içki - Türkisch Englisch Wörterbuch

içki

Bedeutungen von dem Begriff "içki" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 90 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
içki liquor n.
The pub serves liquor.
Barda içki servisi var.

More Sentences
içki drink n.
I don't know her favourite drink.
En sevdiği içkinin ne olduğunu bilmiyorum.

More Sentences
General
içki drink n.
He listened, nodded, took a sip from his drink.
Dinledi, başını salladı, içkisinden bir yudum aldı.

More Sentences
içki alcohol n.
Muslims don't drink alcohol.
Müslümanlar içki içmezler.

More Sentences
içki bottle n.
Tom had to choose between his family and the bottle.
Tom ailesi ve içki arasında bir seçim yapmak zorundaydı.

More Sentences
içki booze n.
I always drink a glass of booze to relieve myself.
Kendimi rahatlatmak için her zaman bir kadeh içki içerim.

More Sentences
içki drinking n.
The doctor advised him to keep away from drinking.
Doktor ona içkiden uzak durmasını tavsiye etti.

More Sentences
içki alcoholic drink n.
Is it OK to drink alcoholic drinks in this park?
Bu parkta içki içmek uygun mu?

More Sentences
içki alcoholic beverage n.
Champagne is an alcoholic beverage.
Şampanya alkollü bir içkidir.

More Sentences
içki spirit n.
They only served alcoholic spirits for the party.
Parti için sadece alkollü içkiler servis ettiler.

More Sentences
içki rum n.
içki quencher n.
içki wet n.
içki stimulant n.
içki potation n.
içki juice n.
içki hooch n.
içki beverage n.
içki pottle n.
içki poison n.
içki drop n.
içki licour [obsolete] n.
içki broo [dialect] [scotland] n.
içki groceries [dialect] n.
içki grocery [dialect] n.
içki drag n.
içki peg [uk] n.
içki pot n.
içki potion [rare] n.
içki pour n.
içki skink [obsolete] n.
içki slock [scotland] n.
içki sowl n.
içki fuddle [obsolete] n.
Colloquial
içki peeve n.
içki drinkage n.
içki dutch courage n.
içki embalming fluid n.
içki evidence n.
içki gas n.
içki giggle soup [old-fashioned] n.
içki giggle water [old-fashioned] n.
içki giggle goo n.
içki tonsil bath n.
içki jollop n.
içki juice n.
içki eyewash n.
Idioms
içki kick in the wrist n.
içki laughing soup [old-fashioned] n.
içki laughing water [old-fashioned] n.
Gastronomy
içki nobbler [aus] n.
içki whet n.
içki drain n.
Literature
içki bowl n.
Archaic
içki bouse n.
içki bowse n.
içki bouser n.
içki shicker [australia] n.
içki shikker [australia] n.
Slang
içki grog n.
içki off one's face n.
içki oil (rap slang) n.
içki swall n.
içki wobbly pop n.
içki beast n.
içki turps [australia/new zealand] n.
içki coffin nail n.
içki coffin tack n.
içki coffin varnish n.
içki happy juice n.
içki hooter n.
içki idiot oil n.
içki joy juice n.
içki joy water n.
içki liq n.
içki lubrication n.
içki shoe polish n.
içki ammunition n.
içki drinkypoo n.
içki sneezer n.
içki who shot john [us] expr.
British Slang
içki bevvy n.
içki brew n.
içki drinky-poo n.
içki poison n.
içki sauce n.
Modern Slang
içki a bevy n.
içki adult beverage n.
içki adult juice n.
içki alkyhall n.

Bedeutungen, die der Begriff "içki" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
içki dükkanı liquor store n.
Tom went to the liquor store to buy a bottle of rum.
Tom bir şişe rom almak için içki dükkanına gitti.

More Sentences
içki içmeyen non-drinker n.
General
içki içme drinking n.
Certainly, many colleagues here will know the consequences of drinking to excess.
Elbette, buradaki pek çok meslektaşımız aşırı içki içmenin sonuçlarını bilecektir.

More Sentences
bloody mary (bir tür alkollü içki) bloody mary n.
Tom was sitting at the bar drinking a Bloody Mary.
Tom barda oturmuş Bloody Mary içiyordu.

More Sentences
içki içmeyen teetotaler n.
Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
Tom önceden sarhoştu ama şimdi içki içmiyor.

More Sentences
içki fabrikası distillery n.
Only this will make it possible for small distilleries in the EU to survive.
Ancak bu şekilde AB'deki küçük içki fabrikalarının ayakta kalması mümkün olacaktır.

More Sentences
içki mahmurluğu hangover n.
On the following day, we all had terrible hangovers.
Ertesi gün, hepimiz korkunç içki mahmurluğu geçirdik.

More Sentences
alkollü içki liquor n.
The cocktail contains liquor.
Kokteylin içinde alkollü içki var.

More Sentences
tek içki shot n.
He had four shots of whiskey.
Dört tek viski atmış.

More Sentences
alkollü içki alcoholic drink n.
Tom's favorite alcoholic drink is tequila.
Tom'un favori alkollü içkisi tekila.

More Sentences
içki yasağı prohibition n.
The aim of the Prohibition was to reduce crime and corruption.
İçki yasağının amacı suç ve yolsuzluğu azaltmaktı.

More Sentences
bar (içki içilen yer) bar n.
Let's meet at the cocktail bar downstairs.
Alt kattaki kokteyl barında buluşalım.

More Sentences
fıçı (içki) tap n.
The pub has seven types of beer on tap.
Barda yedi çeşit fıçı bira bulunmaktadır.

More Sentences
içki içmeyen teetotaller n.
Tom drank heavily in his youth, but is now a teetotaller.
Tom gençliğinde çok içerdi, ama şimdi içki içmiyor.

More Sentences
alkollü içki alcoholic beverage n.
People who drink alcoholic beverages are not allowed to enter.
Alkollü içki içenlerin girmesine izin verilmiyor.

More Sentences
alkollü içki spirits n.
My father drinks no spirits.
Babam hiç alkollü içki içmez.

More Sentences
sert içki hard liquor n.
My father doesn't drink hard liquor.
Babam sert içki içmez.

More Sentences
indirimli içki saati happy hour n.
I don't want to miss happy hour.
İndirimli içki saatlerini kaçırmak istemiyorum.

More Sentences
içki dükkanı liquor store n.
Tom went to the liquor store to buy a bottle of rum.
Tom, bir şişe rom almak için içki dükkanına gitti.

More Sentences
(içki) minyatür şişe miniature n.
He brought miniatures of vodkas.
Minyatür şişelerde votkalar getirmiş.

More Sentences
alkollü içki drink n.
Drinks are forbidden in some religions.
Bazı dinlerde alkollü içkiler yasaktır.

More Sentences
içki içmek booze v.
The tourist group ended up boozing in a local pub.
Turist grubu yerel bir barda içki içmeye başladı.

More Sentences
kullanmak (içki/sigara/uyuşturucu) touch v.
It is possible to provide this clean image with the materials and small touches you use in your bathroom.
Banyonuzda kullandığınız malzemeler ve küçük dokunuşlarla bu temiz görüntüyü sağlamanız mümkün.

More Sentences
içki alemi yapmak binge v.
He was binging on beer when we found him.
Onu bulduğumuzda biralarla içki alemi yapıyordu.

More Sentences
içmek (sigara içki vb'ni) use v.
I don't like cigarettes and don't use to drink anything.
Sigarayı sevmiyorum ve hiçbir şey içmiyorum.

More Sentences
içki içmek drink v.
Drinking too much can destroy your liver.
Çok fazla içki içmek karaciğerinizi tahrip edebilir.

More Sentences
mayalamak (içki) brew v.
He brews his own beers with traditional methods.
Kendi biralarını geleneksel yöntemlerle mayalamakta.

More Sentences
(içki vb.) su gibi akmak flow v.
Beer flowed once again at this year's Oktoberfest.
Bu yılki Oktoberfest'te bir kez daha biralar su gibi aktı.

More Sentences
içki sersemi groggy adj.
I wonder if Tom is still groggy.
Tom'un hâlâ içki sersemi olup olmadığını merak ediyorum.

More Sentences
içki ruhsatı olan (mekan) licensed adj.
We ate at a small, licensed restaurant.
Ufak, içki ruhsatı olan bir lokantada yemek yedik.

More Sentences
sert (içki) strong adj.
She can't consume strong drinks.
Sert içkileri tüketemiyor.

More Sentences
sek (içki) straight adj.
A straight whisky for me and a dirty martini for the lady.
Bana bir sek viski, bayana da bir martini.

More Sentences
içki sefası bacchanals n.
içki alışkanlığı drinking n.
son içki ve kadehi grace cup n.
içki alemi binge n.
sert ve kalitesiz içki firewater n.
içki yasağı prohibition of alcoholic beverages n.
sert içki heady drink n.
çok içki içme boozing n.
hiç içki kullanmama temperance n.
kokteyl bardağıyla servis edilen içki highball n.
alkollü içki hukuku liquor laws n.
içki alemi potation n.
ağzına içki almayan kimse teetotaler n.
mayalı içki brew n.
içki içmeyen teetotalist n.
çok içki içme splice n.
içki satma ruhsatı liquor licence n.
gizlice içki satılan yer speakeasy n.
içki alemi bacchanal n.
içki içmeme abstinence n.
içki içmeme teetotaling n.
bir fırt içki shot n.
abd içki ölçüsü galonun beşte biri, 84 santilitre a fifth n.
içki sersemliği hangover n.
içki içmeyen biri abstainer n.
mayalandırılmış bal ve sudan yapılan alkollü bir içki mead n.
alkollü içki alcohol n.
içki alemi carousal n.
azıcık miktar (içki için) tot n.
azıcık içki nip n.
yatmadan önce içilen içki nightcap n.
çok fazla içki içilen süre binge n.
cin içki gin n.
fıçıdan doldurulmuş içki tap n.
içki alışkanlığı heavy drinking n.
azıcık alkollü içki nip n.
aperitif içki aperitif n.
içki kaçakçısı bootlegger n.
içki etkisiyle yapılan şey drunkenness n.
alkollü içki satılan yer doggery n.
içki alemi drinking bout n.
sert içki hard drink n.
şeker ve sütten yapılan içki eggnog n.
canlandırıcı içki pickup n.
damıtarak içki üreten kimse distiller n.
içki yasağı taraftarı prohibitionist n.
içki alemi carouse n.
serinletici içki refresher n.
içki alışkanlığı alcoholism n.
içki yasağı karşıtı wet n.
içki satma ruhsatı excise licence n.
içki imalathanesi distillery n.
içki düşkünlüğü inebriety n.
içki içmeme temperance n.
içki alemi bacchanalian n.
sert içki tipple n.
bu bitkiden çıkarılan içki ve narkoz kava n.
içki sonrası azgınlık hangover horniness n.
içki içmeme temperateness n.
içki alemi souse n.
sert içki schnaps n.
büyük içki kasesi jorum n.
bir tür sıcak içki toddy n.
içki alemi wassail n.
içki şişesi magnum n.
zehirli içki potion n.
bir yudum içki slug n.
sert içki spirits n.
sert içki aqua vitae n.
alkollü içki grog n.
içki karıştırıcı cocktail shaker n.
alkollü içki satışı ruhsatı permit for selling alcoholic beverages n.
sert içki strong drink n.
serinletici içki refreshment n.
sert içki liquor n.
bir dikişte içilen içki quickie n.
içki içmeyen kimse abstainer n.
içki yasağı yanlısı prohibitionist n.
içki alemi drunk n.
içki içmeme prensibi teetotalism n.
kalitesiz içki rotgut n.
alkolsüz içki soft drink n.
içki içen kimse boozer n.
içki ölçeği jigger n.
sert içki short drink n.
büyük miktarda ve hiç sulandırılmamış içki stiff drink n.
damıtık içki fabrikası distillery n.
içki kaçakçısı bootie n.
içki mahzeni cellar n.
evde çıkarılan içki home brew n.
alkol ve sudan oluşan içki grog n.
içki alemi bacchanalia n.
içki alemi jag n.
içki alemi yap carouse n.
sarhoş edici içki intoxicant n.
anasonlu içki anisette n.
içki dükkanı package store n.
canlandırıcı içki bracer n.
içki alemi booze n.
içki satışının serbest olduğu saatler permitted hours n.
içki kadehleri cups n.
içki içmeyen kimse nephalist n.
içki karşıtı kimse nephalist n.
bir içki ölçüsü noggin n.
alkollü içki içmeyen nondrinker n.
içki endüstrisi beverage industry n.
içki fabrikası atık suyu distillery waste water n.
içki yapılan yer distillery n.
içki salonu porterhouse n.
yerli içki local drink n.
yerli içki domestic drink n.
yerli içki domestic spirit n.
yerli içki domestic alcohol n.
sert içki aqua vitae n.
mayalandırarak yapılan içki brew n.
içki içmeyen nondrinker n.
içki alemi booze-up n.
içki dükkanı off-licence n.
canlandırıcı içki pick-me-up n.
içki kaçakçısı rum-runner n.
bar bar dolaşıp içki içme pub-crawl n.
hafif içki chaser n.
içki içen kimse drinker n.
içki yapan fabrika distillery n.
cepte taşınmaya uygun içki şişesi flask n.
içki satılan dükkan off-license n.
içki dolabı wine compartment n.
içki satıcısı victualer n.
içki satıcısı victualler n.
içki kullanma alışkanlığı the drink habit n.
içki alışkanlığı the drink habit n.
sert içki belt n.
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi graybeard n.
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi long beard n.
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi bellarmine n.
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi longbeard n.
içki ruhsatı liqueur license n.
(içki) cep şisesi hip flask n.
içki sürahisi decanter n.
içki kadehi drinking glass n.
sert içki john barleycorn n.
sert içki booze n.
sert içki grog n.
sütlü içki milk punch n.
ferahlatıcı içki refreshing drink n.
içki ya da yemeklerin tadina bakan kimse degustator n.
iştah açıcı içki aperitif n.
köpüklü içki beady liquor n.
son içki deoch an doris n.
kaynatarak yapılan içki decoction n.
son içki doch an doris n.
içki alışkanlığı drinking habit n.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki homebrew n.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki home brew n.
fıçıdan içki çekme draft n.
içki dükkanı off-license n.
içki satılan dükkan off-licence n.
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi greybeard n.
ağzına içki almayan kimse teetotaller n.
alkollü içki içmeyen non-drinker n.
gürültülü içki içen wassailer n.
gürültülü içki içen carouser n.
içki reyonu drink section n.
içki dükkanı abc store n.
içki mağazası off-license n.
içki dükkanı bottle store n.
içki mağazası liquor store n.
içki mağazası state store n.
içki mağazası bottle-o n.
içki dükkanı state store n.
içki mağazası abc store n.
içki mağazası off-licence n.
içki dükkanı bottle-o n.
içki mağazası bottle store n.
(küçük içki şişeleriyle dolu) minibar honor bar n.
eve götürülmek üzere bardan alınan içki carry-out n.
içki turizmi alcohol tourism n.
içki turizmi booze tourism n.
yabancı içki imported drink n.
ithal içki imported drink n.
ev yapımı içki home-brew n.
ev yapımı içki homebrew n.
fıçı içki tap n.
dışarısından, şişelerin görülebildiği kilitli içki dolabı tantalus n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinthe n.
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki absinth n.
şarap, bira (veya süt), şeker vb. karıştırılarak yapılan bir içki rambooze n.
bir tür alkollü içki alcool n.
içki alışkanlığı alcohol dependence n.
partide parayla içki satışı yapılan özel bar cash bar n.
bol içki içilen gürültülü partiye katılan kimse celebrant n.
içki sersemliğini hafifletmek için içilen bir içecek regmaker [south african] n.
içki ruhsatı olan özel kulüp chartered club [new zealand] n.
bir içki ölçüsü nog [dialect] n.
içki servisi yapmayan otel temperance hotel n.
hafif içki tift [dialectal] n.
içki içmeyen kimse toattler [dialect] n.
sarhoş edici içki toxicant [rare] n.
içki arkadaşı ale-knight [obsolete] n.
içki arkadaşı pot companion n.
boş içki şişeleri empties n.
günün erken saatinde içilen içki eyeopener n.
fıçıdan içki çekmek için kullanılan tüp valinch n.
içki arkadaşı bevy n.
içki alemi bevvy n.
içki içme bibbery n.
ahşap içki kabı bicker [scotland] n.
içki içen kimse quaffer n.
birinin veya bir şeyin şerefine içilen küçük içki lechaim n.
içki ile şevklendirmek whittle n.
içki ile heyecanlandırmak whittle n.
ufak kadeh içki half [scotland] n.
içki kabı quegh n.
içki içen kimse whetter n.
kaçak içki blackade [dialect] n.
kaçak içki üretme blockading [dialect] n.
içki alemi blowoff n.
(içki) cin blue ruin n.
öğleden sonra veya akşam üstü rahatlayıp içki içmek için yapılan küçük buluşma happy hour n.
metal veya ahşaptan yapılan büyük içki kabı mazer n.
büyük ahşap içki kadehi mazard [obsolete] n.
gün ortasında az miktarda tüketilen sert içki meridian [scotland] n.
içki içmeyen kimse wowser n.
kenevirden yapılan bir içki hasheesh n.
kenevirden yapılan bir içki haschisch n.
kenevirden yapılan bir içki hashish n.
içki alemi boose n.
içki matarası borachte n.
kaçak içki bootleg n.
içki partisi boose n.
şişeyle içki satın alan müşterilere hizmet veren bir gece kulübü bottle club n.
yasal kapanış saatinden sonra içki servisi yapan yer bottle party n.
tek seferde mayalanan içki miktarı brewing n.
bir tür içki kokteyli bronx cocktail n.
bir tür içki kokteyli bronx n.
alkol satılmayan restorana dışarıdan içki götürme brown bagging n.
eski bir iskoç içki oyunu high jinks n.
eski bir iskoç içki oyunu high jinx n.
eski bir iskoç içki oyunu hijinks n.
eski bir iskoç içki içme oyunu hijinks n.
içki koyulan cep şişesi hipflask n.
eskiden almanya'da üretilen yuvarlak bir içki kadehi humpen n.
içki kaçakçısı moonlighter n.
içki karşılığında barda veya meyhanede ufak tefek işler yapan kimse mopstick [us] n.
kahvaltıdan önce içilen alkollü içki morning [scotland] n.
alkollü içki satma ruhsatı bulunan lokantacı veya hancı licensed victualer n.
fıçıdan içki numunesi almak için kullanılan tüp liquor thief n.
boşaltılmış içki şişesine su doldurularak yapılan hafif içki bull n.
içki partisi bust n.
içki alemi bust n.
içki servisi yapan genç ganymede n.
içki kadehleri glassware n.
erkeklerin bıyıklarının değmesini önlemek için kenarında çubuk bulunan içki kadehi mustache cup n.
içki satılan bir dükkan gillhouse n.
içki için kullanılan bir hacim ölçüsü birimi gillie [scotland] n.
içki alemi gossiping n.
taştan yapılmış büyük içki şişesi grey-hen n.
içki kadehinin dibinde kalan son yudum heeltap n.
uyuşturucu katılmış içki hocus n.
(dükkan dışında) alkollü içki satma ruhsatı off-licence n.
bar, gece kulubü dışında içilmek üzere içki satışı off-sales [uk] n.
dışarıya içki satışı off-sales [uk] n.
bir tür alkollü içki oke [hawaii] n.
ucuz içki satan yer one-armed bandit [us] n.
bir tur içki servisi round of drinks n.
(kaçak içki sevkiyatında kullanılan) bot rumrunner n.
alkollü içki satıcısı rummy n.
damıtarak alkollü içki üreten kimse rummy n.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan dispensary n.
(abd'nin bazı güney eyaletlerinde) içki satılan fakat müessese dahilinde tüketilemeyen dükkan işletmecisi dispenser n.
bar sahibinin erkek müşterilere içki ısmarlatması için tuttuğu çekici kız bar girl n.
içki arkadaşı compotator n.
içki arkadaşı olma compotationship n.
beraber içki içme compotation [rare] n.
seyreltilmiş içki dilutable n.
alkollü içki drappie [scotland] n.
viski kadehiyle içki satan kimse dramseller n.
bardakla içki satan kimse dramseller n.
içki alemi drink [uk] n.
içki alemi drinking n.
içki içme isteği dry n.
içki alemlerine katılan kimse drunken reveler n.
içki ve seks dolu ortam drunken revelry n.
içki alemlerine katılan kimse drunken reveller n.
(eski usul içki kaplarının üzerine) kişi başına içki miktarını belirten işaretlemeler pin n.
yarım litrelik içki pint [uk] n.
sürekli içki içme cups n.
bir bardak içki inhaler n.
bir yudumluk içki inhaler n.
alkollü içki peg [uk] n.
ağırlıklı olarak alkollü kokteyl servisi yapan içki mekanı cocktail bar n.
içki servisi yapılan yer cocktail lounge n.
içki varili coop n.
içki fıçıları cooperage n.
içki fıçısı coop n.
güçlü bir alkollü içki çeşidi fire water n.
içki konan kulplu sürahi veya şişe flacket n.
yunanistan'a özgü güçlü anason aroması olan bir içki ouzo n.
alkollü likör, süt ve sodalı sudan oluşan bir içki puff n.
kaçak içki satan mekan işletmecisi shebeener n.
kaçak içki içen kimse shebeener n.
içki kaçakçısı shiner n.
kaçak içki shinny n.
bedava içki shout [australia] n.
ısmarlama içki shout [australia] n.
müesseseden içki shout [australia] n.
(eskiden bazı bar veya meyhanelerde) içki alanlara açık büfe şeklinde sunulan öğle yemeği free lunch n.
içki servis eden kimse skinker n.
kalitesiz içki slosh n.
bir fırt içki slug n.
az miktar içki slug n.
yasak saatlerde içki satan yer sly grog [dated] [australia] n.
kaçak içki sly grog [dated] [australia] n.
içki yasağı taraftarı pussyfooter n.
tek fırtlık sek içki snort n.
tek fırtlık sek içki snorter n.
bol içki içilen uzun süre soak n.
şişenin dibindeki içki kalıntısı snuggle n.
içki bardağının dibinde kalan artık snuff [obsolete] n.
alkollü içki stiffener n.
(yola çıkmak üzere olan misafire içki ikram edilen) kurt biçimli gümüş kadeh stirrup cup n.
(binicinin yola çıkarken içtiği) bir bardak şarap/içki stirrup-cup n.
(binicinin yola çıkarken içtiği) bir bardak şarap/içki stirrup cup n.
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun supernaculum [obsolete] n.
(abd) gizli içki evi speakeasy n.
(içki) 75cl'lik fifth n.
damıtılmış içki spiritus n.
elma şarabı ve likör karışımından oluşan bir içki stone wall n.
yasadışı içki satılan mekan speak n.
içki alemi splore [scotland] n.
içki alemi splore [scotland] n.
içki kokusu fumosity [obsolete] n.
abd'de 1920-1933 arası içki yasağı dönemi prohibition n.
içki düşkünü fuddler n.
birisine içki ısmarlamak stand someone a drink v.
içki ısmarlamak buy a drink v.
içki içip şamata yapmak carouse v.
birine durmadan içki içirmek ply someone with liquor v.
içki içmek wet one's whistle v.
kullanmak (sigara/içki vb'ni) use v.
içki ısmarlamak buy a drink for v.
içki içmek hit the booze v.
içki içmek liquor v.
devirmek (içki) shift v.
fazla içki içmek drink like a fish v.
çokça içmek (içki) guzzle v.
azıcık içki içmek nip v.
içki alemi yapmak carouse v.
içki içmek go on the booze v.
etkisini azaltmak (alkollü içki vb) deaden v.
içki kaçakçılığı yapmak bootleg v.
içki katmak lace v.
içki içmek tipple v.
ölçüyü kaçırmak (içki vb) overdrink v.
içki içmek get liquored up v.
başına vurmak (içki) go to one's head v.
içki içmek carouse v.
(içki) içmemek abstain v.
içki ısmarlamak stand somebody a drink v.
(içki/sigara) bırakmak cut out v.
(içki) sersemletmek fuddle v.
yasadışı içki yapmak bootleg v.
malt ile içki yapmak malt v.
ağzına içki sürmemek not to touch alcohol v.
ağzına içki koymamak not to touch alcohol v.
içki sorunu olmak have an alcohol problem v.
içki sorunu olmak have a drinking problem v.
içki dükkanı soymak rob a liquor store v.
içki içmek boose v.
(içki vb) fazla vermek overserve v.
(içki) bir dikişte içmek belt v.
çok içki içmek juice v.
içki içmek bibble [dialect] v.
içki alemi yapmak birl [scotland] v.
(içki) sulandırmak brew [obsolete] v.
kağıt çantada içki taşımak brown bag v.
(restoran) içki satmayan bir yere içki götürmek brown-bag v.
(içki) etkilerini kontrol edebilmek hold v.
yan etkilerini göstermeden içki içmek hold v.
evde içki mayalamak home brew v.
evde içki üretmek home brew v.
evde içki mayalamak home-brew v.
evde içki üretmek home-brew v.
içki vermek lubricitate v.
kadehler dolusu içki içmek bumper v.
(içki içmekten) kızarmak gild [obsolete] v.
içki içmek gill [dialect] [uk] v.
tahtasındaki içkileri çıkarmak için içki fıçısını sıcak suya yatırmak grog v.
barda içki hazırlayıp servis etmek bar v.
içki içerek belirli bir duruma gelmek drink v.
(içki) sarhoş edici etkisini hissetmek feel v.
içki demlenmek irrigate v.
büyük bardaktan içki içmek pot [obsolete] v.
alkollü içki tüketmek scoop v.
içki içmek scoop v.
içki ısmarlamak shout [australia] v.
(içki) doldurmak skink [dialect] v.
(içki) servis etmek skink [dialect] v.
(içki) ikram etmek skink [dialect] v.
(birin) içki ile kendinden geçirmek sodden v.
(içki) çakırkeyif etmek fuddle v.
içki içmek fuddle v.
sek (içki) dry adj.
çok içki içmiş on the bottle adj.
içki karşıtı dry adj.
içki karşıtı olan teetotaled adj.
çarpıcı (esans/içki) heady adj.
acı olmayan (içki) smooth adj.
kekre olmayan (içki) smooth adj.
çok içki içen boozing adj.
sert (içki) short adj.
sek (içki) neat adj.
içki katılmış spiked adj.
sert (içki) heady adj.
içki karşıtı teetotal adj.
içki alemi türünden bacchanalian adj.
sert (içki) hard adj.
(içki) gazı gitmiş flat adj.
(içki) yıllanmış aged adj.
içki içmeyen abstinent adj.
sarhoş edici (içki) intoxicant adj.
(içki) susuz neat adj.
(içki) belli bir ayarda olan proof adj.
içki içmeyen teetotal adj.
içki alemi ile ilgili bacchant adj.
içki bağımlısı bibacious adj.
içki tüketimine dair bibulous adj.
içki tüketimiyle nitelenen bibulous adj.
içki tüketimine ait bibulous adj.
damıtılmış (içki) hard adj.
çok içki içen hard-drinking adj.
ana maddesi içki olan boozy adj.
alkollü içki kokan boozy adj.
alkollü içki tadında boozy adj.
içki arkadaşına düşkün compotatory adj.
içki arkadaşı ile ilgili compotatory adj.
içki arkadaşına ait compotatory adj.
içki bağımlısı dronkelewe adj.
hafif, tatlı ve yumuşak (içki) plum [dialect] [uk] adj.
(damıtılmış içki) yavan silent adj.
(içki) sert full-strength adj.
içki içmeden teetotally adv.
(içki) etkisi altında in prep.
(biraz yemek, içki anlamında) bir şeyler something pron.
Phrasals
içki içmek toss off v.
içki içmek drink down v.
içki yuvarlamak bolt down v.
içki yuvarlamak toss off v.
içki içmek bolt down v.
içki içmek pour down v.
içki yuvarlamak pour down v.
içki yuvarlamak kill v.
içki içmek pop v.
içki içmek kill v.
içki içmek down v.
içki yuvarlamak drink down v.
içki yuvarlamak down v.
içki içmek belt down v.
içki yuvarlamak belt down v.
içki içmemesini sağlamak dry someone out v.
içki içmesine engel olmak dry someone out v.
(içki) koymak tip off v.
(birine) içki servisini kesmek cut off v.
(içki) yuvarlamak toss off v.
yuvarlamak (içki) slam down v.
(içki) yuvarlamak toss down v.
bir içki/içecek yuvarlamak toss something off v.
bir içki/içecek yuvarlamak toss something off v.