go to! - Türkisch Englisch Wörterbuch

go to!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "go to!" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Archaic
go to! expr. inanmıyorum!
I don't believe it is going to rain tomorrow.
Yarın yağmur yağacağına inanmıyorum.

More Sentences
go to! expr. inanılmaz!
It's going to be amazing.
İnanılmaz olacak.

More Sentences
Colloquial
go to! expr. cehenneme git!
go to! expr. canın cehenneme!
go to! expr. cehennemin dibine git!
go to! expr. cehennemin dibine kadar yolun var!
Archaic
go to! expr. hadi oradan!
go to! expr. haydi canım!
go to! expr. haydi canım sen de
go to! expr. yok daha neler!
go to! expr. vay canına!
go to! expr. vay anasını!
go to! expr. inanmam!
go to! expr. inanılır gibi/şey değil! haydi be!
go to! expr. daha neler!
go to! expr. git!
go to! expr. yola koyul!
go to! expr. işe koyul!

Bedeutungen, die der Begriff "go to!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
go to sleep v. yatmak
Drink this tea 30 minutes before going to sleep.
Bu çayı yatmadan 30 dakika önce için.

More Sentences
go to bed v. yatmak
Do not drink tea or coffee before going to bed.
Yatmadan önce çay veya kahve içmeyin.

More Sentences
go to bed v. uyumaya gitmek
My mother was so tired that she went to bed early.
Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti.

More Sentences
go to bed v. yatmaya gitmek
Listen to your body and go to bed.
Vücudunuzu dinleyin ve yatağa gidin.

More Sentences
go to sleep v. yatmaya gitmek
Now go to sleep.
Şimdi yatmaya git.

More Sentences
go to sleep v. uyumaya gitmek
Be quiet and go to sleep.
Sessiz ol ve uyumaya git.

More Sentences
go to sleep v. uyumak
Babies often cry before going to sleep.
Bebekler genellikle uyumadan önce ağlarlar.

More Sentences
go to the toilet v. tuvalete gitmek
go to bed v. uyumak üzere uzanmak
go to bed v. yatağa yatmak
go to sleep v. yatağa yatmak
go to sleep v. uyumak üzere uzanmak
General
go to war v. savaşa girmek
Even so, we are not willing to go to war, and rightly!
Yine de savaşa girmeye istekli değiliz ve bunda da haklıyız!

More Sentences
go to town v. şehre gitmek
We go to town once a month.
Ayda bir şehre gidiyoruz.

More Sentences
go to bed v. yatmaya gitmek
When you go to bed also matters.
Yatağa gittiğinizde de önemlidir.

More Sentences
go to sleep v. uyuşmak
Tom's leg had gone to sleep so he was unable to stand up.
Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.

More Sentences
go to ruin v. mahvolmak
If Tom shows up, it's going to ruin Mary's day.
Eğer Tom gelirse, Mary'nin günü mahvolur.

More Sentences
go to v. uzanmak
My concerns go to the heart of the US system.
Endişelerim ABD sisteminin kalbine kadar uzanıyor.

More Sentences
go to visit v. ziyarete gitmek
I went to visit it on Sunday.
Pazar günü ziyarete gittim.

More Sentences
go to extremes v. aşırıya kaçmak
He sometimes wished to go to extremes.
O, bazen aşırıya kaçmak istiyordu.

More Sentences
go to see v. görmeye gitmek
A few weeks ago, I went to see my doctor.
Birkaç hafta önce doktorumu görmeye gittim.

More Sentences
go to sea v. denizci olmak
My father went to sea at fifteen.
Babam on beş yaşındayken denizci oldu.

More Sentences
go back to v. kadar uzanmak
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.

More Sentences
go to press v. baskıya girmek
The reporter filed his story just before the paper went to press.
Muhabir haberini gazete baskıya girmeden hemen önce verdi.

More Sentences
go to waste v. boşa gitmek
Do Not Let Your Advertising Budget Go to Waste!
Reklam Bütçeniz Boşa Gitmesin!

More Sentences
go to school v. okula gitmek
This should not involve little children going to school.
Bu, küçük çocukların okula gitmesini içermemelidir.

More Sentences
go to waste v. ziyan olmak
I don't like to see food go to waste.
Yiyeceklerin ziyan olmasını sevmem.

More Sentences
go to sleep v. uyumak
Clean your face before going to sleep.
Uyumadan önce yüzünüzü temizleyin.

More Sentences
go to hospital v. hastaneye gitmek
Last week Tina broke her arm and had to go to hospital.
Geçen hafta Tina kolunu kırdı ve hastaneye gitmek zorunda kaldı.

More Sentences
go to court v. mahkemeye gitmek
Fourthly, the option of going to court must at any rate remain open.
Dördüncü olarak mahkemeye gitme seçeneği her halükarda açık kalmalıdır.

More Sentences
go to prison v. hapishaneye girmek
Tom went to prison.
Tom hapishaneye girdi.

More Sentences
go to jail v. hapishaneye girmek
Tom went to jail.
Tom hapishaneye girdi.

More Sentences
go to sleep v. uykuya dalmak
Tom's leg had gone to sleep so he was unable to stand up.
Tom'un bacağı uykuya dalmıştı, bu yüzden ayağa kalkamıyordu.

More Sentences
go to heaven v. cennete gitmek
Of course, they go to Heaven; they know when they get there.
Elbette cennete gidecekler; oraya ne zaman gideceklerini biliyorlar.

More Sentences
go to pot v. mahvolmak
Because of you, everything went to pot.
Senin yüzünden her şey mahvoldu.

More Sentences
go to waste v. israf olmak
It'd be a shame for this food to go to waste.
Bu yemeğin israf olması yazık olur.

More Sentences
go to church v. kiliseye gitmek
I began to go to church again.
Tekrar kiliseye gitmeye başladım.

More Sentences
go to university v. üniversiteye gitmek
Going to university is a big achievement and an exciting opportunity.
Üniversiteye gitmek büyük bir başarı ve heyecan verici bir fırsattır.

More Sentences
go to america v. amerika'ya gitmek
I could go to America and back at the same time!
Aynı anda hem Amerika'ya gidip hem de dönebilirim!

More Sentences
go to class v. derse gitmek
I want to go to class.
Derse gitmek istiyorum.

More Sentences
go-to adj. başvurulacak
Her father is the go-to person for cars.
Arabalar konusunda başvurulacak kişi babasıdır.

More Sentences
way to go interj. aferin
Way to go, Tom!
Aferin, Tom!

More Sentences
way to go interj. tebrikler
Way to go!
Tebrikler!

More Sentences
way to go interj. bravo
Way to go!
Bravo!

More Sentences
Phrasals
go to v. başlamak
Know what you are going to say before you start talking.
Konuşmaya başlamadan önce ne söyleyeceğinizi bilin.

More Sentences
go to v. -e katkı sağlamak
The help will go to the hospital.
Yardım hastaneye katkı sağlayacak.

More Sentences
go to v. desteklemek
We're going to support the nominee of our party.
Partimizin adayını destekleyeceğiz.

More Sentences
Phrases
to go adv. (yemek için) paket/paketletme
Would you like that for here or to go?
Burada mı yoksa paket mi istersiniz?

More Sentences
General
permission to go abroad n. yurtdışı izni
permission to go abroad n. yurtdışına gidiş izni
permission to go abroad n. yurtdışına çıkış izni
to-go cup n. (içeceğini alıp götürebilmen için kullanılan) plastik bardak
the first person to go to space n. uzaya giden ilk insan
the first person to go to space n. uzaya giden ilk kişi
go to see v. bir amaç için bir yere gitmek
go up to someone v. birinin yanına gitmek
go to bed with v. koynuna girmek
go to seed v. kuvvetten düşmek
go to seed v. çaptan düşmek
go back to square one v. sıfırdan başlamak
go to ruin v. harap olmak
go to pieces v. dağılmak
go to bed v. gece uykusuna yatmak üzere yatmak
go to any length v. her çareye başvurmak
go to hell v. cehennemin dibine gitmek
go to great expense v. bir şeyi yapmak için çok masraf etmek
go counter to v. aykırı düşmek
go to any length v. her çareyi kullanmak
go to pieces v. bir olay karşısında kendini tutamayıp ağlamaya başlamak
go to excess v. ifrata varmak
go to the toilet v. hacetini yapmak
go to polls v. sandığa gitmek (oy kullanmak amacıyla)
go to great lengths v. her çareyi kullanmak
go to rack and ruin v. mahvolmak
go to school on foot v. okula yürüyerek gitmek
go to sugar v. bal vb şekerlenmek
go to town v. hızlı çalışmak
go to school v. eğitim görmek
go to town v. hovardalık etmek
go to raptures v. sevincinden havalara uçmak
go to waste v. heder olmak
go to see v. ile görüşmeye gitmek
go to all lengths v. her çareye başvurmak
go to court v. mahkemeye düşmek
go to bed early v. erken yatmak
go over to v. uzanmak
go to pieces v. kırılmak
go to bed with v. ile cinsel ilişkide bulunmak
go to great lengths v. her çareye başvurmak
go to wrack v. harap olmak
go to seed v. tohuma kaçmak
go to the movies v. sinemaya gitmek
go down on one's knees to v. ayaklarına kapanmak
go to pieces v. bölünmek
go to town v. büyük bir gayretle çalışmak
go to the toilet v. hacet görmek
go to rack and ruin v. harabeye dönmek
begin to go well v. adama dönmek
go to polls v. oy kullanmaya gitmek
not to go well v. ters gitmek
not to go in v. sığmamak
go to pieces v. fenalıklar geçirmeye veya o zamana kadar gizli tuttuğu her şeyi ifşa etmeye başlamak
go to pieces v. dökülmek
go to jail v. içeri düşmek
go to ruin v. yıkılmak
go to the wall v. yenilmek
go on to claim v. söylecek denli ileri gitmek
go to loggerheads v. araları bozulmak
go on to the finals v. finale kalmak
go to bed with somebody v. koynuna girmek
go to pot v. suya düşmek
go to the land of nod v. uyuklamak
go fast enough to join v. arayı kapatmak
go to court v. kanuni yollara başvurmak
go to bat for someone v. zor durumdaki birine yardım etmek
go on a visit to v. misafirliğe gitmek
go to any extent v. her şeye başvurmak
go back to work v. işbaşı yapmak
go to rack and ruin v. harap olmak
go to one's head v. başını döndürmek
go to extremes v. ifrata kaçmak
go to somebody's head v. başını döndürmek
go to pieces v. parçalanmak
go to pieces v. yıkılmak
go counter to v. karşı çıkmak
go from bad to worse v. kötüye gitmek
go to law v. dava açmak
go to great expense v. çok masrafa girmek
go to the wall v. iflas etmek
go to bed with v. ile sevişmek
go to the dogs v. mahvolmak
go counter to v. zıt gitmek
go to jail v. içeri girmek
go to one's head v. başına vurmak (içki)
go down on one's knees to somebody v. ayaklarına kapanmak
go to school v. okula devam etmek
go to somebody's head v. çarpmak
go to one's glory v. ölmek
go to sea v. deniz yolculuğuna çıkmak
not to let go v. bırakmamak
be too tired to go on v. şişmek
go to the poll v. seçimde oy vermek
go to pot v. berbat olmak
go to the scaffold v. darağacını boylamak
cause to go back v. geriletmek
go to all lengths v. her çareyi kullanmak
go to see v. ziyaretine gitmek
go to polls v. oy kullanmak
go to earth v. araziye uymak
go to town v. çok başarılı olmak
go down on one's knees to v. diz çökmek
go to great expense v. büyük masrafa girmek
go to jail v. deliğe girmek
go to one's head v. kendini bir şey zannetmesine sebep olmak
go to the house v. eve gitmek
go counter to v. karşı olmak
go to the dogs v. rezil olmak
cause to go away v. savuşturmak
go from bad to worse v. kötüyken daha kötü olmak
go to ground v. araziye uymak
go to school v. üniversiteye devam etmek
go up to the rostrum v. kürsüye çıkmak
go to press v. gazete vb baskıya girmek
begin to go well v. bir adama benzemek
go to wrack and ruin v. bakımsızlıktan harabeye dönüşmek
go to pieces v. gücenmek
go to expense v. masraf etmek
go to bat for someone v. yardım elini uzatmak
go on a pilgrimage to mecca v. hacca gitmek
go to work v. işe gitmek
go to arbitration v. hakem kararı ile halletmek
go to the country v. seçime gitmek
efforts to go down the drain v. emekleri boşa gitmek
go up to the roof v. çatıya çıkmak
go to a doctor v. doktora görünmek
go to a doctor v. doktora gitmek
go to have a good time v. eğlenceye gitmek
go to have a good time v. eğlenmeye gitmek
go to bank v. bankaya gitmek
go to the wall v. duvara toslamak
go to the match v. maça gitmek
go back to one's place v. yerine dönmek
go to the harbour v. limana inmek
not go to sleep v. yatmamak
go to take someone from somewhere v. birini bir yerden almaya gitmek
go out to the garden v. bahçeye çıkmak
go to the brothel v. geneleve gitmek
(for someone) to go too far v. fazla olmak
go to a fair v. fuara gitmek
(for a firm) to go into liquidation v. tasfiyeye gitmek
go to a hotel v. otele gitmek
go to the congress v. kongreye katılmak
go to a party v. partiye gitmek
go to the funeral v. cenazeye gitmek
(the ship) to go v. gemi gitmek
go to meet (a traveler) v. yoluna çıkmak
go to (some place) very often v. yol etmek
(something) to begin to go well v. yoluna girmek
go out to eat v. yemeğe çıkmak
(one's pain) to go v. ağrısı dinmek
go to pot v. hayrı kalmamak
go to the dogs v. hayrı kalmamak
go to polls v. sineyimillete dönmek
go out to tender v. ihale edilmek
go out to tender v. ihaleye çıkmak
go to the dogs v. kötüleşmek
go to the dogs v. kötüye gitmek
have nowhere to go v. çalacak kapısı olmamak
have nowhere to go v. gidecek yeri olmamak
not go to plan v. planlandığı gibi gitmemek
go to the solarium v. solaryuma gitmek
go to the tanning booth v. solaryuma girmek
go to the tanning booth v. solaryuma gitmek
go to the bank v. bankaya gitmek
go to the meeting v. toplantıya gitmek
go to pot v. bozulmak
go to one's head v. başına vurmak
go to one's head v. sersem etmek
go counter to v. -e uymamak
go down to v. -e uzanmak
go from house to house v. ev ev gezmek
go from door to door v. kapı kapı dolaşmak
go from house to house v. ev ev dolaşmak
go from door to door v. kapı kapı gezmek
become a popular place to go v. uğrak mekan halini almak
go on to the next level v. kademe atlamak
become a popular place to go v. uğrak mekan olmak
go on to the next stage v. kademe atlamak
become a popular place to go v. uğrak mekan haline gelmek
go to the doctor v. doktora gitmek
be unable to go beyond v. ötesine geçememek
go to the trouble v. zahmet olmak
go to toilet v. tuvalete gitmek
go to the zoo v. hayvanat bahçesine gitmek
go from strength to strength v. büyük bir başarıya imza atmak
go from strength to strength v. gittikçe güçlenmek
go from strength to strength v. gitgide güçlenmek
go from strength to strength v. büyük bir başarı yakalamak
go to extremes v. fazla ileri gitmek
go back to one's ex-gf/bf v. eski sevgiliye geri dönmek
go back to one's ex-gf/bf v. eski sevgilisine geri dönmek
be unable to go beyond a certain point v. belli bir noktadan öteye gidememek
go to the blackboard v. tahtaya çıkmak
go to the blackboard v. tahtaya kalkmak
one's tiredness to go away v. yorgunluğu geçmek
go back to one's childhood v. çocukluğuna inmek
go back to beginning v. başa dönmek
go back to the beginning v. başa dönmek
go to the market v. markete gitmek
go to the block v. idama gitmek
one's battery to go flat v. telefonunun şarjı bitmek
(telephone) to go dead v. telefonunun şarjı bitmek
go to the mosque v. camiye gitmek
go to a hospital v. hastaneye başvurmak
go to someone v. yanına gitmek
go to the moon v. aya gitmek
go to the united states of america v. amerika'ya gitmek
go to the toilet at break v. (verilen) arada tuvalete gitmek
go to the gym v. spora gitmek
go to the heaven v. cennete gitmek
(for lights) to go dead v. ışıklar gitmek
(for lights) to go out v. ışıklar kesilmek
(for lights) to go out v. ışıklar gitmek
(for lights) to go dead v. ışıklar kesilmek
(for lights) to go dead v. (elektrikler) kesilmek
(for lights) to go out v. (elektrikler) kesilmek
go to play golf v. golf oynamaya gitmek
go to play golf v. golfe gitmek
go to the golf course v. golf kursuna gitmek
a gun to go off v. silah birden ateş almak
go to the train station v. tren istasyonuna gitmek
go to the door v. kapıya gitmek
go to the door v. kapıya doğru gitmek
go down to the planet v. gezegene inmek
go to the hospital every day v. her gün hastaneye gitmek
know where to go to find out v. sorunun cevabını nerede bulacağını bilmek
be too far gone to go back now v. geri dönemeyecek kadar yol almış olmak
go back to work v. işe geri dönmek
go to one’s funeral v. cenazesine gitmek
go to someone's house on the pretense of buying their car v. arabasına müşteriymişim gibi evine gitmek
go to all the trouble v. zahmete katlanmak
go to the bathroom v. tuvalete gitmek
go to church every sunday v. her pazar kiliseye gitmek
have nowhere else to go v. gidecek bir yeri kalmamak
go to mosque every friday v. her cuma camiye gitmek
go to town for something v. bir şey için kasabaya gitmek/inmek
go to the bedroom v. yatak odasına gitmek
go to the opera v. operaya gitmek
go to the gym v. spor yapmak
go to travel v. seyahate gitmek/çıkmak
deserve to go to jail v. hapse girmeyi hak etmek
go to school late v. okula geç gitmek
go to a course v. kursa gitmek
go to christening v. vaftiz törenine gitmek/katılmak
go directly to the source v. doğrudan kaynağa gitmek
go to the museum v. müzeye gitmek
go to the hospital v. hastaneye gitmek
go to bed too late v. çok geç yatmak
go to the library v. kütüphaneye gitmek
go downstairs to the living room v. aşağı kata oturma odasına inmek
go back to the hotel v. otele dönmek
not be able to go to the bathroom by oneself v. kendi başına tuvalete gidememek
go on to claim that v. ...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek
not able to go on v. devam edememek
go to the olympics v. olimpiyatlara gitmek
(one's) internet to go out v. interneti gitmek
go out to patrol v. devriyeye çıkmak
one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. şekeri yükselmek
one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. şekeri fırlamak
go back to prison v. hapishaneye dönmek
go to the bathroom v. banyoya gitmek
go to the police v. polise gitmek
go to work every day v. her gün işe gitmek
go to the park v. parka gitmek
go to a concert v. bir konsere gitmek
go to video v. videosu (dvd vb) çıkmak
threaten the salesman to go elsewhere v. tezgahtarı başka yere gitmekle tehdit etmek
threaten the salesman to go elsewhere v. satıcıyı başka yere gitmekle tehdit etmek
go to jogging v. jogginge gitmek
go to the lake v. göle gitmek
go to a nightclub v. bir gece kulübüne gitmek
go straight to voicemail v. doğrudan sesli mesaja yönlendirmek
go to the united states v. amerika'ya gitmek
go to the united states v. birleşik devletler'e gitmek
go to the united states v. abd'ye gitmek
go to bed mad v. yatağa kızgın gitmek
go to a language school v. dil okulununa gitmek
cut class and go to the mall v. dersi ekip alışveriş merkezine gitmek
go to work by subway v. işe metroyla gitmek
go to a fireworks display v. havai fişek gösterisine gitmek
go to gate v. kapıya gitmek
go to dance club v. dans kulübüne gitmek
go to school on time v. okula zamanında gitmek
go to school by school bus v. okula servisle gitmek
go to school by school bus v. okula okul otobüsüyle servisle gitmek
go to the movie theater v. sinemaya gitmek
go to a good cause v. hayır işine gitmek
go to a good cause v. hayır işlerine gitmek
go to the shopping malls v. alışveriş merkezlerine gitmek
go to the concerts v. konserlere gitmek
go to the playground v. çocuk parkına gitmek
go to bed on time v. zamanında uyumak
go to pieces v. sağlığını kaybetmek
go to bed v. baskıya gitmek
go to bed v. cinsel ilişkiye girmek
go to the theater v. tiyatroya gitmek
go to the theatre v. tiyatroya gitmek
go to the pictures v. sinemaya gitmek
go-to-meeting adj. bayramlık
go-to adj. önemli
go-to adj. kurtarıcı
go-to adj. gidilecek
to go adj. henüz tamamlanmamış
to go adj. geri kalan
to go adj. ayaküstü servis edilen
to go adj. paket yapılabilen
go-to adj. arzu edilen
go-to adj. gözde
sunday-go-to-meeting adj. özel günlere saklanan (giysi)
sunday-go-to-meeting adj. bayramlık
sunday-go-to-meeting adj. temiz ve şık
go-to adj. vazgeçilmez
go to blazes! interj. canın cehenneme!
go to hell! interj. cehennem ol!
go to blazes! interj. cehenneme kadar yolun var!
go to the devil! interj. cehennem ol!
go to blazes interj. cehenneme git !
go to blazes! interj. cehennem ol!
go to jericho interj. cehenneme git
go to it interj. gayret! ha gayret!
go to your room interj. odana git
I'm dying to go expr. gitmek için can atıyorum
Phrasals
go down to v. boyun eğmek
go back to v. tarihin derinliklerinden kaynaklanmak
go down to v. (yeniler karşısında) yıkılmak
go back to v. zamanın derinliklerine kadar uzanmak
go back to v. -e kadar uzanmak
go down to v. -e kadar gelmek
go to bat for v. yardımına koşmak
go to bat for v. yardımına yetişmek
go back to v. -den beri var olmak
go on to v. (site vb) girmek
go on to v. ... yaparak devam etmek
go over (to some place) v. karşıya geçmek
go over (to some place) v. (bir yere) geziye gitmek
go over (to some place) v. karşı tarafına gitmek
go out to (someone) v. (birine) sempati duymak
go out to (someone) v. (bir şeyi birine) yöneltmek
go out to (someone) v. (duyguları) birinden yana olmak
go out to (someone) v. (duygularıyla/hisleriyle) birinin yanında olmak
go near (to) someone or something v. birine/bir şeye yaklaşmak
go out to someone v. birinin kalbi, şefkati, sevgisi biriyle olmak
go out to (someone) v. (duygularını/hislerini birine) yöneltmek
go out to (someone) v. (birine bir duygu/his) göndermek
go near (to) someone or something v. birinin/bir şeyin yakınına gitmek
go to something v. bir şeyi başlatmak
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek
go to someone v. biriyle konuşmak
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar gitmek
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka birinin/bir şeyin) kılığında gitmek
go to someone or something v. birine/bir şeye doğru gitmek
go to someone or something v. birini/bir şeyi ziyarete gitmek
go up to v. belirli bir noktaya kadar gitmek
go to someone or something v. birine/bir şeye gitmek
go to v. başlatmak
go to someone v. biriyle konuşmak
go to someone v. biriyle sıkıntılı bir durumu konuşmak
go to someone v. biriyle sıkıntılı bir durumu konuşmak
go to someone or something v. birini/bir şeyi ziyaret etmek
go to v. -e katkıda bulunmak
go to something v. bir şeye dahil olmak
go to someone v. biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana kadar) uzamak
go up to (something) v. (belli bir tarihe/zamana) kadar ilerlemek
go up to v. belirli bir noktaya kadar sürmek/uzamak
go to (something) as (someone or something) v. (bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek
go to someone v. biriyle bi konu veya biri hakkındaki problemlerini/sıkıntılarını konuşmak
go to something v. bir şeyin parçası olmak
go to someone v. biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak
go down to someone or something v. şehir merkezindeki birine/bir şeye gitmek
go down to someone or something v. aşağıdaki birine/bir şeye inmek
go down to someone or something v. daha alt kademede/aşağıda kalan birine veya bir şeye gitmek
go down to someone or something v. güneyde kalan birine/bir şeye inmek
go down to someone or something v. Güney'deki birine/bir şeye gitmek
go down to someone or something v. şehir merkezindeki birine/bir şeye inmek
go to v. ödüllendirilmek
go to v. (toplantıda, kilisede) hazır bulunmak
go back (to) v. kökenleri (belirli bir yere) dayanmak
go across to v. geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to v. boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go about to (do something) v. (bir şeyi başarmak için) gerekeni yapmak
go back to someone or something v. birine/bir şeye geri dönmek
go across to v. karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to v. baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across to v. (karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go across (something) to (someone or something) v. (bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
go out to v. -e çıkmak
go out to v. '-e gitmek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek
go on to (something) v. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ilerlemek
go down to something v. bir şeye/seviyeye kadar inmek
go on to (something) v. (daha iyi bir seviyeye) gelmek
go down to something v. bir şeye/seviyeye kadar düşmek
go up to someone or something v. birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak
go up to someone or something v. birine/bir şeye yaklaşmak
go to v. (yapmaya) gitmek
go to v. -e/a gitmek
Phrases
to go adv. daha yapılacak olan kalma
to go adv. geriye kalma
to go adv. daha olma
to go adv. yemeği alıp götürmek üzere ısmarlama
to go adv. yemeği alıp başka bir yerde yeme
to go adv. kalma
to go adv. hâlâ olma
one down, one to go expr. biri gitti biri kaldı
two down one to go expr. ikisi gitti, biri kaldı
this is the way to go expr. böyle olması gerekiyor
you're good to go expr. başlayabilirsin
you're good to go expr. gidebilirsin
you're good to go expr. geçebilirsin
if you want to go big, stop thinking small expr. büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünme
if you want to go big, stop thinking small expr. büyük işler yapmak istiyorsan küçük düşünmeyi bırak
I have no one to go to expr. gidecek kimsem yok
Proverb
he that would go to sea for pleasure, would go to hell for a pastime denizci olanın aklı yoktur
if the mountain will not come to Mahomet, Mahomet must go to the mountain dağ sana gelmiyorsa, sen dağa gideceksin
if mohammed will not go to the mountain, the mountain must come to dağ yürümezse abdal yürür
the pitcher will go to the well once too often sonsuza kadar şansın yaver gitmez
the pitcher will go to the well once too often hiçbir şey sonsuza kadar sürmez
the pitcher will go to the well once too often çekirge bir sıçrar iki sıçrar
the pitcher will go to the well once too often bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde yakalanırsın çekirge
better to ask the way than go astray sora sora bağdat bulunur
don't go near the water until you learn how to swim bilmediğin işe kalkışma/girişme
don't go near the water until you learn how to swim bir şeyi öğrenmeden yapmaya çalışma
don't go near the water until you learn how to swim iyice hazır olmadan bir işe kalkışma
if the mountain won't come to muhammad, muhammad must go to the mountain dağ yürümezse abdal yürür
Colloquial
go to see a man about a dog n. bir yere kadar gidiyorum anlamında söylenen bir söz
go-to girl n. (bir şey, iş, amaç için) yararlı olabilecek kişi
go-to girl n. (bir şeye, işe, amaca) uygun kişi
go-to girl n. kurtarıcı kız/arkadaş
go-to girl n. (bir şey, iş, amaç için) güvenilir kişi
go to the devil v. cehennem olmak
go to the devil v. cehenneme kadar gitmek
go to one's last home v. ölmek
go to one's last home v. hakkın rahmetine kavuşmak
go to the bad v. ahlaksızlaşmak
go to the bad v. ahlakça düşmek
go to the bad v. kötü bir kişilik kazanmak
go to the bad v. kötüleşmek
go to the bad v. kötü yola düşmek
go down to v. tarafından hezimete uğramak
go down to v. tarafından yenilgiye uğramak
go so far as to call someone stupid v. birisine aptal diyecek kadar ileri gitmek
radio to go out v. telsiz bozulmak
go to the dogs v. heba olmak