik	heave f.	halatı çekmek
57	Denizcilik	heave f.	kabloyu çekmek
58	Denizcilik	heave f.	ırgat kolunu itmek
59	Denizcilik	heave f.	manivelayı itmek
60	Denizcilik	heave f.	belirli bir yönde gitmek
61	Denizcilik	heave f.	belirli bir yönde seyretmek
Veterinerlik
62	Veterinerlik	heave i.	soluğan hastalığı
Deniz Biyolojisi
63	Deniz Biyolojisi	heave f.	vira etmek
Botanik
64	Botanik	heave f.	(bitkiler veya kökler) yerden dışarı çıkmak
Jeoloji
65	Jeoloji	heave i.	kabarma
66	Jeoloji	heave i.	yatay atım
67	Jeoloji	heave i.	fay hattındaki kaya tabakasında oluşan yatay kırılma
68	Jeoloji	heave i.	don kabarması
69	Jeoloji	heave f.	yatay şekilde kabarıp kırılmak

"heave" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 180 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Genel
1	Genel	heave-ho i.	işten atılma
2	Genel	way heave i.	geçit hakkı
3	Genel	heave-ho i.	kovma narası
4	Genel	heave ho i.	kovma
5	Genel	heave ho i.	reddetme
6	Genel	heave to f.	rüzgarı başa alıp gemiyi durdurmak
7	Genel	heave away f.	vira etmek
8	Genel	heave a sigh f.	of çekmek
9	Genel	heave a sigh f.	iç çekmek
10	Genel	heave to f.	faça edip durmak
11	Genel	heave a sigh f.	ah çekmek
12	Genel	heave a sigh f.	içini çekmek
13	Genel	heave a sigh of relief f.	oh çekmek
14	Genel	heave a sigh of relief f.	derin bir nefes almak
15	Genel	heave a sigh of relief f.	derin bir oh çekmek
16	Genel	heave a sigh of relief f.	rahat bir nefes almak
17	Genel	heave a snowball at someone f.	birine kartopu atmak
18	Genel	heave something at someone f.	birine bir şey atmak
19	Genel	dry-heave f.	öğürmek
20	Genel	heave [obsolete] f.	alıp götürmek
21	Genel	heave [obsolete] f.	uzaklaştırmak
22	Genel	heave [obsolete] f.	ortadan kaldırmak
23	Genel	heave ho! ünl.	heyamola!
Öbek Fiiller
24	Öbek Fiiller	heave something at someone f.	birine bir şey atmak
25	Öbek Fiiller	heave at f.	çaba göstermek
26	Öbek Fiiller	heave at f.	saldırmak
27	Öbek Fiiller	heave at f.	karşı çıkmak
28	Öbek Fiiller	heave something at someone or something f.	bir şeyi birine/bir şeye atmak/fırlatmak
Konuşma Dili
29	Konuşma Dili	the heave-ho i.	kovma
30	Konuşma Dili	the old heave-ho i.	kovma
31	Konuşma Dili	the heave-ho i.	kapı önüne koyma
32	Konuşma Dili	the old heave-ho i.	kapı önüne koyma
33	Konuşma Dili	the heave-ho i.	atma
34	Konuşma Dili	the old heave-ho i.	atma
35	Konuşma Dili	heave ho i.	kovma narası
36	Konuşma Dili	heave-ho f.	zorla çekmek
37	Konuşma Dili	heave ho f.	zorla çekmek
38	Konuşma Dili	heave up f.	kusmak
39	Konuşma Dili	heave up f.	göndere çekmek
40	Konuşma Dili	heave up f.	yükseltmek
41	Konuşma Dili	heave up f.	yukarı kaldırmak
42	Konuşma Dili	heave up f.	yukarı çekmek
Deyim
43	Deyim	heave a sigh f.	iç geçirmek
44	Deyim	give somebody the old heave ho f.	birini işten çıkarmak
45	Deyim	heave something up f.	bir şeyi kaldırmak
46	Deyim	heave something up f.	kusmak
47	Deyim	heave something up f.	bir şeyi yukarı çekmek
48	Deyim	heave into sight f.	görünmeye başlamak
49	Deyim	heave into sight f.	belirmek
50	Deyim	give the (old) heave-ho f.	birini işten çıkarmak
51	Deyim	heave into view f.	ufukta belirmek
52	Deyim	heave in sight f.	ufukta belirmek
53	Deyim	heave into view f.	görünür hale gelmek
54	Deyim	heave in sight f.	görünür hale gelmek
55	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(arkadaşlık teklifini) elinin tersiyle itmek
56	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanına) kapıyı göstermek
57	Deyim	give someone the old heave-ho f.	ilişkiyi/arkadaşlığı kesmek/bitirmek
58	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek
59	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanını) kapı dışarı etmek
60	Deyim	give someone the old heave-ho f.	evlenmekten vazgeçmek
61	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek
62	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanına) tekmeyi basmak
63	Deyim	get the old heave-ho f.	kapı önüne konulmak
64	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanını) kapı önüne koymak
65	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanını) işten çıkarmak
66	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek
67	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanıyla) ilişkiyi kesmek/bitirmek
68	Deyim	get the old heave-ho f.	reddedilmek
69	Deyim	give someone the old heave-ho f.	(çalışanının) işine son vermek
70	Deyim	give someone the old heave-ho f.	nişanı atmak/bozmak
71	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi başından savmak
72	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	birini kapı dışarı etmek
73	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	birini işten çıkarmak/kovmak
74	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birini) işten çıkarmak/kovmak
75	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi kovmak
76	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birini) reddetmek
77	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birini) işten çıkarmak/kovmak
78	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	birini yollamak
79	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birini) yollamak
80	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birini) reddetmek
81	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi başından atmak
82	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birine/bir şeye tekmeyi basmak
83	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birini) geri çevirmek
84	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birine) tekmeyi basmak
85	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	biriyle ilişkisini bitirmek
86	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	birine tekmeyi basmak
87	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birinden/bir şeyden kurtulmak
88	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birine) tekmeyi basmak
89	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birini) geri çevirmek
90	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birini) kapı dışarı etmek
91	Deyim	give somebody the (old) heave-ho f.	birini bırakmak
92	Deyim	give (one) the heave-ho f.	(birini) kapı dışarı etmek
93	Deyim	give (one) the old heave-ho f.	(birini) yollamak
94	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi defetmek
95	Deyim	give somebody the heave-ho f.	birini işten çıkarmak/kovmak
96	Deyim	give somebody the heave-ho f.	birini yollamak
97	Deyim	give somebody the heave-ho f.	birini kapı dışarı etmek
98	Deyim	give somebody the heave-ho f.	birini bırakmak
99	Deyim	give somebody the heave-ho f.	birine tekmeyi basmak
100	Deyim	give the heave-ho f.	tekmeyi basmak
101	Deyim	give the heave-ho f.	başından atmak
102	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi kovmak
103	Deyim	give the heave-ho f.	kovmak
104	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi başından savmak
105	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birinden/bir şeyden kurtulmak
106	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birine/bir şeye tekmeyi basmak
107	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birini/bir şeyi kovmak
108	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birinden/bir şeyden kurtulmak
109	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birini/bir şeyi defetmek
110	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birini/bir şeyi başından savmak
111	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birine/bir şeye tekmeyi basmak
112	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi defetmek
113	Deyim	give the heave-ho f.	kapıyı göstermek
114	Deyim	give the heave-ho f.	defetmek
115	Deyim	give the heave-ho f.	işine son vermek
116	Deyim	give something/someone the heave-ho f.	birini/bir şeyi başından atmak
117	Deyim	give the heave-ho f.	başından savmak
118	Deyim	give something/someone the old heave-ho f.	birini/bir şeyi başından atmak
119	Deyim	give the heave-ho f.	işten çıkarmak
120	Deyim	give the heave-ho f.	kapı dışarı etmek
121	Deyim	heave into sight/view f.	ufukta belirmek
122	Deyim	heave into sight/view f.	görünür hale gelmek
123	Deyim	heave into sight/view f.	belirmek
124	Deyim	heave in view f.	görünür hale gelmek
125	Deyim	heave in view f.	ufukta belirmek
126	Deyim	heave into sight/view f.	görünmeye başlamak
Teknik
127	Teknik	failure by heave i.	kabarma yenilmesi
128	Teknik	failure by heave i.	kabarma ile yenilme
129	Teknik	rate of heave i.	kaldırma hızı
130	Teknik	bottom heave i.	taban kabarması
131	Teknik	pile heave i.	zemin kabarması
132	Teknik	pile heave i.	kazık yükselmesi
Denizcilik
133	Denizcilik	heave to i.	demir atmadan veya palamara bağlanmadan geminin suda hareketsiz durması
134	Denizcilik	heave ho i.	vira salpa
135	Denizcilik	heave ho i.	yisa salpa
136	Denizcilik	heave to f.	orsa alabanda eğlenmek
137	Denizcilik	heave and set f.	baş kıç yapmak
138	Denizcilik	heave down f.	karina etmek
139	Denizcilik	heave the log f.	prakete atmak
140	Denizcilik	heave the lead f.	iskandil etmek
141	Denizcilik	heave the lead f.	yoklamak
142	Denizcilik	heave up the anchor f.	demiri vira etmek
143	Denizcilik	heave up the anchor f.	demiri almak
144	Denizcilik	heave about f.	(gemi) aniden yön değiştirmek
145	Denizcilik	heave in f.	(palamarı) kısaltmak
146	Denizcilik	heave the lead f.	kurşun ağırlık kullanarak derinlik ölçümü yapmak
147	Denizcilik	heave a ship to f.	geminin başını rüzgara döndürüp hareket etmesini engellemek
148	Denizcilik	heave taut f.	rıhtım halatlarını çekmekte kullanılan halatı saran çıkrığı döndürmek
149	Denizcilik	heave in stays f.	gemiyi tiramolaya sokmak
150	Denizcilik	heave a ship down f.	(gemi) yana yatmak
151	Denizcilik	heave a cable short f.	çıpanın üzerine dik olacak şekilde vira etmek
152	Denizcilik	heave a ship ahead f.	yelkenler fora değilken palamarı çekerek hareket etmek
153	Denizcilik	heave out a sail f.	yelken açmak
154	Denizcilik	heave up anchor f.	çıpayı denizin dibinden çekmek
155	Denizcilik	heave a ship down f.	karina etmek
156	Denizcilik	heave to f.	geminin başını rüzgara döndürmek
157	Denizcilik	heave to f.	gemiyi durdurmak
158	Denizcilik	heave down f.	gemiyi yan yatırmak
159	Denizcilik	yo-heave-ho ünl.	(eskiden) gemicilerin kürek veya yelken çekerken birlikte söylediği bir nida
160	Denizcilik	heave-ho ünl.	heyamola!
161	Denizcilik	heave-ho ünl.	yisa!
162	Denizcilik	the heave of the sea expr.	gel-git olayının geminin seyri üzerindeki etkisi
Maden
163	Maden	floor heave i.	taban kabarması
Hayvancılık
164	Hayvancılık	heave [dialect] [uk] f.	normalden fazla büyümek
165	Hayvancılık	heave [dialect] [uk] f.	şişmek
166	Hayvancılık	heave [dialect] [uk] f.	şişkinlik yapmak
Dini
167	Dini	heave offering i.	terumah
168	Dini	heave [obsolete] f.	vaftiz etmek
169	Dini	heave [obsolete] f.	kurbanı yukarı kaldırarak kutsamak
Çevre
170	Çevre	countermeasures against frost heave i.	don genleşmesi önlemleri
Meteoroloji
171	Meteoroloji	frost heave i.	don kabarması
172	Meteoroloji	frost heave i.	don şişmesi
173	Meteoroloji	frost heave i.	donma şişmesi
174	Meteoroloji	frost heave i.	donma kabarması
Jeoloji
175	Jeoloji	frost heave i.	don kabarması
176	Jeoloji	floor heave i.	taban kabarması
177	Jeoloji	bottom heave i.	taban kabarması
Argo
178	Argo	heave-ho i.	kapı dışarı etme
179	Argo	heave-ho i.	kovma
180	Argo	heave-ho i.	atma