et - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

et



Bedeutungen von dem Begriff "et" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
et beef n.
et flesh n.
et meat n.
General
et headcheese n.
et carve n.
et idler n.
et pulp n.
et meat n.
Colloquial
et cow [uk] n.
Idioms
et meat on (one's) bones n.
Food Engineering
et flesh n.
Gastronomy
et meat n.

Bedeutungen, die der Begriff "et" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kaba et buttock n.
et suyu broth n.
General
et (meyvelerde) pulp n.
kalın bir dilim et steak n.
et yiyen flesh eater n.
yenecek et meat n.
yumuşaklık (et/sebze/meyve vb için) tenderness n.
et yağı grease n.
yağda kızartılmış kemiksiz ve ince et escalope n.
tezgah (kasabın üstünde et kestiği kalın tahta) slab n.
kokmuş et carrion n.
doğranmış et mince n.
çürümüş et carrion n.
musevi şeriatına göre temiz sayılan et kasher n.
et sote sauteed meat n.
kasaplık hayvanın gövdesinden belirli bir şekilde kesilen et parçası cut of meat n.
et lokantası grillroom n.
kıyılmış et mince n.
kaba et bum n.
kızartmalık et parçası roast n.
kurutulmuş dövülmüş et pemmican n.
et baltası meat cleaver n.
değişik et variety meat n.
et ürünleri meat products n.
lop et boneless meat n.
et lokantası rotisserie n.
kanlı et rare meat n.
et suyu liquor n.
et lokantası grill house n.
kaba et buttocks n.
fırında pişirilmiş et roast n.
kemiksiz et fillet n.
et dilimi collop n.
fırında et kızartmaya özgü ızgaralı kap broiler n.
et suyu gravy n.
et, sebze ya da benzer malzemelerin karışımından hazırlanan sıvı yiyecek soup n.
genç et sığırı beefling n.
et yiyen memeli hayvan carnivora n.
salçalı et fricassee n.
et lokantası chophouse n.
et suyu extract of beef n.
ızgara et grill n.
kuşbaşı doğranarak yeniden pişirilen et yemeği hash n.
et endüstrisi ve ticareti meat industry and trade n.
et ve kemik flesh and bone n.
kaba et hip n.
rostoluk et parçası roast n.
söğüş et cold cuts n.
ızgara (et kızartmak için) barbecue n.
et bezi gland n.
yağsız (et) lean meat n.
sofrada kullanılan et bıçağı carving knife n.
güney amerika'ya mahsus et yiyen ağaçlarda yaşayan ve kediden büyük memeli bir hayvan kinkajou n.
et yemeği dish of meat n.
tırnak altındaki hassas et quick n.
kızarmış et parçası roast n.
et suyu stock n.
gevezelik et babbling n.
rosto tenceresi (et kızartmaya yarayan kapaklı) roaster n.
et ve balığın odun dumanına maruz bırakılarak muhafaza edildiği yer smokehouse n.
fileto et noisette n.
et ve patates yahnisi hotpot n.
hindistan'da et yemeyen tüccar sınıfı banian n.
işlenmiş et processed meat n.
yağlı et fat meat n.
et askısı meat stall n.
et fabrikası meat plant n.
kırmızı et red meat n.
et yemezlik vegetarianism n.
et yemezlik veganism n.
et yememe veganism n.
et döner meat doner n.
et bıçağı carver n.
konserve et canned meat n.
dondurulmuş et frozen meat n.
tasarla-inşa et design-build n.
et yiyen hayvanlar flesh-eating animals n.
et lokantası porter-house n.
et sineği blowfly n.
et suyu consomme n.
içinde et curry n.
normal kasap bıçağıyla alanımayıp özel yöntemlerle alınan et recovered meat n.
şişlik (et) shashlik n.
kaba et bölgesi nates n.
et ve et mamulleri meat and meat products n.
et ve et ürünleri meat and meat products n.
et lokantası steakhouse n.
hem et hem de balıktan oluşan öğün surf 'n' turf n.
hem et hem de balıktan oluşan öğün surf and turf n.
et bıçağı carving knife n.
et dolabı meat safe n.
et saklanan yer meat locker n.
yarım kilo et (453.59 gram) pound of meat n.
et reyonu meat counter n.
et pazarı a meat market n.
bir dilim soğuk et a slice of cold meat n.
(yem olarak kullanılan) et veya balık parçaları chum n.
et/döner şişi rotisserie n.
et suyuna çorba broth n.
sırttan çıkarılan et chine n.
et kıyma tahtası chopping board n.
et bıçağı chopping knife n.
et döveceği meat mallet n.
et döveceği meat tenderiser (uk) n.
et tokmağı meat mallet n.
et döveceği meat tenderizer n.
et tokmağı meat tenderizer n.
et tokmağı meat tenderiser (uk) n.
yumurta harici tüm et ürünlerinin tüketilmediği vejeteryanlık ovo vegetarianism n.
et dilimi meatloaf n.
et parçası piece of meat n.
et reyonu meat section n.
kemikli et bone-in meat n.
kemikli et meat on the bone n.
et çengeli kanca ucu mourne n.
rosto et lokantası carvery n.
park et devam et otoparkı park-and-ride n.
et beni skin tag n.
üzeri mısır unu ekmeği ile kaplanmış bir tür meksika et yemeği tamale pie n.
et açlığı carnivoracity [obsolete] n.
et düşkünlüğü carnivoracity [obsolete] n.
et kesen kimse carver n.
et dilimleyici (kişi) carver n.
süt ürünleri ve yumurta haricinde hiçbir et ürünü tüketmeyen vejetaryen lactoovovegetarian n.
şarküteri et deli meat n.
et sosunun konduğu kapaklı bir kap argyll n.
et sosunun konduğu kapaklı bir kap argyle n.
et çevirme aletleri yapan demirci jacksmith n.
et kesen kimse kerver [obsolete] n.
yağsız veya az yağlı et lean n.
mayalama, yoğurma ve et tuzlama için kullanılan büyük ahşap bir tekne kymnel [obsolete] n.
birinci dünya savaşı'nda askerlere verilen konserve et yahnisi ve sebze maconochie n.
et, kauçuk gibi malzemeleri küçük parçalara ayırmaya yarayan makine masticator n.
et, kauçuk gibi malzemeleri küçük parçalara ayırmaya yarayan makineyi çalıştıran kimse masticator n.
(et, ahşap) beyaz veya açık renkli kısım white n.
blok et block n.
işlenmiş et ürünlerinin taze görünümü bloom n.
et veya balık gibi kurutulmuş çeşitli besinlerin öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
et saklamak için genellikle çiftliklerde kullanılan küçük yapı meat house n.
et ve balığın odun dumanına maruz bırakılarak muhafaza edildiği yer meat house n.
kesim ve et işleme işi meat packer n.
et yiyici meat-eater n.
küçük ve yuvarlak porsiyonlar halinde servis edilen balık, et veya etli börek medallions n.
(et) doğrayan kimse mincer n.
et suyu bree [scotland] n.
et şişi broche n.
et şiş broche n.
et suyu broo [dialect] [scotland] n.
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı mountain n.
dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri lunch meat n.
dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri luncheon meat n.
mısır, et, tuz gibi malzemeler için kullanılan bir kuru hacim ölçüsü muid n.
(londra'da) smithfield et pazarında çalışan hamal bummaree [uk] n.
kasaplık et butcher's meat n.
yağsız et muscle n.
yağsız et muscle n.
çiğ et parçası gobbet n.
masaya et getiren kimse dapifer n.
kavrulmuş et grillade n.
büyük bıçak (kasap bıçağı, et bıçağı) gully [dialect] [uk] n.
büyük bıçak (kasap bıçağı, et bıçağı) gully knife [dialect] [uk] n.
kargo taşımak veya et asmak için kullanılan güçlü kanca hock [uk] n.
cansız et mummy [obsolete] n.
et kitlesi mummy n.
kızarmış et rost [obsolete] n.
et pişirmeye yarayan şiş broacher n.
(özellikle et parçasında) kalın ve küt uç chump n.
et tüketmeyen ancak balık tüketen kişi pescatarian n.
et tüketmeyen ancak balık tüketen kişi pescetarian n.
köpeklere uygun et dog's meat n.
köpeklere uygun et dogmeat n.
kalitesiz et dogmeat n.
et satan kimse flesher [scotland] n.
(hayvan derisi veya postundan çıkarılan) et parçaları fleshings n.
ara sıra et veya balık tüketen vejetaryen kimse flexitarian n.
park et devam et otoparkı park and ride n.
en üstün et kalite derecesi prime n.
derilerden et ve kılları sıyıran deri işçisi scudder n.
nadiren tavuk, balık ve kırmızı et tüketen kimse semivegetarian n.
sığırın boynunun altından kesilen et parçası shaking piece n.
(shetland ve orkney adaları'nda) et ve balık kurutmada kullanılan bir taş istifi skeo n.
et ve yulaf ile hazırlanan bir çorba skilligolee n.
kesim ve et işleme işi slaughterman n.
süt ürünleri ve yumurta harici et ürünlerinin hiçbirini tüketmeyen vejetaryen ovo-lacto vegetarian n.
süt ürünleri ve yumurta harici et ürünlerinin hiçbirini tüketmeyen vejetaryen lacto-ovo vegetarian n.
haftanın en az 3 günü et yemeyen yarı vejetaryen flexitarian n.
haftanın en az 3 günü et yemeyen yarı vejetaryen semi-vegetarian n.
kemikli büyük et parçası joint n.
bozulmak (süt/et/yumurta vb) turn bad v.
doğramak (et vb) mince v.
et vb gibi birşeyin yüzeyini kızartmak sear v.
kızartmak (bir et parçasının yüzeyini) sear v.
et kıymak hash v.
(et vb) haşlamak blanch v.
et tırnak olmak become close relatives v.
et bağlamak gain weight v.
et satmak sell meat v.
et kıymak mince meat v.
et kesmek cut meat v.
et kesmek (hamlamak vb) be stiff v.
et kesmek (hamlamak vb) be sore v.
et kızartmak fry meat v.
et yemek eat meat v.
et kızartmak roast meat v.
et kesmek carve v.
et tuzlamak corn v.
et yedirmek flesh v.
mühürlemek (et) sear v.
sos veya et suyu yapmak için pişirilmiş et kalıntılarını şarap veya su içinde koyarak sulandırmak deglaze v.
et benzeri şekil vermek enflesh [obsolete] v.
(et) blok halinde kesmek block v.
(et) kesip temizlemek butcher v.
(et tartarken) sakatat kısmını düşmek sink v.
(et vb.) kurutmak cure v.
hem et hem ot yiyen omnivorous adj.
kart (et) tough adj.
kanlı (et) rare adj.
et gibi meaty adj.
et yiyen flesh eating adj.
sert olmayan (et, meyve vb) tender adj.
et kafalı stupid adj.
lüks (sebze/meyve/et) choice adj.
içi pişmemiş (et) underdone adj.
kokmuş (et) high adj.
et yiyen meat eating adj.
et gibi fleshy adj.
et ile tırnak inseparable adj.
sinirli (et) sinewy adj.
kart olmayan (et) succulent adj.
tütsülenmiş (et/balık) smoked adj.
yağsız (et) lean adj.
yağlı (et) fat adj.
(et) yağsız lean adj.
(et) az pişmiş rare adj.
kızartmalık ince et dilimi collop adj.
et kesmeye uygun (diş) carnassial adj.
bol miktarda sinir içeren (et) nervous [obsolete] adj.
sinirleri alınmış (et) desinewed adj.
süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden meat-and-potatoes adj.
et yenilmeyen (dönem) meatless adj.
et yenilmeyen dönemle ilişkili meatless adj.
et suyuna benzeyen brothy adj.
çiğ et yiyen omophagic adj.
pişmemiş (et) omophagic adj.
et renginde incarnadine adj.
et oluşturucu incarnative adj.
et sineklerinin yumurta veya larvalarıyla kontamine olmuş flyblown adj.
(et) sineklenmiş fly-blown adj.
park et devam et otoparkı sistemine ait veya ilişkili park-and-ride adj.
(et) sinirli stringy adj.
dikkat et! look sharp! interj.
devam et right on interj.
devam et! go ahead! interj.
dikkat et (yürüyen birine söylenir) watch your step interj.
dikkat et! look out! interj.
dikkat et! take care! interj.
devam et go ahead interj.
bana yardım et help me interj.
acele et! hadaway [dialect] [uk] interj.
başına dikkat et heads-up interj.
et anlamı veren ön ek cre- pref.
et anlamı veren ön ek creo- pref.
et anlamını veren bir ön ek sarc- pref.
et anlamını veren bir ön ek sarco- pref.
et anlamını veren bir son ek -sarc suf.
Phrases
dikkat et! nix interj.
bu et bozulmuş this meat is off expr.
bu et bozulmuş this meat is spoiled expr.
beni olduğum gibi kabul et take me as you find me expr.
martın on beşine dikkat et beware the ides of march expr.
becer ve terk et toot it and boot it expr.
devam et pes etme keep up don't give up expr.
davranışlarına dikkat et mind your p's and q's expr.
ne arzu ettiğine dikkat et beware what you wish for expr.
ne arzu ettiğine dikkat et be careful what you wish for expr.
merhamet et bana have mercy on me expr.
söz ve hareketlerine dikkat et mind your p's and q's expr.
olduğu gibi kabul et good, bad, or indifferent expr.
nasıl olursa olsun olduğu gibi kabul et good, bad, or indifferent expr.
nasılsa öyle kabul et good, bad, or indifferent expr.
ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) (be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
Proverb
zorunluluğu kendine zevk et make a virtue of necessity expr.
et tırnaktan ayrılmaz blood is thicker than water
sen bana yardım et ben de sana yardım edeyim you scratch my back and I scratch yours
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et put your trust in god and keep your powder dry
en iyiyi umut et en kötüye hazırlıklı ol hope for the best and prepare for the worst
en iyiyi umut et ama en kötüsü için de hazırlıklı ol hope for the best but expect the worst
en iyiyi umut et en kötüye hazırlıklı ol hope for the best but expect the worst
en iyiyi umut et ama en kötüsü için de hazırlıklı ol hope for the best and prepare for the worst
eğer sana yardım edilmişse sen de onlara yardım et one good turn deserves another
sen gayret et şans yüzüne gülecektir diligence is the mother of good luck
bulunduğun yerin kurallarına göre hareket et when in rome, do as the romans do
kemik ne kadar yakınsa et o kadar tatlıdır the nearer the bone, the sweeter the meat
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in Allah, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in God, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a/tanrı'ya emanet et trust in god, but tie up your camel
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et trust in allah, but tie up your camel
işini yap ama kendine de dikkat et one hand for (oneself) and one (hand) for the ship
işini yap ama kendine de dikkat et one hand for oneself and one for the ship
küçük harcamalara dikkat et, küçük bir sızıntı kocaman bir gemiyi batırır beware of little expenses; a small leak will sink a great ship
itiraf et rahatla/kurtul confession is good for the soul
tekrar tekrar denemeye devam et if at first you don't succeed, try, try again
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et put your faith in god, and keep your powder dry
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et put your faith in god, but keep your powder dry
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et put your trust in god, but keep your powder dry
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et trust in god and keep your powder dry
eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et trust in god, but keep your powder dry
bulunduğun yerin kurallarına göre hareket et when in rome
Colloquial
kuru et jerky n.
ingiliz gemicilere haftada bir et verilmeyen gün banyan day [obsolete] [uk] n.
çok/bol miktarda et yedikten sonra dökülen ter meat sweats n.
ne olduğu belirsiz et mystery meat n.
ne olduğu anlaşılamayan et ürünü mystery meat n.
ne olduğu bilinmez et mystery meat n.
kaba et butt-cheeks n.
yahnilik et stewer n.
güveçlik et stewer n.
türlülük et stewer n.
gerçeği fark et get serious v.
acele et urry [dialect] interj.
acele et chop chop interj.
hızlı hareket et chop chop interj.
acele et! snap it up! expr.
acele et! shake it up! expr.
acele et! look lively! expr.
az merhamet et! have some mercy! expr.
acele et make it snappy expr.
acele et shake the lead out expr.
acele et hustle your bustle expr.
acele et! look alive! expr.
aralığa dikkat et mind the gap expr.
acele et! get your skates on! expr.
acele et get a hurry on expr.
acele et get the lead out expr.
acele et! snap to it! expr.
acele et! look snappy! expr.
biraz merhamet et! have some mercy! expr.
böyle nefes almaya devam et keep breathing like that expr.
boşluğa dikkat et mind the gap expr.
böyle düşünmeye devam et keep thinking like that expr.
çabuk acele et! get cracking! expr.
devam et günümü zehir et go ahead make my day expr.
dans et benimle dance with me expr.
denemeye devam et keep trying expr.
devam et/edin! move along! expr.
düz devam et hiçbir yere sapma go straight ahead don't turn (left or right) expr.
davranışlarına dikkat et mind your p's and q's expr.
dikkat et be on your guard expr.
denemeye devam et keep on trying expr.
gerisini sen tahmin et fill in the blanks expr.
günümü gün et make my day expr.
itiraf et! bring it! expr.
itiraf et confess it expr.
kazanmaya devam et keep on winning expr.
kalk ve dans et get up and dance expr.
onun görünüşünü tarif et describe what he looks like expr.
kontrol et check that expr.
kendine dikkat et/iyi bak mind how you go expr.
sadece hayal et just imagine expr.
sözlerine dikkat et mind your p's and q's expr.
şansın ne kadar önemli bir rol oynadığını kabul et admit what a big part luck plays expr.
tanrım ona yardım et god help him expr.
tahmin et noldu! guess what! expr.
tahmin et ne oldu guess what expr.
üzerinde düşün ve kabul edersen et stick that in your pipe and smoke it expr.
üzerinde düşün ve kabul edersen et put that in your pipe and smoke it expr.
yaşımı tahmin et guess my age expr.
yürümeye devam et keep walking expr.
uykuna devam et go back to sleep expr.
o halde beni dava et so, sue me expr.
x ile işaretli kısmın şu şekilde üstte olmasına dikkat et make sure the x is facing up like this expr.
acele et rattle your dags [australia/new zealand] expr.
derhal burayı terk et don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.
devam et günümü zehir et gammd (go ahead, make my day) expr.
böyle devam et (ironi) gammd (go ahead, make my day) expr.
sen benim günümü zehir etmeye devam et gammd (go ahead, make my day) expr.
sen daha böyle yapmaya devam et gammd (go ahead, make my day) expr.
arada haber et write if you get work [old-fashioned] expr.
arada haber et wiygw (write if you get work) expr.
fikirlerini/düşüncelerini başkalarına ifade et make your voice heard expr.
elinden geleni yapmaya devam et keep in there expr.
çabalamaya devam et keep in there expr.
acele et move it expr.
hızlı hareket et move it expr.
kendine dikkat et take it easy expr.
bana itimat et stand on me [obsolete] expr.
bastığın yere dikkat et mind your step expr.
bastığın yere dikkat et watch your step expr.
akışına göre hareket et play it by ear expr.
bir kadını baştan çıkar ve terk et love 'em and leave 'em expr.
takip et, yakala ve hapse at tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
takip et suçüstü yap ve hapse at tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
kendine dikkat et don't take any wooden nickels expr.
acele et look sharp expr.
acele et any day now expr.
devam et bang away expr.
kendine dikkat et be careful expr.
ne dilediğine/istediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
(birine/bir şeye) dikkat et beware of (someone or something) expr.
gözcülük et bolo (be on the lookout) expr.
(bir şey yapmamaya) dikkat et careful not to (do something) expr.
biraz dikkat et do you mind (if...)? expr.
(bir şey yapmamaya) dikkat et don't go (doing something) expr.
bir şey yapmamaya dikkat et don't go doing something expr.
derhal burayı terk et! don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
derhal burayı terk et! don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr.
derhal karşıla ya da iptal et fill or kill expr.
acele et! look smart expr.
acele et get cracking expr.
acele et get rolling expr.
acele et get your skates on expr.
acele et put your skates on expr.
hızlı hareket et giddy up expr.
her şeyinle mücadele et! give it all you've got! expr.
devam et go on then expr.
devam et o zaman go on then expr.
öyle yapmaya devam et keep it that way expr.
aynen devam et keep it that way expr.
sen öyle düşünmeye/sanmaya devam et keep telling yourself that expr.
istediğin kadar alay et mock all you like expr.
(baktığın yere dikkat et) gözlerim üst tarafta my eyes are up here [cliché] expr.
ne arzu ettiğine/dilediğine dikkat et watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
acele et! hurry! exclam.
dile getirmeye/söylemeye devam et! speak it! exclam.
arkana dikkat et! behind you! exclam.
biraz dikkat et do you mind exclam.
dikkat et watch it exclam.
Idioms
et pazarı meat market n.
et pazarı cattle market n.
(bütün) bir francala içine et veya deniz ürünleri ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç po' boy n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç submarine (sandwich) n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç hoagie n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç submarine n.
bütün bir francala içine et hoagy n.
bütün bir francala içine et torpedo n.
bütün bir francala içine et grinder n.
bütün bir francala içine et poor boy n.
bütün bir francala içine et hero n.
bütün bir francala içine et hero sandwich n.
gak dediğinde et guk dediğinde süt bulmak have your bread buttered on both sides v.
gak dediğinde et guk dediğinde süt istemek want (one's) bread buttered on both sides v.
ata et ite ot vermek put the cart before the horse v.
yenilikleri takip et/etmek keep your ear to the ground v.
yeni bilgileri takip et/etmek keep your ear to the ground v.
yenilikleri takip et/etmek have your ear to the ground [uk] v.
yeni bilgileri takip et/etmek have your ear to the ground [uk] v.
bu yolu takip et/edin walk (right) this way v.
gak dediğinde et guk dediğinde süt istemek want your bread buttered on both sides v.
etinden et koparılmış kadar more than flesh and blood can bear adv.
etinden et koparılmış kadar more than flesh and blood can stand adv.
önce ateş et/öldür sonra yargıla/yargılarsın shoot first, ask questions later expr.
acele et! hop to it! expr.
itiraf et rahatla open confession is good for the soul expr.
ne yap et by hook or by crook expr.
kayış gibi (et) as tough as an old boot expr.
konuşmalarına dikkat et keep a civil tongue in your head expr.
oldu bil/baş üstüne/oldu farz et/lord's prayer'da geçen bir cümle thy will be done expr.
kayış gibi (et) as tough as old shoe leather expr.
ya sev ya terk et take it or leave it expr.
lafına dikkat et back in the knife drawer, miss sharp expr.
kırmızı et (koyun/sığır) veya beyaz et (tavuk) leather or feather expr.
kırmızı et mi (koyun/sığır) yoksa beyaz et mi (tavuk)? leather or feather expr.
kırmızı et (koyun/sığır) veya kanatlı (tavuk) leather or feather expr.
(kendi) yolunu takip et go your gait expr.
(kendi) yolunu takip et go your own gait expr.
(kendi) yolunu takip et go your gait expr.
(kendi) yolunu takip et go your own gait expr.
sen bana yardım et, ben de sana yardım edeyim ka me, ka thee [scotland] expr.
iyilik et iyilik bul ka me, ka thee [scotland] expr.
etinden et koparılmış kadar more than flesh and blood can endure expr.
önce hak et, sonra iste first deserve and then desire expr.
eğer anlatacak iyi/parlak bir şeyin yoksa, palavrayla/abartıyla gözlerini boya/ikna et if you can't dazzle them with brilliance, baffle them with bull expr.
davranışlarına dikkat et mind your ps and qs expr.
söz ve hareketlerine dikkat et mind your ps and qs expr.
Speaking
acele et hurry up interj.
bana yardım et lütfen please help me interj.
beni ikna et convince me interj.
bize yardım et help us interj.
benimle dua et pray with me interj.
bana yardım et lütfen help me please interj.
benim için dua et pray for me interj.
beni takip et follow me interj.
bana yardım et help me interj.
aferin böyle yapmaya devam et keep up the good work expr.
adımına dikkat et mind your step expr.
aferin böyle devam et keep up the good work expr.
akrabalarını ziyaret et visit your relatives expr.
anlamı tahmin et quess the meaning expr.
arkana dikkat et watch your back expr.
adımına dikkat et watch your step expr.
adımına/adımlarına dikkat et mind/watch your step expr.
acele et! look sharp! expr.
acele et don't spare the horses expr.
acele et get a move on expr.
buradan çıkmama yardım et help me out of here expr.
beni haberdar et keep me posted expr.
bana yardım et give me a hand expr.
beni haberdar et let me know expr.
beni mutlu et make me happy expr.